18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 29 ARALIK 2020 SALI HABER PandemiAKPmahalle baskısı Son zamanlarda bizlere bir haller oldu. Kavramlar karıştı, anlamlar kayboldu, duygular sığlaştı, renkler soldu, yalakalık itibar oldu, rezillik baş tacı edildi. Bütün ölçütlerin allak bullak olduğu ortamda, gündeme ne gelirse gelsin, hemen yıvıştırılıyor. İnsanlar tehlikeleri görmeden, sapkınlıklarının, tutkularının peşine takılmış, gidiyor. Bunca ölüme ve musibete karşın, gerçek boyutunu kavramakta hâlâ direndiğimiz pandemi ile mücadeleyi de ağzımıza yüzümüze bulaştırdık. Toplum, aç sefil, işsiz, yoksul, yoksun, umarsız, kapısını çalan ölümün soluğunu duyuyor yüzünde ama bunların hiçbirine aldırmıyor, ne önlemden anlıyor ne yasak dinliyor; yoğunluğu artmış bulaşın hızının düşürülmesi için getirilmiş kısıtları aşmak için sanki kutlayacak bir şey kalmış gibi otellerde yılbaşı kutlamaları peşinde... Pandemi ve büyük ekonomik bunalım karşısında çaresiz iktidar, alınması gereken önlemleri yürürlüğe koyamazken, salgın dolayısıyla gündeme gelen pek de sevdiği yasaklamalara, bir kez daha kendi yaşam biçimini dayatmak için sıkı sıkıya sarılıyor. Korona ile hiçbir ilgisi olmamasına karşın, alkollü içki satışlarına yasaklar getiriyor. Bu sırada cüppeli, sakallı adamlar sokağa iniyorlar, içki satan dükkânlara, lanet bildirileri dağıtıp, tebliğ görevlerini yerine getirip din adına tehditler savuruyorlar. Böylece AKP’nin pek sevdiği mahalle baskısı, beklendiği üzere, yine giriyor gündeme. HHH Evet; AKP, iktidardan değil de halktan gelen doğal bir tepki olarak göstermeye çalıştığı mahalle baskısını pek sever ve yaşam tarzını dayatmakta çokça kullanır. Bakın o cenahın önde gelen “âlimlerinden” Hayrettin Karaman 9 Kasım 2013 tarihli Yeni Şafak’ta çıkan yazısında mahalle baskısı konusunda neler söylüyor: “Kız ve erkeklerin nikâhsız olarak, aynı evde oturmaları çoğunluğa göre ahlaksızlık, rezillik, onursuzluk, ayıp, günah (zina), düşkünlük olarak kabul ediliyorsa ne olacak? Ben söyleyeyim: Toplum (apartman, mahalle, çevre) tepki gösterecek, çirkin duruma tepki gösterecek, bir şekilde müdahale edecek, mahalle baskısı yapacaklardır. Baskıya maruz kalanlar, medyayı ve devlet kurumlarını yardıma çağıracaklardır. Medya karışacak, devlet kurumları da baskıyı gidermekte gevşek davranacaklardır. Liberal demokraside ısrar edilecekse hükümet bu rejime ters düşen devlet davranışlarına teşebbüs etmemeli, ancak bireylerin muhtaç olduğu çoğunluğun hatırı için bazı özgürlükler gönüllü olarak kullanılmamalıdır. İnadına kullanırlarsa en azından mahalle baskısı çoğunluğun hakkı olacaktır.” Görülüyor ki, Hayrettin Karaman, devletten gelen baskının yanı sıra kalabalığın bağrından doğaçlama gelen tepkiyi, yaşam tarzına müdahalede bir araç olarak kullanmayı öneriyor. Burada mekanizmanın işleyişinde kilit rol, devletin özgürlükleri müdahaleye maruz kalanların istemleri karşısında gevşek davranmasıdır. AKP, yalnızca Hayrettin Karaman’ın anlattığı, çoğunluğun hakkı olarak nitelediği, devletin önlemekte gevşek davranmasını salık verdiği mahalle baskısının mekanizmasını iyi kavramakla kalmayıp aynı zamanda ona aktif destek olacak mahalle bekçisi kurumunu da yeniden düzenlemiştir. Mahalle bekçileriyle ilgili yasal düzenlemelerin TBMM’de görüşüldüğü sırada söz alan bazı milletvekillerinin bu konudaki tehlikeye dikkat çeken uyarıları kale alınmamamıştır. Şimdi koronavirüsle mücadele bahanesiyle mahalle baskısını bir kez daha uygulamaya koymayı deniyorlar. Mahalle baskısı ile pandemi yenilemez. Bu pandemi ortamında yılbaşında evlerde ve otellerde büyük partiler düzenlemek nasıl büyük bir sosyal sorumsuzluk ve meczupluksa, korona ile mücadele bahanesiyle mahalle baskısına başvurmak da o kadar büyük bir hamakattır. Üniversitelerin, boş kadroları için alım ilanları dün Resmi Gazete’de yayımlandı ‘Adrese teslim’ kadrolar 34 YURTTAŞ YAŞAMINI YİTİRMİŞTİ Buldan Uludere’de hüzünlü anma Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu köyünde 9 yıl önce Hava Kuvvetleri’ne bağlı F16 savaş uçaklarının yaptığı bombardıman sonucu yaşamını yitiren 34 yurttaş, mezarları başında yapılan törenle anıldı. Mezarlıkta düzenlenen törene HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDK Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, HDP milletvekilleri Alican Önlü, Feleknas Uca, Hasan Özgüneş, Hüseyin Kaçmaz, Kemal Bülbül, Nuran İmir, Sezai Temelli ve yaşamını yitirenlerin yakınları katıldı. Yaşanan acıya dikkat çeken Buldan, saldırıyı gerçekleştirenlerin yargı önüne çıkarılmadığını anlattı. Davanın AİHM’de kabul edilmemesi sürecinde yaşanan aksaklıklara da dikkat çekekn Buldan, “HDP olarak bizim de elbette ki hukuken eksik kaldığımız yönler olmuştur” dedi. İkidara çağrı yapan Buldan, “Bu sayfayı yeniden açmak zorundasınız” ifadesini kullandı. Aileler adına konuşan Zeki Tosun, saldırının faillerinin ortaya çıkarılmasını istedi. Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu da Koşuyolu Parkı’ndaki İnsan Hakları Anıtı önünde anma töreni düzenledi. Tunceli Emek ve Demokrasi Güçleri ise Sanat Sokağı’nda açıklama yaptı. İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi ise dün Taksim’de bulunan binaları önünde bir basın açıklaması yaptı. Şube Başkanı avukat Gülseren Yoleri, Uludere’de adalet talep etmekten vazgeçmeyeceğini vurguladı. l İç Politika GÖKÇEK DÖNEMİNDE YAPILAN İHALEYE SUÇ DUYURUSU 7.5 milyon Avro’luk usulsüzlük Görevden el çektirilen Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Melih Gökçek döneminde, 2 yılda 150 ihale alan ve “5 günde bir ihale alan firma” olarak tanınan Çam Grup’un, 7 milyon 375 bin Avro tutarındaki “15 adet teleskopik döner yükleyici alımı” işinde usulsüz yapıldığı tespit edildi. ABB, konuya ilişkin suç duyurusunda bulundu. Söz konusu araçların büyük kısmının yazılım ve diğer arızalar nedeniyle atıl durumda olduğu kaydedildi. ABB iştiraklerinden olan BELKA’nın, 2015’te, günümüzde yaklaşık 68 milyon liraya denk gelen 7 milyon 375 bin Avro’ya yapılan 15 adet “teleskopik döner loader (yükleyici)” aracı alımına ilişkin inceleme yapıldı. İnceleme sonucu, 15 aracın, BELKA’nın ana faaliyet konusu içinde “ihtiyaç duyulan mallardan olmamasına” karşın ana faaliyet konusu mal ve hizmet alımı olarak gösterildiği ve uygunsuz şekilde Kamu İhale Yasası’na tabi olmaksızın, hiçbir usul ve esasa bağlı kalınmaksızın alımının yapıldığı ortaya çıktı. Alımın, kısımlara bölünerek eşik değer altında tutulduğunu ve böylece alımının istisna kapsamında kalmasının sağlandığı kaydedilirken, alıma ilişkin kararlarda bir markanın belirli modellerinin yer aldığı ve o firmanın Türkiye’deki tek satıcısının “Çam Grup” olduğu belirtildi. Alınan araçların ise büyük bölümünün yazılımlarının, satıcı firma tarafından “özellikle kitlendiği”, böylece araçların, kullanılmak istense de kullanılamadığı tespit edildi. 2 yılda 150 ihale BELKA’nın yeni yönetimi, ihaleyi alan Çam Grup yetkilileri ile dönemin şirket yöneticileri hakkında görevi kötüye kullanma suçu işlendiği gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Söz konusu firma, 2 yıl içinde 150 ihale alması nedeniyle “5 günde bir ihale alan firma” olarak biliniyor. l ANKARA/Cumhuriyet YÖK’ün “kişiyi tanımlayacak ek koşul” uyarısına karşın üniversiteler özel koşuldan vazgeçmiyor. Üniversiteler, boş kadrolarının iade edilmemesi için akademik personel alımlarını hızlandırdı. Bu kapsamda bazı üniversitelerin, Türkiye Cumhuri SEFA yeti Tarihi alanı için “İngiltere’nin UYAR Balkan politikalarını çalışmış olmak”, lojistik alanı için “mesleki tükenmişlik ve girişimcilik üzerine çalışmış olmak” ve Fars dili ve edebiyatı alanı için “Hasanı Zarifi’nin Mesnevi Şerhi ile ilgili çalışma yapmış olmak” gibi “özel şartlar” aranması “adrese teslim kadro mu” sorusunu akıllara getirdi. Üniversitelerin, akademik personel alımlarında bazı bölümler için aradığı özel şartlar, sık sık “adrese teslim kadro” tartışmasını gündeme getiriyor. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ise üniversitelere gönderdiği yazılar ve yayımladığı bilgi notları ile “üniversitelerin belirlediği ek koşulların kişiyi tanımlamaya yönelik olarak akademik rekabeti engelleyecek nitelikte olmasının anayasanın eşitlik ilkesine ve Yükseköğretim Yasası’na aykırılık oluşturduğunu” vurguluyor. Buna karşın, üniversiteler bu tarz ilanlara çıkmaya devam ediyor. Resmi Gazete’de dün çok sayıda üniversite ilan yayımladı. Bazı ilanlarda, kadrolar için aranan özel şartlar ise “adrese teslim/kişiye özel kadro” tartışmalarını gündeme getirdi. İlgisiz ‘özel şartlar’ Bu ilanlardan ve üniversitelerden bazıları şöyle: n Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde, “Türkiye Cumhuriyeti Tarihi” alanında çıkılan doktor öğretim üyesi ilanı için “İngiltere’nin Balkan politikalarını ve Bulgaristan’daki Türklere yönelik asimilasyon politikalarını çalışmış olmak” şartı yer aldı. “Hemşirelik’ alanında çıkılan doktor öğretim üyesi ilanı için aranan şartlar arasında ise Obez Kadınlarda Alt Üriner Sistem Şikâyetleri ve Yaşam Kalitesi üzerine çalışmak” şartları bulunuyor. n Necmettin Erbakan Üniversitesi, “Gıda Bilimleri” alanında çıkılan profesör ilanı için “zeytinyağı ekstraksiyonu teknolojisi alanında yayınlar yapmış olmak” şartı bulunuyor. n Selçuk Üniversitesi Doğanhisar Meslek Yüksekokulu Yönetim ve Organizasyon Bölümü’nde, “Lojistik” alanı için çıkılan doktor öğretim üyesi ilanı için belirlenen şartlar arasında “mesleki tükenmişlik ve girişimcilik üzerine çalışmaları olma” şartları yer aldı. Edebiyat Fakültesi Fars Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde, “Fars Dili ve Edebiyatı” alanı için çıkılan profesör kadrosu için aranan özel şart ise “Hasanı Zarîfî’nin Mesnevî Şerhi ile ilgili çalışma yapmış olmak” olarak belirlendi. YÖK Ulusal Tez Merkezi’ne göre, aranan özel şartlarda çalışma yapan kişilerin oldukça sınırlı olması da dikkat çekti. l ANKARA DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgeli haberleri nedeniyle Cumhuriyet Gazetesi ve diğer yayın organlarına uyguladığı resmi ilan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ediyoruz. Haber alma özgürlüğümüz için C’in ve kısıtlanan tüm yayın organlarının yanındayız. DAYANIŞMA C’e sahip çıkıyoruz. DENİZ HARP OKULU 1977 GİRİŞLİ BİR GRUP DAYANIŞMA CUMHURİYET SAHİPSİZ DEĞİLDİR. Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. ALMANYA’DAN CUMHURİYET OKURLARI KADIKÖY MAARIF KOLEJI 1977 MEZUNLARI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear