28 Haziran 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 17 ŞUBAT 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: CAFER KURT HABER Gezi Direnişi davası yarın görülecek. Hukukçular süreci Cumhuriyet’e değerlendirdi: AİHM bertaraf edili or y Erdoğan’ın ‘İdlib’de Gezi Direnişi eylemlerine ilişkin 16 sanığın “Türkiye Cumhuriyeti hükümeti’ni ortadan kaldırma ya teşebbüs” suçlamasıyla yargılandı ğı davanın karar duruşması yarın görü lecek. Son duruşmada mütaalasını açık layan savcı, AİHM kararı na karşın halen tutuklu bu lunan iş insanı Osman Ka vala, akademisyen Yiğit Ak ZEHRA ÖZDİLEK sakoğlu ile Mücella Yapıcı için ağırlaştırılmış müebbet hapis, 6 sanığında 15 ile 20 yıl arasında hapsini istemişti. Savcının mütaalasına tepki gösteren sanık avukatlarından Köksal Bayraktar, “Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre bu mütalaanın alınması erken bir işlemdir. Bu adil yargılanma hakkına aykırı bir yargılama olduğunun başlıca delilidir” dedi. Eski AİHM yargıcı Rıza Türmen de, “AİHM kararının 3 aylık kesinleşme sü resini beklemeden karar vermek istiyor lar. Böylelikle tutukluluk hali sona ere cek, hükümlü olacak. Bu AİHM kararla rını bertaraf eden bir muvazaa” dedi. AİHM: Kavala serbest bırakılmalı İstanbul’da 2013 yılında Taksim Gezi Parkı’nda ağaçların sökülerek yerine askeri kışla yapılmak istenmesine karşı başlayan ve dalga dalga tüm Türkiye’ye yayılan eylemlerin ardından ilk soruşturma o dönem anayasal suçlara bakan savcı Muammer Akkaş tarafından başlatıldı. 1725 Aralık operasyonlarının ardından görevden alınarak hakkında FETÖ soruşturması başlatılan Akkaş, yurt dışına kaçtı. 2013’te rafa kaldırılan Gezi soruşturması 4 yıl sonra FETÖ’cü savcının hazırladığı dosya üzerinden yeniden açıldı. Önce 2017 Ekim ayında Osman Kavala tutuklandı. Bir yıl sonra 16 Kasım 2018’de aralarında Kavala’nın kurucusu olduğu Anadolu Kültür’ün bazı yöneticilerinin de yer aldığı yeni bir gözaltı dalgası yaşandı. Akademisyen Yiğit Aksakoğlu da tutuklandı. 20 Şubat 2019’da hazırlanan iddianamede 16 kişiye “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme” suçlaması yöneltildi. Yiğit Aksakoğlu Eski AİHM yargıcı Türmen, davanın tek tutuklu sanığı iş insanı Kavala için AİHM kararlarının sürüncemede bırakılmasını “muvazaa” olarak niteledi. Bayraktar ise mahkemenin usule uygun yargılama yapmadığını belirterek, savunmanın kısıtlandığına dikkat çekti. ilk duruşmada tahliye edildi. AİHM, 10 Aralık’ta tutukluluğu ile ilgili hak ihlali kararı vererek Kavala’nın derhal serbest bırakılmasını istedi. Mahkeme karara karşın tahliye taleplerini reddetti. Yarın görülecek duruşmada karar çıkması bekleniyor. Dava avukatlarından Köksal Bayraktar ve eski AİHM yargıcı Dr. Rıza Türmen dava ile ilgili son gelişmeleri Cumhuriyet’e değerlendirdi. ‘Savunma kısıtlandı’ Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar, mah kemenin usule uygun yargılama yapmadığını belirterek, “Ceza yargı lamasında önce sanık ların ifadesi alınır on Bayraktar dan sonra katılan tarafın dava ile ilgili söz leri alınır ve onların delileri varsa on ların ortaya konulması beklenir ama üçüncü aşama son derece önemlidir... Üçüncü aşamada savunmanın delile ri ortaya koyması beklenir. Bu üç aşa madan sonra savcının mütalaası iste nir. Burada öyle yapılmadı. Doğrudan esas hakkında mütalaaya geçiliyor. Bu delil toplamaksızın savcının görüşü nü bildirmesi demek. Ceza Muhakeme si Kanunu’na bu aykırıdır. Duruşma da hata yapılıyor. Bu savunmanın kıst lanması demektir” dedi. AİHM’nin na dir görülen bir karar verdiğini anla tan Bayraktar şu değerlendirmeyi yap tı: “Sanığın derhal salıverilmesini isti yor. Mahkemenin buna derhal uyması nı istiyor. Tabii Adalet Bakanlığı’nın da bununla ilgili işlem yapması lazım. 70 günden bu yana AİHM’e aykırı bir şe kilde bizim müvekkilimiz Osman Ka vala tutuklu. Böyle bir şey olamaz. Bir uluslararası mahkeme ‘derhal’ dedik ten sonra buna uymak zorundayız. Ne den anayasanın 90. maddesi var. Biz 30 ayı aşkın süredir tutukluyuz.” ‘Demirtaş’a yapmışlardı’ Eski AİHM yargıcı Türmen ise AİHM’in Ka vala için verdiği kara rın kesinleştiğini belirte rek “Anlaşılan bu mah keme esas hakkında ka rar verecek. Böylelikle Türmen tutukluluk hali sona erecek, hükümlü olacak. Se lahattin Demirtaş’a da yaptılar bunu. Bu AİHM kararlarını bertaraf eden bir mu vazaa. Esas hakkındaki savcılık görü şü iddianamenin özeti aslında. İddiana me neden sakatsa aynı sakatlıklar esas hakkındaki görüşte de var. Burada te mel problem Gezi’nin yargılanması. Bir varsayımdan hareket ediliyor, ‘hüküme ti devirmek için daha önceden planlan mış bir olaydır’ gibi. Bunu haklı göster mek için delil aranıyor. Mutlaka Gezi’yi mahkum edeceğiz diye karar verilmiş, buna kılıf aranıyor. Gezi şiddet olayları nı çıkardığınızda temel hak ve özgürlü ğün kullanılmasıdır” dedi. ‘Kavala için delil yok’ İddianamede Osman Kavala’nın şiddete karıştığını gösteren en ufak bir delil olmadığına değinen Türmen şöyle devam etti: “Kavala’ya atfedilen suç bir takım temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasıdır. Bunu AİHM’de kararında yazıyor ve Kavala’nın derhal serbest bırakılmasını istiyor. Özgürlüğün kısıtlanması, tutuklulukla ilgili bir ihlal buluyor. Onunla birlikte yetinmiyor 18. maddeden ihlal buluyor. Bu çok ender görülen bir şeydir. Çok ağır bir ihlaldir. Yani ‘Kavala’nın tutuklanması siyasi nedenlerle yapılmış bir tutuklamadır’ zaten yazıyor kararda. Bu durumda tutukluluğun devam etmesi kabul edilemez. Hukuki dayanağı yok. Savcı AİHM kararı yokmuş gibi davranıyor. 18. maddenin ihlali Türkiye’nin nasıl bir rejimle yönetildiğinin göstergesidir.” İMAMOĞLU’NDAN DESTEK Taksim Meydanı’nın düzenlenmesine ilişkin kurulan Geçici Sergi Platformu’nda incelemelerde bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Gezi davasından yargılananlara destek verdi. İmamoğlu, “O süreçte ben de defalarca buraya geldim. İnsanlar bir özgün alanın, ‘Ben yaptım değiştiriyorum’ anlayışı ile değil, toplumun uzlaşısı ile bir süreç yönetimini talep etmişti” dedi. İmamoğlu, yanında bulunan İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Dr. Tayfun Kahraman’a işaret ederek “Özellikle benim yol arkadaşım Kahraman o sürecin önemli isimlerindendi. Ne acıdır ki, böyle kısır işlerle bugün yargılanan insanlar, onlarca yıl mahkumiyet talep edilen insanlar... Bu ne kadar yargı gibi gözükse de yargısız infaz gibi. Tayfun Bey ve diğer arkadaşların yanındayım” dedi. Bu arada, İmamoğlu, “KabataşMecidiyeköyMahmutbey metrosu”nun birinci etabı olan hattın 19 Mayıs’ta açılışının planlandığını söyledi. l İç Politika ‘HEPİMİZ ORADAYDIK’ Gezi davasının yarın yapılacak olan duruşması öncesinde Gezi Direnişi’ne katılmış 1376 yurttaş “Ben de oradaydım” başlıklı bir metin yayımladı. “Gezi’de dile gelen bu toplumun özlemleri ve talepleridir, yargılanamaz” denilen metne Fikri Sağlar, Filiz Kerestecioğlu, Garo Paylan, Genco Erkal, Gençay Gürsoy, Melda Onur, Şebnem Korur Fincancı, Zülfü Livaneli, Alper Taş, Arzu Çerkezoğlu gibi isimlerin de aralarında bulunduğu çok sayıda sanatçı, aydın ve siyasetçi imza attı. Metinde “Ben de Gezi’deydim, düşüncemi özgürce söyleyebileyim diye. Ben de oradaydım, birlikte eylemenin, dayanışmanın güzelliğini yaşamak için. Ben de Gezi’deydim, kimse ne giydiğime, kaç çocuk doğuracağıma karışmasın diye. Ben de oradaydım, yaşadığım şehir beton yığınına dönmesin diye. Ben de Gezi’deydim, barış içinde yaşamak istediğim için. Hepimiz oradaydık” ifadeleri kullanıldı. l Haber Merkezi gerekirse ölürüz’ sözü ve ‘Misakı Milli’ Dünkü yazımı okuyun, çünkü bu devamı. Erdoğan’ın “Yeni Türkiye” konseptinin ana hatlarını çizdiğim yazıda, bu hedefe ancak “Türkiye’nin topraklarını büyüterek ulaşabileceği” hesabını yaptığını belirtmiştim. Orada eksik bıraktığım, yazarken belleğime çağıramadığım en önemli bir noktayı Ahmet Yavuz anımsattı. “Evet”, dedi “Toprak ilhak etmeden Yeni Türkiye’yi kurduğunu söyleyemez, hedef bu, fakat keşke Misakı Milli hedefini de yazıya katsaydın, dört dörtlük olurdu...” Ah belleğim diyeceğim ama yazıya gece yarısı başlamış, ara vermiş, sonra sabah erkenden bitirmiştim. Beylikdüzü CHP örgütünde yapacağım konuşmayı hazırlığa giriştim sonra... Yani araştırmaya zaman da kalmamıştı. Evet, Erdoğan 2016’dan itibaren Misakı Milli’yi diline dolamıştı. 2017, 2018, 2019’da hep gündeme getirdi. Hedef imparatorluk toprakları Erdoğan, ağırlıklı olarak İngilizlerden alınamayanalınmayan Musul’u kastediyor. Suriye’yi de Osmanlı artığı, kaybedilmiş toprak görüyor. 19 Ekim 2016’da bunu sanırım ilk kez muhtarlar toplantısında açtı: “Suriye ve Irak’ta olanları yaşarken, yeni nesil bir şeyi çok iyi bilmeli. Acaba Misakı Milli nedir? Bunu çok iyi bilmemiz lazım. Eğer Misakı Milli’yi kavrarsak, anlarsak Suriye’deki sorumluluğumuzun, Irak’taki sorumluluğumuzun ne olduğunu anlarız... Eğer bugün ‘Musul üzerinde bizim sorumluluğumuz var, onun için hem masada hem de arazide olacağız’ diyorsak, bunun bir sebebi var.” “Maalesef hem batı hem de güney sınırlarımızda Misakı Milli hedeflerimizi koruyamadık. Dönemin şartları itibarıyla... zorunluluklardan kaynaklanan bu durumu esas olarak kabul edip kendimizi tamamen bu kabuğun içine hapsetme anlayışıdır. Biz işte bu anlayışı reddediyoruz. Türkiye’yi 1923’ten beri böyle bir kısırdöngüye hapsedenlerin amacı coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı, Selçuklu ve Osmanlı geçmişimizi bize unutturmaktır...” 10 Kasım 2017’de: “Biz Kurtuluş Savaşımıza başlarken ilan ettiğimiz Misakı Millimize dahi sahip çıkamadık. İşte şimdi Suriye’de, Irak’taki gelişmelerde zaman zaman dikkat ederseniz bir şeyi dillendiriyorum. Nedir o, ‘Biz Misakı Millimize yeniden sahip çıkmak zorundayız’ diyorum.” Görüldüğü gibi, Erdoğan’ın Irak ve Suriye’deki hedefi “kayıp” ilan ettiği bu toprakları geri almak. Önceki gün, İdlib için söylediği “biz orada gerekirse ölmeyi göze aldık” sözleri, “Yeni Türkiye”nin kuruluşu için en elzem ihtiyaçla ilgili kararlılığını dile getiriyordu: Toprak kazanmak! Yargıtay, kadroya geçen işçilerin ‘sendika yetki tespitinde’ göz ardı edilmemesine hükmetti Peki, nedir Misakı Milli? ‘İşçiyi dikkate al’ kararı Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, taşerondan kadroya geçen işçilerin, sendikaların yetki tespiti için yaptığı başvuruda dikkate alınıp alınmayacağı konusunda son noktayı koydu. Kararda, 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrolarına geçişi yapılan ve mevcut işyerinden bildirilen işçilerin de yetki tespitinde dikkate alınacağı vurgulandı. Taşerondan kadroya geçen işçilerin sendikaların yetki tespitinde dikkate alınıp alınmayacakları konusu davalık oldu. Öz Sağlık İş Sendikası, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na başvurarak, kadroya geçen işçilerin yetki tespitinde dikkate alınmasını isteyerek, Sağlık Bakanlığı ile bağlı işyerlerinde çoğunluk tespiti talebinde bulundu. Bakan CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN TEKNOPARK İSTANBUL 2. ETAP AÇILIŞINI YAPTI Misakı Milli, son Osmanlı Meclisi’nde (Meclisi Mebusan) yapılan bir gizli oturumda (28 Ocak 2020) kararlaştırılan Osmanlı sınırlarıdır. Misakı Milli, ulusal yemin demektir. Meclis’in toplanması Atatürk ve arkadaşları çaba sarf etmişti. Bu son Meclis’te Anadolu’dan gelen mebuslar da vardı, Anadolu direnişçilerisavaşçıları Müdafaai Hukukçular, Meclis’te temsil ediliyordu. Rauf Orbay liderliğinde bir “Felahi Vatan” grubu oluşturdular ve bu son Meclis’te “Ulusal Yemin”i kabul ettirdiler. Yani Misakı Milli, Osmanlı’nın, padişahın falan değil, doğrudan Milli Kurtuluşçuların girişimidir. Burada Mondros Ateşkesi’yle Osmanlı’nın elindekiler vatan toprağı sayılmakta, Musul dahil. Ulusal Yemin’de Arap yerleşimlerinde referandum önerilmekte. İdlib bu çerçevededir. Atatürk’ün 1918’de bulunduğu bölgelerle ilgili yazısına dayanılarak, yorumlarla Misakı Milli sınırları genişletilmektedir. Lozan’da Musul üzerinde anlaşma sağlanamadı ve çözümü İngiltere ile Türkiye arasında ikili görüşmelere bırakıldı. Bu görüşmeler sonuç vermedi ve anlaşma gereği konu Milletler Cemiyeti kararına bırakıldı. İngilizlerin Şeyh Sait kışkırtması ile Türkiye zor durumda bırakıldı, Milletler Cemiyeti Musul’u İngiliz mandasına bıraktı. Oradan da Irak toprağı oldu. lık da kadroya yeni geçen işçileri de hesaba katarak, Öz Sağlık İş Sendikası’nın çoğunlukta olduğunu tespit etti. Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası ise bakanlığın yetki tespiti kararının iptali için mahkemeye başvurdu. Mahkeme, davayı kabul etti. Bölge Adliye Mahkemesi ise yerel mahkemenin kararını kaldırarak, davanın reddine karar verdi. Kararın temyiz edilmesi üzerine ise dosyanın görüşüldüğü Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, Bölge Adliye Mahkemesi’nce, davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, hükmün onanmasına karar verdi. Dairenin gerekçesinde, bir işyerinde toplu iş sözleşmesi yapabilmek için sendikanın çoğunluğu sağlayıp sağlamadığının belirlenebilmesi için çalışan tüm işçilerin dikkate alınması gerektiği vurgulandı. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Hedeflerimizin gerisinde kaldık’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Teknopark İstanbul 2. etap açılış törenine katıldı. Pendik’te dün yapılan açılış törenine Erdoğan’ın yanı sıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, AKP İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ve İstanbul Valisi Ali Yerlikaya katıldı. Cumhurbaşkanı yaptığı konuşma da, topyekun bir üretim seferberliği ile Türkiye’nin yatırım merkezi olacağını belirterek “2018’in son çeyreğinde ve geçen sene tamamen dış kaynaklı bir ekonomik saldırı sebebiyle, hedeflerimizin biraz gerisinde kaldık. Bu ekonomik tuzağı bozduk ve ekonomimiz yükselişe geçti” dedi. Özal’a teşekkür etti Kendilerine bilim ve sanayi alanında hedefler belirleyip kararlı şekilde ilerleyen ülkelerin dünyada söz sahibi olduklarını söyleyen Erdoğan, “Türkiye, Menderes ve Özal dönemi dışında böyle bilinçli bir hedefe sahip olmadığı ve gerekenleri yapmadığı için yarıştan kopmuştur. İçinde bulunduğumuz Teknopark da rahmetli Özal’ın bir projesiydi. Ne mutlu ki projenin Teknopark ayağını hayata geçirmek bize nasip oldu” diye konuştu. l Haber Merkezi İZMİR’DE KAMULAŞTIRMAYA DAVA AÇILACAK İzmir’in Çeşme ve Urla ilçe Kurulu üyesi Zafer Mutlulerinde iktidar tarafından er görüşlerini aktardı. Topgeçen ay “acele kamulaştı lantıda, “Bu ‘acele kamurılan” araziler için bölge hal laştırma kararı’, aslında kakı dava açma kararı aldı. İz mulaştırma tanımına uymir Düşünce Topluluğu dün mamaktadır. Hem bazı özel Urla’da konuya ilişkin bilgi mülklere el konması hem lendirme toplantısı ve pa de çok geniş alana yayılmış nel düzenledi. Moderatörlü olan Hazine arazilerinin tuğünü Dr. Engin Önen’in yap rizm amaçlı işletmelere tahtığı panelde, avukatlar Şeh sisi, haksız bir uygulamarazat Mercan, Senih Özay dır. Proje ile kurulmak isteile TMMOB Çevre Mühen nen milyonluk yeni bir şedisleri Odası Başkanı Helil hir, Yarımada’nın ekolojik İnay Kınay ve TMMOB Şe sistemini olumsuz etkileyehir Plancıları Odası Yönetim cek” denildi. l İZMİR Eski başkanın evi basılıp darp edildi Eski HDP Esenyurt İlçe Eşbaşkanı Edip Karçik’in evine önceki gün akşam saatlerinde polisler tarafından baskın düzenlendi. Karçik, polislerle yaşanan arbedede darp edilerek hastaneye kaldırıldı. Polislerin daha sonra “yanlış adres” diyerek evden ayrıldığı belirtildi. Karçik’in evi önceki gün akşam saat 23.00 sıralarında polisler tarafından basıldı. İddiaya göre, Karçik, polis ekiplerine ara ma kararı olup olmadığını sordu. Bunun üzerine polislerle, Edip Karkiç arasında yaşanan tartışmada Karkiç darp edildi. Aldığı darbeler sonucu yaralanan Karçik, ailesinin çağırdığı ambulansla hastaneye kaldırılırken, polis ekipleri ise yanlış adrese geldiklerini söyleyerek evden ayrıldı. HDP’den yapılan açıklamada, uygulamadan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu sorumlu tutularak, tepki gösterildi. l İç Politika MADENCILERDEN ‘TAZMINAT’ YÜRÜYÜŞÜ Bağımsız Madenİş Sendikası, Somalı madencilerin tazminat haklarının ödenmesi ve verilen sözlerin tutulması için Soma Kaymakamlığı önünden Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) Müdürlüğü’ne yürüyüş düzenledi. Hükümet Meydanı’nda dün bir araya gelen işçiler burada basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını okuyan Arif Şengül, işçilerin tazminatlarının ödeneceği yönündeki sözle rin tutulmasını istedi. Gasp edilen tazminatlarını alabilmek için işçilerin bir yıla yakındır mücadele verdiklerini söyleyen Şengül, “Ne yazık ki bugüne kadar AKP grubu tarafından bu teklif TBMM gündemine getirilmedi. Soma vekili Mehmet Ali Özkan’a defalarca çağrı yapmamıza rağmen muhalefet partilerinin imza atacağı teklifi TBMM’ye getirilmedi” dedi. Şengül, verilen sözlerin tutulmasını istedi. l Haber Merkezi Türkiye’nin varlık belgesi 1) Lozan, Türkiye’nin varlık belgesidir, Ulusal Yemin en az hasarla ve kayıpla gerçekleşmiştir. 2) Ulusal Yemin’in arka plandaki sahibi Atatürk ve arkadaşlarıdır. 3) Ulusal Yemin, Birinci Dünya Savaşı’nın yenilmiş, parçalanmış, işgal edilmiş Osmanlı topraklarının kurtarılması gerekenleri sayıyor. 4) Sıfırdan bir vatan ve millet yaratmaya soyunmuş Atatürk ve arkadaşları, savaştan bitap düşmüş Anadolu’dan toparlayabildikleri güçlerle, yapabileceklerinin azamisini gerçekleştirmişlerdir. 5) Yeni Cumhuriyet, Osmanlı’nın üzerine, ümmet ve padişahlık temelinde değil, yurttaşlık ve millet için gerekli bir kimlik (Türklük) üzerinde inşa edildi. Ve ortak dil olarak da Türkçe... Bu çağın, ulus devlet kuruluşlarının gereğiydi. Osmanlı’dan zaten Yunanistan, Bulgaristan vb. savaşla ayrılarak ulusa dayalı devletlerini kurmuşlardı. Çok milletli imparatorluklar çöküyor, ulusa dayalı milletler kuruluyordu. 6) Suriye, Irak evet Türkmenlerin de yaşadığı, fakat ağırlıklı Arap kimlikli ve Arapça dilliydi. Erdoğan, sadece Osmanlı’yı değil Selçuklu’yu da canlandırıyor Yarın sürdürelim... Konya’da ‘geçim sıkıntısı’ intiharı Konya’da evli ve iki çocuk babası kamyon şoförü 37 yaşındaki M.Ç., Konya Kamyon Garajı’da intihar etti. M.Ç’nin geçen hafta bozulan kamyonunu arkadaşlarının desteği ile yaptırdığı ve maddi sıkıntılar yaşadığı ileri sürüldü. Çalışma arkadaşları, M.Ç’nin 15 gün önce eşinden ayrıldığını iddia etti. CHP Parti Meclisi üyesi Erdal Aksünger de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, M.Ç’nin “geçim sıkıntısı” nedeniyle intihar ettiğini ileri sürerek, olay yeri fotoğrafını paylaştı. l Haber Merkezi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear