18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 2 Şubat 2018 16 Bu festival klasik müzikçiler için 7. İstanbul Uluslararası Opus Amadeus Oda Müziği Festivali, 19 Şubat 26 Mart tarihleri arasında zengin konser programlarıyla, dünyadan ve ülkemizden ünlü toplulukları ağırlamaya hazırlanıyor. 19 Şubat’ta günümüzde Almanya’nın en ünlü yaylı çalgılar dörtlülerinden olan Leipzig Quartet konseriyle başlayacak olan oda müziği şöleni, 26 Mart’ta İstanbul Deniz Müzesi’nde Türkiye’nin en popüler oda müziği topluluklarından CSO Cello Quartet konseriyle sona erecek. Festival kapsamında 11 ayrı etkinlik düzenlenecek. Leipzig Quartet, Ars Trio di Roma, Ombre et Soleil, La Sfera Armoniosa ve Johannette Zomer, Rezonans, Philia Trio, Quarter Bassoon Ensemble, Duo SeRa ve CSO Cello Quartet İstanbul’un birbirinden özel mekânlarında sahne alacak. Artisan Organizasyon tarafından düzenlenen ve sanat yönetmenliğini Mehmet Mestçi’nin yaptığı Opus Amadeus Oda Müziği Festivali, hakkında detayları www.opusamadeus.com adresinden bulunabilir. Assos’ta Marx Sempozyumu Felsefe Sanat Bilim Derneği’nin 18 yıl dır düzenli olarak gerçekleştirdiği Assos’ta Felsefe Sempozyumu bugün ve yarın, Assos Liman’ındaki Nazlıhan Otel’de yapılacak. Konusu “Doğumunun 200. Yılında Karl Marx” olarak açıklanan sempozyumda; Örsan K. Öymen, Baver Demircan, Eylem Doğan, Türker Armaner, Kerem Cankoçak, Doğan Göçmen, Kurtul Gülenç, Barış Parkan sunum yapacaklar. Felsefe Sanat Bilim Derneği Kurucu Üye ve Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Örsan K. Öymen, “2018 yılı içinde, felsefe tarihinin en önemli filozoflarından birisi olan Karl Marx adına, doğumunun 200. yılı vesilesiyle, dünyanın her yerinde birçok etkinlik düzenlenecek. Biz de bu yıl 23 Şubat ulusal kış etkinliğimiz ve 25 Temmuz’daki uluslararası yaz etkinliğimizi Karl Marx konusunda gerçekleştireceğiz. İngilizce olan yaz etkinliğimize dünya çapında önemli Marx uzmanları konuşmacı olarak katılacak” sözleriyle etkinlik hakkında bilgi verdi. Pembe Hayat Kuirfest sona erdi Pembe Hayat KuirFest, 2628 Ocak ta rihleri arasında İstanbul’da İDEA Kadıköy, Tasarım Atölyesi Kadıköy ve Tütün Deposu’nda takipçileriyle buluştu. Kuirfest, yedinci yılında hem dünyanın her köşesinden kuir sinema örnekleri ekrana getirdi hem de takipçileriyle birlikte mücadelenin bugününe ve geleceğine dair söyleşilere imza attı. Festival programında, her yıl olduğu gibi dünya festivallerinde dikkat çeken uzun metraj kurmaca yapımlar, belgeseller, sinema tarihine damgasını vuran kült yapımlar, Türkiye’den kuir filmler ve özel seçkiler yer aldı. Pembe Hayat KuirFest, yakın zamanda kaybedilen, feminist teorinin önemli isimlerinden Kate Millett’ı da tüm dünyada çok ses getiren kitabı “Cinsel Politika”dan kazandığı parayla çektiği “Üç Hayat (Three Lives, 1971)” ile andı. Sennur Sezer Ödülleri için başvurular başladı 2015 yılının Ekim ayında aramızdan ayrılan Sennur Sezer’in anısı ve mücadelesini yaşatmak için daha önce Gıdaİş Sendikası’nın düzenlediği “Sennur Sezer EmekDireniş Şiir ve Öykü Ödülleri” şairin anısını yaşatmak amacıyla bu yıldan başlayarak Manos Kitap ve Gıdaİş Sendikası’nca düzenlenecek. Ödüle katılım koşullar ise şöyle belirlenmiş: Ödüle daha önce dergilerde yayımlanmış olsa da kitap olarak yayımlanmamış ve daha önce herhangi bir ödül almamış öykü ve şiir dosyaları katılabilir. Ödül jürileri; şiir dalında ise Şükrü Erbaş, Orhan Alkaya, Nalan Çelik, Gülce Başer ve C. Hakkı Zariç’ten; öykü dalında Adnan Özyalçıner, Ayşegül Tözeren, Zeynep Uzunbay, Türker Ayyıldız ve Jaklin Çelik’ten oluşuyor. Son başvuru tarihinin 16 Mart olduğu ödüle dair ayrıntılı bilgi için [email protected] adresine veya 0546 42457 51 No’lu telefondan Zeliş Irmak’a başvurulabilir. dizi EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN İki çocuk, iki sandıkla yolculuk Marta Carlos, babaannesi, Konyalı... Dedesi o dönem Pek demiryolu’nda İtalyanlarla çalışan bir mühendismiş... Marta Carlos’un babaannesi 1920’li yıllarda Konya’dan geçerken bir şekilde baba iki sandık ve annesini görüyor ve âşık oluyor. Sonrası evlilik ve iki çocukları oluyor. Carlos’un babası ve halası... Yıl 1915 ve Carlos’un deyimiyle olmaması ge iki çocukla İstanbul Bakırköy’e göç reken hareketler başlıyor. Babaannesi 1920’li yıllarda iki sandık ve iki çocukla İstanbul Bakırköy’e göç ediyor. Babası ve halası şu anda hayatta değil ediyor. Babası ve halası şu anda hayatta Carlos’un. Babaannesine ait iki san değil Carlos’un. dıktan biri Carlos’un evinde duruyor. Sandığın üzerinde 1874 yazıyor. Babaannesi hiçbir zaman Yunanistan’a gitmek istememiş hem çetelerden Babaannesine ait iki sandıktan biri Carlos’un hem de gönderilmekten korkmuş ve İstanbul’a kaçmış. Carlos, “İki sandığı, babamı ve halamı alıyor ve yola çıkıyor. Dedem dö evinde duruyor. Sandığın üzerinde 1874 nemiyor... Mübadele olacak ama dön yazıyor. müyor. Babaannem tek kelime Rumca bilmezdi. Ben önce Türçeyi konuştum. Benim zamanımda anadilinin okuluna gitmek gibi bir mecburiyet vardı. Hrant Dink’ten bir Ermeni öyküsü... Zapyon’a gittim. Bir Rumca konuşuyordum felaket. Babaannem de okuma yazma yoktu ama çok bilge bir ka Carlos’un bir de artık aramızda olmayan Hrant Dink’ten dinlediği bir ‘Amerikan’dan bir papaz geliyor kökenleri sizin köyden Sonra Papaz ile aynı odada misafir etmişler Hrant’ı. Gecenin bir sa dındı ve 105 yaşında öldü. İstanbul’a hikâye var. Bu hikâye sadece mübadil Malatya’dan onu alacaksın si atinde uyanmış bir bakmış ki Pa halamı ve babamı alıp geliyor. Rivayete göre bir sandıkta altınlar varmış. Bakırköy eski adıyla Makriköy’de ev tutuyorlar. Soyadı kanunu geliyor. Bursa’ya gitmiş bir ara ve çok beğenmiş ve kocasının soyadını inkâr edip Bursalidis soyadını alıyor. Bizim evde bir Atatürk büstü vardı. Bizim aile Atakürk’e hayrandı. Ben küçüktüm Atatürk’ün büstünü görünce korkar ağlar lerin değil, Rum, Ermeni, Çerkes gibi bir çok toplumun başına gelen hüzünlü bir ayrılık yada buluşma hikâyesi... İnsanların birbirinden nasıl koptuğunu ve nasıl kimliklerini kaybettiklerini de gösteriyor bizlere. Carlos, “Çok iyi arkadaşımdı Hrant ve onunla telefonla son konuşan ben oldum malesef. Hrant yetimhanedeyken Ermeni Kilisesi’nin baş papazı diyor ki. zin köye götüreceksin.’ Papaz paz yanında yok. Aklı gitmiş şöyle vaktiyle Amerika’ya gitmiş... Gi bir etrafına bakmış. Ocağın yandığı diyorlar beraber Malatya’ya. odadan sesler duymuş, odaya doğ Geziyorlar ve geri dönecekler ru yönelmiş, biraz dinledikten son İstanbul’a. Tam otobüs durağın Hrant Dink ra gözyaşları içinde içeri girmiş. da beklerken köyün imamı gel Bakmış ki Papaz ile Hoca ocağın miş yanlarına. ‘Dünyada bırakmam sizi’ önünde ağlayarak oturuyorlarmış. Çünkü demiş. ‘Amerika’dan gelmişsiniz. Köyü onlar Kardeşmişler”... müze şeref verdiniz. Muhakkak bu gece Bu gerçek hikayeler gibi çok öykü var ben sizi misafir edeceğim’ demiş. Gitmiş Carlos’un şahit olduğu ve duyduğu... ler mütevazi küçük bir ev ocak yanıyor Carlos’un dediği gibi “malesef çok acı muş, imamın karısı yemekler hazırlamış. ama gerçekler”... dım. Halamın bir tane kırmızı ceketi vardı. O ceketini giydi okul, halamın yanına bahı hiç unutmuyorum olayları duy pıyor sonra ikinci evlilik, Bir kızı ve rirse büstün olduğu odada uyu giderdim. Tabii renli yabiliyordum. Ben bu olayı hayal gibi hatırlıyorum ama halam ve babaannem hep anlatır anMnaertaannCeasrilyolse,... renkli çok güzel kumaşlar, aynanın karşısında oyun oynar dı. Bir de kapı çalar büstün kafa dım. Bir gün babaannem bana ‘çekil sına bir örtü atar ve kapıyı öyle açar oradan her zaman başarının ve görün dı babaannem. Gün de beş vakit na tünün iki adım arkasında duracaksın’ maz kılar Türkçe sözlü Meryem Ana demişti, unutmuyorum” diyor. İsa Peygember ben de arkasında ona Carlos’un bir de unutamadığı 67 eşlik ederdim” diyor. Eylül olayları var. Carlos, “O zaman Carlos’un halası o zamanların meş Aydede Caddesi Talimhane’de oturu hur ‘Terzi Afro”suymuş. Rum hasta yorduk şimdi otel oldu Ariel Apartma nesinde haftada bir gün gönüllü hem nı vardı. O olaylarda biz Büyük ada şirelik yapıyormuş. Halasının terzi daydık. Her sene çok tepede bir ev ki muş her yer karışık, eve geri geldiğinde olanları anlattı ve korkudan titriyordu. Annemin babası dedem hukukçuydu ve Kuruçeşme’de çok büyük bir arazisi vardı. Varlık Vergisi’nde onu aldılar. 67 Eylül olaylarında ben 10 yaşındaydım. Kıyamet kopuyor, mezarlıklar açılmış, ölüler çıkarılıyor. Büyükadada’daki kilise kalmadı. O ara dayımın yakın arkadaşı Arni sık sık Türkiye’ye geliyordu ve o olaylar da buradaydı. Film makinesi vardı ve bütün o Beyoğlu’nu, mezarlıkları fil torunları var. Hayatında çok hikayeler duyduğu nu ve çok olaya şahit olduğunu söylüyor Carlos ve ekliyor. “Bir meme vakfının yemeği Selanik’te bir manastıda yapılıyor. O gün büyük bir davet yapıldı, dünyanın her yerinden doktor ve meme kanserinden kurtulmuş kişiler geldi. Gittik davete. Baş rahibe, bütün gün oturur onun bir altı muhavini her şeyi organize eder. Yemekte bir kıyamet kopuyor anlamadık ne oluyor. İngiltere Vakfı’ndan gelen kadın baş rahibe dükkânında küçükken oynadığı oyun ralardı babam. Annemin çok korkak me çekti. Bir gün dayımlardayız per ile kardeşmiş. Buradan giderken onu ları ve bir gün babaannesinin ona bu bir yapısı vardı gök gürlese yatağın al de kuruldu orada seyrettim olanları o bırakmışlar. Birbirlerini görünce anlı lunduğu nasihatı hiç unutmuyor Car tına saklanırdı. Her sabah bisikletiyle yüzden aklımdan hiç gitmiyor” diyor. yorlar ve öğreniyorlar. Yaşadıkça bun los, “Cumartesi günleri yarım gündü ekmek ve gazete almaya giderdi. O sa Carlos, genç yaşında bir evlilik ya larla karışılaşıyorsunuz” diyor. İNSANLAR GİDER KÜLTÜRLER KALIR Aydoğan Hepdemirgil, mübadil bir ailenin çocuğu... Anne ve baba tara gelen Rumlar buraya yerleştirilmişler, bu sebeple bu isim konulmuş. fı 1920’li yıllarda Selanik’ten gel Hepdemirgil, “Köye gi mişler, onlar ve çok sayıda akra riş yaptığımızda gördükleri baları toplu olarak İzmir’in Buca miz, bizi hem şaşırttı hem de ilçesine yerleştirilmişler. Anne duygulandırdı. Yaylacık’a gi annesi Nebile’nin nüfus kaydın rer girmez yolun iki tarafında da 1914Selanik, babasının babası sıraya kasap dükkânları vardı. Mustafa’nın 1909Yaylacık (Sela Hemen otobüsü durdurduk, nik yakınlarında bir köy) doğum kasap dükkânlarından birine lu olduğu yazıyormuş. Buca’da girdik .Meğer burada da hay yerleştirildikleri mahalleye, vancılık yapılıyormuş ve ka Selanik’te yaşadıkları köyün adını saplar meşhurmuş, Selanik’ten vermişler “Yaylacık”. et almaya geliyorlarmış. Sela Yaylacık Mahallesi’nde yakla nik’teki Yaylacık’ın meydanı şık 100 yıldır, Selanik’in çeşitli köylerinden mübadele sonucu gelenler yaşıyor. Bu neden Hepdemirgil’in, Selanik doğumlu dedesi Mustafa, babaannesi Fatma ve dedesinin annesi Fatma. na ilerlediğimiz de, cins güvercinlerin satıldığını gördük. Orada da gürvercin besleme le, birbirlerinden kopmamış merakı varmış. Anladık ki, in lar ve geleneklerini yaşatıyorlar. kurduk, derneğimiz halen faaliyette, sanlar gitmiş ama kültürler Selanik’te hayvancılık ve tarım ile uğ 600 kadar üyesi var” diyor. yaşamaya devam etmiş” diyor. raşan Yaylacıklılar, Türkiye’ye gelince 2010 yılında, büyük özlem duy Neo Kalkedon’ya da oturdukları bir de aynı işe devam etmişler. dukları ve merak edilen atalarının kafede yanlarına hâlâ Türkçe konu Hepdemirgil, “Yaylacık’taki kasaplar Selanik’te yaşadıkları yerleri görmek şan, Türkiye’de bıraktıkları evlerine, İzmir’de meşhurdur, hatta mahalle üzere, dernekleri Selanik’e bir gezi komşularına özlem duyan epeyce nin hemen aşağısındaki meydanın adı düzenlemiş. Hepdemiroğlu, “Gezimi yaşlı Rum gelmiş. Sarılıp, kucaklaş , çevresindeki kasapların çokluğu ne zi bir otobüs ile yaptık, mahallemizde mışlar... “Gözler doldu” diyor Hep deni ile ‘Kasaplar Meydanı’ dır. Mahal yaşayanların atalarının Selanik’te ya demirgil ve ekliyor, “Bizi Türklerden lenin gençleri de ‘kuş uçurma’ ya me şadıkları köylerin tümünü ziyaret et kalan minaresi yıkılmış bir cami ka raklıdır. Gençler, son zamana kadar tik; Yaylacık, Kayalar, Drama, Karafer lıntısına götürdüler, herkes oradan evlerin çatılarında cins güvercinler ye, Kara Ömerli, Kozana. Tabii önce toprak aldı, Türkiyedeki atalarımı besler ve güvercinleri uçururlar. 2005 likle, hemşehrisi olmaktan gurur du zın mezarlarına serpmek için... On yılında, Yaylacık Mahallesi’nde yaşa duğumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün ları da Türkiye’ye, Buca’ya davet et yan Selanik mübadilleri olarak, kültü Selanik’teki evini ziyaret ettik” diyor. tik” diyor. Kültürlerin insanları gö rümüzü yaşatmak ve dayanışma için Selanik merkezden, yarım saat rünmez bağlarla bağladığını söyle de olmak amacı ile ‘Selanik Türkle uzaklıktaki Yaylacık köyünün adı “Neo yen Hepdemirgil, “Bu bağların kolay ri ve Buca Yaylacıklılar Kültür ve Da Kalkedonya” yani “Yeni Kadıköy”imiş; kolay kopmayacağını da yaşayarak yanışma Derneği’ adında bir dernek mübadelede İstanbul Kadıköy’den gördük” diyor. Aylin Kumbaracıoğlu ve yanda anneannesi Refika Hanım. Karaferya ve Selanik... Aylin Kumbaracıoğlu İzmir Devlet Tiyatrosu’nun usta oyuncuların dan... Kumbaracıoğlu ile Nurdan Tümbek Tekeoğlu’nun “İki Yaka Yarım Aşk” adlı kı sa filminin çekimlerinde İzmir’in Ambarse ki köyünde tanışmıştık. Üçüncü kuşak müba dil olan oyuncu ile şimdi ailesinin hikâyesini dinlemek için buluştuk. Kumbaracıoğlu, “An neannem Selanik doğumlu, mübadele zama nı İzmir’e gelmişler. Çocukluğumuz, annean nem Refika Hanım’dan Selanik türküleri din leyerek geçti” diyor. Sabah erkenden uyanan Refika Hanım, bir yandan cezvesini manga la sürer, bir yandan da Selanik türküleri söy lermiş. Gözleri dolu dolu kahvesini yudumlar ken derin bir ‘ahh’ çekermiş. Kumbaracıoğlu, “Dedem Mustafa Şemi, o da Karaferya’dan Çeşme’ye gelmiş bir mü badil. Yıllar sonra Çeşme’deki akrabalarımı zı bulunca nasıl kucaklaştık ve kurulan sı cak samimi aile bağlarımız oldu. Daha kavu şamadığımız, sarılamadığımız akrabalarımız suyun öteki yakasında kaldı belki de, kim bi lir” diyor. Yurtsuz olmak, vatansız olmak dü şüncesi bile korkunç diyen oyuncu, “Dedem rahmetli ketummuş anlatmazmış; mübadele de Çeşme’ye yerleştiğini biliyoruz daha sonra Salihli’ye geçiyor, kendi gibi mübadil olan an neannemle evleniyor. Daha sonraki yıllarda anneannemi kaybettikten sonra büyük tey zem dedemin geçmişini araştırmaya başla dı ve Çeşme’de diğer akrabalarımızı bulduk. Karaferya’dan gelmişler. Remziye Teyze, ben Türkiye’ye gelirken gemide doğmuşum di ye anlatırdı, çoğunu yitirdik ve nice anı, nice iki yaka yarım yaşanmışlıklar da onlarla gitti” diyor. BİTTİ C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear