02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 17 AĞUSTOS 2019 CUMARTESİ Herkese Bilim Teknoloji Dergisi’nin katkılarıyla hazırlanmıştır. TASARIM: EMİNE BİLGET Araştırmacılar, doğum sırasının kim olduğumuzu şekillendirmede önemli bir rol oynayıp oynamadığını yıllardır inceliyor. Son Doğum sırası çalışmalara göre kişinin karakter oluşumunda doğum sırasının belli bir etkisi olsa da, kardeş sırasına kişiliği etkiler mi?atfedilendeğer abartılı. Birkaç kardeşsiniz... Aynı genler, aynı ortam ve aynı ebeveynler. Peki ama niçin biriniz “öyleyken” biriniz “böyle” bir karaktere sahip? Bu hep merak konusu olmuştur. Araştırmacılar, doğum sırasının kim olduğumuzu şekillendirmede önemli bir rol oynayıp oynamadığını yıllardır inceliyor. 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında Avusturyalı psikoterapist ve bireysel psikolojinin kurucusu Alfred Adler, doğum sırasının kardeşlerde farklılıklara yol açtığından şüpheleniyordu. Yedi kardeşten ikincisi olan Adler, birkaç çocuklu ailelerde ilk doğanları, “nevrotik” olarak nitelendiriyor. Çünkü yeni bir kardeş doğduğunda ebeveynini paylaşması gerekiyor. Adler, ilk doğan çocukları saygılı ve bazen muhafazakâr olarak görüyordu. Adler’e göre, en küçük çocuklar daha hırslıyken, ortanca çocuklar aile içinde duygusal olarak en stabil karaktere sahip oluyordu. Küçükler farklı yol deniyor Tarihi karakterleri inceleyen Amerikalı psikolog Frank J. Sulloway de benzer bir eğilim saptamıştı. Daha sonra doğanların daha asi ve daha etraflıca düşünme yetisine sahip olduğu belirtiliyordu. Örneğin Charles Darwin, Karl Marx ve Mahatma Gandhi. İlk doğanların arasında ise Joseph Stalin ve Benito Mussolini gibi karakterler var. Peki ama neden bu farklılık? Her çocuk aile içinde belirli bir boş luğu doldurur ve daha sonra kendi yaşamı için kendi stratejilerini belirler. İlk doğan çocukların, statükoyla kavga etmek ve ebeveynlerinin görüşlerini sorgulamak için daha az nedeni vardır. Küçük kardeşler ise ebeveynlerinin görüşlerinden daha az emin olmakla birlikte yaşamda alternatif yol arayışına daha çok gider. Diğer bazı araştırmalar da kardeş sırasının kişiliği şekillendirebileceği fikrini doğruluyor. Örneğin, 1968’de yapılan bir çalışma, büyük kardeşlerin fiziksel yaralanma korkusu nedeniyle tehlikeli sporlara katılma ihtimalinin daha düşük olduğunu gösterdi. 1980 yılında 170 kadın ve 142 erkek lisans öğrencisinin katıldığı Howarth Perso nality Anketi’nde ise ilk doğanlar için daha az kaygılı olma (anksiyete) ve daha yüksek egoya sahip olmaya dair işaretler söz konusuydu. Ancak son yıllarda farklı görüşler de buna eklendi. Almanya’daki Leipzig Üniversitesi’nden psikolog Julia Rohrer liderliğindeki araştırmacılar, Almanya, İngiltere ve ABD’den gelen 20 binden fazla görüşmeden elde edilen verileri değerlendirirken doğum sırasının kişilikte sistematik farklılıklar göstermediğini saptadılar. Bununla ilgili başka araştırmalar da var. Örneğin, Illinois Üniversitesi’nden psikolog Rodica Damian ve meslektaşı Brent W. Roberts, 377.000 lise öğrencisini içeren 2015’teki çalışmalarında, ilk doğanların daha bilinçli, dışa dönük ve istekli olma eğiliminde olduklarını saptadı. Daha büyük kardeşler, kendilerinden sonra doğanlardan daha hoşgörülü ve duygusal olarak daha istikrarlıydı. Yine de farklılıklar çok küçüktü ve araştırmacılar, birinin karakterini şekillendirmede kardeş sırasına atfedilen değerlerin abartılı olduğu sonucuna vardılar. Büyükler IQ avantajlı Damian’ın çalışması ayrıca, ortalama olarak, ilk doğanların küçük kardeşlerine göre ufak bir IQ avantajına sahip olduklarını ortaya koyuyor. İlk doğanlar aynı zamanda eğitimlerini daha yüksek bir dereceyle tamamlama ve tıp ya da mühendislik gibi geleneksel olarak prestijli kariyerleri tercih etme eğiliminde oluyor. Bu açıdan Adler, erken yaşta ilk çocuğa verilen dikkatin, bilişsel yeteneklerini artırdığı konusunda haklı olabilir. Almanya’daki Saarland Üniversitesi’nden psikolog Frank Spinath, “Kardeşler arasındaki doğum sırasının kişiliği şekillendirmesi mümkün. Ancak her ailede aynı şekilde gelişmez” diyor. “Başka bir deyişle, bir etki olabilir ama sistematik bir etki olmayabilir. Genlere ek olarak, ‘bölünmemiş ortam’ denilen bir unsurun da rolü var. Örneğin kardeşlerin farklı arkadaş çevrelerinin olması”. Batuhan Sarıcan https://www.scientificamerican.com/artic le/doesbirthorderaffectpersonality/ Doğal felaketlerin ekonomik zararı artıyor YILDA EN AZ 200 MİLYAR DOLAR Aşırı hava olaylarına bağlı doğal felaketler, iklim değişikliğiyle birlikte artış gösteriyor. Son yıllarda kaydedilen fırtına sayısı kayda değer bir oranda değişmediyse de fırtınaların daha şiddetli hale geldiği ve dolayısıyla daha maliyetli ve ölümcül olduğu belirtiliyor. Doğal felaketlerin hem ekoloji hem de insan hayatı üzerindeki yıkıcı etkisi başlı başına bir sorunken bu felaketlerin bir de ekonomik yansımaları söz konusu. Zira son on yılda, hava koşullarından kaynaklanan küresel ekonomik kayıplarda artış gözlemleniyor. Statista’nın hazırladığı grafikte de bunu açıkça gö rebiliyoruz. 21. yüzyılın ilk 10 yılında, bu kayıpların bir yılda 200 milyar doların üstüne çıktığı sadece bir yıl (2005) varken ikinci on yılda işler çığırından çıkmış durumda; yıl başına 200 milyar dolarlık zararlar artık “normal” karşılanıyor. Kayıtlardaki en yüksek zararın kaydedildiği yıl ise toplamda 400 milyar dolar zararla 2017 yılıydı. Bu ekonomik kayıplar yalnızca atmosferik doğa olaylarında (örneğin siklonlar, kasırgalar ve sellerde) meydana gelen hasarları içeriyor. Bu toplamlar, dünyada birçok bölgeye zarar veren ekin ve orman yangınlarından kaynaklanan zararları içermiyor. BİLİM TEKNİK BİLİM KURGU YAZARLARININ DOĞRU ÇIKAN 10 ÖNGÖRÜSÜ 1) George Orwell, Büyük Birader 2) Jules Verne, Aya İniş 3) Philip K. Dick, Sanal Gerçeklik ve Hologram 4) Aldous Huxley, Genetik Mühendisliği 5) Douglas Adams, eKitap 6) Hugo Gernsback, FaceTime 7) Arthur C. Clarke, Akıllı Telefon, Uydu 8) Ray Bradbury, Otonom Araçlar 9) H.G. Wells, Cep Telefonu 10) Mark Twain, İnternet Kaynak: ranker.com KADIKÖY’ÜN ROBOTİK ÇOCUKLARI Dünya 2’ncisi oldular Kadıköy’de özel yetenekli çocukların öğrenim gördüğü Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM) öğrencileri Danimarka’da düzenlenen Dünya Robot Olimpiyatları'nda (World Robot OlympiadWRO) dünya ikincisi oldu. 8 ve 10 yaşlarındaki 3 çocuk, Ayşe Arda Beğendi, Rüzgar Ertem ve Ada Aktoğu robotik kodlama ile sürücüsüz okul servisi tasarladılar. 2 dakika içinde tamamlanması gereken görevleri 28 saniyede tamamlayarak hem dünya rekoru kırdılar hem de dünya ikincisi oldular. Kadıköy BİLSEM Robot Takımı Kadıköy Belediyesi tarafından destekleniyor. 14 Ağustos tarihleri arasında düzenlenen olimpiyatların bu yılki teması “Akıllı Şehirler” oldu ve sürücüsüz okul servislerinin tasarlanması amaçlandı. Çocuklar, robotik kodlama yöntemi ile çeşitli algoritmalar geliştirerek öğrencileri evlerinden alacak ve okullarına bırakacak sürücüsüz otomobil teknolojisine yönelik projeler ürettiler. Turnuvada robotun üç çocuğu evlerinden alıp okula ulaştırması, robotun okula meyve taşıması, robot bakım ve şarj için bir garaja park etmesi hedeflendi. Her takıma bu görevleri tamamlaması için 2 dakika verildi. BİLSEM Robot Takımı bu süreyi 28 saniye gibi rekor bir düzeyde tamamlayarak bir rekora imza attı. Bir ‘tık’la kütüphaneler ekranınızda Dünyanın en iyi üniversiteleri de dahil artık birçok kurum kütüphanelerini, arşivlerini dijital ortamda kullanıma sunuyor. Üstelik çoğu ücretsiz. İşte size küçük bir rehber... Tarihte kitaplar açısından iki büyük dönüm noktası var: İlki matbaanın yayılması, ikincisi ise bilgisayar ve internet. Matbaanın ilk kullanımı ağaç oyma tekniğiyle MS 593'te Çin'de olsa da asıl gelişim, 1450’de Johannes Gutenberg’in metal harflerle basım tekniğini bularak matbaaya uygulamasıyla gerçekleşti. Sanayi Devrimi’yle birlikte modern baskı makinalarının geliştirilmesiyle kitapların basılması çok daha kolaylaştı ve yaygınlaştı. Bugün artık devasa boyuttaki bir kütüphaneyi, elimizdeki mobil cihazlarda taşıyabiliyor, istediğimiz an istediğimiz kitaba erişebiliyoruz. Peki ama erişebileceğimiz kitap ve kütüphaneleri biliyor muyuz? TBMM Kütüphanesi, Milli Saraylar Kütüphanesi ve Yazma Eserler Kurumu çoktan çevrimiçi arşivlerini açtılar. Bunun dışında yerli ve yabancı birçok çevrimiçi kütüphane var. Yabancı kaynaklı olmasına rağmen Türkçe kitapları da arşivinde bulunduran kütüphaneler de dahil size bir dizi çevrimiçi kütüphane listesi sunuyoruz. Birçoğu ücretsiz ve size yepyeni bir dünyanın kapılarını açıyor. Erişim sağlayabileceğiniz çevrimiçi kütüphaneler: nTebriz'den (İran) Hasan Bey Hadi'nin Turuz sitesinde taranmış halde binlerce kitap var. Koleksiyon, özellikle dil ve etimoloji açısından çok zengin. Sitede İran'da basılmış Türkçe kitaplar da yer alıyor. Dil/etimoloji meraklıları için özellikle tavsiye www.turuz.com n Hollandalı tarihçi ve mimari uzmanı Machiel Kiel’in fotoğraf arşivi: Kiel’in Balkanları dolaşıp Osmanlı eserlerini tek tek fotoğrafladığı eserleri içeriyor. Bu eserlerin bir kısmı bugün ya yok olmuş ya da yok olmak üzere. Bu yüzden dijital olarak bulunabilmesi çok kıymetli. http://www.nitistanbul.org/kielarchive/index.php n Rusya'da Cedit hareketi kurucusu Gaspıralı İsmail Bey'in Tercüman gazetesinin tam koleksiyonu: http://kerimofftahir.blogspot.m/2016/12/tercimangazetesininnumaralarendirin.html n Dünyanın en büyük harita koleksiyonu: Modern dönem haritalarına ilave olarak son 5 asra ait 67 bin civarında tarihi haritayı barındırıyor: https://www.davidrumsey.com/ n ABD Kongre Kütüphanesi, II. Abdülhamid'in fotoğraf arşivini dijital olarak yayımlamış durumda. Arşiv, 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başlarındaki Osmanlı coğrafyasından toplam 1823 fotoğraf/baskıyı ihtiva ediyor. http://www.loc.gov/pictures/ search/?st=grid&co=ahii n Gertrude Bell arşivi, Osmanlı coğrafyasına ait fotoğrafların da yer aldığı çok kıymetli bir görsel koleksiyon. Newcastle Üniversitesi Kütüphanesi’ndeki bu arşivde 19. yüzyıl sonu ila 20. yüzyıl başında çekilmiş binlerce fotoğraf yer alıyor. http://gertrudebell.ncl.ac.uk/photos.php n Koç Üniversitesi Kütüphanesi’nde bulunan 200'den fazla yazma eserin taranmışdijital nüshasına ulaşmak mümkün: http://digitalcollections.library.ku.edu.tr/ cdm/search/col n Berlin Devlet Üniversitesi'nin “Orient Diji tal” projesi kapsamında taranmış 3441 Türkçe yazma şu linkte: http://orientdigital.staatsbibliothekberlin.de/content/index.xml n Venedik devlet arşivlerinde bulunan toplam 2.022 Osmanlı belgesinin tamamına internet üzerinden ulaşmak mümkün: http://www.archiviodistatovenezia.it/divenire/collezione.htm?idColl=24121 n Meraklısı için İstanbul'daki Bizans yapılarını içeren arşiv: http://digitalcollecti ons.library.ku.edu.tr/ cdm/landingpage/ collection/BYGA n 2 milyondan fazla fotoğrafın yer aldığı, konu, başlık ve bölgelere göre tarama yapılabilen fotoğraf koleksiyonu, Türkiye'yle ilgili de binlerce fo toğrafı içeriyor: https:// www.europeana. eu/portal/en/collections/photography n Prof. Mükrimin Halil Yinanç'ın kütüphanesi vârisleri tarafından Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi'ne bağışlanmış (memleketi: Maraş'ın Elbistan kazası). Mükrimin Halil Yinanç Kütüphanesi'ndeki taranmış kitaplara şu linkten erişebilirsiniz: http://kutuphane.ksu.edu.tr/yinanc.htm  n Osmanlı Devleti Brüksel elçiliği evrakı (18491914 dönemi). 5000 belge taranmış durumda ve erişime açık: http://dighum. uantwerpen.be/ottomandiplomats/ n Münih'teki Bayerische StaatsBibliothek adlı çok büyük bir kütüphane, binlerce eseri, çevrimiçi paylaşıma açtı. 19. asır öncesinde basılmış Türkiye/Osmanlı ile il gili kitapların çoğu bu kütüphanede var: https://www.bsbmuenchen.de/en/ n Duke Üniversitesi Kütüphanesi'nde bulunan Osmanlıca yazılmış 216 kitabı çevrimiçi okumak/incelemek ve indirmek mümkün: https://archive.org/details/ dulturk?&sort=downloads&page=3 n Kültür Bakanlığı'na bağlı toplam 100 halk kütüphanesindeki kitapların taranmış olanları çevrimiçi erişime açıldı: Linkteki katalog üzerinden tarama yapmak mümkün: http://koha.ekutuphane.gov.tr/cgibin/koha/opacmain.pl?deger=1  n 1930'larda Yakup Kadri ve arkadaşlarının çıkardığı Kadro dergisinin bütün sayıları taranmış olarak şu linkte: http://digitalesammlungen.ulb.unibonn.de/ulbbnioa/periodical/structure/3137049 n İstanbul Belediyesi'ne bağlı olan Taksim Atatürk Kütüphanesi, Türkiye'nin önemli kütüphanelerinden birisi. Üye olmak şartıyla (ücretsiz) kütüphanenin sitesinden 40 bin kadar kitabı okumak/indirmek mümkün: http://ataturkkitapligi.ibb. gov.tr/ataturkkitapligi/index.php n Martin Luther Üniversitesi (Almanya) kütüphanesinden dijital erişime açık olan Türkiye'yle ilgili kitaplar şu linkte: http:// menadoc.bibliothek.unihalle.de/landau/ nav/index/all n IRCICA'nın dijital Farabi Kütüphanesinin sitesinden Osmanlı salnamelerinin tamamına ücretsiz erişim mümkün: http:// elibrary.ircica.org/ n Hemen her konuda tarama yapabileceğiniz, her dilden binlerce yayının yer aldığı çevrimiçi kütüphane: http://gen.lib.rus.ec/ n İspanya Milli Kütüphanesi dijital koleksiyonunda 350 kadar Türkçe/Farsça/ Arapça yazma var: http://manuscripta. bibliotecas.csic.es/buscar n Princeton Üniversitesi'nin İslami Yazmalar Dijital Kütüphanesi: http://library. princeton.edu/projects/islamic/ Derleyen: Batuhan Sarıcan Meğer böcekler de kronik ağrı çekiyormuş Dünya genelinde milyonlarca insan kronik ağrı çekiyor. Özellikle de sinirlerin tahrip olması veya bozulması sonucunda, akut ağrı çoktan iyileşmiş olsa bile geriye kronik ağrı veyahut da aşırı ağrı duyarlılığı kalıyor. Fakat son bir araştırma kronik ağrı çekenin sadece insanlar olmadığını gösterdi. İlkel ve duygusuz olarak kabul edilen böceklerin bile kronik ağrı çektiklerini ortaya kondu. Sydney Üniversitesi’nden Gregory Neely, insanların böceklerin ağrı çekebildiklerine inanmadıklarını ama birçok omurgasız hayvanın bizim ağrılı olarak hissettiğimiz uyartıları algıladıklarının bilindiğini söylüyor. Ancak böceklerde akut ağrılar dışında kronik ağrıların da gelişip gelişmeyeceği bilinmiyordu. Araştırmacılar bunu kontrol etmek için önce meyve sineğinin bacak sinirini yaraladılar ve daha sonra da iyileştirdiler. Yaralanmadan önce ve sonra hayvanların ağrı duyarlılıklarını, hangi sıcaklıktan itibaren zeminden kaçtıklarını takip ettiler. Ve sürpriz sonuç: Sinekler bir kez ağır yaralandıktan sonra hep hiper duyarlı kalıyorlar. Böceklerin ağrı eşiği 42 derecedeyse, yaralanmadan sonra 38 dereceden itibaren sıcak bölgeden kaçmaya başlamışlar. Bu da termik allodinin klasik fenomeniyle örtüşüyor. Bu durumda zararsız uyarılar bile ağrı reaksiyonuna sebep olabiliyorlar. Yani sineklerde de, bizde olduğu gibi kalıcı olarak artan bir ağrı reaksiyonu gelişebiliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear