23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 31 EKİM 2020 CUMARTESİ HABER BİK’in gazetemize verdiği 45 günlük ilan kesme cezasına yapılan itirazı mahkeme reddetti Cumhuriyet’i susturamazsınız Basın İlan Kurumu (BİK) tarafından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile ilgili gazetemizde ve cumhuriyet.com.tr’de yayımlanan yaklaşık 15 haber ve Pasifik Gayrimenkul Yatırım İnşaat AŞ’nin şikâyeti üzerine gazetemize verilen toplam 37 günlük ilan kesme cezası ile cumhuriyet.com. tr’ye verilen toplam 8 günlük ilan kesilmesi cezasına yapılan itirazlar mahkeme tarafından ZEHRA reddedildi. Gazetemiz avukatları verilen cezalaÖZDİLEK ra karşı Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapacak. Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen, İstanbul Barosu’nun eski başkanlarından Turgut Kazan, avukat Celal Ülgen ve Bilişim Hukuku Uzmanı Gökhan Ahi gazetemize verilen cezalarla ilgili gazetemize konuştular. ESKI AİHM YARGICI RIZA TÜRMEN “Basın özgürlüğü bu böyle oluyor gademokrasinin çok teliba. Basın özgürlümel bir unsurudur. ğü Türkiye’de son deBasın özgürlüğü derece sınırlandırılmış. mokrasinin bekçisiZaten sınırlandırıldir. Basının görevi mış üstüne bir de hayanlışları görüp eleşberler engeleniyor. tirmek, yanlışları halİşin şu tarafı herkeka göstermektir. Basın görevi bu. Tabii Rıza Türmen sin tanıdığı kamuoyunun yakından bilbu demokratik ülkediği kişileri eleştirme ler bakımından böyle. Demok hakkı çok daha geniştir. Yurasi ile yönetilmeyen ülkelerde karısı eleştirilince basına her basın özgürlüğü çok tehlikeli türlü baskı ve engelleme gelidir. Gerçekleri halka bildirmek, yor. Cumhuriyet’e verilen ceışık tutmak rejim bakımından zalar AYM’de ne çıkar bilmiyoçok tehlikelidir. Onun için de rum ama AİHM’de mutlaka ve mokrasi ile yönetilmeyen ül mutlaka basın özgürlüğü olakelerde yapılan ilk işlerden bi rak değerlendirilecektir. Sözri basın özgürlüğünü ortadan leşmenin 10. maddesinin ihlakaldırmaktır. Halkın tek bir el li olacağından hiçbir kuşkum den tek bir sesten bilgilendiril yoktur. Türkiye’de özgürlüklemesini, kendi propaganda me rin sağlanması AİHM’ye mi bıkanizmesini sağlamak şeklin rakıldı bir tek. Giderek bu böyde tezahür eder. Türkiye’de de le oluyor.” AVUKAT CELAL ÜLGEN Basın İlan Kurumu ğü, demokrasi, hak “sosyal kamu hizmeve adalet karşıtlığıti veren” bir kurum dır. Siyasi iktidar bu olduğunu, asal gökurumu da bir sanrevinin resmi ilanlasür organı gibi korrın hak ve adalet ölkutma ve susturma çeğinde dağıtılmasıgiyotini olarak kulnı sağlamak olduğulanmaktadır. Cumhunu yadsıyacak şekilde bir çalışma yönteCelal Ülgen riyet gazetesinin yüz yıllık yayın refleksimi benimsemiştir. Bu ni değiştirmeye yöçerçevede iktidara dokunan nelik bu girişimler siyasi iktive eleştirel haber yapan gaze dara beklenen yararı getirmetelere “ilan kesme” cezası ve yeceği gibi tam tersine iktidarrilmesi aslında iktidar yanlı dan uzaklaşmanın ve yitip gitsı tek tip medya yaratma sev menin de nedenleri arasında dasının bir sonucudur. Ne ya yer alacaktır. Cumhuriyet Gazık ki iktidar bu yönde, huzetesi Mustafa Kemalin aydınkuku kendi hukuku yaparak, lık düşüncesinin, Cumhuriyemedyayı kendi medyası yapa tin, Aydınlanmanın gazetesirak doymak bilmeyen bir efor dir. Hiçbir iktidarın gücü Cumile nalıncı keseri gibi ‘hep ba huriyet gazetesinin kollarını na’ yontmaya devam ediyor. bağlamaya, onu susturmaya Bugün Basın İlan Kurumu’nun ya da pasif duruma getirmeye bu yanlı tutum ve uygulama yetmeyecektir. Geçmişte örları aslında düşünce özgürlü nekleri görüldüğü gibi... ESKI İSTANBUL BAROSU BAŞKANI TURGUT KAZAN Çok açık bir biçimbaşvuru kararlarınde BİK’in bazı gazeteda da yine bu değerlere yönelik bu yaklendirmeyi yapıyor. laşımı gazeteciliği Ekonomik imkânların nefessiz bırakıp ölbulunması sağlandürme girişimidir. ması, korunması geTürkiye’de yargı gürektiğine vurgu yavencesi kalmadığı pıyor. Yani gazeteiçin BİK çizgisini ısrarla sürdürüyor. Bu duTurgut Kazan cilik için ekonomik imkânların bulunmarum demokrasi ve bası, sağlanması kosın özgürlüğü açısında BİK’in runması gerekir diyor. BİK’e nasıl tehlike oluşturduğunu sağ olun imkan cezalandırma gösteriyor. BİK, gazetecilik zor değil etik açıdan değeri arttırbir iş olduğu için halkın haber ma etkisidir. Gazeteye verilen alma hakkını engelsiz ve hat cezaların çoğu Fahrettin Alta desteklenerek sürdürülebilir tun ile ilgili. BİK’de ona bağlanolmasını sağlamak için kurul mıştır. Altun, denetleyen başımuştur. Basın özgürlüğünü en dır. O yüzden böyle bir denetgelleyecek bir uygulama yapı leme, yargı bağımsızlığı açısınlamaz. BİK’in yapması gereken dan BİK’in amacı dışında hareşey şudur; etik açıdan gazete ket ettiğini gösterir. Ne yazık ciliği arttırmak. Anayasa Mah ki Türkiye’de yargı imkânı kalkemesi 16 Ocak 2020’de ayrı madığı için mücadele etmek ca 9 Ocak 2020’de ki bireysel gerekiyor. ‘İSRAFI’ CUMHURİYET DUYURDU Cumhuriyet, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin tanıtımını yaptığı gıda israfından kaçınılması için başlatılan “Gıdanı Koru” kampanyasının yürütülmesi için Bakanlıkça doğrudan temin yöntemiyle hizmet alımı yapıldığını ve alımların toplamda 4 milyona mal olduğunu gündeme getirmişti. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, İstanbul’da bir otelde kampanyanın basın toplantısına katılarak konuşma yapmıştı. Yaklaşık 2 milyon TL’lik tanıtım harcaması WhatsApp mesajında Talimatlı kampanya SENA YAŞAR Tarım ve Orman Bakanlığı’na 4 milyon TL’ye mal olan Gıdanı Koru kampanyasının yürütülmesi için verilen talimatlarda yeni bir detay ortaya çıktı. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “TOB Genel Müdürler” adlı WhatsApp grubunda, bir yönetici tarafından makam talimatı paylaşıldı. Talimatta, “Gıdanı Koru kampanyasının kamuoyunda geniş kitleleri hedefleyen proje, tanıtım, lansman gibi programlarına Bakanımıza danışmanlık yapan Selen Kocabaş Hanımefendi koordinasyonunda etkinliğin sahibi ilgili birimle istişareli olarak yürütülmesi makam tarafından talimatlandırılmıştır. Konuya hassasiyet gösterilmesi konusunu bilgilerinize arz ederim” denildi. Mesajda, Kocabaş’ın resmiyette Tarım ve Orman Bakanlığı’nda bir kamu görevi veya “bakan danışmanlığı” unvanı olmamasına karşın, “Bakanımızın danışmanı” ifadesinin yer alması dikkat çekti. İşin yaklaşık 2 milyonluk kısmını alan dijital mühendislik firmasıPR ajansı ve Selen Kocabaş, Bakanlık koridorlarında uzun süredir adı geçen isimlerden biri olarak yer alıyor. Eski Turkcell yöneticisi olan ve uzun yıllar Turkcell genel müdür yardımcılığı yapan Kocabaş’ın, Pakdemirli Bakanlık koltuğuna oturduğundan bu yana, birçok proje ve tanıtım için hizmet alımlarında bulunduğu, birçok işi yapan ilgili PR ajansı ile de gayriresmi bağının olduğu iddia ediliyor. Bakanlık kulislerinde, Gıdanı Koru kampanyası için “dışarıdan alınan tanıtım hizmetinin”, Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı’nın kendi kaynakları kullanılarak yapılabileceği, ancak bunun tercih edilmediği de konuşuluyor. Mülakatlarda rol Ayrıca, Pakdemirli bakanlığa yeni atandığı dönemde, Selen Kocabaş’ın, mevcut genel müdür, genel müdür yardımcıları ve daire başkanları ile yeni atanacakların durumlarını değerlendirmek için yapılan mülakatlara girdiği, atamalar hakkında değerlendirme ve yönlendirme yaptığı da öğrenildi. Uzun yıllar özel sektörde yöneticilik yapan Kocabaş’ın, hiçbir kamu tecrübesi bulunmadığı ve Bakanlıkta resmi görevi olmadığı için, mülakatlara girme yetkisi de bulunmuyor. l ANKARA New York Times: Barış Pınarı başlayınca iddianame ortaya çıktı ‘Trump, Halkbank için çabaladı’ New York Times gazetesi, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talebi üzerine uzun bir süre Halkbank’a karşı suçlamaların düşürülmesi için çalıştığını kaleme aldı. 15 Ekim 2019’da New York Güney Bölge Savcılığı, İran’a uygulanan yaptırımların delinmesinde rol oynadığı gerekçesiyle Halkbank hakkında bir iddianame hazırladı. 45 sayfalık iddianamede, Halkbank’a aralarında dolandırıcılık ve kara para aklamanın da olduğu 6 farklı suçlama yöneltildi. New York Times gazetesi, iddianamenin hazırlanmasında Türkiye’nin Suriye’ye ekim ayında Barış Pınarı Harekâtı’nı başlatmasının rol oynadığını aktardı. Gazeteye göre bu tarihe kadar Trump yönetimi, New York Güney Bölge Başsavcısı Geoffrey Berman’a Halkbank’a ve Türk yetkililere yönelik suçlamaların düşürülmesi için baskı yaptı. Bunun nedeni olarak ise Trump’ın Erdoğan’ı memnun etme çabası gösterildi. Sarraf Gazeteye göre ABD Adalet Bakanı William Barr, Haziran 2019’da Halkbank soruşturmasını yürüten Geoffrey Berman ile bir toplantı yaparak Halkbank ile bir anlaşma yapılmasını istedi. Barr’ın, Halkbank’ın suçlamanın bir kısmını kabul ederek ve bir miktar ceza ödemesiyle Türk yetkililere ve banka yöneticilerine yönelik suçlamaların düşürülmesini ve bir anlaşmanın yapılmasını istediği öne sürüldü. Habere göre Berman ise ofisinin halen kilit isimler üzerindeki soruşturmasının sürdüğünü söyledi. Böyle bir şeyi kabul edemeyeceklerini, bunun etik olmadığını dile getirdi. Gazete, Trump’ın bu yaz Geoffrey Berman’ı görevden almasında bu tutumunun rol oynadığını iddia etti. Haberde, Beyaz Saray’dan kimi üst düzey yetkililerin bile Trump’ı, Erdoğan’la bu kadar samimi bir ilişkisinin olmasını eleştirdiği belirtildi. New York Times’a konuşan ABD’nin eski ulusal güvenlik danışmanı John R. Bolton, “Yabancı bir lider için bir şeyler yapmak adına hükümetin sıradan bir sürecine bile karışabiliyor. Neyin uğruna? Yolunda giderken o kişiden göreceği bir iyilik uğruna” dedi. Biden’a da aynı talep Halkbank’a yönelik davanın düşürülmesi için Türkiye hükümetinin ve yetkililerinin uzun yıllar boyunca lobicilik yaptığı haberde ifade edildi. Obama yönetimine de aynı talebin iletildiği aktarıldı. Ağustos 2016’da Erdoğan’ın o zamanlar ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’dan, dönemin New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara’yı görevden almasını istediği öne sürüldü. Aynı zamanda Erdoğan’ın ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımların delinmesiyle suçlanan işadamı Rıza Sararf’ın da iade edilmesini istediği belirtildi. l Haber Merkezi BILIŞIM HUKUKU UZMANI GÖKHAN AHI BİK, keyfi cezalatürü olan ilan kesme rıyla muhalif basıcezası, tek başına finı finansal desteknansal bir ceza olarak ten mahrum bırakmagörülse de, asıl amaç ya çalışmakta, iktigazetelerin bağımsızdar yanlısı basını ise lığını yitirmesi ve doilan havuzundan arlayısıyla halkın haber ta kalan ilan gelirlealma özgürlüğünü enriyle ekstra desteklemeye çalışmaktadır. Gökhan Ahi gellemektir. Bağımlı ve itaat eden bir basın Kaldı ki, bunu sadeyaratmaktır. Basına ce BİK yapmıyor, kamuya ait bir baskı ve yıldırma sayılacak bu işçok banka, finans kurumu, mo lemler anayasanın 25’inci madbil operatörün yanı sıra beledi desindeki “düşünce ve kanayeler de muhalif basına fiili ola at hürriyeti”, 26’ncı maddederak reklam vermemektedir, rek ki “düşünceyi açıklama ve yaylam gelirlerinden mahrum bı ma hürriyeti” ve 28. maddedeki rakmaktadır. Muhalif basına uy ‘basın hürriyeti ilkelerine’ ve hügulanan ve finansal baskının bir kümlerine açıkça aykırıdır. MİT TIR’LARI DAVASI Sanıklara ceza yağdı Adana ve Hatay’da MİT TIR’larının durdurulmasıyla ilgili 12’si tutuklu 50 sanığın yargılandığı 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada, dün karar çıktı. Mahkeme, tutuklu sanıklardan Ömer Arık’ı “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse, Süleyman Gürbüz ve Mehmet Cevher Koyuncu’yu “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etme ve açıklama” suçundan 34’er yıl hapis cezasına çarptırdı. Jandarmaya ihbarda bulunduğu belirlenen ve saklandığı hücre evinde yakalanan FETÖ sanığı Mustafa İlhan’a da “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme”, “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etme ve açıklama” ile “resmi belgede sahtecilik” suçlarından 30 yıl 5 ay hapis cezası verildi. Sanıklardan Hasan Bektaş ise “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etme ve açıklama” suçlarından 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etme ve açıklama” suçlamasıyla yargılanan sanık Özgür Yalçın da 10 yıl hapse mahkum edildi. Mahkeme heyeti, 21 sanığa, “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan 1 yıl 10 ay 15 gün ile 8 yıl 9 ay arasında değişen hapis cezaları verdi. Dosyaları ayrıldı MİT TIR’larını durduranlar arasında yer alan Adana eski Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Hamza Celepoğlu’nun da bulunduğu 13 sanık hakkındaki dava ise Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi’nce yargılaması yapıldığı gerekçesiyle reddedildi. Mahkeme heyeti, firari 10 sanığın dosyalarını ayırdı. Mahkumiyet kararlarıyla birlikte tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına, tutuksuz 9 sanığın ise tutuklanmak üzere yakalanmasına hükmedildi. l DHA TÜRK KONSEYİ BİLİM KURULU ‘Kontrolümüz dışına çıkmadı’ Türk Konseyi Bilim Kurulu Toplantısı’nda konuşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Zaman zaman, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de vaka sayısında artışlar görüldü. Ama bu artış, pandeminin hiçbir döneminde kontrolümüz dışına çıkmadı” dedi. Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Türk Konseyi Bilim Kurulu Toplantısı’na Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Direktörü Hans Kluge, Azerbaycan Sağlık Bakan Yardımcısı Elsever Agayev, Macaristan Devlet Bakanı Zoltán Lorinczi, Kırgız Cumhuriyeti Saglık Bakanı Aly Kadir Sabirdinovich, Özbekistan Saglık Bakanı Alisher Shadmanov’un yanı sıra Sağlık Bakanlığı Pandemi Bilim Kurulu, Toplum Bilim Kurulu, Aşı Bilim Kurulu ve TÜBİTAK Aşı Projesi üyelerinden oluşan 60’a yakın bilim insanı katıldı. ‘Aşı için çalışıyoruz’ En az 3 çocuk temennisini yineleyen Erdoğan yerli aşı konusunda, “Türkiye, diğer ülkelerdeki aşı çalışmalarını yakından takip ederken, diğer yandan da kendi aşısını geliştirmek için yoğun bir çaba içindedir. Önümüzdeki bahar aylarında kendi aşımızı vatandaşlarımıza uygulayabilecek aşamaya gelmiş olacağız” dedi. Toplantıda konuşan Koca, sağlık çalışanlarına gösterdikleri fedakârlık nedeniyle teşekkür ederek “Sağlık tesislerimize ve vatandaşlarımıza hayati önemi haiz malzemelerin eksikliğini yaşatmadık. Haziran ayından itibaren normalleşme sürecine geçtik. Hayat Eve Sığar adlı mobil uygulamamız ile halkımızın işlemlerini kolaylaştırdık. Yaygın şekilde temaslı takibi yaptık. Bugün itibarıyla halen sahada 13 binden fazla filyasyon ekibimiz aktif olarak görev yapmaktadır. DSÖ İstanbul Ofisi’nin açılışını 10 Eylül 2020 tarihinde birlikte gerçekleştirdik. 2021 yılının dünya genelinde ‘Sağlık Çalışanları Yılı’ olarak kabul edilmesine ilişkin teklifimizi DSÖ’ye ilettik” diye konuştu. l İç Politika
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear