28 Eylül 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ DOLAR [email protected] AVRO STERLIN FAİZ BORSA 11 15 EKİM 2020 PERŞEMBE ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 7.9160 0.7 kuruş 9.3080 0.3 kuruş 10.3630 5.1 kuruş 13.62 0.09 puan 1.189 14.60 puan 3270.62 25.3 lira 485.38 3.26 lira Yerli üretim ve teknolojiye destek için ‘Sanayileşme İcra Komitesi’ kuruldu ‘Sanayi’ye garip yetki Resmi Gazete’de dün yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile “Sanayileşme İcra Komitesi (SAİK)” adıyla yeni bir yapı kuruldu. Amacı “Kalkınma planları ve programlarında yer alan politika ve heMUSTAFA ÇAKIR defler doğrultusunda, yerli üretimin ve teknolojik kabiliyetlerin kamu alımları dahil farklı yollarla geliştirilmesini sağlamak, üreticilerin yatırım, üretim ve finansman süreçlerini Yeni komite, ülke için kritik öneme sahip şirketlerin ortaklık yapılarında ulusal güvenliği riske atabilecek değişikliklere ilişkin de karar alabilecek. kolaylaştırmak ve rekabetçiliklerini artırmak” olarak ifade edilen SAİK’e, Cumhurbaşkanı başkanlık edecek. Komitenin diğer üyeleri ise Cumhurbaşkanı yardımcısı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı, Ticaret Bakanı ile Strateji ve Bütçe Başkanı’ndan oluşacak. Cumhurbaşkanı gerekli görürse gündem ile ilgili kurum ve kuruluşların temsilcileri komite toplantılarına davet edilebilecek. KÖİ’de söz sahibi Komite, kamu özel işbirliği (KÖİ) sözleşmelerinde de söz sahibi olurken, görev ve yetkileri arasındaki bir madde özellikle dikkati çekti: Komite “ülke için kritik öneme sahip şirketlerin ortaklık yapılarında, yurtiçi üretimin sürekliliğini ve ulusal güvenliği riske atabilecek değişikliklere ilişkin yapılacak işlemler konusunda” da karar alacak. Yine komite, “imalat sanayii firmalarının sermaye yapılarının güçlendirilmesi, gerektiğinde şirket birleşmelerinin özendirilmesi, verimliliği artıracak politikaların tasarlanması ve ürün çeşitliliğinin artırılması için kamu uygulamalarını yönlendirici” kararlar alabilecek. Harcamalar Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesine konulacak ödeneklerle karşılanacak. l ANKARA EY RAPOR AÇIKLADI Turizmin katkısı yüzde 60 azalır EY (Ernst&Young) tarafından hazırlanan “Turizm Sektörü Değerlendirmesi, 2020” raporu açıklandı. Buna göre, turizmin Türkiye’nin gayri safi milli hasılasına doğrudan katkısının bu yıl 15 milyar dolar civarında olması beklenirken, bu 2019’a göre yaklaşık yüzde 60 düşüş anlamına geliyor. 2021 yılında ise bu rakamın 2027 milyar dolar arasında olacağı öngörülüyor. Turizmin gayri safi milli hasılaya doğrudan katkısı 2019 yılında ise 37.5 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. l Ekonomi Servisi IMF’DEN ÖNEMLİ UYARI Kamu borcunda zirveye doğru Uluslararası Para Fonu (IMF), Covid19 salgınının sebep olduğu ekonomik kriz nedeniyle bu yıl kamu açıklarının gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) ortalama yüzde 9’u kadar artacağı ve küresel kamu borcunun GSYH’ye oranının yüzde 100’e yaklaşarak rekor kıracağı öngörüsünde bulundu. “Mali İzleme Raporu”nda 11 Eylül itibarıyla uygulanan mali eylemlerin tutarının 11.7 trilyon dolara ulaştığı ve bunun küresel ekonominin yüzde 12’sine yakın olduğu kaydedildi. l Ekonomi Servisi YÜZDE 95’I KAYIT DIŞI TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 15 Ekim Dünya Çiftçi Kadınlar Günü nedeniyle, tarımda çalışan kadınların yüzde 95’inin sosyal güvenlik sistemine kayıtlı olmadığını vurguladı. İstihdamdaki kadınların 4’te 1’inin tarımda ve günde 1617 saat çalıştığını belirten Bayraktar, “Senede 90 gün yıpranma payı, primlerin yüzde 50’sinin devlet tarafından ödenmesi gibi birçok alanda pozitif ayrımcılık talep ediyoruz” dedi. Üretim maliyetleri artmaya devam ediyor Tarımsal girdi maliyetlerinin yaklaşık yüzde 60’ı ithal olan Türkiye’de, kur artışıyla birlikte üretim maliyetleri de artmaya devam ediyor. Çiftçinin yıllık enflasyonu, eylül ayında yüzde 18’i aştı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) dün açıkladığı Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (TarımÜFE) verilerine göre, TarımÜFE Eylül 2020’de bir önceki aya göre yüzde 2.56, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 12.05, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18.48 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 13.89 arttı. Eylülde (aylık bazda) çiftçiyi maliyet artışıyla en çok zorlayan ürün, yüzde 6.6 ile kuru soğan oldu. Aynı dönem aralığında ayçiçeği üretmenin maliyeti yüzde 5.6, muz ve sivribiber üretmenin maliyeti yüzde 3.5, sarmısak üretmenin maliyeti ise yüzde 3.2 yükseldi. l Ekonomi Servisi Tüketici için vergi ve komisyon oranları düşürülmeli, denetimler sıklaşmalı Emlakta yetersiz düzenleme 5 BİN50 MİLYON TL ‘Avrasya Boat Show’ başladı CNR Avrasya Boat Show Denizde, MarinTurk Marina/ Pendik’te kapılarını açtı. 500’ün üzerinde markanın yat, tekne, yelkenliler, şişme botlar, deniz motorları ve başlangıç teknelerinin sergilendiği fuarda, pandemi sürecinde izole yaşam nedeniyle yoğun ilgi gören aile tipi yatlar da görücüye çıkarıldı. Fuarda 5 bin ile 50 milyon lira arasında deniz araçları tanıtılıyor. Fuar, 18 Ekim Pazar akşamına kadar sürecek. l Ekonomi Servisi AKBANK SENDİKASYONU 700 milyon dolar yeni kredi aldı Akbank 367 gün vadeli yaklaşık 700 milyon dolar karşılığı sendikasyon sağladı. 1 yıl vadeli kredisinin maliyeti Libor+yüzde 2.5 ve Euribor+yüzde 2.25 oldu. İşleme 19 ülkeden 34 banka katıldığını belirten Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, “Bu zorlu dönemde ülkemize döviz likiditesi kazandırdık” dedi. Binbaşgil, bu kredinin sektörün ikinci yarıdaki sendikasyonları için referans oluşturacağını vurguladı. l Ekonomi Servisi Konut alım sürecinde gerek emlakçılar gerekse vergi ve komisyon oranları yüzünden mağdur edilen tüketicilerin şikâyetleri günden güne artarken, Ticaret Bakanlığı’ndan “yerinde ama yetersiz” bulunan bir düzenleme geldi. Resmi Gazete’de yayımlanan düzenlemeye göre, yetki belgesi almadan emlakçılık yapılamayacak, belgesi olmayan işletmeler ilan sitelerine üye olamayacak. Halihazırda faaliyette olan emlak işletmelerine, yetki belgesi almaları için verilen geçiş süreci 31 Ağustos 2020’de sona ermişti. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, yetki belgesi olmadan emlakçılık yapanlar hakkında idari yaptırım uygulanacağını söyledi. Pekcan ayrıca, “En az 100 saatlik mesleki eğitim almayanlar ve mesleki deneyime sahip olmayanlar emlak işletmesi açamayacak. Araç alımında da olmalı Emlak işletmesi sahipleri ile şirket yetkililerinin Seviye 5, emlak işletmesinde sigortalı çalışanların ise Seviye 4 yeterliliğe sahip olması gerekecek” diye konuştu. Pekcan’ın aktardığına göre, Türkiye’de gayrimenkul satışlarının yüzde 50’si emlak işletmeleri aracılığıyla yapılıyor. Ancak kayıt dışı faaliyetler nedeniyle bu sayının çok daha üzerinde kişinin taşınmaz alım satımı ile kiralanmasına aracılık ettiği tahmin ediliyor. Pekcan, “Yaptığımız düzenleme ile şeffaf, hesap verebilen ve kayıt altında bir emlakçılık sektörü oluşturulmasını ve sektörün yakından takip edilerek haksız rekabetin ortadan kaldırılmasını amaçlıyoruz” dedi. Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, söz konusu düzenlemeyi yerinde bulduğunu hatta otomobil alım sürecinde de uyguTerzi Abidin Kusa, 10 bin TL kapora ödediği evi emlakçının kendisinden habersiz başkasına satması nedeniyle mağdur oldu. Emlakçının tek taraflı cayma nedeniyle 10 bin TL tazminat ödemesi gerekirken, kendi ödediği kaporanın bile tamamını alamadı. Kusa, mağduriyetinin giderilmesini talep ediyor. lanması gerektiğini ancak eksiklikler olduğunu anlattı. Ağaoğlu, “Alım ve satımda uygulanan hizmet üst sınırı yüzde 4. Bu, çok fazla. Kayıt dışılığın düşürülmesi için bu oran inmeli” dedi. Mağdur tüketicilerin şikâyetlerinin hiç kesilmediğine dikkat çeken Ağaoğlu, “Satış bedellerinin gerçek değerinden fazla gösterilmesinin sebeplerinden biri yüksek emlak vergisi. Diğeri, emlak komisyon oranları. Meblağ yükseldikçe komisyon oranı düşmeli” diye konuştu. Ağaoğlu ayrıca, tüketicilerin dolandırılana kadar mağdur edilmeye devam edildiklerine dikkat çekerek denetimlerin de sıklaştırılması gerektiğinin altını çizdi. l Ekonomi Servisi Dolar zirve seviyesini yeniledi SÖZLEŞME DEĞIŞMEZ Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2018 Eylül’den itibaren döviz ya da dövize endeksli sözleşmelerin TL olarak güncellenmesi zorunluluğuna ilişkin iki yıllık geçiş sürecinin sona erdiğini, bu sözleşmelerin yeniden döviz cinsine çevrilemeyeceğini açıkladı. İlgili düzenlemeye göre Türkiye’de yerleşik kişiler bazı istisnalar dışında bu tür sözleşme yapamıyor. l Ekonomi Servisi Küresel piyasalardaki risk iştahını desteklemeyen gelişmelere ek olarak Türkiye özelinde devam eden bölgesel jeopolitik endişeler ve iç siyasi gerilimle, dolar 7.96 liraya ulaşarak yeni zirve seviyesi oluşturdu. Dolar dün haber akışına bağlı hareket etti ve 7.91007.9589 lira arasında dalgalandı. Avro da 9.26459.3351 lira arasında işlem gördü. Bankacılar, TCMB’nin devam eden sıkılaştırma ve normalleşme adımlarını ise son dönemde TL’ye destek veren en önemli unsurlar olarak görmeye devam ediyorlar. Asya borsaları, duran Covid19 aşı denemelerinin ve ABD canlandırma paketi görüşmelerinde çıkmaza girilmesinin risk iştahını azaltmasıyla geriledi. Borsa İstanbul (BİST) ise Karadeniz’deki rezerve ilişkin açıklamalar sonrası eneji şirketleri öncülüğünde yükseliş yönünde hareket etti. BİS 100 Endeksi günü yüzde 1.24 artışla kapattı. CDS dün 516523 puan arasında değişti. l Ekonomi Servisi Lider, parti, hareket, devlet Cumhuriyet gazetesi yine farkını gösterdi. İpek Özbey’in Prof. Şahin Filiz ile yaptığı söyleşi, Barış Terkoğlu’nun, İçişleri Bakanı’nın “Habitus”unu (kimliğini ve Hitler’in ideoloji yerine kullanmayı seçtiği kavramla “dünya görüşünü” Weltanshauung yaratan ortamı) sergileyen yazısı, Zülal Kalkandelen’in uyarısı, “süreç olarak faşizmin” ülkede ne kadar ilerlediğini sergiliyordu. Tarikat, cemaat ve rejim Prof. Filiz’e göre tarikatlarcemaatler, “modern devlet örgütlenmesinin ilkel, feodal ama çok tehlikeli bir benzeridir”. Tarikatlar içinde insanlar, sorgulanamaz bir liderlik altında emir komuta zinciri içinde yaşıyor, homojen, tarikata özgün bir din yorumunu benimsiyorlar. “Ne yazık ki ülkemizi baştan ayağa çepeçevre sarmış irili ufaklı yüzlerce tarikat ve cemaat vardır. Nakşibendilik ile Selefi cemaatler bunların iki ana gövdesidir...” Tarikatlar aralarındaki farklara karşın siyasal İslamın “dünya görüşünü” en azından laiklik, Cumhuriyet, Aydınlanmabilimdüşmanlığı, ataerkil egemenlik gibi alanlarda yeniden üretiyorlar, yeni kadrolar yetiştiriyorlar. Diyanet İşleri Başkanı’nın “Bunlar irfan mektepleridir” sözleri de bu gerçeği yansıtıyor. Bir toplumsal ve siyasi hareket olarak siyasal İslamın “bedenini” bu tarikatlar, egemen sınıfını da bu tarikatların liderlikleri ve yetiştirdiği dinci entelijansiya oluşturuyor. AKP, bu hareketin ve sınıfların iktidarını temsil ediyor. Bu iktidarın kapitalist bir ekonomi içinde gerçekleşmiş olması bu gerçeği değiştirmiyor, yalnızca bu sınıfın üstünde yaşadığı bölüşüm ilişkilerinin özelliklerine, AKP rejiminin politikalarındaki başarıların ve iflasların arkasındaki dinamiklere ışık tutuyor. Bir araştırmaya göre 2.6 milyon vatandaşı kontrol eden yüzlerce tarikatın her biri, Prof. Filiz’in işaret ettiği gibi, kendisini bir “hilafet merkezi” olarak görüyor. Gerçekten de her tarikat, cemaat yerel düzeyde bir kültürel, ekonomik güç merkezi, iktidar odağıdır. Devlete sızma, devlet olma refleksi de bu güç merkezi, iktidar odağı olmanın doğal uzantısıdır. Prof. Filiz, “Devletleşme amacındaki cemaat ve tarikatların sızma aşaması çoktan gerçekleşti” diyor. İrili ufaklı tarikatcemaat grupları, ekonomik kaynaklar, devlet içindeki iktidar noktaları üzerinde birbirleriyle rekabet halindedir. Tayyip Erdoğan’ın ve AKP merkezinin önemi de buradadır. Bu liderlik ve merkez, çok parçalı hareketin birliğini, içinde kaynak dağılımını kontrol etmek için gereklidir. Yerel iktidar odaklarının işlevi ve bunlar arasındaki rekabet, bu rekabetin bir lider ile stabilize edilmesi de akla İtalyan faşizmindeki liderpartidevlethareket ilişkisini getiriyor. Sivil değil, totaliter... Diğer taraftan tarikatlar, cemaatler AKP rejiminin dayandığı toplumsal zemindir. Tarikatlar ve cemaatler, halkın yaşam alanlarında, bedenleri ve mekânları hatta zamanın kullanımını denetlemeye çalışırken rejimin “dünya görüşünü” (Weltanshauung), tarikatların dışında kalan Müslümanlara da simgesel ve fiziki şiddet yoluyla benimsetmeye çalışırlar. Zülal Kalkandelen’in, tarikatlar ve cemaatler, (bugün siyasal İslamın çeperinde kendine yaşam alanı inşa etmiş, dün de Aydınlanma düşüncesinin yıpranmasında kritik rol oynamış kimi liberal entelijansiyanın iddialarının aksine) “Sivil toplum örgütleri değildir” uyarılarından hareketle, bunların bizzat “sivil toplumla” devlet arasındaki “diyaframı” bütünüyle ortadan kaldırmayı, “sivil toplumu” yok etmeyi, bireyin bedenini, zamanını ve yaşam alanını kesintisiz bir süreç içinde denetlemeyi amaçlayan totaliter yapılar olduklarını görebiliriz. Yukardaki kısa özet, liberal demokrasilerde birbirinden görece bağımsız yaşayan yürütme organı, siyasi parti ve hareket gibi yapıntıların, bugün artık devletle “bir”leşerek organik bir yapı oluşturduğunu, “süreç olarak faşizmin” ulaştığı aşamayı gösteriyor. Bence şimdi kendini “muhalefette” gören herkesin ve “yapıların” bir an evvel, “Bu süreç nereye gidiyor?”, “Bu ülkede seçim olur mu?”, “Olursa hangi koşullarda olur?”, “Bu koşullara hazırlıklı mıyız?”, “Böyle organik bir yapısı olan bir iktidar salt seçimlerle yerinden sökülebilir mi” gibi soruların cevaplarını acilen, dürüstçe vermeye çalışması gerekiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear