25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: SERPİL ÜNAY 1118 OCAK 2019 CUMA KUTUPLAŞIYORUZÖmer Koç: Birleşmemiz için her türlü sebep mevcutken aramızdaki sınırlar daha da belirginleşiyor Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç, Türkiye’nin çok ihtiyaç duyduğu yatırımların yeniden başlayabilmesi için yatırım ortamının hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için iyileştirilmesi gerektiğini söyledi. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç, toplumların dünyaya karşı daha açık ve hoşgörülü olabilmeleri için insanların kendi vatanlarında gelecek kaygısı duymadan, rahat ve güvende hissetmelerinin şart olduğunu vurgulayarak, aynı şekilde ulusal egemenlikle, uluslararası işbirliğini etkin bir şekilde dengeleyen politikaların oluşturulmasının da kaçınılmaz olduğunu söyledi. Bizden Haberler Dergisinde Koç Topluluğunun 32. Üst Düzey Yöneticiler Toplantısına katılan Ömer Koç, dünya genelinde özgür ve adil seçimler, basın özgürlüğü, azınlık hakları ve hukukun üstünlüğü gibi temel demokratik hak ve özgürlüklerin son on senedir düşüş eğiliminde olduğunu ifade etti. Koç, “Başta, aklı selim ve sorumluluk sahibi politikacılar ve iş dünyasını temsilen bizler, ancak uluslararası işbirliği ve daha fazla entegrasyon sayesinde, dünya genelinde refahın artacağına bütün paydaşları ikna edebilmeliyiz” dedi. Koç, Türkiye’nin çok ihtiyaç duyduğu yatırımların yeniden başlayabilmesi için yatırım ortamının hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için iyileştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, tüm yatırımcıların hükümetin açıklayacağı yapısal dönüşüm ve eko nomik istikrar programını merakla beklediğini aktardı. Zıtlıklar devri Koç, dünya konjonktüründe çok özel bir dönemden geçildiğini, bu dönemin öncekinden önemli ölçüde farklılaştığını belirterek, jeopolitik zorluklar ve teknolojinin getirdiği yıkıcı değişim nedeniyle, yepyeni ve son derece karmaşık küresel problemler ile karşı karşıya olunduğunu kaydetti. İçinden geçilen bu dönemi “zıtlıklar devri” olarak tanımlayan Koç, “İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan, 70 yıl boyunca tarihte eşi benzeri olmayan bir ekonomik kalkınma ve barış ortamının keyfini sürdük. Ancak bu düzen şimdi tehdit altında” dedi. ‘Birleşmeliyiz’ İnsanların mutluluk seviyelerinin düşmesinin de büyük bir sorun olduğuna değinen Koç, “Birleşmemiz için her türlü sebep mevcutken, bunun yerine kutuplaşıyoruz. Aramızdaki sınırlar daha da belirginleşiyor. Anlaşılan o ki önümüzdeki dönemde, uluslararası işbirliği ile içe kapanmanın, serbest ticaret ile korumacılığın çatışmasına, yani zıtlıkların savaşına şahit olacağız” değerlendirmesinde bulundu. l Ekonomi Servisi Ömer Koç Elimiz taşın altında Koç Topluluğu’nun 90 yılı aşan tarihi boyunca Türkiye’de sanayi, teknoloji, inovasyon ve küreselleşme gibi pek çok alanda öncü rol üstlendiğini belirten Ömer Koç, “Attığımız her adımla iş dünyasına ve toplumun her kesimine örnek olmaya devam edeceğiz. Ülkemizin toplumsal kalkınması için de elimizi taşın altına koy mayı sürdüreceğiz” dedi. “İçinden geçtiğimiz dönem ne kadar karmaşık ve belirsiz olursa olsun, değerlerimiz bize yol göstermeye devam edecek” diyen Koç, “İlerici, adil ve refah dolu bir dünya yaratılmasında taşıdığımız sorumluluğun ağırlığını daha fazla hissediyoruz. Bu anlayışla, gelecek kuşaklara daha müreffeh ve medeni bir Türkiye bırakmak için var gücümüzle çalışa cağız” ifadelerini kullandı. Büyüme düşük gelecek Ömer Koç, ağustos ayında finansal piyasalarda yaşanan çalkantı ve sonrasında ortaya çıkan nakit sıkışıklığının şirketler kesiminin bilançosunda önemli bir tahribat yarattığına dikkat çekti. Koç, şirketler, bankalar ve kamunun gelecek 12 ayda yaklaşık 175 milyar dolarlık dış borç ödemesiyle karşı karşıya olduğunu aktararak, gelişmekte olan ülkelere yönelik yatırım iştahının zayıflığı, Türkiye’nin ve şirketlerin kredi notlarının düşürülmesi ve bazı uluslararası siyasi belirsizlikler nedeniyle ihtiyaç duyulan yabancı para cinsinden kaynaklara erişimin oldukça zor olacağını belirtti. Koç, gelecek dönemde yurtiçi talep ve büyümenin alışıldık ve arzu edilen seviyelerin altında kalacağını vurgulayarak “İş dünyasını gelecek yıl zorlu koşulların beklediği aşikâr. Bu zorlu dönemde de şirketlerinizle, iş ortaklarınızla ve paydaşlarınızla ilgili tüm konuları dikkat ve hassasiyetle yöneteceğini ze olan inancım tam. Bildiğiniz gibi biz her zaman kısa vadeli dalgalanmalar yerine, uzun dönemli hedeflere odaklanmaya özen gösteriyoruz. Değişen koşulları takip edip, doğru yorumlayarak, kendimizi yenileyerek ve çıtayı daima yükselterek büyümeye devam ediyoruz. Bugünkü koşullar altında tedbiri elden bırakmadan, yarınlar için çalışmamız, yatırım yapmamız ve şirketlerimizi geleceğe hazırlamamız gerekiyor” diye konuştu. Her gün 7 bin icra dosyası Yıldırım Türe KOBİ’leri en çok yangın korkutuyor Ergo Türkiye’nin TOBB işbirliğiyle yaptığı “Türkiye’de KOBİ’lerin Sigortaya Bakış Açıları Araştırması”na göre, bu kesimin en çok korktuğu risk yüzde 20 ile yangın. Bunu yüzde 14.7 ile hırsızlık ve yüzde 14.5 ile deprem izliyor. Ayrıca terör, su basması, sel ve fırtına riskleri öne çıkıyor.  Ancak Ergo Türkiye Üst Yöneticisi Yıldırım Türe’nin verdiği bilgiye göre, bu KOBİ’lerin yüzde 62.3’ünün “işyeri paket sigortası” yok. Bunun ilk nedeni yüzde 30.6 ile mevcut bir sigortanın her şeyi kapsadığı düşüncesi. Bunu yüzde 22.8 ile bilmemek, yüzde 10.1 ile maliyet izliyor. Ancak Türe, bu konuda şu vurguyu yaptı: “Tüm risklerin kapsanması açısından KOBİ’ler için paket poliçeler esas olmalı. Maliyet de daha uygun.” Yine araştırmaya göre KOBİ’lerin sadece yüzde 12.3’ü sigortalanma öncesi kapsamlı risk analizi yaptırıyor. KOBİ’lerin ek asistans hizmetlerinden öncelikli beklentisi ise yüzde 13.7 ile işyeri güvenliği. Sektörün 2019 gündemini de değerlendiren Türe, kaskoda gerileme bekliyor. l Ekonomi Servisi CHP milletvekili Tekin, son 16 yılda icra dosyası sayısının 8 milyondan 20 milyona çıktığını açıkladı. Berat Albayrak Fatura markete kesildi Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, yüksek seyreden gıda fiyatlarının faturasını bir kez daha marketlere kesti. Gıda zinciri konusunda marketleri uyaran Bakan Albayrak, Antalya’da yaptığı konuşmada “Gıda zinciri, çarşıda pazarda nasıl, marketlerde nasıl? Bakıyoruz, pazarda fiyatlar farklı, marketlerde farklı. Marketlerde istediğimiz rakamlar yok, marketlerle konuşacağız. İkisinin arasında cid di fark varsa, o zaman marketlerimiz beklediğimiz katkıyı yapmadı” dedi. İndirimlere devam “Tüm firmalarımızı ülkemiz için çok büyük bir sorun olan enflasyonla mücadele noktasında daha büyük ve güçlü sorumluluk almaya davet ediyoruz” diyen Albayrak, “Son dönemde enflasyonla mücadele, bütçe disiplini, sıkı para politikası, şeffaf iletişim alanlarında ortaya koyduğumuz performans bize yatırımcı güveni olarak uluslararası anlamda geliyor” değerlendirmesinde bulundu. ÖTV ve KDV indirimlerinin devam ettiğini dile getiren Albayrak, “Özellikle hal fiyatlarındaki gelişmeler, lisanslı depoculukta atılması gereken adımlar, hal yasası ve erken uyarı sistemiyle ilgili hususları ciddi şekilde ele aldık. Küçükbaş hayvancılığın yaygınlaştırılması kapsamında çok önemli bir çalışma başlattık” dedi. CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, dün Ankara Adliyesi İcra Mahkemeleri önünde bir basın toplantısı düzenleyerek, ekonomik sorunların nedeniyle icralık olanların hızla arttığını açıkladı. Son 16 yılın icra dosyası verilerini açıklayan Tekin, “AKP iktidara geldiğinde, 2002’de icra dosyası sayısı sadece 8 milyondu. 2016’da 13 milyon 500 bine çıktı. Bugün ise neredeyse 20 milyona ulaştı” dedi. 20 milyon icra dosyası olan bir ülkede ekonominin sürdürülemez olduğunu belirten Tekin, icra borcu sebebiyle başta İstanbul olmak üzere 7 büyükşehirde her gün intihar eden onlarca yurttaşın olduğuna dikkat çekti. Tekin, şunları kaydetti: “İstisnasız her gün 7 bin tane icra dosyası açılıyor, her gün 7 bin ocak sönüyor.” ‘Manzara içler acısı’ Açıklamayı adliyenin önünde yapmasının nedenlerine de değinen Tekin, şöyle konuştu: “Arkamızda saray ve ekonomi kurmayları, solda AKP Genel Merkezi, sağda CHP Genel Merkezi, biraz ileride TOBB, Ankara Ticaret Odası ve Sanayi Odası’nı görebiliyorsunuz. Bütün bu merkezin ortasında ise bir icra dairesi var. Burası hem başkentin hem 86 milyon yurttaşımızın kalbi. Ama bu icra dairesinin içindeki manzara içler acısı.” l Ekonomi Servisi Küreselleşme 4.0 ya da küresel çöküş mü? Yazının başlığı 22 Ocak’ta başlayacak Davos toplantılarının ana teması. Güya dünya liderleri, onların temsilcileri, büyük şirketlerin CEO’ları yani özetle ekonominin dizginlerini ellerinde tutanlar dünyanın bugün içinde bulunduğu durumu konuşup tartışacaklar, yakın geleceğe yön veren politikaları belirleyecekler. Her zaman yaptıkları gibi... İsviçre Alpleri’ndeki küçük dağ köyü Davos 1971 yılından beri Dünya Ekonomik Forumu’nun toplantılarına ev sahipliği yapıyor. Büyük şaaşa ve gövde gösterileri ile her yıl 5 gün dünyanın gözü Davos’ta oluyor. Oluyor da ne işe yarıyor? Her zamanki gibi koca bir hiç. Geçen Davos toplantısı ile bugünkü arasında dünya daha önce hiç olmadığı kadar belirsizliğin içine gömülmüş durumda. Tek kelime ile özetlersek yönünü şaşırmış bir dünya. Olan bitenleri sadece ekonomik krizlerle açıklamaya kalkışmak olayı basitleştirmek oluyor ve inanın herkesin işine bu geliyor. Şimdilik... Küreselleşmenin geldiği yeni boyut konuşulacak ya; Sanayi 4.0 devriminden yola çıkarak bunun küreselleşmeye etkileri... Ancak yaşananlar tam tersi.. Ticaret savaşları doludizgin; milliyetçi politikalar ön safhalarda, bunu popülizm, ırkçılık izliyor. İngiltere’de May hükümetinin başı Brexit ile belada; Fransa’da Macron’un Sarı Yeleklilerin 2 aya yaklaşan eylemleri ile... Trump kendi evininin dışında atıp tutar, sağa sola tehditler savururken kendi ülkesinde başı “hükümet krizi” ile belada. Federal hükümet, 22 Aralık’ta bütçe konusunda yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle kısmen kapatılmıştı. Anlaşmazlığın nedeni ise Meksika sınırına inşa edilmesini istediği duvara demokratların karşı çıkması ve bu yüzden bütçenin onaylanmaması. Bu arada Meksika sınırına doğru büyük kitlesel göç sürüyor. Sadece Meksika değil. İnsanların yoksulluktan, savaşlardan kaçma; daha iyi yaşam arama istekleri son 5 yılda küresel bir mülteci krizini de beraberinde getirdi. Ve tabii bunların toplumsal ve ekonomik sonuçları... Almanya içlerinde en sağlam görüneni ama orada bile 2018 büyüme rakamları son 5 yılın en kötüsü. İtalya malum daha düze çıkamadı. Üstelik insan eliyle doğanın ve çevrenin katledilmesi bumerang usulü yine insanlığı vuruyor. Küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin sonuçları bilinmesine karşın alınması gereken önlemler alınmıyor. Özetle bir insanlık krizi içindeyiz. Yöneten ve yönetilenleri işte bu kriz karşı karşıya getiriyor. Uzaktan hızla gelen öfke Birkaç gün önce Le Monde gazetesini başyazısı Fransa’nın Siyasal Bilimler Fakültesi SciencePo’nun araştırma merkezinin yürüttüğü güven anketi çalışmasının sonuçları üzerineydi. Zaten araştırmanın başlığı da “Uzaktan hızla gelen öfke” adını taşıyor. Fransızlar politik sistem hakkında özetle şöyle düşünüyorlar: Fransa’da cumhurbaşkanına güven duyanlar halkın yalnızca yüzde 28’i. Hükümete duyulan güvenoyu yüzde 22. Meclisinki yüzde 23. Partilerinki sadece yüzde 9. Halkın yüzde 75’i düzenin bir avuç kişinin, elitin, kuruluşun ve şirketin menfaatına hizmet ettiğine inanıyor. Politika hakkında ne düşündükleri sorulunca da %70 “Bıkkınlık! Güvensizlik!” diye yanıt veriyor. İnsanların demokrasiye inancında ciddi bir çöküntü var. Demokrasinin kurumlarınnı doğru dürüst işlemediğine inanıyorlar. Bu görüldüğü gibi yalnız Fransa’da değil. Hemen hemen dünyanın her yerinde benzer şekilde. Yıllardır yaşadığımız gibi Türkiye’de olduğu gibi.. Sonuçta popülist yaklaşımlar hızla yükseliyor. Dönelim yeniden Davos’a.. Tüm bu yaşananları göz ardı ederek, ekonomik krizler diye tanımlayarak basitleştirmenin sadece bir anlamı var. Bu kafayı kuma gömmek. Neoliberal politikaların demokrasiyi tıkadığını görmediğimiz sürece gidişat daha iyi olmayacak. Uzaktan gelen öfke sadece Fransızları değil tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor. Ve bu öfke dinmiyor, dinmeyecek. Tek çıkış yolu sorunu doğru teşhis etmek. Ama başta da değindiğimiz gibi iktidarların işine bu gelmiyor. Gelemez de çünkü bu yepyeni bir dünya düzenine geçmek anlamına geliyor. Davos bir noktada buna başlar mı bilmiyoruz. Ama bildiğimiz şu ki doğru teşhis konulduğu an çok geç kalınmış olacak hastanın kurtulması için... Pilot ve kabin memurları daha fazla vergi ödeyecek Pilot ve kabin memurlarının ödeyeceği vergi artırıldı. TBMM’de kabul edilen yasa ile daha önce gelirlerinin yaklaşık yüzde 85’i farklı adlarla vergiden istisna edilen pilot ve kabin memurları için bu oran yüzde 70’e düşürüldü. Böylece brüt maaşı 30 bin TL olan bir pilotun maaşının 25 bin 500 TL’si değil 21 bin TL’si vergiden istisna olacak. Aynı şekilde, brüt maaşı 10 bin TL olan bir kabin memurunun ma aşının 8 bin 500 TL’si değil 7 bin TL’si artık vergiden istisna olacak. Vergi Uzmanı Dr. Ozan Bingöl, “Vergide belirlilik adına doğru ama vergide adalet ilkesine aykırı bir uygulama” dedi. 2017 Vergi Harcama Raporuna göre uçuş tazminatlarına ilişkin istis nanın 600 milyon TL olduğunu aktaran Bingöl, asgari ücretlinin bile gelirinin yaklaşık yüzde 40’ı vergiye giderken pilot ve kabin memurla rına ayrıcalık tanınmasının Anayasa’nın eşitlik ilkesine de aykırı olduğuna dikkat çekti. Mobilyaya KDV dopingi Geçen yıl hammadde maliyetlerinin yüzde 50 artmasıyla mobilyada yüzde 20 zam yaşandığını söyleyen Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) Başkanı Ahmet Güleç, “2018’in ilk 10 ayı oldukça durgun geçti” dedi. Üreticilerin, bu zamları tüketicilere yansıtmamak için kârlılık sorunu yaşadı Ahmet Güleç ğını aktaran Güleç, “Yılın son iki ayında başlayan KDV indirimleriyle satışlar canlandı. Bu devam etmeli. Ederse, 40 milyar TL’lik iç pazar 2019’da 50 milyar TL’ye ulaşır” diye konuştu. Ayrıca 2227 Ocak’ta düzenlenecek CNR İMOB’a odaklandıklarını anlatan Güleç, “Geçen yıl fuarda yaptığımız 1 milyar dolarlık satışı, 1.5 milyar dolara çıkarmak istiyoruz. 2000’de dış ticaret açığı veren mobilya sektörü, 2018’de 3.1 milyar dolar ihracat, 800 milyon dolar ithalat yapar hale geldi. Bu gelişiminde CNR İMOB fuarının katkısı büyük” dedi. l Ekonomi Servisi Takipteki alacakların seyri banka kârlarını etkileyecek KPMG Türkiye’nin “Bankacılık Sektörel Bakış 2019”da, sektörün kârlılığındaki artışı sınırlayan un surun maliyet oldu ğu belirtilirken, va de uyumsuzluğu nedeniyle banka ların kredilerden elde ettiği fa iz gelirlerinde beklenen ar tışı sağlaya madığı ifa de edildi. Rapor Sinem Cantürk da “Önü müzdeki dönemde maliyetlerdeki artışın sınırlı kalmasıyla kârlılığın toparlanması bekleniyor. Bununla birlikte takipteki alacakların seyri de sektörün kârlılığı açısından kritik önemde” denildi. Finansal Hizmetler Sektör Lideri Sinem Cantürk, “Dengelenme sürecine giren sektörün 2019’da kârlılığı koruyacağı öngörülüyor ancak yüksek bir büyüme beklentisi yok. 2019’un seyrini, dış finansman kanallarına ulaşım belirleyecek” dedi. l Ekonomi Servisi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear