18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR 13 26 EKİM 2020 PAZARTESİ ANADOLU’NUN DOKUZ BİN YILLIK TARİHİNİ GÜNDELİK EŞYALARA BAKARAK ANLAMAK İÇİN REZAN HAS MÜZESİ’NDEKİ SERGİYİ GEZMELİ... Çift katlı tapınak. Erken Bizans dönemi haçlı kolye, altın, akik, cam... ‘Gündelik yaşamın arkeolojisi’ Rd“GüezüzaennndleHelmaikseYsMiayüşlzaeemysaiınkDlAiarşrekıkketoö4lr0oü0jiAseihs”eusreiHrkagasips’ıisna3y1an Mayıs’a kadar görülebilir. Cibali Tütün Fabrikası II. Abdülhamid tarafından döneminin ünlü mimarı Alexandre Vallaury’e Haliç’te Reji İdaresi adına yaptırılmış. Önce Fransızlar sonra Osmanlı tarafından işletilmiş, 1925’te millileştirilKONUK YAZAR miş ve Tekel Yönetimi tarafından da 1990 yılına kadar üretime devam SERFİRAZ ettirilmiş, ama sonra kaERGUN derine terk edilmiş. Demirel tarafından rahmetli iş insanı Kadir Has’a üniversite kurması için tahsis edilmişti. Binaya yapılan restorasyon çalışmaları sırasında ortaya çıkan kalıntıların Seferiko Sarnıç’ı olduğu saptanınca bu tarihi bölüm üniversite tarafından kültüre ve sanata adanmış. İşte Kadir Has Üniversitesi’nin, Rezan Has Müzesi olarak anılan bölümünün öyküsü. Göbeklitepe’nin öğrettiği... Göbeklitepe’nin bize öğrettiği, Anadolu’da medeniyetin günümüzden 12 bin 500 yıl öncesine kadar dayandığı. Rezan Has Müzesi’nin (RHM) yeni sergisi “Gündelik Yaşamın Arkeolojisi”, bizi milattan önce 65007 bin yılına kadar geriye götürüyor. Günlük yaşamımıza giren mutfak eşyaları, takılarımız, savaşta kullandığımız silahlar ya da inançlarımız ile ilgili ne varsa 85009 bin yıldan fazla nasıl bir evrim sonunda bize kadar ulaştıklarını görüyoruz bu sergide. Anadolu Uygarlıklarının nasıl uygarlık olduklarını, sim yazısıyla “4 buğday tanesi gümüş bir ölçüde... hesabıyla” kaydı düşülmüş (4 buğBağış yoluyla eserler day tanesi gümüş 240 gr. ediyormuş). Tunç Çağı’na geldiğimizde (MÖ 3500Sergiyi restoratör ve arkeolog Meh 1200) Anadolu’da etrafı surlarla çevrimet Ayrancı ve RHM Koordinatörü li kent yerleşimlerinin bulunduğunu Zeynep Çulha ile geziyoruz. pişmiş topraktan yapılı maketlerden Burada sergilenen eserlerin çoğu anlıyoruz. Anadolu bu dönemde sadenun hukukçu, koleksiyoner ve tema ce Asurlu tüccarlarla tanışmıyor, yatik müze kurucusu Haluk Perk tara zı ile de haberleşiyor. Bunu da mühürfından bağış yoluyla RHM’ne geçtiği lerden ve çeşitli kazılarda bulunmuş ni öğreniyoruz. Sergi tarihöncesinden tabletlerden anlıyoruz. Çift katlı serabaşlayarak zaman şemik tapınak maketiridi gibi ilerliyor. MÖ nin alt ve üst kat ka80005500 arasında pılarının iki yanınyaşandığı düşünüda doğurganlığı len Neolitik Dönem simgeleyen ayakile başlıyoruz. İnta duran, iki eliyle sanlar yerleşik dögöğüslerini kapaneme o zaman ditan kadın tanrıçaliminde geçmeye lar var. başlamışlar. TaSergide, Demir rıma geçiş de çaÇağı (MÖ 1200nak çömlek yapı330) metal kemını getirmiş. Hemerler, saç tokalanüz toprağa şekil rı, bilezikler, kolyeverecek torna bulunler, kenarları işlememadığından pişmiş top Bizans, yazıtlı kandil askısı. li bakraçlar, fibula denilen rak elle biçimlendirilmiş ve basitçengelli iğne tarzı iğnelerle temsil çe pişirilmiş. Avcılıkta kullanılan ke ediliyor. Artık Doğu’dan Batı’ya doğru siciler, el baltaları, sapan taşları, ok ilerliyoruz Anadolu’da. Zaman da miuçları, idoller, bu dönemin temsilci lada doğru yaklaşıyor. leri. Hatta madenin keşfiyle değiş toYunanistan ve Adalar üzerinden gekuş ve envanter tutma alışkanlıklalen göç dalgalarıyla kent devleti denirı da başlamış. Arpa teslimatıyla ilgi len siyaseten ve ekonomik olarak özli bir tabletin üzerinde hiyeroglifre gür olan küçük devletler görüyoruz. Anadolu’nun batısı böylece Yunan etkisine giriyor. Karşımıza süslü püslü, üzeri mitolojik figürlerle bezeli seramikler çıkıyor bu vitrinde. Kalıba dökülü kaplar bize seri üretime geçildiği bilgisini de veriyor. Tabii tiyatro maskeleri, kalıplı kandiller, miğferler hep bu döneme ait. Milattan sonra 499 yılına kadar uzanan Roma Dönemi mermere oyulmuş atlı tanrı adakları, olta iğneleri, yün eğirmek için iğ, balmumu tabletlere yazı yazmak için kullanılan metal kalemler, mezar stelleri, parfüm şişeleri, cam işleri ile temsil ediliyor. Aşık kemiği ve tavla zarları da oyunlar hakkında bilgi veriyor. MS 4. yüzyıl ile 15. yüzyıl arası Bizans eserleri arasında nazara, göze karşı ve sağlığı korumaya yönelik tılsımlar ve muskalar var vitrinlerde. Roma döneminin banyo alışkanlığını taşınabilir ve kenarlarında kulpları olan bronzdan yapılmış kocaman bir küvet ile gözümüzde canlandırıyoruz. RHM Gündelik Yaşamın Arkeolojisi sergisinde Selçuklu Dönemi’ni (MS 913. yüzyıl) temsilen tepsiler, parfüm şişeleri, kemer tokaları, mataralar, üzeri motifli pişmiş topraktan objeler ve turkuvaz sırlı panolar ve çeşit çeşit kandiller sergileniyor. Rezan Has Müzesi’nde 31 Mayıs 2021’e kadar açık kalacak olan bu sergi, Anadolu’nun 9 bin yıllık geçmişine bir pencere açıyor. Bade Nosa’dan ‘Küskün Yolcunun Türküsü’ Bade Nosa, eşi ve Behçet Necatigil’in torunu Emre Can Sarısayın ile birlikte Necatigil’in “Küskün Yolcunun Türküsü” şiirini besteledi ve dinleyicilerle buluşturdu. Şarkının klibi Edremit ve Kazdağları’nda Çağla Çağlar yönetmenliğinde çekildi. Klibin görüntü yönetmenliğini Emre Köktaş üstlendi. Bade Nosa, yeni şarkısı ile ilgili şöyle dedi: “Behçet Necatigil 1970’te ‘Küskün Yolcunun Türküsü’ ile ‘Dünya böyle gidiyorsa, elbet bir nedeni var’ diye yazmış. Bugün, 2020’de dünyanın nereye gittiğini tahayyül etmekte zorlandığımız bir yılın son demlerinde, bu dizelere tutunuyoruz. İçimizde her daim yaşamakta olan yarası saklı çocukluklarımız biliyor dünyanın gidişatının nedenini. Çocukluk çekiyor, çocukluk ağır basıyor. Dünya, hakkı verilmemiş çocuklukların vebaliyle gidiyor gittiği yere.” Bade Nosa, daha önce de “Kendim Abla” ve “28” şarkılarını yayımlamıştı. ÇEVRIMIÇI ORTAMDA ANLAMLI SERGI Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı Cerebral Palsy Türkiye ve Allergan Aesthetics Türkiye işbirliğinde Cerebral Palsy’li çocukların umutları ve yaşam mücadeleleri konusunda farkındalık yaratmak için “Benim Güzel Yarınlarım Var” isimli dijital fotoğraf sergisi Sakıp Sabancı Müzesi sanat danışmanlığında hayata geçirildi. Proje kapsamında fotoğraf sanatçısı Turgut, 11 çocuğun hayallerini simgeleyen objelerle, hikâyelerini fotoğrafladı. “web sitesi www.tscv.org.tr veya www.sakipsabancimuzesi.org’’dan ulaşılabiliyor. Şehir Tiyatroları’ndan Yeni Oyun: Melek İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın yeni oyunu “Melek” izleyiciyle buluştu. Rüstem Ertuğ Altınay’ın yazdığı, Jale Karabekir’in yönettiği oyunda Yeşim Koçak rol alıyor. İlk gösterimi seyircinin beğenisini toplayan ve ayakta alkışlanan “Melek”, 27, 29, 31 Ekim 2020 tarihlerinde Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde seyirciyle buluşmaya devam edecek. “Melek”, aralarında Ayşe Opereti’nin de bulunduğu pek çok ünlü operetin bestecisi Muhlis Sabahattin Ezgi’nin kızı, dönemin nadide kadın bestekârlarından Neveser Kökdeş’in yeğeni, ülkemizi temsil eden dünya güzeli Keriman Halis Ece’nin kuzeni, dublaj kralı Ferdi Tayfur’un eşi, tiyatro tarihimizin değerli isimlerinden Gülriz Sururi’nin de annesi, Süreyya Opereti’nin primadonnası Suzan Lütfullah’ın en yakın arkadaşı Melek Kobra’nın hayatını tiyatro sahnesine taşıyor. 24 yıllık kısa yaşamında Sabahattin, Ezgi, Tayfur, Kobra olmak üzere dört farklı soyadı kullanan Melek, şimdi bir hastane odasına sığan hayatını; Afife Jale, Cahide Sonku gibi kendisinin de aktristleri arasında yer aldığı Darülbedayi sahnesinden bizimle paylaşıyor. ‘Değişen Perspektif/ Changing Perspective’ Yerel ve bağımsız sanatçıları destekleme misyonuyla kurulan Simbart Exhibition&Project Space 23 Ekim Cuma günü itibarıyla Çukurcuma Caddesi’ndeki kalıcı mekânında “Değişen Perspektif/ Changing Perspective” başlıklı grup sergisini sanatseverleri buluşturuyor. 23 Ekim’de kapılarını açan sergide Didem Erbaş, Ezgi Yakın, M. Cevahir Akbaş, Mehmet Ünsal, Merve Ünsal ve Sinan Logie’nin işleri yer alacak. Serginin küratörlüğünü ise Fırat Arapoğlu’nun üstleniyor. Teknoojilerin bir paradigma yarattığına ve düşey perspektifler çağında olduğumuza dikkat çeken küratör, “Değişen Perspektif sergisi bir yanda yatay perspektif ve düşey perspektif paradigmalarını masaya yatırırken, sanatın önemli unsurlarından biri olan perspektifin rolünü ve amacını sosyal, kültürel ve tarihsel perspektiften yorumluyor” cümleleriyle açıklıyor. “Değişen Perspektif” Simbart Projects’in Çukurcuma Caddesi’ndeki kalıcı mekânında 26 Aralık tarihine kadar görülebilecek. Özel konser yarın Ahbap Derneği, COVID19 salgınının madden ve manen yol açtığı hasarları telafi etmede dayanışma ve yardımlaşmanın büyük bir güç verdiğinin bilinciyle; pandemi sürecinde ücretsiz izne ayrılan, işini kaybeden ve ekonomik sıkıntılar yaşayan müzik ve sahne emekçilerine destek olmak için 27 Ekim’de Sahneye Ses Ver adlı etkinliğe imza atıyor. Ebru Cündübeyoğlu ve Hakan Yılmaz’ın sunumlarıyla Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu'nda gerçekleşecek etkinlikte, aralarında Ahbap Genel Başkanı Haluk Levent’in de bulunduğu müzik, edebiyat, sinema ve tiyatro dünyasından Cem Adrian, Ceylan Ertem, Emircan İğrek, Fırat Tanış, Hazal Kaya, Hayko Cepkin, Kaan Sekban, Melek Mosso, Nihat Sırdar, Onur Saylak, Sunay Akın, Sumru Yavrucuk, Zeynep Bastık sahne alacak. Harbiye Açık Hava'da canlı olarak veya fiziki olarak orada bulunmadan programı evden çevrimiçi ortamda izleyerek sahne çalışanlarına destek olunabilecek etkinliğin biletleri, Biletix'te satışa sunuldu. Ahbap Derneği, ünlü isimlerin sahne performansları ve şarkılarıyla renk katacakları bu geceden elde edilecek gelirle sahne çalışanlarına destek sağlayacak. Hulusi Kentmen’in evine restorasyon Yeşilçam’ın tatlı sert, babacan karakteri Hulusi Kentmen’in İzmit’te bulunan evi için restorasyon çalışması başlatıldı. Yıllardır kullanılmaması sebebiyle harabeye dönen ev, yapılan restorasyon çalışmasının ardından halkın hizmetine açılacak. Aslına uygun şekilde yenilenecek olan binada gerçekleştirilen lazer tarama çalışması ile yapının 3 boyutlu dijital verileri bilgisayarlı çizim ortamına aktarılacak ve buna göre restorasyon projesi oluşturulacak. Sanat evi olarak kullanılacak olan Hulusi Kentmen’in evinin restorasyon çalışmasının bir buçuk yıl içinde tamamlanması öngörülüyor. Van Gogh eseri müzayedede Vincent Van Gogh’un 1890 tarihli “Fleurs dans un Verre” (Cam Bardak’ta Çiçekler) tablosu 28 Ekim’de New York’ta canlı yayınla yapılacak olan “Empresyonist ve Çağdaş Sanat” müzayedesinde açık artırmaya çıkacak. 1418 milyon dolar aralığında satılması beklenen eserin satışı merakla bekleniyor. Hikâye ilginç Yahudi olan Lindon’un hayatı 1940’larda Nazi işgali altından olan Fransa’da tehlikede olduğundan, koleksiyonunu Chase Manhattan Bankasına koyan Lindon, Amerika’ya sürgüne kaçıyor. Ve o senenin haziran ayında bir Nazi komandosu tarafından baskına uğrayan bankadaki tüm tablolar çalınarak Schloss Neuschwanstein kalesine götürülüyor. Tablonun sahibi ise Hitler’in sağ kolu Hermann Göring oluyor. Eserin finansal değerinin peşine düşen Göring ise eseri Alman sanatçı Lucas Cranach’ın birkaç eseri karşılığında İşviçre’deki Galerie Fischer’e veriyor. Hikâye, Alfred Lindon’ın oğlu Jacques’ın Van Gogh tablosunu ele geçirmeyi başarması ve sonrasında satmasıyla devam ediyor. 1963’ten 1998’e kadar “Fleurs dans un Verre” Lila Acheson Wallace tarafından derlenen Reader’s Digest Koleksiyonu’nda yer alıyor. Daha sonra Sotheby’s’de açık artırmaya çıkarılan tablo 1998’de 4.1 milyon ve tekrar 2000 yılında 4.6 milyon dolara satılıyor. “Fleurs dans un Verre” o zamandan bu yana özel bir koleksiyonda tutuluyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear