02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 7 AĞUSTOS 2019 ÇARŞAMBA EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER O satıh bütün vatandır Emperyalizm, gerçekten de kapitalizmin ileri aşamasıdır. Doğrudan tankla topla açık işgale ve yerleşmeye dayalı klasik sömürgecilikten farklı olarak, büyük ekonomik tekellerin hâkimiyetine yaslanan yeni bir sömürgecilik biçimi getirir. Bu, klasik sömürgeci yöntemlerin ortadan kalktığı anlamına gelmez. Aksine, yeni pazarlar, yeni ekonomik sömürgeler, zorun, şiddetin, askeri tehdidin gölgesinde elde edilir. Dünyadaki en büyük, en kârlı tekellere sahip Amerika Birleşik Devletleri’nin aynı zamanda dünyada açık ara en fazla askeri harcama yapan devlet olması tesadüf müdür? Tank, top, tüfek, uçak ve füze himayesinde tekeller bütün dünyaya yayılır. Sana ürettirmeyecek ki, tekellerin pazarı genişlesin. Kimi yerde işgalle yaptırır kimi yerde yasayla. Şekerde, tütünde bunu yaşamadık mı? Öyleyse emperyalizmin temel arzusu, en az masraf ve maliyetle en çok kazancı bir başka ülkeden elde edebilmektir. Bunun için de, kazanç sağlamaya gittiği ülkede kendisine bu ortamı sağlayacak bir iklim ve iktidar arar. Teoriden pratiğimize gelelim şimdi: Çanakkale’de maden sahaları açan Kanadalı Alamos Gold şirketinin internet sitesinde Türkiye’deki altın madeni projesinin “çok düşük maliyetle çok yüksek getiri” sağlayacak bir proje olduğu ilan edilmiş. Yani ballı kaymak. Tankla, topla, tüfekle mi elde etti bunu? Kim sağladı sizce bu imkânı? Kanada’daki elçiliğimizin sitesinde yer alan şu itirafa bakalım bir de: “Ülkemizdeki en büyük altın üretimi yapan madenler, Kanadalı maden şirketleri ve ülkemizdeki ortakları tarafından işletilmektedir.” Konu sadece Çanakkale değil. Uşak’ta, Kayseri’de, Erzincan’da da Kanadalı şirketler var. Bu şirketler her türlü teşviki alıyor; istedikleri yüksek getirinin garantisini görmeden yatırım da yapmıyorlar. Yargı kararları, hukuk, ÇED raporları mı? İç hukuk onlar için ya çoğu zaman geçersiz ya da kılıfına uyduruluyor. Sonuçta her şey bir kararnameye bakmıyor mu yeni sistemde? Yerlilik, yabancılık Kaldı ki konu sermaye ve kârlılık olduğunda işin ne yerlisi kalıyor ne de yabancısı. Küresel sömürgeci ekonomi, gittiği yerlerde mutlaka taşeronlar yaratıyor, kendisi dışındaki “yerli” sermaye aktörleriyle işbölümü içine giriyor. Niye? Hem bu firmalarla bürokrasideki, lisans süreçlerindeki aksamaları giderip hızlandırmak; hem de tepkilerin doğrudan kendilerine yönelmesini önlemek için. “Ekmekten size de pay düşüyor” diyorlar özetle; pastanın büyüğünü kapıp götürürken elbette. Ne diyordu Alamos Gold CEO’su? “Türkler taş taşımakta çok iyi; hafriyat işlerini onlara gördürüyoruz.” “Yerliyabancı” kaynaşması, inşaat ve madencilik aracılığıyla sağlanıyor bir noktada. Böyle bir işbölümü oluşmuş bile. Diğer yandan Erzincan çöpler madeninde Çalık Holding ile Kanadalı Alacer Gold ortaklığı var. Aslan payı Alacer’de. Bu ortaklığın Türkiye’nin altın üretiminin üçte birini gerçekleştirdiği yazıyor arşiv haberlerde. 2015’te bu madenin en büyük devlet teşvikini aldığı da kayıtlı. Ayrıca aynı iki firma, Munzur Dağları’ndan çıkarılacak altın işinde de ortaklaşıyor. Demek ki Kanadalı firmalar siyasetle iyi geçinip maliyetleri daha da düşürebilmek için de bu tür ortaklıkları tercih ediyor. Kapı bu kadar açıksa kim girmek istemez ki? Sorun sadece “Kanadalı firmalar” mı bu durumda? Emperyalizme karşı mücadele, sadece “dış”a karşı bir mücadele programı mı ayrıca? Hal böyle; demem o ki memleketin taşına toprağına, “ırmağının akışına” sahip çıkmak da öyle kuru sloganla olmuyor. Nerede durduğunuzla, kimlerin önünü açtığınızla, hangi toplum kesimlerini korurken, hangi toplum kesimlerini yok saydığınızla, nelere bağırıp nelere sessiz kaldığınızla ölçülüyor. Betonseverlikle vatanseverlik arasında derin ekonomik program farklılığı bulunuyor. “Yerlilik” ve “millilik” hikâyesi ise, küreselyerel madencilere sağlanan imtiyazlar açığa çıktıkça çözülüyor. Ne yapmalı? 1921 senesi; emperyalizmin üzerimize saldığı unsurlar Ankara’ya doğru ilerliyor. Kimi mevziler kaybedilmekte, askerin moral seviyesi düşüyor. Atatürk, o meşhur cümleyi bu ortamda kurdu: “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.” Dupduru bir dille güne uyarlayarak açıklar Ceyhun Atuf Kansu bu sözü: “Senin vatanın, savunduğun çizgi değildir. Koca bir bahçedir ve uçsuz bucaksız bir topraktır ki, her yerinde durup direneceksin.” Yani vatan her yerdir; sadece sınırların değil; madenin de, toprağın da, ağacın da, suyun da savunulması gerekir. Vatanseverliğin kamucu programı budur. Öyle lafla, sloganla olmaz. CHP’li Tanal ‘dolar yüklü uçağı’ sordu CHP milletvekili Mahmut Tanal, “İran’dan Türkiye’ye gelen dolar yüklü uçak” ihbarı için “Sigara vardı. Tanal’a şaka yapmışlar” diyen eski bakan Nurettin Canikli’nin Emniyet tarafından yalanlanması üzerine Ticaret Bakanlığı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na soru önergesi verdi. Tanal, “Canikli, ‘Uçakta 19 ton kaçak sigara bulunduğu’ savunmasıyla kamuoyunu yanıltmış mıdır. Bu uçağın kargosu kime aitti. Alıcı ve gönderen kimlerdir” diye sordu. l ANKARA Avukat Mengü, AKP’li Kavakçı’nın milletvekilliğinin düşürülmesi gerektiğini söyledi ‘İBB kadrosunda olması suç’ Siyasetçi, avukat Şahin Mengü AKP İstanbul Milletvekili Ravza Kavakçı’nın halen İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) iştiraki olan Metro AŞ kadrosunda yer almasının suç olduğunu söyledi. Kavakçı’nın İBB kadrosundan maaş almasa dahi bu durumun anayasaya aykırı olduğunu aktaran Mengü, “Anayasa milletvekillerine sadece Meclis’in görev verebileceğini söylüyor. Merve Kavakçı’nın İBB’den kaydı nasıl silinmez? Öyle birşey olabilir mi? Kavakçı’nın aday olur olmaz istifa etmesi gerekirdi. Hadi unuttu diyelim. Seçilir seçilmez istifa etmeliydi. Kavakçı zamanında istifa etmediği için Yüksek Seçim Kurulu’na başvurularak milletvekilliğinin düşürülmesi istenmeli” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Ravza Kavakçı Kan ‘maaş almıyorum’ AKP İstanbul Milletvekili Ravza Kavakçı Kan, gazetemizin dün manşetten verdiği “Çift dikişli milletvekili” haberi ile ilgili olarak “Tek kuruş maaş almadım ama personel olarak orada gözüküyorum” dedi. Tarafsız Haber Ajansı’na konuşan Kavakçı Kan, 1994’ten 2015’te milletvekili seçildiği zamana kadar İBB’de çalıştığını belirterek, belediyeden aldığı yurtdışı bursu nedeniyle mecburi hizmeti olduğunu söyledi. “Mecburi hizmetim milletvekilliği dolayısıyla askıya alındı yani oradan ben ayrıldığım günden itibaren tek kuruş maaş almadım ama personel olarak orada gözüküyorum bunu da herkes biliyor” diyen Kan, milletvekilliği bittiğinde mecburi hizmetini tamamlayacağını ifade etti. l Haber Merkezi İmamoğlu: verilen Burs dikkat çekici İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kavakçı’ya ABD’de burs sağlanmasının anlamlı olmadığını söyledi. İmamoğlu, “Hâlâ kadroda görünüyor. Milletvekili seçildiği an itibarıyla maaşının kesildiği doğru. Ama bir gerçekçilik var ki 2008’de işe girmiş ve bilgisayar mühendisliği bölümü mezunuyken ABD’ye siyaset bilimi doktorası yapması için burs verilerek gönderilmiş. Burada anlamlı bulmadığım taraf, Metro İstanbul’un, yani ulaşımla ilgili bir kurumun siyaset doktorası için çalışanına 5 yıla yakın burs sağlaması ve ABD’ye göndermesi hiç anlamlı değil. Bu kurumlar kişilerin kendi inisiyatifiyle yön verebilecekleri ya da yakınlarına dönük birtakım imkânlar tanıyacakları alanlar değil. Benim için tabii dikkat çekici. Varsa hukuki olarak bir takip, onu da yapacağız.” dedi. Farklı aşama yakındaCumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin kuzeyine operasyon mesajını yineledi: ÖMER ÇELİK: ÖNCE HERKES KENDİ EVİNİN ÖNÜNÜ SÜPÜRSÜN AKP Sözcüsü Ömer Çelik, CHP’nin verdiği ‘siyasi etik yasa önerisine’ ilişkin “Önce herkes kendi evinin önünü süpürsün” yanıtını verdi. Partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Çelik, “Siyasi etik meselesi, siyasetin nefes aldığı alandır. Siyasi etik diyenlerin sürekli olarak bunun altına başka maddeler, hesaplaşmalar yerleştirdiklerini gördük. Herhangi bir odağın, partinin, kurumun siyasi etikle ilgili laf etmesi için kendi siyasetindeki toksinleri atması la zım. CHP için bunun başlangıcı İş Bankası hisselerini Hazine’ye devretmeleri olur. CHP siyasi bir detoks yapmalıdır. Önce hisseleri Hazine’ye devretsinler ve siyasi etikle ilgili söylediklerini ciddiye alalım. Önce herkes kendi evinin önünü süpürsün” diye konuştu. ‘Takvim kısaldı’ Fırat’ın doğusuna yönelik harekâtla ilgili takvimin kasıldığını ifade eden Çelik, “Güney sınırımızda terör bölgesi oluşturulmaya karşı müttefiklerimizle güvenli bölge kurmak isteriz. Ama bu söz konusu olmuyorsa önümüze uzatmalar, sündürmeye dönük tavırlar söz konusu olursa Türkiye kendi adımını atacak kapasite ve kararlığa sahiptir. Türkiye’nin burada bölge barışına ve dünya barışına katkıda bulunma şeklindeki yaklaşımının takvimin kısaldığını ifade etmek isterim. CHP yönetimi Fırat’ın doğusuyla ilgili hazırlıkla ilgili olarak ‘sırada seçim mi var, saf mı sıklaştırıyor’ şeklinde son derece samimiyetsiz ve saygısız bir ifade kullandı” dedi. l ANKARA Öykü Disneyland istedi, Soyer plana ekledi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, lösemi hastalığının türü olan ve milyonda bir kişide görülen Juvenil Miyelomonositik Lösemi (JMML) teşhisi konulduktan sonta babasından alınan yarı uyumlu kök hücre nakli ya pılan 4 yaşındaki Öykü Arin’in kendisine yolladığı mektubu sosyal medya hesabında paylaştı. Twitter hesabından dün açıklama yapan Soyer, Öykü Arin’in kendisi için çizdiği resmi paylaşarak, “Öykü Arin bana mektup yazmış ve İzmir’e Disneyland istemiş. Stratejik plana ekliyoruz” ifadelerini kullandı. Öykü Arin’in annesi Eylem Şen Yazıcı da daha önce kızının en büyük hayalinin Disneyland’a gitmek olduğunu söylemişti. l Haber Merkezi İYİ Parti’de bazı delegelerin, GİK için İlçe Seçim Kurulu’na itiraz ettiği belirtiliyor Anahtar liste tartışması SELDA GÜNEYSU İYİ Parti’nin hafta sonu yapılan 4. Olağanüstü Kurultayı’nda, “partinin genel idare kurulu üye seçiminde gizli anahtar liste kullanıldığına” yönelik tartışma alevlendi. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, delegelere “çarşaf liste ile seçime gidileceği” çağrısına karşın 239 kişilik listede 110 ile 150’nci sıra arasında yer alan isimlerin “genel başkanın anahtar listesi olduğu” ileri sürülmüştü. Parti içinde şimdi de 101. sırada yer alan Adem Süpçin’in aynı zamanda “merkez disiplin kuruluna aday olması” nedeniyle GİK üye adaylığından istifasının ardından, yeni listenin 239 kişiden oluştuğu ifade ediliyor. “Tüzük ve yasa gereği” de 101. sırada oluşan boşluk nedeniyle, listedeki isimlerin bir üst sıraya kaydırılması gerekiyor. Ancak, isimlerin, “Süpçin’in GİK üyeliğinden istifasının ardından aday isimlerinin bir sıra üste kaydırılmadığı, bu nun yerine, listede 154. sırada yer alan Hakan Ünser’in, ‘Akşener’in gizli anahtar listesi olduğu ileri sürülen 110. sırada yer alan Koray Aydın’ın yerini koruması için’ 109. sıraya getirildiği” iddia ediliyor. Koray Aydın cephesi ise “bu iddianın doğru olmadığını, 110 ve 150 arasında yer alan isimlerin başvuru sıralarına göre art arda dizildiğini” ileri sürüyor. Delege ‘itiraz’ etti Edinilen bilgiye göre, bazı delegeler, bu iddiaları Çankaya İlçe Seçim Kurulu’na da taşıdı. “GİK seçiminin yenilenmesini” isteyen delegelerin, Çankaya İlçe Seçim Kurulu’na verdikleri dilekçede, “GİK üye seçiminde usulsüzlük yapıldığı, parti tüzüğüne ve Genel Başkan Meral Akşener’in çarşaf liste çağrısına uyulmadığını gerekçe gösterdikleri” belirtildi. İtirazı değerlendiren Çankaya İlçe Seçim Kurulu’nun “itirazın yetki alanında yer almadığı gerekçesiyle reddettiği” öğrenildi. l ANKARA Yavaş’tan tepki: Şirketleri verin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde, Başkan Mansur Yavaş ve AKP’li Meclis üyesi Sinan Burhan arasında tartışma yaşandı. Burhan’ın Yavaş’ın Emeklilikte Yaşa Takılanlarlara (EYT) verdiği sözleri tutmadığı iddiasıyla verdiği önergesi üzerine Yavaş, “EYT’lilerin genel sağlık sigortasını ödeyeceğimi söylemiştim. Bunu da 31 Aralık’a kadar hükümet kendisi ödüyor. EYT’lileri emekli etme gibi bir konuşmamız olmadı. 31 Aralık’tan itibaren hükümet ödemediği takdirde ödeyeceğiz” karşılığını verdi. Burhan’ın “işçilerin verilmeyen ikramiyeleri verin” demesine ilişkin Yavaş, “8 buçuk milyon borcu ben yapmadım. Belediyelerin geliri gideri belli. Şirketleri vermiyorsunuz, ‘ikramiyeleri öde’ diyorsunuz. Önce şirketleri verin kardeşim” tepkisini gösterdi. l ANKARA/Cumhuriyet Türk büyükelçilerle Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda öğle yemeği yiyen Cumhurbaşkanı, dış politikaya ilişkin mesajlar verdi. Erdoğan, “Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı’yla başlattığımız süreci inşallah çok yakında farklı bir aşamaya geçireceğiz” dedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye ile ABD askeri heyetleri arasında Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge kurulması konusundaki görüşmelerin sürdüğü sırada Fırat’ın doğusuna operasyon mesajını yineledi. Erdoğan, “Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarıyla başlattığımız süreci inşallah çok yakında farklı bir aşamaya geçireceğiz. Böylece Suriyeli kardeşlerimizin huzur, esenlik, güven içinde yaşayacağı bir barış koridorunu kurmuş olacağız Atılacak bu adımla hem Türkiye’yi hem de Avrupa’yı Suriye kaynaklı düzensiz göç baskısından kurtarmayı hedefliyoruz. Böylece Suriyeli muhacirlerin ülkelerine geri dönüşlerini de hızlandırmak istiyoruz” dedi. Erdoğan, 11’inci Büyükelçiler Konferansı’nda Türk büyükelçilerle Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda öğle yemeğinde buluştu. Burada yaptığı konuşmada Erdoğan, “Son dönemde Suriye’de yaşadıklarımız bize sahada olmayanın, masada olamayacağı gerçeğini bir kez daha göstermiştir. Gerektiğinde diyalogla, gerektiğinde yumuşak güç unsurlarıyla, gerektiğinde zorlayıcı diplomasi araçlarıyla, gerektiğinde de fiili güç kullanarak milli menfaatlerimizi mutlaka savunacağız” dedi. Son dönemde S400, F35’ler ve Suriye’nin kuzeyinde kurulacak güvenli bölge konusunda anlaşmazlıkların yaşandığı ABD ile ilişkilere değinen Erdoğan, “NATO müttefikimiz ve stratejik ortağımız ABD’den gerçek bir müttefike yaraşır adımlar atmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin diyalogda ısrarcı olduğunu dile getiren Erdoğan, “Bununla birlikte Türkiye, müttefikleriyle veya müttefikleri olmadan milli bekasına yönelik her türlü tehdidi bertaraf etme hakkına sahiptir. Güney sınırımızda adeta kanser hücresi gibi büyüyen, müttefiklerimizin ağır silahları ile büyütülen bu yapı ortadan kalkmadıkça Türkiye kendini emniyette hissedemez” dedi. ‘Net adımlar bekliyoruz’ ABD ile yaşanan S400 krizine de değinen Erdoğan, “S400’lerin NATO’ya ve F35’lere zarar vereceğine dair hiçbir somut veri yoktur. Kimse kimseyi aldatmasın. Nitekim daha önce NATO ve Avrupa Birliği üyesi birçok ülke Rusya’dan benzer hava savunma sistemleri satın almışlardır. Sesleri çıkmadı. Bu ülkeler için sorun olmayan bir konunun Türkiye için kriz haline dönüştürülmesini biz iyi niyetli görmüyoruz” dedi. S400’ler üzerinden Türkiye’nin Batı ile olan ilişkilerinin sorgulanmasının yanlış olduğunu söyleyen Erdoğan, “S400’ler meselesinde Türkiye güvenliği ile ilgili stratejik değil, tamamen ticari bir tercihte bulunmuştur. Ülkemizi bu tercihe zorlayan da müttefiklerinin uzlaşmaz tavrıdır” diye konuştu. Erdoğan, Trump’ın G20 Zirvesi’nde S400’ler konusunda “Türkiye’ye adil davranılmadığını” söylediğini anımsatarak, “Sayın Trump’ın bu doğru yaklaşımını sürdürerek S400 konusunun TürkAmerikan ilişkilerini esir almasına müsaade etmeyeceğine inanıyorum. ABD’den gerek FETÖ elebaşlarının ülkemize iadesi, gerek PKK/YPG terör örgütünün silahlandırılmasına son verilmesi konularında da net adımlar bekliyoruz” diye konuştu Erdoğan, AB’ye tam üyelik hedefini koruduklarını da belirterek “AB küresel bir aktör olmak istiyorsa, öncelikle Türkiye’yi kazanmalıdır. Türkiye’nin üyeliği birkaç ülkenin ihtiraslarına kurban edilmemelidir” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear