25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 26 EKİM 2020 PAZARTESİ HABER Dumlupınar Üniversitesi’ndeki kongrede, bilimsel açıklamalar ‘ateist’ ilan edildi Helal, haram tanımıyorlar SEFA UYAR Kütahya Dumlupınar Üniversitesi tarafından düzenlenen 4. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi’nde, bilimin seküler ve laik olamayacağı, olayların bilimsel açıklamalarının ise “ateist ve deistik” olduğu iddia edildi. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e “deccal” diyen Said Nursi’den “üstat” olarak söz edilen kongrede, hayvanların doğal yaşamlarında gerçekleştirdiği hareketler “Allah’ın hikmeti” olarak yorumlandı. Dumlupınar Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşen Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi’nin 4’üncüsü, önceki gün sona erdi. “Bilim dünyasının yaklaşık iki yüz yıldır ateizmi esas alan pozitivist felsefenin tesiri altında” olduğu ileri sürülen kongrenin destekçileri arasında Diyanet İşleri Başkanlığı, TÜGVA, TÜRGEV, İlim Yayma Cemiyeti ile tarikat ve cemaat bağlantılı vakıflar, AKP’ye yakın kuruluşlar yer aldı. ‘Tabiatın eseri olamaz’ Kongrede Dr. Abdülkadir Çoban, “Kuran ve bilim ışığında yaratılış açısından suyun yeri ve önemi” başlıklı bildirisi ile yer aldı. “Yanıcı SONUÇ BILDIRGESINDE YENI TANIM Kongrenin sonuç bildirgesinde özetle şunlar kaydedildi: “‘Din ayrı, bilim ayrı’ düşüncesi materyalist felsefenin ürünüdür. Bilim dünyası yaklaşık 200 yıldır ateizmin tesiri altında. Bilim, Allah’ın kainattaki eserlerini inceleme sanatıdır. Eğitimin bütün safhalarında ilimler tevhidi bakış açısı ve üslupla ele alınmalı. Bunun sonucu olarak gençlerimizin hem taassuptan hem de onları inançsızlığa sürükleyen hile ve zihinlerine atılan şüphelerden kurtulacakları; böylece ailesine, vatanına, milletine bağlı mükemmel insan modelinin ortaya çıkacağı aşikâr.” özelliğe sahip iki hidrojen ile yakıcı özelliğe sahip olan bir oksijenden söndürücü özelliğe sahip olan suyun yaratıldığını” söyleyen Çoban, suyun kullanım alanlarına işaret ederek, suyun tabiatın eseri olmasının imkansız olduğunu iddia etti. Çoban, “Suyun, mezkur özellikleri taşımasının kendi kendine olması veya tesadüfen vücut bulması ya da tabiatın eseri olması imkânsızdır” ifadelerini kullandı. ‘Bilim laik olamaz’ Ayhan Küflüoğlu ise “Sihrin yapısıbilimsellık sırrı” başlıklı bildirisini sundu. Bilimin seküler ve laik olamayacağını, “ateist ve deist” olabileceğini iddia eden Küflüoğlu, bilimin “ne, neden, nasıl” gibi sorular sorduğunu ancak kim sorusunu sormadığını belirtirken, “Bilimsellik, kimsesiz bir evren tarifi yapmıştır” dedi. “Kâinattaki eserlerin ustasının kim olduğunun sorulmadan, neden ve nasıl oluştuğunun açıklanamayacağını” iddia eden Küflüoğlu, olayların bilimsel olarak açıklanmasının “kendi kendinelik” bildirdiğini ve bu ifadelerin “ateist ve deistik” olduğunu öne sürdü. Küflüoğlu’nun sunumu sırasında kullandığı “epistemoloji” gibi kavramlar ise sunuma katılan Yeni Akit yazarı Ali Erkan Kavaklı’nın tepkisini çekti. Kavaklı, bazı sözcüklerin Latince olmasına dikkat çekerek “Ölü bir dille mi biz İslam medeniyetini kuracağız? Epsitemoloji ne demek? Marifetullah ilmi dense kıyamet mi kopar? Dilin İslamileştirilmesi lazım” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Bünyamin Duran’ın gerçekleştirdiği “İbni Sina ve Bedüizzaman Said Nursi’de yaratmada melektabiat ilişkisi” başlıklı sunumda, Said Nursi’nin görüşleri incelendi. Sunuma katılan Küflüoğlu’nun, Said Nursi’den “üstat” diye bahsetmesi de dikkat çekti. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kazım Uysal da bir balık türünün göç ve yumurtlama dönemlerini incelediği “Anadrom salmonlarının esrarengiz göçleri” adlı sunumda, balığın bazı göç hareketlerini yapabilmesi için “şuura” sahip olması gerektiğini ancak olmadığını belirterek, doğal hareketleri “Allah’ın hikmeti” olarak yorumladı. ‘Güzel ahlak bozuldu’ Rektör Uysal, bildirilerin tamamlanmasının ardından düzenlenen kapanış töreninde, kongrenin sonuç bildirgesini okudu. Tanzimat’tan itibaren “Batılılaşma” adına her türlü kültür ve ahlakî değerlerden büyük oranda uzaklaşıldığını öne süren Uysal, Batı kaynaklı eğitimle güzel ahlakın, kişiler arasında emniyet ve sadakatin bozulduğunu iddia etti. Uysal, “Bunun birinci sebebi kâinattaki bütün varlıkların tesadüfler, sebepler ve tabiatın eseri olarak meydana geldiği şeklinde verilen eğitimdir. Böyle bir eğitimle yetişen gençler, kendisinin de tesadüfen meydana geldiğini, hayatın bir gayesinin olmadığını zannetmekte. Helalharam tanımamakta, milli ve manevi değerlerine yabancılaşmakta” ifadelerini kullandı. l ANKARA Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ‘Gıdanı Koru’ kampanyasına ihalesiz alımlar damga vurdu İsrafı önlemek için 4 milyon! SENA YAŞAR Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin geçen günlerde tanıtımını yaptığı, gıda israfını önlemek için bakanlıkça başlatılan “Gıdanı Koru Kampanyası”nın yürütülmesi için, hizmet alımı yapıldı. Alımı ihale açmadan, “doğrudan temin” usulüyle yapan Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı, proje için Bakanlık bütçesinden 4 milyon liraya yakın para ödedi. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) işbirliğiyle, gıda kaybı ve israfını önlemek için “Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık” projesi başlatıldı. Proje kapsamında “sofranasahipçık” internet sitesinden tüm yurttaşların gıda israfı ile mücadele etmesi amacıyla “söz vereceği” bir dijital imza kampanyası da başlatıldı. Alımlar ihalesiz yapıldı Söz konusu kampanya, yurttaşlara “israfla mücadele” tavsiyesi verirken, bakanlık bütçesine pahalıya mal oldu. Projenin ilk adımının atıldığı geçen mayıs ayından bu yana, birbirinden farklı kampanyaları yürütmek için çok sayıda hizmet alımı yapıldı. Cumhuriyet’in edindiği bilgilere göre, hizmet alımlarının hepsi, yönetmeliğe göre istisnai durumlarda yapılması için yetki verilen “22/b (doğrudan temin) usulüyle” yapıldı, ihale yöntemi tercih edilmedi. Projenin geçen hafta Bakan Pakdemirli tarafından tanıtımı yapılan “Söz Ver” dijital imza kampanyası için ise, yine aynı usulle hizmet alımı yapıldı. Bu alımda, Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı’nca, bu kez pazarlık için başka firmaların devreye girmesinin de engellendiği, bakanlığın diğer işlerini yapan bir mühendislik firmasından hizmet alımının tercih edildiği iddia edildi. Bakanlık bütçesinden, kampanyaya son yapılan dijital hizmet alımına 2 milyon TL ödenirken, bugüne kadarki alımlarla birlikte toplamda 4 milyon TL’ye yakın para harcandı. l ANKARA İYİ PARTİ LİDERİ PARTİSİNİN 3. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNDE İZMİR’DEYDİ Meral Akşener Akşener’i duygulandıran park açılışı İYİ Parti lideri Meral Akşener, dün İzmir Çiğli’de, üç yıl önce vefat eden ağabeyi Nihat Gürer’in ismini taşıyan parkın açılışını yaptı. Parka ağabeyinin adının verildiğinden habersiz açılışa katılan Akşener, ağabeyinin fotoğrafını görünce gözyaşlarına boğuldu. Akşener, “Ağabeyim iyi ve vicdanlı bir insandı. Çocukların eğleneceği, oynayacağı bir yere isminin verilmesini ömrüm boyunca unutmayacağım. Emeği geçen herkese en derin teşekkürlerimi sunuyorum. Hem çok mutluyum hem içim çok doldu” dedi. l İç Politika ‘Millet bizi çağırıyor’ İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, dün İzmir’de partisinin 3. kuruluş yıldönümü törenine katıldı. Akşener, “Millet bizi çağırıyor. Bu çağrı, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemin çağrısıdır” dedi. Koronavirüs tedbirleri kapsamında yapılan programda konuşan Meral Akşener, “Bundan tam 3 yıl önce Ankara’da sizlerle birlikte tek yürek olup tüm Türkiye’ye seslendik. ‘Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ dedik. Bugün İYİ Parti’nin güneşi Türkiye’nin her köşesinde tüm gücüyle parlıyor” dedi. “Bu günlere kolay gelmedik” diyen Akşener, “Biz bu yola milletimiz için, Türkiye için çıktık. Aynı yolda ilk günkü azimle yürümeye devam ediyoruz. Onlar teker teker tarih olurken biz büyümeye devam ediyoruz. Bizim siyasetimiz, milletimiz bizi hangi göreve layık görürse o görevi layıkıyla yapmayı milletimize en iyi şekilde hizmet etmeyi emreder. O nedenle memleketi geziyoruz. Millet bizi çağırıyor. Bu çağrı kutlu günün çağrısıdır. Bu çağrı, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemin çağrısıdır. Biliyoruz ki; milletimiz ilk sandıkta bize yetkiyi verecek, biz de ülkemizi düze çıkartacağız. Bilimden sanata, sanayiden teknolojiye, her alanda üreten güçlü bir Türkiye’yi el ele inşa edeceğiz” ifadelerini kullandı. Törende Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İYİ Parti’ye gönderdiği kutlama mesajı okundu. l İç Politika ERDOĞAN, MACRON VE WILDERS’İ HEDEF ALDI ‘Faşizm bizim değil, sizin kitabınızda yazıyor’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün AKP’nin Malatya 7. Olağan İl Kongresi’ne katıldı. Burada konuşan Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un İslamla ilgili çıkışlarını eleştirerek “Bu bir vaka. Hakikaten kontrolden geçmesi lazım” diye konuştu. Erdoğan, Hollanda Özgürlük Partisi Genel Başkanı Geert Wilders’ın sosyal medya hesabında kendisinin resmedildiği bir karikatürü paylaşıp “terörist” notunu düşmesine de tepki göstererek “Hollanda’da bir milletvekili müsveddesi var. O da kalkmış bizimle ilgili bir şeyler yazıyor. Bir defa haddini bil. Kiminle yol yürüdüğünü hiç hesap ettin mi? Faşizm bizim kitabımızda yok. Faşizm sizin kitabınızda var. Bizim kitabımızda ne faşizm ne Nazizm var. Bizim kitabımızda sosyal adalet var. Bu yolda yeri geliyor bir avuç ekmeği fakir fukarayla paylaşmasını biliyoruz” ifadelerini kullandı. ABD’ye ‘yaptırım’ tepkisi ABD’nin Türkiye’ye yönelik yaptırım tehditlerine de yanıt veren Erdoğan, “Şimdi duyuyorum bazı ABD’liler çıkıyor İlham kardeşimizi arıyor, ‘Biz sizin yanınızda kimin yer aldığını biliyoruz. Yeri gelirse yaptırım uygularız’ diyor. Sen kiminle dans ettiğinin farkında değilsin. Yaptırımın neyse geç kalma yap. Biz sizden F35 için adım attık, para ödedik, vermediniz. Bizi tehdit ettiniz. Biz kabile devleti değiliz, Türkiye’yiz” dedi. Erdoğan, daha sonra Malatya’da yapımı tamamlanan projelerin toplu açılış törenine katıldı. l İç Politika ESNAFIN DERDİ ‘ABARTILI’ GELDİ! Malatya’da dün partisinin kongresine katılan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, otobüs ile kenti gezdi. Erdoğan’ın gezisi sırasında esnaf ile arasında dikkat çekici bir diyalog yaşandı. Erdoğan’a bir esnaf “Evimize ekmek götüremiyoruz” diyerek ricacı oldu. Erdoğan ise esnafa “Bu biraz bana abartılı geldi. Çok abartılı geldi” yanıtını verdi. Ardından kendisini dinleyen yurttaşlara çay uzatarak “Keyif çayı bak. Çayı iç” diye seslendi. l Haber Merkezi İYİ PARTİLİ KAVUNCU: Özdağ’ın iddiaları gündemimiz değil İYİ Parti Kartal İlçe Başkanlığı, önceki gün partiye yeni katılan üyeler için toplu rozet ve katılım organizasyonu düzenledi. Kartal Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde düzenlenen organizasyonda partililere seslenen İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, “Kartal İlçe Başkanlığımıza teşekkür ediyorum. Bizim ne yapmak istediğimizi ne kadar doğru anladığını göstermiş oldu. Bizim ana hedefimiz genel başkanımızı cumhurbaşkanı yapmak” dedi. Kavuncu, İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ’ın kendisine FETÖ imasında bulunmasına ilişkin ise “Arkadaşlarım bazen diyor ki ‘Başkan ciddi bir problem var ama sen çok rahatsın.’ Bir kere ortada ciddi bir problem yok. Konu yargıya intikal etti. Konu artık bizim gündemimizde değil. Ben başsavcılığa gerekli başvuruyu yaptım. İl ve ilçe teşkilatlarımız da genel merkezimize gerekli resmi talebi yapacak. Biz işimizi yapıyoruz” ifadelerini kullandı. l İç Politika Laik eğitime reddiye... “Tek vazgeçilmezimiz inancımızın naslarıdır”. Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, İbn Haldun Üniversitesi’ni açarken yaptığı konuşmada eğitimöğretim konusuna ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Gündemin değişken yoğunluğu içinde gözden kaçmaması gereken bir konuşmadır bu. R. T. Erdoğan, TÜRGEV’in okulöncesinden üniversiteye kadar her kademede marka olduğunu söyledi. Konuşmasının önemli mesajları şöyledir; “Kendimizi kontrolsüz bir Batılılaşma fırtınası içinde bulduk.” “Fikri bir buhranın içinde çırpınıyoruz.” “Gerçek iktidarın fikri iktidar olduğunu biliyoruz.” “Türkiye kuru kuruya Batıcılık saplanışı yanında pek çok sapkın ideoloji ve akımın zehrine de maruz kalmış bir ülkedir.” “Zihinler popüler kültür ve sapkın hezeyanlarla doldurulmuştur.” Bu söylem siyasal İslamın genel temaları ile örtüşmektedir. Temeldeki yakınmalar, suçlamalar, önermeler hep aynı doğrultudadır. Ülke, (Türkiye, İran, Afganistan, Cezayir, Pakistan) geleneksel köklerinden koparılmak istenmiş, Batı taklitçiliğine sürüklenmiş, kimlik bunalımına sokulmuştur. Şimdi, asıl köklerine dönmeli, kendi kimliğine kavuşmalıdır. Bu da, “Gelenekseldinsel değerleri”ne sahip çıkmakla sağlanacaktır. Batı’nın teknik gelişmeleri alınabilir, bu teknikle yapılan ürünleri kullanılabilir ama fikirler ve kültür tarafı uzak tutulmalıdır. Batı’nın tekniği nasıl gelişti? Siyasal İslamın gözlerden kaçırdığı dönemeç budur. Batı’nın tekniği nasıl gelişti? Otomobil motorundan roket teknolojisine, iplik çıkrığından bilgisayarlara, yeldeğirmeninden topraksız tarıma nasıl geçti? Batı uygarlığının Katolik teokrasisinden özgür insan aklını simgeleyen hümanizmaya geçişinin ne acılardan geçtiğini bilmeden bunları anlayabilir misiniz? Özgür insan aklı. Özgür insan iradesi. Düşüncesi özgür, konuşması yazması özgür, düşündüklerini yapması özgür insanların toplumu. İşte bu insan, işte bu özgürlük, işte bu özgür insanların toplumu bu otomobilleri, roketleri, bilgisayarları yaptı ve gelişmeyi, değişmeyi sürdürüyor. Siz bütün bu gelişmeleri görmezden gelip, olanları anlamayı reddedip yeni bir çıkış arıyorsanız, böyle bir çıkış sizin çıkmazınızda yok. Batı nasıl Batı oldu ve neden Batı oldu? Ortaçağda diri diri yakılan düşünce insanları neyi temsil ediyordu? Siz bugün özgürlükleri (düşünme, düşüncelerini sözle yazıyla açıklama, toplanma, eleştirme özgürlükleri) engellerken, her türlü baskıyı, haksızlığı, hukuksuzluğu zalimce uygularken Nasıl bir çıkmazda olduğunuzu neden göremiyorsunuz? Göremiyorsunuz, çünkü özgür aklın, özgür iradenin bakış açısına sahip değilsiniz. Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan açıklıyor: “Tek vazgeçilmezimiz inancımızın naslarıdır.” Nas, Arapça bir sözcük, “açık ve kesin yargı”, “dogma” demek. “Değiştirilemez olan”ı temsil ediyor. Özel olarak da Kuran ayetleri ve peygamber hadislerini ifade ediyor. Bu açıklama, din emirlerinin her şeyi yöneteceği, toplum eğitiminin, öğretiminin de bunun dışında olamayacağını anlatıyor. Okulöncesi eğitiminden üniversitelere kadar her öğretim kademesi bu esaslara göre düzenlenecektir. Bu durum, laik eğitimin terk edilmesini açıklamaktadır. Çünkü “laik eğitim” dinler karşısında tarafsız, dünyadaki yaşamın din esaslarına göre değil, insan aklına, insan iradesine dayalı olmasına yönelik eğitimdir. Din kurallarının toplum yaşamını düzenlediği “teokratik toplum”, artık “laik eğitim”e izin vermemektedir. Eğitimöğretim artık “gelenekseldinsel değerler”e göre düzenlenecek, gençlik de bu temelde yetişecektir. Birey değil, ümmet Atatürk Cumhuriyeti’nin “insan yetiştirme kültürü”, “yetkin birey” yetiştirme hedefli idi. “Yetkin birey”, “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” olan insandı. Bu insanların topluluğu da “uygar ulus” olurdu. “Yetkin birey” ve “uygar ulus”, Cumhuriyetin kuruluş felsefesinin temeli olmuştur. Yaygın okuryazarlık, kadınların topluma eşit haklarla katılımı, laik eğitim ve laik yaşam, toplumsal eşitlik ve dayanışma, inanç özgürlüğü bu ilkeler idi. Türkiye’nin yeni çağı budur. Şimdi AKP iktidarı ve AKP liderinin yapmak istediği, bu gelişmenin durdurulması, laikliğin eğitimde de toplum yaşamından da kaldırılması, ulusun ümmete dönüşmesidir. Türkiye’nin ortaçağı da bu olacaktır. Bu gidişte muhalefetin yeri, işlevi ağırlığı nedir? Haftaya...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear