23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 17 ŞUBAT 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: ALPER İZBUL Next Level’ın patronu Fatih Erdoğan, Gökçek döneminde 45 milyon liralık ihale almıştı HABER İhaleyi yok saydı YaFETÖiktidar olsaydı? Pasifik İnşaat ve Orpaş AŞ’nin ortağı Fatih Erdoğan, gazetemize açtığı 2 milyon liralık dava dilekçesi ile hazırladığı tekzip metninde, Melih Gökçek döneminde Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden “yoksullara gıda yardımı” çerçevesinde kazandığı yaklaşık 45 milyon liralık ihaleyi yok saydı. Fatih Erdoğan dava dilekçesinde ve gazetemize gönderdiği tekzip ve düzeltme istemli ihtarnamede, 12 Aralık 2019 tarihli haberimizde verilen bilgilerin gerçeğe aykırı olduğunu ileri sürdü ve ortağı olduğu Orpaş A.Ş’nin 2007 tarihli, 180420 kayıt numaralı ihaleye katılmadığını, dolayısıyla idareyle tutarı 45 milyon 876 bin lira olan bir sözleşme akdetmediğini savladı. Fatih Erdoğan, “milyonluk ihaleler kazandığına ilişkin tutarların kesinlikle gerçeği yansıtmadığını” da iddia etmişti. Oysa, gazetemizde dizgi yanlışı nedeniyle “180420” diye çıkan, doğrusu “180358” olan numara ile Fatih Erdoğan’ın ortağı olduğu Orpaş A.Ş, 2007 yılında kaynağı Ankara Büyükşehir Belediyesi bütçesinden karşılanacak 45 milyon 876 bin liralık ihale yi kazanmıştı. Bu ihalenin belgesi, Kamu İhale Bülteni’nde 12 Mart 2008’de yayımlanmıştı. Kamu İhale Bülteni’ne göre, Fatih Erdoğan’ın kazandığı ve 20 kalem çeşitli gıdatemizlik maddesi içeren bu ihaledeki mallar şöyle: n Gemlik tipi zeytin (2 kg.) 400 bin teneke, n Beyaz peynir (2 kg.) 400 bin teneke, n Domates salçası (830 grX2) 800 bin teneke, n Sofralık tuz (1.5 kg.) 400 bin paket, n Makarna (500 grX20) 8 milyon paket, n Sıvı yağ (5 LT) 400 bin teneke, n Unu (5 kg.) 400 bin çuval, n Arpa şehriye (2 kg.) 400 bin paket, n Siyah çay 1 kg. (1X3) 1 milyon 200 bin paket, n Beyaz şeker (toz) (6 kg.) 400 bin poşet, n Reçel: Gül, kayısı, çilek, vişne vb... (2 kg.) 800 bin adet dayanıklı plastik kavanoz, n Tahin helva (2 kg.) 400 bin adet dayanıklı plastik kap, n Pirinç (5 kg.) 400 bin poşet, n Kuru fasülye (2 kg.) 400 bin poşet, n Nohut (2 kg.) 400 bin poşet, n Bulgur (2 kg.) 400 bin poşet, n Tuvalet sabunu (375 gr. paket) 800 bin paket, n Banyo sabunu (1 kg.) 400 bin paket, n Çamaşır deterjanı (3 kg.) 400 bin poşet, n Sıvı bulaşık deterjanı (2 kg.) 400 bin plastik şişe. Eşi ile ilgili iddia Fatih Erdoğan, dava dilekçesi ve tekzip istemli ihtarnamesinde, eşi Asuman Erdoğan’ın 2018’de AKP Ankara milletvekili seçildiğini belirterek, Asuman Erdoğan’ın Orpaş A.Ş’nin ortağı olduğu dönemde milletvekilliği yapmadığını gündeme getirdi. Fatih Erdoğan, böylelikle, Orpaş şirketinin Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden ihaleler aldığı dönemde, eşinin şirket ortaklığını kendisi de kabullenmiş oldu. Gazetemizde yayımlanan haberde, eşinin de ortağı olduğu Orpaş A.Ş’nin 20072013 tarihleri arasında “yoksullara gıda maddesi dağıtımı” çerçevesinde, Melih Gökçek’in başkanlığındaki Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden toplam 337 milyon 796 bin liralık 9 ayrı ihale aldığı belirtilmişti. İhalelerin alındığı dönemde Asuman Erdoğan, AKP’de önemli görevler üstlenmişti. Asuman Erdoğan’ın resmi sitesine göre, o dönemde kendisinin AKP’de yaptığı görevler özetle şöyle sıralanıyor: “2008 yılında AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları MKYK üyeliğine seçildi. Eğitim İşleri Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü. İlk defa, 2009 AK Parti Olağan Genel Kongresi’nde ana kademe MKYK üyeliğine seçilen Asuman Erdoğan, beş dönemdir MKYK üyeliği görevindedir. AK Parti Genel Merkez Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkan Yardımcılığı görevinde Türkiye’de sivil toplumun geliştirilmesi ve güçlendirilmesine yönelik çalışmalara katkı sundu. Halen Genel Merkez Dış İlişkiler Başkan Yardımcılığı görevini yürütmektedir.” Başvuruları reddedilmişti Fatih Erdoğan’ın, gazetemizde çıkan haberlerle ilgili tekzip başvuruları ilgili hâkimliklerce, Cumhuriyet’te kendisi ve şirketleri ile ilgili haberler yayımlanmasına ilişkin ihtiyadi tedbir istemi de mahkemece reddedilmişti. l ANKARA / Cumhuriyet AKP’Lİ ŞEHİTKAMİL BELEDİYESİ Adrese teslim temizlik ihalesi HAZAL OCAK On milyonlarca liraya kiraladığı araçlarla gündeme gelen AKP’li Şehitkamil Belediyesi tartışma yaratacak bir araç kiralama ihalesine daha imza attı. Şehitkamil Belediyesi doğal afet ve salgın hastalıklarda kullanılan 21b maddesiyle yaptığı ihale sonucunda temizlik ve park hizmetlerinde kullanılmak üzere 3 aylığına kiraladığı araç ve iş makinelerine yaklaşık 9 milyon lira ödeyecek. İhaleye tek teklif veren Güney Atık ve Yeşil Alanı Yönetim şirketi ihaleyi kazandı. Şirketin ortakları arasında yer alan Turgut Kaygun’un eski AKP Şehitkamil İlçe Başkan Yardımcısı olduğu belirtiliyor. Gaziantep’in 760 bin nüfuslu Şehitkamil ilçesinde belediyenin geçen yıllarda 100 milyon lirayı aşan araç kiralaması yapması da dikkat çekmişti. Kiralanan araçlardan bazılarının eski AKP Şehitkamil İlçe Başkan Yardımcısı olduğu belirtilen Turgut Kaygun’un ortak olduğu Güney Atık ve Yeşil Alan Yönetimi Şirketi’nden alındığı ortaya çıkmıştı. Tasarruf çalışmaları kapsamında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Şehitkamil Belediyesi bünyesinde bulunan kiralık araçların yüzde 30’u da tasarruf tedbirleri kapsamında 2018 yılında iade edilmişti. Araçlar arasında makam araçları da bulunuyordu. Aynı şirket İlçe belediyesi tüm bu gelişmelerin ardından tartışma yaratacak bir ihaleye daha imza attı. Şehitkamil Belediyesi Destek Hizmetler Müdürlüğü 17 Aralık 2019 tarihinde temizlik ve park bakım hizmetlerinde kullanılmak üzere doğal afetler ve salgın hastalıklar durumunda kullanılan 21b maddesine göre 3 ay süreyle araç ve iş makinesi kiralama ihalesi yaptı. İhalenin yaklaşık maliyeti 9 milyon 606 bin olarak belirlendi. İhaleyi tek teklif veren Güney Atık ve Yeşil Alan Yönetimi İnşaat Ticaret Anonim Limited Şirketi 8 milyon 625 bin bedelle kazandı. 1 Ocak 2020’de başlayan kiralama 31 Mart 2020’de son bulacak. Maraş, 1974’ten bu yana kapalı durumda. Emekli Büyükelçi Uluçevik: Uluslararası tepkileri göğüslemeye hazır olunmalı Maraş’ta önce diplomasi 1974’ten bu yana kapalı durumda bulunan Maraş’ın açılması konusunda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) çalışmaları sürerken, emekli büyükelçi Tugay Uluçevik, bu konuda diplomatik alan da hazırlık yapılması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın “Kapalı Maraş’ın açılması laftan ibaret değildir” söylemiyHÜSEYİN le konunun gündemin üst sıHAYATSEVER ralarına yükselmesinin ardından Uluçevik, “Uluslararası toplumdan bazı sesler gelirse titiz ve dikkatli bir diplomasiyle amaç anlatılarak konunun üstesinden gelmeye dönük bir çaba yürütülmelidir” dedi. KKTC hükümeti, 1974 öncesi adanın ünlü turizm merkezi olan kapalı Maraş’ın açılması için geçen yılın haziran ayında envanter çalışması yapma kararı almıştı. KKTC Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, temmuz ayında Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, Maraş’ın eski sakinlerinin ve vakıflar idaresinin mülkiyet haklarına zarar gelmeyecek bir şekilde Maraş’ı açmayı hedeflediklerini söylemişti. KKTC Başbakanı Ersin Tatar ise eylül ayında Ankara’da yaptığı açıklamada, kapalı Maraş’ta hak id dia edenlerin Taşınmaz Mal Komisyonu’na başvuracağını belirtmiş ve Maraş’ın 10 yıl içinde tamamen açılabileceğini ifade etmişti. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile birlikte önceki gün Türkiye Barolar Birliği’nin düzenlediği ve kapalı Maraş’ta düzenlenen “Hukuki, Siyasi ve Ekonomik Yönleriyle Kapalı Maraş Açılımı” başlıklı toplantıya katıldı. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Ankara’dan tepki çeken “Türkiye’ye bağlanma ihtimali korkunç” açıklamasının ardından gerçekleşen toplantıya, nisan ayındaki KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Başbakan Tatar, Dışişleri Bakanı Kudret Özersay ve CTP’li Sibel Siber de katıldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, KKTC hükümetinin Maraş’ın açılması çalışmalarıyla ilgili “Maraş’ın açılması laftan ibaret değildir” dedi. Egemenlik tartışması yok Bir dönem Dışişleri Bakanlığı’nda Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevini de yürüten emekli büyükelçi Tugay Uluçevik, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, Maraş’ın KKTC topraklarının parçası olduğunu ve egemenlik tartış ması olmadığını vurguladı. “KKTC hükümeti, Maraş’tan ne şekilde faydalanılacağını araştırmaktadır. Çünkü Maraş’ta büyük bir ekonomik değer vardır” diyen Uluçevik, Maraş’ın açılmasının daha önce birçok kez gündeme geldiğini anımsattı. Maraş’taki statükonun, BM’nin yakın takibinde olduğunu vurgulayan Uluçevik, “KKTC, Maraş konusunda kararlılıkla adımlarını atmaya ve Türkiye de KKTC’ye bu konuda destek vermeye hazırsa uluslararası planda ortaya çıkabilecek tepki ve baskıları göğüslemeye de hazır olmalılar” dedi. BM’den ses yükselebilir BM Genel Sekreteri’nin raporlarında, “Maraş’ta statükonun korunması gerektiğine” vurgu yapıldığını kaydeden Uluçevik, “BM’den bazı sesler yükselebilir. Bu konuda yoğun diplomasi yapmak gerekecektir. KKTC’nin kendi toprağında yetkilerini kullanması uygun olacaktır” diye konuştu. KKTC’nin bu konuda yürütülecek diplomasi için Türkiye’nin desteğine ihtiyaç duyacağını belirten Uluçevik, “Uluslararası toplumdan bazı sesler gelirse titiz bir diplomasiyle amaç anlatılarak konunun üstesinden gelmeye dönük çaba yürütülmeli” ifadelerini kullandı. l ANKARA OSMAN FAZIL PAŞA, TALANI ÖNLEMEK IÇIN KENTI ‘YASAK BÖLGE’ ILAN ETMIŞTI İnisiyatif kullandı Maraş’ı aldı Kıbrıs’ta Maraş bölgesi, Türkiye’nin 1974’te düzenlediği Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında, emirlere uymayan 28. Tümen Komutanı Tümgeneral Osman Fazıl Polat’ın kendi yetkisini kullanması sonucu alınmıştı. “Magosa Fatihi Polat Paşa” olarak anılan Tümgeneral Osman Fazıl Polat, güçleriyle birlikte Maraş’a girdiğinde, yerleşimin Rum Milli Muhafızları ve Barış Gücü askerleri tarafından talan edildiğini görüp bölgeyi yasak bölge ilan etmişti. Tümgeneral Osman Fazıl Polat’ın oğlu, gazeteci Yılmaz Polat’ın “Parola: Kıbrıs” adlı kitabında yer alan bilgilere göre, Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında, Polat Paşa, Genelkurmay Başkanlığı ile Kolordu Komutanlığı’nın Magosa’nın yalnızca Türk kesimine girilmesi, planın dışına çıkılmaması gerektiği yönündeki emirlerine uymadı ve Maraş’ı aldı. Tümgeneral Polat, emre uymamasına gerekçe olarak Maraş’ın stratejik açıdan çok önemli olmasını gösterdi ve Maraş’a girilmesini “harp ceride”lerinde Tümgeneral Osman Fazıl Polat’ın Magosa’ya girişi dönemin Türk basınında bu görselle yer almıştı. (harp günlüğü) şöyle anlattı: “Tümenimize Magosa’nın Türk kesimi ile birleşmesi hedef olarak verilmişti. Bu şehrin yarısının ele geçirilmesini emniyet bakımından yeterli görmedim. Maraş kesimi dahil bütün şehrin ele geçirilmesini teklif ettim ve bu planı kendi inisiyatifimi kullanarak teklif ettiğim şekilde uyguladım. 15 Ağustos, saat 15.00’te, Magosa varoşlarına vardık. Bizim Magosa’ya yaklaştığımızı gören Rum Milli Muhafızları, sivil halkı, özellikle zenginleri, ‘Türkler geliyor’ diye Maraş kesimini boşaltarak, Magosa ve Maraş’ı savunmak için tertiplenmişlerdi. Maraş’taki zengin dükkân ve evlerdeki altın, inci, pırlanta, saat, para gibi kıymetli eşyaları yağma etmişlerdi. Maraş’a ilk girdiğim zaman bu manzaraları bizzat gördüm. Bu arada bir kısım Barış Gücü askeri de bu yağmaya katılmışlardı. Bizim zamanımızda yakalananlar var. Maraş’ı yasak bölge ilan ettim. Türk ve Rum kimseyi bırakmadım. Bu suretle her türlü yağmacılık ve talanın önüne geçtim. Bu hususu Rum temsilciler Meclisi Başkanı Klerides de televizyondan Rum halkına ilan etti. Maraş’ı zengin turistik bölge olduğu için almadım.” Gazeteci Yılmaz Polat, Maraş bölgesinin; 12 Eylül cuntasının başı, eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in söylediği gibi, “Rumlara pazarlık karşılığı verilmek üzere alınmadığını” da gündeme getirmişti. l ANKARA / Cumhuriyet Doğrusu çok kötü bir şey olurdu. FETÖ’nün iktidarı Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün kuruluş felsefesini değiştirmeyi birincil görevi sayardı. Kurucumuzu, büyük Atatürk’ü olabildiğince unutturmaya, elinden geldiğince kötülemeye çalışırdı. Bunları elbette kendi yöntemince, yavaş yavaş, usul usul yapar, tepki görürse çekilip bekler ama asla vazgeçmezdi. FETÖ, eğer iktidar olsaydı; Hukuk sistemini kendine bağlar, emri altına alırdı. Karşıtlarını kanıt istemeden, tanık aramadan cezalara çarptırır, yetkilerini elinden alır, işsiz bırakırdı. Ne acı olaylarla karşılaşırdık, kim bilir! Kendisine karşı çıkanları düşman hukukuna göre yargılatır, kimseye hesap vermek zorunda olmadığını söylerdi. Düşman hukuku, ceza için kanaatin yeterli olduğu kesin ceza vermenin hukuka uygun biçimidir. İkna, iptal, imha. Kesin bir karar verme yoludur. Ya eğitim ne olurdu? Eğitim, kesin dinselleştirilirdi. Bütün okullar imam hatip okulu yapılır, geri kalanlarda ise mescit açılması zorunlu olurdu. Öğrenciler, toplu cuma namazlarına götürülür, öğretmenler nezaretinde dini sohbetler, “Güzel Kuran Okuma” yarışmaları yapılır, ödül alanlar umreye götürülürdü. Yuva çocuklarına (4 yaş6 yaş çocukları) din bilgisi ve Arapça dersleri konur, daha küçükken beyinlerine bu bilgiler yerleştirilirdi. Karşı çıkanlar ise hemen “çocukları dinsiz mi yapmak istiyorsunuz” diye susturulur, daha da susmayan olursa “milli hassasiyetlere aykırı davranış” suçundan ceza verilirdi. Ortaöğretimin medrese sistemine geçmesi aşamalı olarak gerçekleştirilirdi. Üniversitelerin dinsel değerlere dönüşümü güvenilir rektörler yoluyla yapılırdı. Bu rektörler, dinini imanını bilen “müderrisler” olarak geçmişin profesör unvanlarını taşırlardı. Öyle “makalesi yokmuş”, “kitabı çalıntıymış” gibi bozuk seslere kulak verilmez, üniversiteler tam bir dinsel kontrol altına alınırdı. Öyle her aklına gelen her istediğini söyleyip yazamaz, her şeyin dine uygun olması asıl olurdu. Günlük yaşam mı? Elbetteki şeriata uygun olacaktı. Ama bunu zorla yapmak yerine teşvik edilerek gerçekleştirilecekti. İçkilere zam üstüne zam yapılacak, harama el uzatılamaz hale getirilecekti. Yaşam Sünni İslama uygun olarak düzenlenecekti. Elbette bu açıkça dile getirilecek ama aşırıya kaçmadan uygulanacaktı. Elbette, özellikle turist gelen bölgelerde daha ılımlı hareket edilecek ama asıl yaşamın dine uygun olması gerektiği gözden kaçırılmayacaktı. “Din ve ahlak polisi” görevini mahalle bekçilerine vermek daha akıllıca olurdu. Mahallenin düzeni adı altında sıkı bir kontrol, polis yetkisi verilmiş mahalle bekçileri tarafından gerçekleştirilirdi. Kadınlar sıkı bir kontrol altında tutulur, öyle “kadınerkek eşitliği” gibi dinde yeri olmayan icatlar kaldırılırdı. Kadınlar erkeklere emanet edilir, onlara da gereksiz yere kadınları dövmemeleri öldürmemeleri söylenirdi. Aslolan kadınların kendilerini korumaları idi. Yoksa erkek tahrik olursa başlarına geleni çekerlerdi. Kadınlarla erkeklerin ayrı ayrı yaşamaları en iyi tedbir olurdu. Okullar “erkek okulları” ile “kız okulları” olarak ayrılır, işyerlerinde erkekler kadınlardan ayrı oturur, kamu araçlarında kadınerkek bölmeleri ayrı olurdu. Sonra yavaş yavaş yaşama yerleri birbirinden ayrılır, bu kendine laik diyen kesim giriş çıkışları belli ayrı yerlerde yaşamaya teşvik edilirdi. Bir süre sonra da herkesin nerede, nasıl yaşayacağı belli olur, neye izin verilirse onun yapılacağı iyice anlaşılırdı. Siyaset mi? Meclis elbette olurdu. Meclis olurdu da artık “Danışma Meclisi” gibi bir şey olurdu. Kararlar, Saray’da şeriata uygun alınır, ülke fetvalarla yönetilirdi. Halifelik geri getirilirdi. Her yerin yöneticisinin yanında bir de “imam” olur, işlerin dine uygun olup olmadığı kontrol altında tutulurdu. Ama ne kötü olurdu değil mi? İyi ki FETÖ iktidarda değil. İyi ki iktidarda FETÖ’yü terörist ilan eden bir iktidar var. İyi ki? İyi ki mi? Nesi iyi ki? Nesi demokratik ki? Nesi laik ki? Nesi farklı ki? Yaşananların farkı ne ki? Gidiş aynı gidiş değil mi? Yoksa ben boşuna mı sevinmişim? Ankara’da mimarlar bir dönem daha Candan dedi İki listenin yarıştığı TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi 46. Dönem seçimlerini, mevcut başkan Tezcan Karakuş Candan ve “Demokrasi İçin Mimarlar Platformu” adaylarının olduğu mavi lisCandan te kazandı. Resmi olmayan sonuçlara göre, Tezcan Karakuş Candan, Ünal Kara, Nihal Evirgen, Muteber Osmanpaşaoğlu, Tuğba Arslan, Ece Yoltay ve Özgür Bayramoğlu Yönetim Kurulu asıl üyeliklerine seçildi. l ANKARA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear