23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 24 Şubat 2018 4 haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: İLKNUR FİLİZ ‘Sığınma yasası’ Sen hâlâ görüşme eloğlu görüşüyor Zeytin Dalı harekâtı 36. gününde öngörüldüğü şekilde sürüyor, kimilerinin operasyonların beklenenden yavaş ilerlediği konusundaki çıkışlarına karşılık arazinin durumunu akıldan uzak tutmamak gerek. Normal seyrinde devam eden Zeytin Dalı harekâtının sonrasında neler olabileceği konusunda, Suriye ile ilgili her konuda olduğu gibi, bir açıklık yok. O kadar çok güç, işin içine karışmış, o kadar çok karşıt çıkar birbirleriyle iç içe girip çözülmez bir yumak oluşturmuş durumda ki, Afrin’de ve Afrin ertesinde İdlib’de neler olacağını şimdiden kestirmek güç. Hele hele Ankara’nın tüm ısrarlı kararlılık açıklamalarına karşın Membiç’te olayların nasıl bir seyir izleyeceğini kestirmek gerçekten daha da zor. Şu sırada kimin eli kimin cebinde, kim kiminle ittifak, kim kiminle ihtilaf halinde söylemek de kolay değil, karşıtlıklar keskinleşirken bir de bakıyorsunuz ki, çözülmeye başlamış, ittifaklar da kurulurken dağılmaya... Suriye cehennemi sürecinin başından bu yana hata üzerine hata yapan ve bir ara “bataklıktaki en yalnız adam” konumuna düşen Erdoğan Türkiyesi, son zamanlarda, bu korkunç yalnızlıktan bir ölçüde de olsa kurtulma çabası içinde. HHH Ama herkesin karmaşık hesaplarla sürekli pozisyon değiştirdiği bir ortamda, şu anda hem ABD, hem de Rusya ile karşılıklı diyalog kapılarını açık tutmaya çalışan Ankara’nın, her an en beklemediği taraftan gelecek yeni bir sürprizle karşılaşması mümkün. Herkesin doğallıkla kendi çıkarının hesabında olduğu bu kaotik ortamda, ilk bakışta biraz garip bile görünse, Türkiye ile çıkar ortaklığı halinde olan tek güç Esad. Burada Esad derken anlaşılması gereken Şam’daki merkezi otorite. Bugün Suriye’nin toprak bütünlüğünün savunucusu Şam’daki otorite Beşşar Esad’dır. Ama yarın yerine başka biri gelir ve o misyonu o yüklenir. Kim Şam’daki merkezi otoritenin temsilcisi olursa olsun, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmayı sürdürdüğü sürece, bu kaotik batakta Türkiye’nin doğal müttefiki o olacaktır. Bu güç şu anda Esad’dır. Ne var ki, son zamanlarda herkes ile diyalog olanaklarını genişletmeye çalışan Ankara’daki iktidar, son irdelemede çıkarları kendisi ile aynı doğrultuda olan Esad ile görüşmeyi ısrarla reddetmekte. Burada söz konusu olan istihbarat örgütlerinin ötesinde daha üst basamakta, diplomatik düzeyde başlayıp zamanla siyasi düzeye yükseltilebilecek diyalogdur. Türkiye, Suriye’nin hamisi olarak görülen ve şu anda Ankara ile işbirliğini sürdüren Moskova’nın aracılığıyla bu diyaloğu başlatarak, durumunu askeri operasyonların sağlayacağı üstünlüğün de ötesinde güçlendirebilir. Ama “Esed saplantısı” bu olması şart diyaloğu engelliyor. HHH Ankara’nın son dönemlerde uyguladığı iç tüketime yönelik efelenme diplomasisi, Esad ile görüşmeyi engelleyen en önemli etken. “Kodu mu oturtur!” iktidarımız, “Esad ile görüşmem” (aslında alt düzeyde istihbaratçılar arasında görüşmeler yine de oluyor) diye diretmeyi sürdürürken, uluslararası alandaki desteği Ankara’dan daha geniş olan PYD YPG, bir zamanlar kendisini vatan haini ilan etmiş olan Şam ile görüşerek, onu TSK’ye karşı kendisine kalkan olmaya ikna etmeye çalışıyor. Oysa şu anda Ankara’nın, Şam’ı Suriye’nin toprak bütünlüğü konusundaki içtenliği ve kararlılığına inandırması halinde ABD’nin sürdüreceğini açıkça ilan ettiği desteğinin yanı sıra, Rusya’nın da barış masasında yer almasını istediğini belirttiği PYD YPG’ye karşı, Esad’ın desteğini kendi yanında bulması daha akla yakındır. Ama bunun için, AKP iktidarının Suriye politikasında eylem ve de söylem olarak kökten bir değişikliği gerçekleştireceğine komşusunu inandırması gerekmektedir. Bunun ilk adımı da diyalogdur. Ama gel de bunu, “dediğim dedik öttürdüğüm düdük” iktidarına anlat! Her konuda Türkiye’nin en büyük sorunu “her şeyi herkesten daha iyi bilen” zihniyettir. AKP’nin MHP ile yaptığı ittifakla Erdoğan’ın ‘büyük güç algısı’nın tükendiğinin göründüğünü söyleyen Akşener, ‘AKP’deki ödünç oyları geri alacağız’ dedi ‘KALICI CAYDIRICILIK OLMALI’ Meral Akşener İdam çözüm değil: Bu son günlerdeki taciz tecavüz konularındaki tartışmalarda çok tuhaf bir yan olduğunu görüyorum. 12 yaş altı deniliyor. Yani 12 yaş üstü serbest mi? İdam da çözüm değil. Ve idam meselesi gündem değiştirmek için ortaya atılıyor. Kalıcı caydırıcılık olmalı. Maalesef senin sapığın benim sapığım anlayışı var. Din adamı kisvesiyle 24 saat cinsel fetva veriyor. Bu bir vasat olmuştur. Atatürk’ün annesine küfür ettiler: Atatürk’e, annesine en ağır küfür leri eden kimdi? Kadir Mısıroğlu. Bu olay, önce Atatürk üzerinden başladı, annesine geldi. Bu küfürleri eden kimseye ses çıkarılmadı. Yol oldu. Ona küfür edilince sokağa çıkıp en sert tepkiyi koyan yok. Zübeyde Hanım meselesi AKP’nin de içini rahatsız ediyor. Zübeyde Hanım’da fırsat kaçırıldı. Alman papazın dediği gibi ‘kimsenin çığlığını duyan kalmayacak.’ Şimdi bir de zina tartışması başlatılmak isteniyor. Aslında kadın değersizleştiriliyor. AKP’li Cumhurbaşkanı isim vermeden Abdullah Gül’e yüklendi, Afrin’e ilişkin ilginç sözler söyledi: Erdoğan: Bu yaz çok sıcak geçecek! AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, partisinin il başkanları toplantısında konuştu. AKP ile MHP arasındaki ittifakı ve Meclis’e sunulan yasal düzenlemeyi anlatan Erdoğan, “İttifaklardan korkmamızı gerektirecek hiçbir husus yok. Artık herhangi bir tereddüde yer yoktur. Tüm teşkilatlarımızın da içinde bulunduğumuz dönemin nezaketine uygun şekilde, bu hususta dikkatli ve yapıcı bir anlayışla hareket edeceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı. Erdoğan, ittifak düzenlemesini anlatırken küçük partilere verilen adaylık olanağı için de şöyle konuştu: “Milletvekili çıkaramayacak durumda olsa da siyasi bir özne olarak değer taşıyan pek çok parti var. Örneğin BBP başta olmak üzere bu oluşum içinde yer almak isteyen ancak oy dağılımı itibarıyla kendi başına milletvekili çıkarma imkânı bulunmayan partiler ise ittifaktaki herhangi bir partinin listesinde seçime girebileceklerdir.” Erdoğan, partilileri, “Her kim AK Parti’yi bir kısırdöngünün içine sokmaya kalkarsa, bu yönde bir çaba içine girerse önce şahsımı karşısında bulur. Türkiye böylesine tarihi bir süreçten geçerken ve milletimiz bunun sorumluluğunu bizlerin omuzlarına yüklemişken hiç kimsenin kişisel hesabı ile, kibri ile hırsı ile uğraşamayız, vakit kaybedemeyiz. Tarih önünde boynumuz bükük kalır. Hiçbir arkadaşımın böyle büyük bir vebalin altına girmeyi göze Erdoğan partisinin il başkanları toplantısında konuştu. alabileceğini sanmıyorum” dedi. Erdoğan’ın Afrin harekâtı için “Bu yaz hem terör örgütü için hem de onu destekleyenler için çok sıcak geçecek. Önce Menbiç’i teröristlerden temizleyecek, ardından Fırat’ın doğusunun tamamını kendimiz ve Suriyeli kardeşlerimiz için güvenli hale getirene kadar hiç durmadan yolumuza devam edeceğiz. Biz bu yola baş koyduk. Varsa başını bu yolda feda etmeye hazır olanlar iş te meydan. Terör örgütünün arkasından bayrak sallamakla demokrat, özgürlük yanlısı olunmaz, hak ve adalet müdafii hiç olunmaz. Olunsa olunsa terör örgütü yardakçısı olunur. Biz gerçek demokratlarla, gerçek devlet adamlarıyla görüşmeye, konuşmaya her zaman varız. Yeter ki onlar terör örgütü yardakçılığı ile değil, bu vasıflarıyla karşımıza çıksınlar” ifadeleri dikkat çekti. l ANKARA (Cumhuriyet) Abdullah Gül’den adaylık açıklaması 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, adaylık iddiasına ilişkin açıklama yaptı. Gül gazeteci Gürkan Hacır’a yaptığı açıklamada adaylık konusunda hiçbir görüşmesinin olmadığını söyledi. CNN Türk ekranlarındaki Gece Görüşü programında önceki gün konuşan Hacır, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü Maslak’taki ofisinde ziyaret ettiğini, Gül’ün erken seçim beklemediğini ve seçimlerin zamanında, 2019 yılında yapılacağını düşündüğünü söyledi. Hacır, Gül’ün kendisine, CHP ile 2019 se çimlerinde adaylık konusunda hiçbir görüşmesinin olmadığını yine aynı şekilde Saadet Partisi ile de görüşmediğini söylediğini açıkladı. Gül’ün Maslak’taki ofisinde gerçekleşen randevu için bir de yorum yapan Hacır, “Abdullah Gül toplumsal bir mutabakat üzerinden aday olabilir” dedi. l Haber Merkezi İYİParti Genel Başkanı Meral Akşener, AKP ile MHP’nin hazırladığı seçim ittifakına ilişkin düzenlemeyi, “sığın ma yasası” diye niteledi. Akşener, bu ittifak la Erdoğan’ın “büyük güç algısının yerle bir olduğunu” söyledi. Türk Tanıtma Vakfı Baş kanı Kemal Baytaş tarafın dan ağırlanan Akşener, bura da gazetecilerin sorularını ya nıtladı. Akşener’in, başta itti fak düzenlemesi olmak üzere gündeme ilişkin değerlendirmeleri şöyle: ERDEM GÜL İttifak değil sığınma: AKP ile MHP’nin yaptığı ittifak ve buna ilişkin düzenlemeyi ben “sığınma yasası” diye tanımlıyorum. Bu ittifak düzenlemesi, AKP Genel Başkanı’nın o büyük güç algısının yerle bir olması an lamına gelir. İkincisi, kendi seçmen kitle sinde cevap veremeyeceği sorular ortaya çı karacaktır. Kendi partililerinin soruları na cevap veremez, endişelerini gideremez. Kendi partililerine ne diyecek? İlk iddiası muhafazakâr demokrattı, şimdi evrildiği yer milliyetçilik. İtibarımız iki paralık: Dış politikada kim se konuşturulmadı. Türkiye dış politikayı konuşabilseydi, Suriye’yi, Irak’ı zamanın da konuşabilseydi, müzakere edebilseydi, bu noktalara gelinmezdi. Şimdi Afrin harekâtı bir zorunluluk. Ama AKP Genel Başkanı çık mış ‘savaş’ diyor. Savaşla müdahale arasın daki farkı bilmiyor. Amaç PYD/PKK’den sı nır hattını müdahale ederek temizlemek, sa vaşarak değil. Şimdi Menbiç olayı da orta da kaldı. Ben soruyorum. Amerika ile dost muyuz, düşman mıyız? Bunun cevabını ve remez. Anlaşılıyor ki dost olmuşuz. Bütün bunlar ciddiyetsiz ve Türkiye’nin itibarını iki paralık eden şeyler. Afrin’den artı değer istiyor: Bizim Afrin harekâtıyla ilgili kendimize artı değer ola cak tek bir cümlemiz yok. Ama birileri utan madan Afrin’den artı değer sağlayacak şey ler peşindeler. İdolü İnönü: Bu OHAL koşullarında ve hazırladıkları ittifak yasalarıyla Türkiye’yi 1946’dan da geri götürdüler. 46 seçimlerin deki vasata geri döndük. Demek ki şeytan laştırmaya çalıştığı İnönü’yü ince ince kıska nıyormuş. Üstelik kıskandığı İnönü, kimse ye “sen alçaksın, hainsin, teröristsin” deme di. Ama ben anlıyorum ki idolü Erbakan de ğil, sürekli bağırıp çağırdığı İnönü imiş. Ben meydanlarda millete soruyorum, “ne halde siniz” diye. Cevap geliyor. ‘OHAL’deyiz.’ İşte Türkiye’yi bilerek vasatlaştırıyorlar. Rakibini de belirlemek istiyor: Cumhur başkanlığı seçiminde biz aday çıkaracağız, ben adayım. SP dahil herkes adayını çıkar malı. CHP de çıkarmalı. HDP de çıkaracak gibi görünüyor. Ben birinci tur önemli di yorum. Tayyip Bey çerçeveleme işinde ma hir. Bizi çerçevelemek istiyor. Düşmanını da kendi belirlemek istiyor. Onda da mahir. Amacı Kılıçdaroğlu’nu adaylığa zorlamak. Referandumda gördü ki cephe çok parça par ça çok olunca insicamı bozuluyor. Onun için tek cepheli yapıp rakibini de kendisi belirle mek istiyor. AKP’deki ödünç oyu alacağız: Biz bü tün partilerdeki ödünç oylara talibiz. En çok ödünç oy AKP’de var. AKP 2002’de yüzde 35 aldı, gerisi sonradan geldi. Şimdi 15 puanlık askıda oy var, biz bu askıda duran 15 puana talibiz. Onu oradan alacağız. Ülkeyi babasının evi gibi yönetiyor: Be yefendi babasının evi gibi ülke yönetiyor. Kendine göre seviyor, kendine göre dövüyor. Söyleyeceklerim bir siyasi parti lideri sözü gibi değil ama gerçeği de söylemeliyiz. Eğer ikinci tura CHP kalırsa şartsız şurtsuz des tekleriz. Eğer ikinci tura Beyefendi ile ben kalırsam şansımız yüzde 50 yüzde 50 olur. Biz isme dayalı ittifak yerine ilkeler platfor munu önemsiyoruz. İlkeler platformunun anayasasını hazırlayıp bunun etrafında il keler ittifakını kurmak da bunun bir parçası. l ANKARA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear