23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HABER EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: SERPİL ÜNAY 520 EKİM 2019 PAZAR OLAYLARIN >>Baş tarafı 1’de Erdoğan’ın bu konuda “Sınırımız Rusya ve Esad’a bağlı askeri birlik yeter ki terörden temizlensin, bizim ateşkes sona eriyor. İşin ilginç yanı, aynı gün Soçi’de ErdoğanPutin gö ARDINDAKİ ler, bu harekât sırasında Türkiye’nin en çok önem verdiği Münbiç’e için dert değildir. Orası zaten Suriye topraklarıdır” biçiminde açıklama rüşmesi yapılacak. Bu görüşme çok önemlidir. Suriye sorununun çözüm GERÇEK girerek o bölgeyi denetim altına almış durumda. Bu hareketle Rusya Türkiye’ye, “buralar senin değildir, Suriye toprağıdır” mesajını veriyor. yapması, aslında AnkaraŞam diyaloğunun başlamasını sağlayacak çok önemli bir sınır taşıdır. 22 Ekim Salı günü 120 saatlik noktalarından birisi olabilir. Çözüme yardımcı olabilir. Şu an bekleyip görme aşamasındayız. Yurdumuz nasıl AKP’de kârzarar hesabıGelinen noktadan memnun olan AKP, iç siyasette Erdoğan’a olan desteğin arttığı görüşünde bir Cumhuriyet? ABD’nin Türkiye’ye yönelik tavrı, Trump’ın muamele biçimi, ülkemizdeki rejim değişikliğinin yanlışlıklarını bir kez daha ortaya koydu. Fırsatını bulduğu an kovboy yöntemlerini uygulayan ABD için Türkiye Cumhuriyeti Devleti yok, Recep Tayyip Erdoğan var.  Son gelişmeler, bizde yakın geçmişteki iki ciddi tartışmayı çağrıştırdı. Bir AKP’li yetkili, “Cumhurbaşkanı, Babacan ile görüşmesinde ‘elinizi çabuk tutun’ demişti” diye espri yaparak Babacan ve Davutoğlu’nun parti kurmakta geç kaldığı imasında bulundu. AKP, ABD ile yapılan görüşmeler sonrasında Barış Pınarı Harekâtı’na 120 saatlik ara verilmesini “Türkiye kârdan zarar etti, ABD ise zarardan kâr etti” olarak yorumlarken, harekâtın iç siyasete etkisinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a desteğin artması olarak kendisini gösterdiği değerlendirmesini yapıyor. ABD Başkanı Trump’ın BOMBALI SALDIRI SONUCU YİTİRDİĞİMİZ AHMET TANER KIŞLALI ANILDI Aydınlık bir gelecek katledildi Birincisi 1 Mart 2003 tezkeresi... O günlerde ABD, Türkiye’de 70 bin asker konuşlandıracaktı. Başta İskenderun Limanı, Gaziantep Havaalanı olmak üzere Türkiye’de gereksinim duyduğu tüm liman ve havaalanlarını kullanacak, Irak’ı daha kolay işgal edecekti. 1 Mart tezkeresi Meclis’ten geçmiş gibi çalışmaya başladılar. Ancak Meclis buna hayır dedi. Erdoğan da ABD’ye, “Ben çok istiyordum, ama Meclis’ten bu çıktı” mesajı gönderdi. O günlerde ABD’de şöyle bir değerlendirme kamuoyuna sızdı: “Türkiye gibi ülkelerde yargı, parlamento gibi kurumlar ayak bağı oluyor. Bize bu ülkelerde muhatap olacak tek kişi lazım. Ne yapar eder onu ikna ederiz. Kurumlarla uğ mektubuna yanıt verilmemesi raşmak zor...” nin “bir eksiklik olmadığını” sa emine kaplan vunan AKP yöneticileri, “Kavgada yumruk sayılmaz” görüşünü dile getirirken, bunun gelecekte Türkiye’nin pozisyonu için kullanılacağı te zini ileri sürüyor. AKP’de, Barış Pınarı Harekâtı’yla ilgili ge lişmelerin dış politika kadar iç politikaya yansımaları da dikkatle izleniyor. Parti ku lislerinde konuyla ilgili şu değerlendirme ler yapılıyor: Sadece tek ülke olsa dezavantaj olur: Bölgede sadece ABD ya da Rusya olsa dezavantaj olur. Soçi Zirvesi var, mecburen Rusya’nın Türkiye’ye el vermesi gerekiyor. yoksa ABD var. Trump bir yere kadar getir di ve Türkiye’nin istediğini yapmak zorun da kaldı. Daha da daraldıkça Türkiye’nin beklentileri çok daha fazla karşılanabilir. Türkiye’nin nihai hedefinin 32 mille bağlı olmaması lazım. PYD aşağı gittikçe bizim de peşinden gitmemiz lazım. PYD aşağıda var lığını devam ettiremez, orada bir terör dev leti kuramaz. Çünkü demografik yapı buna uygun değil, orada daha çok Arap yoğunlu ğu var. Suriye merkez hükümeti de oradan yukarı doğru sıkıştırmaya başlayacak. Sıkış tırdığı zaman PYD tamamen tasfiye olacak. Herhalde Beşşar Esad kendi ülkesini kontrol etmek isteyecektir. Kârdan zarar ettik: Bu anlaşmadan her iki taraf da kazandı. Biz daha fazla kârlı çı kabilirdik bu işten, ortada mahrum kaldı ğımız bir kâr var. ABD de büyük zarardan dönmek suretiyle kazandı. ABD, stratejik olarak RusyaTürkiye blokunu güçlendirip aleyhine sonuç doğmasını engellemek iste di. ABD, Türkiye ile sürdürülebilir görüşme zeminini korumayı amaçladı. Mektup egemenlik haklarını kullanma nın sonucu: Geçmişteki hükümetler ABD ile böyle karşı karşıya kalmadığı için buna ben zer bir mektup vakası olmamış. Türkiye, ken di ulusal sınırları içinde hakkını savunmak için attığı adımlar ve pazarlıklar nedeniyle sı nırı aşan konuşmalar oluyor iki devlet ara sında. Türkiye, kendi uluslararası egemen lik haklarını kullandığı için böyle bir mek tup yazılıyor. Mektuba mutlaka bir yanıt ve rilir. Çuval geçirme olayından sonra ne oldu, aşama aşama sonuç alındı. Bu mektuba yanıt, Türkiye’nin Ortadoğu’daki pozisyonunun güç lenmesi olacaktır. Kavgada yumruk sayılmaz. Erdoğan’a destek arttı: Şu an siya si nabız tutuluyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın siyasi desteği arttı, şu anda yüz de 60’ın üzerinde. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de CHP Genel Başkanı Ke mal Kılıçdaroğlu da harekâta destek veriyor. Destek vermek zorundalar, çünkü kendi ta banları da bunu istiyor. Toplumsal destek, diplomatik ve askeri başarıyla tezahür eden bir durum. Çinli savaş sanatçısı, 2 bin yıl önce “5 şeyi bilirsem kazanırım” demiş. Yer (arazi koşulları), gök (hava koşulları), kendi savunma gücü, karşı tarafın savunma gücü ve liderin aldığı savaş kararına halkın des teği. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, S400 krizi, terörle mücadele, 15 Temmuz ve ben zeri süreçleri algıyı iyi yöneterek bu nokta ya getirdi. Muhalefet şu anda sadece Barış Pınarı Harekâtı değil, diplomatik sürecin de karşısında olamaz. Parti tabanı dinamik: 31 Mart ve yenile nen İstanbul seçiminde aldığı sonuçların partide yarattığı travma atlatılıyor. Partiye olan destekte görülen aşağı doğru iniş ya vaşlamıştı. Harekâtla birlikte iniş durdurul du ve sabit bir noktaya geldi. Parti teşkilat larındaki dağınıklık yerini heyecanlı ve di namik bir görüntüye bıraktı, kongre süreç leriyle bu daha da olumlu yönde artacaktır. Terörle mücadele ve ABD ile atışmalar, par tiye kazandırıyor. Bu aşamadan sonra ye ni kurulacak partilere geçişlerin Ali Baba can ve Ahmet Davutoğlu’nun beklediğinden çok daha az olacağı değerlendirmesi yapılı yor. Bir AKP’li yetkili, bu konuda “Cumhur başkanı, Babacan ile görüşmesinde ‘elinizi çabuk tutun’ demişti” diye espri yaparak Ba bacan ve Davutoğlu’nun parti kurmakta geç kaldığı imasında bulundu. l ANKARA Şişli Belediyesi ve Sosyal Demokrasi Derneği işbirliğiyle gazetemiz yazarı Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı katledilişinin 20. yılında anıldı. Şişli’deki Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde yapılan anmanın açılış konuşmasını yapan Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, “1990’lı yıllar Türkiye’nin karanlık yıllarıdır. Son derece değerli ve birikimli, bize ışık tutan ve Türkiye’ye aydınlık bir gelecek vaat eden çok nitelikli yoldaşlarımızı kaybettik. Kışlalı da onlardan biri. Kışlalı’yı yazılarıyla her hafta takip eden biriydim. Türk siyasetinde önemli bir yeri olan ve gençlik yıllarımızın önemli isimlerinden Ahmet Taner Kışlalı’yı rahmetle anıyorum. Kışlalı izinde 1990’lı yıllarda kaybettiğimiz çok değerli Uğur Mumcu’dan tutun düşüncelerini onaylayıp onaylamadığımız tüm devrimcilere sahip çıkabilirsek işte o zaman onların ışıklar içinde yatmalarına imkân veririz” diye konuştu. ‘Türkiye’de siyaset polemiğe dönüştü’ CHP meclis üyesi Süha Okay ise Kışlalı’nın aydınlanma devrimin en önemli isimlerin birisi olduğunu belirterek “Kışlayı’yı yakından tanımış olmanın mutluluğunu duyuyorum. Maalesef 1990’lı yılların o karanlık günlerinde Atatürkçü, Cumhuyetçi oldukları için katledildiler. Tartışmasız bir Kemalistti. Gerek Cumhuriyet’teki köşe yazıları gerek kitapları bizi bu dünyada etkilediği şeyler oldu. Kışlalı’nın esasen çok vecih sözleri vardı: ‘Demokrasi zor kazanılır, kolay kaybedilir’. De mokrasiye sa hip çıkalım ki Cumhuriyet’e de sahip çıka lım” ifadeleri ni kullandı. Cumhuriyet gazete Ahmet Taner Kışlalı si yazarı Prof. Dr. Örsan Öymen de “Türkiye’de siyaset polemiğe dö nüştü. Kışlalı bunu önlemek için mücadele vermiştir. Kışlalı’nın kav ramsal ve kuramsallığa önem ver mesini dikkate alarak Atatürk’ün siyaset vizyonunu özetle aktarmaya çalışacağım. Atatürk’ün siyaset viz yonunu anlamak çağdaş uygarlık kavramını anlamaktan geçiyor. Ata türk çağdaşlaşmayı ileri uygarlık seviyesi olarak algılıyordu. Bunun temelinde bilim sanat ve felsefe ya tıyordu” dedi. l İç Politika Bakan Soylu: Barış Pınarı Harekâtı’nda teslim alınan IŞİD’li sayısı 236 IŞİD’liler Türkiye’ye getiriliyor İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, terör örgütü YPG/PKK tarafından serbest bırakılan terör örgütü IŞİD mensubu teröristlerden dün sabah 41’inin daha teslim alındığını söyledi. Çankaya’daki Muhtarlar Konfederasyonu Genel Merkezi’nin açılışında gazetecilerin sorularını cevaplayan Soylu, Barış Pınarı Harekâtı kapsamında yakalanan IŞİD’lilerin güncel rakamlarına ilişkin, “Dünkü (önceki günkü) rakam 195’ti. Bu sabah (dün sabah) itibarıyla 41 kişi daha teslim alındı” dedi. TürkiyeABD arasında varılan anlaşma ile birlikte terör örgütü PKK/ YPG’nin yakaladığı IŞİD’lilerin kontrolü konusunda sorumluluğun Türkiye’ye verildiği haberleri gündeme yansımıştı. İHA’nın dün fotoğraflı haberinde, YPG’nin elindeki IŞİD militanları ve ailelerinin bazılarının Türkiye’ye otobüslerle getirildiği belirtildi. ABD Dışişleri Mike Pompeo da önceki gün yaptığı açıklamada, bazı ülkelerin kendi vatandaşı olan IŞİD’lileri kabul edebileceklerini öğrendiklerini söylemişti. Yabancı uyruklu IŞİD’lilerin Tel Abyad’daki Suriye Milli Ordusu karargâhlarına götürüldükleri belirtildi. İlk etapta minibüslerle Türkiye’ye getirilen IŞİD’li sayısının ise 23 olduğu öğrenildi. l ANKARA/Cumhuriyet CUMARTESİ ANNELERİ 760. HAFTASINDA Aydemir ve Tosun’un akıbetini sordular Cumartesi Anneleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde yaptıkları eylemlerinin 760. haftasında Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir’in akıbetini sordu. HDP, CHP ve TİP milletvekillerinin de destek verdiği bu haftaki açıklamada konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, geçen haftaki polis müdahalesine değinerek “Yasaklara, baskılara rağmen demokrasi, barış ve adalet talebimizde ısrar edeceğiz. Ölümü değil, yaşamı savunacağız” dedi. Kaybedilişlerinin 24. yılında Fehmi Tosun ve Hüseyin Aydemir’i unutmadıklarını belirten Yoleri, “Tosun ve Aydemir yaşadıkları baskılar nedeniyle Lice’yi terk ederek aileleriyle birlikte İstanbul’a taşınmak zorunda kaldı. 19 Ekim 1995 sabahı Fehmi Tosun ve arkadaşı Hüseyin Aydemir, evden çıktılar. Tosun akşam sivil polisler tarafından evinin önüne getirildi. Kendisini gören eşi ve çocuklarına ‘Gözaltına alındım, beni öldürecekler!’ diye bağırdı. Aileleri tüm yasal yollara başvurdu, ancak gözaltına alındıkları inkâr edildi” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Valiliğin miting yasağı protesto edildi HDP’lilere sert müdahale HDP’nin mitinginin yasaklanmasını protesto etmek için Ankara’da bir araya gelen partililere polis biber gazı ve kalkanlarla müdahale etti. HDP Ankara İl Örgütü, kentte yapmak istedikleri “Demokrasi için buluşuyoruz” mitinginin Ankara Valiliği tarafından yasaklanması üzerine parti binaları önünde açıklama yapmak istedi. Ancak sabah saatlerinden itibaren il örgütü binasının çevresini saran polis, binaya gelen partililere ve gazetecilere GBT uygulaması yaptı. Açıklama öncesi parti binası önüne gelen HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ve milletvekilleri de polis tarafından çembere alındı. Milletvekilleri ile görüşen polis, açıklama yapılmasına izin verilme yeceğini söyledi. Bu sırada Temelli konuşmaya başladı. Polis bunun üzerine partililere müdahale etti. Sıkılan biber gazından fenalık geçirenler oldu. Polisin müdahalesine tepki gösteren Temelli, HDP’nin sesinin duyulmasından rahatsızlık duyanlar olduğunu belirterek “Korktuğunuz için bunları yapıyorsunuz, ama korkunun ecele faydası yok” dedi. l Haber Merkezi Bugünkü gelişmeleri yukarıdaki durumla karşılaştırınca düğümleri çözmek daha kolay! HHH  İkinci tartışma konusu da 16 Nisan 2017 referandumu. Anayasa değişiklikleri nelere mal olacak, sorusunu yanıtlarken şunları dile getirmiştik: TBMM ve Bakanlar Kurulu gibi iki temel kurum aktif yönetim anlamında devreden çıkıyor. Meclis pasifleşiyor, Bakanlar Kurulu tümüyle kaldırılıyor. Saray’a bağlı tek tek bakanlar geliyor. Bu, devletin ayaklarının kırılması demektir. Tüm erkleri tek kişiye bağlamak Türkiye’nin uluslararası gücünü de zayıflatır. Kurallar gider, krallar gelir. İşte bu iki temel tartışmanın sıcak sonuçlarını yaşıyoruz. Trump, doğrudan Erdoğan’a mektubu, Türkiye’deki bu durumu bilerek yazdı. Rahip olayının bir adım ötesine geçti. Erdoğan’a ağız dolusu hakaretler ederken, adeta Erdoğan’la arasında kamuoyunun bilmediği bir dil varmış gibi davrandı.  Trump şunu yaptı: Hakaret etti... Saygısızlık etti... Tehdit etti... İstediğini aldı... Teşekkür etti... HHH  Trump’ın neler ettiğini Türkiye’nin öğrenme şekli de ayrı bir konu. ABD ikna heyetinin Türkiye’ye geleceği gün, bir hafta önce yazılan mektup ABD’den sızdırılıyor! Masada o mektup varken ABD’nin Başkan Yardımcısı ile Türkiye’nin Cumhurbaşkanı eşit oturuyor. Yine ABD kaynaklarından sızıyor ki, ikna heyetiyle 4.5 saat görüşürken YPG de hatta kalıyor, fiilen toplantıya ortak oluyor. Bunca haber sızıyor, günün sonuna bakıyoruz, Erdoğan’la Trump’ın arasından su sızmıyor! Bu sırada Türkiye’de ne oluyor? Meclis’ten “ifade özgürlüğü genişliyor” söylemiyle yasa çıkıyor... Aynı günlerde Barış Pınarı Harekâtı’nı eleştirdi, Erdoğan’a hakaret etti diye, 180 kişi gözaltına alınıyor, 24’ü tutuklanıyor. Türkiye, saygın devlet konumunun askıya, yönetiminin baskıya alındığı bir muz cumhuriyetine dönüştü. Prof. Dr. Hilmi Özden: Kimyasal silah kitle halinde etkiler SENA YAŞAR Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Anabilim Dalı Başkanı ve Uluslararası Medikal Kurtarma Ekibi Derneği (UMKEDER) Bilimsel Kurul Başkanı Prof. Dr. Hilmi Özden, kimyasal silah iddialarına ilişkin “Bir kimyasal atak, biriki kişiyi değil, kitle halinde yüzlerce kişiyi aynı anda etkiler” dedi. Prof. Dr. Özden, Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü YPG’ye yönelik yürütülan Barış Pınarı Harekâtı’nda kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin sosyal medyadaki fotoğrafları ve videoları Cumhuriyet’e değerlendirdi. Aynı zamanda Kimyasal, Biyolojik, Radyolojik ve Nükleer Savunma (KBRN) Uzmanı olan Özden, bir kurulla görüntüleri incelediklerini belirterek, “Görüntülerden, bir kimyasal silahtan ziyade, ferdi olarak 2 çocuğun vücudunda yanık meydana geldiği anlaşılıyor. Çocukların elbiselerinin çıkarılma anında da vücutta izler kaldığı görülüyor. Beyaz fosfor yanığı, değdiği yeri delici olarak bir volkan ağzı gibi yakar, çukur oluşturur ve yüzde de olur. Bir kimyasaldan özellikle vücudun çıplak alanları etkilenir ve öncelikle yıkanması gerekir. Çocuğun vücut kısmında arındırma yapılmadığını görüyoruz. Yüzünde de bir şey yok, izler sadece vücudunda. Çocuğun üzerindeki kazak veya tişörtün alev aldığı anlaşılıyor” diye konuştu. Olası bir kimyasal tehdidinde, çevredeki personelin korumalı elbise giymesi ve maske takması gerektiğine de dikkat çeken Özden, “Bir kimyasal atak biriki kişiyi değil, kitle halinde yüzlerce kişiyi aynı anda etkiler. Böyle durumda acil servisler bile yetersiz kalır. Bir iki kişinin yanık vakasıyla gelmesi kesinlikle kimyasal iddiasını güçlendirmez. Fotoğraftaki sağlık personelinin rahatlığından da bu bellidir. Bu hadise bütünüyle senorya şeklinde servis edilmiş bir hadisedir. Türkiye, bu propagandalarla yalnız bırakılmak istenmektedir” dedi. l ANKARA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear