Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 1 KASIM 2019 CUMA EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HABER ‘Hiçbir devrim...’ Nevşehir CHP örgütünün, 29 Ekim’de Cumhuriyet ve Atatürk yürüyüşüne, önce valilik tarafından izin verilmemiş olmasına, tüm yurt çapında gösterilen tepkiler üzerine geri adım atılmış olması, son zamanlarda AKP çevresinde esen Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı rüzgârların görmezden gelinmesine neden olmuyor. Cumhuriyetin ilanından bu yana neredeyse, yüzyıl geçmesine rağmen bu karşıt davranışlar haklı olarak şu sorunun sorulmasına neden oluyor: Ne zaman bitecek bu itirazlar?? Bu soru aklıma 1989 yılında Fransa’da yaşanan büyük tartışmaları getirdi. Bilindiği gibi 1989, 1789 Büyük Devrimi’nin iki yüzüncü yıldönümü idi. Bu vesileyle yıl boyunca Fransa’da akla gelecek her alanda değişik, son derecede ilginç etkinlikler düzenlendi. Ama Büyük Devrim’in iki yüzüncü yılında şu sıcak tartışmalar da oldu: Devrim iyi mi olmuştu kötü mü? Olmasaydı daha iyi mi olurdu?? Doğrusu aradan geçen 200 yıllık süreye rağmen bu tartışmanın hâlâ sürmesini biraz şaşırtıcı bulanlar az değildi. O sırada Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi olan Ortadoğu uzmanı olarak ün yapmış, Kahire doğumlu Eric Rouleau’dan mülakat için randevu aldım, söyleşimiz sırasında, aradan geçen 200 yıla rağmen tartışmaların hâlâ sürmesindeki garipliğe değindim. HHH Gayet doğal dedi, gazeteci büyükelçi, bu durum Fransız Devrimi’nin hâlâ canlı olduğunun göstergesidir. Sonra devam etti, “Büyük Devrim de, diğer devrimler gibidir. Bir anda olup bitmez. Etkileri tepkileri sürer gider. O canlı bir olgu olarak sürdükçe de tartışılması da kaçınılmazdır. Her zaman da karşıtları olacaktır.” Ardından ekledi: Hiçbir devrim, bir kerede elde edilip, kazanılan ve sonra kulağının üstüne yatarak korunan bir edim değildir. Ünlü meslektaşım haklıydı. Nitekim bu olaydan dört yıl sonra, büyük devrimin en büyük kazanımlarından biri olan laiklik konusunda (sivil okullar bağlamında) Fransa’da yüz binler, milyonlar sokaklara dökülecekti. 1905 yasası ile çözülmüş sanılan laiklik konusu hâlâ canlıydı ve tartışmalar da bu yüzden sürmekteydi. Aynı şey, bir devrim olduğu kuşku götürmeyen Cumhuriyetimiz konusunda da geçerlidir. O da bir kez ilan edildikten, uyum yasalarının birer birer kabul edilerek, kurumlarının teker teker oluşturulduğu, ilk dönemlerinin ardından “Eh bütün bunlar oldu. Artık iş bitti” diyerek kulağımızın üstüne yatarak, kendi haline terk edilecek bir oluşum değildir. Toplumsal gelişmenin her aşamasında, her yeni sorunla karşılaşıldığında, o devrimin yapısının bir yeni taşını daha döşemek zorunludur. Çünkü Cumhuriyet devriminin daha çözülmesi gereken sorunları vardır ve çözüldükçe de daha yenileri çıkacaktır. HHH Cumhuriyetin ilanının 96 yılında hâlâ tartışılması işte bundandır. Bu Cumhuriyetin dahili ve harici düşmanları olacağını, önderi de öngörmüş ve belirtmiştir. Gelişmelere bu doğal olgunun ışığında baktığımızda görürüz ki, karşı karşıya bulunduğumuz, güçlüklere karşın durum umutsuz değildir. Evet, aydınlanmacı laik Cumhuriyetin karşıtlığını, başlangıçtan beri inatla savunmuş olan AKP, 17 yıldır iktidardadır. Ama bu 17 yıl içinde devletin tüm erklerini ele geçirmiş olan AKP, toplumdaki aydınlanmacı laik Cumhuriyet azmini azaltamamış, tam tersine güçlenmesini engelleyememiştir. Cumhuriyeti kuranların izinden giden ve onu ancak geliştirerek, yeni sorunlara da yeni çözümler üreterek koruyabileceklerinin farkında olanlar, bütün baskı ve zulme karşın dimdik ayaktadırlar. Son dönemlerde bu olayın farkındalığını belirten işaretler artmaktadır. 96. yıl kutlamaları bu göstergelerden biridir. Cumhuriyetin dünkü başyazısında dikkat çektiği olgu da budur. Amiklioğlu, yaşamını yitirdi SEYFETTİN METE Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, 19. Dönem Çorum Milletvekili Ateş Amiklioğlu dün sabah Ankara Güven Hastanesi’nde yaşamını yitirdi. 51’inci hükümette Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yapan Amiklioğlu, Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası, Türkiye Çimento Sanayii, Petkim Petrokimya, Alpet, Turizm Bankası, Kalkınma Bankası, Emek İnşaat ve İşletme, Turban Turizm, Türkiye Zirai Donatım Kurumu gibi devlet kuruluşlarında yönetim kurulu üyeliği ve başkanlığı görevlerinde bulunmuştu. Amiklioğlu’nun cenazesi bugün saat 11.30’da TBMM’de yapılacak resmi törenin ardından, Bilkent Ahmet Akseki Camii’nde kılınacak öğle namazını müteakip İncek Mezarlığında toprağa verilecek. Amiklioğlu evli ve 2 çocuk babasıydı. Türkiye’nin son yıllarda tarihi bir mücadelenin içinde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda: “Millet ve devlet olarak, varlığımızı ve geleceğimizi korumak amacıyla son yıllarda yine tarihi bir mücadelenin içindeyiz. (...) Türkiye, bağımsızlık mücadelesini en başından en sonuna kadar milli iradenin temsilcisi olan Meclis’i eliyle yürütmüş bir ülkedir.(...) Terör örgütlerinin saldırılarından 15 Temmuz hain darbe girişimine kadar yaşadığımız tüm hadiseler, bu tarihi mücadelenin tezahürleridir. Suriye’de yürüttüğümüz Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve son olarak Barış Pınarı harekâtları da yine bu mücadelenin birer parçasıdır. Bundan bir asır önce başlattığımız ve yeni devletimiz Cumhuriyetimizi kurarak taçlandırdığımız İstiklal Harbimizin bir benzerini, farklı görüntüler ve yöntemlerle veriyoruz.” (Hürriyet, 29.10.2019) HHH Cumhuriyet tarihini biraz bilenlerin bu sözlere inanması ve temelindeki düşünceyi paylaşması olası değil. Evet, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan ve Cumhuriyeti kuran Büyük Millet Meclisi’dir ama Türkiye’nin Suriye politikasını tek başına AKP Genel Başkanı Erdoğan yürütüp yönetmek Cumhuriyet’in açtığı özgür in sanlık kapısından geçmeyi red dettiler, Arabistan çöllerine doğ ru tersine (geçmişe) doğru za man yolculuğuna çıktılar. HHH Hiç de öyle değil Kurtuluş Savaşı’nda Gazi Meclis’in karşısında neredeyse yedi düvel vardı. Kimliğini ör tedir. Askeri harekâtta Genelkurmay Başkanlığı’nın herhangi bir yetki ve etkisi yok. seleyip yok etmeye çalıştıkları TSK’nin karşısında şimdi kim ve kimler var? Emperyalizm mi? Gazi Meclis’in askerleri savaşta, ardın HHH R.T. Erdoğan, ülkenin Kurtuluş Savaşı ile Suriye macerasını neredeyse özdeşleştirmekte! İzlenen siyaset Cumhuriyet Devleti’nin geleneksel siyasetine tamamen karşıt olup bir siyasal partinin özel amaçlı ham siyasetidir. Kurtuluş Savaşı, bağımsızlık ve çağının çağdaşı olan yeni bir bir devlet kurmayı amaçlıyordu. İslamcılar, Osmanlı’nın istemezükçüleri, tarih boyunca ulusal bilinçten uzak kalmışlar ümmet bataklı dan Cumhuriyetin akılcı siyaseti bozguna uğratmamış mıydı? Cumhuriyetin “Yurtta barış, dünyada barış” siyasetini pısırıklık sanıp (sayıp) yeniden Osmanlı olmaya kalkıştılar. İktidara geldiklerinde komşu devletlerin tamamıyla dostluk ilişkileri sürmekteydi, sadece Yunanistan’la aramız biraz şekerrenk idi. Ermenistan’ı saymıyorum. O kadar. Şimdi, anlamsız ve saldırgan siyaset yüzünden tek bir dost komşunuz yok. HHH ğında yok olmayı kurtuluş ve özgür AKP ve MHP’ye göre Türkiye’nin lük sanmışlardı. Dinsel yozbazlık göz PKK kaynaklı bir “beka” ve bölün lerini kör etmiş, mutluluğu öteki dün me sorunu var ? O halde benim ya afyonunda aramışlardı. Bu neden Türkiye’nin Sırat Köprüsü Açılım le bu dünyada yollarını bulamamış Masalı’nın (Tekin Yayınları) 128. say lar; karşılarına çıkan Cumhuriyet fır fasını okuyalım: satını değerlendirmeyi bilememişlerdi. “Prof.Dr. Hüseyin Pazarcı’nın ‘Uluslararası Hukuk’ (Turhan Kitabevi) adlı kitabı var. Sadece devletlerle ilgili sayfaları (140185) okurlarsa, ‘halkların kendi kaderini tayin hakkı’nın sadece sömürgelerle ilgili olduğunu öğreneceklerdir (...) ‘En başta, şunu hemen vurgulamak gerekmektedir ki, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun anılan 1970 Bildirisi sömürge rejimi altında bulunan ülkeleri sömürgeci devletin ülkesinden saymamaktadır.’ (s. 143) Ve Türkiye Cumhuriyeti kendi sınırları dışında herhangi bir sömürgeye sahip değildir.” Bu nedenle, üniter bir devlet olan Türkiye’de hiçbir etnik topluluk, evrensel hukuka dayanarak ülkeyi bölmek hakkına sahip değildir. PKK de zaten böyle bir şey yapamaz. HHH Türkiye için (iç ve dış) tek tehlike AKP’nin peşinden gittiği İslamcılık siyasetidir. Cumhuriyetin laik devlet ilkesine içtenlikle dönerlerse hiçbir tehlike kalmaz. Türkiye’nin yaptığı Kurtuluş Savaşı ile başarısız terör mücadelesini eşitlemek tarihsel gafletten başka bir şey değildir. Milli Mücadele ve Cumhuriyete ait sıfatları hiç kimse hiçbir başka yerde kullanamaz. Bir de şu var: İktidarın selameti “vatan”ın selameti değildir! Rantı halka bırakmıyor‘Cumhurbaşkanının görevi Boğaz’daki büfeyi takip etmek mi?’ diyen CHP’li Torun: İMAMOĞLU: Demokrasinin ruhuna zıt İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, belediyenin İstanbul Boğazı’ndaki yetkisinin Saray’a bağlanma girişimine tepki göstererek “Cumhurbaşkanı’nın önüne bunları koyanların, 31 Mart’ta seçimi iptal ettirenlerle aynı kişiler olduğunu düşünüyorum. Başka kişiler değil, aynı kişiler. O gün, demokrasiye darbe vuranlarla aynı kişiler olduğunu düşünüyorum” dedi. İmamoğlu, “İstanbul Senin, Durma Koş” sloganı ile 3 Kasım’da gerçekleştirilecek olan 41. Vodafone İstanbul Maratonu toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, İBB’nin elinden bazı yetkilerin alınacağı konuşuluyor” yönündeki soru üzerine İmamoğlu, girişimin anayasaya aykırı olduğunu vurguladı. İmamoğlu, “Demokrasi ruhunun tam zıttı kararlar alınması ile ilgili hazırlık yapıyorlar demektir. İstanbul aleyhine, Türkiye demokrasisinin aleyhine, hangi husus olursa olsun tüm hukuki haklarımızı en uç noktasına kadar savunacağımızı yineliyorum” dedi. Genel müdür ve genel sekreter atamalarının ön planda olduğunun anımsatılması üzerine İmamoğlu, “Duyuyoruz, ama hoş şeyler değil bunlar. Bir fragman gibi. Duy ması bile kulağı tırmalayan bir tavır. Gölge bir belediye mi ku racaksınız? İstanbul’un Büyük şehir Belediye Başkanı var. Sa yın Cumhurbaşkanı da tadını çıkarmalı” yanıtını verdi. Eminönü’nde balıkçı tekne lerinin kaldırılmasına ilişkin de İmamoğlu, “Kaldırma diye bir şey yok. Orası daha güzel ha le gelecek” ifadelerini kullan dı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 29 Ekim kutlamalarını “özenti kokan etkinlik” olarak eleş İmamoğlu tirmesinin anımsatılması üzeri ne İmamoğlu, “özenti değil tam aksine, mil letimizin ne kadar özlediğini incelemesini tavsiye ediyorum. Yıllardır bu şehirde Cum huriyet Bayramı’nın kutlanmamasını sorgu lamalarını tavsiye ediyorum. Göreceksiniz seneye bunun 2 katı katılım olacak. Bay ramlar böyle kutlanır” diye konuştu. Kaftancıoğlu: Fiili kayyım CHP İstanbul Kent Hakları İzleme Kurulu, İBB’nin İstanbul Boğazı’ndaki yetkisinin Saray’a bağlanma girişimine tepki gösterdi. CHP İstanbul İl Başkanı ve kurul başkanı Canan Kaftancıoğlu, “Boğaziçi’nde İBB’yi yetkisiz kılmak, fiili kayyımdır. Seçilmişlerin yetkileri atanmışlara devredilemez. Tüm hukuki yollara başvurulacak” dedi. Teklifin yasalaşması halinde İBB Meclisi’nin işlevsizleşeceğini belirten Kaftancıoğlu, “Yasa ile korunan alanların geleceği Saray’ın iki dudağı arasına bırakılacak.Boğaziçi alanı olarak tanımlanan bölgeye, Boğaziçi su yolları, dolgu alanları, sahil şeridinde veya gerisinde kalan su yolları da ekleniyor. Boğaziçi ön görünümde bekçi kulübesi, büfe, çay ocağı ile sınırlı olan yapılaşma izni kafeterya ile açık sosyal, kültürel ve spor tesisleri de eklenerek genişletiliyor. Boğaziçi alanı içindeki devlet ormanı statüsündeki yerler için yetki Cumhurbaşkanı’na veriliyor, bunların tahsis ve kullanım hakkı da içinde belediyelerin de yer aldığı Boğaziçi İmar İdare Heyeti’nden alınarak Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yetkisine bırakılıyor. Yeşil alan belirleme yetkisi de belediyeden alınarak Boğaziçi Başkanlığı’na bırakılıyor. Boğaziçi’nde yerel yönetimlerin iradesi sıfırlanıyor” dedi. l İç Politika CHP’li Öztrak ‘Tek adam sistemi huzur getirmez’ LEYLA KILIÇ CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Faik Öztrak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ekonomide yarattığı tahribata dikkat çekerek “Tek adam rejimleri milleti kucaklamaz, barış ve huzur getirmez. Yurttaşlarımız çağdaş dünyanın en ileri ülkelerindeki standartlarda bir demokratik parlamenter rejimi hak etmektedir. Ülke yeniden yatırım yapılabilir ve üretebilir hale gelmelidir” dedi. Demokratik bir forum olan Taksim Toplantıları’nın 178’incisi dün Şişli’de bulunan Hilton Bosphorus Otel’de gerçekleştirildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Faik Öztrak, “Ekonomide Gündem” konulu toplantıda yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni eleştirdi. Ekonomideki duruma ilişkin çözüm önerilerini sıralayan Öztrak,“ Ekonomi öncelikli olarak, Erdoğan’ın damadı Beraat Albayrak yerine liyakat sahibine teslim edilmeliydi. Özel sektörün borç sorunu çözülmeli. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı yeniden sağlanmalı, piyasaların işleyişine aşırı müdahale ederek aspirin tedavisi ve pansumanla hastalığı gizleyen yöntemden vazgeçilmeli. İhalelerde saydamlık sağlanmalı, bütçe disiplini sağlanmalıdır” dedi. l İSTANBUL Soyer TAuvnruçpSao’dyaerö’enemli görevBaBşköalAgnevYsreualprdYaıömKnocenıtliısmğeıyl’eniraYMesereeçclillvidseii İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Meclisi Başkan Yardımcılığı’na seçildi. Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’ne katılan Soyer, yeni görevine seçilmesinin ardından teşekkür konuşması yaptı. İzmir’in önemini anlatan Soyer, “Kongre, daha etik, kapsayıcı, şeffaf, adil, demokratik, etkin ve meşru bir ye rel ve Avrupa yönetişimi için bize eşsiz bir fırsat sunuyor. Bana, ‘başkan yardımcısı’ sıfatıyla demokrasi, insan hakları, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda çalışma şansı tanıyan Kongre üyelerine teşekkür ederim” dedi. Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi, Avrupa Konseyi’nin yerel ve bölgesel yönetimleri temsil eden temel organı durumunda ve merkezi Strasburg’da bulunuyor. l İZMİR/Cumhuriyet Erdoğan: Mülteciler şehrini biz kurarız Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’nin kuzeyindeki güvenli bölgeye işaret ederek “Yarın (bugün) BM Genel Sekreteri (Antonio Guterres) misafirim olacak. Kendisine projeleri takdim edeceğim. Diyeceğim ki, ‘Uluslararası çağrı yapın, yapmazsanız ben yapacağım’. Gerekirse Tel Abyad’la Resulayn arasında mülteciler şehrini biz kuracağız. Ben o zaman Adnan Polat’ın kapısını çalarım. Bakın ‘tamam’ dedi” diye konuştu. ‘Hassasiyetlere uygun yerli ilaç’ Erdoğan dün akşam 6’ncı Tıp Dünyası Kurultayı’nda konuştu. Yerli ilaç üretiminin önemine dikkat çeken Erdoğan, “Yerli ilaç, aşı ve cihaz üretimini, öyle sadece adı yerli, kendisi yine dışa bağımlı şekilde değil, formülünün geliştirilmesinden nihai ürüne kadar tüm aşamalarıyla kendimize ait hale getirmekte kararlıyız. Vatandaşlarımızdan bazılarının yabancı menşeili ilaçlara ve aşılara mesafeli yaklaştığını görüyoruz. İlaçları ve aşıları halkımızın hassasiyetine uygun şekilde üretip hizmete soktuğumuzda bu sorunu da aşmış olacağız” dedi. l Haber Merkezi CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, yerel yönetimlerle ilgili yapılacak yasal değişikliklerin kapsamlı olması ve ortak akılla yapılması gerektiğini ifade etti. Kamuoyuna yansıyan taslağa tepki gösteren Torun, “Cumhurbaşkanının görevi Boğaz’daki arsayı, parseli, büfeyi takip etmek mi? Anlaşılan İstanbul’un rantını hiçbir şekilde bırakmak istemiyor” diye konuştu. CHP’li Torun, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısına, son günlerde yerel yönetimlerle ilgili gündeme gelen yasa taslaklarını olumlu bulmadıklarını ifade etti. Saray’ın yerel yönetimler üzerinde bir vesayet kurmaya çalıştığını söyleyen Torun, yerel seçimlerde belediye başkanları ve belediye meclislerinin seçildiğini belirterek şunları söyledi: “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız İmamoğlu göreve geldikten sonra her yerde yeşil alanları artırmaya, geçmişte alınan kararları değiştirerek yapılaşma izni verilen yerleri tekrar yeşil alana dönüştürmeye çaba harcıyor. Görüyoruz ki İstanbul’un rantını İmamoğlu, halka vermeye çalışırken, geçmiş alışkanlıklar Cumhurbaşkanı tarafından devam ettirilerek, yine bu rantı belli çevrelere, kesimlere vermek için yetkileri kendinde toplamaya çalışıyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil.” Belediye başkanının çalışacağı bürokratı kendisinin ataması gerektiğini söyleyen Torun, “Anlaşılan yerel seçimin başarısızlığı AK Parti tarafından hâlâ hazmedilememiş, millet iradesi hâlâ kabul edilememiş ki, belediye başkanları ve belediyelerin yetkileri kısıtlanarak, sarayda toplanarak yeni bir anlayış ortaya konuyor” dedi. Kapsamlı bir yasal değişiklik yapılması gerektiğine işaret eden Torun, “Ortak akılla, diyalogla süreci yönetelim. Kapsamlı, sorunları çözen, hem belediye başkanlarının hem de yerel anlamda vatandaşımızın daha iyi hizmet almasını sağlayacak yasayı çıkaralım” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet Komisyon Eynesil’e gidiyor Giresun Eynesil ilçesinde “şüpheli şekilde” yaşamını yitiren Rabia Naz Vatan (11) ve benzer çocuk ölümler için kurulan Meclis Araştırma Komisyonu’nun ilk toplantısında, kasım ayında Eynesil’e gidilerek olay yerinde inceleme kararı alındı. Komisyonun ilk toplantısı, muhalefet ile iktidar milletvekilleri arasındaki tartışmalarla başladı. İYİ Partili Hayrettin Nuhoğlu ve HDP’li Filiz Kerestecioğlu, TİP Başkanı Erkan Baş, MHP’li Cemal Enginyurt, komisyon divanın AKP’lilerden oluşmasına tepki gösterdi. Enginyurt, “11 yaşında 60 kilo bir kız çocuğu o kadar mesafeyi koşarak nasıl atladı? Adli tıp raporunu da doğru bulmuyorum” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet