23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 8 Nisan 2018 16 kültür EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: İLKNUR FİLİZ TELEVİZYON Keşke satmayabilsemRESSAM Neş’e Erdok ile hem kitabı hem de sanat yaşamını konuştuk: EMRAH KOLUKISA n Buradaki sergi de aslında bu kitaptan hareket eden bir Y Kaşayan en önemli sanatçılarımızdan Neş’e Erdok’un yaşamını ve sanatını konu edinen itaba eşlik eden ve Erdok’un 80’e yakın yağlıboya tablosunun yer aldığı sergi ise ve Oğuz Erten’in üç yıllık bir uğraş sonucu ha Şişli’deki Mongeri Binası’nda 18 Haziran’a dek sergi. Yani aslında önce bir ki zırladığı ‘Zaman Kuşu’ adlı dev hacimli kitap açık kalacak. Erdok, “Resimler sanki insanın tap çalışması planlandı, ondan sonra da ona eşlik etsin diye Bozlu Sanat Yayınları etiketiyle çıktı. çocuğu gibi keşke satmayabilsem” diyor. bir sergi burada açıldı. Kitabın tanıtımı için düşünül dü aslında. Asıl retrospektif bu. n 3 yıl sürmüş, az değil. Pe ki, siz bu iki kitaba da baktığı nızda memnun musunuz? Ah, keşke şu eksik olmasaydı de diğiniz bir yer var mı? Yok, aslında memnunum. Ya ni, bütün resimler, bir iki tanesi hariç. Onun da tam nerede oldu ğunu bilmiyoruz resimlerin. Bir iki tanesi hariç bütün resimler var. Desenler de öyle. Çok azı hariç. Ve bu kitap nedeniyle ba zılarını da bulduk. Bilmiyorduk kimde olduklarını. O da iyi oldu. Ben memnunum. İstediğim gibi bir şey oldu. İçinde yorum olma sın, ama bir başvuru kitabı ol sun. İleride birisi araştırma yap mak istediğinde başvurabilsin. Bir de şey var; müzayedelerde bakıyorsunuz, bir resminiz çıkı yor. Onlar isim koyuyorlar resminize ya da tarih koyuyorlar. Yani sormak gereğinde de bu KURTULUŞ ARI lunmuyorlar. Şimdi hiç olmazsa bakabilecekleri bir yer var. ‘İnsanın çocuğu gibi’ n Bir an aklıma ne geldi biliyor musunuz? Şimdi, performans sanatlarını bir kenara bırakıyorum, farklı belki ama, yazar olsun kitabın kopyasını alıyor, besteci, sinema yönetmeni filmin bir kopyasını alıyor, ressam eseri birisine verdiği veya sattığı zaman yıllarca görmüyor, göremiyor. Bu nasıl bir his uyandırıyor sizde? Ben hep şöyle bir şey düşündüm: Keşke satmayabilseydim. Yani durumum biraz daha farklı olsa satmazdım. Hakikaten insanın neredeyse bir çocuğu gibi. Bir daha göremiyorsunuz. Kimi kişiler iyi koruyorlar resmi. Mesela ben bu sergi dolayısıyla gördüm bunu. Bazen de tabii ufak tefek zararlar yapılmış oluyor. O zaman üzülüyor insan. Ama keşke satmayabilseydim. n Eğitiminizi aldığınız dönemde toplumsal gerçekçi akımın daha yaygın olduğunu biliyoruz. Keza sinemada da bunun birçok yansımasını izlediniz. Bütün bunlar sizin eserlerinizde bilinçli bir seçim miydi? Sokakta, kenarda köşede kalmış insanlar... Bu itki bir şekilde aslında okuduklarınızdan, izlediklerinizden mi geldi, nasıl oldu sizce? Yani tabii, hepsi beraber aslında. Mesela, ortaokulu okuduğum Erzincan Lisesi’nde, lise kısmında Tahir Alangu ede biyat hocasıydı... Çok güzel bir dönem o. Lisan hocalarımızın hepsi filoloji mezunuydu mesela o dönem. Okulun tiyatrosu vardı, tiyatro salonu vardı. Hatta fizik hocası bize Moliere’in “Kibarlık Budalası”nı oynattı. Ben de çok küçük bir rolde çıktım. Ağabeyim kılıç hocası oldu falan filan... Bu şekilde. Bunlar tabii insanı etkiliyor. Resim öğretmeni, güzel sanatlar akademisi mezunu biri geldi. O çok önemliydi. Bir de o dönem, Cumhuriyet gazetesi okuyoruz, bakın bu çok önemli; Cumhuriyet gazetesinde Bedri Rahmi’nin Anadolu gezilerinde yazdığı yazıları çıkıyordu. Siyah beyazlarını basıyorlardı üzerine. Aziz Nesin’in hikâyeleri çıkıyordu. Ondan sonra tefrika edilen romanlar vardı Yaşar Kemal’lerin... O dönem Erzincan’da bir tane küçük kitabevi vardı. Celalettin Çakmak diye bir adam işletiyordu. Orada ilk böyle cep kitabı halinde resim kitabı gördük. Diğer taraftan Varlık Dergisi alıyorduk, bizim şairlerimiz. Yine Bedri Rahmi’nin siyah beyazları falan... Hatta ağabeyim resim yapardı, Bedri Rahmi etkisi olan... Onları Bedri Rahmi’ye yolladı bir gün. Bedri Rahmi cevap yazdı, bir kartpostal geldi. İşte, “Çocuklar, gayet iyi durumdasınız. Biz sizin zamanınızda bu kadar iyi değildik” falan gibi. Böyle teşvik edici kartpostal da yolladı. Ve o resim öğretmenimiz çok destekledi bizi, “Muhakkak akademiye gidin, akademiye gidin” şeklinde. Bunlar tabii önemli şeyler. erdok, türkiye’nin bugün geldiği noktayı yorumluyor: ‘Hayatımı boşa mı geçirdim diyorum’ n Kitaptaki fotoğraflara baktığımda, 60’lı, 70’li yıllara ve bazı fotoğraflara, çoğunda tek kadın sizsiniz. Neden? Neden sanatta kadın bu kadar azdı? Aslında, çok kadın öğrenci var. Çok da çalışırlar. Ama bence devamını getirmek lazım. Mezun olmak bir şey değil okulda. Mezun olunca ressam olmuyorsunuz. 45 yıl bir şey değil. Ondan sonra başlıyor bütün iş, eğer devam ederseniz... Genelde mesela kadınlar evleniyorlar; böyle bir şey var. Çocuk sahibi olmak istiyorlar. Bu çok güzel bir şey, ama biraz zor. Yani özellikle Türkiye’deki evliliklerde yapamaz insan. Biraz yapar da... n Peki, o anlamda şunu da söyleyebilir miyiz; resim için özel hayatınızı biraz ötelediniz mi? Bir aile kurmak, çocuk sahibi olmak gibi şeyleri... Evet... Bu tabii biraz özel bir şey ama belli yaşlarda eve görücü gelir. Ben kendimi banyoya kilitlerdim, çıkmazdım. Öyle oldu, reddettim sürekli. Aile de mecbur oldu, “Daha okuyacak, dışarı gidecek” falan demek zorunda kaldı. Diğer taraftan, hakikaten zordur. Ben şöyle düşünürüm; çocuk da çok büyük sorumluluk. Kendi Arthur RImbaud’nun Koyakta Uyuyan Şiiri İçin (1992) Hem şiirden etkilen mış hep. Gittiği her yere miştim burada, hem de yürüyerek gitmiş, bü de Rimbaud’nun haya tün Avrupa’da yürümüş tı çok ilginç. Onun hak hep. Ama ölmeden önce kında geçenlerde yine bir papaz getiriyorlar ba bir belgesel izledim, şiir şına, ona yapılacak en kö yazmayı bıraktığı bir dö tü şey aslında. Bu şiiri de nem var mesela, çok il çok güzeldir, ölmüş bir ginç o da. Genç yaşta bı askeri anlatır. Etraf aslın rakıyor adam. Annesi da yaşıyor, çiçekler, ye nin çok koyu bir Kato şillikler, onun da ölmüş lik olduğunu söylüyorlar. olduğunu düşünmezsiniz Rimbaud inanmıyor as aslında, ama orada ölmüş lında ve annesinden kaç birisi var... Soma (2014) Aslında müthiş bir olaydı tabii Soma... (gözleri doluyor) Çok da iyi Kanseri göstermek... niz uğraşabilecekseniz çocuk yapın bence. Ama böyle başkalarına bırakacaksanız bir resim olmadı ama, yani o kadar ya n Geçirdiğiniz kanser hastalığıyla ilgili de resimleriniz var. Böylesi büyük acılar, büyük travmalar tabloya aktarıldığında bir terapi işlevi de görüyor mu? Bazen bana soruyorlar kendini niye böyle gösteriyorsun diye. Bir doktor bile sizi gördüğü zaman irkilebiliyor. Bu hoş bir şey değil yani. İrkilmesin. Çok etkilendim tabii ama benden la. Tabii insanın vücudunda bir kayıp var ve bunun çok önemli olduğunu da öğrendim. Ama yapmak lazım diye düşünüyorum bu resimleri, biraz kendiniz de kurtuluyorsunuz o sıkıntıdan. Burada bile dikkat ettim, asarken resmimi, portreyi, arada bir yere astılar. Yani çok fazla göstermek istemediler. Böy bakımını, biraz zor. Ben çocuk için üzülürüm doğrusu. Tarkovski ve Nuri Bilge Ceylan n Sinemadan da çok beslendiğinizi biliyoruz. Tarkovski mesela çok etkilemiş sizi değil mi? Tabii... Çok etkilendi pabildim... Şu olay çok gözüküyor, şehit cenazelerinde de görüyoruz, yani ölenin üstüne kapanıyorlar. Bir de işçiyi tarif ederken onun çizmesi var. Bir çizme olayı da oldu biliyorsunuz, yaralı til olan adam, hepsi perişan adam çıkarayım mı çizmemi diye sordu, kirletmemek için. Arkada madenin girişini sembolize eden bir şey yaptım, belki o kadar geniş bir girişi de yok aslında. Biraz anlatmaya çalıştım. Fakat şundan çok sıkılıyo daha çok etkilenenler var, ben le bir şey var insanlarda. Bende ğim bir yönetmen. Hatta At oluyorlar. Sonra dönüp gi rum, aslında İslamda ruh kemoterapi görmedim mese yok ama. las Sineması’nın balkonun diyor ama akılları tabii on ban sınıfı yoktur, ama oluş dan izlemiştim, “Ayna” fil da kalıyor. tu... O bence İslamın aleyhi mini. Onu izlediğimde res n Tarkovski’den hareket ne olan bir şey. mi bıraksam mı diye düşün le şunu sorayım o zaman: n Türkiye’nin özellikle düm ciddi ciddi. Çünkü o İnançlı biri misinizdir? son yıllarda geçirdiği de resmi de bilen bir adam. Bir Tarkovski’de çok belirgin ğişimi nasıl yorumluyor de Nuri Bilge Ceylan sonra. dir mesela Tanrı inancı... sunuz? Onda da bir Tarkovski sev “Andrei Rublev”de mese Açık söyleyeyim ben çok gisi var temelinde. “Bir Za la... Yok... İnanıyorum da üzülüyorum. Üzerime ka manlar Anadolu’da” filmi... ama... (duraklıyor ve dışarı ranlık bastı yani. Sabah Müthiştir. Orada bir kö da bir yeri işaret edercesi kalkıyorum, karanlık... Ol ye giderler, yanlarında tu ne bir el hareketi yapıyor) dum olası karamsar biriy tukladıkları adamla. Muh bu adamlar gibi değil ta dim ben ama bu başka bir tar oturtur onları, et verir bii. Bende mesela bir Kuran şey. İnsanın üzerinde bü falan. Sonra bir kapı açılı var, ama Ömer Besim Ata yük bir baskı ve üzüntü... yor, içeriden bir köylü kı lay çevirisi Türkçe bir Ku Acaba diyorum, hayatımı zı çıkıyor, bir ışık huzme ran. Tamamını okudum di boşa mı geçirdim? Her şey si içinde... Tepsiyle çay ge yemem, arada baktım ama. boşa mı gidecek? Öyle bir tiriyor. Orada oturanlar, ka Sevdiğim bazı sureler var... his var bende. 07.00 Güne Merhaba 09.00 İşimiz Estetik 09.45 Özel Sektör 10.00 Hafta Sonu  11.05 Şeffaf Oda 13.20 Teknoloji Her Yerde 14.10 Yeşil Doğa 18.00 Haber Bülteni 20.00 Cem Seymen Macaristan’da 22.00 Gündem Özel 02.00 Gece Haber Bülteni 08.00 Hafta Sonu Sabah Bülteni 11.00 Ses Ver Türkiye Ümit Zileli 13.00 Öğle Haberleri 17.00 Yerel Gündem 18.00 İz Bırakanlar 19.00 Hafta Sonu Haber Bülteni 21.00 Cüneyt Akman ile Zamanın Ruhu  24.00 Hafta Sonu Haber Bülteni 09.15 Avrupa’dan Anadolu’ya Doğal Lezzetlerin İzinde 10.15 Ruhunuz Doysun 11.15 Bildiğiniz Gibi Değil 12.15 Yaşasın Hayat 14.15 Adım Adım Sağlık 15.15 Anadolu Efes Beşiktaş Sompo Japan 18.20 Hayat Yeniden 19.15 0’dan 100’e 20.00 Ana Haber 21.05 Dünyanın İlginç Harikaları 22.15 Dünyanın İlginç Harikaları 08.00 Burası Haftasonu 11.10 AirPort  12.15 Tadında Hikâyeler 14.15 Güzel Hayat 15.00 Haber Bülteni 16.15 Eighties 17.45 Spor 18.00 Haber Bülteni 18.45 Spor Bülteni 20.00 Ajanda 22.00 Teke Tek  24.00 Öteki Gündem 03.10 Eighties 07.00 Ver Elini Aşk 09.45 Magazin D Pazar 13.00 Şule ile Vitrindekiler 14.00 Sahrap’la Anadolu Lezzetleri 15.00 Gelinim Mutfakta 16.15 İnsanlık Suçu 18.45 Ana Haber Bülteni 20.00 Dizi: Çocuklar Duymasın 00.15 Dizi: Siyah Beyaz Aşk 07.30 Günün Dosyaları 08.00 Haber Turu 11.30 Arka Plan 13.00 Haber Bülteni 13.30 Renkli Bir Gün 14.00 Ayna 15.30 Dünya Turu 18.00 Yerel Gündem 20.00 Ali Tezel’le 21.00 Türkiye’nin Yönü 22.45 Aykırı Belgesel 23.00 Arka Plan 02.30 Zorunlu Yayın 08.00 Mesut Yar Sunar 10.15 Özlem Denizmen ile Kadınca 12.00 Vahe ile Mutluluk 13.15 Dizi: Fazilet Hanım ve Kızları 16.00 Dizi: Avlu 18.45 Ana Haber Bülteni 20.00 Dizi: Jet Sosyete 23.15 Dizi: Ufak Tefek Cinayetler 02.20 Film: Gizli Suçlar 08.00 Hafta Sonu 10.00 Sinema 13.00 Başkent’te Sağlık 14.00 Video Kolik  15.00 Genç Düşünce  16.00 Anka 18.00 7 Gün 19.00 Kitap Dünyası 20.00 Haber Bülteni 21.30 Yurdun Sesi 23.00 Türk Düşünürler 23.30 Gönül Seslerimiz 10.15 Film: Yılbaşı Yıldızına Yolculuk 12.45 Film: Wrinkles 14.15 Film: Django: A Bullet For You 14.45 Film: Çocuk Yok 18.45 Dizi: Mannerherzen 20.00 Film: İtalyan Yarışı 22.00 Film: Ustura 23.45 Film: Ölüm Pençeleri 08.00 Çalar Saat Hafta Sonu 11.15 Dizi: Kadın 13.30 Meryem Yıldırım ile Benden Söylemesi 15.30 Dizi: Bizim Hikâye 19.00 Ana Haber Bülteni 20.00 Dizi: Savaşçı 00.15 Bir Mucize Olsun 02.15 Dizi: Kadın 05.30 Dizi: No: 309 BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SAĞA: 1/ Sözcüklerin anlamlarını ve kullanışlarını unutma sonucu oluşan bellek zayıflığı. 2/ Asya ile 1 K EHK E ŞAN 2 OB İ L U ZON 3 NEDBE İ T İ 4 T R UMU Z Z 5 İ DOL L EMA 6 K A F U R U OM 7 İ KONA A R İ 8 ABAKAY Y 9 ER İ K ŞAL E Avrupa’yı ayıran dağ sırası... Sonuçsuz, başarısız. 3/ Yönetici durumunda bulunan kimse... Eski Yunan kentlerinde pazaryeri. 4/ Öğütülmüş tahıl... Rusya’ya özgü bir içki. 5/ Sıvacı aracı... Denizcilik dilinde “temiz, düzgün, derli toplu” anlamında kullanılan sözcük. 6/ Felsefede, bilgi ile varlık ara sında ilişki kurduğu düşünülen kavram... Konut. 7/ Kars yöresine özgü, kıyma ve erik kurusuyla yapılan köfte... Baş çoban. 8/ Meydan... İskandinav mitolojisinde savaş tanrısı. 9/ Güneydoğu Anadolu’da güvercinlerin beslendiği ve gübrelerinin toplandığı yere verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Himalayalar’da yaşayan memeli hay vanların çok ince kıllarıyla dokunan kumaş... Tanrı. 2/ Spor salonları ve stad yumlar için kullanılan sözcük... Satrançta bir değerlendirme ve klasman sistemi. 3/ Sergen... İçinde diri balık saklanan, denizden ayrılmış havuz. 4/ Bir renk...Bir cins iri at. 5/ Tuzağa düşürülen şey... Hay vanlara vurulan damga. 6/ Orta Afrika’da büyükbaş hayvanlarda görülen uyku hastalığı.... Sevinç belirten bir ünlem. 7/ Türlü renklerde kareli olan kumaşlara ve rilen ad... Tavır, davranış. 8/ Sazın en ince ses veren teli... Eski Türklerde bir babanın taşınmaz mallarının mirasçısı olan en kü çük oğul. 9/ Üstü kapalı olarak anlatma... Yardakçılar. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear