25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 25 EKİM 2020 PAZAR gorus@cumhuriyet.com.tr OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AYM KARARLARININ Bu davada beraat, ceza verilmesine BAĞLAYICILIĞI yerolmadığı,davanınreddiveya düşmesi şeklindeki bir hüküm, insan haklarına saygılı, demokratik hukuk devletinin gereğidir. PROF. DR. HIKMET SAMI TÜRK ESKI ADALET BAKANI 20.5.2016 tarih ve 6718 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’la anayasaya eklenen geçici 20. madde şöyledir: “Bu maddenin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildiği tarihte [20.5.2016]; soruşturmaya veya soruşturma ya da kovuşturma izni vermeye yetkili mercilerden, Cumhuriyet başsavcılıklarından ve mahkemelerden; Adalet Bakanlığı’na, Başbakanlık’a, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na veya anayasa ve adalet komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyon Başkanlığına intikal etmiş yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyaları bulunan milletvekilleri hakkında, bu dosyalar bakımından, Anayasanın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi uygulanmaz. 83. maddenin II. fıkrasının 1. cümlesi şöyledir: “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.” Yasama dokunulmazlığı Uygulanmayacağı öngörülen bu cümle ile milletvekillerine halkı temsil görevlerini engellenmeden yapabilmeleri için bu görev süresince –83. maddenin kenar başlığında kullanılan terimle– “Yasama dokunulmazlığı” olarak adlandırılan bir koruma sağlanmıştır. 6718 sayılı kanunla anayasaya eklenen geçici 20. madde ise, Meclis’in her milletvekili için ayrı ayrı dokunulmazlığın kaldırılması kararı vermesine gerek bırakmayan bir toplu yasama dokunulmazlıklarını kaldırma işlemi niteliğindeydi. Yapılan değişiklik, Anayasa’nın 2 ve 4. maddeleri uyarınca Türkiye Cumhuriyeti’nin “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” nitelikleri arasında yer alan “insan haklarına saygılı, ... demokratik, ... hukuk devleti” ilkelerine aykırı idi. Geçici 20. maddenin ilk mağdurları, HDP Eş Başkanı Selâhattin Demirtaş ve 11 HDP milletvekili oldu. CHP İstanbul milletvekili ve eski Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kadri Enis Berberoğlu ise, MİT TIR’larının 1 Ocak 2014’te Hatay’da, 19 Ocak 2014’te Adana’da silah yüklü oldukları iddiasıyla durdurulması ve aranması ile ilgili görüntülerin yayımlanmasına ilişkin davada “Gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçunu işlediği gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu’nun 330. maddesinin 1. fıkrası gereğince İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından önce müebbet hapis cezasına çarptırıldı; sonra bu ceza, aynı Kanun’un 62. maddesi uyarınca yargılama sürecindeki davranışları nedeniyle takdiri olarak 25 yıl hapis cezasına indirildi ve aynı gün infazına başlanarak tutuklandı. İstinaf aşamasında ise nitelik değişikliğiyle Türk Ceza Kanunu’nun 329. maddesinin 1. fıkrasına göre “Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama” suçunun işlendiği kabul edilerek, verilen ceza 5 yıl 10 ay hapse çevrildi. İlk Bireysel Başvuru Hakkında Verilen Karar Bunun üzerine İstanbul Milletvekili Berberoğlu, Anayasa’nın 148. maddesinin IIIV. fıkraları uyarınca “Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlâl edildiği iddiasıyla” Anayasa Mahkemesi’ne “bireysel başvuru” hükümleri çerçevesinde başvuruda bulundu. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne [1.] Ek Protokol’ün 3. maddesi “Serbest seçim hakkı” ile ilgilidir. Fakat Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü tarafından verilen 18.7.2018 tarihli Kararın gerekçeleri arasında Başvurucunun “hakkındaki mahkumiyet hükmünü tem Enis Berberoğlu yiz” ettiği, davanın “bireysel başvurunun incelendiği tarih itibariyle temyiz incelemesi için gönderildiği Yargıtay’da derdest” olduğu; Başvurucunun “bireysel başvuruda bulunduktan sonra 24/6/2018 tarihinde yapılan genel seçimde de CHP’den İstanbul milletvekili” seçildiği belirtildikten sonra şu sonuca varılmıştır: “ 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlâl edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, 2. Seçilme hakkının ihlâl edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, ... 18/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.” Yeniden Seçilen Berberoğlu’nun Milletvekilliğinin Düşürülmesi Tutuklu olmasına karşın Berberoğlu, 24 Haziran 2018 milletvekili genel seçimlerinde yeniden CHP İstanbul milletvekili seçildi; ancak uzunca bir süre tahliye edilmedi. Oysa Anayasa’nın 83. maddesinin IV. fıkrasında “Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.” hükmü yer almaktadır. Dolayısıyla 20.5.2016 tarih ve 6718 sayılı Kanun’la Anayasa’ya eklenen geçici 20. madde ile yapılan toplu yasama dokunulmazlıklarını kaldırma işlemi Berberoğlu bakımından geçerliğini kaybetmişti. Tutukluluğunun devamı, 83. maddenin IV. fıkrasına aykırı idi. Yargıtay 16. Ceza Dairesi ise, 19/7/2018 tarihli Kararıyla Berberoğlu’nun tekrar seçilmesi nedeniyle yeniden dokunulmazlık kazandığı için yargılamanın durdurulması ve tutukluluğunun kaldırılması istemiyle yaptığı başvuruyu reddetmekle birlikte; 20/9/2018 tarihli Kararıyla mahkumiyet kararını onarken verilen cezanın infazının Anayasa’nın 83. maddesinin III. fıkrası uyarınca milletvekilliği sıfatı sona erinceye kadar ertelenmesini kabul etti. Yeniden milletvekilliği görevine devam etmek için Meclis’e dönen Berberoğlu’nun sevinci fazla sürmedi. TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un 4 Haziran 2020 günkü birleşimde kesinleşen mahkumiyet kararını Genel Kurulda okutmasıyla Anayasa’nın 84. maddesinin II. fıkrası gereğince milletvekilliği düştü. AYM’nin 2. Berberoğlu Kararı Oysa Berberoğlu’nun ikinci bireysel başvurusu Anayasa Mahkemesi’nin gündemindeydi. Bu başvuru hakkında Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nca 17/9/2020 tarihinde verilen ve 9/10/2020 tarih ve 31269 sayılı Resmî Gazete’de gerekçesiyle yayımlanan Kararın “Hüküm” fıkrası şöyledir: “... B. 1. Anayasa’nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının İHLÂL EDİLDİĞİNE, 2. Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLÂL EDİLDİĞİNE, ... D. Kararın bir örneğinin ihlâlin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ... GÖNDERİLMESİNE, ... 17/9/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.” İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Kararı Berberoğlu hakkındaki ilk kararı veren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi ise “Anayasa Mahkemesi’nin milletvekilliği düşürülen Enis Berberoğlu hakkında verdiği kararın yerindelik denetimi kapsamında kaldığı” ve kendi yetki alanı içinde verdiği karara müdahale niteliği taşıdığı gerekçesiyle yeniden yargılamaya yer olmadığına “itiraz yolu açık olmak üzere” karar verdi. Değerlendirme ve Sonuç İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Anayasa Mahkemesi kararına uymama gerekçesi olarak gösterdiği 30.3.2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin 1. fıkrası, bir temel hak ve özgürlüğün kamu gücü tarafından ihlâlinin idari bir işlemle gerçekleşmesi durumunda uygulanacak hükümdür. Oysa olayda Berberoğlu’nun seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı, idari işlemle değil, mahkeme kararı ile ihlâl edilmiştir. Bu konudaki hüküm, 50. maddenin 2. fıkrasında yer almaktadır. Bu fıkra şöyledir: “Tespit edilen ihlâl bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlâli ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. ... Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin ihlâl kararında açıkladığı ihlâli ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.” Anayasa Mahkemesi’nin bu fıkraya uygun olarak Kararın bir örneğini gönderdiği 14. Ağır Ceza Mahkemesi yeniden yargılama yapmakla yükümlüydü. Kaldı ki Anayasa’nın 153. maddesinin son fıkrası da bunu gerektirmektedir. Bu fıkra şöyledir: “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” Anayasa Mahkemesi’nin 17/9/2020 tarihli Bireysel Başvuru kararı doğrultusunda yeniden yargılama yapılması 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin son kararına karşı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun öngördüğü kanun yollarına (itiraz, istinaf ve temyiz) gereken yere kadar başvurmak gerekir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın reddi veya düşmesi şeklindeki bir hüküm, Berberoğlu’na gazetecilik dönemindeki bir olay dolayısıyla verilen haksız cezayı kaldırabilir ve yapılan haksızlığı düzeltebilir. Bu, insan haklarına saygılı, demokratik hukuk devletinin gereğidir. Yargı, neyin, kimin emrindedir? Yargı, evrensel olarak adaletin emrinde ve hizmetinde olmak iddiasındadır! Ama ne yazık ki “yargının hizmet ettiği ADALET” kavramı, değişik zamanlarda, değişik devletlerde, farklı anlamlar taşır: Çünkü yargı esas olarak, içinde bulunduğu düzenin, o düzeni temsil eden devletin ve o devletin gücünü elinde bulunduranların emrindedir! Tarih boyunca, devlet gücünü ellerinde bulunduranların en çok başvurdukları “sözde adalet” kavramı ise kendi egemenliklerini sürdürmeye yöneliktir. Ortaçağdaki “Adalet” kavramı, din adamlarının ve kendisini dinin/tanrının yeryüzündeki temsilcisi olarak gören kralların, imparatorların, şahların, padişahların, egemenliklerini sürdürmek için istismar ettikleri kavramdır. Batı’daki “Engizisyon Mahkemeleri”, Doğu’daki “Şeriat Mahkemeleri”, bu tür adalet anlayışının yargıdaki yansımalarıdır. Aydınlanma Hareketi ve Endüstri Devrimi ile DinTarım İmparatorluklarının “Dine Dayalı Adalet” anlayışının çağ gerisi ve otoriter niteliği değişme sürecine girmiştir... Yöneticilerin seçimle işbaşına gelmesiyle de, yargı ve adalet anlayışında “Temel İnsan Hak ve Özgürlüklerine” doğru bir evrim başlamıştır. HHH Elbette yukarıda belirttiğim “yargının, içinde yer aldığı düzenin ve devletin emrinde olduğu” gerçeği çağdaş yargı açısından da geçerlidir. Bu genel ilke çerçevesinde, çağdaş devletlerdeki yargı, siyasal egemenliğin de kaynağı olan “milletin” emrindedir: Esas işlevi, Demokratik Rejimi ve bu rejimin esası olan Temel İnsan Hak ve Özgürlüklerini korumaktır. “Millet adına” kullandığı bu rejimi koruma yetkisi, ona anayasa tarafından verilir. Nitekim, “Demokratik, Laik ve Sosyal, Hukuk Devleti” olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesine göre: “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” HHH Ne yazık ki Anayasa’nın bu hükmü, 2010 ve 2017 halkoylamaları ile ihlâl edilmiştir: Mahkemeler siyasal iktidarın emri altına sokularak, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkeleri yozlaştırılmıştır. İktidarın, Gülen Cemaati ile birlikte adaleti ihlâl ettiği “Birinci Silivri Trajedisi” zamanında haksız ve hukuksuz uygulamalar dava isimleriyle anılırdı... Ergenekon, Balyoz, OdaTV, Casusluk davaları gibi. Bu arada elbette, Kuddusi Okkır, Ali Tatar, Kaşif Kozinoğlu, Türkan Saylan, Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Fatih Hilmioğlu, Doğu Perinçek, İlhan Selçuk gibi (buraya sığmayan) pek çok kişinin ismi de, kamuoyunun vicdanını sızlatan adlar olarak beyinlere ve kalplere kazınmıştı. Siyasal iktidarla Gülen Cemaati’nin arası bozulduktan sonra, ne yazık ki, hukuk ihlâlleri ve adaletsizlikler “İkinci Silivri Trajedisi” döneminde de devam etti: Bu dönemdeki hukuksuzluklar da Cumhuriyet Davası, Sözcü Davası, MİT TIR’ları Davası, Grup Yorum Davası gibi dava isimleriyle anılmaya devam etti ama bireylere yapılan haksızlık o düzeye erişti ki adaletsiz uygulamaların simgeleri olarak bazı kişi isimleri de ön plana çıktı: Hemen akla gelenler arasında Ebru Timtik, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Enis Berberoğlu, Eren Erdem, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Müyesser Yıldız gibi (isimleri buraya sığmayan) pek çok kişinin adları var. HHH Bu dönemde: 1) Bazı kişi ve grupları hedefleyen özel haksızlık ve hukuksuzluklar... 2) Bazı avukatların da müvekkillerinin suçlandıkları söylem ve eylemlerden sorumlu tutulmaları... 3) KHK uygulamaları... 4) Kadın katillerine gösterilen müsamaha ve verilen “iyi hal indirimleri”... 5) Anayasa Mahkemesi’nin bazı kararlarına direnilmesi... 6) “Terör örgütüne üye olmamakla birlikte...” diye başlayan yardım ve destek suçlamalarının, FETÖ, PKK ve DHKPC gibi örgütlerle ilişkilendirilerek, bu örgütlerle ilişkisi olmayanlara karşı açılan davalar... 7) Cumhurbaşkanına hakaret davaları... 8) Savcı ve yargıçların mesleğe alınmalarında, atanmalarında, mahkemelerin, yüksek mahkemelerin, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun oluşumunda, siyasal iktidarın müdahaleleri... Kamuoyunda, yargı mekanizmasının neyin ve kimin emrinde olduğu hakkında soru işaretleri doğuruyor... Ve insanlar, haksız, hukuksuz uygulamalarla yargılananları, hapiste yatanları unutmuyor! Askıda yoksulluk MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başlattığı “askıda ekmek” projesi, muhalefetin tepkisini çekti. Muhalefet, “Ekonomik tablo bundan iyi anlatılamazdı”, “Tek fotoğrafla Türkiye ekonomisinin 18 yılda geldiği noktayı açıkladılar” ifadeleri ile projeyi eleştirdi. Derin kırılma İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ’ın, partisinin İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’ya yönelik “FETÖ ile bağlantısı var” iddiası İYİ Parti’yi karıştırdı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Özdağ’ın “İYİ Parti HDP ile yakınlaştı” sözleriyle ilgili ise “O çok büyük bir yalandır” dedi. Türk Lirası eriyor TCMB’nin faiz kararı sonrası TL erimeyi sürdürdü. Dolar 7.98’i aştı. Avro, 9.44 ile en yüksek seviyesine ulaştı. TCMB’nin politikası ve piyasa beklentilerini yönetebilme kabiliyeti sorgulanır durumda. Erdoğan’dan eleştiri Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimde reforma ihtiyaç duyulduğunu belirterek, “Aklı hür, fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirilmek üzere çıkılan yolun Batı taklitçiliğine dönüşmüş olması en büyük kayıptır. 18 yılda fikri iktidarımızı hâlâ tesis edemedik” dedi. Buğdayda sıfır vergi Cumhurbaşkanı kararı ile tohumluk hariç buğday, adi buğday, mahlut, kaplıca (kızıl) buğday, beyaz arpa, maltlık arpa, diğer arpa çeşitleri, tohumluk ile cin mısırı hariç diğer mısırların ithâlâtından yıl sonuna kadar gümrük vergisi alınmayacak. Öte yandan, Suriye’de yaşayan sivil halk başta olmak üzere ih1824 EKİM tiyaç sahibi diğer ülkelere ve/veya bu ülkelerdeki ihtiyaç ekmeklik buğday karşılığı un ile toplamda 10 bin tona kadar yeşil mercimek ve nohut hibe edilecek. Coşkun’a veda Bir dönem gazetemizde de köşe yazıları kaleme alan usta gazeteci Bekir Coşkun yaşama veda etti. Coşkun memleketi Şanlıurfa’da toprağa verildi. Oruç Reis Yunanistan’ın tepkisine neden olan Oruç Reis’in Doğu Akdeniz’de yaptığı sismik araştırmaların süresi 5 gün uzatıldı. Yeni NAVTEX ile Türkiye kıyılarına yakın bölgede Meis’in batısı ve Rodos’un doğusu arasında bulunan bölgede 27 Ekim’e kadar sismik araştırma yapılacağı bildirildi. Lozan uyarısı Yunanistan’ın, Ege Denizi’nde Limni, Semadirek ve Bozbaba adalarının etrafında tatbikat yapacağını duyuran NAVTEX yayımlaması üzerine Türkiye, iki ayrı NAVTEX mesajıyla Yunanistan’ın, bu üç adanın Lozan Barış Antlaşması ile belirlenen gayri askeri statülerinin ihlâl edildiğini belirtti. S400 gelişmeleri Türkiye’nin, Sinop’ta S400’leri test ettiği iddia edilmişti. Durumu önce “Eğer doğruysa kınıyoruz” açıklamasıyla değerlendiren ABD, Türkiye’nin S400 testi yaptığı haberlerini resmen doğruladı. ABD’nin NATO Daimi Temsilcisi Kay Bailey Hutchison, “Türkiye, Ankara’da bir Rus hava savunma sistemine sahip olmak için birçok şeyden vazgeçti” açıklamasında bulundu. Erdoğan da doğrulayarak “ABD’ye soracak değiliz” dedi Erdoğan’a zam TBMM’ye sunulan bütçe teklifine göre Tayyip Erdoğan kendi maaşını yüzde 8.3 zamla 88 bin TL’ye yükseltiyor. Çocukları vurdular Dağlık Karabağ ve çevresindeki kentlerde çatışmalar şiddetlendi. Ermenistan, Azerbaycan’ın Gence ve Mingeçevir kentlerine füze saldırısı düzenledi. Gence’de çocukların da aralarında bulunduğu 13 sivil yaşamını yitirdi. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki iki ateşkes de başarılı olmadı. Tatar dönemi KKTC’de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci turda ipi göğüsleyen Başbakan ve Ulusal Birlik Partisi lideri Ersin Tatar yüzde 51.7’lik oyla kazandı. İran: Ambargo bitti İran Dışişleri Bakanlığı, BM’nin İran’a uyguladığı silah ambargosunun süresinin 18 Ekim Pazar günü dolduğunu belirterek söz konusu gün itibariyle ambargonun sona erdiğini duyurdu. İran’ın silah alıp satması önünde yasal bir engel kalmadığını vurgulandığı bakanlık açıklamasında, Tahran’ın şimdilik herhangi bir toplu silah alımı planlamadığı da vurgulandı. ABD görüşmeleri ABD’de yayımlanan Wall Street Journal gazetesinin ABD’li üst düzey yetkililerin Suriye’ye giderek temaslarda bulunduğu iddiası Suriye medyasında yer alan haberlerle doğrulandı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear