02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 531 AĞUSTOS 2019 CUMARTESİ Hukukun zerresi yok!Siyasetçilerin mal varlığına ilişkin haberlere erişim engeli kararı verilmesini hukukçular yorumladı: Siyasetçilerin mal varlıklarını gizlemeleri ve mal varlığına ilişkin haberlere erişim yasağı getirilmesini değerlendiren hukukçular bunun “nasıl olsa yargıçlar bizimdir” anlayışıyla ha reket edildiğinin gösterge si olduğunu söylediler. Es ki İstanbul Barosu Başkanı avukat Turgut Kazan, “Hu kukçu olarak siyasetçile ZEHRA ÖZDİLEK rin mal varlığı haberlerine erişim yasağı getirilmesini değerlendirmek Türkiye’de fantazik bir davranış olur. Türkiye’de hukukun zerresi kalmadığı için fan tazik bir eylem biçimi niteliği kazan dı” dedi. Ravza Kavakçı haberlerine eri şim engeli getirilmesini değerlendiren avukat Celal Ülgen ise, “Ağzınızla kuş tutsanız erişimin engellenmesi kararı alamazsınız. El oğlu, pardon Ravza kı zı olunca işler değişir. Kes kellesini öz gürlüğün, çalıştır giyotinini” ifadeleri ni kullandı. AKP İstanbul Milletvekili Ravza Ka vakçı Kan’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) işe girip aynı gün aldığı burs ile de ABD’ye gitmesine da AKP milletvekili Kavakçı’nın İBB’den aldığı bursa ilişkin haberlerin yargı kararıyla engellenmesini değerlendiren avukat Kazan, bunun “nasıl olsa yargıçlar bizimdir” anlayışının bir sonucu olduğunu söyledi. Avukat Ülgen de, “Göz göre göre giyotin” dedi. ir atılan tweet ve yapılan tüm haberlere mahkeme kararıyla erişim engeli getirilmişti. Hukukçular siyasetçilerin mal varlığı beyanına ve mal varlığına ilişkin haberlere erişim yasağı ile ilgili gazetemize konuştu. ‘Siyasetçi gizleyemez’ Avukat Turgut Kazan Türkiye’de bir hukukçu olarak olayları değerlendirmenin artık hiçbir anlam ifade etmediğini belirterek hukukun bir değerler bütünü olduğunu söyledi. Kazan, bağımsız ve kaliteli bir yargı sistemi olduğunda haksızlıklar karşısında harekete geçildiğini dile getirerek, “Anayasada ‘Türkiye bir hukuk devletidir’ yazıyor. Türkiye bir hukuk devletiyse yapılan erişim yasağının hukuksuz sayılması gerekir. Hem belediye açısından hem alan açısından. Çünkü siz başlamadan bir destek alıyorsunuz ve bir yere gidiyorsunuz. Bu paranın derhal istenmesi gerekir. Savcılığın da bu tür şeylerle ilgilenmesi ve soruşturmayı buradan başlatması gerekir” dedi. Artık erişim yasaklarının Türkiye’de tavan yaptığını söyleyen Kazan, şöyle devam etti: “Bunların büyük çoğunluğu hukuka aykırıdır. Ayrıca para verildikten sonra kişi milletvekili olduysa o parayı istemeniz gerekir. Bütün bunlara seyirci kalanlar da suçludur. Haberlere erişim yasağı istemesi onların hukukla ilişkisi kalmadığı, ‘nasıl olsa yargıçlar bizimdir, ne istersek yerine getirilir’ anlayışıyla hareket ettiğini gösterir. Siyasetçiler mal bildiriminde bulunmak zorundalar. Aslında demokraside şeffaflık esastır. Ben siyasetçiysem mal bildirimimi yapmak isterim. O yüzden bir şey yapıp yapmadığımı her kesin görmesin isterim. Bu nedenle asla kabul edilemez. Siyasetçilerin böyle bir gizliliği olamaz.” ‘Göz göre göre giyotin’ Avukat Celal Ülgen de Kavakçı haberlerine erişim engeli getirilmesine ilişkin, “Bir gerçeğin ifadesi, halkın haber alma hakkı ve basın özgürlüğü gibi hakları yok ederek erişimin engellenmesi kararı veriyorsanız siz kimsiniz? Hangi meşru yararı koruyorsunuz? Bu koruma kalkanını oluşturmaktaki amaçlarınız ne? Bu sorular elbette ki erişimin engellenmesi kararını veren, benzerini yapan yargıçlaradır. Konu yandaş medya ya da AKP milletvekili olunca engelle erişimi, konu muhalefet ya da muhalif kişiler olunca çalıştır “redmatiği”. Böyle yargı olmaz olsun. Göz göre göre çifte standart ve göz göre göre giyotin” ifadelerini kullandı. Ülgen şöyle devam etti: “Bizim sulh ceza yargıçlarımız özgürlük yargıcı falan olamaz. Bir defa tepeden tırnağa iktidar yanlısı, sevdalısı, yanıp tutuşanlarından seçilmiş. Helal olsun size ve yargıçlığınıza.” l İSTANBUL İBB’deki işten çıkarmaları eleştiren AKP’li Binali Yıldırım’a İBB Sözcüsü Murat Ongun yanıt verdi: Onlar seçim arası kadroları Bursa CHP’de Bozbey kavgası 31 Mart yerel seçimlerinde CHP’nin Bursa Büyükşehir Belediyesi başkan adayı olan Mustafa Bozbey’in yeterince desteklenmediğini öne süren Yıldırım İlçe Meclisi üyesi Recep Bayram, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun da katıldığı Bursa’daki örgüt buluşmasında arbedeye neden oldu. CHP’lilerin birbirine girdiği toplantı yarıda kesilirken Kaftancıoğlu, salonu terk etti. Canan Kaftancıoğlu, CHP Bursa Yıldırım İlçe Başkanlığı tarafından Barış Manço Kültür Merkezi’nde düzenlenen teşkilat toplantısına katıldı. Yıldırım İlçe Meclis üyesi Recep Bayram, konuşma yaptıktan sonra partililerin sorularını yanıtlayan Kaftancıoğlu’na, “Siz hikâyenizi anlattınız. Bizim hikâyemizde biraz eksiklikler var. Bizim hikâyemizde zalimler, mazlumlar bir de Hüseyin Akkuş gibiler var” dedi. Bunun üzerine CHP Bursa İl Başkanı Hüseyin Akkuş, Bayram’a cevap vermek istedi. Bayram ise Akkuş ve Kaftancıoğlu’nun oturduğu masaya mikrofon fırlattı. Bayram’ın İl Başkanı’na hakaret ettiğini öne sürerek duruma tepki gösteren partililer, meclis üyesine saldırdılar. Karşılıklı arbedenin çıktığı toplantıya bir süreliğine ara verildi. Görüntü almak isteyen bir kameramanın da olay anında darp edildiği öğrenildi. CHP yöneticileri yaşanan olaydan dolayı katılımcılardan özür dilerken, Kaftancıoğlu da partilileri sakinleştirmeye çalıştı. Olaydan bir süre sonra, Kaftancıoğlu salonu terk etti. l İç Politika AKP’liye KıYaK Yurt binası yönetmeliklere aykırı olarak kiralandı. ALİ AYAROĞLU Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde AKP’li eski belediye meclisi üyesi, belediye başkanı ve milletvekili aday adayı Yusuf Kalay’a Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) eli ile usulsüz rant sağlandığı ortaya çıktı. AKP’li Kalay’ın müteahhitliğini yaptığı yakın arkadaşına ait olan bir apartmanda daireler prim yapmayınca KYK’ye fahiş bir kira bedeli ile kiralandı. KYK’nin Kız Öğrenci Yurdu yaptığı binanın yönetmeliklere aykırı olduğu ortaya çıktı. Yönetmeliğe göre yurtların akaryakıt istasyonlarına en az 100 metre mesafede olması gerekiyor. Ancak bu binanın benzin istasyonuna sıfır noktada olması dikkat çekti. Ereğli’de bazı özel yatırımcılara benzin istasyonuna yakın olduğu için yurt ruhsatı verilmezken, AKP’li birinin binasına ise nasıl ruhsat verildiği ilçenin en çok konuşulan konularının başında geliyor. Binanın yangın merdiveninin de yönetmeliğe uygun olmadığı, hem yangın riski açısından, hem de benzin istasyonuna sıfır noktada olması nedeniyle yurt yapılmasının mümkün olmadığı ifade ediliyor. Diğer yandan, önümüzdeki günlerde hizmete girecek olan 500 öğrenci kapasiteli yurdun yemek ihalesinin de Yusuf Kalay’ın şirketine verildiği iddia ediliyor. l ZONGULDAK İBB Sözcüsü Ongun, Binali Yıldırım’a “Kurumumuzdan 1244 kişinin ilişiği kesilmiş olup, bu kişiler iki seçim arası ya da seçimden hemen önce yapılan alımlardır” karşılığını verdi. İBB Başkanı İmamoğlu da işten çıkarılanlarla görüştü İMAMOĞLU IŞTEN ÇIKARILANLARLA GÖRÜŞTÜ İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde işten çıkarılan işçiler belediye binası önünde eylemlerini sürdürürken, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da işçiler arasından seçilen 3 temsilciyle görüştü. Kısa süren görüşmenin ardından işçi temsilcileri, kendi lerine söylenenleri arkadaşlarına aktardı. İmamoğlu’nun işçi temsilcilerine, seçim dönemi öncesinde işe alınanların çıkarıldığını belirterek, “İşinin ehli olduğunuzu düşünüyorsanız CV bırakın değerlendirelim” dediği belirtildi. AKP İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu sosyal medya hesabından hedef aldı. Yıldırım, “Seçimlerden önce Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu hiç kimsenin işten çıkarılmayacağı sözünü vermişti. Bu sözler unutulmuş, tespit edebildiğimiz kadarıyla şu ana dek binlerle ifade edilen sayıda çalışan, işten çıkarılmış, aile ve çocukları mağdur olmuştur. Sayın Başkan’a önerim, alın ve akıl teriyle çalışanlarla uğraşmak yerine, İstanbul’un temel sorunlarıyla ilgili projelere yoğunlaşmasıdır. Ümit ederim ki verilen söze sadık kalınır, çalışanların mağduriyeti son bulur ve yeni mağduriyetlere meydan verilmez” dedi. İBB’den yanıt İBB Sözcüsü Murat Ongun, İBB’de ilişiği kesilen işçilerle ilgili bir açıklama yayımlayarak, bu kişilerin iki seçim arası ya da seçimden hemen önce kuruma alındığını söyledi. Ongun, “İBB’deki iş akdi fesihleri ile ilgili bir kısım medyada kamuoyunu yanıltıcı bilgiler yer almaktadır. Kurumumuzdan 1244 kişinin ilişiği kesilmiş olup, bu kişiler 2 seçim arası ya da seçimden hemen önce yapılan alımlardır. 2 bin 500 civarı yapılan toplam alımdan, şehit ve gazi yakınları, engelli çalışanlar, vefat eden personelimiz yerine alınan 1. derece yakınları, devam eden projelerde görevi olan çalışanlarımız işlerine devam etmektedir” dedi. l İç Politika Marmaray da 24 saat hizmet verecek İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İBB’ye bağlı metro ve bazı otobüs hatlarının cuma ve cumartesi gecesi 24 saat çalışacağı nın açıklanması ardından, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı da Marmaray’ın cuma ve cumartesi geceleri 24 saat hizmet vereceğini açıkladı. Böylelikle İstanbul lular cuma ve cumartesi gecesi; Marmaray, metro ve belli otobüs hatlarını kullanma imkânına kavuştu. l Haber Merkezi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Ahmet Davutoğlu’na çağrı yaptı: Bagajında ne varsa ortaya dök Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz” sözlerine ilişkin, “Böyle lafla herhangi bir tehdit olmaz. Şu anda onlar, bu söyleyebilecekleri bagajlarında ne varsa ortaya dökmelerinde fayda var” yanıtını verdi. Erdoğan, 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde tebrikleri kabul etmesinin ardından cuma namazını kılmak üzere Ulus’taki Melike Hatun Camisi’ne geçti. Burada cuma namazını kılan Erdoğan, çıkışta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Davuoğlu’nun sözleri ve yeni parti oluşumuna ilişkin bir soruya şöyle yanıt verdi: “Biz bunları geçmişte yaşadık. Öyle bizim partimizden grup kuracak şekilde ayrılıp ondan sonra esamisi okunmayanlar çıktı. Ayrılıp da şu anda CHP’nin içinde sığıntı durumuna düşenler oldu. Bizim bunlar derdimiz değil. Biz artık AK Parti olarak elhamdülillah şu anda adeta bir tarih yazar konumdayız. AK Par ti, hamdolsun ulusal olmaktan uluslararası boyuta çıkmış bir parti konumundadır ve bu arkadaşlar söyleyecekleri ne varsa bunların hepsini söylesinler. Böyle lafla herhangi bir tehdit olmaz. Şu anda onlar, bu söyleyebilecekleri bagajlarında ne varsa ortaya dökmelerinde fayda var. Döksünler ki biraz daha fayda elde edebilirler ama bizim böyle bir endişemiz yok. Unutmayın eşek ölür kalır se meri, insan ölür kalır eseri. Biz eserlerimizle konuşuyoruz. Bizim eserler ortada. Bu eserlerle yolumuza devam ediyoruz. Bundan sonra da aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz. Bu hafta sonu Konya’dayım. Orada da birçok açılışlarımız var. Çarşamba Sivas’tayım, orada da açılışlarımız var. Laf değil iş üretiyoruz, üretmeye devam edeceğiz.” l ANKARA/ Cumhuriyet Hışto’nun hançeriu ülkede gazeteci olarak güne başlamak kolay, yurttaş olarak başla Bmak hayli sıkıntılı. Gazeteci güne başlarken daha sabah haberlerinde önündeki el atacağı onlarca konu arasında sadece hangisini seçeceğinin sıkıntısını çeker. Yurttaş ise haberleri izeldiğinde yüreği daralır, tansiyonu fırlar, çağdaş ülkelerde “nasıl yani!” denilecek onlarca sorunun kendi ülkesi için mukadderat ya da “işin fıtratı” olarak görülmesi karşısında kendisini aciz hisseder. Şehit cenazeleri, kadın cinayetleri, sel baskını, çocuk tacizleri, zam yağmurları, S400 krizi, Suriyeli sığınmacılar sorunu, kendi seçtiği belediyelere kayyım atanması, Doğu Akdeniz’de ablukaya alınmamız, Fırat’ın doğsunda ABD ile bir ileribir geri viteste yaşanan anlık krizler derken bir de başımıza İdlib krizi çıktı. Düşünce, ifade ve gösteri özgürlüklerine yönelik baskıları saymıyorum bile... Alıştırdılar artık. Suriye konusunda kolay işi zora nasıl çeviririz diye yıllarca kafa yorsan ancak bu kadar içinden çıkılamaz bir politika uygulanabilir. Şimdi ABD ile Rusya arasında bir onun, bir diğerinin gönlünü yapmak için çırpınıp duruyoruz. “Fırat’ın doğusuna girdik, giriyoruz. Ağustos ayı zafer ayıdır” şarkıları söylerken bir anda karar değiştirip ABD ile güvenli bölge oluşturmak için müzakerelere başladık. ABD’nin içinde bulunduğu bir formülde nasıl güvenlik olacaksa? Çekiç Güç örneği ortada. Madem ABD bizimle güvenli bölge konusunda anlaştı, o zaman ne diye YPGSGD güçlerine TIR’lar dolusu silah sevkıyatına tam gaz devam ediyor? Peki, bizi Fırat’ın doğusuna harekât yapmaktan alıkoyan ne? ABD ile çatışma riski mi, yoksa en alttan en üste omurgasıyla oynadığımız, deneyimli komutanlarımızı önce FETÖ’nün kumpasları sonra da saraya bağımlı bir ordu yaratmak için teamülleri altüst ederek tasfiye etmenin getirdiği bir sıkıntı mı? Ordumuza mı güvenmiyoruz? Yoksa S400 krizi nedeniyle kızdırdığımız ABD’nin bize yaptırım uygulamasını ötelemek için gönül alma çabası mı? ABD ile arayı düzeltelim derken bu kez de Rusya ile karşı karşıya geldik. Rusya desteğindeki Suriye güçlerinin, İdlib’de bizim desteklediğimiz rejim muhalifi güçlerini ilelebet orada tutacağını beklemek zaten saflık olurdu. Halep’te ve diğer bölgelerde adım adım nasıl silahlı rejim karşıtı güçleri kovdularsa İdlib’de de kovacağı kesindi. İdlib’in Rusya desteğindeki rejim güçleri tarafından ele geçirilmesi halinde bir de binlerce sığınmacı akını ile karşı karşıya kalacağız. Rusya’dan S400’leri alınca bir sorun çıkmaz diye düşündük herhalde. Diplomasi böyle rüşvetlerle ya da komşu çatlatmalarla yürütülecek basit bir oyun mudur? İdlib nedeniyle Rusya ile karşı karşıya geleceğimiz belli iken S400 almamız neyin nesiydi? Üstelik ne zaman aktif hale geceği bile belirsizken. Belki de hiç aktif hale getirilmeyecek. O zaman niye aldık sorusuna verilecek tek yanıt: “Desinler ki Hışto’nun da hançeri var.” “Ağustos ayı zafer ayıdır” diye gürlemek de öyle. Yarın ABD, Çekiç Güç olayındaki gibi seni aldatırsa ne olacak? Yine mi “Bak geliriz ha” diye yine esip gürleyeceğiz? Bir devlet iki de bir “Bak sabrımı sınama, gelirim ha” laflarını ediyorsa hiç kimse onu ciddiye almaz. Operasyon yapacaksan yaparsın. Ya da bu tehditleri savurmazsın. Bir diğer baş ağırımız da Doğu Akdeniz. Akdeniz’e kıyısı olanlarla olmayan emperyal güçler bir araya gelip münhasır ekonomik bölgelerini ve Sevilla haritasına göre deniz yetki alanlarını çoktan belirlemişler. Biz ise bu duruma mukabele edecek Suriye ve Mısır’la ilişkilerimizi bozmuşuz. Libya’nın ise hali ortada. Tek yaptığımız Yavuz sondaj gemisi ile Barbaros Sismik 1 gemisini Akdeniz’de dolaştırmak. Ne bu? Dedik ya: “Desinler ki Hışto’nun da hançeri var.” Bu Hışto kimdir bilmem. Ama bizim yörede sırf gösteriş olsun diye bir iş yapan ya da bir meta satın alanlar için kullanılır. Ama tarihte bu söz için şöyle bir öykü anlatılır. Eski zamanlarda bir baba, oğluna saldırılardan kendisini koruması için bir hançer vermiş. Oğlan da hançeri beline takıp caka ile dolaşırken karşısına dikilen biri hançeri görüp sormuş: Bu hançer de nedir? Babam verdi, birisi bana saldırmayı düşünürse kullanayım diye. Ben düşünmüyorum, direkt saldırıyorum deyip gülmüş adam. Mevlana’nın bu hikâye üzerine söylediği söz de şöyle: Farz et ki babandan miras kaldı sana Zülfikâr, bileğin Ali’nin bileği değilse neye yarar Zülfikâr! MİT’TEN OPERASYON FETÖ’nün Malezya sorumlusu yakalandı FETÖ’nün Malezya sorumlusu Arif Komiş, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından düzenlenen operasyonla yakalanarak Malezya’dan Türkiye’ye getirildi. Komiş’in geçmiş dönemlerde farklı ülkelerde FETÖ bünyesinde üst düzey görevlerde bulunduğu öğrenildi. Arif Komiş hakkında “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan arama ve yakalama kararı bulunuyordu. l ANKARA/Cumhuriyet
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear