17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 4 AĞUSTOS 2019 PAZAR EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER Eğitim kaliteleri her yıl daha çok tartışılan özel üniversitelerde bu yıl ücretler 45 bin TL’den başlıyor Özel üniversiteler yüzde 30 zamlandı Geçen yıla göre yüzde 2030 arasında zamlanan özel üniversitelerde fiyatlar 96 bin 500 TL’yi buluyor. YARKIN SUN Özel üniversitelerde eğitim görmek cep yakmaya devam ediyor. Ücretler, özel üniversiteler arasında farklılık göstermekle birlikte geçen seneye göre yüzde 2030 arasında zamlandı. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (EğitimSen) Başkanı Feray Aydoğan, eğitim kurumlarında yaşanan özelleştirme politikalarının artarak devam ettiğini belirterek “Yüksek öğretim süreci artık tüm öğrencilerimiz için ‘paran varsa eğitim alabilirsin’ anlamına gelmektedir. Özellikle yoksul aile çocuklarına üniversitelerin kapıları tamamen kapanmış durumda” dedi. 5 mühendisten 1’İ işsiz Çok fazla üniversi lü üniversitelerden mezun te açılması, berabe olanlar arasında fark ol rinde çeşitli problem duğunu aktaran Koramaz, ler de getiriyor. Türki eğitimin kamusal bir ba ye İş Kurumu verileri kış açısıyla ele alınması ne göre, kayıtlı lisans gerektiğini belirtti ve bir mezunu işsiz sayısı çok üniversite açma ama 664 bin 507. cının eğitim değil, ticari Türk Mühendis ve kâr olduğunu kaydetti. Ko Mimar Odaları Bir Emin Koramaz ramaz, eğitim maliyetleri liği Yönetim Kurulu ne ilişkin olarak da “Üni Başkanı Emin Koramaz, üniversi versiteye girebilmek yoksullar için telerin mühendislik fakültelerin neredeyse imkânsız hale geldi. Ai den mezun olan her 5 kişiden bi lede 2 kişi çalışıyor, birinin maa rinin işsiz kaldığını söyledi. Altya şı özel üniversitelere gidiyor” di pısı yetersiz üniversiteler ile kök ye konuştu. Hukuk eğitimi yetersiz İstanbul Barosu Başkanı avukat 4 yıl sonra 200 binin Mehmet Durakoğ üzerinde avu lu da üniversitelerde kat olacak, verilen hukuk fakül öğrenciler tesi eğitiminin ye tercih yapar tersiz olduğunu ve ken iyi fakül çok fazla hukuk fa telere yönel kültesi açıldığını, bu meli, onların nun da nitelik soru Mehmet Durakoğlu sayısıda 35’i nu yarattığını söyle geçmez” de di. Türkiye genelinde 125 di. İstanbul’daki avukat sa bin avukat olduğunu kay yısının yüksekliğine de dik deden Durakoğlu, “Üniver kat çeken Durakoğlu, avu sitelerde 83 bin 500 hu katların ekonomik sıkıntı kuk fatültesi öğrencisi var. çektiğini söyledi. Üniversiteleri akademik başarıları doğrultusunda değerlendiren University Ranking by Academic Performance’ın (URAP) sıralamasına göre, ilk 10’da yer alan vakıf üniversitelerin 20192020 eğitim ücreti, tıp fakülteleri hariç 45 bin TL ile 96 bin 500 TL arasında değişiyor. Ücretler, geçen sene 36 bin 450 TL ile 76 bin 500 TL arasındaydı. Tıp fakültesi ücreti ise en düşük 63 bin 420 TL olarak öne çıktı. En yüksek ise 133 bin TL olarak kaydedildi. Tıp fakültelerinin geçen sene ücreti 45 bin TL ile 105 bin 500 TL arasındaydı. 73’ü vakıf Yükseköğretim Kurumu’na (YÖK) göre Türkiye’de 207 tane üniversite bulunuyor. Bun ların 73’ü vakıf, 134’ü devlet üniversitesi. 20182019 döneminde devlet üniversitesinde okuyan öğrenci sayısı 4 milyon 41 bin 769, vakıf üniversitelerinde okuyan öğrenci sayısı da 378 bin 930 oldu. Öte yandan yurt ücretleri de son 5 yılda yüzde 40 arttı. TÜİK verilerine göre 2013 sonunda 259 TL olan ücretler 2018 sonunda 365 TL’ye yükseldi. BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ Medreseler için enstitü OZAN ÇEPNİ Hükümet, doğu ve güneydoğudaki yasadışı medreselerde eğitim alan mollalara diploma talebini karşılayamasa da her türlü ihtiyaçlarına yönelik adımlarını hızlandırdı. Yükseköğretim Kurulu Kanunu’nda “fakültelerde lisans üstü, eğitim öğretim, bilimsel araştırma ve uygulama yapan bir yükseköğretim kurumu” olarak tanımlanan enstitüler, dini amaçlar için kullanılmaya başlandı. Türkiye’de ilk olarak Bingöl Üniversitesi’nde Kuran’ın okunması üzerine “Kıraat İlmi Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi”nin kurulmasının ardından çalışmalar bir adım ileri taşındı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın onayının ardından araştırma merkezi enstitüye dönüştürüldü. Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak’ın daha önce araştırma merkezi açılışındaki sözleri, enstitünün hangi amaçla açıldığını gösterdi. Üniversite sayfasından “Reisü’l Kurra Vekili Mustafa Demirkan Hoca’nın dualarıyla” açıldığı belirtilen merkez için, Recep Tayyip Erdoğan Kongre Merkezi’nde yaptığı konuşmada Çapak, “Kıraat merkezimiz, üniversitemiz şehrimiz ve bölgemiz için çok önem arz ediyor. Bölgemizde medrese geleneği çok güçlü, ancak kıraat alanında arzulanan seviyede değiliz. Bölgemizde maalesef hafızlık dahil olmak üzere, kıraatla ilgili hedeflenen amaca ulaşmış değiliz. Üniversiteler bağlamında Türkiye’de sadece iki tane kıraat merkezi var. Bunlardan biri bizim, diğeri de Marmara Üniversitesi’nin. Onlarla birlikte kıraat eğitimine hizmet edeceğiz” ifadelerini kullandı. Diğer illerden önemli Enstitüye dönüştürülen merkez için açılış törenine ilişkin resmi sitede yayımlanan metinde, Diyanet İşleri Başkanlığı Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Hafız Osman Şahin’in de doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerinde medrese geleneğinin çok eskiye dayandığını ve medreselerde çok önemli eğitimlerin verildiğini belirttiği ve “Bingöl’de doğu ve güneydoğu Anadolu bölgesinde olması gerçekten çok anlamlıdır. İlmi kıraat merkezinin burada açılması diğer illerimizden çok daha önemlidir. Zira bu illerimizde ulumu Arabiye oldukça mevcuttur, ama Kuranı Kerim elfazını kavramak çok zayıftı. Bunu düşünen çok iyi düşünmüş ve cenabı Allah da müyesser etmiş. İnşallah bu kuruluş gayesine hizmet ederek ila yevmil kıyame devam edecektir” şeklinde konuştuğu bilgisi yer aldı. l ANKARA Öksüz’le yan yana Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak’ın 15 Temmuz darbe girişiminin kilit isimlerinden firari Adil Öksüz ile aynı konferansa katıldığı ortaya çıkmıştı. Darbe girişiminin ardından FETÖ ile bağlantılı akademisyenlere yönelik başlatılan soruşturma kapsamında 2012 yılında Tiran’da bulunan Beder Üniversitesi’nde düzenlenen bir konferans incelemeye alınmıştı. Konferansa katılan Çapak’ın Adil Öksüz aynı fotoğraf karesinde olduğunu gösteren fotoğraf ve görüntüler soruşturma dosyasına girmişti. Çapak, 2016 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Bingöl Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanmıştı. ‘1071’ imza etki yaratmayınca üniversiteler üzerindeki baskı arttı YÖK vazgeçmiyor Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza atan akademisyenler için “ifade özgürlüğü” kararı vermesinin ardından Yükseköğretim Kurulu (YÖK) hareke te geçti. AYM’nin kararının ardından 1071 akademisyen imzasıyla yayımlanan karşı bildirinin istenilen etOZAN kiyi yaratmaması üzeÇEPNİ rine YÖK üniversitelerle görüşmelere başladı. YÖK’ün üniversite yönetimleri üzerinde baskı kurarak açıklama yapmalarını talep ettiği öğrenildi. YÖK, 2016’da yayımlanan bildirinin ardından ilk adım olarak üniversitelere akademisyenler hakkında idari işlem başlatılması talimatı verdi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ise imzacı akademisyenlerin isimleri tek tek KHK liste YÖK mülakatlarından geçerek Cumhurbaşkanı kararı ile atanan üniversite rektörleri YÖK’ün talebine kayıtsız kalmadı. Üniversiteler bir bir tepki açıklamaları yaparken, bazıları da üniversite senatolarını toplayarak AYM’nin ifade özgürlüğü kararını eleştirdi. lerinde yer aldı. Akademisyenlerin üniversitelerden uzaklaştırılması süreci üç yılı geride bırakırken, AYM’nin kararı sonrası YÖK yeniden harekete geçti. AYM kararı etkisi YÖK kaynaklarından edinilen bilgiye göre, kurul içinde yapılan toplantıların ardından önce üniversite yönetimlerinden AYM’nin kararına karşı geniş katılımlı bir bildiri hazırlatılması istendi. Birçok üniversite yönetiminin ise bünyesindeki akademisyenleri kolayca ikna edemeyecek olması, AYM gibi bir kurumu karşılarına almak istememeleri nedeniyle top lu bildiriye sıcak bakmadığı öğrenildi. YÖK ise ısrarına devam etti ve taşra üniversiteleri başta olmak üzere yönetimlerden kurumsal tepki vermesini istediği belirtildi. YÖK mülakatlarından geçerek Cumhurbaşkanı kararı ile atanan üniversite rektörleri YÖK’ün talebine kayıtsız kalmadı. Üniversiteler bir bir tepki açıklamaları yaparken, bazıları da üniversite senatolarını toplayarak AYM’nin ifade özgürlüğü kararını eleştirdi. Üniversite kaynakları, YÖK’ün talebi üzerine açıklama yaptıklarını doğrularken, sürecin akademi üzerinde baskıya dönüştüğünü aktardı. l ANKARA Akademisyenin ihracına neden olan soruşturma için takipsizlik kararı Aksoy mücadeleyi kazandı Konya Selçuk Üniversitesi’nde Barış Bildirisi’ne imza atmadığı halde hakkında “terör” soruşturması açılarak ihraç edilen Mustafa Aksoy, başsavcılığın kararı üzerine işine geri dönmek için üniversiteye dilekçe verdi. ZEHRA ÖZDİLEK Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, Konya Selçuk Üniversitesi’nde barış bildirisine imza atmadığı halde hakkında “terör” soruşturması açılarak ihraç edilen Mustafa Aksoy hakkında takipsizlik kararı verdi. Konya Selçuk Üniversitesi’nde 8 Temmuz 2018’de çıkarılan KHK’ye kadar araştırma görevlisi olarak çalışan Mustafa Aksoy ile ilgili “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla soruşturma başlatılmıştı. Konya Üniversitesi ise Aksoy hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın takipsizlik ka Mustafa Aksoy rarında Aksoy’un Twitter, Facebook paylaşımları ve savunmasına yer verilerek İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerini Koruma Sözleşmesi’nin (AİHS) iç hukukta uyulması zorunlu bir parçası haline geldiğine değinildi. İfade hürriyetinin bilgi verme ve bilgi edinme hürriyetinin sözleşmenin 10. maddesinde düzenlendiği belirtilerek “Maddenin birinci fıkrasında ‘herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak kamu makamlarının müdahaleleri olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü, haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar’ denilmektedir” ifadelerine yer verildi. AİHM’ye atıf Kararda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarına da atıfta bulunularak kamuoyunu ilgilendiren sorunların kamuya açık olarak tam bir serbestlik içerisinde tartışılabilmesi, şiddete teşvik eden eylemler hariç bu tartışmaların maksimum seviyeye çıkarılması vurgulandı. Ardından, “AİHM kararlarında ifade hürriyetinin iki istisnası olduğuna işaret edilmektedir. Birinci istisnai şiddeti teşvik edici ve övücü söylemler, ikinci istisna ise azınlıklara karşı nefret söylemidir. Bunun için önce yazı veya sözün içeriğine bakılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 13, 14, 25, 26 ve AİHS’in 9/2, 10/2, 17. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde devlet yahut halkın bir bölümü için rahatsız edici, hoşa gitmeyen, kural dışı, endişe verici, fakat şiddet ve şiddeti kışkırtıcılığı içermeyen nitelikteki, sözler de ifade hürriyeti kapsamına girer” denildi. l İSTANBUL S400 sıradan bir tercih değildir... Politik güç takviyesidir ABD baskısını bu kez “S400’leri al ama kullanma” üzerinde yoğunlaştıracak gibi. Çok yönlü olarak ülkeyi mengeneye almaya çalışıyor Pentagon ve Beyaz Saray. Suriye’de PKK hamiliği, Doğu Akdeniz’de ülkemize karşı uluslararası hukuka uymayan haksız politik ve askeri tavır. Şüphesiz ki FETÖ hamiliği.. Türkiye’yi zor durumda bırakacak ne kadar konu varsa, hepsinin ardında bu büyük gücü görüyoruz. ABD, ülkemizdeki neredeyse tüm askeri darbe ve darbe girişimlerinin ardındaki güçtür. Ülke yönetimlerini, kontrol altında tuttuğu askeri mekanizma ile belirlemiştir, tasarlamıştır ve kendi yörüngesinde tutma gayreti içinde olmuştur. FETÖ’nün darbe girişimini de selamlamıştır. Türkiye, adeta ABD’nin çok yönlü sıkıştırmasına karşı bir “savunma mücadelesi” içindedir. ABD, FETÖ silahını tüketmiş, ancak PKK silahını hâlâ elinde tutmakta ve Doğu Akdeniz’de yeni bir cephe açmaktadır.. Türkiye’ye, “ulusal bütünlüğüne” ve ülke iradesine tehdit nereden geliyor, sorusunu sormak gereksizleşmiştir. S400 füze savunma sistemini alma kararlılığı belirlendiğinde, siyasal ve askeri manzaraya baktığınızda bu savunma sisteminin, şüphesiz ki çok yönlü olmakla birlikte, ABD’den ve Ortadoğu üzerinden gelebilecek bir saldırı tehdidinin öncelikli düşünüldüğünü yazdım. ABD böyle bir saldırı yapar mı, hayır derim. Bekler miyim, yine hayır. Bu başka bir konu. Ama ülkelerin kendini savunma politika ve stratejileri “hayır”lar üzerinde kurulmaz. Caydırıcılığınızı güçlendirmek zorundasınız. S400’lerin alınması savunma ihtiyacının ötesinde, Türkiye’nin şu aşamada ihtiyacı olan bir politik güç takviyesidir ve ittifaklar meselesini tartışmaya açma iradesidir.. Rusya ile yakınlaşma Politik güç derken şüphesiz ki arka planda hissedilen bir Rusya ile yakınlaşmadır. ABD’nin çok yönlü sıkıştırma politikası karşısında, S400 gibi güçlü bir savunma aracıyla sağlanan bu siyasi ve ekonomik temas, ülkenin ihtiyacı olan bir desteği gündeme getirmektedir. Zaten S400 alımıyla kopan kıyameti seyredince bunu görüyoruz. ABD’nin “al ama depoya kaldır, kurma” önerisini kabul ettirmek istiyor, buradan koparmak istediği de, kaybettiği bir oyundan son anda kendisi için siyasi faydadır. Böyle bir isteği kabul eder mi Ankara? Hiç sanmıyorum. Derseniz ki karşılıklı al vere girmez mi bu konu, şüphesiz ki girer: PKK’ni çek, Dahası Suriye’den çekil, Doğu Akdeniz’de adil davran! Bunu kabul etmesi zaten mümkün değil. Avrupa, Mısır ve Şam ile dostluk dengeleri bozar Fakat Ankara, baştan beri yanlış inşa ettiği dış politikasında şu an ihtiyacı olan en büyük siyasi desteği Avrupa’dan alabilirdi. AB ile ABD arasındaki bağlar, göründüğünden de kopuktur. ABD en son Almanya’yı Suriye’deki kirli savaşına alet etmek isteğine ret yanıtı aldı. Ankara’nın AB ile derdi, insan hak ve özgürlükleri, hukuk, adalet, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı konularıdır. Bu talepler hepimizin ihtiyacıdır. Ankara’daki otoriter ve tek adam yönetim anlayışı, demokrasiden uzak olduğu ve keyfilikle iç içe olduğu için, bu taleplerle ilişkisi adeta sıfırdır. Dolayısıyla, AB ile bir siyasi destek ilişkisi kurulamıyor. Sadece bu mu... Müslüman Kardeşler dış politikası da ülkemizin büyük bir ayak bağıdır. Mesela Mısır... Mesela Libya... Tek adamın ruhunun “ihvansız” rahat edemeyeceği ve ihvansız bir politika izleyemeyeceği görüntüsü egemendir ülke dış politikasına. Şam ile ciddi bir karşılıklı tanıma politikasına girişememe de büyük bir ayak bağıdır. Şam ile doğrudan bir kardeşlik bağı, Suriye ve Ortadoğu’da ve dahası Doğu Akdeniz petrol sahaları konusunda dengeleri değiştirecek büyük bir etki yaratacağını görmekten aciz bir dış politika var. Bu politika değişiklikleri olsa, ekonomik krizin etkileri de hafifleşir. PKK’nin Norveç sorumlusu yakalandı Milli İstihbarat Teşkilatı ve Bursa Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Türkiye’ye girişi sonrası takibe aldıkları Norveç’te terör örgütü PKK/KCK adına sorumlu düzeyde faaliyet gösteren teröristi, düzenledikleri ortak operasyonla Bursa’da gözaltına aldı. Emniyet’teki sorgusunun ardından mahkemeye çıkarılan terörist, “PKK/KCK terör örgütü üyesi olmak” suçundan tutuklandı. l ANKARA/Cumhuriyet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear