16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 14 ŞUBAT 2019 PERŞEMBE [email protected] TASARIM: İLKNUR FİLİZ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Edvard Munch’un Çığlık tablosu ve Türkiye AKP, toplumun cahil ve suskun olmasını istemektedir. Derinliğini düşünemeyen, algılamakta zorluk yaşayan, iktidarın her söylediğine inanan bir toplum yaratıldı. El zina yapar diyen hacılar/hocalar kadın eli sıkmanın haram olduğunu söylerler. Ancak muta nikâhına laf etmezler. Yunus Nadi Karikatür Yarışması Tufan Erbarıştıran Edvard Munch’un dünyaca ünlü “Çığlık” adlı tablosu bunalıma giren bir insanın yaşadığı travmayı yansıtmak tadır. Figür, grotesk görünü mü, ellerinin başının iki yanın da olması ve yüzündeki ifadesi ile tam anlamıyla bir şok içinde dir. Resimdeki renklerin dağılı mı, özellikle kır mızının ve ma vinin ustaca ka rışımı, izleyen üzerinde derin bir etki bırak maktadır. Köp rü üzerindeki bu figür/adam ru hundaki fırtınayı dışa yansıtırken, aslında doğanın da ona eşlik ettiğini düşü Edvard Munch’un Çığlık tablosu. nebiliriz. Burada ruhsal bir par çalanmışlık duygusu hâkimdir ve figürün bu çaresizliği dışa vurumun en güzel örneklerin den biridir diyebiliriz. Bu tablo yu farklı bir açıdan da değerlen direbiliriz aslında. Tablodaki fi gür/adam bunalımlı biridir, bu doğrudur ama onun kişisel trav ması bizim ülke gerçeğimizi de kapsamaktadır. Nasıl mı? AKP iktidar olduğu günden bugüne kadar toplumu ayrıştır makla kalmadı, bir de arabesk bir konuma büründürmeye ça lıştı. Çağdaşlık ve gericilik ara sında sıkıştırılmış bir toplum da kadın cinayetleri, çocuk te cavüzleri, bağrı yanık magan da naraları, yol vermedin baha nesiyle kurşunlanan insanlar... Sonuca gelirsek, sanatın ve edebiyatın dışlanmasını örnek gösterebiliriz. Şöyle bir çevrenize bakın isterseniz. Türkçeyi düzgün kullanan, kitap okuyan, sinema ve tiyatroya giden, giyinmesiyle medeni, kibar ve entelektüel kaç kişi tanıyorsunuz? Üç kuruş kazandığı paray la hemen lüks bir araba alan, yanında çalıştırdığı asgari ücretliye maaşını bile zamanında ödemeyen, sürekli argo konuşan, dünya gerçeklerinden uzak bir toplum olduk sayılır. Hani bu satırları okurken arada sırada gözünüz tabloya kaysın, bakın nasıl etkileneceksiniz? Arabesk müziği bitti ama kendisi bitmedi ve halen devam ediyor. AKP, toplumun cahil ve suskun olmasını istemektedir. Yani derinliğine düşünemeyen, bilmeyen, algılamakta zorluk yaşayan, iktidarın her söylediğine kolayca inanan bir toplum yaratıldı. El zina yapar diyen hacılar/hocalar kadın eli sıkmanın haram olduğunu söylerler. Ancak muta nikâhına laf etmezler. Ancak Kuzey Afrika ülkelerinden IŞİD’e Türkiye üzerinden gönderilen yaşı küçük kızların zinasını es geçerler. Menzil tarikatı şeyhi olan, Abdülbaki Erol’un torunu Seyyid Ab Miroslaw Hajnos Polonya dulbasid El Hüseyni, kendi nişan töreninde altın kaplama bir tahta oturmuştu. Hangi birini saymalıyız? Cübbeli Ahmet Hoca, Menzil şeyhi Dıyaüddin’in protez kolunu öpmesi, bize FETÖ’cü subayların Fethullah’ın maket kolunu öpmesini andırıyor. Türkiye çağdışılığa doğru koşar adım gidiyor aslında. Şimdi düşünelim, böylesine arabesk bir toplum içinde demokrasi, özgürlük, sendika ve işçi hakları diye bir kez olsun, ortaya çıkıp da konuşan bir tarikat müridini gördünüz mü? Ta rikatların öne çıktığı, laik eğitimin iyice gerilediği bir dönemde kültür gerilemesi kaçınılmazdır. Ancak AKP’nin de en korktuğu budur: Eğitimli, bilgili nesillerin yetiştirilmesi. Fatih Medreseleri’nden Mesut Özdemir’in şu sözlerine ne demeliyiz: “Kadının kocasını ismiyle çağırması edebe münafidir, mekruhtur, o da edepsizliktir.” Türkiye’nin arabesk kültürle beslendiği sürece aydınlığa çıkması çok zordur. Bu nedenle, muhalefetin bu konuyu ele alması gerekiyor. Obskürantist rejim Türkiye’de lağv edilen “Parlamenter Demokrasi”nin yolun “Demokrasiye” gitmediğinden kuşku duyanları, bugünkü sıkıntıları yerine kurulan yeni rejimi o zamanlar dile getirenleri tanımlamak için, “Tek “niyet okumakla” suçladılar. Adam Yönetimi” anlamına Bugün gelinen noktada gelen, AKP’nin icat ettiği iktidarın genel işleyişi de “Cumhurbaşkanlığı artık hep “obskürantist” Hükümet Sistemi” adı yani “karartmacı”: yetersiz kalıyor. Anayasa Mahkemesi’nin Bence bu yeni rejimin iktidarı denetleme yetkileri gerçek niteliği, geçen sınırlandırıldı ve kısıtlandı. yazımda sözünü ettiğim Meclis’in yürütmeyi “Obscurantist rejim”. denetleme yetkileri de Yazımın başlığında da bu sınırlandı ve kısıtlandı. terimin Türkçe okunuşunu Dış ilişkiler gizlilik içinde kullandım. götürülüyor; kendileri “Obskürantizm”e de zaten dış ilişkilerin “Bilmesinlercilik” de deniyor. istihbarat örgütleri kanalıyla Kısacası “Bizden başka yürütüldüğünü belirtiyorlar. kimse bilmesin” anlamına Sayıştay’ın devlet gelen bir terim. kurumlarının harcamalarını “Bilgisizlik taraftarlığı”, denetleme yetkileri kuşa “Özgür düşünce karşıtlığı”, çevrildi. “Belirsizlik yandaşlığı”, Politikacıların, yöneticilerin “Gelişme ve entelektüel kamuoyunu ilgilendiren ilerleme karşıtlığı”, “Aydın ekonomik ve mali bilgileri ve tartışma düşmanlığı”, ve işlemleri “Özel hayatın “Aydınlanma karşıtlığı” gibi gizliliği” çerçevesinde anlamları da var. gizleniyor. Hafif edebi bir tonla Kamu ihaleleri alan “Karanlıkçılık” da bazı şirketlerin anlaşma denilebilir ama bence koşulları, mali ve ekonomik en net karşılık, henüz bilgileri, “ticari sır” denilerek kullanılmamış olan kamuoyundan saklanıyor. “Karartmacılık”... Başbakanlık “Örtülü Çünkü esas olarak ödeneği”ne ek olarak bir siyasal, dinsel ya da de Cumhurbaşkanlığı için kültürel iktidarların, hem bütçesi yıldan yıla artırılan amaçlarını, hem bilgilerini, “Örtülü ödenek” icat edildi. hem de işleyişlerini, geniş Bazı tahsisler ve ihaleler kitlelerden saklama, herkesten habersiz yapılıyor; yani amaçlarını ve medya zaten iktidarın uygulamalarını “karartma” denetiminde olduğu için, eylemini kapsıyor. bazı küçük haberler dışında HHH bunlar hiç duyulmuyor. Bu iktidar sadece Bunlar hemen aklıma kendi hatalarından gelen örnekler; halkın bilgi kaynaklanan olaylara edinme hakkı için yaptığı ilişkin haberlere mahkeme başvurulara gelen garip ve RTÜK kararlarıyla yanıtları aktarmaya ise yerim yasak getirmekle kalmıyor, yetmez! yaptıkları çok daha temel HHH “karartmalar” var: OBSKÜRANTİST REJİME Daha işin en başında HAYIR: “Demokrasi” için yola YAŞASIN ŞEFFAF çıktıklarını söylediler, bu DEMOKRASİ! C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear