25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER 5 27 ARALIK 2020 PAZAR Bir sorunu uluslararası hale getirmek kadar tehlikeli durum yoktur. Her ülke kendi çıkarı açısından bakar. Sorunun çözümünden çok, “kullanımı” öne çıkar. Türkiye bunu terörle mücadelede yaşıyor. Devleti, terör örgütleri başta olmak üzere bütün yapılardan ayıran başlıca unsur, hukuk zemininde hareket etmesidir. PKK, arkasına yedi düveli alıp Türkiye’ye saldırdığı dönemlerde zaman zaman yaşanan hukuk dışı uygulamalarda, her şeye karşın Türkiye’nin hukuk devleti birikimi ağır basmıştır. Türkiye, teröre karşı haklılığını kanıtlamak için diplomasiyi de devreye sokmuş, pek çok ülkenin “PKK, terör örgütüdür” kararı alması için diplomatlarımız iğne ile kuyu kazmıştır. HHH Selahattin Demirtaş davası, Türkiye’nin terörle mücadelesinde iyi bir yere oturmuyor. İktidara göre durum şu: 1 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye’de iç hukuk yolları tükenmeden karar verdi. AİHM’den Uludere’ye! 2 Demirtaş zaten azılı teröristtir. Bir yandan yargılama devam ediyor diyeceksin, bir yandan ben hükmü verdim, o terörist diyeceksin! Hangisi doğru? İktidar bir kez daha Türkiye’nin iç barışını, kendi siyasi hedeflerine kurban ediyor. Olayın özü; HDP’yi Cumhur İttifakı’na çekmek, bu olmuyorsa tarafsız kalmasını sağlamak. İkisi de olmuyorsa HDP’yi linç edip, ona oy veren tabana yönelik Cumhur İttifakı ile barışık yeni siyasi oluşumlar meydana getirmek. AKP iktidarının ezelden beri Öcalan ailesiyle diyalog halinde terörle mücadele ediyor gibi yapıp siyaset üretmek gibi ezeli bir hevesi var. Hukukun ve siyasetin doğasının dışına çıkınca iki sonucu oluyor: 1 İşin nereye varacağı belli olmuyor. 2 İpin ucunun kime geçeceği belli olmuyor. En sağlıklısı toplumda yüzyılların birikimi olarak oluşmuş bir arada yaşama duygusunun üzerine hukuk devletini inşa etmek. İktidarlar 1985’ten beri terörle mücadeleye şefkat ve şiddet ikileminde baktı. İlkini 5 Haziran 1985’te ANAP’ın çıkardığı, sonuncusunu 10 Temmuz 2014’te AKP’nin çıkardığı 9 eve dönüş yasası da “büyük beklentilerle” yürürlüğe girdi. Kısa süre sonra “daha şiddetli” önlemlere geçildi. HHH Bütün sorun, devlet çarkını hukuk dişlilerine sokamamakta. Yarın 34 yurttaşımızın hava saldırısı sonucu yaşamını yitirdiği Uludere olayının 9. yılı. 28 Aralık 2011’de güvenlik güçlerinin bilgisi dahilinde sınırı geçip Irak’tan kaçak petrol getiren Ortasu ve Gülyazı köylüleri, terör örgütünün katliam planlayıcılarından Fehman Hüseyin’in aralarında olduğu “istihbaratı” sonucu bombalanmış, 38 kişiden 34’ü ölmüştü. CHP Ankara Milletvekili Levent Gök yıllardır olayın peşini bırakmıyor. Erdoğan’ın “Karanlık dehlizlerde kalmayacak” sözünü anımsatıp, sonucu soruyor. Soruşturmalar “takipsizlik” kararlarıyla kapatılıyor. Konuyu bütçe görüşmeleri sırasında Meclis kürsüsünden de dile getiren Gök, çok çarpıcı bir örnek verdi. Evlatlarını kaybeden anneler, o olaydan 8 ay sonra köy yakınındaki kaza sonucu 9’u şehit olan 13 Mehmetçiğin yanına koşuyorlar. Anne Emine Ürek, “Aklıma oğlum geldi, hemen koştum” diyor. Gök, bunun emsalsiz bir olay olduğunu anımsatıp soruyor: “Uludere aydınlatılmazsa, devletin adaleti ve adil yardım eli oraya ulaşmazsa, iktidar ne kadar inandırıcı olabilir?” Bir yanda “AİHM’yi tanımam” bir yanda “Uludere’yi aydınlatmam”! Sivil toplum kuruluşlarına kayyım atanmasının önünü açan AKP’nin yasa teklifine tepki yağdı Benden ‘Baronlar Savaşçısı’ çıkmaz, kesin kararım! Siyasi gölgeler altında uyuşturucu ticareti ve ‘Baronlar Savaşı’ Her şeyi tamam, bir zamanlar resmi “basın müşaviri” görevi, Avrupa’da uyduruktan bir İslamcı dernek adı, iktidarın önemli şahsiyetlerinin yanında bol bol fotoğraflar... Sözde diplomatik pasaport, eski görevli kartı.. Ve her zamanki gibi “bir ihbar üzerine” yurtdışına çıkarken arabasının gizli bölmelerinde, 49 milyon TL’lik 100 kg. eroini uzman köpekler yakalıyor. Saygı Öztürk’e göre “olayın basın tarafından duyulmaması için bakanlıktan talimat üzerine talimat geliyor”... Demek eroin tüccarı hemen telefonlarına sarılmış ve olayın bir an önce üzerinin kapatılması için birilerini harekete geçirmiş. Her zamanki gibi ona “komplo” kurulmuş, “kim, nasıl oraya yerleştirmiş” bilmiyormuş. Bütün uyuşturucu baronlarının yakalanan eroin, esrar vb. gibi uyuşturucularla hiçbir ilgisi olmamıştır zaten! Hep birilerinin komplosuna uğramışlardır, kendileri namuslu, vergisini veren işadamlarıdır. Halkın susması isteniyor Heyecanlı bir hayat! Timur Soykan’ın çok titiz bir çalışma ile yazdığı “Baronlar Savaşı ‘Zindaşti Olayı’nın Perde Arkası” (Kırmızı Kedi) kitabına değinmek için iyi bir vesile oldu. Çok konuşuldu, uyuşturucu baronları dünyasının birbirleriyle vuruşmaları, pusuları, cinayetleri, tüm bu operasyonları için polis, AKP’nin torba yasaya koyduğu teklifin geri çekilmesini isteyen avukat Sedat Durna, anayasal hakCUMARTESİ ANNELERİ’NİN 822. OTURUMU savcılık, mahkemelerle dirsek temasları, polisten gelen bilgilerle düşmanları tasfiye etmeleri, savcılıkların bazen “öldürün birbirinizi” tavırları, tabii ki tüm bu faaliyetler için millara dikkat çekti. Canan Güllü “ihbarla” derneklere kayyım atanabileceğini belirtti. Hilal Esmer, “Yoksulluk, şiddet konuşulmasın isteniyor” dedi. İSMAIL yonlarca liranın havalarda uçuşup resmi, gayri resmi kişilerin ceplerine, kasalarına konmaları... Adliyede “İstanbul Grubu”nun ortaya çıkması, adliyedeki etkin konumları... ve sürekli olarak Sivil toplum kuruluşları, AKP’li 52 milletvekilinin imzasıyla TBMM Genel Kurulu’nda görüşmelerine başlanan ve Cumhurbaşkanı ile İçişleri Bakanlığı kararıyla derSEYHAN AVŞAR ire başkanı kararıyla olacak şeyler değil” dedi. Düzenlemenin hukuk tekniği açısından da yanlış olduğunu belirten Durna şunları kaydetti: “Bu düzenleme anayasanın 3 BAHÇECI için adalet uyuşturucu milyarlarının kokusu, bir cepten diğer ceplere transferleri. Ve siyasi ilişkiler ağı... Siyaset, onların yönlendirdiği, etkilediği Emniyet ve adliye mekanizması olmazsa, hepsinin işi zor valla.. Düşündüm, bu işi yapabilir miyim diye, olanaksız kardeşim! Bi heyecan bi heyecan! Kalbim dayanmaz! Afnekler, vakıflar ve sivil toplum kuruluşlarına kayyım atamasının önünü açan yasa teklifinin geri çekilmesini istendi. Çağayrı maddelerine aykırı. Dernekler özel hukuk tüzelkişisidir. Bir özel hukuk tüzelkişisine kayyım atıyorsunuz. Ne oluyor Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılmaganistan, Pakistan’dan, İran’dan vb. eroin anlaşmalarını yapacaksın, karadan veya gemilerle bin bir heyecan yükleteceksin, silahlı külahlı büyük çeteler kuracaksın, sevkıyatın sağ salim gerçekleşmesi için 50 tane cambazlık düşünecekdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi avukat Sedat Durna söz konusu teklifin anayasaya aykırı olduğunu belirtirken, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ise “Derneklerle ilgili bir düzenlemenin torba yasanın içerisine konularak, bizlerin susmasını bekliyorlarsa yanılırlar” dedi. AKP’nin teklifine 600’den fazla sivil toplum kuruluşu karşı çıkıyor. Anayasaya aykırı burayı kamulaştırmış oluyorsunuz. Özgürlüğün özüne dokunmuş oluyorsunuz. Bu yönden de hukuka uymayan garabet bir durum ortaya çıkıyor.” ‘İhbarla kayyım atanır’ Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ise dernekler kanunu kapsamında üye bilgileri dahil ayrıntılı beyanname verdiklerini anımsatarak, “Bu kanun çerçevesinde aslında bizim aldığımız nefes sayısı bile sayılıyor... sı talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 822’ncisini gerçekleştirdi. Bu haftaki eylem de koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya üzerinden canlı yapıldı. Cumartesi Anneleri bu haftaki eylemlerinde 1994 yılında gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğrenci İsmail Bahçeci için adalet istedi. Yapılan açıklamada, “Devletin kendi koruması altındaki bir insanın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili iddiaları etkin bir biçimde soruşturmaması ve kovuşturmaması, kayıp yakınlarının adalete erişim hakkının ihlali anlamına gelmektedir. Türkiye’de kayıp yakınları yurttaş olmaktan, insan olmaktan kaynaklanan haklarını kullanma ve adalete ulaşma imkânı bulamamaktadır. Kayıp yakınları için hukuk rafa kaldırılmış, adalet askıya alınmıştır” denildi. İsmail Bahçeci’nin kardeşi Umut Bahçeci, akıbeti hakkında bilgi sahibi olana kadar kardeşini aramaktan vazgeçmediklerini söyledi. l Haber Merkezi sin, düşmanlarına bilgi sızdırmayacaksın, içindeki casusları ortaya çıkarıp temizleteceksin... Devleti doyuracaksın! Polisten adamlarını ayarlayacaksın, savcı mavcı kim varsa satın alacaksın... En önemlisi siyasetçini ayarlayacaksın, güçlü olacak, dişli olacak, utanmaz olacak, rezil olacak... Her şeyi berbat ederim! Yapamam! Öyle birilerini karşımda görünce, hele milyonları toka ederken ilk aklıma gelecek işi yaparım, yüzüne tükürürüm! Al bu paraları uygun yerine tıka derim... Yani işi berbat ederim! Yani silahlı cani bir baron olup da bu alçaklara kin duyan biriysem, kafasına o an orada sıkabilirim! Yani bu iş bana göre değil! İşi hemen berbat ederim! Çarpışanlar arasında bir adaşım da var: Orhan Unğan! Bu heyecanlı macerada bir tek onu “Kitle İmha Silahlarının Yayıl Biz bu ülkenin vatandaşıyız. Temu sevdim, o ne cesaret kardeşim, mahkememasının Finansmanının Önlen rörün finansmanına destek vermesine Dair Kanun Teklifi”ne mediğimiz bilinmeli. Ancak baAİHM KARARININ TÜRKÇESİ BEKLENİYOR lerde savcıları nasıl yerden yere vurup suçluyor, her celsede tek tek mahvedici belgelerini açıklıyor. Yüzü kızaran yok! İstanbul Grubu adı verilen karşı olmadıklarını belirten avukat Sedat Durna, torba yasanın içerisine derneklere ilişkin düzenlemenin konulmasına karşı olduklarını aktardı. Kanun tasarısının dernek organlarına mahkeme kararı olmaksızın kayyım atama yetkisi vereceğini vurgulayan avukat Durna, “Bu karar doğrudan içişleri bakanının emri ile uygulanabizı malum yayın organlarının bizi teröristlikle suçladığı, ‘İstanbul Sözleşmesi’ne karşı çıkanlar bunlar ajan, bunlar terörist’ gibi şeyler denilerek birilerinin ihbarıyla yerimize kayyım atanabilir. Bu yasa düzenlemesi onaylanmamalı, derhal geri çekilmelidir” dedi. Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nden Hilal Esmer Demirtaş’a tahliye çıkmadı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Kobani gerekçesiyle 68 Ekim 2014’te düzenlenen eylemlere ilişkin soruşturması kapsamında tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuna yapılan itiraz, sulh ceza hâkimliğince reddedildi. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Demirkoydukları belirtilerek, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca mezkur kararın Türkçe tercümesinin dosyaya gönderilmesi için Adalet Bakanlığı’na müzekkere yazılmış olup, henüz cevabın gelmediği anlaşılmıştır. Şüpheli müdafileri tarafından ekte sunulan kararın tercüme metninin bulunmadığı, bu haliyle AİHM’nin kayeraltı örgütünü ilk o adıyla açıklıyor... Ve İranlı eroin patronu Zindaşti’nin yukarıdaki siyasi ilişkilerini! Vallahi helal olsun! ‘Yaşama sebebim kalmadı’ Bu davada kardeşinin ve avukatının öldürülmesini engelleyemiyor gerçi ama faş üzerine faş kardeşim! Bakar mısınız: “..Başından beri bu savcının şerefini sattığını söyledim.. Benim kardeşim öldü, bunların yüzünden çocuğumu kaybettim.. Hayatımı yaşama sebebimi kaybettim... İnsanların hak, hukuk, adalet aradığı yerde eğer insanlar şereflerini satmışsa namuslarını satmışsa lecek. Söz konusu kanun düzenlenmesinde daha sonra mahkemeye başvurabilir, mahkeme 24 saat içinde karar verir vs. ise bu yasanın çıkarılmasının Türkiye’de “tehdit altında olan demokrasi ve özgürlüklerin tümden baskılanacağı” anlataş hakkında aldığı kararın da “hukuken denetime elverişli olmadığına” hükmetti. Demirtaş’ın avukatları, AİHM kararını gerekçe göstererek, müvekkillerinin tahliyesi için rarının hangi başvuruya istinaden hangi suçlara yönelik, hangi kapsamda olduğu bilinemediğinden söz konusu kararın hukuken denetime elverişli olmadığı anlaşılmıştır” ifadesine bizler nerede adaleti arayacağız? Başkanım, avukatım öldürülecek dedim öldürüldü, size palanlarını verdim.. yani bu görevi alan yargı içindeki şerefsizler benim öldürülmemi mi bekliyorlar?” Bırrrr. Mahkemeye düşmeyeceksin! Gerçi bideniliyor. Ancak bizler biliyo mına geldiğini söyledi. Esmer, başvuruda bulundu. Başvuruyu değerlendiren yer verildi. Kararın ardından açıklama yapan zim meslekte bu ülkede bu mümkün değil, eğer ruz ki idari bir yaptırım gelmişse mahkemeler bu idari yaptırıma uyar. Derneklerle ilgili tüm kararı mahkeme verir. Faaliyet durdurulacaksa, kapatılacaksa mahkeme kararıyla olur. Bir genel müdür, bir bakan ya da da“Türkiye kamuoyu susturulmak isteniyor. İsteniyor ki yoksulluk, şiddet, kriz, ayrımcılık yüzünden isyan eden insanların sesleri duyulmasın, sesimizi, sözümüzü birleştiremeyelim isteniyor” dedi. l İSTANBUL TBMM’de ‘Yerlikaya’ ve ‘Olay TV’ tartışması Meclis’te gerginlik TBMM Genel Kurulu’nda tansiyon dün yine yüksekti. Sıklıkla tartışmaların yaşandığı görüşmelerde AKP’li Alpay Özalan, CHP’li Engin Özkoç’un üzerine yürüdü. Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine Dair Yasa Teklifi’nin görüşmelerinde konuşan HDP’li Erdal Ayderum yapmak da ‘el insaf’ dedirtiyor” savunmasını yaptı. Öte yandan, CHP’li Engin Özkoç’un karşılıklı atışmaların yaşandığı sırada “Habur Sınır Kapısı’nda adaletin bekçisi olanları oraya dikip de kıyafetleriyle PKK terör örgütünü Türkiye’ye aldıran Tayyip Erdoğan” sözleri gerginliği Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliği, şüphelinin hukuki durumunda bir değişiklik bulunmadığına kanaat getirerek, tahliye talebini reddetti. Mahkeme kararında, şüphelinin müdafilerinin tahliye talepli dilekçenin ekine AİHM’nin 22 Aralık tarihli kararının İngilizce suretini Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, “Tahliye red kararı veren hakim kararın hangi dosya ve suça ilişkin olduğunu” bilmediğini söylüyor. Suç işliyorsunuz, bunlar ilerde kendi iddianamelerinizde yer alacak” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet ERDOĞAN’DAN MUHALEFETE: Sapkınlık peşinde koşanlar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, muhalefete yüklenerek, “İnsan hakları adına sapkınlık peşinde koşanlar” ifadesini kullandı. Erdoğan, 2021’in reform yılı olacağını ileri sürdü. Erdoğan, dün Vahdettin Köşkü’nden canlı bağlantı ile “Ankara Gölbaşı Şehir Geçişi Açılış Töreni”ne katıldı. Burada konuşan Erdoğan, “Hizmet edenlerin üzerine iftira ile saldıran kendi içlerindeki taciz, tecavüz ve hırsızlık furmız yolların ne işe yaradığını öğrenmek istiyorlarsa gitsinler sevdiklerine kavuşmak için direksiyon başına geçen vatandaşıma sorsunlar. Şimdi geçirdiğimiz bu kurak dönemleri, barajlarda tutulan sularla geçiriyoruz. Karadeniz’de bulduğunuz doğalgaza bile sevinemeyecek kadar ülkesi ile milleti ile gönül bağı kopmuş bir sefil zihniyetten bahsediyoruz” dedi. Erdoğan, daha sonra Eskişehir’deki ETİ Maden Lityum Üretim Tesisi’nin açılışını gerçekgazetecilik yazarlık yapacaksan! Zindaşti’nin, geçenlerde koronadan öldüğü ileri sürülen adamı keşke yaşasaydı!... Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi içindeki makamından arayacak kadar yüzsüz ve alçak. Yaşaması gerekiyordu aslında... Aldığı milyarlar nerelere kaldı?! Güvendiği kimseler mi vardı, öğrenemedik. Tam da ölecek zamanı buldu! “Hiçbir ilgim yok”tan rastlantı ilişkiye, oradan “biraz ilgim var”a, sonra onlarca telefon konuşmasına ve ilişkisine varan, olayın tam göbeğinde bir siyasi sahtekâr. Ölüme sürüklendi Fakat Allah’ı var, ölüme sürüklendi; rezil ilişkilerinin ortaya çıkması ve bertaraf edilmesi için savcıların elleri serbest bırakıldı, yoksa tek bir talimatla davası kapatılırdı. Hiçbir savcı da buna cesaret edemezdi! Fakat cehenneme gitmeden önce aldıklarının hakkını da verdi doğrusu, sonunda Zindaşti’yi serbest bıraktırdı ve büyük baron yurtdışına uçtu, oradan da İran’a sanki! Timur kardeşim tamamen belgelere dayalı yazmış. Benim yorumlarımdan hiç sorumlu değildir! Kitabı bitirdikten sonra baktım, hayır benim işim asla olamaz. Bana küçük heyecanlar yeter de artar bile! mir, Hamza Yerlikaya’nın sahte ol tırmandırdı. AKP‘li Alpay Özalan, yasını görmezden gelenlerin ipini pazara çıkar leştirdi. 2 yıl içinde altın madeni çıkartmaya Olayı ortaya çıkaran Cumhuriyet’teki arkadaşduğu mahkeme kararınca da orta Özkoç’un üzerine yürüdü. Özalan, ya konan diplomasını anımsatarak, salon dışına çıkarılırken birleşime “Sizin genel başkanınızCumhur ara verildi. Ancak arada da AKP ile makta kararlayız. İnsan hakları adına sapkınlık peşinde koşanlara rağmen ülkemizin her şehri gibi Ankara’yı da güzelleştirdik. Bizim yaptığıbaşlayacaklarını söyleyen Erdoğan, 2021’in demokratik ve ekonomik reformlar yılı olacağını ileri sürdü. l İç Politika larımdan Timur Soykan’a kadar herkesin yüreğine sağlık.. Yine de: Bırrrr... başkanı da şaibeli, ortaya konma CHP milletvekilleri arasında yummış bir diplomayla şu anda Cumhurbaşkanlığı yapıyor” dedi. AKP’li Cahit Özkan ise Yerlikaya’nın diplomalarını göstererek, “Eski milletvekilimizin ve baş danışmanımıruklaşmaya varan itiş kakış bir süre devam etti. Teklifin dünkü görüşmelerinde de ilk gün olduğu gibi AKP’li vekiller kendi teklifine sorular yöneltti. AKP’li Ali CumOLAY TV’NİN KAPATILMASI EN KABA SANSÜR zın alnından öpüyorum, başarılarının devamını diliyorum” ifadelerini kullandı. İYİ Parti’li Lütfü Türkkan, Olay TV’nin kapatılmasına ilişkin “Ülkede otokrasinin geldiği boyut tam da budur” tepkisini gösterdi. AKP’li Özkan ise “Cavit Çağlar, ‘Bir baktım HDP’nin yayın organı olmuş’ diyor. Medya sahibinin söylemlerine kulak tıkayarak yohur Taşkın, “Teklif, Mali Eylem Görev Gücü FATF’ın ülkemiz hakkında hazırladığı raporda belirtilen tavsiyelere uyum sağlamayı amaçlayan önemli düzenlemeler içermektedir. FATF standartlarına uyum amacıyla yapılan değişikliklerin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusunu yöneltti. l ANKARA/Cumhuriyet Olay TV, AKP’den gelen baskılar üzerine 26 günlük yayın hayatına son vermek zorunda kalırken siyasilerden iktidara tepki yağdı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu tepki gösterdi. Basın Konseyi de Olay TV’nin susturulmasını “kara leke” olarak niteledi. Twitter hesabından açıklama yapan Kılıçdaroğlu, “Ülkemiz bu karanlığı hak etmiyor. Aydınlığı mutlaka getireceğiz” dedi. Karamollaoğlu da Olay TV ekranlarının siyasi baskılar sonucu karartıldığına dikkat çekerek, “Basının özgür olmadığı, gazetecilerin hapsedildiği, fikirlerin rahatlıkla ifade edilemediği bir ülkenin kalkınması da ilerlemesi de mümkün değildir” dedi. Olay TV’ye konuk olduğunu anımsatan Babacan ise “Olay TV’nin ekranına düşen karanlık, basın özgürlüğünü kısıtlayanların görüntüsüdür” dedi. Kapanmayı “utanç” olarak niteleyen Ahmet Davutoğlu da “Neden korkuyorsunuz bağımsız gazetecilerden? Unutmayın sadece şaibeli işleri olan, kirli ilişkiler ağına bulaşan, yalanlarla insanları kandıranlar korkar basından” ifadelerini paylaştı. Basın Konseyi’nden yapılan açıklamada ise Olay TV’nin kapanmasının, ifade ve basın özgürlüğüne ağır bir müdahale olduğu belirtilerek, “Nitekim kanal yöneticileri, kapanış yayınında iktidar müdahalesini açıkça dile getirmiştir” denildi. l İç Politika
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear