23 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 5 Şubat 2018 14 Barış yaşamdır! İki yıla yakın bir süredir OHAL koşullarında yönetilen Türkiye, bu yetmezmiş gibi, yine AKP iktidarının yanlış dış politikası nedeniyle, 20 Ocak’ta Suriye’de sıcak savaş ortamına sürüklendi. Zeytin Dalı adıyla başlatılan Afrin askeri harekâtı kaçınılmaz can kayıplarının yanı sıra, asıl zararını, önemli sorunları kamuoyunun dikkatinden uzak tutmakla veriyor. Barış suçlanırsa… Zeytin ağacı, mitolojide barışı simgeler. Bir taraftan harekâtın adını barışı çağrıştıran Zeytin Dalı koyacaksınız, bir taraftan da bu toplumun barış isteyenlerini acımasızca suçlayacak, terörist diyerek ezeceksiniz. Bu büyük çelişki yalnız ve ancak demokratik olmayan bir ortamda yaşanabilir. AKP, 2017 anayasası ile oluşturduğu yeni yönetim yapısının adını geçen hafta baş mimarının da kullanmaya başladığı için artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi CHS olarak kesinleştirebiliriz savaş ortamında da deneme sürüşünü yapıyor. Tamamıyla siyasallaştırılmış olan hukuk kullanılarak barış isteyen kişi ve kurumlar baskı altına alınıyor; yöneticiler eliyle kişiler işlerinden kovuluyor; yandaş sermaye eliyle iyice bağımlı kılınan basınyayın her olanağı kullanarak ve tarihi gerçekleri çarpıtarak savaş çığırtkanlığı yapıyor. AKP ve destekçileri, barışseverleri terörist ve hain diye suçlarken çok daha fazlasını yapıyor; aslında barışı suçluyor. Savaş, ulusal kurtuluş elbisesi giydirilerek ve cihada yaslandırılarak o kadar kutsanıyor ki, savunan kimse kalmasın noktasına varan bir tutumla barış toplumun aklından tamamıyla çıkarılmak isteniyor. Toplumsal yaşam nasıl olsun? Barışı unutan toplum kimi çok önemli konularda tümüyle duyarsızlaştırılıyor. İşte size son günlerden üç örnek. Geçen günlerde Sağlık Bakanlığı’na bağlı İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bir toplumsal hastalık olayı yaşandı. Yalnızca beş ay dokuz gün içinde 38’i 15 yaşından küçük olmak üzere 115 hamile çocuk ile ilgili bildirimin yapılmadığını, insan yaşamına duyarlı bir sosyal hizmet uzmanı İclal Nergiz açıkladı; gazeteci Dinçer Gökçe de haber yaptı. Ortada bir toplumsal yara vardı. İstanbul Valiliği’nin soruşturma izni vermediği hastane yönetimi, uzmanın yerini iki kez değiştirdi; şimdilerde de ona atanacak yer arıyormuş. Hamile çocuklar olayı yurdun her tarafında çok sayıda benzeri bulunabilecek bir olaydır. Eğer, doktorların yasal örgütü TBB görevini yapabilseydi, bu olay tüm boyutlarıyla açıklık kazanır, toplum da sosyal hizmet uzmanına ve gazeteciye hak ettikleri değeri verirdi. Geçenlerde ilginç bir duyarsızlık örneği basınyayında yaşandı. Bir basın kuruluşunun iki çalışanı, işverenlerine, bir çalışma arkadaşlarının Saray tarafından istenmediğini iletiyor. Patron o gazeteciyi görevinden uzaklaştırıyor. Sonra ortaya çıkıyor ki, ortada bir kurgu var; Saray’ın o gazeteciyi istemediği tümüyle uydurma. Gazeteci işine dönüyor. İyi de ya o gazeteci Saray’ın yetkilisine ulaşamasaydı? Dahası, gazeteci hakkını sendikası ya da yargı yoluyla değil, Saray’a başvurarak arıyor. Bunda bir demokratik tuhaflık yok mu? Yine geçenlerde bir spor kulübünün genel başkanlığına aday olduğu açıklayan kişi, Divan toplantısında kulüp yöneticilerinden birinin, tümüyle belgesiz ve çok ağır suçlamalarıyla karşılaştı; bir hukukun geçerli olduğu ülkelerde buna kişiliğin katledilmesi denir. Bu ülkede siyasi partilerde, sendikalarda dernek ve cemaatlerde çok sık görülen kişilik katliamları, giderek yaygınlaşıyor. Kısaca bu ülkenin insanları, yalnız savaş meydanlarında can vermiyor; hukuk, özgürlük, ve barış olmadığından, kişilikler de, derin toplumsal yaralar açılarak her zaman yok edilebiliyor. haber / yorum EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN TASARIM: ECE KURTULUŞ Afrin gündemi kısa vadeli görünmüyor Afrin harekâtının iç politikadaki etkisi sürecin uzamasını, dış politikadaki etkisi ise sürecin fazla uzamamasını zorlayacak bir seyir izliyor Afrin harekâtının üçüncü haftasına girilirken dış ve iç politikadaki etkileri nasıl bir seyir izliyor? l Afrin, parti kongrelerindeki konuşmaların ilk sırasında, siyasetçi polemiklerinin en başında. “Tam destek” açıklamalarına, “iktidar ile muhalefet arasında fark olmadığı” sözlerine rağmen, suçlama ve hakaret dozu giderek artıyor. Türkiye, “barış isteme” suçu ihdas ederek ve “barış karşıtlığı” diye bir akım yaratarak siyaset literatürüne yeni kavramlar hediye ediyor. Siyasi hatların çizgileri kalınlaştırılırken, “tek ses” baskısı artıyor, siyasi pozisyonlar muğlaklaşıyor; oluşan havanın yardımıyla, “liselerde parti bayrağı dalgalandırmaktan” bahsediliyor. l Meselenin dış politika bağlamındaki tartışmaları ise, yine beklendiği gibi harekâtın meşruiyeti ve gerekçesi üzerine değil de, kapsam ve süresine doğru kayıyor. Başta Rusya olmak üzere önemli aktörlerle sağlanan açık örtülü mutabakatlar dolayısıyla Suriye’nin yaptığı resmi açıklamalardaki sert sözlere rağmen TSK’nin Afrin’deki varlığı fazla konuşulmuyor. Türkiye’deki medyaya fazla yansımasa bile, Afrin uluslararası gündemde ve uluslararası medyada giderek daha çok sonuçlarıyla tartışılıyor. Afrin meselesinin iç ve dış politikadaki seyri, harekâtın ve gündemin vadesini nasıl etkileyecek? l Afrin harekâtı, askeri gerekçelerinden çok, siyasi nedenleriyle öne çıkmış bir hadise. Olayın aylar önce, bir siyasi vaat olarak gündeme gelmesi ve hâlâ iç ve dış siyasi mülahazalarla ele alınıyor olması da bu yüzden. Ancak olayın iç ve dış siyaset dinamiklerinin giderek farklılaştığı söylenebilir. Afrin’in iç politikadaki etkisi harekâtın olmasa bilesürecin uzamasını, dış politikadaki etkisi ise sürecin fazla uzamamasını zorlayacak bir seyir izliyor. Çünkü, iç politikada “süreç”, dış politikada “sonuçlar” daha belirleyici olacak gibi görünüyor. l Bu ayrışan dinamiklerin getiri ve riskleri hakkındaki öngörüler, verilecek siyasi kararları en az harekâtın alandaki gerçekleri kadar etkileyecek. İlk günlerde iktidara yakın medyanın “hız” göndermeli “üç günde Afrin” manşetleri, “bir gece ansızın” söylemiyle uyumluydu. Şimdi dikkatler hızlı sonuçtan çok, zamana yayılmış sürece doğru çevrilmiş gibi. Siyasi tartışmaya 16. gününe giren Afrin operasyonunun iç ve dış siyaset dinamiklerinin giderek farklılaştığı söylenebilir. kapatılmış gündemin ele alınış biçimi ve “siyasi” açıklamalar da o yönde ilerliyor. Strateji mi alanı belirliyor, alan mı stratejiyi etkiliyor henüz belirsiz. İç politika açısından Afrin meselesinin uzaması veya zamana yayılması mı, hızla bitirilmesi mi tercih ediliyor? l Hatırlanacağı gibi, çözüm sürecinden OHAL günlerine dönüldüğünde veya 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında başlangıçta “kısa sürede normale dönüş” açıklamaları yapılmış olmasına rağmen gerilimin kısa tutulması için pek bir şey yapılmadı. Olağanüstü koşulların “hamle imkânları” ve gündem tahakkümü avantajları yüzünden, “normale dönmek” yerine, “olağanüstü durumu” uzatmak ve “sürekli gerilim” tercih edildi. Açıkçası kamuoyu ve medya da, “normal” reaksiyonu gösterip “normalleşme istemek” yerine, “anormalliği” (gerilimi) destekledi, hatta linç operasyonlarında görev aldı. l Kısa ve etkili bir süreçle elde edilmiş “hızlı dış zafer” görüntüsünün getirisi elbette çok önemliydi. Fakat, “terörü bitirme” gerekçesi açısından stratejik bir hedef olmayan Afrin, çok uzun süreli bir “zafer” heyecanı vaat etmiyor; “Fırat Kalkanı” gibi geçici bir etki yaratma riski taşıyor. Ama tepkilerin bu kadar kolay kontrol edilebildiği bir atmosferde sağlanan moral üstünlük, süreci uzatmanın sağlayacaklarını fazlasıyla artırıyor. Açıklamalar da, “zorlanma görüntüsü” vermemeye dikkat edilerek fazla aceleci olunmayacağı yönünde. Galiba, Afrin harekâtı hedeflerinden çok, sürerken daha kıymetli. Afrin gündeminin uzamasının önümüzdeki dönemde Türkiye iç politikasında nasıl sonuçlar yaratması beklenir? l Barış isteyenlere, Afrin konusunda soru sormaya kalkanlara dönük önce sosyal medya paylaşımları, ardından doktorlar, avukatlar ve gazetecilerin açıklama ve haberleriyle devam eden gözaltı dalgaları sürüyor. Medya ve kamuoyu, daha önceki vakalarda olduğu gibi yine “milli görev” ile “sağduyu fonksiyonu” arasındaki tercihini “güç merkezine” bakarak yapıyor, yargı zaten “başkanlık düzenine” çoktan geçmiş durumda. Önümüzdeki günlerde de, bu dalganın özellikle siyasileri de içine ve hedefe alarak genişlemesi hiç şaşırtıcı olmayacak. l Afrin gündeminin, muhalefet kanallarını tıkama, gündem kontrolü ve “söz söyleme mecburiyeti” açısından sağladığı imkânlara karşılık, oy davranışlarını ne kadar etkilediği ve sürecin uzamasının nasıl sonuçlar vereceği konusunda kestirimlerde bulunmak için fazla erken. Fakat, süreklileştirilmiş gerilim stratejilerinin ve kutuplaştırmayı tırmandırmanın her kullanıldığında etki ömrünün aynı kalacağı öngörüsü de çok doğru olmayabilir. Hamaset, kısa vadede iyi bir perdeleyeci olabilir ama sünmeye başlayan süreçlerde etkisi daha tartışmalı. Dış politika dinamikleri açısından Afrin meselesinin uzun zamana yayılması nasıl sonuçlar yaratabilir? l Afrin harekâtının mümkün olmasını sağlayan en önemli faktör, Rusya’nın kısa ve orta vadeli planlarına uygunluğunun sağladığı mutabakattı. Bazı değerlendirmelere göre, ilk bakışta aleyhine gibi görünse de, harekât ABD’nin de işine geldi. Rusya ve ABD’nin Afrin harekâtının önünü açarken veya rıza gösterirken hesapladıkları şeyler olduğu konusunda bir kuşku yok. Dolayısıyla sürecin uzaması durumunda, başta ABD ve Rusya olmak üzere alandaki bütün aktörlerin pasif izleme konumunu sürdürmesini beklemek gerçekçi olmaz. Üstelik, alandaki hareketlilik yüzünden bu bir tercih sorunu da değil. l Diğer taraftan dünyada kamuoyu ve medya diye hasarlı olsa da bir realite ve onun bir etkisi hâlâ var. “Ne derlerse, ne yaparlarsa yapsınlar, biz yolumuzdan dönmeyiz” sözleri Türkiye’de başka, dışarıya çıkıldığında başka biçimde yankılanıyor. Sürecin uzaması, etkilerinin ve yankılarının genişlemeye başlaması şimdilik sorunsuz görünen “mutabakat” zeminini zorlayabilir. Türkiye gelecek dış baskıyı hiç dikkate almasa bile, harekâta onay veren veya itiraz etmeyen diğer merkezlerin nasıl etkileneceğini kestirmek zorlaşabilir. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] 5 ŞUBAT 2018 SAYI: 33724 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:37 06:21 06:43 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:04 13:24 16:06 07:46 13:09 15:53 08:06 13:31 16:19 Akşam 18:32 18:19 18:44 Yatsı 19:39 19:31 20:02 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] İşsiz yurttaş kendini yakmaya kalkıştı Sivas’ta, maddi sıkıntıları olduğunu ileri süren Mevlüt A. (38), bidonla taşıdığı benzini üstüne dökerek, kendisini yakmak istedi. Polisler, yarım saatlik çalışma sonucu Mevlüt A.’yı ikna edip, elinden benzin bidonunu aldı. Olay, saat 16.00 sıralarında, kent meydanında oldu. İşsiz olduğu öğrenilen Mevlüt A., elindeki bidona doldurduğu benzinle meydanda bulunan süs havuzunun üzerine çıkarak, kendisini yakma girişiminde bulundu. Durumu fark edenler, polis ve sağlık ekiplerine haber verdi. Bölgeye kısa sürede polis ekibi sevk edildi. Mevlüt A., olay yerine gelen polislere, behçet hastalığı raporunun iptal edildiğini ve maddi sıkıntı yaşadığını söyledi. Yaklaşık yarım saat süren çalışma sonucu ekipler, Mevlüt A.’yı ikna ederek, elinden benzin bidonunu aldı. Süs havuzundan indirilen ve sağlık görevlilerinin kontrol ettiği Mevlüt A., ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürüldü. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear