Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 10 ŞUBAT 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ KÜLTÜR New York’ta bir Türk mekânı YAZGÜLÜ ALDOĞAN New York’ta yaşayan ya da sık sık giden Türkler kesin biliyordur. Taksim’de bir otelde kahve içip kendisiyle tanıştım. New York’ta 12 yıldır DROM adında bir mekân işlettiğini, aralarında Türklerin de olduğu pek çok tanınmış müzisyeni sahneye çıkarttığını öğrendim. Burası sadece Türklerin değil herkesin takıldığı bir eğlence mekânı... Serdar İlhan, dünyanın her yanına giden Türklerden biri, girişimci. 12 yıl olmuş bu eğlence işine başlayalı. New York’ta açtığı mekânında önce Balkan ve Akdeniz müzikleri dinletmiş, derken Türk yemekleri, içkileri ve bu süre içinde sadece eğlence değil, adeta Türkler için bir kültür merkezine de dönüşmüş burası; şaka değil 350 kişilik kapasitesi ile aynı gün üç ayrı etkinliğe ev sahipliği yapabilen mekânda tiyatro/kabare gösterilerinin yanı sıra yılda 800 civarında şov gerçekleşiyor. Kimler mi gelip geçmiş buradan? Şebnem Ferah, Zeynep Bastık, Zara, Zülfü Livaneli, Cem Adrian ve Karsu yakında, kimileri şubatta sahne alacak sanatçılar. Ferhan Şensoy ve Genco Erkal da DROM sahnesinden geçmiş tiyatroculardan. Serdar İlhan 30 kişilik bir ekiple çalışıyor ve sadece kendi mekânında değil, ABD’nin çeşitli festivallerinde de MFÖ, Zülfü Livaneli, Selda, Hüsnü Şenlendirici, Erkan Oğur, Sertab Erener, Mehmet Erdem, Teoman, Mor ve Ötesi, Manga, Kalben gibi Türk sanatçıları getirip sahneye çıkarıyor. Bir nevi kültür elçisi diyelim. Kenan Doğulu ve Duman konseri Midwest World Music Festivalleri’nde Hüsnü Şenlendirici, Baba Zula ve Erkan Oğur gibi müzisyenlerle Türk Roman ve Folk müziğini Batılı seyircilerle buluşturma başarısı ise ayrıca alkışı hak ediyor. Central Park’ta 7 bin kişilik Kenan Doğulu ve Duman konserini gerçek leştirmiş olduğunu hayretle dinliyorum. Bu kadar büyük işi yapan Serdar İlhan kimdir? Aslın da bir grafik tasarımcı, 89 yılında ABD’ye yerleşiyor ve önceleri grafik işini ya parken konser ve müzik or ganizasyonuna yönelip Ah met Ertegün, Arif Mardin gibi ustalarla buluşarak işin piri, açtığı mekân da Türk müzikseverlerin adresi olu yor. Ben onun bu başarısını keyifle dinledim. Sonra sizin de aklınıza ge len soruyu sordum: “Siz za Eğlence işiyle ilgilenen girişimci Serdar İlhan, dünyanın her yanına giden Türklerden biri... ten çok başarılı bir iş insanı, tiyor. Ve bu yolculukta beraber yü işletmeci olarak bayrağı almış, New rüyeceği birilerini arıyor! Ortak ola York gibi dünyanın tepesi bir yerde cak girişimcileri. Var mı? Hemen at sallıyorsunuz. Ülkenize ziyarete gel layın! Benden aktarması. Sık gittiğim mişken medyada yer alma gereğini bir yer değil New York, yolum düşer niye duydunuz?” Benim sorum kadar se uğrayacağım, doğrusu merak et açık konuşuyor Serdar İlhan. New tim DROM’u, bakarsın Zülfü Liva York yetmiyor artık ona, Boston’a neli, Maria Faranduri ile şarkı söylü da, Washington DC’ye de açılmak is yordur? Amazing değil mi? İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda Ahmet Levendoğlu ‘Bir Picasso’yu sahneye koydu Boyun eğmeyen Picasso! GÜLÇIN GÜLAN İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun (İDT yeni oyunu Jeffrey Hatcher’in yazdığı, Şükran Yücel’in çevirdiği ve Ahmet Levendoğlu’nun sahneye koydu ğu “Bir Picasso” prömiyerini 23 Ocak Perşembe günü Mecidiye köy Stüdyo Sahnesi’nde yaptı. Nazi işgali altındaki Paris’te, 1941 sonbaharında geçen, ünlü ressam Pablo Picasso’nun sanat anlayışını temel alan oyun, kar Oyunda Picasso’yu Levend Öktem canlandırıyor. şılıklı iki tribün ortasında, Beh lüldane Tor’un aksesuvarca zen yardımcıları Serda Kondeler Aktuna, gin, rejinin arzu ettiği yalın ve ferah Gürcan Salihoğlu ve reji asistanı Na dekor tasarımı içinde 1 saat 35 dakika mık Alpay ile Levendoğlu’nun gerçek boyunca hiç sarkmadan oynanıyor. leştirdiği reji tam bir bütünlük için Levendoğlu yaratıcı bir sadakatle de. Picasso karakteri koşullara boyun metne harfiyen bağlı kalmış, yazarın eğmeyen sanatçı duruşunun altı çizi isteği doğrultusunda tek perde sahne lerek veriliyor. Başrolde 59 yaşında lemiş. Ekolü içinde yetişmiş yönetmen ki Picasso karakterini bütün yönleriy le canlandıran Levend Öktem var. Dönemin Almanya ku¨ltu¨r bakanlıgˆı sorumlusu 30’lu yaşlarındaki Bayan Fischer rolünü Filiz Kılıç canlandırıyor. Her iki oyuncu da sanki metronomla çalışılmışçasına temiz bir tempoda oynuyorlar. Oyun boyunca iki karakterin düşüncelerini ve yaşamöykülerini sorgulamalar, çatışmalar ve hesaplaşmalardan öğreniyoruz. Sonunda ortaya Picasso uzmanı eleştirmen ve hayran kadın kimliğiyle Fischer ve onun gibi kadınları iyi tanıyan erkek, megaloman, sanatçı Picasso çıkıyor. Oyunun başında Nazi Fischer, “Ben buradan koltuğumun altında bir Picasso ile çıkmak zorundayım. Siz de... eğer buradan çıkıp gitmek istiyorsanız, bana yardım etmek zorundasınız” der. Picasso boyun eğer ancak “yakmak için” olduğunu duyduğu an her şey değişir... Reji oyunun nefes kesen iç sesine seyirciyi de dahil ediyor. Finale yaklaşırken dış ses, yani gitar solo şiddetini artırarak giriyor. Yüksel Aymaz’ın tasarımını yaptığı, oyun boyunca loş ama net olan ışıkta müziğe eşlik ederek yükseliyor. Ahmet Levendoğlu, “Sahnede iki oyuncu var. Neden çok kişi görmüş gibi çıkıyoruz” sorusunu; “Geçtiğimiz yüzyıla damgasını vuran kişilerden sayılan Picasso’nun kişiliği; katmanlı, çok yönlü, giderek çelişkili bir görüntü ortaya koyar. Oyunun ikinci (kurgulanmış) kişisi olan Bayan Fischer’da, oyundaki kişiliğini adım adım açığa çıkarmaktadır... Sorunuzun yanıtı da, tiyatro dediğimiz eşsiz benzersiz eğitmenin özü de, değindiklerimde yatmakta” diyerek yanıtladı. TELEVİZYON Hazırlayan: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK YAYIN AKIŞI cumtv@cumhuriyet.com.tr ‘Sıra Dışı Bir Kaya’ “Sıra Dışı Bir Kaya” adlı belgesel bugün saat 20.00’de National Geographic kanalında gösterilecek. Astronot Chris Hadfield ge zegenimizi üç kez terk etti. Ge zegenimizin yüzeyindeki as teroitler tarafından bırakılan mermi deliklerini gördükten sonra, hayatta kalma şansımı zın Dünya’dan kaçarak, Dünya dışı bir koloni kurmak olduğu na inanıyor. Bu zorlu yolculuk ta hayatta kalabilir miyiz? (Kaçış, Sezon National Geographic 1 | Bölüm 9) 20.00 07.15 İsmail Küçükkaya İle Çalar Saat 10.00 Çağla İle Yeni Bir Gün 12.15 Sizi Böyle Alalım 14.00 Temizlik Benim İşim 16.00 Zuhal Topal’la Sofrada 19.00 Fatih Portakal İle FOX Ana Haber 20.00 Yasak Elma 00.15 Fatih Savaş İle Sohbet Gecesi 07.00 Gün Başlıyor 09.30 18 Dakika 10.00 Haber 10 11.00 Kulis 13.00 Haber 13 14.00 Haber 14 15.00 Haber 15 16.00 Haber 16 16.20 TELE Ekonomi 17.00 Sağlık Masası 18.00 Ana Haber 20.00 18 Dakika 21.00 TELE 1 Spor 23.00 Gün Bitiyor 00.30 18 Dakika 07.00 Güne Bakış 10.30 Biz Bize 12.00 Haber 12.30 Söz İstanbul’da 13.30 İllerimiz 14.00 Haber 14.30 Ellerin Türküsü 17.00 Haber 17.30 Yaşayan Tarih 18.00 Ekonomi Haberleri 20.00 Ana Haber Bülteni 21.00 Sportmence 22.00 Kitap Dünyası 22.30 Manevi Ve Kültürel Değerlerimiz 07.30 Günaydın Türkiye 10.00 Sendromsuz Pazartesi 11.00 Medya Mahallesi 13.00 Haber Masası 13.15 Ekonomide Haftaya Başlarken 17.40 Piyasalar Kapanırken 18.00 Halk Ana Haber 19.30 Mehmet Tezkan 20.00 Halk Ana Haber 21.00 Bi De Bunu İzle 23.00 Ayrıntılar 11.00 Küçük Ev Avcıları 11.25 Attenborough’un Harika Yumurtaları 16.15 Gizemli Tarih “Göbeklitepe” 17.40 Küçük Ev Avcıları 19.10 Türkiye’yi Değiştiren FelaketlerDumlupınar 20.00 Acil Durum Senaryoları 20.25 Attenborough’un Harika Yumurtaları 21.20 Su Savaşları 11.50 Havaalanı Güvenliği. First Class 12.40 Albert Lin İle Kayıp Şehirler 13.35 Araba S.O.S. 14.25 Yıldızlarla Buluşma 15.20 Ahmak Bilimi 16.10 Büyüleyici İnsan Irkı 17.05 Araba S.O.S. 18.00 Yıldızlarla Buluşma 19.00 Ahmak Bilimi 20.00 Sıra Dışı Bir Kaya 21.00 Sular Çekilince 22.00 Uçak Kazası Raporu 23.00 Sınır 23.55 Uçak Kazası Raporu 07.30 İşte Sürat İşte Ses 09.00 Altın Peşinde 11.25 Alaska. Son Sınır 13.05 Alaska’yı Mesken Tuttuk 14.45 Nasıl Yapılmış? 16.30 Altın Peşinde 18.15 İşte Sürat İşte Ses 19.10 Tamirat Tadilat 20.05 Hurda Avcıları 21.00 Altın Peşinde 22.50 Sokak Çılgınları 23.45 Dizel Kardeşler 11.00 Sarayın Lezzetleri 11.30 Sinema Dünyası 12.00 Karalama Defteri 12.30 Sinema 13.15 Randevu 14.00 Bir Resim Bir Hikaye 14.30 Tarihin Ruhu 15.00 Bir Zamanlar 15.30 Opera Dünyası 16.00 Kelimeler Ve Şeyler 17.00 Eskici 17.30 Bizim Resmimiz 18.30 Berceste 18.45 Kısa Bir Ara 19.00 Geleneğin Kalp Atışları 20.00 Yörünge. Dünyanın Olağanüstü Yolculuğu 21.00 Yabancı Sinema: Yüz (Mug) 22.30 Sarayın Lezzetleri 23.00 Tarih Söyleşileri T.C. ŞANLIURFA 3. AİLE MAHKEMESİ’NDEN Sayı: 2019/490 Esas Davacı, GÜLSEREN FİLİBELİ ile Davalı, MUSTAFA FİLİBELİ arasında mahkememizde görülmekte olan Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)), Tazminat (MaddiManevi Tazminat), Mal Rejiminden Kaynaklanan Davalar (Eşya Alacağı), Nafaka (Önlem Nafakası) davası nedeniyle; Davalı MUSTAFA FİLİBELİ’ın adresinin meçhul olması sebebiyle dava dilekçesinin kendisine tebliğ edilemediğinden ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir.Bu nedenle “Davalı MUSTAFA FİLİBELİ aleyhine açılan velayetin düzenlenmesi davasının;”24/03/2020 günü saat: 09:15’de duruşmada hazır bulunmanız, geçerli bir özrünüz olmadan mahkemede hazır bulunmadığınız takdirdeduruşmaya yokluğunuzda devam edileceği, yokluğunuzda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceğiniz hususu ihtar olunur.” hususunun DURUŞMA GÜNÜ TEBLİĞİ YERİNE KAİM OLMAK ÜZERE İLANEN TEBLİĞ OLUNUR. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1129607) T.C. ŞANLIURFA 3. AİLE MAHKEMESİ’NDEN Sayı: 2019/580 Esas Davacı, EHLEM ABDULLAH ile Davalı, MOHAMMED ALWAKKA arasında mahkememizde görülmekte olan Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) davası nedeniyle; Davalı MOHAMMED ALWAKKA’ın adresinin meçhul olması sebebiyle dava dilekçesinin kendisine tebliğ edilemediğinden ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Bu nedenle “Davalı MOHAMMED ALWAKKA aleyhine açılan boşanma davasının;”Bu tebligatın size ulaşmasından itibaren HMK 122,126,129 maddeleri gereğince usulüne uygun olarak düzenlenmiş cevap dilekçesini, her bir davacı için ayrı posta giderini ve tanık dahil tüm delillerinizi 2 hafta içerisinde mahkememize ibraz etmeniz gerekmektedir, tebliğ olunur” hususunun DAVA DİLEKÇESİ YERİNE KAİM OLMAK ÜZERE İLANEN TEBLİĞ OLUNUR. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1129617) T.C. KOZAN SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2019/2 Tereke Hatay İli, Belen İlçesi, Çerçikaya Mahallesi, cilt no:78, hane no:39’da nüfusa kayıtlı Nuri ve Menekşe’den olma 17/09/1977Kozan D.lu. 15637216304 TC. Kimlik numaralı OZAN CAN’ınmirası yasal mirasçılarının tümü tarafından reddedildiğinden ve TMK’nun 621. maddesi gereğince terekenin re’sen defterinin tutulmasına başlanmış bulunduğundan, Kefalet sebebiyle alacaklıları da dahil olmak üzere alakadar olanların alacak ve borçlarını ilan tarihinden itibaren en geç BİR ay içinde varsa belgeleri ile birlikte hakimliğimize müracaatları ile beyan ve kayıt ettirmeleri, aksi halde Türk Medeni Kanununun 621. maddesi gereğince alacaklarını bu süre içinde kaydettirmeyenlerin mirasçıları ne şahsen nede terekeye izafetle takip edemeyecekleri, rehin ve teminat hakkında bilgi vermeleri lüzumu TMK’nun 621. maddesi uyarınca ilan olunur.03/02/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1129237) T.C. BOR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN (AİLE MAHKEMESİ SIFATIYLA) Sayı: 2019/535 Esas İLAN Davacı Bayram Ali Ağır tarafından aleyhinize açılan boşanma davasının yapılan yargılamasına, Mahkememizce davacı tarafından bildirilen adresinize tebligat çıkarılmış olup, adresinizde bulunmadığınızdan tebligat yapılamamıştır. Adres araştırımasından bir netice alınamadığından, dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. Bu nedenle bu ilanın yayınlandığı tarihten itibaren 7 gün sonra11/03/2020 günü saat 10:15’de yapılacak ön inceleme duruşma davetiyesinin tebliğ edilmiş sayılacağı, duruşmaya gelmediği takdirde diğer tarafın yargılamaya devam etmek istemesi durumunda yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği ve diğer tarafın, davalının muvafakati olmadan iddia ve savunmasını genişletebileceği yahut değiştirebileceği davalı ELİFE AĞIR’a tebliğ olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1129439) Hesabı kim soracak? Mine G. Kırıkkanat 2 Şubat Pazar günü, Cumhuriyet’teki “Röveşata” köşesinde çok ilginç bir yazı kaleme aldı. “Küresel faşizm, kitlesel vasatlık” başlıklı yazıda, 1980’lerden itibaren dünya düzenini belirleyen gücün nasıl kapitalist devletlerin elinden çıkıp “para nebulası” diye nitelendirdiği uluslararası finans çevrelerinin egemenliğine geçmeye başladığını ve bu sürecin 1990’larda tamamlandığını anlatıyor. “Küreselleşme” diye ortaya atılan sürecin vasatlıkta eşitlenecek kitlelerin aidiyet duygularını törpülemeyi amaçladığına işaret eden Kırıkkanat, “kocaman bir köyde” herkesin birbirine benzetilmeye çalışıldığına dikkat çekiyor. Kültürel facia Yazıyı okurken bütün siyasal, ekonomik ve toplumsal boyutların ötesinde, değinilen kültürel tehlikeyi beynimde canlandırdım. Dünyanın neresine giderseniz gidin, küçük ayrıntılar dışında tek tip bir toplum yapısıyla, benzer davranışlar ve âdetlerle karşılaştığınızı düşünün… Tam bir facia… İnsanlığın kendine yapabileceği en büyük kötülük bu olur herhalde diye geçti içimden, ama “Kültür, eğitim ve ahlaki değerler tüm dünyada değişik viteslerde vasatlaştı” diyen Kırıkkanat’ın görüşüne katılmakla birlikte, bu kadar uç noktada bir benliksizleşmeye savrulmanın mümkün olmadığı, bunun biraz da bilimkurgu romanlarını ya da filmlerini hatırlattığı fikriyle kendimi avuttum. Sonra bir an durdum düşündüm: Bir zamanların bilimkurgu romanları veya filmlerinde önümüze sürülen pek çok şey bugün herkesçe bilinen, kullanılan somut olgular olarak gezegenimizi bizle paylaşmıyor mu? George Orwell’ın 1984’ündeki Big Brother’ın (Büyük Birader) simgelediği izleme düzeni hem de küresel çapta yerleşmedi mi? O zaman bir gelecek perspektifi gibi de okunabilecek bu tek tipleşme niye gerçekleşmesin? Piketty ve eşitsizlik sarmalı Gelecek perspektifleri konusunda dikkat çekici bir tespit de “21. Yüzyılda Kapital” kitabıyla dünyada çok yankı uyandıran Fransız ekonomist Thomas Piketty’den gelmişti. Kırıkkanat’ın ifadesiyle, “Üst Akıl” 21. yüzyılı “Büyük göçler çağı” ilan ederken, Piketty 21. yüzyılı neredeyse bir eşitsizlik uçurumu asrı olarak değerlendiriyordu. Uluslararası finans çevrelerinin “küreselleşme” ile birlikte zirveye çıkan egemenliği, paradan para kazanma güdüsü, rantiyelik, servetin önünde durulmaz eşitsizlik yaratma ve derinleştirme gücü bir şekilde dizginlenmezse, bu yüzyılda eşitsizliklerin daha önce hiç görülmemiş boyutlara ulaşacağını tüm dünyadan topladığı verilerle somut olarak ortaya koyuyordu. Dünya daha küçük boyutlarda ama yine de benzer bir eşitsizlik sarmalından 19. yüzyılda da geçmiş, 20. yüzyıla damgasını vuran ise korkunç boğazlaşmalar, iki büyük dünya savaşı, devrimler, iç savaşlar olmuştu. Ama çok ilginç bir şekilde 20. yüzyıl tüm bu kırımlar ve kan kaybı içinde eşitsizliğin bir nebze de olsa azaldığı çağ olarak tarihte yerini almış, özellikle de “sosyal devlet” anlayışının öne çıktığı dönemler bu bakımdan önemli rol oynamıştı. Ama Lübnanlı yazar Amin Maalouf’un son deneme kitabı “Uygarlıkların Batışı”nda tarihte bir kırılma noktası olarak dikkat çektiği 1979’da başlayan neoliberal saldırıyla birlikte, yeni bir jargon oluşturulurken, birçok kavram ve terim de dilden sürgün edildi, itibarsızlaştırıldı, onları kullanmaya devam edenler yanar, duygusu yaratıldı. Bu kavramların en önemlileri de “sosyal devlet” ve “kamu yararı” idi. Neoliberal hegemonya altında “kamucu” anlayış aşağılandıkça yozlaşma da aldı başını yürüdü. Bizde ise bunun yanına, Cumhuriyet değerleri ile mücadele hırsı ve liyakat düşmanlığı da eklendi, yozlaşmanın katmerlisi yaşandı. 19. yüzyılın derin eşitsizlik sarmalını 20. yüzyılın felaketleri izlemişti; bakalım bu çağın sorumsuzluğunun hesabını kim soracak, benzer bir süreç mi yoksa bizzat doğa mı? kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR ve BİTEN DERGİCİLİK Ankara’da kültür ve edebiyat üzerine kafa yoranlar Yüksel Caddesi ve civarında bulunan edebiyat dergilerinin bulunduğu mekânlara uğramışlardır. Gerçekten büyük bir özveriyle ayakta kalmaya çalışıyorlar. İçindeki yazılarda Fakir Baykurt kokusu almaya çalışırsınız. Bazen Nâzım Hikmet bazen ise bir folklor yazısıyla Pertev Naili Boratav kokusu alırsınız. Ankara’da edebiyat ve kültür dergiciliği bitmek üzere. Güzel insanların insanüstü özverisiyle yaşıyorlar. Ben Anakent Belediye Başkanı Mansur Yavaş’tan kentte kültür ve demokrasiyi yaşatacaksa bu dergileri yaşatarak işe başlamasını istiyorum. Aslında yerel yönetimler bu dergilerin satışından, dağıtımından baskısına kadar destekte bulunmalı. İnanın kent kültürü bu dergilerle daha da gelişecektir. FIRAT KASAP/ANKARA OKURLARIMIZ YAZIYOR