22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR 13 18 KASIM 2020 ÇARŞAMBA İSTANBUL BÜYÜKŞEHIR BELEDIYESI SALGIN ÖNLEMLERINI SIKILAŞTIRDI Kültür etkinlikleri yeniden iptal İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), koronavirüs salgını önlemleri kapsamında kendi bünyesindeki kültür merkezlerini ve müzeleri yarından itibaren kapatacak. Kapalı salonda izleyicisi olan sahne sanatları da çevrimiçi olarak yapılacak. Çevrimiçi etkinliklerle ilgili olarak daha sonra detaylı bir açıklama gelmesi bekleniyor. İBB'den yapılan açıklamada, “Sayın Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca'nın açıklamalarına göre ülkemizde salgının en yoğun yaşandığı kent İstanbul'dur. Buna göre vaka ve ölüm sayılarının yaklaşık yarısı İstanbul'da gerçekleşmektedir. Benzer bir veri, İBB ve iştirakleri çalışanları açısından da geçerlidir” denilerek alınacak önlemler duyuruldu. Buna göre Cemal Reşit Rey’deki etkinlikler ve Şehir Tiyatroları oyunları, internet üzerinden seyircilerle buluşturulacak. Etkinlikler önceden seyircili olarak yapılıyordu. Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu bugüne kadar İBB’nin kendi bünyesi dışındaki etkinlikler için de tahsis edilebiliyordu. Yeni açıklanan önlemlerde, CRR’deki mekân tahsis etkinlikleri dahil hiçbir etkinlik yapılmayacak. Yüz yüze yapılması planlanan İSMEK etkinlikleri de iptal edildi. Koronavirüs salgınının başından bu yana kapalı olan 13 kültür merkezinin de kapalı kalmaya devam edeceği açıklandı. Mekân, doğa, KONUK YAZAR EMEL SEÇEN sıkışmışlık: KAPAN Kendi kurtlarına yenik düşen insanlarla umutlu insanların açmaz dünyası Filmi izlerken sanki Atlas dergisinin sayfalarında kaybolmuş gibi hissediyorum ki yanılmıyorum da. Yönetmen Seyit Çolak, yıllar önce hayalini kurduğu bu projeyi memleketimizin güzel ve gizli diyarlarından esinlenerek tamamlamış. Filmin bir diğer özelliği Bozcaada’da yaşayan senarist Güven Adıgüzel ile birlikte senaryoyu yazmış olmaları ama çoğu bir araya gelmeden. Bir araya gelmeden hayatın gerçekliğine bu kadar uygun, ister taşra da ister şehirde olsun, insanın değişimi, değerleri ve hayattan beklentileri üzerine güzel bir sentez. İlk uzun metrajlı filmi, Moskova Film Festivali’nde boşuna övgü almıyor ve iki saat boyunca bizi perdeye kilitlemiyor! Hikâye küçük bir adada geçiyor. Bu ada Isparta ilimizin, Şarkikaraağaç ilçesinin Gedikli köyü ve Beyşehir Gölü üzerindeki en büyük ada, Mada. Ve ağırlıklı balıkçılık yapan insanlar. Filmde Onur Dilber karakterinin ailesine yağmur yağarken tek kat evlerinin saçakları altında korunmak için söylediği “Deli yağmurlar başladığı zaman” ile gelişiyor. Çünkü filmin açılış ve gelişme sahnesini oluşturan, karda bata çıkan ve yaşam mücadelesi veren sahneler, üçüncü kez karşımıza çıktığında sonuç kısmına evriliyor. Dominantlığı ve her şeyde kendini var etme, arkadaşlarını bir personel gibi kullanma, aslında erkekler dünyasında da liderin kim olduğunu bize sunmakta. Çünkü Onur Dilber karakterinin çocuğu, eşi vardır. Evi, her şeyi vardır, hatta onun yüzünden vefat eden arkadaşının ölümü ardından bile acının, maddiyat ile yer değişmesi, eve bir kayık ile getirtilen küvet ile anlatılır. Küvet, ölümü betimlerken aslında insanoğlunun nasıl bir anda her şeyi unutabildiğinin de bir yansımasıdır adeta. Yoksa gölün ortasında köylü insanın küvetle ne işi var! Sonrası ise yine erkek egemen üzerinden çocuk sahip olamayan ve filmin başında Hz. İbrahim’in oğlunu kurban edişi gibi eğer bir evlatları olursa yine kayıkla getirilen koç kesilecektir. Baba adayı da hem çocuk ister hem o kurbanı kesebilecek gücü kendinde bulamaz. Çocuk henüz olmamıştır ama o, kesme provaları yapar. Seyit Çolak’ın yönettiği filmde başrolleri Onur Dilber, Münibe Millet, Serkan Altıntaş ve Sami Aksu paylaşıyor. Her şey tek tek çözülür. Koyunları ölümden kurtarmak için alınan kapan, Onur Dilber karakterinin bir gün çok sevdiği Çakır isimli köpeklerinin kurt tarafından ölümü ile çözülmeye başlar ve kurdun yavrusunu, çalıklar içinde bulur ve öldürür. Serkan Altıntaş karakteri ise onu saklayan, yani baba adayı olandır. Aslında kendi yavrusunu da saklamaktadır. Kapan filmi, hırslarına yenik düşen bir baba ile baba olmak isteyen, yaşamı dar alanda geçen ama hayatı anlayış farklıları üzerine müthiş kurgulanmış. Serkan Altıntaş karakterinin parmaklarından namlu yaptığı sahne ve eşine dönüp dediği “Gözünü kırpamadan vurdu sanki karşısındaki düşmanıydı” derken insanoğlunun doğadaki vahşetini de sunmakta. Film, doğurmanın ve aile olabilmenin çocukla olduğu ve kadınların anne olmayı “yeşermek” ve hayata dal vermek olarak biçimlediği, erkek egemen bir toplumda, ilkçağların avcı kültürüne de bir nevi götürmekte. Kaldı ki hayvanları anlamayışımız, bir kurdun insana neler öğretebileceğinin de açık şekli. Çekimleri Ardahan ve Isparta’da geçen, bir ay süresince o kadar gerçek iş çıkarıp hastalanmalarına, hatta çekim aralarını hastanede tedavi ile geçiren ekibi yürekten kutluyoruz. (Yönetmen: Seyit Çolak. Senaryo: Seyit Çolak, Güven Adıgüzel. Görüntü yönetmeni: İlker Berke. Kurgu: Naim Kanat Oyuncular: Onur Dilber, Sami Aksu, Münibe Millet ve Serkan Altıntaş.) Kapan filminin parlayan yıldızı, yönetmenin ilk filmi gibi kendisinin de ilk filmi olan Halit karakteriyle Yüksel Akça. Tabii özellikle halkımızın Seksenler dizisinden anımsayacağı Rıza Komiser karakteri ile Onur Dilber ve Serkan Altıntaş. Dünya prömiyerini 41. Moskova Film Festivali’nde yapan ve övgü ile bahsedilen, ardından 3. Uluslararası Nepal Film Festivali'nde “En İyi Film”, 5. Uluslararası Saidia Film Festivali'nde “En İyi Film”, 9. Uluslararası Malatya Film Festivali'nde “En İyi Yönetmen” ve “En İyi Müzik” (Ali Saran), 7. Uluslararası Antakya Film Festivali'nde “En İyi Yönetmen” seçilen haftanın en başarılı ve Türk yapımı filmi Kapan’ı izleyin. Korkunç Ivana İKSV’DEN YENI ÇEVRIMIÇI FILMLER İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen İstanbul Film Festivali, yeni bir seçkiyle 2029 Kasım tarihlerinde dijital ortamda izleyiciyle buluşuyor. Kasım seçkisi yine festival programından San Sebastian, Venedik, Tallinn, SXSW film festivallerinde ilk gösterimlerini yapmış 10 filmi içeriyor. Filmler, “filmonline.iksv.org” adresinden çevrimiçi olarak yapılıyor. Biletler bu sabah satışta filmonline.iksv.org adresinden izlenecek filmlerin biletleri aynı site üzerinden alınabiliyor. Bilet alınan filmler, gösterime açık kaldıkları 5 gün boyunca izlenebilecek. Her gün 21.00’de bir film gösterime açılacak ve 5 gün sonra 21.01’de gösterimden ve sistemden kalkacak. Önceki seçkilerde olduğu gibi her seansın bilet kapasitesi sınırlı. Filmlere teker teker bilet alınabiliyor veya kombine film paketi satın alarak 10 filmin tamamı daha avantajlı bir fiyatla izlenebiliyor. Türkçe altyazılı olarak yapılacak gösterimlere yalnızca Türkiye’den erişilebiliyor. Biletler bugün saat 10.30’da filmonline.iksv.org adresinden satışa sunuluyor. “İstanbul Film Festivali Çevrimiçi Gösterimleri Kasım Seçkisi” filmleri: l 20 Kasım5 Kasım: Balina Avcısı/Philipp Yuryev. l 21 Kasım26 Kasım: Nerede O Eski Mafyalar/Franco Maresco. l 22 Kasım27 Kasım: Denize Açılan Pencere/Miguel Angel Jimenez. l 23 Kasım28 Kasım: Kas/ Gerard Johnson. l 24 Kasım29 Kasım: Charles’ın Bakışı/Marc di Domenico, Charles Aznavour. l 25 Kasım30 Kasım: Geçmişin İzleri/Zacharias Mavroeidis. l 26 Kasım1 Aralık: Altın Sesler/Evgeny Ruman. l 27 Kasım2 Aralık: Aşk Dersleri/Chiara Campara. l 28 Kasım3 Aralık: Yaşlı Adam/Oskar Lehemaa, Mikk Mägi. l 29 Kasım4 Aralık: Korkunç Ivana/Ivana Mladenovic. Büyük ödül bu yıl İran’a gidiyor Karikatürcüler Derneği tarafından düzenlenen Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması bu yıl 40. kez yapıldı. Konusu “Adalet, Demokrasi ve Özgürlük” olan yarışmada 5 bin dolarlık büyük ödülü İranlı karikatür sanatçısı Sajad Rafeei kazandı. 1974 yılında ilk kez Akşehir’de düzenlenen yarışmaya 12 Eylül 1980 askeri darbe döneminde, tüm derneklerin kapatılması nedeniyle “zorunlu” olarak 8 yıl ara verilmişti. 1989 yılında yeniden örgütlenen yarışma, dünyanın her yerinden karikatür sanatçılarını bir araya getiriyor. Yarışmaya bu yıl 75 ülkeden 750 karikaYarışmanın büyük ödülüne İranlı karikatür sanatçısı tür sanatçısı 2 bin 259 çalışma ile katıldı. Sajad Rafeeı’nin çalışması değer görüldü. Erdoğan Başol, Kadir Doğruer, Ahmet Öztürklevent, Metin Peker ve Deniz Zeyrek’ten olu zanchev (Ukrayna). şan yarışma jürisi kazananları belirledi. l Karikatürcüler Dernegi Özel Ödülü: Marko İranlı sanatçının dışında 1000 dolarlık baIvic (Hırvatistan). şarı ödüllerini Grzegorz Szumowski (Polonya), lJüri Özel Ödülü: Mojmir Mihatov (Hırvatistan). Cemalettin Güzeloğlu (Türkiye), Anon Anindito l Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülü: Alire(Endonezya), Musa Gümüş (Türkiye) ve Xavier za Pakdel (İRAN). Bonilla (Ekvator) kazandı. l Koç Holding Özel Ödülü: Vladimir KazaDiğer ödüller ise şöyle: nevsky (Ukrayna). l Turhan Selçuk Özel Ödülü: Borislav Stanko lİstanbul Büyükşehir Belediyesi Özel Ödülü: vic (Sırbistan). Oleksiy Kustovsky (Ukrayna). l Semih Balcıoğlu Özel Ödülü: Vladimir Vasili l Akşehir Belediyesi ve Nasreddin Hoca Özel ev (Rusya). Ödülü: Nikola Listes (Ukrayna). l Ferit Öngören Özel Ödülü: Konstantin Kal FOX TV Özel Ödülü: Aleksei Kivokurcev (Rusya). Tiyatro sahnesinin ‘Yıldız’ı anılıyor Türk tiyatrosunun usta sanatçısı Yıldız Kenter, ölümünün 1. yıldönümünde anılıyor. 17 Kasım 2019’da tedavi gördüğü hastanede 91 yaşındayken hayatını kaybeden Kenter, kariyeri boyunca 100’den fazla tiyatro oyunu, film ve dizide rol aldı. Usta oyuncu Müşfik Kenter’in ablası olan sanatçı, Ankara Devlet Konservatuvarı’nı bitirdikten sonra Ankara Devlet Tiyatrosu’nda çalıştı. Kenter, ABD ve İngiltere’de oyun Yıldız Kenter culuk öğretiminde yeni teknikler üzerine de çalışmalar yaptı. Usta sanatçı, 19561959’da çalıştığı Devlet Tiyatrosu’ndan ayrıldıktan sonra bir yıl Muhsin Ertuğrul ile çalıştı, daha sonra kardeşi Müşfik Kenter ve eşi Şükran Güngör ile Kent Oyuncuları topluluğunu kurdu. Ankara Devlet Konservatuvarı, İstanbul Belediye Konservatuvarı ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde bölüm başkanlığı da yapan usta sanatçı, üç kez Altın Portakal ödülünün sahibi oldu. Yıldız Kenter, kariyeri boyunca ulusal ve uluslararası birçok festivalde “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü kazanırken 1995’te Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tiyatro sanatına katkılarından ötürü “Onur Ödülü”ne layık görüldü. Sanatçı, ayrıca 1998’de Cumhurbaşkanlığı Büyük Kültür ve Sanat Ödülü, 1999 ve 2000’de Afife En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü aldı. Konser bir törendir, bir şölendir Konser bir törendir: Çalanıyla ve dinleyicisiyle, salonun kapısından girişiyle, müziği dinlemedeki sessiz adabıyla, bittikten sonraki alkışıyla, binanın kapısından çıkışıyla, saygınlığın başrol oynadığı uzun bir tören. Avrupa’daki eski konser filmlerini izliyorum: Kolalı gömlekler, saten papyonlar, jilet gibi ütülü pantolonlar... Gerek dinleyiciler, gerekse yorumcular son derece bakımlı. Kadın dinleyicilerde siyah sade giysiler, inci kolyeler, saçlar özenle taranmış; kimsede abartılı makyaj yok. Tabii hiç kimsenin cep telefonu olmadığı dönemlerden söz ediyorum. Kimse birbirinin ensesinden uzanıp sahneyi kayda almaya çalışmıyor. Kimsenin yanındakini rahatsız eden telefon ışığı yok. Hiçbir sanatçının pantolonu buruşuk veya papyonu kaymış değil. O sırada seslendirilen yapıtı yorumcu da dinleyici de o kadar iyi tanıyor ki herkes dinlerken nefesini tutmuş, sahne ve seyirci bir bütün olmuş. Bölüm aralarının anlamını da çok iyi biliyorlar: O araların anlamı, aynı yapıt içinde yeni tempo farkına geçerken bir nefes. Allegro’dan Andante’ye geçiyorlar. İlk bölümün neşeli havasından, genellikle her zaman ağır ve vakur olan sonraki bölüme. O arada yorumcuların beyninde müzik devam ediyor. Bölüm araları dinleyicinin öksürmesi için şefin işaret verdiği ayrı bir öksürme molası değil. Öksürüğü olmayan bile mecburmuş gibi boğazını temizlemiyor. İkinci bölümde derin düşünceye dalan meditatif bir anlatım var. Eser biterken işgüzar bir dinleyici çabuk davranıp alkışa başlamıyor. Tam tersine, şef kollarını indirdikten sonra bile kısacık bir süre, bir an nefes aralığı veriliyor. Yorumcunun besteciyle arasındaki o son, iç vedalaşmasını bir an saygıyla bekliyor. Sonra kurulmuş gibi bir arada alkış başlıyor. Tezahürata gelince en fazla “bravo” sözcüğünü duyuyoruz. Ama alkışlar o kadar gür ki! Hiç cılızlaşmadan devam ediyor. Solist bis yapmazsa “Bi daha bi daha” diye tempo tutanlar da yok, futbol maçı gibi parmaklarını dudağına götürüp ıslık çalanlar korosu da yok. Konser bitince seyircinin sahneye saygısı devam ediyor: Çalanların sahneden ayrılmasını bekliyor, neden sonra kalkıp paltosunu giyiyor ve önündekini itip kakmadan salondan çıkıyor. Konser adeta kutsal bir tören. Tören bitmiş, seyirci sanki ibadethaneden çıkıyor. Hatta dikkat ediyorum, bir süre kimse kimseyle konuşmadan yürüyor. Dinledikleri müziğin büyüsü bozulmamalı! Kayıt dinlemek canlı konser yerine geçer mi? “Evimde en mükemmel kaydı koyup en iyi yorumcudan dinlerim” dediğinizde bu nereye kadar mümkündür ki? Telefon çalar, kapı çalar, acıkırsınız, yerinizden kalkınca müziğin akışı kesilir. Canlı konserin ortamına girmeniz ise daha o kültür merkezinin merdivenlerinde başlar. Salondaki koltuğunuza kurulmanız, program notlarını okumanız, orkestranın girişini izlemeniz ve şefin sahneye gelip izleyiciyi ve orkestrasını selamlayışını görmeniz, bir bütünün parçalarıdır. Canlı yorumu izlemek o anda yorumcunun soluğuna tanık olmaktır. Yapıtın yazıldığı zamanı bestecisiyle, yorumcusuyla birlikte solumaktır. Bestecinin kendi köşesinde, kendi iç kulağı ile yarattığı yapıtları layıkıyla yorumlamak için de keyif alarak dinleyebilmek için de önce donanım sonra da donanımı kullanabilmenin yaratıcı boyutları geliyor. AKM günlerimizde, çalınacak yapıtları önceden evde dinlemiş, hatta değişik yorumcuları art arda dinleyip kıyaslamış, besteci ve dönemi hakkında bilgi edinmiş bir dinleyici kitlesi vardı. Hatta programın bütünü üstüne de fikir yürütürler, seçilen yapıtların zaman ve biçem olarak birbirine uyup uymadığını tartışırlardı. Şu günlerde konser salonuna gidemeyenler büyük ustaların eski, siyah beyaz filmleriyle avunabilirler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear