23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SÖYLEŞİ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 9 24 ŞUBAT 2020 PAZARTESİ NEDEN KEMAL KILIÇDAROĞLU? İdlib’den şehit haberleri geliyor. Yurttaşın mutfağında yangın var. Her gün bir yargı kararı üzerinden kıyamet kopuyor. Cemaat ve tarikatların sızdığı eğitim sistemi aileleri kaygılandırıyor. İktidar, neredeyse tüm bunların sorumlusu olarak muhalefeti görüyor. Bir yandan da CHP, büyük kurultaya hazırlanıyor. Bize de CHP liderinin kapısını çalıp sormak kaldı. Tek bir Mehmetçiğimizin tırnağı Suriye’nin tamamından değerli CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İdlib kriziyle ilgili “Bu güzel ülkeyi, bir terör örgütünün korucusu olma pozisyona getirmeyi Erdoğan nasıl hazmedebiliyor” diye soruyor. Darbe tartışmaları için “Ne darbesi Allah aşkına, AKP yeni bir mağduriyet alanı yaratmak istiyor” diyor. Kılıçdaroğlu, iktidar seçmeni dahil hiçbir ailenin eğitimden memnun olmadığını söylerken bir kuşağın heba edildiğini belirtiyor. Yoksulluk içinse önemli bir iddia ortaya koyuyor: Çöp konteynırlarından beslenen on binlerce ailenin yüzde 90’ı geçmişte AKP’ye oy verenler... n İdlib ile başlayalım: Tam savaş çıktı çıkıyor derken 5 Mart’ta da Putin, Merkel ve Macron ile liderler zirvesi yapılacağı haberi geldi. Türkiye Suriye’de sıkıştı mı? Bizim orada gözlem noktalarımız var, bunların bir kısmı Suriye’nin kontrolüne geçen bölgeler içinde kaldı. Rejim kendi topraklarından teröristleri ayıklamak istiyor. Bütün dünya da bunların terörist olduğunu kabul ediyor. Türkiye ise Erdoğan’ın politikasıyla adeta, terör örgütlerini himaye eden bir ülke durumuna geldi. Bu güzel ülkeyi, bir terör örgütünün korucusu olma pozisyonuna getirmeyi Erdoğan nasıl hazmedebiliyor? Dış politikada egemen güçlerin taşeronluğuna soyunursanız başınız beladan kurtulmaz. Erdoğan, bazen ABD’nin bazen Rusya’nın bölgedeki taşeronluğuna soyundu. Amerika, askerinin ölmesini istemez ama bizim askerlerimiz şehit oluyor. Siyasi iktidarın, Suriye’deki iç savaşın başladığı tarihten günümüze sürdürdüğü yanlış politikanın sonucu evlatlarımız şehit düşüyor. Acı olan bir başka gerçek, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, İdlib’de tam olarak ne yaşanıyor, bilmiyor. Askerlerimizin nasıl şehit düştüğünü Rus kaynaklarından öğreniyoruz. Oysa tek bir Mehmetçiğimizin tırnağı dahi, Suriye’nin tamamından daha değerli. n Erdoğan ‘savaş’ dedi... Yaşananlar savaş ise bundan milletimizin, milletimizin egemenliğini temsil eden TBMM’nin neden haberi yok? “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılıyız” diyoruz, bunu kalkıp açıklıyoruz, sonra da “HTŞ orada kalacak” diyoruz. Niye kalacak? Niye savaşıyoruz, hangi gerekçeyle savaşıyoruz? Türk ordusu ve Suriye ordusunun, Rus ordusunun savaşmasının mantıklı gerekçesi var mı? Ben Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyor ve oradan göç istemiyorsam konuşacağım kişi bellidir. Suriye sınırı içinde kalmak koşuluyla siviller için olanakları yüksek kamplar yapılır. Bu kamplar için AB’den de destek alınır. Suriye ve Rusya’nın cihatçı gruplara yönelik saldırılarında neden taraf oluyorsun? Siyasi iktidarın acilen TBMM’ye bilgi vermesi gerekiyor. Diktatöre diz çöktürdü n Osman Kavala’nın Gezi davasından beraat edip 15 Temmuz davasıyla tutuklanmasına ne diyorsunuz? AK Parti iktidarda 17 yılı bitirdi. 15 Temmuz’dan sonra yapılan Yenikapı toplantısında “Camiye, adliyeye, kışlaya siyaset girmesin” dedim. Bu üç yere siyaset girerse beka sorunu çıkar, gerilim olur. 20 Temmuz darbesinden sonra üç yeri de siyasallaştırdılar, hâlâ devam ediyorlar. AK Parti’nin il, ilçe başkanlarını hatta AK Parti yönetimlerinde görev alan avukatları hâkim diye tayin ettiler. Gezi, Türkiye’nin yetişmiş genç kuşağının kendi ülkesine, doğasına, yaşadığı kente sahip çıkma mücadelesidir. Bir aydınlanma mücadelesidir. Gezi’nin bir başka CNN TÜRK CHP’YE KUMPAS KURUYOR n CNN Türk boykotuna katılmayan partililerin ihracını istediniz. Bu demokratik mi? Boykot demiyoruz, CNN Türk’e çıkmama kararı aldık. Biz CNN Türk’ün yayın politikasına müdahale etmiyoruz. İstedikleri gibi yayın yapabilirler. Biz çıkmama kararı aldık. Çünkü yayın politikası ile CHP’ye kumpas kurulduğu kanısındayız. Arkadaşlarımızın çıkmasıyla ilgili ihraç istemimizin arkasında, CNN ile ilgili kararımızın MYK kararı oluşu var. Eğer bir partilimiz “Ben MYK kararını tanımıyorum” diyorsa o partili değildir, o zaman partiden ayrılması lazım. Partiden ayrılıp istediği televizyon programına ya da kanalına çıkabilir. özelliği de baskıcı rejime, diktatöre boyun eğdiren, diz çöktüren bir eylemdir. Osman Kavala ve benzerleri üzerinden intikam almaya çalışıyorlar. FETÖ’cülerin mağduru olmuş kişileri, bugün FETÖ ile ilişkili göstermek, kendi ayıplarının, yanlışlarının, “siyasi ayak” olma durumlarının üstünü örtmek için suçluyorlar. Fakat bunlar geçecek, Türkiye ilk seçimlerin ardından büyük bir hızla gerçek anlamda yargı bağımsızlığına kavuşacak. Kimse umutsuz olmasın. n Yargının içinde bir kavga olduğunu düşünüyor musunuz? Kavga yok. Yargının içinde hâlâ bugün gerçekten de yargıçlık, savcılık yapmak isteyen düzgün, ahlaklı insanlar var. Hukuk nedir, hukukun üstünlüğü nedir, bütün bunları içselleştiren, bu konuda eğitim alan, bu konuda dünyayı gözleyen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi kararlarını düşünen, bu çerçevede bakan, demokrasi, öz NECATİ SAVAŞ gürlükler penceresinden dünyaya bakan bir yargı camiası var. Bir de tümüyle Sarayın emrinde olan bir yargı camiası var. Zaten Türkiye ikiye bölünmüş durumda. n Bu kadar uzun süreli bir iktidarın, bunca yıpranmışlığa rağmen hâlâ yüzde 38 oya sahip olduğu görülüyor. Bunu neye bağlıyorsunuz? Öncelikle şunu söylemeliyim ki her yurttaşımızın siyasi tercihi kutsaldır. Ancak siyasi iktidarın seçmen gözündeki itibarı büyük bir hızla düşüyor. Dolayısıyla, “Yaşanan onca sıkıntıya rağmen siyasi iktidar neden şu kadar destek alıyor” gibi bir yaklaşım üzerinden tabloya bakmak doğru değil. Toplumu demokrasi, ekonomi, insan hakları, yargı bağımsızlığı ve üretim ekseninden kopararak inanç, etnik kimlik, yaşam tarzı eksenli bir siyaset tarzına oturtur ve buradan siyaset yaparsanız bu size bir dönem için iktidar sağlar. Bu şekilde bir siyasetin ülkeye maliyetini gösteren en iyi örnek Ortadoğu bataklığıdır. Aynı siyaseti Türkiye’de Erdoğan yaptı ve sürdürmeye çalışıyor. n İnanç bağlamında söylüyorsunuz... İnanç bağlamında, etnik kimlik ve yaşam tarzı bağlamında toplumun ayrıştırılmasından bahsediyorum. Kişi işsiz, bildiği halde ya inanç ya da yaşam tarzı bağlamında aynı frekansta olduğu için oyunu kendi açlığı, kendi yoksulluğu üzerine kurmuyor ama başka bir şey üzerine kurdu ve o bağlamda gidip sandığa oy verdi. Ancak bu tablo artık değişiyor. Yurttaşlarımız bu tarz bir siyasetin devamından yana değil artık. Bu değişimin son örneğini 31 Mart yerel seçimlerinde gördük. Ülkemizin önemli bir bölümü demokrasiden yana tercihini yaptı. Biz dünya siyasi tarihine de örnek olacak şekilde bir diktatörü sandık yoluyla yendik. Sandık dışındaki tüm olasılıkları çöpe attık. n Darbe tartışmaları patlak verdi ve yine Kemalistler üzerinden yürütülmeye çalışıldı. Darbe tartışmalarını değerlendirir misiniz? Ekonomi perişan vaziyette. Mutfaklarda gerçekten yangın var. İşsizlik almış başını gidiyor, Türkiye’nin gerçek gündemi bu. Ne darbesi Allah aşkına? Bana kim çıkıp da darbeler bu ülke için yarar getirmiştir diyebilir? Tartışma tamamen AK Parti’nin gündemi saptırmak, yeni bir mağduriyet alanı yaratmak istemesiyle ilgili. Beş yılın sonunda çözülür n Türkiye’nin en önemli problemi yoksulluk mu, demokrasi mi? Türkiye’nin temel sorunlarından birincisi demokrasidir. Demokrasisi kökleşmemiş hiçbir ülke gelişmemiştir. İkincisi eğitimdir; eğitim topluma sınıf atlatır. Ama eğitimle geriye giden bir toplum oluştu. Dış politikada herkesle kavga içine giren bir Türkiye var bugün. Diğer sorunumuz toplumsal barışımızdır ki bunu kaybettik. Ailelerin dağılması, uyuşturucu kullanma yaşının 10’a düşmesi, suç oranlarının, kitleler halinde intiharların, iflasların artması bunu gösteriyor. 20 milyonu aşkın icra dosyası var. Hapishaneler tıka basa dolu. Akıl tutulması ve akıl dağılması içindeyiz. Bu kaostan Türkiye nasıl çıkabilir, bunun üzerinde çalışıyoruz. n Şöyle bir algı da var: Öyle bir erozyon söz konusu ki bugün CHP iktidara gelse eli kolu bağlanır... CHP iktidara geldiği gün itibarıyla ülke rayını oturmaya başlar. Beş yılın sonunda da Türkiye’nin temel problemleri büyük ölçüde çözülmüş olur. n İlk ne yaparsınız? Demokrasiyi savunan tüm siyasi partilerle birlikte demokratik parlamenter sistemi yeniden inşa etmemiz lazım. Bu eskiye döneceğiz anlamında değil, darbe hukukundan kesinlikle hukuk sistemimizi temizleyeceğiz. Çöpten beslenenlerin yüzde 90’ı geçmişte AKP’ye oy vermiş olanlar n CHP’nin her kesime ulaşması için epey zamandır çalıştığınız biliniyor... Ulaşabildiniz mi? Toplumun tüm kesimlerine ulaşma hedefiyle başlattığımız çalışmaların miladı 16 Nisan 2017 referandumu kapsamında yürüttüğümüz kampanyadır. Bu yeni kampanya tarzımızı örgütümüz de benimsedi, kentin kanaat önderlerinin katılımı da hızla arttı. Düzenlediğimiz toplantıların “CHP’yi rahatlıkla eleştirebildikleri, CHP’ye yönelik düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri toplantılar” olduğunu gördüler. Sanayicilerimiz, iş insanlarımız, muhafazakâr dünyanın önemli isimleri Türkiye’nin temel problemlerine ilişkin CHP’nin çözüm önerilerini bizzat benim ağzımdan dinleme şansı buldular. Öte yandan, FETÖ darbe girişimi sonrasındaki süreçte ortaya çıkan KHK mağduriyetlerini de demokrasi, insan hakları, adalet çerçevesinde değerlendirdik. Demokrasiyi, insan haklarını, adaleti merkeze alan çabalarımız sayesinde CHP’nin kapısından içeri girmemiş kişiler, bize mağduriyetlerini iletmeye başladılar. Hayatı boyunca CHP’nin önünden geçmeyen kişilere bile ulaşmaya çalıştık. Onlara sadece sorunları değil, bunları nasıl çözeceğimizi de anlattık. Hep eleştiren CHP değil, her soruna çözüm üreten CHP noktasına geldik bu süreçte. n Oy oranınız arttı mı? Artıyor tabii, bu bizi mutlu ediyor. Oyu artırmak kolay değil. Yarın seçim olacakmış gibi 24 saat çalışıyoruz. Toplumu sağsol di ye ayırmanın bugün için doğru olmadığını, demokrasiyi savunanlar ve savunmayanlar olarak ayrıştığımızı düşünüyorum. Demokrasiyi savunuyorsak o zaman tek adam rejiminin doğru olmadığını, bu rejimin Türkiye’ye yarar getirmediğini, tam tersine kaos getirdiğini görmeliyiz. Ekonomide ciddi sorunlar var, dış politikada açmazlarla karşı karşıyayız, eğitim iflas etti, üniversiteler bilgi üretemez noktaya geldi. Yurttaş, bunun faturasının doğrudan doğruya kendisine yansıdığını da gördü. Yoksulluğu, işsizliği gördü. Bir sürü laf ediyorlar, “İşsizliği önleyeceğiz” diye ahkâm kesiyorlar ama yok. Çöp konteynırlarından beslenen on binlerce aile var ve bunların yüzde 90’ı geçmişte AK Parti’ye oy verenler. n Erken seçim bekliyor musunuz? Beklemiyorum. Çünkü erken seçime karar verecek tek bir kişi var. O da Erdoğan... “Parlamento oturacak, erken seçim kararı alacak” hayır, hayal bu. Parlamentoda AKP ve MHP çoğunluğu var, onlar Erdoğan ne derse “evet” diyorlar. Dolayısıyla Erdoğan erken seçime gidelim dediği zaman parlamentodan erken seçim kararı çıkar. ‘GEL ŞÖYLE OY KULLAN’ DEMEDIM n Kurultay için geri sayım başladı, tabii tartışmalar da... Özellikle kendinize yakın delege seçilmesini istediğiniz iddiaları var... Genel başkan olarak bugüne kadar örgütlere istediğim zamanı ayıramadım. “Şu kişi şu görevi üstlensin, şunlar delege olsun, şunlar kurultay delegesi olsun” diye de bir çalışmam olmadı. Hiçbir delegeye de telefon açıp “Ya arkadaş kurultay var, gel şöyle oy kullan” demedim. Bu asla doğru değil. Demokrasiyi içselleştirmiş bir partiyiz. Şimdi havuz medyası eleştiriyor bizi. Bir dönüp baksınlar AK Parti’de demokrasi mi var Allah aşkına? Belediye başkanını tutup kulağından kapının önüne koydu, ses bile çıkarmadılar. Bir kişi de “Milletin oyuyla seçildi” demedi. Kulağından tuttu, kapının önüne koydu, istifa etmeyene de “İstifa etmezsen sana gösteririm” dedi, tehdit etti. Demokrasinin D’sini dahi bilmiyorlar. Bu süreç içerisinde en sağlıklı seçimleri yapan, yani demokrasiyi en sağlıklı şekilde hayata geçirmeye çalışan ise biziz. STRATEJI MILLET İTTIFAKI’NI BÖLMEK n Babacan’ın partisi CHP’den oy alır mı? Hangi partinin, hangi partiden oy aldığına, alabileceğine yönelik bir tartışma yersiz. Bugünün gerçeği şudur: Benim ve CHP’li arkadaşlarımın yıllar öncesinden itibaren kararlılıkla dile getirdiği başlıklar, diğer partilerin de ana gündemi haline geldi. Bizim gündeme getirdiğimiz, “Şeffaflık, denetlenebilir olmak, liyakat, hak, hukuk adalet, ekonomide yapısal reformlar, barış eksenli bir dış politika, parlamenter demokrasi, Cumhuriyetimizin demokrasiyle taçlandırılması” vb. başlıklar muhalefette yer alan diğer siyasi partiler tarafında da dile getirilmeye başlandı. n İddia edildiği gibi bir üçüncü blok arayışı var mı? Ben zaman içinde demokrasi için kurduğumuz ittifakın büyüyeceği kanısındayım. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’de bize göre bir sağsol siyaseti yok. Demokrasiden yana olanlar otoriter rejimden ve bu otoriter rejimin yarattığı popülizmden yana olanlar var. Temel ayrım bu. Sağsol ayırımının çok daha ötesinde öncelikle demokrasiyi hep birlikte inşa etmeliyiz, bu ortak payda üzerinde açacağımız yoldan bu ülkenin tüm demokratları yürümeli. Çok sık tekrarlıyorum. Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmalıyız... Erdoğan’ın temel stratejisi Millet İttifakı’nı bölmek, ittifakın daha da büyümesini engellemek. Ama demokrasi gibi insanımızın vazgeçemeyeceği bir çimento, ittifakın gün geçtikçe güçlenmesini sağlıyor. Bu da bir başka siyasal gerçek. Çünkü Millet İttifakı’nı oluşturanlar demokrasiyi savunuyorlar. BIR KUŞAĞI HEBA ETTIK n Eğitim sistemini konuşalım istiyorum. Özellikle son zamanlarda cemaat ve tarikatların Milli Eğitim’e nüfuz etmesiyle ilgili ailelerin kaygıları var... Hiçbir aile çocuğunun eğitiminden memnun değil. AKP seçmeni dahil. Eğitim sistemimiz 4+4+4 ile bir facianın içine sokuldu. Bakın bu sistem Milli Eğitim Bakanı ile görüşülmedi, eğitim şurasında görüşülmedi, kalkınma planlarında yoktu. Bakanlar Kurulu’nda görüşülmedi. Beş AKP milletvekili bu teklifi verdi, hiçbiri eğitimci değildi. Eğitim politikasının nasıl bir felakete sürüklendiğini bununla gördük. Bir kuşağı heba ettik.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear