Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 27 OCAK 2020 PAZARTESİ gorus@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR OLAYLAR VE GÖRÜŞLER NLNSIBOEEESRYAALLIZIZMM: Atatürk’ün ve maliye ekonomi politikası PROF. DR. DURAN BÜLBÜL Osmanlı’nın çöküşü üzerinde yeni tipte “Cumhuriyet Devleti” yaratmanın yüksek dehası, o süreçlerin koşulları, Anadolu’nun karanlık steplerinde çağdaş bir ulus yaratılması, emperyalist kuşatmanın aksine ulusal, ekonomik hamleler yapılması, büyük önderin kendi deyimiyle, “az zamanda çok işler” başarmanın sırrı, muhafazakârlıkta ve liberallikte değil; ulusal egemenlik, tam bağımsızlık, bilim ve devrimciliktedir. Atatürk dönemi, ekonomi ve maliye politikaları büyük önder tarafından geliştirilen ve izlenen, azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere yol gösterici nitelikte, öncü ve çağı aşan ekonomi ve maliye politikalarıdır. Özgün bir model Atatürk tarafından izlenen ekonomi politikaları, geçmiş deneyimler, mevcut ekonomik koşullar ve ulaşılmak istenen güçlü ekonomik yapı göz önünde bulundurularak şekillenmiştir. Şu bir gerçektir ki; dönemin ekonomi öğretilerine bağlı kalmayan özgün, çağın ilerisinde bir anlayışa haizdir. Büyük önder, Türk devrimini yalnızca siyasi alanla sınırlı bırakmamış, ekonominin de demokratikleşmesini sağlamıştır ve bu demokratikleşme sürecinde ne sosyalizm ne kapitalizm öğretilerine bağlı kalmış; Atatürkçü ekonomi modelini geliştirmiştir. Atatürk’ün iktisadi duruşu ne liberalizme ne de sosyalizme dahil edilmeye çalışılmamalıdır. Atatürk’ün izlediği ekonomi politikaları esasında, çağın geçirmekte olduğu gelişim ve oluşumları daima gözetmiş, kişiliğinin temel özelliklerinden sayılan bilimsel gerçekçiliğini ortaya koymuştur. Atatürk, ekonomik bağımsızlık olmaksızın siyasi bağımsızlığın sağlanamayacağına inanmış ve öncelikle, iktisadi yapıya uygun bir mali yapı oluşturmaya çalışmıştır. Atatürk dönemi mali politikalarının temeli, devlet hazinesini yurtiçinde ve yurtdışında güçlü kılmak düşüncesine dayanmış ve kuşkusuz, içinde bulunulan mali koşullar ve yerine getirilmesi gerekli olan zorunluluklar tarafından şekillenmiştir. Büyük önder, Türk devrimini yalnızca siyasi alanla sınırlı bırakmamış, ekonominin de demokratikleşmesini sağlamıştır ve Atatürkçü ekonomi modelini geliştirmiştir. Cumhuriyetin kurucusu Atatürkçü kadro, mali bağımsızlığı bir haysiyet ve onur meselesi olarak görmüş ve bu uğurda izledikleri kararlı politikalarla, genç Cumhuriyete uluslararası arenada itibarlı bir kimlik kazandırmışlardır. “Hâkimiyeti İktisadiye” Ulusal egemenliğin yalnızca siyasal demokrasiyi elde etmekle sağlanamayacağının, bunun tam olarak gerçekleştirilmesi için ekonomik büyüme ve kalkınmanın da sağlanmasının gerekli olduğunu bilen, Atatürk, İzmir İktisat Kongresi’nin açılış konuşmasında da; “Hâkimiyeti İktisadiye” olmadan, “Hâkimiyeti Milliye”nin gerçekleştirilemeyeceğine dair sözleriyle ekonomik ve mali bağımsızlığın önemini vurgulamıştır. Atatürk, özgün bir ekonomi yönetimi ile, Atatürkçü ekonomi politikaları doğrultusunda, devletin temel görevlerini adalet, savunma ve diplomasi ile sınırlı tutmamış, bunlarla birlikte devlete, gerekli hallerde eğitim, sağlık, bayındırlık alanlarında da müdahaleci roller yüklemiştir. Atatürk, bireysel girişimi ve özel üretimi esas almış, devlete özel sektörün yetersiz olduğu alanlarda tamamlayıcı ve öncü bir rol biçerek milli burjuvaziyi oluşturmaya çalışmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında, devletin içinde bulunduğu yetersiz ekonomik imkânlara rağmen, ulusal bağımsızlıktan ödün veril İzmir İktisat Kongresi meksizin, ülkenin imarı ve kalkınması ülkenin sahip olduğu sınırlı kaynaklar ile gerçekleştirilmiştir; sosyalizme de kapitalizme de alternatif olan, azgelişmiş ülkelerin ekonomik koşullarına uygun, toplumsal adaleti gözeten Atatürk’ün ekonomi modeli, sömürgeciliği reddederek planlı ve düzenli bir kalkınmayı sağlamıştır. Planlı kalkınan ilk ülke Hem iktisadi kalkınma sürecine devletin katılması gerektiğinin hem de bu sürecin planlı bir şekilde yürütülmesi gerektiğinin farkında olan Atatürk’ün ileri görüşlülüğü, Türkiye’ye, azgelişmiş ülkeler arasında kalkınmayı planlı bir biçimde yürüten ilk ülke olma özelliği kazandırmıştır. Atatürk, ekonomik kalkınmayı sağlayabilmek için, o güne kadar uygulamaya konulmuş modeller olan liberalizmin de, sosyalizmin de yetersizliklerini fark ederek, yeni ve özgün bir ekonomi yönetimi geliştirmiştir. Atatürk tarafından kaleme alınan ve 1929 yılında yayımlanan “Yurttaş İçin Medeni Bilgiler” adlı kitapta, liberalizme de, sosyalizme de köklü eleştiriler getirilmiştir. Atatürk, kapitalist düzenin “yalnız başına yaşayan birey”, sosyalist düzenin ise “bireylerden soyutlanmış devlet” gibi gerçekdışı düşüncelere dayalı olduğunu görmüş ve her iki düzenin de insanın doğasına aykırı olduğunu öne sürmüştür. Atatürk, ekonomi politikalarının başarıya ulaşabilmesi ve hedeflenen ekonomik kalkınmanın sağlanabilmesi için, halkın bu sürece katılımının ve inancının sağlanması gerektiğinin farkında olmuş, iktisadi kalkınmanın her şeyden önce bir inanç işi olduğunu bilerek, halkın inançla bu sürece katılımını sağlamak için çalışmıştır. Ekonomik büyümenin ötesinde kalkınma yapısal bir değişimdir; ekonomik yapıların değişimlerinin yanı sıra zihniyet değişikliğini, halk katılımını da zorunlu kılar ve bu süreçte asıl zor olan zihniyet değişikliğini sağlamaktır. Atatürk dönemi ekonomi ve maliye politikası incelendiğinde, 19231929 yılları ekonomik koşullarında devletin yeniden inşa edildiği; 19301938 yılları arasında ise kapalı ekonomi koşullarında; etkin ve öncü devlet anlayışına uygun sanayileşme politikalarının benimsendiği görülmektedir. Her iki dönemde izlenen ekonomi politikaları farklılık gösterse de, izlenen maliye politikası değişmemiş; her iki dönemde de mali disiplini sağlama amacından ve bütçe hakkından vazgeçilmemiştir. Planlı sanayileşme Azgelişmiş ülkelerde “devlet öncülüğünde planlı sanayileşme” uygulaması ilk defa Atatürk Türkiyesi’nde gerçekleşmiştir. Bu planlama ile ülkede ihtiyaç duyulan temel sanayi mallarını kamu girişimleri aracılığıyla üretmek hedef alınmış ve plan hazırlandığında dış kaynak öngörülmemiş, planın öz kaynak larla yürütüleceği görüşü egemen olmuştur. Çağın ötesinde bir ileri görüşlülükle, vatansever bir yaklaşım ve ulus olma çabaları ile atılan bu sanayi hamlelerinin, başarılı so nuçlar vermiş olmasının bir nedeni de, sermayedarı düşük ücretle cezbetmeye çalışmanın gerçekçi bir politika olmayacağının fark edilmesi ve bir eğitim hamlesi yapılıp, ortalama yüzde 14’lere kadar çıkan büyüme rakamlarıyla nitelikli işgücü yaratılarak kalıcı bir büyüme ve kalkınma sağlanmış olmasıdır. Onun izinde... Bu satırları Münih’te kaldığım otelin lobisinde kaleme alıyorum. Yüreğimiz de Elazığ depreminin sarsıntısı... Sosyal Demokrat Halk Dernek leri Federasyonu’nun (HDF) da vetlisi olarak geldiğim bu kent te cumartesi akşamı bir tiyat ro salonunu dolduran Cumhuri yet sevdalılarıyla buluştuk, kal paksız Kuvayi Milliyeci Uğur Mumcu’yu konuştuk. Bir kez daha anladım ki, “O ölümsüz!..” HDF Genel Başkanı Necip Şahin ve Münih Türkiye Halk Derneği Başkanı Fulya Kip Barnard’la birlikte düzenlenen panelde, Elazığ’ın acısını gur Münih’teki panelde Uğur bette derinden hisseden insan Mumcu konuşuldu. larımız “deprem değil bina öl dürür” sözünü anımsattı durdu ma verir, o kedi yalanıp onun kol bizlere. Üç saat boyunca Uğur tuğuna oturunca bir bakar ‘kedi Mumcu’yu, gazetesini ve ülkeyi in aşağıya’ derdi. Kedi de inatla konuştuk. onun koltuğuna otururdu. Dışarı HHH da randevularını gündüzden hal 27 yıl önce aramızdan çekip leder, biz okuldan döndüğümüz aldılar onu. Hani o hepimizin ez de evde olurdu...” bere bildiği, “Dağ gibi karaya O katiller Türkiye’nin gelmiş ğız birer delikanlıydık” diye baş geçmiş en büyük, yiğit gazeteci layan tarihi “Sesleniş” yazısında sini aramızdan koparmadılar. O seslendiği halkı bu yiğit gazeteci lanet olası bombayı patlatanlar yi unutmadı. Balzac’a benzeyen çocuk yürekli Yüreğinde halkına karşı duy bir babayı katlettiler... duğu büyük sorumluluk duygu HHH su. Ve bu duyguyla sarıp sarma Uğur Mumcu bugün yaşadıkla lanan büyük bir gazetecilik. Ay rımızı 30, 40 yıl öncesinden göre dınlanma ve emek kavgasında bilen aydın bir gazeteciydi: korkusuz bir yürek. Atatürkçü, “Kapanan Köy Enstitüleri ka Cumhuriyetçi, laik, antiemperya panıyor da ne oluyor? İHL ne işe list, özgürlükçü ve Kuvayi Milliye yarıyor? Bunlar imam, hatip ol ci bir aydın! muyor... Hukuk fakültelerine gidip En yakın arkadaşı Ali Sirmen yargıç, savcı oluyorlar... Siyasal ağabeyimizin dediği gibi, dost Bilgiler Fakültesi’ne gidip kayma canlısı bir arkadaş: “Uğur haya kam oluyorlar... 2000 yılına doğru tı bütün olarak ele alırdı. Eğlen baktığımızda vali ilahiyat mezunu, celi bir adamdı. Uğur’la çok gül Emniyet müdürü İslam enstitüsü dük. Uğur’u çatık kaşlı savcı ola mezunu, kaymakam İHL mezunu rak düşünenler hep yanılmış olacak... General olacak...” tır. Son derece güler yüzlü, şa Siz bakmayın “Uğur Mum kacıydı. Biraz Balzac’a ben cu gazeteciliği tanımı bana bir zerdi. Zaman zaman konuşur şey ifade etmiyor” diyenlere... ken roman kahramanlarını an Mumcu’nun dediği gibi: “Bizde dırırdı. Uğur mücadeleyi mizah gazetecilik anlayışı şu: Köşende la yaşardı. Uğur Mumcu bunla oturacaksın, çayını içeceksin, ya rı anlatırken kahkaha ile gülerdik.” zını yazacaksın. Oysa gazeteci Balzac’a benzeyen bir baba... lik haber demek ve her gün yeni Özgür’le Özge’nin babası!.. Kızı lenen bir olay.” Hiç kuşkunuz ol Özge Mumcu Aybars, “Onu, ba masın, Cumhuriyet muhabirle basını” geçen yıl bize şöyle anla ri “yetmez ama evetçi, bir dö tıyordu: nem AKP iktidarı, bir dönem ce “Çok heyecanlı, bugünden maat yalakası olan dönek liboş baktığımda ‘çocuk yürekli’ di lara” inat Uğur Mumcu’nun izin ye tarif edebileceğim bir babaydı. de yürüyor, yürüyecek. Ve onla Ağabeyimle ilişkisi bambaşkaydı rın “korkulu rüyası” olmayı sür elbette, ağabeyimin ansiklopedi düreceğiz. Korkulu rüya dediy okuduğunu görünce, ben dene sek, tırsmayın!.. Biz aynı za dim beceremedim misal (gülüyor) manda Balzac’a benzeyen ço ona ilgilendiği alanlarda taksitle cuk yürekli bir adamın izin ansiklopediler almıştı. Evimiz bir deyiz. Bazen “güleriz”, bazen ansiklopedi cennetiydi. Hâlâ bir “kedilere mama veririz”. Ama konuya bakıyorsam önce ansiklo onun Seslenişi’nde yazdığı gibi pedik tanımına bakarım. Kediler “Mustafa Kemal’den armağan le arası iyi değildi ama benim ha bağımsızlığımızdan” asla taviz tırıma, eve getirdiğim kediye ma vermeyiz!.. Yunus Nadi Ödülleri 75. yılına girdi. 1946 yılından itibaren yapılan Yunus Nadi Ödülleri Yarışması, gazetemizin kurucusu Yunus Nadi’ye olan saygı ve sevgiden kaynaklanıyor. Yalnız Cumhuriyet gazetesinin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da büyük emeği bulunan Yunus Nadi’nin anısını her yıl tazelemek bizim için bir görev. Cumhuriyet’in Ulusal Bağımsızlık Savaşımızla ve Türkiye Cumhuriyeti ile eşzamanlı ve eşanlamlı bir kuruluş tarihçesi var. Yunus Nadi, gazetemizin temel taşlarını ve misyonunu bu doğrultuda oluşturdu. Yunus Nadi’nin ölüm yıldönümünü geçmişe dönük bir acı olarak değil, geleceğe yönelik bir kültür olayına 75. YIL YUNUS NADİ ÖDÜLLERİ 2020 dönüştürmek amacıyla bu yarışma düzenlendi. Yarışmanın ilk düzenlendiği yıllarda Türkiye’de sanat alanında hiçbir özel ödül yoktu; tek parti dönemiydi ve yalnızca CHP’nin dü zenlediği bir şiir ödülü vardı. Aynı dönemde bütün dünyada sanat, bilim ve edebiyat ödülleri ün yapmışlardı. İsveç’te Nobel, ABD’de Pulitzer, Sovyetler’de Lenin, Fransa’da Goncourt ödüllerinin sonuçları ülkemizde de ilgiyle izleniyordu. Türkiye’de de bu alanda öncülüğü Cumhuriyet gazetesi üstlendi. Bundan 75 yıl önce düzenlenen Yunus Nadi Armağan Yarışması’yla kültür ve sanat alanında bir yarışma heyecanı oluşturuldu. Daha sonraki yıllarda ülkemizde de kültür ve sanat alanında yarışma ve ödüllerin sayısı çoğaldı. Yunus Nadi Ödülleri 75 yıl boyunca düzenli olarak gerçekleştirildi ve kültürsanat alanında amaçlanan katkıları yaptı ve etkilerini duyurdu. Daha önce bir dalda yapılan ödüllendirmenin kapsamı 1990 yılından itibaren genişletildi ve Yunus Nadi Ödülleri adıyla sürmeye başladı. Cumhuriyet gazetesi, çağdaş uygarlığa giden yolun, kültür, sanat, fikir ve bilim yolu olduğunu kuruluşundan beri savunan bir gazete. Bu yoldaki çabaları desteklemek ve özendirmekte Yunus Nadi Ödülleri’nin işlevi sürecek. 2020 Yunus Nadi Ödülleri Edebiyat Ana Dalı’nda öykü, roman, şiir; Görsel Sanatlar Dalı’nda karikatür, fotoğraf; Bilimsel Araştırma Dalı’nda sosyal bilimler araştırması olarak sürüyor. Adaylara başarılar diliyoruz. ÖYKÜ Ödüle 1 Şubat 2019 ile 1 Şubat 2020 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazırlanmış bir “kitap dosyası” ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul, ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Hikmet Altınkaynak, Sezer Ateş Ayvaz, Seval Şahin, M. Zaman Saçlıoğlu, Murat Yalçın. ROMAN Ödüle 1 Şubat 2019 ile 1 Şubat 2020 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazırlanmış bir “kitap dosyası” ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların, beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Adnan Binyazar, İrfan Yalçın, Konur Ertop, Asuman Kafaoğlu Büke, Zeynep Aliye. ŞİİR Ödüle 1 Şubat 2019 ile 1 Şubat 2020 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da “kitap dos yası” ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul, ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Ataol Behramoğlu, Muzaffer İlhan Erdost, Doğan Hızlan, Turgay Fişekçi, Eray Canberk. SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMASI Ödüle 1 Şubat 2019 ile 1 Şubat 2020 tarihleri arasında yayımlanmış bilimsel araştırmalarla, yayına hazırlanmış en az 25 sayfa olarak beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış bilimsel araştırmalar katılabilir. Adaylar yapıtlarını sekiz adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul ödülü kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Prof. Dr. Rona Aybay, Dr. Alev Coşkun, Prof. Dr. Emre Kongar, Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Prof. Dr. Örsan Kunter Öymen, Doç. Dr. Barış Doster, Dr. Deniz Yıldırım. KARİKATÜR Karikatürlerin boyutu 30x40 cm’yi geçmemelidir. Her türlü teknik serbesttir. Yarışmaya en fazla beş karikatürle katılabilinir. Seçici Kurul: Metin Peker, Kamil Masaracı, Muhittin Köroğlu, Zafer Temoçin, Akdağ Saydut, Murat Sayın. FOTOĞRAF Ödüle en çok dört adet siyah beyaz fotoğraf ile aday olunabilir. Gönderilecek fotoğrafların en az 18x24 cm. boyutlarında ve daha önce başka bir yarışmada ödül almamış olması gerekmektedir. Seçici Kurul: İsa Çelik, Coşkun Aral, Garbis Özatay, İbrahim Yıldız, Dr. Ersin Turan. HER DAL İÇİN GEÇERLİ GENEL KOŞULLAR Ödüller her dalda amatörprofesyonel herkese açıktır. Cumhuriyet mensupları hiçbir dalda ödüle aday olamazlar. Adaylar gerçek ad ve adresleri ile telefon numaralarını belirtmek zorundadırlar. Ancak adaylar ad ve adreslerinin saklı tutulmasını isteyebilirler. Ödül koşullarına uymayan yapıtlar, yarışma dışında tutulacaktır. Adayların, yapıtlarıyla birlikte adlarını ve soyadlarını arkasına yazacakları iki adet fotoğraflarını, açık adreslerinin de yer aldığı katılım belgesini ve yaşamöykülerini 14 Şubat 2020 Cuma günü saat 17.00’ye kadar, “Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi Ödülleri” Prof. Dr. Nurettin Mazhar Öktel Sokak. No: 2 34381 Şişli / İSTANBUL adresine iadeli taahhütlü olarak postayla ulaştırmaları ya da elden teslim etmeleri gerekmek tedir. Yayımlanmış yapıtların daha önce herhangi bir ödül almamış olması koşulu geçerlidir. Zarfın ya da paketin üzerine hangi dal ile ilgili olduğunun yazılması zorunludur. Ödül dallarında konu sınırlaması yoktur. Yapıtlar hiçbir şekilde iade edilmez. Ödül alan ya da herhangi bir şekilde ön elemeden geçirilen yapıtlar, genel yayın ilkelerimiz doğrultusunda gazetemizde yayımlanabilir. Ödül sonuçları gazetemizin kuruluş yıldönümü olan 7 Mayıs 2020 Perşembe günü açıklanacaktır. KATILIM BELGESİ ADISOYADI: ADRESİ: TELEFON NUMARASI: EPOSTA ADRESİ: