22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 16 TEMMUZ 2019 SALI gorus@cumhuriyet.com.tr TASARIM: İLKNUR FİLİZ olaylar ve görüşler Türkİş’in tavrı önemli Şükrü KARAMAN Gazeteci Memur ile emeklilerin ardından, kamu işçileri de önerilen zam karşısında şoke oldu. Hükümetin, 260 bin emekçi adına yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde Türkİş’e önerdiği yüzde 5 ve 4’lük ücret artışı emekçilerde soğuk duş etkisi yarattı. Türkİş’in talep ettiği yüzde 15’lik zammın çok altında kalan rakam, emeği ile geçinenleri yakında zor günlerin beklediğinin işareti. Elektrik başta olmak üzere, son günlerde temel tüketim maddelerine gelen yüzde 20’ye yakın artışın yanında, reva görülen zam oranı aslında kamu emekçileri ile dalga geçmekten başka bir şey değil. Yük emekçide Siyasi iktidar, ekonomide yaşanan sorunların bedelini günün koşullarından uzak, oldukça düşük zamlarla dar gelirli milyonlarca işçiye, memura, emekliye, asgari ücretliye, esnafa ve çiftçiye ödetmek istiyor. Oysa, bir türlü durdurulamayan, fren tutmayan enflasyonun, her geçen gün artan işsizliğin, çarşı pazar ve marketlerde el yakan, cepleri boşaltan hayat pahalılığının sorumlusu Siyasi iktidar, ekonomide yaşanan sorunların bedelini, günün koşullarından uzak, oldukça düşük zamlarla dar gelirli milyonlarca işçiye, memura, emekliye, asgari ücretliye, esnafa ve çiftçiye ödetmek istiyor. emeği ile geçinenler değil. Kemerleri sıkması gerekenler ülkenin kalkınmasına, ne yazık ki özelleştirme adı altında birer birer kamunun elinden çıkarılan KİT’lerin kuruluşuna emek harcayan, ter akıtan iktisaden dar gelirliden çok, bir türlü israfı, lüks yaşamı, bol kepçeden harcamayı önleyemeyenler. Anımsanacağı gibi, memur ile emeklilerinin aylıklarına, 6 aylık enflasyon doğrultusunda temmuzdan geçerli olmak üzere yüzde 5 ve 6 oranında artış yapıldı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yaşa mın gerçekleri ile örtüşmeyen enflasyon verilerinden ötürü 12 milyonu aşkın emekli ile 3 milyona yakın memur düşük zam karşısında düş kırıklığı yaşadı. Yapılması gerekenler Yüzde 5 veya 6 gibi son derece komik zamlar, 2 bin 20 liralık asgari ücretin altında kalan aylıkla geçinmeye çalışan yüz binlerce emekliye hiçbir şey kazandırmadığı gibi, her geçen gün artan fiyatlar karşısında kaybettiriyor. Emeklinin rahat nefes alabilmesi ve hayat pahalılığı ile mü cadele edebilmesi için tüm aylıkların en az 2 bin 20 liraya çıkarılması, sağlıktan ayrılan katkı payı uygulamasına son verilmesi, ek ödeme miktarının yüzde 89’lara yükseltilmesi, dini bayramlarda ödenen bin liralık ikramiyenin gerçekleşen enflasyon oranında yani yüzde 20 oranında artırılması gerekiyor. Yoksa düşük ve komik sayılacak zammın emekliye hiçbir katkısı olmuyor. Tavır testi Aynı durum kamu işçileri için de söz konusu. Hükümetin önerdiği rakamı kabul etmeyen Türkİş’i, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin sonuçlanacağı ağustos sonuna dek zorlu süreç bekliyor. Eğer görüşmelerde uzlaşma sağlanamazsa Türkİş’in çeşitli işkollarında grev kararı alması kaçınılmaz olur. Ancak, hükümetin kamu güvenliğini öne sürerek grevleri ertelemesi kuvvetle muhtemel. Bu durumda toplu iş sözleşmesi Yüksek Hakem Kurulu tarafından bağıtlanır. Kurulun vereceği zam oranı da önerilen yüzde 5 ve 4’ün belki bir miktar üzerinde olur ki, emekçiyi hoşnut etmez. Bakalım Türkİş düşük zam karşısında ne denli kararlı tavır alacak, sözünün arkasında ne kadar duracak? Suay Karaman’dan günümüz izdüşümleriyle yakın tarih analizleri ‘Yaşadığımız günler 1919 yılına benziyor!’ GAMZE AKDEMİR Tüm Öğretim Elemanları Derneği’nin (TÜMOD) Genel Sekreteri, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin eski genel sekreteri ve Gazi Üniversitesi öğretim görevlisi Suay Karaman, 2013’te yitirdiği hocası Alparslan Işıklı’nın nitelemesiyle, “İlk gençlik yıllarını 12 Eylül sonrasında geçirmiş olmasına karşın, gerçek ilericiliğin ve toplumculuğun, Atatürk’ün, halkçılık ve devletçilik ilkelerini içeren muhteşem sentezinden kaynaklanabileceğini görmüş olan bilim insanlarından biri”. Yeni yayımlanan kitabı “İnadına Cumhuriyet”, Suay Karaman’ın 19762007 aralığında Cumhuriyet, Ulus ve Kasım 2015’ten itibaren yazmaya devam ettiği İlk Kurşun gazeteleri başta olmak üzere, çeşitli yayın organlarında yayımlanmış siyasal ve toplumsal yakın tarih analizlerinden oluşuyor. Kitabın yakın ve çok yakın tarihe ilişkin temel önermeleri ve vurgularının başında gelenleri şöyle özetlemek olası: Kemalist Devrimin, sömürge ya da yarı sömürge olarak büyük devletlerin egemenliği altında bulunan ezilmiş uluslara teşkil ettiği örnek. İçselleşen değerleriyle Kemalist Devrimlerin sürekliliğine inanç. Çeşitlenen millet, milliyetçilik, Atatürkçülük ve istikrar anlayışları. 27 Mayıs 1960 İhtilali. 1961 Anayasası’nın sağladığı kazanımlar. Siyasidini karşıdevrimci ideolojilerin kökenleri. Tehlikenin boyutu ve toplumun farkındalık düzeyi. Aydınların yılgınlığı ve bireylerin suskunluğu. Kemalist devrimin farkı “İnadına Cumhuriyet” başlığını, ülkemizde Cumhuriyete düşman olanlara karşı bir başkaldırı olarak düşünülebileceğini belirten Karaman’ın amacı; ülkemizin ve dünyanın sorunları ile çözüm önerilerine genel bir bakış açısı yaratmak. Okuyucuya unuttuklarını anımsatmak, belirli konularda düşünmesini sağlamak, ufuk açmak ve sorgulamak. Kitabı vesilesiyle yakın tarihe olduğu kadar günümüze de ışık tutan temel önermelerinden yola çıkarak görüşlerini aldığımız Suay Karaman, öncelikle Kema ‘Kemalizm ileriye açık, aydınlanmacı bir ideolojidir. Mazlum ulusların, ulusal demokratik devriminin ideolojisidir. Değişen koşullar içinde, sürekli ve akılcı bir yenilenmeyi ve o yenilenmenin ilkelerini içerir.’ Suay Karaman list Devrimin emperyal devletlerce ezilmiş uluslara teşkil ettiği örneği, 1789 Fransız Devrimi ile 1917 Bolşevik Devrimi’nden farkını ortaya koyarak açımladı: “Aydınlanma Devrimi’nin itici ve sürekli gücü Kemalizm ilkelerinin üçünü (Cumhuriyetçilik, ulusçuluk, laiklik) Fransız Devrimi’nden, üçünü ise (devletçilik, halkçılık, devrimcilik) Bolşevik Devrimi’nden esinlenerek bir bütün oluşturmuştur. Türkiye’deki devrimin 1789 Fransız Devrimi’nden farkı, emperyalizme karşı savaşla kurulmuş olması, 1917 Bolşevik Devrimi’nden farkı ise, Marksizm ideolojisi üzerine kurulmamış olmasıdır. Kemalizm ileriye açık, aydınlanmacı bir ideolojidir. Mazlum ulusların, ulusal demokratik devriminin ideolojisidir. Değişen koşullar içinde sürekli ve akılcı bir yenilenmeyi ve o yenilenmenin ilkelerini içerir.” Kumpaslardan Cumhuriyet gazetesine atılan bombalara, devlet himayesinde kök salan tarikat yapılanmalarının eylemlerine, darbe kalkışmalarına kadar hiçbir şeyin güzel olmadığı bir aralığa imza atan, ülkeyi ve toplumu resetleyerek geriye doğru biçimlemeye çalışan, baskıcı söylem, eylem ve yol arkadaşlarıyla bugün iktidarın temsil ettiği zihniyete kadar uzanan analizlerine; laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne siyasidini karşıt ideolojilerin kökenleri ve yöntemlerinin geleceğine ilişkin değerlendirmelerle devam eden Karaman’ın bu konudaki yorumu da net: ‘Hepimiz Mustafa Kemaliz’ “Siyasi iktidarın aracılığı ve önderliğinde bugün ülkemizde her türlü baskı söz konusudur. Siyasi iktidar demokratik ve laik cumhuriyetle kavgalıdır, Atatürk ile kavgalıdır ve her fırsatta intikam almaya çalışmaktadır. Ortaçağ karanlığından beslenen bir zihniyet söz konusudur. Üstelik bu siyasi iktidarın, Anayasa Mahkemesi’nin kararına göre laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu kesinleşmiştir. Durum iç açıcı değildir. Yaşadığımız günler 1919 yılına benzemektedir. Bugün de ülkemizde yabancıların büyük ağırlığı söz konusudur. Ulusal değerlerimiz, özelleştirme adı altında emperyalist güçlere peşkeş çekilmektedir. Laik eğitim yerini imam eğitimine bırakmış tır. Ekonomik kriz toplumu derinden sarsmaktadır. Bugünlere bakınca toplumun geleceği karanlıktır diyebiliriz. Ancak bütün bu olumsuzluklar, mutlaka yeni bir aydınlıkla son bulacaktır. Artık yeni bir Mustafa Kemal beklemeye gerek yoktur; Mustafa Kemal’in gençleri, Kemalizmi özümseyenler bilmelidirler ki hepimiz bir Mustafa Kemaliz. Güzel günler için örgütlü olarak yapılacak eylemler, mutlaka aydınlıkla sonlanacaktır. Türk gencinin, demokratik ve laik Cumhuriyetine sahip çıkacak azim ve kararlılıkta olduğu görülecektir.” Karaman’ın üzerinde önemle durduğu konulardan biri de 27 Mayıs’ı 1960 İhtilali. 27 Mayıs öncesinde kurmay yarbay rütbesiyle Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Şubesi Müdürü, 27 Mayıs’ta ise Milli Birlik Komitesi üyesi olan babası Suphi Karaman’ın tanıklıklarının yanı sıra yıllara varan araştırmaları sonucunda da üzerine kerelerce yazdığı 27 Mayıs’ın dinamizmini kitabı vesilesiyle yine günümüz izdüşümleriyle değerlendirdi Suay Karaman. “27 Mayıs 1960 İhtilali, tartışmasız bir devrimdir” diyen Karaman, en büyük kazanım olan 1961 Anayasası’yla getirilen yeni ve çağdaş kurumlarla, sosyal hukuk devletiyle, özgür seçimlere gidilmesiyle ve bütün bunların on yedi ay gibi çok kısa bir zaman içinde başarılmasıyla, 27 Mayıs’ın tartışmasız bir devrim niteliğini kazandığını ifade etti. Doğmayan halkoylaması: Yok hükmündeki anayasa 15Temmuz darbe girişimi Türkiye’yi bir felakete götürdü: mesi. Ankara’da İmge Yayınevi tarafından 2018 yılında yayımlanmış. Başarılı olsaydı, kışlaca Sami Selçuk, kitabında bu mi ittifakıyla Türkiye çok sözde halkoylamasının niçin koyu bir faşizme kurban geçersiz olduğunu uzun uzun olacaktı. anlattıktan sonra, çözüm için Esas olarak Türk Silah iki yol tartışıyor: lı Kuvvetleri’nin ana gövdesi Birinci yol olarak geçersiz nin, ona ek olarak, Silivri kur oyların sayımla belirlenmesi banı olan Atatürkçü subayla ihtimalini dile getiriyor. rın ve AKPErdoğan iktidarı Bu yol olanaklı değilse, (ki na muhalif olan demokrat ka değil, çünkü bütün oylar ve muoyunun da karşı çıkması zarflar sonradan takır takır ile bu girişim bastırıldı. mühürlendi) durum “YOKLUK Şükür ki başarılı ola YAPTIRIMI” ile sakatlanmış, madı; ama bu kez de 20 oylamanın meşruluğu orta Temmuz’da ErdoğanAKP dan kalkmış demektir diyor. iktidarının Olağanüstü Hal, Bu durumun yarattığı sonu OHAL ilan etmesiyle ülke cu da şöyle özetliyor: başka bir darbenin kurba “Oylama ve oylamaya iliş nı oldu: kin YSK’nın son kararı, Cum Darbe girişimini “Allah’ın hurbaşkanından en sa lütfu” olarak niteleyip, “Bu gi de yurttaşa dek hiçbir kişiyi, rişim olmasaydı, şimdi yaptık TBMM’den en sıradan kurum larımızı yapamazdık” diyen ik ve kuruluşlara dek hiçbir ku tidar, OHAL koşullarında uy rum ve kuruluşu bağlamaya guladığı baskılar altında, hak cağı için, YSK; yaptırımın tü sız, adaletsiz, dengesiz bir rünü yani yokluk (inexisten “sözde halkoylaması” yapa ce, nonexistence) yaptırımını rak, üstelik bu “sözde halkoy gözeterek yeni bir hukuksuz laması” sırasında, yasalara luğa yol açmamak için, asla açıkça aykırı olan mühürsüz önceki kararlarını iptale kal zarf ve oy pusulalarını da sa kışarak onların hukuk açısın yıma dahil ederek, rejimi de dan var olduğunu üstü kapa ğiştirdi. lı olarak bile asla dile getir Fakat rejimi değiştirecek, memeli, sadece ortaya çı yeni bir anayasa yapacak bil kan sonucu belirlemek giye de, beceriye de, desteğe le, kamuoyuna duyurmak de sahip olmadığı için, orta la ve de yalnızca yeni oy ya, yamalı bohça biçiminde, lama takvimini duyurmak çelişik maddelerden oluşan, la yetinmelidir. (siyah vur “Tek Kişi Yönetimine” dayalı, gu yazarın) 10.5.2017. Prof. ama onu dahi kurallara bağ Dr. Sami SELÇUK. (y.a.g.e., layamamış olan, kimseyi de ss.9192) tatmin etmeyen “Ucube Bir HHH Anayasa” çıktı. Zaten, sonucu bile meş Bu “Ucube Anayasa”nın ru olmayan “sözde halk oy tek yaptığı iş, yasamayı ve laması” ile kabul edildi yargıyı bütünüyle “Tek Ki ği iddia edilen bu “Ucu şinin Yönetimine” vere be Anayasa”nın öngördü rek Demokrasiyi katletme ğü “Tek Kişi Rejimi” ile ül si oldu. kenin yönetilemediği görül HHH müştür. Haksız ve hukuksuz bir Yanlışta ısrar etmek top biçimde kabul ettirilen bu luma onulmaz zararlar ve “Ucube Anayasa” için yapı recektir. lan “sözde halkoylaması” için Artık toplumsal mutaba Yargıtay Eski Başkanı Prof. kata dayalı yeni bir anayasa Dr. Sami Selçuk, “DOĞMA yapma vakti gelmiştir. YAN HALKOYLAMASI” diyor. Gerçek bir Demokrasi Bu konuda bir kitap yazan yi öngören bir anayasanın Selçuk’un kitabının tam adı: gerçekten Demokratik yol Hukuk Dünyasında DOĞ larla, toplumun bütün sınıf MAYAN HALKOYLAMASI, ve kesimlerinin katılımıyla Oylamanın Dürüstlüğü ve yapılması Türkiye’nin önü Ahlakiliği İlkesinin Çiğnen nü açacaktır. bir tavsiyedir
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear