16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KÜLTÜR [email protected] EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 1314 Şubat 2019 PERŞEMBE Sevin, sevişin! Tamam bugün 14 Şubat. Ve de kimsenin aşk meşk düşünecek hali yok. Bakmayın yazının başlığına; sırf dikkat çeksin diye öyle koydum başlığı... Millet iş ve aş derdinde, “Sevgililer Günü” diye hediye mediye düşünecek hali yok kimsenin... Hırsızlar ve talana doyamayanlar, onlar vıcık vıcık tüketim yarışına devam edebilir elbet... Tamam, daha bahara çok var... Tamam 31 Mart’a dek safi öfke, safi kin, safi düşmanlık, safi aptal yerine konma... Nereye baksanız haykıran, azarlayan, hakaret eden, sen düşmansın, sen vatan hainisin diyen adam... Ve bende bir türlü dindiremediğim yazı yazma isteksizliği... 14 Şubat’ı bahane bilip, çoook önceleri yaptığım sayısız röportajda, bugün aramızda olmayan sevdiklerimin aşk üzerine söylediklerini toparlayıverdim. Parantezin içindeki, röportajı yaptığım tarihtir. Ve her satır başı önceki yazılarımdan alıntıdır... Sizleri gülümsetmek için, işte seçtiklerim: Aziz Nesin: “Aşk ne midir? Hasanoğlu köyünün muhtarına sormuşlardı aşk nedir diye. ‘Oğlan bir kızı sever, ailesinden ister, vermezlerse, işte aşk olur’ demişti. Bence aşkın en güzel tarifi bu.” (1978) Melih Cevdet Anday: “Bence tek anlaşma yolu var, o da kadınla erkek arasındaki aşk. İnsanlara verilmiş en büyük nimet, emeksiz aşktır. Kuşkusuz çalışa çabalaya aşk kurmanın da var olduğunu bilmiyor değilim... Ama inanın buna değmez. Aşk, nefes almak gibi olunca güzeldir.” (1982) Azra Erhat: “Aşk, bence insandaki canlılık hücrelerinin maksimuma kadar canlanmasıdır. Aşk bir canlılıktır.” (1982) Cemal Süreya: “Aşk meşru bir şey olmaz. O da şiir gibi meşrulaşınca ölür. Aşk da, şiir de uzlaşıcı olunca ölür.” (1983) Haldun Taner: “En büyük aşklarımı çocukken yaşadım. On üç yaşımda âşıktım... Bazen fizik bir arzunun çok üstünde manevi uyuşmalar beni çeker, bazen cinsel duyguların hâkim olduğu, manevi uyuşmanın ikinci planda kaldığı serüvenler... Gerçek aşkı daha seyrek yaşadım.” (1983) Salah Birsel: “Şimdilerde aşk da değişiyor. Bizim aşk dediğimiz şeyi, şimdi gençler, günlük olay, ne bileyim, sigara içmek gibi bir hale getirmişler. Böylesini yaşayamadığım için, daha güzel olup olmadığını bilemiyorum. Ben kendi dönemimin aşkından memnunum. Eskiden nasıl Göksu’da saatlerce kürek çekerlermiş, perdenin ardındaki bir bakış için, işte ben de gençliğimde saatlerce, İzmir’de, Alsancak’ta yürür dururdum. Her akşam saat sekizden ona... Ama sonunda o bakış var ya, o bakış, öyle değerliydi ki...” (1983) Abidin Dino: “Aşk, her yerde. Hele sanatçı olunca... Aşk, eski bir Anadolu geleneği. Anadolu hep aşkı sayıklamıştır... Güzel, bir resim, bir çiçek, bir kadın olabilir. Ve güzele âşık olunur.” (1983) Fazıl Hüsnü Dağlarca: “Sevda mı? Üç dört kez geldi başıma. Hep çok yıprandım. Bütün şarkıları dinlerken ağlamaklı oldum. En adi şarkıları bile gerçek bulmaya başladım. Tanrı bir daha göstermesin! Ne dram ne dram! Gerçekleşen aşk düşleneni doldurmaz, hep dışarıda kalır. Yarası, gölgesinden çıkar. Mutlulukla biten aşka aşk denmez.” (1985) Can Yücel: “Benim gördüğüm, aşk, sevmekten başlayan bir azgınlıktır. O kadar çok sevmek ve azmak lazımdır ki aşk için, hiçbir boğa seni tutamasın, hiçbir toreador sana kırmızı şal gösteremesin... Aşk kendine mahsus bir boğa güreşidir. Picasso dahi bunu çok iyi bilir.” (1988) Ahmed Arif: “Seni bağırabilsem seni / Dipsiz kuyulara / Akan yıldıza / Bir kibrit çöpüne varana / Okyanusun en ıssız dalgasına / Düşmüş bir kibrit çöpüne. (...) Seni anlatabilsem seni... / Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır / Üşüyorum, kapama gözlerini...” (19681988) ‘Karanlık hep ilgimi çekti’Soğuk bir Berlin gününde Fatih Akın’la Altın Ayı yarışındaki ‘Altın Eldiven’ filmini konuştuk Fatih Akın son filminde 1970’ler Almanyasında seri katil Fritz Honka’nın gerçek öyküsünü anlatıyor. Korku türünü her zaman sevdiğini söyleyen Akın, “Zaten karanlık her zaman ilgimi çekmiştir ve aslında her filmimde bir şekilde bunu görürsünüz” diyor. ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR “Bu filmin fiziksel bir sinema deneyimi olsun istedim. Zaten gala da rock konseri gibiydi, hep birlikte güldük, irkildik, korktuk, çıkanlar oldu ama çok az” diyor Fatih Akın, neşeyle. Altın Ayı yarışındaki yeni filmi “Altın Eldiven” vesilesiyle soğuk bir Berlin gününde, bir yuvarlak masa sohbetinde buluşuyoruz. Yakında Stephen King’in “Firestarter” uyarlaması için Hollywood’a gidecek, pek heyecanlı ama onun dışında diğer projelerinden söz etmiyor, Türkiye’ye sevgiler gönderiyor. 1970’ler Almanyasında seri katil Fritz Honka’nın gerçek öyküsünü anlattığı “Altın Eldiven”, nafile şiddetiyle çoktan eleştiri oklarının hedefi oldu ama kendisi “Hep korku filmi çekmek istedim ve şiddeti yüceltmedim” diyor. Nesferatu veya Frankeinstein filmleri, Michael Haneke ve Ulrich Seidle misali üstadların adlarından söz ediyor, korku türünün ölümle yüzleşme biçimi olduğunu söylüyor. n Sizden beklenilmeyecek denli sert ve karanlık bir filmle karşımıza çıktınız. Neler oluyor? Yaşamın olduğu yerde karanlık da vardır. Zaten karanlık her zaman ilgimi çekmiştir ve aslında her filmimde bir şekilde bunu görürsünüz. “Paramparça”da da olduğu gibi sürekli yaşam ve ölüm temalarıyla didişiyorum. Bu filmimde son derece sert biçimde ortaya çıkması belki de benim artık hayatın bir sonu olduğunu ve ölüm gerçeğiyle yüzleşmem gerektiğini anla ‘Sonuçta olanı gösteriyorum’ n Katile karşı bir sorumluluk hissediyorum dediniz ama peki ya kurban kadınlar? Esas sorun bu kadınlarla hiç ilgilenmemiş olunması. Birilerinin annesi, kardeşi, karısıymış ama kimse arayıp sormamış. Sonuçta olanı gösteriyorum. ‘Neredeyse öğrenci filmi gibi...’ n Katil hakkında fazla bir şey bilmiyoruz, özellikle mi böyle kurguladınız? Normal bir yaşam düşlemiş aslında. İzlediğiniz gibi bir ara içkiyi bırakıp daha iyi bir işe giriyor. Öldürmenin yanlış olduğunu biliyor ama beceremiyor. Aslında çocukken tecavüze uğramış ve ben de bunu çektim ama filme koymaktan vazgeçtim çünkü hem çektiğimi beğenmedim hem de sinemasal açıdan ucuz göründü ve cinayetlerine bahane gibi görünecekti. Zaten çok düşük bir bütçe ve zamanda çektim, neredeyse öğrenci filmi gibi. mamdır. İnsan yaşlanmaya başladıkça ölüm fikrine takılıyor! Korku türünde film yapmak da belki benim için ölümle başetmeye çalışmanın bir yöntemidir ve sahiden de bu filmi yapmak bana iyi geldi. n Memleketiniz Hamburg’da yaşamış gerçek bir katil olması dışında sizi bu öyküye çeken neydi? Öncelikle korku türünü her zaman sevdim, hep bir korku filmi çekme sevdasındaydım ama Alman sanat sinemasından bir yönetmene bu seçenek maalesef çok uzaktır. Tanınıyor ve övgülerle karşılanıyorsunuz ama bu ‘sanat filmi çeken yönetmen’ etiketine de hapsoluyorsunuz. Bu tanımı çok zorlamayacak, inandırıcı bir korku öyküsü arıyordum ki Fritz Honka’yı öğrendim. Üstelik eskiden mahal lemde yaşamış bir seri katildi! n Yakında Hollywood’da bir korku filmi çekeceksiniz değil mi? Evet, Stephen King’in Firestarter”ını çe keceğiz, Drew Barrymore oynayacak. Her şey yolunda, senaryo filan ama yine de temkinli konuşayım. Çünkü Hollywood’da ne zaman ne olur bilinmez, her şey kesinleşsin öyle inanacağım. n Bazı sahnelerde adeta izleyiciye saldırıyormuşçasına bir tarzda çekmişsiniz. Hatta bazen yerimizde oturup izlemek zor geldi. Kimin izlemesi için çektiniz bu filmi? Eğlencelik veya değil her filmde bir şekilde şiddet var. Ama benimki gerçekten yaşanmış, polis raporlarıyla sabit bir şiddet. Ben de olanca şiddeti ve gerçekliğiyle göstermek istedim. Şiddet çirkin ve berbat bir şey, yüceltilecek bir şey değil, dolayısıyla korkutmalı bence! Böylelikle göstermenin bir amacı olur. Honka gibiler geçmişte kalmadı, benzer şiddet eğilimleri aynen devam ediyor. Belki naif düşünüyorum ama şiddet uygulayanlar ne yaptıklarını görebilseler ve bu filmi izleseler yaptıklarından korkarlar. nBu kadar tacizi açıkça ve tekrar tekrar göstermek zorunda mı hissettiniz? Her şeyi gösterdiğimi düşünmüyorum, çoğu yerde izleyicinin algısına bı raktım. Evet, bazen olduğu gibi uzunca gösterdim ama oradaki ölüm kalım mücadelesi hayatın ne kadar değerli olduğunu vurguluyor. Yoksul, alkolik çirkin bir eski fahişenin dahi hayatta kalma dürtüsü var. Nazi kampından kurtulmuş, elbette yaşamak istiyor. Rahatsız edici şeyleri rahatsız edecek şekilde gösterirsiniz. Sonuçta kadınları öldürerek tatmine ulaşan bir adamdan söz etmiyoruz, iktidarsız olduğu için öldüren bir adam var. Hepimiz bir şekilde içki içiyoruz ama bu adamın ayakta durabildiğine şaşılır. n Yabancı işçileri aşağılayan ve suçlayan anlayışı eleştirmekte isteniz değil mi? Filmin en büyük eleştirisi belki de Honka gibi bu adamların yani “Altın Eldiven” barının müdavimleri gibilerinin günümüzde de var olması. Tabii ki Yunan adamın güzel ailesine bakınca Almanlar nasıl da çirkin filan diye sette dalga geçtik ama özellikle yapmadık. Bazı Almanlar kendilerini ve ülkeyi böyle sefil gösterdiğimiz için şikâyet ediyor olabilir ama amaç o değildi. Kötü de olsa gösterdiğim şeyden nefret etmem. Şaşıracaksın ama Honka’ya bile belirli bir şevkat, sevgi ve ilgiyle yaklaştım. Mükemmel birisi de yapmaya çalışmadım çünkü adam seri katil sonuçta. l BERLİN Venedik’te Eviner’in eseri sergilenecek Dünyanın önde gelen sanat etkinliklerinden Venedik Bienali 58. Uluslararası Sanat Sergisi, bu yıl 11 Mayıs24 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) koordinasyonunda, Fiat’ın sponsorluğunda gerçekleştirilen Türkiye Pavyonu’nda, sanatçı İnci Eviner’in “Biz, Başka Yerde” başlıklı yapıtı sergilenecek. Venedik Bienali’nin ana mekânlarından Arsenale’de yer alan Türkiye Pavyonu’nda görülebilecek serginin küratörlüğünü Zeynep Öz üstleniyor. “Biz, Başka Yerde” için Türkiye Pavyonu’nu bir sahneye dönüştürecek İnci Eviner, sahne üzerinde, kendi çizdiği desenlerden yola çıkarak yeniden biçimlendirdiği mimari öğelere, videolara, ses yerleştirmelerine ve objelere yer vererek, farklı duyusal ve görsel katmanlar oluşturacak. Bu yıl Türkiye Pavyonu’nun ev sahipliği yapacağı “Biz, Başka Yerde”nin ayrıntıları, 12 Şubat Salı akşamı Salon İKSV’de düzenlenen bir basın toplantısıyla tanıtıldı. Toplantıya sanatçı İnci Eviner ve serginin küratörü Zeynep Öz’ün yanı sıra İstanbul Bienali ve Güncel Sanat Projeleri Direktörü Bige Örer ile Türkiye Pavyonu Sponsoru Fiat adına Tofaş Kurumsal İletişim Direktörü Arzu Çolakoğlu konuşmacı olarak katıldı. Biz, Başka Yerde, toplu yer değiştirmelerin sonucunda ortaya çıkan mekânlara dair bir yapıt. Hazırlıkları devam eden sergi, izleyicileri, bu mekânlardaki kişilerin birbirleriyle ve kendi anılarıyla ilişki kurma biçimleri hakkında düşünmeye davet edecek. İnci Eviner’in, yeniden biçimlendirdiği nesneler ve yarattığı hayali karakterleri çeşitli ses unsurlarıyla bir arada kullandığı bu yapıt, Türkiye Pavyonu ziyaretçilerine kayıp, silinmiş ve başka yerde olma hissini yaşatacak. Türkiye Pavyonu için yaratılan mekân, karakterler ve objeler, Alman siyaset bilimci Hannah Arendt’in 1943 yılında kaleme aldığı “Biz Mülteciler” adlı metinde bahsettiği mücadelelere dair bir anlatı sunacak. l Kültür Servisi Bakırköy’de Sabahat Akkiraz konseri Bakırköy Belediyesi ve hayırseverlerin katkılarıyla yaptırılan Bakırköy Kültür Merkezi ve Cemevi’nde, 16 Şubat’ta saat 15.00’te Arif Sağ’ın onur konuğu olacağı Sabahat Akkiraz konseri gerçekleşecek. Geçen yıl açılan merkezde toplam 5 katlı, 6 bin metrekare büyüklüğündeki binada Emre Kongar Bilim ve Felsefe, Hıfzı Topuz Gazetecilik ve Yazarlık, Arif Sağ Halk Müziği, Pertev Naili Boratav Anadolu Uygarlıkları, Fazıl Say Piyano ve Şan ve Sinan Meydan Cumhuriyet Tarihi gibi akademik sınıflar yer alıyor. l Kültür Servisi Ozan Arif yaşamını yitirdi “Ozan Arif” adıyla bilinen sanatçı Arif Şirin, Samsun’da 70 yaşında yaşamını yitirdi. Bir süredir Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde tedavi gören Şirin, dün sabah erken saatlerde hayatını kaybetti. Şirin’in cenazesi, 16 Şubat Cumartesi günü Samsun’daki Büyük Cami’de öğle vakti kılınacak cenaze namazının ardından Kıranköy Mezarlığı’nda toprağa verilecek. l AA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear