23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: İLKNUR FİLİZ 150 edebiyatçıdanEdebiyatçılardan ayrımcı, cinsiyetçi ve homofobik söylem karşıtı bildiri açıklaması Türkiye edebiyatının önemli isimleri, SabitFikir’den yazılarını çekmek isteyen yazarlara destek için bildiri yayımladı. Edebiyatçılar, SabitFikir Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Akar’ın, küçük İskender’in ölümünden sonra yaptığı açıklamalar nedeniyle ortak bildiri yayımladı. Türkiye’de kültürün, sanatın, edebiyatın nefes aldığı alanların azaldığını ve siyasi iktidarın söylemini kendine rehber edinen bir yayıncılık anlayışının yayıldığını vurgulayan edebiyatçılar, “Hangi mecradan, kim tarafından gelirse gelsin ayrımcı, cinsiyetçi, homofobik tavır ve söylemler kabul edilemez” dedi. Aralarında Ahmet Telli, Altay Öktem, Asuman Susam, Buket Uzuner, Figen Şakacı, Gamze Arslan, Gaye Boralıoğlu, Gonca Özmen, Gün Zileli, Hakan Bıçakcı, Haydar Ergülen, Hüseyin Kıran, Irmak Zileli, İrfan Aktan, Latife Tekin, Mahir Ünsal Eriş, Murat Uyurkulak, Oylum Yılmaz, Sinem Sal, Şükrü Erbaş ve Yekta Ko Ahmet Telli Buket Uzuner Haydar Ergülen pan gibi isimlerin bulunduğu 150 edebiyatçı, yayımladıkları bildiride şunları söyledi: “Değerli şair küçük İskender’in kaybının ardından kurucuları arasında yer aldığı SabitFikir dergisinin internet sitesinde edebiyat dünyasının bu önemli kaybının haberine yer vermemesine tepki gösterdik. Derginin yayın yönetmeni Mustafa Akar buna gerekçe olarak kendi kişisel beğenilerini öne sürmüş ve ölüm gününde küçük İskender’in şiirini tartışmaya açarak anısına saygısızlık etmiştir. Dahası buna tepki gösteren yazarları faşistlikle suçlamaya kalkışarak son yıllarda sıkça karşımıza çıkan bir pişkinlik örneği sergilemiştir.” Açıklamada, Mustafa Akar’ın tutumundan sonra, dergide yer alan yazılarının kaldırılmasını ve isimlerinin yazar listesinden çıkarılmasını isteyen Irmak Zileli, Sibel Oral, Altay Öktem, Hikmet Hükümenoğlu, Mahir Ünsal Eriş, Oylum Yılmaz, Murat Gülsoy ve Hakan Bıçakcı’ya da destek mesajı verilerek şu ifadeler kullanıldı: ‘Meslektaşlarımızı destekliyoruz’ “Aynı günlerde kamuoyuna yansıyan haberlere göre SabitFikir dergisi A7 Kitap’ın çeviri kitaplar seçkisinin 10 kitaplık ilanından ‘Tarih Boyunca En Etkin 100 Eşcinsel’ kitabının çıkarılmasını da talep etmiştir. SabitFikir’in yeni yönetiminin ayrımcı, cinsiyetçi, homofobik bir yaklaşımdan medet umduğunu gösteren bu tutumu Gaye Boralıoğlu üzerine biz imzası bulunan yazarlar derginin hâlâ internet arşivinde bulunan yazılarının çıkarılmasını talep eden meslektaşlarımızı destekliyoruz. Ülkede kültürün, sanatın, edebiyatın nefes aldığı alanlar giderek azalırken ve siyasi iktidarın söylemini kendine rehber edinen bir yayıncılık anlayışı yayılırken bu son tartışmanın münferit bir örnek olarak değerlendirilemeyeceği ortadadır. Bu vesileyle konuya yaklaşımımızın altını bir kez daha çizmek isteriz. Hangi mecradan, kim tarafından gelirse gelsin ayrımcı, cinsiyetçi, homofobik tavır ve söylemler kabul edilemez. Yazılarımızla katkıda bulunduğumuz tüm yayınlar için bu görüşümüz geçerlidir.” Kadıköy Belediyesi’nin bu yıl 18’incisini düzenlediği Çocuk Tiyatro Festivali, 16 Temmuz’da Selamiçeşme Özgürlük Parkı Amfi Tiyatro’da başlıyor. Çocuklar her akşam saat 21.00’de başlayacak ve 2 hafta sürecek festival boyunca tiyatro izlemenin keyfini yaşayacak. Festival 29 Temmuz Pazartesi akşamı son bulacak. Uzun kuyruklar oluşmaması için davetiye usulü katılımın mümkün olacağı festivalin davetiyeleri, her oyunun etkinlik günü saat 14.00 18.30 arası Kadıköy Belediyesi’nin Caddebostan Kültür Merkezi, Kozyatağı Kültür Merkezi, Halis Kurtça Çocuk Kültür Merkezi ve Süreyya Operası gişelerinden temin edilebiliyor. Festival, Altınok Çocuk Tiyatrosu’nun sergileyeceği “Sihirli Oyuncaklar” adlı müzikalle başlayacak ve TiyatrOPS’un “Renk Renk Ülkesi” adlı oyunla son bulacak. l Kültür Servisi ÇoticyuaktrlaoryaKaddoıkyöacya’dke Uğur Yücel sahnelere dönüyor Uğur Yücel’in sahnelediği yıllarda büyük ilgi gören standup gösterisi “Azınlıkta Kaldık” 20 yıl aradan sonra geri dönüyor. Yücel’in bazı düzenlemelerle günümüze uyarladığı “Azınlıkta Kaldık” KerkiSolfej’in açık hava programı kapsamında 15 Ağustos’ta Ayvalık Amfi Tiyatro’da seyirci karşısına çıkacak. “Azınlıkta Kaldık”ta Kuzguncuk hikâyelerine yer veren Uğur Yücel, “Havlucu Mehmet”, “Köşk Emin” gibi unutulmaz karakterlerini seyircisiyle buluşturacak. TV çalışmalarına ara verecek oyuncu ekim ayında “Neyzen Tevfik” ve yeni yılda da “Zorba” oyunuyla sahnelerde olacak. “Azınlıkta Kaldık” gösterisinin programı şöyle: 15 Ağustos Perşembe Ayvalık Amfi Tiyatro, 21 Ağustos Çarşamba Kuşadası AVM Amfi Tiyatro, 24 Ağustos Cumartesi Datça Amfi Tiyatro, 25 Ağustos Pazar Bodrum Kale. l Kültür Servisi ‘Üç çağdaş kadın yazar’ Kuşadası’nda... Lütfi Özgünaydın’ın daha önce İFSAK’ta yaptığı “Çağdaş Üç Ka dın Yazarımız: Zey nep OralAyşe Ku linİnci Aral” gösteri si bugün saat 19.30’da Kuşadası Belediye Başkanlığı’nın İbramaki Sanat Galerisi’nde su nulacak. Etkinlik, Kuşadası Belediye Başkanlı Ayşe Kulin ğı ve Kuşadası Fotoğraf Derneği’nin “Ayın Konuğu” programı çerçe vesinde yapılacak. Etkinlikte kültür, sanat, edebiyat ve yazarların kitaplarıyla ilgili bir söyleşi yapılacak. Özgünaydın, “Bu gösteri yi tekrarlamaktan mutluluk duyuyorum. Top lumun okuması, yazarlarını tanıması önem li. Bu yönde bir katkım olursa mutlu olurum. Çok sevdiğim muhteşem üç kadın yazarımızı anlatmaktan onur duyuyorum” diyerek gös teriden duyduğu heyecanı belirtti. Üç isim de Lütfi Özgünaydın aracılığıyla Kuşadalılara mesajlarını iletti. Gazetemiz ya zarı Zeynep Oral, “Tüm çocukluğumu ve ilk gençliğimi geçirdiğim İzmir’e... Tarih ve uy garlık birikiminini, farklı kültürleri barındı ran çevresine... Her daim çiçekler açan dağ Zeynep Oral İnci Aral larına... Kızları deniz kokan; delikanlıları yiğit efeleri andıran güzelim insanlarına... Ülkemin aydınlık yüzü olan Ege kent ve kasabalarına, Lütfi Özgünaydın ustanın aracılığı ile sevgilerimi iletirim” dedi. İnci Aral ise “Kuşadası’na uzun yıllar var ki yolum düşmedi. Dilerim uygun zamanda sizlerle birlikte olma fırsatı bulabilirim. Kuşadası’na en içten dileklerimi gönderiyorum” mesajını iletti. Ayşa Kulin de Kuşadalılara sevgilerini ileterek, “Üç çağdaş kadın yazarımız gösterisi için uzun süre çalışan Lütfi Özgünaydın, yazarların evlerinde, masalarında ve sevdikleri mekânlarda çekti fotoğraflarını. Yine onların sevdikleri müzik eşliğinde videolarını hazırladı” şeklinde konuştu. l Kültür Servisi Washington hayran bıraktı Saksafoncu, besteci, yapımcı Kamasi Washington, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 26. İstanbul Caz Festivali kapsamında Volkswagen Arena’da konser verdi. Sanatçı, cazseverlerin yoğun ilgi gösterdiği konserde, “Show Us The Way”, “Journey”, “Abraham”, “Truth” ve “Fists of Fury” adlı şarkılardan oluşan özel bir repertuvarı yorumladı. Konser öncesi fuaye alanında farklı müzik türlerinden seçkileriyle DJ Merve Evirgen de performans sergiledi. l AA Festivale 18 bin kişi katıldı İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından E.C.A. Presdöküm Sanayii AŞs sponsorluğunda düzenlenen 47. İstanbul Müzik Festivali, 8 Temmuz’da sona erdi. 11 Haziran’da başlayan festival, İstanbul’un 15 farklı mekânında 21 günde yapılan ve toplamda 150 eserin seslendirildiği 22 konserde, 600 yerli ve yabancı sanatçıyı ağırladı. Festival konserlerini 18 bini aşkın kişi izledi. 47. İstanbul Müzik Festivali’nin teması “Var Olmanın Karanlığı, Var Olmanın Aydınlığı” olarak belirlendi. l Kültür Servisi 1312 TEMMUZ 2019 CUMA bir yansıma sıdır bu çift görme” diye düşünmüş, öbür nesne leri neden çift görmeyi Çift başlı güneş şime bir yanıt bulamamıştım. Somut nesneleri herkes aynı görür. Antoine de Saintexupéry’nin Küçük Prens’inde olduğu gibi, birinin şapka gibi gördüğüne başka biri fil diyorsa, o zaman araya sanatsal soyutlama algısı girdiği düşünülür. Oysa gerçekte bir nesneyi herkes nasıl görüyorsa sanatçı da öyle görür. Ama gördüğüyle yetinmez, nesneden yansıyan çağrışımla onu algı alanına sokar. Öyle olmasaydı Picasso, kadını gözü tepesinde, dudağı çenesine yapışmış biçimde çizip renklendirebilir miydi? Çocuk yazınının ......., ye Pencereye yakın karyoladaki hasta kaç gündür başını yastıktan kaldırmadan uyuyordu. Gözünü açıp, güneşin değil çift, tek başlısını bile görecek durumda değildi. Ona soramazdım. İçime çekilip gelişmeyi zamana bıraktım. Duygu dünyamda kötümserlikle iyimserlik birbiriyle dolaşıp duruyordu. Gün ışığı da o sabah öylesine ışıtıcıydı ki, iyimserliğe kapılarak, “Herhalde olağanüstü bir güç, güneşi çift başlı görme ayrıcalığı tanıdı bana...” diye geçirdim içimden. tişkinlerin de ilgiyle okuduğu Küçük Prens’in başkişisi söze şöyle başlar: Odama girenler çıkanlar... “Altı yaşımdayken, ilk O sırada odaya dok çağın ormanlarını anlatan torum girdi. Uzaktan gü Gerçek Öyküler adlı bir kitapta çok güzel bir resim görmüştüm. Bir boa yıla neş ışığı vurmuştu yüzüne. Doktorla konuşurken boyu uzun mu uzun, kara deri nı avını yutmak üzereyken li bir görevli girip odanın to resmedilmişti. Kitapta şun zunu almaya koyuldu. Ka lar yazılıydı: ‘Boa yılanı avı ra deriye daha parlak yan nı çiğnemeden, bütün ola sımıştı güneş. Merak edip rak yutar ve hareket ede çift başlı gördüğüm güneş mez hale gelir. Sonra da yerinde mi diye gözlerimi onu sindirebilmek için al pencereye çevirdim. O git tı ay boyunca uyur.’ Bu or miş, yerini bildiğimiz güneş man maceraları üzerinde almıştı. düşündüm, sonra renkli bir kalemle ilk resmimi yap Esinlenmeler mayı başardım. Şaheseri Öğleden sonra hasta mi büyüklere gösterdim ve neden çıkacaktım. İçimde korkup korkmadıklarını sor mutluluk kuşları ötüşüyor dum. Ama onlar: ‘Korkmak du. Sevinçten güneşi unut mı? Bir şapkadan niye kor muştum. Neredeyse so kalım ki?’ dediler. Oysa çiz kaklara düşüp yüzünü ba diğim resim bir şapkaya ait na göstersin diye firavunla değildi. Koca bir fili sindir rın tapındığı tek başlı Ra’yı mekte olan bir boa yılanını arayacaktım sokaklarda... çizmiştim ben.” Bellek yerinde durmuyor; Kutsal güneş içime Nâzım’ın dizeleri doluşuverdi: Hastanedeki odamın iki “Bugün pazar./ Bugün kanatlı, ortasından parla beni ilk defa güneşe çıkar tılmış enlice bir çubuk ge dılar. /Ve ben ömrümde ilk çen penceresi, sık ağaçlı defa gökyüzünün /bu kadar parka açılıyordu. Bir sabah benden uzak /bu kadar ma uyanıp o parlaklıktan cama vi /bu kadar geniş olduğu yansıyan güneşi iki baş na şaşarak /kımıldamadan lı görünce şaşırdım. Gözü durdum. /Sonra saygıy mü ondan alamıyor, hangi la toprağa oturdum, / daya açıdan baksam güneşi tek dım sırtımı duvara. /bu an başlı göremiyordum. da ne kavga, ne hürriyet, ne Doktorum bende bir al karım. /Toprak, güneş ve gı yanılsaması gözlemle ben... /Bahtiyarım...” miş olmalıydı ki, “Gözü Ömründe gökyüzünü nün önünde oynaşıp duran kendinden uzak, mavi, ge nesnelerin görünümü de niş gören Nâzım gibi, ben ğişiyor mu” diye sormuştu. de yorgun bedenimi oda Güneşin bana iki başlı gö dan dışarıya attım, sırtımı iri rünüşünü o soruya bağla gövdeli bir ağaca dayayıp mıştım. “Demek hastalığın yüzümü gün ışığına tuttum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear