25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 30 KASIM 2020 PAZARTESİ KÜLTÜR Karikatürü İzel Rozental her pazartesi Açık Radyo, Açık Gazete’de Haftanın Karikatürü’nü anlatıyor Pera Film’den ‘Buradayım!’ Pera Film, 1 Aralık Dünya AIDS Günü kapsamında gösterime sunduğu “Buradayım!” adlı film, programının dördüncü yılında, Visual AIDS’in Yayılımlar seçkisiyle devam ediyor. Dünyanın farklı bölgelerinde HIV ile yaşayan insanların gerçek hikâyelerine odaklanan videolar, AIDS ve COVID19 salgınlarının ortak noktaları, farklılıkları ve sergiledikleri eşitsiz dağılım üzerine düşünme olanağı da sağlıyor. Program, 122 Aralık tarihleri arasında Pera Müzesi web sitesi üzerinden çevrimiçi olarak izlenebilir. GÖSTERIM PROGRAMI Buradayım! Yayılımlar 1 – 22 Aralık 2020 4 Sağlık Bakanlığı (6’58) , Ministry of Health 4 Bu Doğru; Zak, Yaşamı ve Sonrası (6’58), This is Right; Zak, Life and After 4 Kendime Dikkat Ediyorum (6’20), Me Cuido 4 Kadınlardaki Görünmezlik Sendromu (7’38), Female Disappearance Syndrome 4 Adına Aşk Dediler Ama Gerçekten Aşk mıydı? (8’35), They Called it Love, But Was it Love? 4 Amaç Bulmak (8’), Finding Purpose. Sağlık Bakanlığı Sedat Girgin ‘Abartılar Diyarı’ sergisi Galeri 77’de Galeri 77’de üçüncü kişisel sergisini açan Sedat Girgin, “Abartılar Diyarı” isimli tümü 2020 yılında üretilmiş resimlerden oluşan yeni serisiyle gösteri toplumu eleştirisine odaklanırken özellikle pandemi sürecinde daha da önem kazanan sosyal medya üzerindeki yapmacık kimlikleri ve sahte algıları sorguluyor. 19 Kasım’da başlayan sergi 19 Aralık’a kadar görülebilir. Günümüzün dijitalgörsel kültürüne şekil veren Instagram ve Facebook gibi mecralarda oluşturulan basmakalıp profiller meselesinden yola çıkan Girgin, sosyal medyadaki yapmacıklığı dolaylı biçimde ele alırken, konformizm ve özentiliğin yarattığı kişisel ve toplumsal değer çatışmalarının insan psikolojisinde yarattığı tahribatı gözler önüne seriyor. Sergi, Galeri 77’de pazartesi ve cumartesileri 10.0018.00 saatleri arasında görülebilir. kelimelerle çizmek Bu ay, 25 yılı geride bırakan Açık Radyo’nun sevilen programı Açık Gazete, ünlü şiarı, “Kâinatın tüm seslerine, renklerine, titreşimlerine ve şimdi de çizimlerine” diyerek, karikatürist KONUK İzel Rozental’ı “karikaYAZAR tür anlatmak” için davet ELIF ÇORUH edeli 2.5 yıl oldu. Rozental, her pazartesi, seçtiği editöryal karikatürleri anlatarak ya da kelimelerle çizerek dünya da bir ilki gerçekleştirmeye devam ediyor. Bugün Ömer Madra, Özdeş Özbay, Feryal Kabil ve Robılınd Tayar’ın hazırladığı Açık Gazete, her ne kadar bir radyo programı olsa da sonuçta bir gazete de olması gereken her köşeye sahip. “Haftanın Karikatürü” köşesi, Rozental’ın yorumsuz, usta anlatımıyla karikatüre görebildiğimizden daha derin bir anlam katıyor. Kendisiyle karikatürü, karikatür anlatmayı konuştuk. n 30 Nisan 2018’de başladığınız o ilk programda, önce karikatürün çok tehlikeli bir iş olduğunu ve karikatür anlatmanın daha da tehlikeli olduğunu söylüyorsunuz. Öncelikle karikatür neden tehlikeli? Onu bana değil de doğrusu bilmiyorum da kime sormak lazım. Ama bugün değil, yaklaşık bir on yıldır tehlikeli bir iş oldu. Cumhuriyet gazetesine bakacak olursak, bugün yazılı basında en çok karikatür yayımlayan gazete. 17 Kasım’daki programda Murat Sayın’ın çizimini haftanın karikatürü seçtik. Gazetenin birinci sayfasında gayet de görünür bir şekilde, sayfanın ortasında, haberin içinde kullanılması, beni çok eskilere götürdü. Eskiden yazılı basında, büyük gazeteler karikatürsüz olmazdı. Sosyal medya, hızlı iletişim n Evet, o yayında “Editoryal ve siyasi karikatürün, evrensel medyadan da silindiği bu dönemde, bu boyda bir karikatür görmek, umut verici” diyorsunuz. Ve “Karikatür gazetelerin vazgeçilmez bir unsuruydu, giderek yok oldu” diye de ekliyorsunuz, sizce, tehlikeli olmasından dolayı mı gazetelerin ilk sayfalarından silinmeye başladı? Tesadüf az önce telefonda, Fransız Le Monde Gazetesi’nden karikatürist Plantu ile konuşuyorduk. Hal hatırdan sonra, “Ne oluyor” dedik. Şimdi şöyle bir şey var değişen, sosyal medya ve hızlı iletişim. Eskiden mesela bir karikatürden hoşlanmayan bir okur, üşenmezse mektup yazardı. O mektubun gelmesi, editöre ulaşması, gazetenin sorumlu müdürüne ulaşması zaman alırdı. Gelene kadarda konu soğurdu. Şimdi öyle değil. Bugün artık birisi tetiklemeye kalkmasın, editör, binlerce, abartmıyorum binlerce tepki mesajıyla karşı karşıya kalıyor. Ürküyorlar, korkuyorlar o zaman en kolay yolu seçiyor, nedir o? Karikatür olmayı versin. n Ve buna rağmen siz bir de anlatmayı seçtiğiniz? Anlatmak gerçekten, çok tehlikeli. Karikatürü görmeyenlere anlatmaya çalışıyorum. Çok soğukda olabilirdi. Bu dünya da ilk yapılmış bir şey. Her hafta beş altı karikatürü al, önüne koy ve bunu görmeyen radyodaki dinleyiciye anlat. Bana en büyük ödül müzisyen Muammer Ketencoğlu’ndan İzel Rozental geldi. Kendisi çocukluğundan beri görmüyor ve “Ben bugüne kadar her şeyi okuyabiliyordum fakat karikatürü görmüyordum. Senin sayende onu da görmeye başladım” dedi. Bu bana hakikatten muazzam bir şevk ve güç verdi. n Herkes yapamaz sanırım. Siz bir karikatürist olarak bunu başarıyor olabilir misiniz? Onu bilemiyorum. Ama bir şey itiraf edeyim ben kendi karikatürümü anlatamıyorum. Çünkü şunu yapmaya çalışıyorum, bir fıkra gibi espriyi en sona saklıyorum. İşin hani mizah yönü neresiyse, vurucu yeri neresiyle onu sona saklıyorum. Yorum yapmıyorum. Yorum yapmamaya çalışıyorum. Zaten bana programda yardımcı olanlar Ömer Madra, Özdeş Özbay olsun daha önce Can Tonbil olsun hiçbiri yorum katmıyorlardı birlikte anlatıyoruz karikatürü, yorum varsa o haberler ilgili, gündemle ilgili yorumlar oluyor. Dünya gündemi n Programda sadece Türkiye’den değil hatta daha çok dünyadan seçki yapıyorsunuz... Özellikle yapıyorum. n Bu kadar seçkiyi, nasıl oluşturuyorsunuz? Bir kere meraklıyım. Hafta içinde sosyal ağları takip ediyorum. Dünyada yayımlanan ne var, bakıyorum. Birde yurtdışında ‘Cartooning For Peace’ in üyesiyim. Yayımlanmış olan özellikle evrensel ve gündemi meşgul eden konularda birçok karikatüre bakıyoOğuz Demir’in eseri. rum. Aslında radyonun çizgisiyle de örtüşüyor bu. Açık Gazete’de dünya olaylarına yer veriliyor ve dünya gündemi çok yer alıyor. Dolayısıyla ben de bunla ilgiliyim ve hafta içi 3040 karikatür topluyorum. Sonra bunların içinden bir ayıklama yapıyorum. Bazı karikatürlerin anlatılması gerçekten çok güç. Anlata bileceğimi düşündüklerimi ayırıyorum. Çünkü bir görseli anlatıyorum ve bu çok güç. Kelimelerle anlatabileceklerimi buluyorum. Tamamen görsele dayalı olanı anlatamam. Mesela bu hafta Oğuz Demir’in karikatürü öyleydi. Bakmadan anlatamayacağım bir karikatürdü. Önceden böyle bir denedim. Aklımda kalanları anlatayım dedim ama öyle hiç olmuyor. n Dünyada olan olaylara bizim karikatüristlerimiz çok yer vermiyor mu? Sık sık dile getirdiğim bir görüşümdür bu! Bizde çok yetenekli, dünya çapında yetenekli karikatüristler var. Hakikatten çok iyi karikatüristler. Fakat o kadar içimize gömülmüşüz ki ve bu yeni bir şey değil, çok eskilerden başlarım, Türk karikatürünün babası sayılan Cemil Cem’den, Ramiz Gökçe’ye, Cemal Nadir Güler’e yani bunlardan sonra 50 kuşağı gelir. Hep kendi içimize gömüldük, iç politika! Yurtdışına dünyaya gözlerimizi yumduk. Oysa dünyaya biraz bakabilsek, başka bir gözle bakabilsek, neler oluyor, nedir? İnanın bizim karikatürcülerimiz dünya çapında ünlü olur. Ama sadece yarışmalarda kendilerini gösteriyorlar. Çizgilerle anlatmak n Sizin için ne ifade ediyor? Güldürürken düşündüren, düşündürürken güldüren veya çizgilerle anlatmak, çizgiyle başyazı yazmak bunlar hep klişe tanımlar tabii... Aslında karikatür çok güçlü bir iletişim aracı. Çok güçlü çünkü gazeteyi elinize aldığınızda ilk bakılan karikatür oluyor, artık anlasa da anlamasa da kendine göre bir yorum çıkarıyor. Her zaman için güçlü. Şu an yazılı basından elini ayağını, zorunlu olarak çektiği için sosyal medyada, portallarda var, haber portallarında var. Karikatürsüz yapılamıyor. Çünkü gerçekten çok vurgulayıcı bir sanat. Muhammet Şengöz’ün “Deprem” karikatürü, çok etkileyici... n İnsanın içine işliyor değil mi? Bir çizer olarak, daha iyi mi görüyorsunuz ve sizin anlatımınızla daha mı etkileyici oluyor. Ben çizer olarak, karikatüre baktığım zaman çizer gözüyle bakıp beğeniyorum. Çok beğendiklerim oluyor hatta kıskandıklarım oluyor. “Vay nasıl yakalamış bunu” diye düşünüyorum, onları daha büyük bir şevkle anlatıyorum o zaman. n Sizi dinlerken fark ettim ki ben bu kadar derin görmüyormuşum. Plantu’nun liberté égalité fraternité, çizimi örneğin, öyle ayrıntıları yakalayıp söylüyorsunuz ki şaşırıyorum. Bu ayrıntıları görme, artık mesleki deformasyon diyebiliriz. Eşim bile söylüyor “Ben daha önce bunu görmemiştim” diye ve birçok tanıdığım, programdan sonra da aldığım geri dönüşlerde “Biz bu karikatüre o gözle” bakmamıştık diyorlar. Program için seçtiklerimi kendi sosyal medya hesabımdan paylaşıyorum bir gün önce ve dinleyiciler, takipçilerim yorumluyorlar ve ben anlattıktan sonra böyle daha iyi oldu diyorlar. Ve programda bizim en iyi karikatürü seçme gibi bir düşüncemiz yok. Hepsi çok iyi karikatürler. Örneğin Türkiye’den en çok Tan Oral’a ve Zafer Temoçin’e yer vermişim. Bu tamamen gündeme uygun olduğu için seçtiğim eserler. Bugün cesur bir karikatür bulmak çok zor. BAĞIMSIZ KÜLTÜR SANAT SEN BAŞKANI KAFA: ‘Pandemi sonrasını kitaplara dökmeliyiz’ Sanatçı Oktay Dalaysel hayatını kaybetti Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) emekli başkemancısı Oktay Dalaysel, 82 yaşında yaşamını yitirdi. CSO’da 40 yılı aşkın keman sanatçılığı yapan Oktay Dalaysel ve uzun yıllar başkemancı olan Dalaysel, evinde rahatsızlanması sonrası yapılan müdahaleye karşın kurtarılamadı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Twitter hesabından başsağlığı mesajı yayımladı. Dalaysel’in cenaze namazı, dün öğle namazının ardından Kocatepe Camisi’nde kılındı. Dalaysel, cenaze namazının ardından Karşıyaka Mezarlığı’na defnedildi. l ANKARA/Cumhuriyet SARP SAĞKAL Bağımsız Kültür Sanat Sen Genel Başkanı Alper Kafa, koronavirüs salgınında sanat alanı için yapılabilecekleri belirlerken, dünya örneklerini incelemek gerektiğini söyledi. Kafa, “Mesela İngiltere, pandeminin başında bütün tiyatroları kapattı ve ‘Geçen yıl ne ciro yaptıysanız aynı rakamın yüzde 70’ini ödeyeceğiz’ dedi. Royal Academy, 2 yıl boyunca kapalı olacağını açıkladı. Bunlar tabii ki ekonomiyle doğru orantılı çalışmalardır. Ancak biz ne yapacağımızı açıklamadık. Sanatı bir kapattık bir açtık” dedi. Salgın sonrası için de çağrı yapan Kafa, “Pandemi sonrasında yaşadığımız bu dönemi sahneye koymamız, kitaplara dökmemiz lazım” ifadelerini kullandı. Bağımsız Kültür Sanat Sen Başkanı Kafa, koronavirüs salgını sırasında sanat alanında yapılabilecek çalışmaları anlattı. Türkiye’nin sanat için belirleyeceği planını hazırlarken dünya örneklerine bakması gerektiğini söyleyen Sanatçılar, varsa Kafa, “Mesela İngiltere, pandeminin başında bütün ticepten yiyecek yatroları kapattı. SonTiyatrolar için açıklara tüm onlara ‘Geçen yıl nan 12 milyonluk yardıne ciro yaptıysanız aymın yetersiz olduğunu benı rakamın yüzde 70’ini lirten Kafa, “İyi niyetliyiz ödeyeceğiz’ dedi. Royal ama salgını iyi yönetemiAcademy tiyatrosu, Niyoruz. Tiyatrolar için verisan ayında 2 yıl boyunca len bu paranın sahne emekperdelerini kapattığını duyurdu. ‘Ancak 2 yıl boyunAlper Kafa çilerine gitmeyeceği açık. Bunların çoğu sahne için ödeca edebi kurul yapacağız’ dedi. nen kiralara gidecek. Hükümet Bu kurulda pandemi sonrası eserlede bu rakamlarla özel tiyatroların bir rin oluşturulması için çalışma yapacak eser koyamayacağını biliyor. Sadece parlarını söylediler. Kurulda STK’lar, yönet mağa bal çalmak ve eleştirileri kesmek menler, yazarlar olacağı belirtildi. Yani için bu yardımları yapıyorlar” diye konuşzor şartları olumlu hale çevirecek bir uy tu. Sanatçıların yaklaşan kış döneminde gulama yapıldı” ifadelerini kullandı. Ben sorun yaşayabileceğine işaret eden Kazeri çalışmaların Türkiye’ye uyarlanabi fa, “Sanatçılar kışı varsa kendi ceplerinleceğini belirten Kafa, “Bunlar tabii ki den, ailelerinden geçirecekler ya da esas ekonomiyle doğru orantılı çalışmalardır. işleri dışında bir iş yapmak zorunda kalaAncak biz ne yapacağımızı açıklamadık. caklar. Sanata bir yardım yapılması lazım Sanatı bir kapattık bir açtık” dedi. ama bu yardımı yaparken dekorcuları da, ışıkçıları da, bale öğretmenlerini de, oyuncuları da düşünmek lazım” dedi. ‘Devlet sergilere gitmeli’ Sanatçıların ve bağımsız kuruluşların pandemi döneminde kendi başına bir çaba içinde olduğunu söyleyen Kafa, “Şu anda dijital sergiler deneniyor, sosyal medya üzerinden çalışmalar deneniyor. İstanbul Şişli’deki Mongeri Binası’nda, pandemi hikayesiyle uyumlu sergiler açılıyor. Bunların devlet kademesinde de ilgi görmesi, devlet insanlarınca ziyaret edilmesi, desteklenmesi lazım” çağrısı yaptı. Pandemi sonrası için sanatçılara da seslenen Kafa, “Şu an sanatçılar için, edebiyatçılar için zaman bol. Şu yaşadıklarımızı kaydetmemiz gerekiyor. Bu pandemi sonrasında yaşadığımız dönemi sahneye koymamız, kitaplara dökmemiz lazım. Veba gibi kolera gibi hastalıklar nasıl filmlere, oyunlara konu olduysa bu salgın da olabilir” dedi. l ANKARA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear