23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 14 ŞUBAT 2020 CUMA EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER CHP’li Özel’den, Erdoğan’ın İş Bankası’nın Hazine’ye devredilmesi ısrarına tepki: Nasıl FETÖ’cü olunur? Burhan Kuzu, Kayseri’nin Develi ilçesinde 1955 yılında doğmuş, sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi anayasa hukuku profesörü olarak Anayasa Hukuku Kürsüsü Başkanlığı’na kadar yükselmiş, AKP’nin kurucu üyesi olarak bu partiden 2002 seçimlerinde TBMM’ye seçilmiş, Meclis Adalet Komisyonu Başkanlığı’nda bulunmuş, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı olarak görev yapmış “möhüm” bir kişi. Bu “möhüm” kişinin adı son zamanlarda İran asıllı Naci Şerifi Zindaşti ile birlikte anılır oldu. Cumhuriyet okurlarının yakından bildikleri Naci Şerifi Zindaşti, uyuşturucu ticareti yapan, birtakım cinayet davalarına adı karışmış ve büyük serveti olan başka “mühim” bir kişi Zindaşti’nin adı, adli kayıtlara ilk kez Eylül 2007’de geçiyor. Uyuşturucudan, yine mühim bir kişi olan Savcı Zekeriya Öz’ün karşısına çıkarılıyor, ama gizli tanık olması karşılığında serbest bırakılıyor ve o günden sonra uyuşturucu kaçakçılığından, cinayete azmettirmeden, cinayetten adli kayıtlarda çokça adı geçiyor. Zindaşti’nin adının son kez kayıtlara geçmesi ise cinayet soruşturmasıyla tutuklanmasının üstünden 6 ay geçmeden, İstanbul Sulh Ceza Hâkimi Cevdet Özcan tarafından 19 Ekim 2018’de sürpriz bir şekilde tahliye edilmesi üzerine oluyor. HHH Savcı Ercan Demir’in, aleyhinde bir sürü önemli delil bulunan Zindaşti’nin tahliyesine itirazı üzerine, bir üst mahkeme yeniden tutuklama kararı veriyorsa da bu arada kafesten uçmuş oluyor Zindaşti. Hâkimler ve Savcılar Kurulu, aleyhinde bu kadar delil bulunan Zindaşti’nin tahliye edilmesi üzerine soruşturma açıyor. Soruşturma sırasında Zindaşti’nin salıverilmesi için, o sıralarda Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı olan Burhan Kuzu’nun hâkim ve savcılara baskı yaptığı haberi Cumhuriyet’te yayımlanıyor Burhan Kuzu, hemen haberi yalanlıyor: Zindaşti’yi tanımam, görüşmüşlüğümüz yoktur! Bunun üzerine Cumhuriyet, Zehra Özdilek’in bulduğu ve Zindaşti ile Burhan Kuzu’nun masada birlikte çekilmiş fotoğrafını yayımlıyor. Ama Burhan Kuzu yılmıyor. Hâkim ve savcılara baskı yapmadığında ısrar ediyor. Son olarak da Kemal Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’nün siyasi ayağını açıkladığı sıralarda Twitter’dan, hâkim ve savcılara baskı yapmadığını iddia eden bir açıklama daha yapıyor. Bu arada, hâkim ve savcılara baskı yapmadığını belirten Burhan Kuzu’nun ifadeye çağrılacağı açıklanırken, tutuklama kararına itiraz eden savcı Ercan Demir ile yargıçlar Özcan Gürel ile Ersin Öztürk, Burhan Kuzu’nun kendilerini Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndan aradığını ve Zindaşti’nin salıverilmesi için baskı yaptığını yineliyorlar, yani Cumhuriyet’in haberini doğruluyorlar. Bunun üzerine Burhan Kuzu kendini şöyle savunuyor: Cumhuriyet gazetesi FETÖ’nün yayın organıdır. Değerli okurlarım, Türkiye’de bir süredir FETÖ’cüler, yedikleri herzeler meydana çıkınca, bunları ortaya çıkaranları FETÖ’cülükle suçlamaktadırlar. FETÖ’nün siyasal ayağının tartışıldığı şu sıralarda yandaş medya ile AKP sürekli olarak, FETÖ ile uğraşma adına kendileriyle uğraşıldığı suçlamasıyla etrafa saldırmaktadır. FETÖ’nün siyasal ayağının araştırılması sırasında, AKP’nin gündeme gelmesinden daha doğal ne olabilir? Ama kurnaz FETÖ’cüler, bu gerçeği dile getirenlere yavuz hırsız misali “FETÖ’cü” diye saldırmaktadırlar. Burhan Kuzu da aynı şekilde, habaseti ortaya serilince, kurnazlık ederek, Cumhuriyet’i FETÖ’nün yayın organı olarak nitelemektedir. Kendisine buradan soruyoruz: Peki Hoca, yukarıda adlarını verdiğimiz savcı ve yargıçların HSK müfettişlerine verdikleri Burhan Kuzu’nun Zindaşti’nin serbest bırakılması için baskı yaptığını dile getiren ifadelerine ne diyeceksin? Onlar da mı FETÖ’cü? Burhan Kuzu’nun Cumhuriyet’in FETÖ’nün yayın organı olduğu açıklamasını görünce, Türkiye’de nasıl FETÖ’cü olunduğunu anlamak da kolaylaşıyor: Bir herifi naşerifin habasetini ortaya dök, hemen FETÖ’cü suçlaması hazır! Rusya’dan Türkiye’ye provokasyon uyarısı Rusya Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’yi İdlib’deki gelişmeler nedeniyle provokatif açıklamalar yapmaktan kaçınmaya çağırdı. Reuters’ın haberine göre, Rusya Dışişleri Bakanlığı, dün yaptığı açıklama ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortağı olduğunu belirttiği MHP lideri Bahçeli’nin, İdlib’de hayatını kaybeden askerlerin sorumluluğunun Suriye ve Rusya’da olduğu yönündeki açıklamalarıyla ilgili “kafa karışıklığı” yorumunda bulundu. Bahçeli, “Hem Suriye hem Türkiye’yi eşzamanlı idare etmeye çalışan Rusya iyi niyetli değildir. Hükümetin Rusya ile ilişkilerini gözden geçirmesi dileğimizdir. Türk milleti gerekirse, Şam’a girmeyi planlamalı ve zalimleri yerle yeksan etmelidir” demişti. l Haber Merkezi Pişman olursunuz CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de yaptığı basın toplantısında; AKP’nin İş Bankası’nın CHP’ye ait olan hisselerinin Hazine’ye devri konusunda çalışma başlattığına ilişkin haberler olduğunu anımsattı. Özel, Meclis’in gündeminde bankacılıkla ilgili bir yasa bulunduğunu belirterek “Bu tip bir operasyona niyetlenilmesi son derece manidar” dedi. AKP’nin, CHP’nin FETÖ’nün siyasi ayağıyla ilgili çıkışı üzerine CHP’yi rahatsız etmek üzere İş Bankası’nı gündeme getirdiğine işaret eden Özel, “Buna en son tenezzül edip önce başaran sonra hukuk karşısında mahcup olan Kenan Evren’di” diye konuştu. Anayasa’nın 134. maddesinin Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’yla ilgili Atatürk’‘ün vasiyetine atıf yaptığını kaydeden Özel, Atatürk’ün vasiyetinin bu anlamda anayasal güvence altında olduğunu da ifade etti. AKP’nin bir mirasa karşı yasa teklifi hazırlamasının anayasaya göre olanaksız olduğunu kaydeden Özel, şunları ifade etti: “Vasiyetnamelere karşı yasa çıkaramazsınız. Buna karşı kanun çıkarmak kadar parlamentonun kendisiyle çelişeceği bir şey olamaz. Biz bu ülkede hukuk güvencesi yok diyoruz. Bu yüzden bu ülkeye yabancı yatırımcı gelmeye korkuyor diyoruz. Bunlar miras hukukunu tartışmaya açıyorlar. Yargıdan ve yüksek yargıdan döner. Ama bunların hiçbirinin düşünmeyen bir gözü dönmüşlükle karşı karşıyayız.” İş Bankası hisselerinin bu tartışmalar nedeniyle dün yüzde 4.5 oranında değer kaybettiğini dile getiren Özel, AKP’nin Atatürk’ün vasiyetini de tartışmaya açtığını ifade etti. Özel, şunları dile getirdi: “Siz alırsanız, hukuk geri verir. IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN Siz almaya kalkarsınız, CHP öyle bir mücadele verir ki pişman olursunuz. Meclis nelere şahit oldu. CHP milletin verdiği göreve ve ay yıldızlı al bayraktan aldığı güce güveniyor. Ne Katarlılara verilmiş sözümüz ne Arap emirliklerine taahhüdümüz var. CHP gücünü yetkisini milletten alır Meclis’te kullanır. Hadi bakalım getirin, Kenan Evren’in yaptığını utanmadan sıkılmadan yapın. Zamanında FETÖ’cüler de istiyordu. Buna tenezzül ederseniz bizim buna karşı nasıl cevap vereceğimizi öngöremezsiniz. CHP buna direnir. En sonunda hukuktan da döner.” l ANKARA/Cumhuriyet CHP’LI MÜSLIM SARI: İktidar algı yaratmak istiyor LEYLA KILIÇ CHP’nin İş Bankası’ndaki hisselerine iktidarın el koyma çalışmalarına karşı eski İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi ve CHP Parti Meclisi üyesi Müslim Sarı, “Hukuki olarak çoktan çözülmüş olan bu mesele artık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi politik meselesidir. Mevcut hukuka göre hisselerinin devri imkânsızdır. İktidar ‘CHP bu işi savunamıyor, Atatürk’ün hisselerine bile sahip çıkamıyor’ algısı yaratmak istiyor” diye konuştu. CHP’li Sarı, Erdoğan’ın hisseleri gündeme getirerek CHP üzerinden olumsuz bir algı yaratmaya çalıştığını belirtti. Sarı, “İktidar CHP üzerine bir algı yapıştırmak istiyor. ‘CHP bu işi savunamıyor, Atatürk’ün hisselerine bile sahip çıkamıyor’ algısı yaratılmaya çalışılıyor. Bu konunun diğer bir boyutu da, bir türlü doymak bilmeyen iktidarın dünyanın en önemli bankalarından olan İş Bankası’nı ‘benim kontrolümde olacak’ anlayışıyla ele geçirmek istemesi” dedi. ‘Hukuken mümkün değil’ İş Bankası hisselerinin hukuken Hazine’ye devredilmesinin mümkün olmadığını kaydeden Sarı, “Bu mesele hukuki olarak çoktan çözülmüş durumda. Bundan sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi politik meselesidir. Türkiye’deki bütün hukuki süreç tüketilmiş olmasına rağmen iktidarın bu meseleyi defalarca gündeme getirmesi ‘hukuku tanımıyorum’ demektir. Türkiye’de işleyen bir hukuk varsa buradan bir sonuç çıkmayacaktır. Mevcut hukuka göre hisselerinin devri imkânsızdır” diye konuştu. l İSTANBUL Erdoğan’a Ahlat’ta saray yaptırmak için yeniden Meclis’e getirilen teklife bölge halkı tepkili: Saray değil, fabrika yapın LEYLA KILIÇ Bitlis Ahlat’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için Saray yapılmasına tepki gösteren bölge halkı, “Saray değil, fabrika yapın” dedi. Tüm ülkeyi etki altına alan bir ekonomik kriz döneminde saraya harcama yapılmasını eleştiren Ahlatlı Nejat Eriş, “Ahlat tarım bölgesi olmasına rağmen, tarım üreticisi borcun altında ezilirken saray yapılması olacak iş değil. İnsanlar işsiz, istihdam sağlayın. Memleket saray kaynıyor” diye konuştu. TBMM Genel Kurulu’nda, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) iptal ettiği ancak farklı bir teklif içinde Meclis’e getirilen, Bitlis Ahlat’ta, Van Gölü kıyısında Cumhurbaşkanlığı sarayı yapılmasına ilişkin eleştiriler sürüyor. AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan’ın “Adliye Sarayı da var. Saray deyince siz ne anlıyorsunuz? Biz milletin evi olarak görüyoruz” sözlerinin ardından bölge halkı saray değil, istihdamın artırılmasını istedi. Ahlat’ta tarımla uğraşan Eriş, “Memlekette bu kadar sorun varken, ekonomik kriz varken, millet dar boğazdayken saray yapıyorlar. Ahlat tarım bölgesi olmasına rağmen, tarım üreticisi borcun altında ezilirken saray yapılması olacak iş değil. Saray yapacağınıza fabrika yapın. İnsanlar işsiz, istihdam sağlansın” dedi. Ahlatta bulunan Çarho Mesire Alanı’nın da belediye tarafından Bilal Erdoğan’ın mütevelli heyeti üyesi olduğu Okçular Vakfı’na verildiğini söyleyen Eriş, “Çarho bölgesi bir doğa harikası. Burası millet adına değil, bir şahsın adına değerlendirildi. Cumhurbaşkanı’nın oğlu geliyor, memleketin bir yerini kendine ayırıyor. Burada faaliyetlerini yürütüyor” ifadelerini kullandı. ‘Belediye saraya çalışıyor’ Emekli işçi C.A. da AKP’li Ahlat Belediyesi’nin Erdoğan’ın sarayı için tüm birimlerini kullanmasına tepki göstererek “Belediyenin bütün kamyon ve kepçeleri orası için çalışıyor. Belediyenin kendi halkına verdiği hizmet yeterli değil. Kimsenin sesi çıkmıyor. Yapılan sarayın çalışan işçilere istihdam sağlanması dışında bölgeye bir yararı olduğunu düşünmüyorum” dedi. Okçular Vakfı’na verilen alanda hayvanların otlatılamadığını kaydeden C.A., “Belediyeye söylesek bir köy yolu yapılmıyor. Ama oraya ne düzenlemeler yapıldı. Mera alanı okçu STK temsilcileri, Hatay’da kendini yakan yurttaşın ailesine olayı örtbas etmek için para teklif edildiğini ileri sürdü. ‘Olayın temeli yoksulluk’ ZEHRA ÖZDİLEK Hatay Valilliği önünde “Çocuklarım aç” diyerek kendini ateşe veren ve kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren Adem Yarıcı’nın ölümünün ardından aileye istedikleri doğrultuda demeç vermeleri için yetkililerin para teklifinde bulunduğu iddia edildi. Dom hakları aktivisti Erkan Karabulut, “Olayın temelinde bir yoksulluk gerçeği yatıyor. Bunun üstü biraz örtbas ediliyor. Aile farklı demeçler veriyor. Çünkü Valilik ve yetkili merciler yardım vaat ederek böyle bir demeç vermelerini istiyor. Onlar da o yönde bir demeç veriyor zaten. Amaç oradaki yardımı almak” dedi. Karabulut, Adem Yarıcı’nın yaptığı işi çeyrek fiyatına yapan mültecilerin olduğunu söyleyerek “Adem çok çalışken bir çocuk. Öyle iş beğenmemezlik yapıp çalışmayayım demezdi. Eş ile boşanma Dom topluluklarında genel bir durum. İnsanların geçimini sağlamak için devletten bazı yardımları alıyor. Bunlardan bir tanesi de dulluk maaşı. Dulluk maaşını alabilmek için insanlar sürekli boşanıyor. Bunun da altında bir yoksulluk yatıyor. Adem için de durum çok farklı değildi. Boşanmışlardı ama aynı evde yaşıyorlardı” diye konuştu. Hatay’da çalışmalar yürüten İnsan Hakları aktivisti Veli Acu ise mültecilerin çalışma izni olmadığı için ne verilirse ona razı olmak zorunda olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Bu durum ciddi anlamda işsizliği ve yoksulluğu körüklüyor. Savaştan önce de zaten dışlanan etnik gruplar, savaşla birlikte iyice dibe doğru itildi. Bu durum ‘Çocuklarım aç’ diye bağırıp bedenini ateşe veren insanları doğurdu.” luk faaliyetleri yapılacak diye kapatıldı. Bu alan korucular tarafından içeriye hayvan girmesin diye korunuyor. Hayvanların otlamaları bittiğinde dinlenip su içtikleri dere yatağı da bu alanın içerisinde olduğu için şimdi hayvanlar bunu yapamıyor” diye konuştu. ‘Ranta kurban’ CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca da Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, “2019 Ocak’ta bir tor ba yasayla Ahlat’a saray yapılması için yasal düzenleme yapıldı. Daha sonra iptal edildi. Anayasaya aykırı diye iptal edilen bir düzenlemenin yeniden Meclis’e getirilmesi kabul edilemez. Tek adamın hırsı yüzünden Van Gölü kıyısı ranta kurban gidecek. Milyonlarca yurttaşımız ekonomik krizle uğraşırken tek adam için bir saray daha yapılmasın dedik. Siyasi partilere çağrımızı yaptık ama vicdanlarının sesini yine duymamayı tercih ettiler” dedi. BİR YURTTAŞ DA TBMM ÖNÜNDE EYLEM YAPTI Üstüne benzin döktü, polis müdahale etti Türkiye, geçen günlerde Hatay Valiliği önünde, “Çocuklarım aç, iş istiyorum anlamıyor musunuz” diyerek kendini yakan, yangın tüpleriyle söndürülmeye çalışıldıktan kısa bir süre sonra yaşamını yitiren Adem Yarıcı’ya üzülürken, bu kez Oktay Alkaya isimli bir yurttaş dün sabah TBMM Çankaya kapısı önünde eylem yaptı. Üzerine yanıcı madde döken ve “parasız olduğu” gerekçesiyle eylem yapan Alkaya, “Kendimi yakacağım” diye bağırınca, güvenlik güçlerince gözaltına alındı. TBMM Koruma Daire Başkanlığı’na bağlı güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınan Alkaya, daha sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı polislere teslim edildi. Alkaya hakkında “yasadışı eylem yapmaktan” işlem yapılacağı belirtilirken, Alkaya’nın, “2018 yılında da Meclis kapısı önünde benzer bir girişimde bulunduğu ve CHP’li Özkan Yalım tarafından ikna edilerek engellendiği” ileri sürüldü. ‘Artık yeter’ Konuya ilişkin sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır yurttaşların açlık intiharlarının Meclis’in kapısına kadar dayandığına dikkat çekerek “Artık yeter, iktidarın ülkedeki işsizliğin ve ekonomik krizin farkına varması için daha kaç vatandaşımızın hayattan kopması gerekiyor” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear