14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 29 Ağustos 2018 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Aydın’da 2 gün boyunca etkili yağış olacağını açıklayan meteoroloji, incir üreticilerini tedbir almalarını yönünde uyardı. 310/1 9 0 340/2 5 0 330/1 9 0 330/2 3 0 320/1 9 0 350/1 4 0 290/1 3 0 310/1 9 0 330/2 2 0 360/2 1 0 340/1 7 0 320/2 4 0 280/1 3 0 290/2 2 0 210/1 4 0 280/1 6 0 230/1 7 0 330/1 8 0 200/1 1 0 310/2 1 0 340/2 6 0 290/2 4 0 TARİHTE BUGÜN 1855: Osmanlı’da ilk telgraf görüşmesi yapıldı. 1938: Nazım Hikmet, Harp Okulu ve Donanma davalarından toplam 28 yıl 4 ay hapse mahkum edildi. 2005: Katrina kasırgası ABD’nin güneyini vurdu, bin 200 kişi öldü. BU KEZ TUTUKLANDI Pendik’te çocuklara ateş eden zanlı Hira’yı yaralamıştı ZEHRA ÖZDİLEK İstanbul Pendik’te ‘Gürültü yapıyorlar’ diye parkta oynayan çocuklara kurşun yağdıran ve ardından gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan B.B, yeniden gözaltına alındı. Evinde ve işyerinde yapılan aramada silah bulunmayan B.B. savcılık sorgusunun ardından ‘Korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme ve olası kastla kasten yaralama’ suçlamasıyla tutuklanma talebi ile nöbetçi sulh ceza hâkimliğine sevk edildi. Zanlı akşam saatlerinde tutuklandı. Sırtına kurşun saplanan 7 yaşın daki Hira’nın annesi Serenay Demircan, “Cezasını çeksin. Umarım bir daha serbest bırakılmaz. Bir daha yapmayacağı ne malum. Kırgınım ve çok üzgünüm” dedi. Yalnız kalamıyor Baba Hasan Demircan ise, “Hira’yı çocuk cerrahisi ve ortopediye gösterdik. Yarın (bugün) göğüs cerrahisine gösterip görüş alacağız. Bu olaydan sonra Hira yanında birisi olmadan uyumuyor. Bir odadan diğer odaya tek başına gitmiyor. Psikiyatriden de randevu aldık. Parkta oynayan diğer çocuklar da bu olaydan etkilendi. Benim 4 yaşındaki diğer çocuğum da parktaydı. O da altına kaçırmaya başladı. Aşırı korkmuş” dedi. Zanlının önceki gün gözaltına alınıp serbest bırakılmasını değerlendiren avukat Levent Bahçetepe, “Şüphelinin 87/1/a fıkrasına göre (kasten yaralama, duyularından veya organlarından birinin işlevinin zayıflaması) yargılanma ve ceza alma ihtimali olduğundan, delilleri karartma veya kaçma ihtimali olmasından dolayı öncelikle savcılıkça gözaltına alınması ve sulh ceza hâkimliğinden tutukluluğun talep edilmesi gerekirdi” ifadelerini kullandı. Söz konusu suçun cezası 35 yıl arasında değişiyor. l İSTANBUL Bir utanç daha Kimyasal dökülen bölge kumla kaplandı. Asit paniği: 1’i çocuk 2 yaralı Halkalı Dereboyu Caddesi’nde seyir halindeki bir kamyonetin kasasındaki varil içinde bulunan sülfirik asit, bidonun devrilmesiyle yola döküldü. Olay anında yolda yürüyen 1’i çocuk 2 kişi, sülfirik asidin vücuduna temas etmesi sonucu yaralandı. Çocuğun annesi tarafından hastaneye kaldırıldığı öğrenildi. Yaralanan diğer vatandaş ise olay yerine gelen sağlık ekiplerince ayakta tedavi edildi. Yaralanan vatandaş, “Yolda ayağım kaydı, düştüm. Yolun karşısına geçene kadar pantolonum eridi” dedi. Olayın ardından ekipler, kamyonette incelemelerde bulunurken polis ise sürücünün ifadesini aldı. Araçta yakıcı ve yanıcı madde taşınmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınmadığı gerekçesiyle sürücüye idari para cezası uygulanacağı öğrenildi. ‘Mahalleli panik yaşadı’ Görgü tanığı Nevruz Seyhan, olay anında yaşananları anlatarak şunları söyledi: “Yan tarafta çay içiyorduk. Kamyoncu yokuştan yukarı çıkarken arkasındaki bidon düştü. Bir anda kokudan asit olduğunu anladık ve o anda hemen kaçtık. Mahalleli de paniğe düştü. Bir çocuk bilmeden aside bastı. Ayağı yanınca kaçtı. İkinci kişinin pantolonu yandı, içeriye alıp ona yardımcı olduk. Ondan sonra da çok sayıda ekip buraya geldi.” l DHA / İHA Yangın bölgesine alınmadılar Tunceli’nin askeri operasyon sonucu çıkan yangınları incelemek için kente giden HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen ve Meral Danış Beştaş’ın da aralarında bulunduğu 11 kişilik HDP heyetinin yangın bölgesine gitmesine izin verilmedi. Valilik gelen heyeti isim vermeden ‘huzur bozmak’la suçladı. Valiye tepki gösteren HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, halkın vekili olduklarını ve sorumluluklarını yaptıklarını söyleyerek “Ormanları savunmak üzere geldik” dedi. HDP heyeti adına açıklama yapan Meral Danış Beştaş “Valinin elimize ulaşan hiçbir resmi tebligatı yoktur. Bu engellemenin anayasal hiçbir bir dayanağı yoktur. Kamu gücünü kullanarak halkın vekillerinin önünü kesiyorsunuz. Bu suçtur. O yangını söndüreceğiz” dedi. Heyet TunceliElazığ yolunda oturma eylemi düzenledi. l Haber Merkezi Zorla evlendirilmek istenen 14 yaşındaki çocuk kurtarıldı Ankara’da 155 polis imdat hattını arayarak ailesi tarafından zorla evlendirilmek istendiği ihbarında bulunan 14 yaşındaki kız çocuğu, polisin operasyonuyla düğün salonundan kurtarıldı. Altındağ ilçesinde ikamet eden 14 yaşındaki Y.Ç, dün 155 polis imdat hattını arayarak ailesi tarafın dan zorla evlendirilmek istendiğini ve düğün töreni yapılacağı ihbarında bulundu. İhbarın ardından harekete geçen Ankara Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü ve Altındağ İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, düğünün yapıldığı Karapürçek Mahallesi’ndeki salona operasyon düzenledi. Küçük kızı zorla evlendirmek istedikleri iddia edilen anne ve babası ile damat T.Ç. (23) gözaltına alındı. Şüphelilerin Emniyet’teki işlemlerinin sürdüğü, polis ekiplerince koruma altına alınan çocuğun ise Sosyal Hizmetler yetkilileri koordinasyonunda bir sığınma evine yerleştirildiği öğrenildi. l AA BBC: Midilli’deki Moria Mülteci Kampı’nda şiddet ölümcül boyutlara ulaştı 3 bin kişilik kampta şu anda 8 bin göçmen bulunuyor. Yunanistan hükümetinin basın sözcüsü George Matthaiou, Moria Kampı’ndaki feci koşulları kabul etmekle beraber, Atina’nın değil AB’nin bundan sorumlu olduğunu öne sürüyor. ‘Savaşın daha çirkini’ ‘Ölümden kaçırdım kanalda kaybettim’ AFGAN GENCİN CANSIZ BEDENİ BULUNDU Adana’da sulama kanalında önceki gün kaybolan 18 yaşındaki Rami Kebiri’nin cansız bedeni, suya girdiği yerin 10 km uzağında ailesi ve komşuları tarafından bulundu. Afgan gencin babası Zaman Kebiri, ülkesinden ailesini savaştan kurtarmak için Adana’ya geldiğini ancak çocuklarından birini burada kaybettiğini söyledi. Baba Zaman Kebiri, el ve ayaklarını yıkamak için kanal kenarına indiklerini belirterek, “Oğlum gömleğini çıkardı suya doğru ilerlerken yokuş oldu ğu için ayağı kaydı ve düştü. Ben de yüzme bilmediğim için atlayamadım etrafıma bağırdım ama kimse yoktu, oğlum suda kayboldu” dedi. Oğlunun cesedi başında gözyaşı döken baba Muhammed Zaman Keberi, üzüntüden baygınlık geçirdi. Afganistan’dan Türkiye’ye yaklaşık 1 ay önce geldikleri öğrenilen Keberi ailesinin, olayın yaşandığı günün sabahında Göç İdaresi Müdürlüğü’nden kimliklerini yeni aldıkları ortaya çıktı. l DHA / İHA Yunanistan’ın Midilli Adası’ndaki Moria Mülteci Kampı’nda şiddetin ölümcül boyutlara ulaştığı, bazıları henüz 10 yaşlarında çocukların intihara kalkıştığı belirtiliyor. Afganistanlı Sara Khan, “Her an, günün 24 saati çocuklarımızı alıp kaçmaya hazır durumdayız. Buradaki şiddet nedeniyle çocuklarımız uyuyamıyor” diyor. Sara, ailesinin kampta tüm gününü yemek sırasında geçirdiğini, kavga çıkacak korkusuyla da geceleri alarmda olduklarını söylüyor. Sınır Tanımayan Doktorlar’a göre (MSF), kampta her tuvalete 70 kişi düşüyor ve her yer arıtılmamış pis su kokuyor. MSF, 3 bin kişilik Moria’da şu anda 8 bin göçmen olduğunu söylüyor. Burada 12 günlük bebeğiyle yaşayan bir anne, yerde dışkılar olduğunu anlatıyor. BBC’nin haberine göre kamptaki şiddet olayları aşırı boyutlarda. Mayıs ayında Arap ve Kürtler arasındaki gerginliğin büyümesi sonucu yüzlerce Kürt kamptan kaçmıştı. Kampı terk edenler arasındaki Ali, “Ailemle beraber buraya geldiğimde, şimdiden ırkçılık ve etnik ayrımcılığın kol gezdiğini gördüm. Sünni, Şii, Kürt, Arap ya da Afgan, fark etmiyordu” diyor. Ali, “Burası Suriye’deki savaşa, hatta onun daha çirkin haline benziyor. Tecavüz, cinsel taciz olayları duyuyoruz” diyor. MSF’nin Midilli’deki koordinatörlerinden Luca Fontana, “Çocukların Atina’ya bir an önce gönderilmesini sağlamak istiyoruz ama olmuyor. Çocuklar hâlâ burada” ifadelerini kullanıyor. haber 3 Kimiz biz? 2011 senesinde iktidar gazetelerinden Yeni Şafak’ta bir haber başlığı: “Berfo Ana’nın Son Umudu Erdoğan”. O vakitler başbakan olan Erdoğan, Beşiktaş’taki ofisinde Cumartesi Anneleri’yle bir araya gelmişti. Toplantıdan aktarılanlara göre “faili meçhul cinayetlerin, gözaltında kayıpların” bir insanlık suçu olduğunu söylemişti. Yine aynı sene. İktidara yakın medyada başka bir manşet: “Erdoğan konuştu, AKP’li vekiller ağladı.” Haberde partisinin grup toplantısında Cumartesi Anneleri’yle görüşmesini anlatan Erdoğan’ı dinleyen bazı AKP milletvekilleri gözyaşlarını tutamadığı anlatılıyor. 2014 senesi. AKP’nin keskin muhalifi Süleyman Soylu artık AKP genel başkan yardımcısı. 12 Eylül referandumuna neden evet dediğini şöyle açıklıyor: “Eski Türkiye’den kastımız faili meçhul cinayetler, anlamlandıramadığımız olaylardı. Tarihin girdabına girdiğimiz bir süreçti. Referandumla ‘artık hâkim siz değilsiniz, halktır, bu millettir’ anlayışını gerçekleştirmeye çalıştık.” Geçen hafta Cumartesi Anneleri’nin 700. defa Galatasaray Lisesi önünde toplanmasına polis saldırdı. Saldırının şiddeti ve gerçekleştiriliş şekli bir kışkırtmayı çağrıştırıyordu. Dün Habertürk’te Fatih Altaylı’nın da belirttiği gibi benim de aklıma Gezi protestosunda çadır yakan cemaatçi polisler geldi. İçişleri Bakanı Soylu’nun saldırı hakkında yaptığı açıklama ise her şeyin planlı programlı yapıldığını gösterdi. Bakanın, dört sene önce “anlamlandıramadığımız olaylar” diye değerlendirdiği faili meçhul cinayetleri artık anlamlandırmaya başladığı görülüyor. Bakan gözaltında işkenceyle öldürülen ve kaybedilenleri suçlu ilan etti. Ölenlerin yakınlarına “paçoz” diye hakaret etmekten de geri durmadı. Türkiye’nin en karanlık döneminde dahi böyle bir açıklama yapılmamıştı. Artık göstermelik de olsa zevahiri kurtarmaya çalışan bir iktidar yok. Ne anayasadaki gösteri ve toplantı yürüyüşü hakkını tanıyorlar ne de yakınları öldürülenlerin haklı taleplerini. Vaktinde işlerine geldiğinde hikâyelerini anlatıp ağlayarak oy devşirmeye çalışanlar bugün aynı insanları hedefe koymakta. Ne AİHM kararları umurlarında, ne Meclis’in faili meçhul cinayet raporları. En kabasından, en beceriksizinden, en beterinden otoriter bir yönetim anlayışını devlet aklı, devletin bekası diye yutturmaya gayret ediyorlar. Hep aynı soruyu soruyoruz fakat yanıt almak mümkün olmuyor. Bu yönetim anlayışıyla düze çıkmış bir ülke var mıdır? Hukuku yok sayarak, hiçbir sorumluluğu kabul etmeyip keyfiliği rehber edinerek refaha ermiş bir toplum var mıdır? Vatanseverliğin gerçek ölçüsü, Cumartesi Anneleri’nin haklı ve meşru taleplerini seslendirmek ve bunların gereğini yapmaktır. Zira bir vatan ancak hukuk üzerinde dik durabilir. Cumartesi Anneleri’nin toplanması anayasal bir haktır, faili meçhul cinayetlerin çözülmesi de devletin ödevidir. Elbette biz ülkeyi artık anayasada tanımlanan haklara göre değil, kafamıza göre yönetiyoruz demek de bir seçenek. Söyleyin de vatandaş mıyız yoksa tebaa mı bilelim artık. ANKARA’DA VAHŞET Bıçakladı, balkondan attı, serbest kaldı Başkentte Fatih E. boşanma aşamasında olduğu eşi Sevim E’nin boynunu kesti, sonra ikinci katın balkonundan aşağıya attı. Fatih E., aşağıya attığı eşinin üstüne saksı fırlattı. Olay, 25 Ağustos 2018’de Sevim E’nin annesinin evinin bulunduğu Kahramankazan ilçesinde yaşandı. Kendisini ölümle tehdit eden Fatih E.’den kaçan Sevim E. annesinin evine sığındı. Sevim E.’nin kaldığı apartmana gelen Fatih E., ikinci katta oturan eşine ulaşabilmek için birinci kattaki demir parmaklıkları kullandı. Parmaklıklardan tırmanarak eve giren Fatih E., burada eşine saldırmaya başladı. Eşini bıçaklayan Fatih E., annelerini kurtarmaya çalışan kızlarını da darp etti. Gözü dönmüş koca, kanlar içinde kalan karısını balkondan aşağıya fırlattı, bununla da yetinmedi, yerde yatan kadının üstüne saksı fırlattı. Sevim E’nin hastanedeki tedavisi devam ederken, gözaltına alınan Fatih E. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. l İHA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear