22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 7 ARALIK 2020 PAZARTESİ KÜLTÜR TOPRAK’A BIR ÖDÜL DE KAZAKISTAN’DAN Sevgi Hirschhauser, Toprak’la ödüllerine bir yenisini ekledi, böylece her hafta bir ödül alan yönetmenin hızına medya olarak biz zor erişir olduk! Antalyalı yönetmen Sevgi Hirschhauser, ilk uzun metraj bağımsız filmi Toprak ile dört kıtada kazanKONUK YAZAR EMEL SEÇEN başka gelişme ise Antalya 57. Film Festivali seçkisine alınmamıştı. Sevgi Hirschhauser, dığı ödüllerine her bugün kucakladığı hafta bir yenisini ekliyor. içinde en iyi film, en iyi yöSon ödülü Kazakistan’dan netmen, en iyi aktör, en Almaty Film Festivali’nden iyi görüntü, en iyi drageldi ve Toprak, En İyi ma ödülleri bulunan Film Ödülü’nü aldı. Yönet 25 ödülle yoluna menin yola çıkarken en devam ediyor. büyük arzusu ise filminin Pandemi yasakprömiyerini doğduğu larını göze alırsak ve sinemaya başladımart ayından itibağı Antalya’da yapmakren 9 ayda ortalatı, bunu pandemi koşulla ma her aya yaklarında gerçekleştirememiş, şık 2,7 yani 3 ödüle üstelik kendini üzen bir tekabül ediyor. ÖDÜLÜ ALMAK IÇIN KARGOYU BEKLEYECEK Sevgi Hirschhauser Sevgi Hirschhauser’in en büyük sıkıntısı aldığı bu kadar çok ödüle karşın filmini ülkesinde gösterememiş olmak. Pandemi döneminde filmi prömiyerini yapamadığı gibi ödül törenleri de birçok ülkede sanal ortamda oluyor. Sevgi Hirschhauser Kazakistan’daki ödül törenine de canlı olarak katılamadı, online’da ödülünü aldı. Ödülünün elinin geçmesi için kargoyu bekleyecek! Notalar tüm ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK dünyayı sarsın BORUSAN MÜZİK EVİ’NİN SESLERİ BORUSAN KLASİK’TE! Borusan Müzik Evi’ne daha önce konuk olan topluluk, sanatçı ve sanatçı temsilcileri çevrimiçi yayımlanıyor. “Borusan Müzik Evi” programında bu ay, 11 Aralık’ta Ali Perret, 18 Aralık’ta Esra Pehlivanlı ve 25 Aralık’ta Zafer Aracagök hazırlayıp sundukları seçkilerle yer alacak. Borusan Klasik’te her Cuma saat 23.00’te başlayan program, kaçıranlar ve tekrar dinlemek isteyenler için pazar 21.00 ve cuma 12.00’de bir kez daha radyonuzda olacak. KARIKATÜR SERGISI  Karikatürist ve akademisyen Prof. Dr. Halis Dokgöz’ün karikatür sergisi 9 Aralık’ta İstanbul Schneidertempel Sanat Merkezi’nde açılıyor. Sergi 10 Ocak’a kadar görülebilir. İlk karikatürü Kılçık Dergisi’nde çıktı Karikatüre 1985 yılında başlayan Dokgöz’ün ilk karikatürü Kılçık dergisinde yayımlandı. Daha sonra karikatürleri Gırgır, Limon, Çarşaf, ArteFacto, Buduar, Cumhuriyet, Bizim Gazete, Hürriyet, Milliyet, BirGün, Radikal ve Sabah gibi pek çok gazete ve dergide yayımlandı. Düzenli olarak Kılçık, Tıp Dünyası, Sendrom, Hiç, Fesat, Homur ve Hekim Forumu dergilerine çizdi. 1989’da Güneşin Girmediği Yere, 2010’da Çizgisel, 2019’da Metafor ve 2020’de Karikatürlerle Çocuk Hakları Sözleşmesi adlı kitapları yayımlandı. Halen Dünya Gazetesi, Eleştirel Kültür Dergisi ve 221B Polisiye Kültür Dergisi’ne çiziyor. FESTIVAL KAPSAMINDA ÇEVRIMIÇI ATÖLYE İstanbul Tiyatro Festivali ve Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nin işbirliğiyle düzenlenen “Atölye: Editörün Bakışı” 11 ve 18 Aralık'ta saat 11.00'de çevrimiçi yapılacak. İkişer saatlik örneklerle açıklamalar içeren iki genel oturumun ardından katılımcıların festivalde izledikleri oyunlar için yazdıkları metinler üzerinden birbirlerinin çalışmalarına editoryal bakış sundukları dört saatlik bir oturumla sonlandırılacak olan atölye, toplam üç çevrimiçi oturumdan oluşacak. Atölye sonunda katılımcıların festivalde izlemiş oldukları bir oyun üzerine yazıp, editoryal çalışma ile olgunlaştırmış oldukları yazılarına Art Unlimited’in çevrimiçi platformunda yer verilecek. Atölye yürütücüleri: Ayşe Draz, Özlem Hemiş, Nalan Özübek. Gülsin Onay, sokağa çıkma kısıtlamalarının olduğu pandemi döneminde tüm dünyaya müzik dolu bir gün yaşattı. Onay, sağlık çalışanlarına armağan ettiği “Piyanistler Günü”nü 153 öğrencisiyle sosyal medyadan kutladı. Sosyal medyada farklı bir gün vardı dün; 6 Aralık “Piyanistler Günü” kutlandı. Piyanist Gülsin Onay ve 153 öğrencisi müziklerini tüm dünya ile paylaştı. “Piyanistler Günü”nün ve projenin yaratıcısı Onay, öğrencilerine sosyal medyadan çağrı yaptı. 153 genç piyanist müzikseverlere birer dakika toplamda 153 dakikalık bir müzik şöleni yaşattı. “Piyanistler Günü”nü, kendisinin ve öğrencilerinin, hepimiz için olağanüstü emek sarf eden tüm sağlık çalışanlarına ithaf ettiğini söyleyen Onay, “2011 yılında, herkesin bir günü olduğunu düşünürken piyanistlere özel bir gün olmadığını fark etmiş ve 6 Aralık gününü ‘Dünya Piyanistler Günü’ ilan etmiştim” diyor ve ekliyor “Kendim ilan edip kutlamış gibi oluyorum ama dilerseniz buyurun siz de katılın...” Böylece bol katılımlı bir kutlama yapmıştık sosyal medyada. Sonraki yıllarda İzmir, Mersin, Tekirdağ’da güzel konserlerle kutladık. Bu sene pandemi nedeniyle sosyal medya aracılığı ile öğrencilerimin gönderdikleri birer dakikalık videolarla gün boyu bir piyano şöleni yayımlamayı planladım. Öğrenci sayımın 300’ün üzerinde olması bana ayrı bir gurur yaşatıyor. Bazıları ile Gümüşlük Festival Akademisi’nde bazıları ile farklı illerde, konservatuvarlarda, üniversitelerde, akademilerde verdiğim masterclass’larda çalıştık.. İlk öğrencilerim ise bugün profesör olarak konservatuvarlarda gençleri yetiştiriyor. Ne mutlu bana, yıllar içinde pek çok yeteneğimize bazen kısa da olsa dokunma, tecrübelerimi paylaşGülsin Onay ma mutluluğunu yaşadım” diyor. Bugüne kadar, piyanist olarak 80 ülkede, 2 binin üzerinde verdiği konserlerin yanında, Türkiye ve yurtdışından 500’e yakın öğrencisi olduğunu söyleyen Onay, “Çok duygusal günler yaşıyorum. 6 Aralık Piyanistler Günü için ulaşabildiğim öğrencilerimden akın akın videolar geliyor.. Harika müzisyen İbrahim Yazıcı’dan tutun, konservatuvar hocalığım sırasında öğrencim olan müthiş piyanist Bahar Dördüncü (Ablası Ufuk ile duo’ları dünya çapında tanındı), Prof. Ece Demirci, besteci ve aynı zamanda Adnan Saygun’un öğrencisi Babür Tongur, Zeynep Aksoy Eğilmez, Prof. Metin Ülkü... Hepsi beni kırmadılar ve video gönderdiler. Yürekten teşekkür ediyorum hepsine, beni gururlandırdılar” diyor. Bu pandemi sürecinde, üstelik de sokağa çıkma yasağının olduğu bir günde, umut dolduk yine müzikle... Sihirli parmaklardan; Cem Babacan, Başar Can Kıvrak, Kenan Tatlıcı, Özgür Ünaldı, Cemil Yener Gökbudak, Doruk Görkem Tokur, Yıldız Çiçek Sivri, Beste Tanağardıgil, Buğra Yüksel... Kimler yoktu ki... Antalya Edebiyat Günleri’nin öykü ve onur ödülleri belli oldu Muratpaşa Belediyesi tarafından Antalya Edebiyat Günleri kapsamında geleneksel olarak verilen öykü ödüllerinin sahipleri belli oldu. En İyi Öykü Kitabı ödülü, Mesafenin Şiddeti’yle Yalçın Tosun ve Lodosla Gelen kitabıyla Jale Sancak’ın oldu. En İyi İlk Öykü Kitabı ödülü de Baran Güzel ve Ferit Sürmeli arasında paylaştırıldı. Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, Antalya’nın edebiyat kenti olması için çıktıkları Antalya Edebiyat Günleri yolculuğunun 5’inci yılına girdiğini söyledi. Her yıl Türk edebiyatının önemli yazarlarını ve genç yazarları Edebiyat Günleri’nde Antalya’da bir araya getirdiklerini belirten Başkan Uysal, bu yıl pandemi nedeniyle edebiyatçıları davet edemediklerini söyledi. Antalya Edebiyat Günleri kapsamında verilen öykü ödüllerinin seçici kurulu bu yıl İbrahim Karaoğlu, Özcan Karabulut, Ayşegül Tözeren ve Faruk Latife Tekin Alova Duman’dan oluştu. Antalya Edebiyat Günleri’nde geçmiş yıllarda Füruzan, Zülfü Livaneli, Ahmet Telli, Adnan Özyalçıner, İnci Aral, Lale Müldür, Osman Şahin’e düzenleme kurulunca verilen Onur Ödülleri ise bu yıl roman dalında Latife Tekin ve şiirde ise Alova’nın oldu. İngiltere Kraliyet Koleksiyonu’ndaki TABLOLAR SERGILENIYOR Dünyanın ünlü ressamları Titian, Rembrandt, Rubens, Vermeer, Van Dyck ve Canaletto’nun eserleri de dahil olmak üzere, İngiltere Kraliyet Koleksiyonu’nun öne çıkan 65 tablosu, ilk kez Londra'daki The Queen’s Gallery'de sergilenmeye başladı. Ali Cem Köroğlu’nun hesabını kim verecek? İçim yanıyor. Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli sahne tasarımcılarından birini, güzel insan Ali Cem Köroğlu’nu kaybettik. Bugün aslında sanatın ve tiyatronun insanlığa nasıl umut aşıladığı üzerine bir yazı yazacaktım. Ama cumartesi sabahı gelen telefonla film koptu: Ali Cem Köroğlu artık aramızda değil! İçim yanıyor ve bana bir cinayetin anatomisini yazmak kaldı bugün. Bir cinayetin anatomisi Öznur Oğraş Çolak, 6 aralık (Pazar) günü çıkan haberinin başlığında çok doğru bir soru soruyor: Ali Cem Köroğlu’nu kim öldürdü? Çeşitli tiyatro sanatçısı dernekleri zaten bir süredir yaptıkları açıklamalarla ısrarla soruyorlardı: Giderek ağırlaşan pandemi koşullarında, Devlet Tiyatroları neden hâlâ ısrarla açık tutuluyor, tüm çalışanların ve seyircilerin hayatı niçin tehlikeye atılıyordu? Ali Cem Köroğlu’nun ölümünden sonra Devlet Tiyatroları Sanatçıları Derneği (DETİS) tarafından yapılan açıklamada belirtildiği gibi “İzmir’den çok tatsız ve kötü söylentiler yayılmakta” idi. Ne olmuştu İzmir’de? Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt’un oğlu Akın Kurt’un oynadığı tek kişilik oyun “Karıncalar/Bir Savaş Vardı”nın İzmir Devlet Tiyatrosu Konak Sahnesi’nde 24 Kasım’da yapılan prömiyerinden sonra Akın Kurt’un PCR testi pozitif çıkmış, Covid19’a yakalandığı anlaşılmış, ardından oyunun dekorkostüm tasarımcısı Ali Cem Köroğlu’nun yanı sıra, oyunun yönetmeni olan, bir dönem Ankara Devlet Tiyatrosu müdürlüğü de yapmış sevgili Akif Yeşilkaya, oyunun yönetmen yardımcısı Ersin Ayhan’ın da aralarında olduğu, sanatçısından teknik elemanına, temizlik görevlilerine kadar toplam 25 kişiye Covid19 tanısı konmuş, yaklaşık 30 kişi de “temaslı” olarak saptanmıştı. (Bu arada bu kişilerin DT’de çalışmayan ailelerinin durumu hakkında bir bilgim yok.) ‘Kırmızı Salı’ Söylendiğine göre, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt bir süre önce tiyatrodaki ofisinden ayrılıp eve geçti. Kısa bir süre sonra da Covid19 testi pozitif çıkınca, karantina süreci başladı. Bu arada eşi de oğlu Akın Kurt’un prömiyer öncesi yanında olmak ve prömiyeri izlemek için İzmir’e gitmişti. İzmir’de rahatsızlandı, nitekim prömiyeri de izleyemedi. Prömiyer günü, Akın Kurt kendini çok iyi hissetmediğini söyledi ve ertesi gün Covid19 testi yaptıracağını açıkladı. Bütün bu gelişmelerin sonucunda, yukarıda özetlediğim acı tablo ortaya çıktı. “Karıncalar”ın 24 Kasım Salı günü yapılan prömiyeri, İzmir Devlet Tiyatrosu ve sevgili Ali Cem Köroğlu için “Kırmızı Salı” oldu; cinayet göz göre göre gelmişti. ‘Korona olursam kurtulamam ben’ demişti... DETİS’in açıklamasındaki iki madde çok önemli: Birincisi, derhal soruşturma açılmalı ve olaydan birinci derecede sorumlu yetkililere, soruşturmanın selameti adına, “tedbiren” görevden el çektirilmelidir. (Çeşitli kişilere telefonlar edilerek, olayı örtbas etmeleri yönünde baskı yapıldığı söylentileri dolaşıyor.) İkincisi, “Karıncalar” oyununda çalışan herkes, bilgilerine/tanıklıklarına başvurmak üzere soruşturmaya dahil edilmelidir. Ayrıca, başka çeşitli bölgelerinden de pandemi haberleri gelen Devlet Tiyatroları salgın süreci boyunca perdelerini kapatmalı, çalışanların ve seyircilerin sağlıkları ve hayatları güvence altına alınmalıdır. Cehalet, vurdumduymazlık, insan sağlığını ve hayatını hiçe sayan vicdansızlık, yalancılık birtakım kifayetsiz muhterislerin şahsında el ele verdi, gerçek yaratıcı bir sanatçıyı, büyük bir değeri, iyi yürekli, güzel insan Ali Cem Köroğlu’nu koparıp aldı bizden. Bir arkadaşına “Korona olursam kurtulamam ben” demişti, sanki olacakları biliyormuş gibi... Şimdi soruyorum, soruyoruz: Ali Cem’in hesabını kim verecek? Bu süreçte hastalanan herkese geçmiş olsun diyor, acil şifalar diliyorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear