23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 9 28 ŞUBAT 2020 CUMA Yargı bağımsızlığı için cüppeleri ve ellerinde fenerlerle Yargıtay’a yürüyecekler Avukatlar sokağa iniyor KÜBRA KARATEPE Avukatlar “Yargı bağımsızlığını, hukuk devletini ve adil yargılamayı aramak ve yürütmenin yargıya müdahalesini kınamak” için sokağa inme kararı aldı. 2 Mart Pazartesi günü saat 13.00’de Ankara Adliyesi önünde toplanacak olan avukatlar cüppeleri ve ellerinde fenerlerle Yargıtay’a yürüyecek. Yürüyüş öncesi Cumhuriyet’e konuşan baro başkanları, eylem kararının geçen hafta sonu İzmir’de yapılan Ege, Akdeniz, Marmara Genişletilmiş Baro Başkanları Toplantısı’nda alındığı belirtti. Yargıda alınan son kararların bardağı taşıran son damla olduğunu söyleyen İstanbul Barosu Başkanı Avukat Mehmet Durakoğlu, “HSK, mevcut yapısıyla tamamen siyasileşmiş ve yürütmenin talimat niteliğindeki açıklamalarını görev addederek bağımsız yargıçlar üzerinde bir baskı mercii halini almıştır. Bu yürüyüş, kendimizi bir anlamda ifade edebilmek, savunmanın da bu anlamda kısıtlanmış olması sebebiyle fiilen bir eylemsellik gerçekleştirmek ve bunu Avukatlar, taleplerini topluma anlatabilmek için eyleme geçme kararı aldı. 2 Mart Pazartesi saat 13.00’te Ankara Adliyesi önünde toplanarak ellerinde fenerlerle “adalet” arayacaklar. Durakoğlu Sağkan da topluma anlatabilmek gibi bir ihtiyaçla doğmuştur” diye konuştu. Siyasetin yargıdan elini çekmesi ve yargının bağımsızlığının sağlanmasının tek amaçları olduğunu söyleyen Ankara Barosu Başkanı Avukat Ramiz Erinç Sağkan, “Son dönemlerde yürütmenin yargı üzerindeki baskısının toplumun her kesiminin gözü önünde cereyan etmesi, hâkimlerin ve savcıla Bozkurt rın HSK disiplin soruşturması baskısı altında kalmaları, görevden alınmaları, yasal iktidarın hoşuna gitmeyen karar tahsis eden yargıçlar hakkında hemen HSK tarafından yaptırım uygulanması sebebiyle bu ülkede artık bağımsız yargıdan bahsedilemeyeceği gibi, bir hukuk devleti çizgisinden de hızla uzaklaşıyoruz” ifadelerini kullandı. ‘Adalet arıyoruz’un tek sloganları oldu ğunu söyleyen Sağkan, “Elimizde fener olmasının sebebi adalet aramak. Fakat fenerle dahi adaleti göremez, bulamaz hale geldik” ifadelerini kullandı. ‘Yargıya güven sıfıra indi’ Aydın Barosu Başkanı Avukat Gökhan Bozkurt da, yürüyüşle yargıya yapılan müdahaleleri kınayacaklarını vurguladı. Bozkurt, “Daha önce de hukuksuz bulduğumuz ya da hukuk devletinden bizi uzaklaştıracak olan yasa çalışmalarına karşı yürümüştük; iç güvenlik yasası gündeme geldiğinde ya da özel yetkili mahkemelerin kaldırılması talebimizi Gündoğdu Meydanı’nda seslendirdiğimiz gibi. Bunu ilk kez yapmıyoruz ama son zamanlarda verilen kararalar üzerine, kararı veren hâkimler ya da mahkeme heyetleri hakkında derhal aynı gün soruşturmalar başlatılması ve özellikle yürütme erki tarafından açıkça basının önünde ‘Gerekli talimatları verdik’ gibi cümlelerin kurulabilmesi yargıya güveni sıfıra indirdi. Böyle bir ülkede de yaşamamız mümkün değil. Bizler de buna olan tepkimizi hukuk kurumları olarak Ankara’da göstereceğiz” dedi. Sansürlü yargı zirvesi YAKLAŞIK 40 IŞÇI SESLERİNİ DUYURABİLMEK İÇİN KENDILERINI MADENE KAPATTI Erdoğan’la görüşen Yargıda Birlik Derneği yönetiminin Kavala ve İyidil kararlarına imza atan mahkeme heyetleri hakkında soruşturma başlatmasından duydukları rahatsızlığı Erdoğan’a bildirmek istediği, ancak AKP’ye yakın kanat ve bakanlığın uyarısı üzerine vazgeçildiği bildirildi. ALİCAN ULUDAĞ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilen Yargıda Birlik Derneği (YBD) yönetimi toplantı öncesinde bir araya gelerek hangi konuların Saray’a iletileceğini görüştü. Edinilen bilgiye göre; toplantıda bazı YBD yöneticileri, Osman Kavala ve Metin İyidil hakkında tahliye kararı veren mahkeme heyetleri hakkında HSK’nin soruşturma başlatmasının yargı bağımsızlığı ve adalete güven üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin dile getirilmesini önerdi. Ancak dernek yönetiminin AKP’ye yakın kanadı, bu konuların Erdoğan’a yansıtılmamasında ısrar etti. Görüş birliğine varılamaması nedeniyle bu konu Erdoğan ile yapılan görüşmede gündeme getirilemedi. Ayrıca Adalet Bakanlığı yöneticileri de “sıkıntı yaratacak” konulara girilmemesini telkin etti. Erdoğan, 24 Şubat 2020 Pazartesi günü, YBD Yönetim Kurulu’nu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul etti. Yaklaşık 1.5 saat süren toplantıya Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün yanı sıra, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Hukuk Politikaları Kurulu Başkan Vekili Mehmet Uçum, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ahmet Karayiğit katıldı. Neler konuşuldu? Dernek yöneticileri, hâkim ve cumhuriyet savcılarına yıpranma hakkının tanınmasını, havalimanlarında meslek mensuplarının güvenliklerini esas alan ve meslek onurunu zedeleyen uygulamalardan kaçınılmasını talep etti. Adalet Bakanlığı’nın öncülük yaptığı HSK’nin coğrafi teminatın sağlanması ile atamalarda kıdem ve liyakat ölçülerini esas alan bölge sisteminin yenilenmesine ilişkin çalışmasının desteklenmesi istendi. Bir YBD yöneticisi, “1725 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimleri karşısında duruş gösterip, özveriyle çalışan hâkim ve savcılarımız arzu etmedikleri tayinlerle karşı karşıya kaldı. Bunların mağduriyetlerinin öncelikle giderilmesini istiyoruz” dedi. Görüşmede, hâkim ve cumhuriyet savcılarının kamuda çalışan eşlerine doğrudan tayin imkânı tanınması da önerildi. Derneğin hazırladığı bir sunum dosyası Erdoğan’a teslim edildi. Erdoğan’dan talimat Kanun çıkarmanın tek başına yeterli olmadığını ifade eden Erdoğan “Kanunlar ancak tarafsız ve bağımsız iyi uygulayıcılar elinde hukuka ve adalete dönüşür” dedi. Erdoğan, Adalet Bakanı Gül’e 17 Aralık ve 15 Temmuz’a karşı çalışan hâkim ve savcıların istenmedikleri yerlere atanmasına ilişkin mağduriyetlerin giderilmesi talimatını da verdi. l ANKARA Maden sahasını inceleyen Çanakkale CHP milletvekili Muharrem Erkek; “Her iki tarafla konuştuk. Sendikalı olduğu için yaklaşık 10 kişinin işlerine son verildiği iddia ediliyor. Sendikalı olmak haktır, kimseye zorla şu sendikaya üye ol denilemez. Bu süreci yakından takip edeceğiz” dedi. Madenciler açlık grevinde Çanakkale’nin Yenice ilçesinde özel işletmeye ait bakır madeninde çalışan yaklaşık 40 işçi, maaşlarını alamadıkları, çalışma şartlarının kötü olduğu ve işçi sağlığı ve güvenliği olmadığını belirterek kendilerini ocağa kapatarak açlık grevi başlattı. Maden ocağında açıklama yapan işçilerden Sercan Fidan, “2010 yılından beri Yenice’de maden ocağında çalışıyorum. İşçi temsilcisiyim. Şu anda 140 metre yeraltında arkadaşlarımızla iş durdurma kararı aldık. Açlık grevine başladık. Burada iş güvenliği yok. Ambulans çalışmıyor. Bir hafta önce bir arkadaşımız ambulans bozuk diye işçi servisiyle hastaneye gitti. İşverenden bize sahip çıkmasını istiyoruz. Bizler bütün haklarımızı istiyoruz” dedi. İşçilerden Erol Çakar ise “2007’den bu yana maden ocağında çalışıyorum. Maaşlarımızı alamıyoruz, mağduruz. BAĞLANTIYI KESTILER Maden firmasının madendeki diafon irtibatını kestiğini iddia eden işçiler, ”40 arkadaşımızdan haber alamıyoruz, can güvenliklerinden endişeliyiz” diyerek yetkililere çağrıda bulundu. 2018’de emekli oldum. Ben ve birçok arkadaşım tazminatlarımızı alamadık. Maaşlar düzenli ödenmiyor. Şu anda hakkımızı aramak için yeraltında bekleyerek mücadele ediyoruz” dedi. İşçi Engin Yaman da “Ödenmeyen maaşlar ve kötü çalışma koşulları yüzünden arkadaşlarımızla sendikaya başvurduk. 10 arkadaşımız sendikal faaliyetten dolayı işten çıkarıldılar. Tüm arkadaşlarımızın hakkını savunmak için yeraltına toplandık. Şu anda 3 maaşımız ödenmedi. Çalışma koşullarımız çok kötü. Çalışma yerlerinde kanunen yasak olmasına rağmen tek başına madene inmeye zorlanıyoruz. Buraya çocuğumuz, eşimizi, annemizi bırakarak geldik. Hakkımızı alıncaya kadar vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi GRUP YORUM VE ÇHD AÇLIK GREVİNDE Gökçek’e elektronik kelepçe ısrarı Grup Yorum’a getirilen konser yasaklarının kaldırılması, üyeleri hakkındaki arama kararlarının iptali ve İdil Kültür Merkezi’ne yönelik baskılara son verilmesi talebiyle yapılan açlık grevleri ölüm orucuna dönüştü. “Cezaevinde kalamaz” raporunun ardından tahliye edilen İbrahim Gökçek, eylemini Helin Bölek ile birlikte Sarıyer’deki Direniş Evi’nde devam ettiriyor. Polislerin, İstanbul 37’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını gerekçe göstererek Gökçek’e elektronik kelepçe takmak istediği öğrenildi. Grup Yorum üyeleri ve avukatlar uygulamaya itiraz etti. 3 yıldır tutuklu bulunan Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı ve yöneticileri ile Halkın Hukuk Bürosu avukatlarının da başlattığı açlık grevi 25’inci günü geride bıraktı. Grup Yorum ve Tutsaklar İçin Dayanışma Platformu üyeleri ise ölüm orucundaki Grup Yorum üyeleri ile açlık grevindeki Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) avukatlarının durumuna dikkat çekmek amacıyla Beyoğlu’ndaki Avrupa Pasajı Aynalı Geçit’te açıklama yaptı. ‘Ölüm yaşanmasın’ Grup adına açıklama yapan Direnişler Meclisi üyesi Acun Karadağ, Grup Yorum’un ülke halklarına konserler vermiş, milyonları türküleriyle buluşturmuş, emekçilerin yanında olmuş muhalif müziğin simgelerinden olduğuna dikkat çekti. Karadağ, “Bizler demokratik kitle örgütleri olarak taleplerin kabul edilmesini, sürecin ölümler yaşanmadan son bulması için iktidarı aklıselim davranmaya, duyarlı kamuoyunu bir araya gelmeye, dayanışmaya çağırıyoruz” dedi. l Haber Merkezi BİLAL ERDOĞAN TAZMİNAT ÖDEYECEK AYM, Cumhuriyet’i haklı buldu ALİCAN ULUDAĞ Anayasa Mahkemesi (AYM), dönemin TÜRGEV yöneticisi Bilal Erdoğan’ın okulların kız ve erkek olarak ayrılması gerektiğine ilişkin konuşmasını 2014 yılında yayımlayan gazetemizin internet sitesinde “Bilal’den eğitime ayar: Kızlıerkekli olmasın” başlığıyla yayımladığı habere erişimin engellenmesinin ifade ve basın özgürlüğü ihlali olduğuna karar verdi. Bilal Erdoğan’ın avukatlarının talebi üzerine İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği, 11 Ağustos 2014’te “kişilik haklarını ihlal ettiği” gerekçesiyle habere erişimin engellenmesine karar verdi. O dönem haber portalından sorumlu yazıişleri müdürü olan Aykut Küçükkaya, AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. AYM, erişim engeli nedeniyle Cumhuriyet’in ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vererek, Küçükkaya’ya 6 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Kararda, “Söz konusu haberin kamu menfaatine ilişkin ve politik bulunduğu, bilgilendirme değerinin çok yüksek olduğu tartışmasızdır” denildi. Demokratik ortam Kararda “Başbakan’ın oğlu olması nedeniyle basın ve kamuoyunun müştekiye olan ilgisi diğer kişilere göre daha fazladır. Halkın tanınmış kişilere ilişkin bilgileri alma hakkı da gözetildiğinde müştekinin eylemlerinin ve sözlerinin basın tarafından izleneceğini, ağır eleştirilerde bulunulabileceğini öngörmesi ve demokratik çoğulculuk açısından daha fazla tahammül etmesi gerekir. Somut olayın koşullarında ilgili ve yeterli gerekçe olmadan tedbir mahiyetinde engelleme kararının sonsuza kadar etki göstermesi orantılı olarak da nitelendirilemez” denildi. l ANKARA Tırnaksız demokrasi, tırnaklı kamu yararı.. Muzaffer İlhan Erdost’un dizelerindeki gibi uğurlanışının sıcaklığında, insanlık savaşımını verdiği değerlerin, ülkemizin geleceğinde geçerli olabilmesi yolunda “Tırnaksız demokrasi, tırnak içine alınmış, ödünsüz, öncelikli ‘kamu yararı’ ilkelerinin mutlak geçerli kılınacağı bir düzen istiyoruz” diye uyduruk bir slogan atıverdim.. Bağışlayın, sanatçı yeteneğim yok.. Dün siyasi köken bağlarımız çok uzak, yine de siyasi deneyimlerinin birikimleriyle, demokrasinin olmazsa olmaz ilke ve değerlerinde yol alışını saygıya izlediğim bir siyasi liderin ilgimi çeken bir yaklaşımı oldu.. Duygu, köken bağları ile siyasal İslamcı Liderin, adını, kastım polemik olmadığı için vermemeyi seçiyorum.. Doğrudan Saray odaklı güncel siyasetin yaşamsal sorunlarımıza yönelik icraatlarını eleştirirken, “28 Şubat’ın mağdurları olarak yola çıkılmış siyasetin, günümüz İktidar icraatları ile, siyaseten 28 Şubat’ın tıpkısının aynısı, ters yönde, haksız, hukuksuz icraatları ile yüz yüze kalındığının..” çarpıcı, anlamlı örneklerle gündeme getirdi. Sonuç olarak 28 Şubat’ın dayatmalarının tersten tıpkısının aynısı dayatmalar, baskılar, haksızlık, hukuksuzluklarıyla tersten toplumsal mağdurlar yaratarak ülkenin barışını, geleceğini tehdit etmekte olduğunu söyledi.. HHH Sevgili Muzaffer İlhan Erdost, Demokrasi ve “Demokrasi” başlıklı kitabındaki 12 Eylül’den günümüze uzanan, ağır insan hakları suçlarıyla, baskılarla toplumu susturma savaşımlarına karşı dik duruşun yolunu çizerken, kitabındaki savunmasının bütünlüğüne ilişkin bir de not düşmüştü. “Derdimi en çok gözü kara bizi ezmek isteyenlere anlatmak istediğim için, savunmalarımda bilinçli çok yumuşak bir dil kullandım. İnsancıl, yumuşak bir savunma yapmaya çalıştım..” demişti. Dün aynı kitabı biraz daha ciddi taramaya çalışırken en çok da sınıf bilinci içinde yapılmış savunmalarının bütünlüğünde, en çok da ezenler cephesinden, en acımasızların sonuçta kendi sınıflarına da istemeden de olsa nasıl zarar verdiklerinin aymazlığının da altını çizmekte olduğunu gözlemledim. Kimi satır araları vurgulamaları, günümüzde yaşananlar için de ne kadar gerçekçi, çarpıcı çağrışımları üretiyordu.. Burjuvazi ortalama kâr ile yetindiği, tekel öncesi dönemlerde demokrasiden yana duruşlar da gösterebiliyordu. Demokrasinin daraltıldığı bir anayasa, özgürüklerin ortadan kaldırıldığı, hakhukuk ihlallerinin yaşandığı İktidarların erk ve icraatları ise sonuçta demokrasinin tırnak içine alındığı bir düzeni kaçınılmaz kılıyordu. HHH Günümüzün Saray odaklı siyasetinin, güncel sorunlara ilişkin gündem tartışmalarındaki şablon söylemlere dönersek.. Kulağım dünün öğleden sonraki Meclis tartışmalarında. Sözcülerin kimilerinin seslerine alışkanlık kazanmış olsam bile, siyasi parti tarafı, sözcülüğünde kendi kendime Toto oynamaya kalkıştığımda, kimi giriş cümlelerinden çıkarımlar yapılabiliyor.. Hâlâ savaşla yüzleşme, deprem, can kayıpları, şehitler üzerinden yapılan tartışmalarda bile İktidar ittifakı sözcüleri, koşulsuz Meclis’e dayatılan metnin aynen kabul edilmesinden yana zorlamalarıyla söze giriyorlar.. Koşulsuz sözde demokratik Meclis tartışmalarında bir tek maddede, en küçük bir uzlaşma sayılabilecek değişikliğe izin yok. Uzman bir muhalefet sözcüsü, uzmanlık alanı ilaç üzerinden işlevsel kimi sorunların altını çiziyor. İktidar erkinin dayatma metninde diretilirken, ilaç dışında tek sözcük kullanmamış muhalefet sözcüsü, siyasal ırkçı ayrımcılıkları içinde olmakla suçlanıyor. Bir başka partinin sözcüsü dayanamayarak “El insaf, ilaca ilişkin önerileri dışında tek bir söz etmedi..” diye itiraz etmek zorunda kalıyor.. İşte bu acıklı Saray dayatmaları yürüyüşü karşısında, ülkemizin yaşamsal sorunlarına dönük olarak demokrasi savaşımında, Sevgili Erdost’un sanatçı duyarlılığına sadık kalmaya çalışarak tırnağın “kamu yararı” algısı için kullanılması işe yarayabilir mi? İşsizlik, parasızlıktan ölmemek, depremde yapı cinayetlerini sınırlamak, yargıda “hakhukuk adalet” istemek, ülkemizle birlikte başka ülkelerin de parçalanmamasını savunabilmekten başlayarak.. demokrasiye geçişin olmazlarına yakınlaşma sağlanabilir mi? Öker’in sosyal medya hesapları incelenecek Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Onursal Başkanı Turgut Öker’in, 2014 ile 2016 yıllarında sosyal medya hesapları üzerinde yaptığı paylaşımlarda dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği ve terör örgütü propagandası yaptığı suçlamasıyla yargılanmasına devam edildi. Davanın ikinci duruşmasına Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Celal Fırat, CHP milletvekilleri Orhan Sarıbal, Ali Şeker, HDP milletvekilleri Zeynel Özen, Musa Piroğlu, Dilşat Canbaz, Kemal Bülbül, Sol Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş, sanatçı Pınar Aydınlar, Avrupa’dan birçok milletvekili ve çok sayıda Alevi yurttaş katıldı. Öker, duruşmada yaptığı savunmada, “Gezi’de katledilen insanlar için tepki göstermeliydim. Beni yargılayabilirsiniz ama Alevi toplumunun ilkelerini, Aleviliği yargılayamazsınız” dedi. Mahkeme, Öker hakkındaki tüm dava ve soruşturmaların birer örneklerinin dosyaya konulmasına, Öker’in sosyal medya hesaplarının incelenmesi için talimat olup olmadığının sorulmasına karar vererek duruşmayı 29 Nisan 2020’ye erteledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear