02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY 117 AĞUSTOS 2019 ÇARŞAMBA Çiftçiyi elektrik çarptıHataylı çiftçilerin 80 milyon TL’yi aşan elektrik borcunun faizine af geldi. Ancak ekinler susuz kaldı Amik Ovası’ndaki 7 bin çiftçi zorda. Aşırı yağışlarla sular altında kalan ve aylarca tarım yapılamayan Amik Ovası’nda, şimdi de üreticiyi elektrik kesintisi mağdur etti. Amik Ovası’nda tarım yapan 5560 bin çiftçiden yaklaşık 7 bi nun yeni olmadığını, yıllardır borç içinde üretim yapıldığı halde ilk defa bu kadar ninin, toplamda 80 milyon sert bir uygulamayla karşı TL’yi aşan borçları nedeniy laştıklarını anlatan Antakya le elektrikleri ke Ziraat Odası Başkanı Meh sildi. Bölgedeki met Okay, “Köylerin elektri dağıtımdan so ğini kesip, kabloları bile sö rumlu Enerjisa küp götürdüler. Enerjiye en GAMZE BAL ve Toroslar Elekt çok ihtiyaç duyulan dönem rik Dağıtım’ın de yaşatılan elektrik kesinti Hatay’ın çeşitli leri mağdur etti” dedi. köylerinin elektriğini kesme Okay, şöyle devam etti: si, üretimi olumsuz etkiledi. “Çiftçilerin üretim sezonu Araya milletvekillerinin gir bitince şirkete dilekçe ve mesiyle üreticinin gecikme rip, sulamada kullandıkları faizlerine af geldi, ana para enerjinin kesilmesini talep nın yüzde 50’si 10 gün için etmeleri gerek. Bunu yaptı de, geri kalan yüzde 50’si de ğı halde hattındaki enerji 5 taksitle ödenecek. Ancak nin kesilmediği çiftçilerimiz çiftçiler belirsizliğin sürdü var. Bu yüzden de kaçak ğünü kaydetti. kullanıcı durumuna düştü Ödeyen de etkilendi ler ve borç iki katına çıktı. Gecikme affının gelmesiy Enerji Bakanlığı’nın 2018 le toplam borç 8084 milyon verilerine göre, Türkiye’de TL’den 3035 milyon TL’ye 66 bin 978 çiftçinin faiz indi. Ancak hem aynı hattı li borcu bulunurken, 2 bin kullanan iki farklı çiftçiden 666 çiftçi ise sulamada kul borcunu ödeyen de elekt lanılan elektrik borcundan riksiz kaldı hem de köylü dolayı icralık olmuştu. nün elektrikli ev aletleri da Üreticinin biriken borcu hi olumsuz etkilendi.” Mehmet Okay ÜRETİCİ DE ALACAKLI TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Hatay Şube Başkanı Ahmet Sever, “Şirketler her ay elektrik borcunun düzenli ödenmesini isteniyor. Biz de çiftçinin devletten alacağının zamanında ödenmesini istiyoruz. Geçen yılın pamuk desteğinin yüzde 30’u hâlâ ödenmedi” dedi. Amik Ovası’nda yaklaşık 1.5 milyon dönüm sulanabilir alan olduğuna, bir sezonda 45 defa su verildiğine dikkat çeken Sever, “Ağırlıklı olarak pamuk, mısır ve buğday ekiliyor ve bu ürünlerin su ihtiyacı fazla. Artan maliyetlerden dolayı üretim için gerekli temel girdileri bile karşılayamıyoruz. Borç ödemekten kaçtığımız yok, hasat zamanı gelsin, gelir elde edilsin zaten borçlar ödenir” diye konuştu. Amik Ovası her kış dönemi su taşkınları ile karşı karşıya kalıyor. Bu yılki taşkınlar nedeniyle 17 bin dekar tarım arazisi sular altında kalmış, aylarca tarım yapılamamıştı. Üreticiler, bu taşkınları önleyecek Reyhanlı Barajı’nın bir an önce bitirilmesini talep ediyor. Öte yandan, yağlı tohumlu bitkiler fark ödemelerinin kalan yüzde 30’luk kısmıyla hububat, baklagil ve dane mısır desteği olarak toplam 227 bin çiftçiye 1 milyar 200 milyon lira ödeme dün yapıldı. PAMUĞA VERILEN PRIM ARTIRILMALI Her ürün deseninde olduğu gibi pamuk üretimindeki sorunlar da katlanarak büyüyor. Pamuk üretim alanlarının daralıp üreticisinin de azalmasına rağmen bu üründeki ithalatın arttığına dikkat çeken CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Pamuk üreticisine verilen prim desteğinin artırılması, pamuğun gümrük birliğinde tarım ürünleri kapsamına alınması ve gümrük vergilerinin tekrar konulması gerekiyor” dedi. Bu konuda yaşanan sorunların tüm yönleriyle araştırılması amacıyla TBMM Başkanlığı’na Meclis araştırması açılmasına ilişkin önerge sunan Gürer, şöyle devam etti: “Pamuk ithalatı 2000’de 566 bin ton iken 2017’de 914 bin tona çıktı. Bu ithalatın yüzde 43.22’si ABD’den yapılıyor. Oysa yurtiçinde pamuk üreticisinin yüksek maliyet ve aldığı prim miktarının geç açıklanmasına değin birçok sorunu çözüm bekliyor. Tüm bu sorunlar kapsamlı bir araştırma ile ele alınmalı.” l Ekonomi Servisi İşsizlikle ‘batık’ artacak Konut kredisinde talepler arttı Ziraat Bankası, Halkbank ve VakıfBank, konut kredisi faiz oranlarında yaptıkları indirimin ardından iki gün içinde toplamda 13 binden fazla müşterinin 2.1 milyar lira değerinde kredi başvurusu yaptığını duyurdu. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, konuya ilişkin “Düşük faizli kredilere rekor seviyede talep geldi. Dengelenme sürecinin kazanımlarını kısa zamanda daha da ileri taşıyacağız” değerlendirmesinde bulundu. Albayrak ayrıca, kamu bankalarımızın başlattığı faiz indiriminin inşaat sektörünün beklediği hareketlenmenin başlangıcı olduğunu dile getirdi. Ekonomik krizle birlikte ipotekli konut satışları dibe vurmuş, 50 milyar dolarlık kredi borcunu geri ödemekte zorlanan inşaat sektörü devletten destek talebinde bulunmuştu. l Ekonomi Servisi Enka santralında üretim durdu Elektrik üretiminde doğalgazın payı azalırken, bir doğalgaz çevrim santralı daha üretimi durdurdu. Enka İnşaat ve Sanayi şirketinden yapılan açıklamada, “Sahibi bulunduğumuz ve yap işlet modeli kapsamında geliştirilen İzmir doğalgaz kombine çevrim elektrik santralında EÜAŞ ile olan elektrik satış sözleşmesinin sonlanmasının ardından üretim durmuştur” denildi. Yılın ilk yarısında üretilen elektrikte doğalgazın ortalama payı yüzde 16’da kalırken, hidroelektrik santrallarının payı yüzde 35.77 olmuştu. l Ekonomi Servisi Kent’ten 54 milyon dolar yatırım Kent Gıda, üretim hattı kapasitesinin artırılmasına yönelik üç yıla yayılacak proje kapsamında yaklaşık 54 milyon dolarlık yatırım kararı aldı. Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) açıklama yapan şirket, “Yurtdışına ihraç amaçlı üretilen şeker kategorisindeki bitmiş ürünler için kullanılan makina üretim hattı kapasitesinin artırılmasına ilişkin projenin 2019’dan başlamak üzere 2021’de tamamlanması ve faaliyete geçmesinin öngörüldüğü” belirtildi. l Ekonomi Servisi Murat Gigin Hakan Göral Toros, Nutrien’i satın alıyor Tekfen Holding bünyesindeki Toros Tarım, dünyanın önde gelen gübre üreticilerinden Nutrien’in Romanya’daki satış ve dağıtım operasyonlarını satın almak üzere sözleşme imzaladı. Toros Tarım’dan yapılan açıklamada, söz konusu yatırım ile coğrafi yayılım ve ihracatın güçlendirilmesinin hedeflendiği belirtilerek, “Toros Ta rım, bu amaçla dünyanın en büyük gübre üreticisi Nutrien çatısı altında Romanya’da gübre satışı ve dağıtımı konusunda faaliyet gösteren AgriumAgroport Romania şirketini bünyesine katmak üzere 29 Temmuz’da hisse alım sözleşmesi imzaladı” denildi. Tekfen Holding Tarımsal Sanayiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Hakan Göral, “Bu satın alma, iki yıl önce başlattığımız bölgesel güç olma stratejimizin bir parçası olarak Toros Tarım’ı, belirlediğimiz yurtdışı pazarlarda değer zinciri içinde kalıcı ve sürdürülebilir kılmak için yapıldı. Hedefimiz, önemli bir tarım ülkesi olan Romanya’yı ikinci büyük pazarımız yaparak markamızı orada da bilinir kılmak” dedi. l Ekonomi Servisi Ekonomideki daralma ve fonlama maliyetlerindeki artışlar nedeniyle bankacılıkta takipteki alacaklar artıyor. KPMG Türkiye’nin “İlk Yarı Bankacılık Sektör Raporu”na göre, işsizlikte devam eden yükseliş, sektörde takipteki alacaklar üzerindeki yukarı yönlü riskleri canlı tutuyor. Bu nedenle sektörün temkinli yaklaşımını bir süre daha koruması bekleniyor. Raporda Türkiye bankacılık sektörüyle ilgili şu tespitlere yer verildi: 4 Ekonomik yavaşlama ve fonlama maliyetlerindeki artışlar nedeniyle sektörde takipteki alacaklar artıyor. 4 Kredilerin büyüme hızı mevduatların büyüme temposunun gerisinde kaldı, sektörün dış borç çevirme oranları da belirgin şekilde geriledi. 4 Risk primindeki yüksek seviyeler nedeniyle finansal piyasalarda yaşanacak oynaklıklar sektörde kredi ve mevduat faizlerinde yukarı yönlü riskleri canlı tutabilir. 4 Özel sektörün, enerji başta olmak üzere borç yüklerine ilişkin yeniden yapılanma süreci ihtiyacı, bankaların ana gündem maddelerinden biri olmaya devam edecek. l Ekonomi Servisi 10 KOBİ’den 7’sinin acil durum eylem planı yok UPS Vakfı, UPS Türkiye, Amerikan Ticaret Odası Vakfı ve Uluslararası Kalkınma Yönetimi ortaklığıyla hazırlanan “Türkiye’deki KOBİ’lerin Afet Direnci Araştırması”nın sonuçları, bu kesimin doğal afet ve risklere karşı hazırlıksız olduğunu ortaya koydu: “İşyerim deprem fay hattı üzerinde” cümlesine KOBİ’lerin yüzde 9’u katılırken, yüzde 74’ü katılmıyor. Bursa birinci derece deprem bölgesinde olmasına rağmen hiçbir KOBİ, depremi risk olarak görmüyor. “Yangın bir risk mi” sorusuna KOBİ’lerin sadece yüzde 11’i “evet” yanıtını verdi. Her 10 KOBİ’den 7’si nin “Acil Durum Eylem Planı” yok. Yüzde 49’u acil durumlara hazırlıklıyım diyor ama bunların yüzde 49’unun planı yok. UPS Türkiye Direktörü Burak Kılıç, “Türkiye’de KOBİ’lerin ortalama ölüm yaşı 5 yıl. Bir afetten sonra ise yüzde 80’i 24 ay içinde ölüyor. Çünkü afet bilinciyle hazırlık yapmıyoruz” dedi. 73 milyar dolar Öte yandan Aon’un Küresel Doğal Afetler Raporu’na göre, yılın ilk 6 ayında gerçekleşen 163 doğal afet 73 milyar dolarlık ekonomik kayba yol açtı. Bunun 20 milyar dolarlık kısmını sigortalanmış kayıplar oluşturuyor. l Ekonomi Servisi Seyahate çıkanlar yüzde 9 azaldı, gidenler akrabada kaldı 2019’da Ocak, Şubat ve Mart aylarından oluşan birinci çeyrekte, yurtiçinde ikamet edenlerden seyahate çıkan kişi sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8 azalarak 10 milyon 932 bine geriledi. Seyahate çıkanların ülke içinde yaptıkları toplam seyahat sayısı aynı dönemde yüzde 9 azalarak 14 milyon 94 bin olarak gerçekleşti. Seyahate çıkanların toplam geceleme sayısı yüzde 4.5 azalışla 107 milyon 634 bine düştü. Ortalama gece leme sayısı 7.6 olurken, seyahat başına yapılan ortalama harcama yüzde 22 artarak 496 TL’ye yükseldi. Seyahate çıkanlar yüzde 78’lik oran ve 83 milyon 989 bin geceleme sayısı ile en çok “arkadaş, akraba evinde” kaldı. Konaklama türlerine göre geceleme sayısında ikinci sırada 10 milyon 987 bin geceleme ile “kendi evi” yer alırken, “otel” 5 milyon 945 bin geceleme sayısı ile üçüncü sırada yer aldı. l Ekonomi Servisi Yeşilin Daha Kızıl Tonu Efil Yayınevi son derece önemli ve güncel bir konuyu büyüme ve ekoloji gündemimizin tam merkezine bıraktı: Yeşilin Daha Kızıl Tonu: Bilim ve Sosyalizmin Kesişimleri. Yazarı, Ian Angus. Gün geçmiyor ki doğanın tahribat, iklim olaylarının aşırı değişkenliği ve gezegenimizin ekolojik dengesinin onarılamaz ölçüde yıpratılmasına ilişkin bir haber söz konusu olmasın. Avrupa kıtasında yüzyılların rekorlarını kıran sıcaklık dalgaları, buzullardaki ani erimeler, ülkemizde ise Kaz Dağları’nda, Cerattepe’de, Soma’da yaşanan doğa ve insan katliamları... Diğer yanda kayıtsızlık, olguları görmezden gelme ve yadsımaya dayalı bir umarsızlık 21. yüzyılın insan topluluklarını esir almış durumda. Angus’un sözleriyle, “ne yazık ki, bugün üniversitelerde sosyal bilimler olarak kabul edilenlerin çoğu, insan toplumu ile geriye kalan doğal dünyanın bütüncül olarak kavranışına yönelik her türlü düşünceyi terk etmiş” gözükmekte. Açıklanamayan Sorular Ian Angus ana soruları sözü dolandırmadan, doğrudan dile getiriyor: “Niçin dünyadaki en zengin ülkeler emisyon oranlarını azaltmıyor ve sürdürülebilir ekonomiler geliştirmiyor? Bu ülkelere tek tek sorarsanız yöneticilerimiz tartışmasız kendi çocuklarının ve torunlarının istikrarlı ve sürdürülebilir bir dünyada yaşamalarını istediklerini söyleyecektir. Öyleyse neden tavırları sözleri ile çelişmektedir? Neden uygulamada kendi çocuklarına ve torunlarına zehirlenmiş hava ve suyu olan bir dünya, sel ve kuraklıkların ve artan iklimsel felaketlerin olduğu bir dünya bırakmak için bu kadar kararlı gözüküyorlar? Neden sera gazı emisyonlarını azaltmak için önlem alınmasına yönelik yarım gönüllü çabaları dahi engelliyorlar?” Angus, bu sorulara Karl Marx’ın ekolojisine geniş yer ayırarak yanıtlar veriyor. Marx’a göre “insanlar sermayenin kişileştirilmiş halleridir. Evde, çocukları ile birlikteyken nasıl davrandıklarından bağımsız olarak sosyal rolleri insan formunda sermayedir.” Ona göre “iklim değişikliğini durdurmak için harekete geçmiyorlar, çünkü bu dünya insanının ihtiyaç duyduğu değişimler sermayenin ihtiyaçlarına doğrudan karşıt düşüyor. Sermayenin vicdanı yoktur. Sermayenin sadece tek bir mecburiyeti vardır: Mümkün olabilecek en hızlı şekilde büyümesi gerekmektedir. Kapitalizm, karşı konulamaz bir büyüme dürtüsü ile karşı konulamaz bir artık ve kirlenme yaratma dürtüsünü birleştirmektedir. Eğer hiçbir şey onu durdurmazsa kapitalizm bu her iki süreci de sonsuza kadar genişletecektir.” Ancak gezegenimizin kaynakları sonsuz değildir; ekolojik dengesi ise aslında son derece kırılgandır. Diğer yandan, Angus’un uyarısıyla, dünyanın üçte ikisinin “daha fazla mala” ihtiyaç duyduğu gerçeğinin farkına varıp ve bunu kabul etmedikçe küresel bir hareket oluşturulamayacaktır. Bu nedenle genel olarak büyümeyi azaltmak ya da durdurmak bizi çok öteye götürmeyecektir. Ancak hangi büyüme? Hangi dürtüler altında? Ian Angus, burada bizi kapitalizmin temel mantığıyla yüz yüze getiriyor ve “kamusal faydayı” kâr ve birikim hırsının önüne koyuyor. Burada ana kavram ekososyalizmdir. Ekososyalizm Angus’un hiç de çekinmeden retoriğe başvuran betimlemeleriyle: “Kızıl, sosyalist devriminin rengidir. Kapitalizm ve her türlü boyunduruğun sonu için eşitlikçi demokrasi ve insan özgürlüğünü temsil eder. Yeşil, ekolojik devrimin rengidir. Küresel sürdürülebilirlik ve insanların doğanın geri kalanıyla uyum içinde yaşadıkları bir dünyayı temsil eder. Kırmızı ve yeşil birlikte ekososyalizmin, temel prensibi sosyalist olmayan hiçbir hakiki ekolojik devrimin ve ekolojik olmayan hiçbir hakiki sosyalist devrimin var olamayacağı olan düşünceler bütünü ile hareketinin renkleridir.” Ekososyalizm yirminci yüzyılda yüz yüze olduğumuz en büyük problemin çevre krizi olduğunun tanınmasını kapsamaktadır. Latin Amerika’dan Angus, öne sürdüğü savların aslında hayatın pratiği içerisinde yer almakta olduğunu hatırlatarak, Latin Amerika’daki ilk yerli devlet başkanı olan, Bolivya Başkanı Evo Morales’in sözlerini bizlerle paylaşıyor. Morales, ekososyalizm kelimesini hiç kullanmamış olsa da güçlü bir şekilde problemi belirlemiş, düşmanı tespit etmiş ve alternatifi ortaya koymuştur: Kapitalist sistemin rekabet ve sınırsız kazanç açlığı gezegeni yok etmektedir. Kapitalizm altında bizler insan değil birer tüketiciyiz. Kapitalizm altında ‘Tabiat Ana’ yoktur onun yerine hammaddeler vardır. Kapitalizm dünyadaki asimetrilerin ve dengesizliklerin kaynağıdır. Kapitalizmin elinde her şey bir ürün haline gelir: su, toprak, kültür, adalet, ahlak, ölüm... Ve yaşamın kendisi. Kapitalizm altında her şey, kesinlikle her şey alınıp satılabilir. Ve ‘ilkim değişikliği’nin kendisi dahi bir iş dalı haline dönüşmüştür. “ ‘İklim değişikliği’ insan türünü büyük bir seçime zorlamaktadır: Kapitalizmin yollarından yürümeye devam ederek ölmek ya da doğa ile uyum içerisinde bir yola geçerek yaşama saygı duymak.” Angus’un son sözü: Umarım kitabımın kızıl ve yeşil kütüphanenize faydalı bir katkı sağlayacağını düşünürsünüz. Rusya üzümleri de almadı Türkiye’den aldığı kayısı, domates gibi ürünleri “zararlılar” bulunduğu gerekçesiyle ülkesine almayan Rusya, bu kez de ithal ettiği üzümleri geri gönderdi. 41 ton üzüm sağlığa zararlı madde içerdiği gerekçesiyle Rusya’ya alınmadı. l Ekonomi Servisi
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear