22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR 14 Tarihi kent Afrodisias’ta konser Aydın’ın Karacasu ilçesinde UNESCO Dünya Kalıcı Mirası Listesine alınan Afrodisias’ta Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası tarafından “Antik Kentler Konserleri” kapsamında senfoni konseri düzenlendi. Şef Orhan Şallıel yönetiminde, Eray İnal’ın düzenlemesi ile solistler Nilgün Kızılcı, Murat Irkılata, Tuba Akyol, Murat Salim Tokaç ve Zafer Albayrak 12 parça icra ettiler. l İHA EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: FUNDA YAŞAR ER kultur@cumhuriyet.com.tr Pazar 22 Temmuz 2018 ‘aCyaazktdaim’ dik Şenay Lambaoğlu, cazın ‘popüler müziğin estirdiği rüzgâra karşı’ ayakta durmaya çalıştığını söylüyor Caz müziğinin sevilen isimlerinden Şenay Lambaoğlu, mayıs ayında “Rüyâlarıma Gir” isimli albümüyle dinleyicisiyle buluşmuştu. Yorumculuğunun yanı sıra şarkı yazarlığı da yapan Lambaoğlu’nun bu, son 4 yılda çıkardığı 4’üncü albüm. Sanatçı, düşünmenin ve üretmenin bir direniş olduğunu söylerken, “Ben direnişimi albümlerimle ortaya koyuyorum. Şarkı söyleyerek duygularımı haykırıyorum. Yeri geldiğinde birçok sessiz çığlığın sesi olmaya çalışıyorum” diyor. Şenay ORHUN ATMIŞ Lambaoğlu’yla müziğini ve ülkede caza olan ilgiyi konuştuk. “Nasıl değerlendiriyorsunuz caz müziğinin ülkemizdeki durumunu? Son zamanlarda ilgi yükseldi mi?” diye sorduğum sanatçı, “Caz müziği dünyanın her köşesinde varlığını koruyan bir tür. Popüler müziğin estirdiği rüzgâra karşı dimdik ayakta durmaya çalışmakta. Ülkemizde de caz müziğinin çok güzel örneklerini görmekteyiz. Gerek uluslararası festivallerde gerekse mekân sahiplerinin dirayetiyle dünya müzik sahnesinde biz de varız. Müziğin evrensel dili caz ve klasik müzik sayesinde vizesiz sınır kapısı gibi. Yani bu müzik türleri, ülkeler ve kültürler arasındaki her türlü sınırı ortadan kaldırıyor ve evrensel bir buluşma noktası oluşturuyor” yanıtını verdi. Bu noktada, son zamanlarda en çok kimleri dinlediğini soruyorum. Lambaoğlu, “Vazgeçilmezlerim arasında Erkan Oğur, Aydın Esen, Miles Davis, Bill Evans ve binlerce başka isim var” diye konuşuyor. Son albümde yer alan 9 şarkının söz ve müziği Lambaoğlu’na ait. Albümün prodüktörlüğünü de kendisi üstlenmiş. Bu nedenle, “Albümü yaparken etkilendiğiniz şeyler nelerdi? Başka müzisyenlerden ilham alır mısınız? Kimler onlar?” sorularını yöneltiyorum. Şöyle yanıtlıyor Lambaoğlu: “Duygularıma dokunan her şey beni etkiliyor ve şarkılarıma yansıyor. Başka müzisyenlerin hissettiklerine ortak olduğumu söyleyebilirim fakat etkilendiğimi söyleyemem çünkü her insan başlıbaşına eşsiz bir evren. ‘İnsanlar yaşam enerjisini sanatta ve duyguda arar’ n Kültürel aktivitelere yönelik ilgi azlığı problemleri dile getiriliyor. Ekonomik kriz, alım gücünün düşmesi gibi etkenler de insanları zorluyor. Ancak bu noktada kısa denebilecek bir sürede 4 albüm yaptınız. Bu üretimin sonucunu aldığınızı düşünüyor musunuz? Üretmek ve yeni şeylerin peşinde girmek durdurulabilecek bir şey değil benim açımdan. Şarkı söylemek, yazmak, hayal kurmak yaşa mın gerçek anlamı. Bunu maddi sonuca bağlamayı da doğru bulmuyorum. Kaldı ki ekonomik şartlar ne kadar kötüyse sanata yö nelim o kadar artar çünkü zor şartlarda yaşayan insanlar yaşam enerjisini sanatta ve duygularda arar. Bu 1920’lerde de 40’larda da böyleydi. ‘Hayalet Köy’ SİT’ten dertli İzmir’in Ödemiş ilçesinde Bozdağ’ın eteklerinde, tarihi neolitik çağlara uzanan, Kurtuluş Savaşı’nda efeleri, zeybekleri ağırlamış, ancak 30 yıl önce elektrik ve geniş tarım arazisi olmaması nedeniyle terk edilmeye başlanınca bugün sadece beş kişinin yaşadığı, ‘hayalet köy’e dönen Lübbey, tarihi dokusu nedeniyle kentsel sit alanı ilan edildi. sit alanı ilan edildiği için evlerini tamir de edemediklerini söyleyen Mehmet Güler, “Ya sit kararını kaldırsınlar ya da gelip evlerimizi tamir etsinler. Yağmur yağdığında, sular evlerin içine giriyor” dedi. Lübbey Mahallesi, İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından kentsel sit alanı ilan edildi. 200 hanenin bulunduğu mahalle için belediye tarafından koruma amaç lı imar planı yapılması gerekiyor. Ancak plan çalışması henüz başlamadı. Çocuğunun okulu için Ödemiş’e göç eden ama neredeyse her gün mahalleye gelen ve burada kahve işleten Mehmet Güler (48), evlerin bakımsızlıktan yıkıldığını belirtti. Güler, yetkililerden destek isteyerek, “Burayı sit alanı ilan ettiler ama ne gelip baktıkları var ne de bir şey yaptıkları. Caminin üzerini tamir etsinler. Ya gelip mahallemizdeki evleri yapsınlar ya da sit olmaktan çıkarsınlar. Biz de evlerimizi tamir edelim. Yağmur yağdığında evlerimiz su alıyor. En azından yağmurlar yağdığında evlerimiz su almasın” diye konuştu. Yaşadıkları sorunları yetkililere ilettikleri halde kimsenin ilgilenmediğini ileri süren Mehmet Güler, “Bu kadar duyarsızlık görmedim” dedi. l DHA Niğde’de 6 bin yıllık Pers tapınağı Niğde’nin Altunhisar ilçesine bağlı Yeşilyurt beldesi yakınlarındaki Kınık Höyük’te devam edilen kazılarda bulunan tapınağın, Orta Anadolu’da bulunan genç Pers dönemine ait ilk tapınak olduğu belirtildi. Kınık Höyük’te sürdürülen kazı çalışmalarında 6 bin yıl öncesine ait 13 metre yüksekliğindeki anıt sur duvarının ortaya çıkarılma çalışmaları sırasında 100 metrekarelik 4 odalı, içerisinde çeşitli hayvan heykelcikleri bulunan tapınağa rastlandı. Tapınağın 2 bin 500 yıllık ve Pers dönemine ait olduğu belirlendi. Bu yılki kazılarda tapınak içerisinde de boğa mozaiği bulundu. Mozaik, arkeologlar tarafından toplandıktan sonra Niğde Müzesi’nde restorasyon çalışması yapılacak. Kazı başkanı ve New York Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Lorenzo D’Alfonso ve Bilkent, Gazi, ODTÜ ve Hitit Üniversitelerinden de öğrencilerin bulunduğu yaklaşık 26 kişilik ekip, çalışmalarına devam ediyor. l DHA Toto Karaca anılıyor Türk sinema tarihinde önemli karakter oyuncuları arasında yer alan tiyatro ve opera sanatçısı Toto Karaca, ölümünün 26. yılında anılıyor. Toto Karaca, 18 Mart 1912’de İstanbul’da İran Ermenisi bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Asıl adı İrma Felegyan olan ve müzikli oyunlarda İrma Toto adını kullanan Karaca, 1930’lu yıllarda Ömer Aydın’ın operetinde sahne aldı. Karaca, 1960’ta İstanbul Tiyatrosu’nun kurucuları arasında yer aldı. “Kılıbıklar” filmiyle 1947’de tiyatrodan sinemaya geçiş yapan Karaca, komedi filmlerinde Rum ve Ermeni rollerini oynadı. Rock şarkıcısı Cem Karaca’nın annesi olarak tanınan sanatçı, 22 Temmuz 1992’de İstanbul’da hayata veda etti. Karaca, Şişli Ermeni Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedildi. Joan Baez anekdotları “Kapıları çalan benim / Kapıları birer birer...” Yan odada Joan Baez prova yapıyor. Livaneli bestesi Nâzım Hikmet’in “Kız Çocuğu”nu çalışıyor. Açıkhava Tiyatrosu’nda, Pasion Turca’nın düzenlediği konseri bu akşam... O, heyecandan ölecekmiş gibi (her konser öncesi aynı durum). Ben ise okumakta olduğunuz Pazar Esintileri’mi yazmaya çalışıyorum... İşte bir tutam Joan Baez anekdotları: Ne yapsın TRT İlk ya da ikinci İstanbul Konseri. 80’li yıllar. TRT on dakikalık kayıt yapmak için anlaşma yapmış. Ankara’dan telefonlar, ricalar geldi. Acaba Bulgaristan’da soydaşlarımıza yapılan haksızlığa karşı konser sırasında konuşur mu diye... Konuşurum elbet dedi. Konserdeyiz. TRT’nin çekim araçları hazır bekliyor, “Bulgaristan” lafını duyunca çekime başlayacaklar… Evet, o konuda konuştu. Ama nasıl? Nâzım Hikmet hayranlığını dile getirip “Kız çocuğu”nun müziği üzerine ve şarkının arasında konuştu. O sıralar Nâzım Hikmet’in N’si yasak! Hele TRT’de… Şarkıyı ve konuşmayı birbirinden ayırmak olanaksız. Zavallı TRT! Nâzım yasağını mı kollasın, yoksa dünyada kamuoyu yaratmaya mı çalışsın? İki ucu şeyli değnek! Sonunda TRT çekti ama o bölüm hiç yayımlanmadı. ‘Terbiyesize bak’ Tansu Çiller dönemi “Ordu Sofya!”ya diye mitingler yapılıyor… Konser öncesi Kuşadası’nda denizdeyiz. Kıyıdan bağrışmalar, bizi çağırıyorlar. Telefonda İçişleri Bakanlığı görevlisi. Bana çevirmenlik düşüyor. Kibar, çok nazik bir beyefendi aynı soruyu soruyor: “Acaba Bayan Baez, bu akşam Efes Konserinde Bulgaristan’daki soydaşlarımız…” “Elbet konuşurum” dedi. “Ancak sadece Bulgaristan’daki Türkler değil, Türkiye’deki Kürt vatandaşlar hakkında da konuşmak şartıyla…” O çok kibar beyefendi: “Aaa, terbiyesize bak!” deyip küt diye telefonu kapadı. Dans eden polisler Ankara Hipodrom konserindeyiz. Yıl 1989. Murat Karayalçın’ın Belediye Başkanlığı, konseri onlar düzenlemişler. Tam da üniversite giriş sınavlarının bittiği günün akşamı. 50 bin kişi Ankara Hipodrom alanını doldurmuş. Yere oturmuş 50 bin kişi onunla birlikte soluk alıp veriyordu. Konserin sonunda “Gracias a la Vida” şarkısında yerdeki tüm gençler kalktı birbirlerine sarılıp dans etmeye başladı. O güne dek polisleri sahneden hep çıkarmıştı. Bu kez polisler de adeta dans ediyor, elden ele sahneye çiçek taşıyor, gençlerin sahneye çıkmasına yardım ediyordu… “Gracias a La Vida”yı 35 kez tekrarladı. Sonradan “Öyle güzel bir manzaraydı ki, gençleri birbirinden ayırmaya kıyamadım” diyecekti. Kheednidyiensei yaş günü 1993. Yeni yıla girmişiz. San Fransisco’dan telefon: “Ne var ne yok? Şu günlerde ne yapıyorsun?”... Nâzım Hikmet Vakfı olarak Nâzım Hikmet’in yaş günü kutlaması yapacağımızı; Genco Erkal ve Zülfü Livaneli programını anlattım. Birden kesti sözümü, “Tamam ben de geliyorum” dedi. “Konser kaşesi ödeyemeyiz” dedim. Kızdı. “Kaşe isteyen yok” dedi. “Nâzım Hikmet Vakfı’nın hiç parası yok, uçak bileti de veremeyiz” dedim. Daha da çok kızdı… Sonunda gitarını kapıp, “Benim de yaş günüm, bu size değil, kendime bir armağan” diyerek, İstanbul’a gelip aramıza katıldı… Spor Sergi Sarayı’nda unutulmaz bir kutlamaydı... Clinton öldü mü? Paris’teyiz. En salaş, en gürültülü, en kimsenin kimseyi tanımadığı bir diskoteğe ikimiz yalnız gitmişiz. Dans ettiği herkese benim için “kız kardeşim” diyor. Bir ara bana Turgut Özal’ın vefat haberi geldi... Dans ettiğim birkaç kişiyle paylaştım, ona bir şey söylemedim. Ertesi sabah bana “Dün akşam tuhaf bir şey oldu. Herkes bana başkanınız ölmüş diye başsağlığı diledi. Clinton öldü de, ben mi duymadım” diye soruyordu. Ağaç evi “Amerika turnem bitmek üzere, Avrupa turnem başlamak üzere, yorgunluktan ölüyorum… Sana gelebilir miyim, sende kalabilir miyim, sende tatil yapabilir miyim? Kıvrılabileceğim bir kanepe, koltuk, şilte var mı?” Ev telefonumda bu mesajı duyduğumda dünyalar benim oldu. Bizim evde çalışma odamda her zaman yatacağı bir yer var... Ben San Fransisco’ya gittiğimde ise o bana yatak odasını bırakıyor, kendisi bahçedeki ağaç evinde uyuyordu. 2010 sonbaharında, ağaç evine tırmanırken düştü, kalçasını 7 yerden kırdı. İyileşir iyileşmez “haydi atla gel” diye telefon etti. O gün bugün, yine düşer diye korkudan gidemiyorum. Ama bu gelişinde müjdeyi verdi: “Yaşımızı düşünüp ağaca tırmanmak yerine ağacın çevresine rahat bir merdiven yaptırdım” dedi... Arkadaşlık, biraz zamanı durdurmak, biraz ortak bir dil yaratmak, biraz dünya meselelerinden torunlarımızın gülüşüne kadar bir şeyleri paylaşmak galiba... Arkadaşım çağırıyor yazıyı kestim... BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 SOLDAN SAĞA: 1/ Van Gölü çevresinde hüküm sürmüş eski 1 2 3 4 5 6 7 8 9 bir krallık. 2/ Heykel yapımında kullanılan 2 beyaz bir mermer cinsi... Argoda “hamam” 3 anlamında kullanılan 4 sözcük. 3/ Muğla’nın bir ilçesi... Kavut 5 ve un karışımından yapılan yol azığı. 4/ 6 Demir elementinin 7 simgesi... Trabzon’un Akçaabat ilçesinde bir 8 göl. 5/ İtalya’da bir yanardağ... Bir ilimiz. 9 6/ İzmir’in Selçuk ilçesindeki ünlü antik kent... Asker. 7/ Afyonkarahisar 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 Z İ VAN İ YA yöresine özgü bir halk oyunu... “Biz kimseye tutmayız / Kamu âlem birdir bize” (Yunus Emre). 8/ Geniş, enli... Bedenin belden aşağı bölümlerini yıkamakta kullanılan tuvalet aracı. 9/ Volga 2 ETA İ LAVE 3 C İ RAN VAN 4 R DUAYEN 5 İ MA L URA L 6 Y OM U Z K İ Irmağı’ndan Karadeniz’in kuzeyi 7 E R A S M U S Y ne doğru uzanan bölgede yaşamış eski bir halk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 8 ONUR İ MA 9 ANA EVS İ N 1/ Osmanlılarda kapıkulu askerlerine ve kimi görevlilere üç ayda bir verilen ücret... Tuzak, kapan. 2/ Bir kumar aracı... Nazilerin politikasında Germen ırkından kimse lere yakıştırılan ad. 3/ Temel, esas... Büyük makamdaki kimseleri hoş sözlerle, fıkra ve öykülerle eğlendiren kimse. 4/ Eski Mısır’da güneş tanrısı... Kadın eşcinselliği. 5/ Tavlada “üç” sayısı... İlave. 6/ Dölyatağı... Brezilya’nın plaka imi. 7/ İnce pide halinde ek mek... Geçirimsiz bir toprak cinsi. 8/ Gelecek... Un, et ve bamya ile yapılan bir yemek. 9/ Satrançta özel bir hareket... Çam fıstığı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear