23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
DUNYA Perşembe 15 Şubat 2018 ‘Askerini Macron’dan Suriye’ye ‘kimyasal’ tehdidi ratının bu iddiaları destekleyecek kanıtlara sahip olmadığını da ekledi. Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdat ise Suriye hüküme Macron Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, eğer Suriye’de sivillere karşı kimyasal silah kullanıldığı ispatlanırsa Suriye’ye saldırı düzenleyeceklerini söyledi. Başkent Paris’te gazetecilere açıklamalar yapan Macron “Kimyasal silahlar konusunda kırmızı çizgilerimiz belli ve bir kez daha bu kırmızı çizgileri teyit ediyorum” dedi. Macron, Fransız istihba tinin kimyasal silah kullandığı iddialarını yalanladı. Suriye ordusunun hiçbir zaman kimyasal silah kullanmadığını ve daha önce BM denetiminde imha ettiği için şu anda da zaten kimyasal silaha sahip olmadığını savunan Mikdat, “Bu tür silahların kullanılmasını kime karşı olursa olsun ahlaksızca ve kabul edilemez olarak nitelendiriyoruz” dedi. dishab@cumhuriyet.com.tr çek’ polemiği nilgun@cumhuriyet.com.tr 13 PENTAGON AÇIKLAMASI ‘Sınır güvenliği fonu Lübnan ve Ürdün’e’ ABD Başkanı Donald Trump’ın onay için Kongre’ye gönderdiği 2019 bütçe teklifinde “IŞİD karşıtı misyona ilişkin sınır güvenlik ihtiyaçları” için 250 milyon doların kullanımına ilişkin ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) açıklama geldi. Ankara’nın terör örgütü saydığı YPG’nin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) bağlı güçlerin eğitilerek 30 bin kişilik bir Sınır Güvenlik Gücü (SGG) oluşturma planı geçen ay AnkaraWashington hattında krize neden olmuştu. 250 milyon dolar, Ankara’nın sert tepki gösterdiği sınır güvenlik gücü için ayrılan para olarak yorumlanmıştı. Al Monitor’ün haberine göre ilk açıklamasında “sınır güvenliği fonunun” Suriye’deki ABD müttefiklerine aktarılacağını belirten Pentagon, daha sonra bütçedeki “sınır güvenliği” kaleminin IŞİD’e karşı sınırlarını korumaları için Lübnan ve Ürdün hükümetlerine aktarılacak tutarı gösterdiğini savundu. Bütçeden SDG’ye “eğitdonat” için 300 milyon dolar ayrıldığı da gündeme yansımıştı. Al Monitor’a konuşan Pentagon Sözcüsü Adrian RankineGalloway, “eğitdonat”ın Türkiye’ye tehdit oluşturmayacağını öne sürerek, “Bu yeni bir ordu ya da geleneksel sınır muhafızları gücü değil. Bu eğitim ve bu güçler IŞİD’in yenilgiye uğratılması, istikrar çalışmalarının sürdürülmesi, BM destekli Cenevre barış görüşmelerini destekleyecek şartların yaratılması yönündeki amaçlarımız ile uyumludur” açıklamasını yaptı. ‘AB Suriye’de başarısız oldu’ Bu yıl 54’üncüsü düzenlene cek olan Münih Güvenlik Konferansı’nın başkanı Wolfgang Ischinger, Suriye krizinin çözümü konusunda Avrupa Birliği’ne (AB) eleştirilerde bulundu. Yarın başlayacak olan konferans öncesinde Alman Bild gazetesine konuşan Almanya’nın Birleşmiş Milletler nezdindeki eski daimi temsilcisi Ischinger “500 milyonluk nüfusu temsil eden ve birçok ülkenin en önemli ticari ortağı olan AB dış politikada ve Ortadoğu politikasında başarılı olamamıştır” ifadelerini kullandı. AB’nin karar alma süreçlerini eleştiren Ischinger, her devletin vetosuyla dış politika adımları Ischinger nı frenleyebildiği AB’nin uluslararası krizlerin çözümünde “sadece yardımcı rol oynayabileceğini” söyledi, kararların çoğunluk oyuyla alınması gerektiğini vurguladı. Avrupa ordusu kurulmasının önemine vurgu yapan Alman diplomat bunun için de Almanya’nın gayri safi yurtiçi hasılasının en az yüzde 1.5’ini savunmaya ayırması gerektiğini belirtti. IŞİD militanlarının yargılanmasında anlaşamadılar Brüksel’de dün başlayan NATO Savunma Bakanları zirvesi öncesinde salı günü Roma’da düzenlenen IŞİD’le Mücadele Uluslararası Koalisyonu Savunma Bakanları Toplantısı’nda 14 ülkenin savunma bakanları Suriye’de yakalanan yabancı IŞİD militanlarının nasıl yargılanacağını ele aldı. Toplantıya ABD ile Fransa arasındaki görüş farklılığı damga vurdu. ABD Savunma Bakanı James Mattis IŞİD’lilerin geldikleri ülkede yargılanmaları gerektiği tezini savunurken, Fransız ve Britanyalı yetkililer ise yakalanan IŞİD’lilerin “yerel makamlarca” yargılanması gerektiği görüşünü ifade etti. Mattis toplantı sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada konunun çözüme kavuşturulamadığını, ancak görüşmelerin süreceğini belirterek, IŞİD’lilerin ülkelerine gönderilmeleri dahil bazı adımlar üzerinde çalışıldığını kaydetti. Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli’nin ise toplantıda, Türkiye’nin terör örgütleriyle mücadelede uluslararası toplumdan beklentilerini vurguladığı belirtildi. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson İran’a ‘Suriye’den çekilme çağrısı’ yaptı. Tahran’dan ise ‘asıl siz çekilin’ yanıtı yükseldi IŞİD sonrası dönemde siyasi çözümden çok, büyük güçlerin sahadaki kuvvetlerinin tartışıldı Suriye’de ordu güçlerinin kuşatması altında bulunan muhaliflerin kontrolündeki Doğu Guta’ya haftalar son ğı Suriye’de bu kez de Washington ile Tahran arasında askeri varlık polemiği yaşandı. Ortadoğu ziyareti kapsamında Ürdün’de bulunan ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, geçen hafta İsrail’in gerilim yaşadığı İran’a silahlı kuvvetlerini ve milislerini Suriye’den çekmesi çağrısında bulundu. Ürdünlü mevkida ra ilk kez yardım konvoyu ulaştı. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi’nden (OCHA) yapılan açıklamada, 400 bin sivilin yaşadığı Doğu Guta’ya 28 Kasım’dan beri ilk kez yardım ulaştırıldığı duyuruldu. Açıklamaya göre yaklaşık 7 bin kişiye sağlık ve yiyecek yardımı yapıldı. şı Eyman Sefadi ile Amman’da bir araya gelen ABD Dışişleri Bakanı, İsrail ile Suriye’deki İran askeri varlığı ve Şam’a bağlı güçler arasında yaşanan askeri gerilimden fazlasıyla endişe duyduklarını söyledi. İran’ın silahlı kuvvetlerini ve milislerini Suriye’den çekmesi gerektiğini savundu. Tillerson’un Amman’da Suriyeli muhaliflerle de bir araya geldiği bildirildi. Bu arada Tillerson, gelecek beş yıl boyunca Ürdün’e yıllık yaklaşık 1.3 milyar dolar Öte yandan Şam’da bir basın toplantısı düzenleyen Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdat, “Ordu Suriye’ye saldırı düzenleyen her savaş uçağını düşürecektir’’ dedi. Mikdat, “Suriye’nin kuzeyindeki Araplar ile Kürtlere ‘birlik olup Türk güçlerine direnmeleri’ çağrısı” yaptı. ABD ile bazı Arap ülkelerinin Suriye hükümet güçlerinin ilerleyişini önlemek için IŞİD’e destek ver diğini, ABD’nin yüzlerce IŞİD militanını Rakka ve Deyr ez Zor’dan tahliye ettiğini öne süren Mikdat, “Birleşmiş Milletler’i (BM), ABD’nin, BM’nin hedefleri ve ilkeleriyle çelişir şekilde, Suriye’nin toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını tehdit eden, Suriye halkını yok etmeyi amaçlayan icraatlarını ve eylemlerini soruşturmaya çağırıyoruz’’ ifadelerini kullandı. ABD yardımını öngören bir anlaşma imzaladı. ‘Suriye’deki Rusya vatandaşlarının ordusuyla ilgisi yok’ Tillerson’ın çağrısına Tahran’dan yanıt ise gecik Rusya, ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalis bir dezenformasyon” ifadelerini kullandı. Bu yonun 7 Şubat’ta Suriye’nin Deyr ez Zor bölge arada Pentagon, 10 Şubat günü bir ABD İnsan medi. Ülkenin dini lideri Ali sinde düzenlediği bombardımanda Suriye hü sız Hava Aracı’nın (İHA) Deyr ez Zor’un güne Hamaney’in başdanışmanı Ali Ekber Velayeti İran’ın Suriye’deki askeri varlığının “Şam’ın davetine dayandığını ve meşru olduğunu” be kümeti için savaşan çok sayıda paralı Rus askerinin öldüğü iddialarını yanıtladı. Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, Suriye topraklarında Rusya vatandaşlarının bulunabileceğini ancak bu kişilerin Rusya ordusuyla ilişkili olmadığını söyledi. Peskov, Rusya vatandaşla yinde yer alan Tebiye köyü yakınlarında koalisyon askerlerinin de bulunduğu alana ateş açan bir Rus yapımı T72 tankını vurduğunu duyurdu. Business Insider’a konuşan Pentagon Sözcüsü Adrian Rankine Galloway, “tankın koordinasyonlu bir şekilde SDG ve koalis lirtti ve Şam onayı almayan rının ne olursa olsun Rusya vatandaşları ola yon danışmanlarının bulunduğu konumlara ABD’nin Suriye’yi terk etme rak kaldığının da altını çizdi. Rusya Dışişleri dolaylı atış yaptığını ve koalisyon mevzileri si gerektiğini savundu. Bakanlığı’ndan bir kaynak ise “iddialar klasik nin tankın menzilinde olduğunu” kaydetti. Slovenya’da öğretmenler greve çıktı Slovenya’da öğretmenler, ücretlerinin iyileştirilmesi için bir günlük greve gitti. Yaklaşık 38 bin öğretmenin katıldığı grev nedeniyle dün birçok okul kapalıydı. Ljubljana kentinde ise ül kedeki en büyük öğretmenler sendikası olan SVIZ’nın çağrısıyla kitlesel eylemler düzenlendi. Yaklaşık 15 bin kişinin katıldığı eylemlerde öğretmenler, “Eşit işe eşit ücret” yazı lı dövizler taşıdı. SVIZ sözcüsü Sandi Modrijan, Reuters’e yaptığı açıklamada, “Öğretmenlerin kamu kurumlarında çalışan memurlarla aynı ücreti alabilmesi için ücretlere ortalama yüzde 10 zam yapılmasını talep ediyoruz” diye konuştu. Netanyahu’dan hodri meydan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, iki ayrı davada “rüş da şu ana kadarki en büyük belirsizlikle karşı karşıya olan Netanya vet, yolsuzluk ve güveni kötüye hu, istifa etmesi gerektiği yönünde kullanmakla” suçlanması yönün ki çağrılara, “Koalisyonun sağlam de savcılığa tavsiye veren polise ve olduğu konusunda sizi temin ede rip veriştirdi. Tel Aviv’de rim. Ne ben ne de başkala ki bir konferansta konuşan rı seçime gitmeyi planlıyor. Netanyahu, kendisi hakkın İsrail halkının yararı için daki polis belgesini “taraf görev süresinin sonuna ka lı” olarak niteledi ve “delik dar çalışacağız” sözleriyle lerle dolu bir İsviçre peyni yanıt verdi. Polis belgesin rine” benzetti. Hakkındaki de yer alan Hollywood ya iddialar nedeniyle 12 yıllık pımcısı Arnon Milchan’dan başbakanlık görevi boyun pahalı hediyeleri rüşvet ca siyasi geleceği konusun Netanyahu olarak aldığı yönündeki suçlamaya da değinen Netanyahu “(Belge) Milchan ile aramdaki 20 yıllık dostluğu göz ardı ediyor. Göreve gelmeden önce birbirimize hediyeler verdik” dedi. İsrail Başbakanı aldığı hediyelerin değerinin 1 milyon şekele (280.000 dolar) ulaşması için polis tarafından “şişirildiğini” de iddia etti. Netanyahu aleyhine iddianame hazırlanıp hazırlanmayacağına savcılık karar verecek. Kararın birkaç hafta içinde alınabileceği gibi birkaç aya kadar da uzayabileceği belirtildi. Zuma istifaya direniyor Güney Afrika’da iktidar partisi Afrika Ulusal Kongresi’nin (ANC) istifa etmemesi halinde gü ven oylamasıyla gönderme yönün de ültimatom verdiği Devlet Baş kanı Jacob Zuma “İstifa etmem için hiçbir sebep yok’’ diyerek çağrıla Zuma’nın 2019 genel seçiminden evvel koltu rı reddetti. Dün devlet televizyo ğu bırakmasının talep edilmesinin nedenle nu SABC’yle bir söyleşi veren Zu rinden biri de Gupta ailesiyle ilişkileriydi. ma, ‘“Bu konuyu gündeme getirme leri bana yapılan büyük bir adalet le, Zuma’ya herhangi bir son tarih veril sizlik. Bana bunun için hiçbir sebep gös mediğini savunmuştu. Öte yandan po termediler” dedi. Zuma, “haziran ayın lisin Zuma bağlantısını kullanarak yol dan sonra görevi bırakmayı teklif ettiği suzluk yapmak ve siyasi nüfuz elde et ni, ama ANC’nin konunun üzerine böy mekle suçlanan Hindistan kökenli Gupta le gitmesini kabul edemeyeceğini” söy ailesinin Johannesburg’daki evine bas ledi. Partinin pek çok yolsuzluk iddia kın yapması, Güney Afrika liderinin et sının hedefinde olan Zuma’ya görevi bı rafındaki “çemberin daraldığı” yönünde rakması için 48 saat süre tanıdığı yö yorumlara yol açtı. Baskında üç kişinin nündeki haberler basına yansımıştı. An gözaltına alındığı, iki kişi için yakalama cak ANC Genel Sekreteri Ace Magashu emri çıkarıldığı belirtildi. İsrail’den ‘soykırım tasarısına’ ret İsrail parlamentosu, 1915 olaylarının “Ermeni soykırımı” olarak tanınmasını öngören yasa tasarısını reddetti. Jerusalem Post gazetesinin haberinde, “Knesset (İsrail parlamentosu), Yeş Atid partisi temsilcisi Yair Lapid tarafından desteklenen ‘Ermeni soykırımı’nı tanıma tasarısını oylamayla reddetti” denildi. Habere göre Lapid, Holokost’u yaşayan halkı temsil eden parlamentonun 1915 olaylarını “Ermeni soykırımı” olarak tanımaması ve anma gününü tayin etmemesi için hiçbir nedeni olmadığını söyledi. İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Tsipi Hotoveli, “Ülkemiz, karmaşıklığı ve diplomatik sonuçları ve ayrıca belirgin siyasi doğası nedeniyle bu konuda resmi duruş sergilemeyecek” dedi. Gazete, daha önce Knesset Başkanı Yuliy Edelşteyn’in da hükümeti tutumunu değiştirmeye çağırdığını hatırlattı. Stalin’in Ölümütalin öldüğünde 13 yaşındaydım” diyerek anlatıyor “Stalin’in Ölü“Smü” filminin Moskova’da kaçak gösterisine giden Ruslardan biri: “Bize vaktiyle Stalin’in tanrı olduğunu söylemişlerdi. Gorbaçov göreve gelince onun bir katil olduğunu ilan ettiler. Şimdi (Putin yıllarında) bize yeniden ne büyük olduğunu anlatıyorlar!” Tıpkı bizde olduğu gibi, tarihin asla geçmediği, mütemadiyen araçsallaştırıldığı ve dünün bugünle, bugünün dünle karıştırıldığı ülkelerde; “tarih” kil gibi, kimin eline geçerse ona göre şekillendiriliyor. Dünyanın en kanlı diktatörlerinden biri olarak nam salan Stalin örneği, tipik bir misal. Yaşadığı dönemde kendisi “tanrı” gibiymiş. Ama daha Gorbaçov’a kadar kalmadan, Stalin’in hemen arkasından gelen Kruşçev döneminde bile Stalin’in “despotlukları”, “beyaz sayfa açmak” adına (meşhur 20. Komünist Parti kongresinde!) afişe edilmiş. Stalin’in kimliği özetle aslında kendi ülkesinde bir sır değil. Çoktan deşifre olmuş. Ama gelin görün ki “diktatör” bugün ülkesinde yeniden kahramanlaştırılıyor. 2010’lara girerken bunu Moskova’ya son gittiğimde fark etmiştim. Ortalık Stalin hayranlığından geçilmiyordu... Masallaşan tarih İşin garibi, Stalin hayranlığı ile Sovyet devriminin yıktığı son Çar II. Nikola hayranlığının atbaşı gitmesiydi. Burnunun ucunu, yaklaşan Sovyet devrimini göremeyen, Rasputin’in elinde oyuncak olan son Çar, Çarlık döneminin görkemi ile özdeşleşirken; Stalin de gulaglarıyla değil, II. Dünya Savaşı’nda zafer kazanan ve Sovyetler’i “süper güç” yapan kahraman olarak anılıyordu. Dünya siyasetinde tekrar Rusya’yı “süper güç” kılmak isteyen Putin, şimdi bu nedenle Stalin’in anısını temize çekiyor. Okul kitaplarından Stalin’in suçları temizleniyor. O dönemi yaşamamış, hafızası zayıf Ruslar arasında yepyeni bir Stalin popülaritesi pompalanıyor. Öyle ki yapılan kamuoyu yoklamalarında Stalin, Rusya’yı bırakın, dünya tarihinin gelmiş geçmiş “en müstesna şahsiyeti” olarak işaretleniyor. Tarih bu kerte alakart bir seçicilik ve propagandayla tekrar dizayn edildiğinde, Napolyon’un dediği gibi kolayca “masal” kıvamına getirilebiliyor. Tüm bu nedenlerle bu kışın işte en konuşulan filmlerinden olan “Stalin’in Ölümü”, biriki kaçak gösterim dışında, Rusya’da vizyona giremedi. Putin ve çevresi, Sovyet döneminden sonra ilk kez bir filme yasak koydu. Filmin ne denli hassas bir damara girdiğini buradan hesap edin. Filmin “tarihi sembolleri ayakaltına aldığını” iddia eden ve işi, yapıtın “Rus karşıtı bir Batı komplosu” olduğunu söylemeye dek vardıran Kremlin’e yakın kültür çevreleri ile Duma’nın temsilcileri; yaşadığımız internet çağında bu acayip “yasak kararını” aldırmayı başardılar. ‘Terörist doktorlar’ ‘gulag’a gidince Bunca büyük patırtının ardından filmi görmek farz oldu. İtalya’da vizyona girer girmez önüme çıkan ilk sinemada “Stalin’in Ölümü”nü izledim. Rahatça sezonun en iyi filmlerinden biri olduğunu söyleyebilirim. Mizahı süper. Konunun Rus düşmanlığı ile alakası yok. Yalnız “diktatörlük” hicvedilmiş. Ve sonuna dek “iktidar yalakaları” ti’ye alınmış. İlk sahne bir Mozart konseri ile açılıyor. Meğer Stalin, Mozart’ı çok severmiş. Stalin ani kararla konser salonuna telefon edip bu konserin bir kaydını istiyor. Bitmekte olan konserin ise kaydı yok, yapılmamış. Yetkililerin korkudan eli ayağı dolaşıyor. Sokaktan rastgele adam toplayıp boşalan salonu tekrar dolduruyorlar. Piyaniste yeniden çalması için “rüşvet” veriyorlar. Namlu ucunda yeni bir orkestra şefi bulup getiriyorlar. Kayıt yapılıp Stalin’e ulaştırılıyor. Ama Stalin bunu dinleyemiyor. “Küt”, beyin kanamasından düşüp yere seriliyor. Bundan sonrası ayrı pantomim... “Doktor çağıralım!” dendiğinde.. çağrılacak doktor bulunamıyor. Çünkü bu sahiden olmuş! belli başlı doktorların hepsi, “Siyonist terör örgütü üyeliğinden” ya hapse tıkılmış ya gulaglara gönderilmiş. Nihayet diktatörün ölümü kesinleştiğinde, bu defa da çekirdek kadroda, kıyasıya iktidar kavgası başlıyor. İç kabinede kimse birbirine güvenmiyor, herkes birbirinden nefret ediyor ve herkes ikbal peşinde koştuğundan kimse Stalin’in ölümüne üzülmüyor. Korku imparatorluğunu, iktidar yalakalığını ve ikiyüzlülüğünü “mizahla” bundan iyi anlatan bir film olamaz. Mutlaka görün. NSA binasına saldırı paniği ABD’nin Maryland eyaletinde bir aracın Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) binasına girmeye çalışması sonrası silah sesleri panik yarattı. Yetkililer güvenlik görevlilerinin araca ateş açtığını açıkladı. Terörizm bağlantısı bulunmadığı belirtilen olayda araçtaki üç kişinin gözaltına alındığı, aralarında gözaltına alınanlardan birinin de olduğu üç kişinin ise yaralandığı duyuruldu. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear