26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ [email protected] 11 18 ARALIK 2020 CUMA Asgari ücretle çalışanların bir buzdolabı almak için 83 ay çalışması gerekiyor Asgari simide yetmiyor Simit fiyatının ortalama 2 lira olduğu Türkiye’de, eşi çalışmayan ve iki çocuklu bir asgari ücretli emekçinin aylık 2 bin 320 liralık geliriyle bir öğün için kişi başına ayırabildiği para sadece 1.85 TL. Birleşik Metalİş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin (BİSAM) yeni “Asgari Ücret Araştırması”, 22 Aralık’taki üçüncü Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısı öncesi dikkat çekici veriler ortaya koydu. TÜİK’in “Tüketici Fiyat Endeksi Madde Fiyatları” ve “Tüketim Harcamaları” araştırmaları ve Çalışma Bakanlığı’nın “Asgari Ücret İstatistikleri”nden hesaplama yapan BİSAM’a göre, eşi çalışmayan ve iki çocuklu bir asgari ücretli kasım ayında eline geçen 2 bin 320 lirayla gıdaya günlük 22 TL ayırabiliyor. Buna göre üç öğün için kişi başına ayırabildiği tutar 5.6 TL, öğün başına tutar ise 1.85 TL’de kalıyor. Diğer detaylar şöyle: Kiraya 464 lira 4 Türkiye genelinde ortalama kira bedeli 1113 TL’yi bulurken, asgari ücretlinin kira (gerçek ve izafi kira) için ayırabildiği tutar 464 TL. Konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar ayırabildiği tutar ise 725 TL. 4 Çalıştığı işyerinin servis imkânı yoksa tek yönde bir belediye otobüs biletinin Türkiye ortalamasında 2.8 TL olduğu koşullarda, asgari ücretlinin ulaşım için ayırabildiği günlük tutar 2.31 TL. 4 Asgari ücretlinin çocuğunu okutması için aylık çocuk başına 10 TL ayırabilirken, kültür ve eğlence hizmetleri için ayrılabilen tutar ise aylık 6 TL. Oysa Türkiye’de sinema bileti ortalama 22 TL, tiyatro 56 TL. 4 Yine Asgari ücretlinin Kasım 2020’de ortalama fiyatı 3 bin 517 lira olan bir buzdolabını alması için, ev aletlerine ayırabildiği 37 lira ile 83 ay çalışması gerekiyor. Tek gelirli bir asgari ücretli ailesinin Türkiye’de en yoksul yüzde 20’lik dilim içerisinde yer aldığını hatırlatan BİSAM’ın 22 Aralık’taki pazarlık öncesi değerlendirmesi de şöyle: Büyümeden pay “İşçilerin talebi asgari ücretin, bir işçinin ailesi ile birlikte asgari olarak temel ihtiyaçlarını karşılayacak, işçiyi kimseye muhtaç etmeyecek bir düzeyde belirlenmesi ve sefaletin son bulmasıdır. Asgari ücretin ekonomik büyüme ve verimlilik artışından pay almaması, üretilen kaynakların belirli ellerde toplanması anlamına gelmektedir. Gelir dağılımını düzeltici bir rol oynaması beklenen asgari ücretin, açlık sınırının bile altında belirlenmesi vicdanları zedelemektedir. Asgari ücretin, temel gereksinimleri karşılayacak bir biçimde ele alınması gerekmektedir.” l Ekonomi Servisi TESK emeklilik kolaylığı istedi Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, emekliliği gelmesine karşın prim borcundan dolayı bundan yararlanamayan esnaf ve sanatkârlara düşük faizli krediyle emeklilik imkânı sağlanmasını istedi. Palandöken şöyle devam etti: “Bu amaçla SGK ve kamu bankaları arasında en son 2018’de imzalanan işbirliği protokolü tekrarlanmalı. Geçmişte prim borcu bulunan ve emekli olmak isteyen çok sayıda esnafımız protokol sayesinde bankadan aldığı kredilerle prim borcunu yapılandırarak emekli olmuştu” dedi. Palandöken ayrıca kredilendirmede sicil engeli çıkarılmamasını istedi. l ANKARA Hyundai Assan Otomotiv’in hisse devri için Rekabet Kurumu’na başvuru yapıldı Hyundai kontrolü ele aldı MALİ PİYASA SAKİN Dolarda düşüş sınırlı düzeyde Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Naci Ağbal’ın 2021 yılına ilişkin para ve kur politikası sunumu ve ABD Merkez Bankası (Fed) açıklamaları sonrası dolar/ TL dün sınırlı bir düşüşle 7.8’in altına geriledi. 7.73757.7980 lira arasında hareket eden dolar, günü 7.74 lirada kapattı. Faizi değiştirmeyen Fed, ülke ekonomisindeki toparlanma güçlenene kadar piyasalara nakit para aktarma konusundaki kararlılığını belirtti. Fed Başkanı Jerome Powell ise işsizlerin ve zorluk içindeki işletmelerin acil nakite ihtiyaç duyduklarını belirtti. 231.5 MİLYAR DOLAR ‘Yabancı para’da yeni zirve oluştu Merkez Bankası’nın verilerine göre, yurtiçi yerleşiklerin kıymetli maden dahil yabancı para mevduat ve fonları 11 Aralık ile biten haftada sınırlı bir artış göstererek 231.5 milyar dolarla yeni tarihi zirveye yükseldi. Bu kapsamda bireylerin yabancı para cinsinden mevduat ve fonları 25.4 milyon dolar artarak 146.5 milyar dolar, kurumlarınki ise 96 milyon dolar artarak 85 milyar dolar oldu. Öte yandan yine Merkez Bankası’na göre ekim sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2019 sonuna kıyasla yüzde 7.8 artışla 132.8 milyar dolar oldu. İYİ PARTİ’DEN ZİYARET EYT’liler dertlerini ve çözümü anlattı İYİ Parti Ankara İl Başkanlığı Yönetim Kurulu, dün, Ankara Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne ziyarette bulundu. Ziyarette EYT’lilerin sorunları, çözüm yolları ve destek konusunda yapılabilecekler görüşüldü. Görüşme sonrası açıklamada bulunan Ankara EYT Derneği Başkanı Ersin Kotan, “Kendileriyle samimi bir görüşme gerçekleştirdik. Verimli bir toplantı oldu. Bunun yanı sıra mücadelemizi açtığımız yeni şubelerimizle büyütüyoruz. Olumlu sonuç alacağımıza inanıyoruz” dedi. l ANKARA Hyundai Motor Company, Hyundai Assan’da Kibar Holding’e ait yüzde 30 hisseyi devralmak için Rekabet Kurumu’na başvurdu. Kibar Holdingle ortaklığı 1995 yılında başlayan Koreli şirket Hyundai, İzmit’teki fabrika yatırımına yüzde 5050 ortaklıkla başlamıştı. 2007 yılında ortağı Kibar’a “yatırım yapabilmek için” hisse talebinde bulunan Hyundai Company, yüzde 20 hisse daha satın almış, payını yüzde 70’e çıkarmıştı. O tarihte yapılan açıklamada Hyundai’nin asıl amacının ise “hisse oranını yüzde 100’e çıkararak Türkiye’de büyümek” olarak açıklanmıştı. Şirketin bu hedefi 2020’nin sonunda gerçekleşti. Bloomberght’ye konuşan Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, satış konusunda “Yeterince kâr etmezsen daha kârlı işlere bakarsın. Bu kararı, kaynakları daha verimli kullanmak olarak değerlendirmek gerekir” ifadelerini kullandı ve şöyle devam etti: “Bizim kendi yatırım planlarımız var. Şirketin finansal ihtiyaçlarıyla ilgili bir karar değil. Ortaklık belli oranda devam edecek. Hissemiz azalacak. Hyundai’nin pazar payı iç piyasada azalıyor olabilir ama bu şirketi ihracat performansıyla değerlendirmelisiniz. 2019’da Avrupa’ya 150 bin adetten fazla ihracatımız var. Bu sene bu rakam sadece yüzde 10 civarında düştü. O da Avrupa’daki sorunlardan ötürü.” Şirkette kalacak payını açıklamayan Ali Kibar, elde edecekleri gelir ile yeni alanlara odaklanacaklarını söyledi. Ali Kibar HUBUBATTA SIFIR GÜMRÜK VERGISI UZATILDI; ITHALAT YINE KOLAYLAŞTIRILDI Çiftçiye ikinci bir darbe daha Antepfıstığının kilosu 100110 TL, fındık 90110, badem içi 100120, yerfıstığı 4049 TL’den satılıyor. Kuruyemişçi yıl başından umutlu Bu yıl Covid19 nedeniyle yılbaşında herkesin evde olacak olması, kuruyemişçinin satış umudunu artırdı. Tüm Kuruyemiş Sanayicileri ve İşadamları Derneği Başkanı Hüsamettin Karaman, özellikle sokağa çıkma kısıtlamalarıyla birlikte talebin arttığı kuruyemiş ürünlerinde yıl başında yaklaşık 475 milyon TL ciro beklediklerini söyledi. Yıl başı nedeniyle aralık ayındaki tüketimin, tüm yılın yaklaşık yüzde 12’sine denk geldiği bilgisini veren Karaman, “Bu yıl, toplamda geçen seneki 14 milyar liralık ciroyu geçmeyi hedefliyoruz” diye konuştu. Karaman’ın aktardığına göre, en fazla talebi ayçekirdeği, yerfıstığı, leblebi çeşitleri ve antepfıstığı görüyor. l AA Son yıllarda fiyatı yükselen hemen her tarım ürününde “ithalat kolaycılığına” başvuran hükümet, ithalatı kolaylaştıran bir uygulamaya daha imza attı. Bazı hububat ürünleri için uygulanan sıfır gümrük vergisi uygulaması uzatılarak çiftçiye ikinci bir darbe vuruldu. Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İthalat Rejimi Kararına Ek Cumhurbaşkanı Kararına göre, imalatta kullanılmak kaydıyla buğday, kara buğday, arpa, darı, cin mısırı, kinoa ve kırık pirinç gibi hububat ürünleri ithalatında gümrük vergisi 30 Nisan 2021’e kadar sıfırlandı. 30 Ekim 2020’de yayımlanan İthalat Rejimi Kararına Ek Karar ile buğday, arpa ve mısırın gümrük vergisi 31 Aralık 2020’ye kadar sıfırlanmıştı. Nisan 2021’e kadar uzatılmış oldu. Bu kapsamda gümrük vergisi daha önce yüzde 20 olarak uygulanıyordu. Sektör temsilcileri, alınan bu ithalat kararlarının yurtiçindeki çiftçiyi yoksullaştırdığına dikkat çekerek yerli tarımın desteklenmesi gerektiğinin altını çiziyor. Son karardan sonra sosyal medyada yapılan şu tepki de dikkat çekti: “1218 Aralık’ta kutlanan Yerli Malı Haftası’nda ithal tarımın desteklenmesi çok anlamlı bir kutlama.” Tarımda finansman sorunu sürüyor Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı Hüseyin Demirtaş, “Tarım sektörünün kaynak ve finansman sorunu bütün şiddetiyle sürüyor. Bu sorunun temelinde tarıma ayrılan desteğin yetersiz olması yatıyor” dedi. Demirtaş, yeterli destek alamayan üreticilerin banka kredisine yöneldiğine ve tarım kesiminin borçlarının artarak ödenmesinin güç bir noktaya doğru gittiğine dikkat çekerek bu kapsamda yeterli önlemler alınmadığı takdirde tarımsal nüfusun düşeceğini vurguladı. Öte yandan, iklim koşullarının olumlu seyretmesi ile buğday, arpa, çavdar ve yulaf üretimlerindeki yükseliş olduğuna işaret eden Demirtaş, endüstriyel bitkilerden pamukta ise rekoltede düşüş eğilimi olması nedeniyle fiyatların yükselme eğilimine girdiğini kaydetti. l ANKARA Hüseyin Demirtaş Dışa bağımlılığın ağır bedeli Gündeme damgasını vuran 2 konu: Biri, koronavirüs pandemisinde aşıların kullanıma hazır hale gelmesi ile birlikte bu kez hangi ülkeler ne kadar aldı? Kime yetti, kimi yaya kaldı? Biz ne yapacağız? Bu kadar sayılar, ölümler artmışken kaç kişiye yetecek satın almaya çalıştığımız aşılar? Diğeri, S400’ler ile başlayan kriz. ABD yaptırımlarının özellikle Savunma Sanayimize olumsuz etkileri: Biden döneminde de süreceği tahmin edilen bu yaptırımlar kapsamında ihracat lisansları engellenebilecek, Savunma Sanayi Bakanlığı (SSB) ile ABD şirketlerinin yeni ortaklıklar yapamayacak olması. CAATSA yaptırımlarının kaldırılması için tek koşul ise Türkiye’nin S400 mülkiyetinden vazgeçmesi. Cumhuriyet’ten Sertaç Eş yazdı: Atak Projesi, Altay Tankı, Milli Muharip Uçak, Hava Savunma Sistemleri... Bunlar olumsuz etkilenebilecek projeler. Henüz hafif geçiştirildi ve mart ayına ertelendi ama Avrupa Birliği’nin yaptırım tehdidi de daha sona ermiş değil. Tüm bunlar bize bir kez daha (belki bininci kez) şunu gösterdi: 1 Özellikle stratejik ürünlerde dışa bağımlı olmanın gün geliyor bedeli hayli ağır oluyor. Ulusal ilaç politikası oluşturmak, yerli ilaç üreticilerine araştırmaları için gerekli desteği vermek için illa büyük bir pandemi ile yüz yüze kalınması mı gerekiyordu? 2 Bir ülkenin kendi beyin gücünü iyi yetiştirmesi ve ona sahip çıkması çok önemli. Beşeri sermaye en önemli gücümüz. Paradan çok daha önemli. Özgürce ve tüm imkânları kullanarak araştırması, çalışabilmesi, üretebilmesinin yolu daima açık olmalı. Çünkü gün geliyor önü bir anda ABD yaptırımlarında olduğu gibi tıkanabiliyor. Önceki gün Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan Küresel Rekabetçilik Raporu 2020 açıklandı. Hükümetlerin olağanüstü COVID19 müdahale önlemleri nedeniyle ülke sıralaması bu sene askıya alınmış. Onun yerine rapor COVID19 krizini atlatabilmek için ülkelerin daha üretken, sürdürülebilir ve kapsayıcı ekonomik sistemleri nasıl inşa edebileceğini inceliyor. Rapora göre, gelişmiş dijital ekonomilere, güçlü sosyal güvenlik ağlarına ve sağlam sağlık sistemlerine sahip; sağlık, mali ve sosyal politikaları başarılı bir şekilde planlayabilen ve entegre edebilen ülkeler COVID19 krizinin etkilerini hafifletmede nispeten daha başarılı oluyorlar. Aslında hepsi birbirine bağlı. Planlamaya dayalı bir kalkınma stratejisi ve bu stratejinin temel bileşenini oluşturan bir sanayileşme politikası ile yeni kaynaklar yaratılır, istihdam yolları açılır, bunlar sosyal devlet anlayışı ile entegre edilerek topluma yaygınlaştırılır. Bunu yapan ülkeler ileri hamleleri yapıyor, bunu yapan ülkeler haliyle Covid19 ya da benzeri büyük krizleri daha az sancılı atlatabiliyorlar.. Bu köşede ısrarla tekrarlıyoruz. Bilim ve teknolojide başarılı olan ülkeler “dünyanın efendileri” liginde. Onlar küresel ekonomiye yön veriyorlar. Temel bilimlerde yetkinleşemeden ise teknoloji özellikle de katma değerli yüksek teknoloji üretiminde başarı sağlamak imkânsız. Türkiye ne yazık ki yüksek teknoloji üretimi ve ihracatında hiç de parlak bir noktada değil. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı sadece yüzde 4.7. Oysa Çin’in, İsrail’in ihracatlarının üçte birini oluşturuyor. Uzun yıllar süren ambargolar, yaptırımlar İran’ı kendi kendine yetebilen bir ülke haline getirdi. Zorunlu olarak... Elin güçlü iken diğer ülkelerle pazarlık yapma gücün de saygınlığın da doğal olarak farklı oluyor. 1960 yılında Türkiye’nin milli geliri Kore’nin 3.6 katı idi, 2015 yılına gelindiğinde Kore’nin milli geliri Türkiye’nin yaklaşık 2 katına yükselmişti. Bugün 3 katına yaklaştı. Şu lafı sürekli sarf edip duruyoruz ama bir türlü “biz neden başaramadık bunu” sorgulamasına geçilemiyor. ArGe faaliyetlerine bütçeden ayrılan paydan patent sayılarına, eğitimde STEM (bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) boyutuna, uluslararası atıf alan makale sayısına, yerli teknoloji üretimini teşvik eden politikalara, dijital altyapının güçlendirilmesi ve kapsayıcılığına kadar uzun bir liste... Dr. Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün 2011 yılında kapatılmasına da Tank Palet Fabrikası’nın Katarlılara satılmasına da bir de bu gözle bakılmalı...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear