26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
KULTUR Gümüşlük’te ‘Yaz(ı) Kampı’ Eğitmen, danışman ve yazar Yasemin Sungur tarafından düzenlenen; Latife Tekin, Mine Söğüt ve Hakan Akdoğan’ın konuşmacı olarak katıla cağı, “Yaz(ı) Kampı”, 1824 Eylül tarihlerinde Tekin’in Bodrum’da kurduğu Gümüşlük Akademi’de gerçekleşecek. Tekin’in “Dil ile Karşılaşmak”, Söğüt’ün “Yazıyla Yüzleşmek” başlıklı konuşmalar gerçekleştireceği kampta, Akdoğan ise “Yaratıcı Yazının Olanakları” üzerine konuşacak. Perşembe 7 Eylül 2017 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK kultur@cumhuriyet.com.tr Ah şu Arguvan havaları 15 Geçen yıl Unesco’nun ‘Somut Olmayan Kültür Mirası’ listesine alınan Arguvan türkülerinin belgeseli çekiliyor. ‘Etek Sarı: Arguvan’ adlı belgeselde Arguvan havaları üzerinden ilçe anlatılacak Geçen yıl Unesco’nun “Somut Olmayan Kültür Mirası” listesine alınan Arguvan türkü leri (Arguvan havaları) belgesele konuk olu yor. 2015 yılında “Bir Tatlı Huzur: Opera” adıyla Türkiye opera tarihi üzerine bir bel CEREN ÇIPLAK gesel çalışması yapan Devrim Çiftçi, bu kez Arguvan türküleri üze rinden Malatya’nın Ar guvan ilçesini anlatacak. Adını “Etek Sarı, sen Etekten Sarı sın” adlı Arguvan türküsünden alan “Etek Sarı: Arguvan” belgeselinin çekimlerine başlayan Çiftçi, “İşlenen türküleri, ağıtları hikâyeleri ile anla tarak ait olduğu dönemin duygusu nu aktarmak istiyorum. Hâlâ yaşa yan âşık ve dedelere ulaşarak, onla rın sazı sözüyle âşık geleneğini ge lecek kuşaklara göstermeyi ve kay da hiç alınmamış türkülerin payla şılmasını sağlamayı amaçlıyorum” diyor. Çiftçi, Arguvan türkülerinin, Ana dolu kültürü içerisinde gerek melo dik yapısıyla gerekse ağız kullanımı ile büyük bir öneme sahip olduğunu vurguluyor: “Arguvan ağzı denilince akla ilk gelen uzun havalar olsa da 2015 yılında “Bir Tatlı Huzur: Opera” adıyla Türkiye Opera tarihi üzerine bir belgesel çalışması yapan Devrim Çiftçi, bu kez Arguvan türküleri üzerinden Malatya’nın Arguvan ilçesini anlatacak. Arguvan ağzı kırık havalar, deyişler, semahlar, duvazlar; demeçevirme türküleri de Arguvan ezgileri içerisinde önemli bir yer ediniyor. Arguvan ağzı havalar TRT repertuvarında ve konservatuvarlarda da yer alıyor. 2002 yılı itibarıyla, Arguvan yöresine ait 91 türkü TRT repertuarına alındı. Konu üzerine çalışmalar yürüten akademisyenlerin söylemine göre, kayıt altına alınamamış çok sa yıda ezgi mevcut.” Çiftçi, “Arguvan ezgileri de Anadolu’nun başka başka köşelerinde yaşamış büyük ozanlardan etkilenmiştir. Pir Sultan Abdal, Karac’ oğlan, Dadaloğlu, Kul Himmet, Emrah, Hatayi, Âşık Veli, Âşıki, Esiri, Derviş Muhammet, Âşık Hasan Hüseyin Orhan, Âşık Seyit Meftuni, Âşık Bektaş Kaymaz, Âşık Yoksuli ve daha birçok ozan Arguvan’da de yişleriyle, türküleriyle özümsenmiş, onların şiirlerinin dizelerinden etkileşimler doğmuş, bu da türkülerin gelenekselliği içerisinde zenginleşerek kuşaklara aktarılmıştır” diyor. Çiftçi, belgeseli, âşıkların ve Arguvan halkının anlatımları üzerinden sürdürecek, konu üzerine çalışma yürütmüş akademisyenlerin ve müzikologların anlatımı ile de zenginleştirecek. Datça’da ‘Sanatça’... Ressam Selçuk Uçku’nun Güzel Sanatlar Birliği Resim Derneği üyesi sekiz sanatçıyla birlikte düzenlediği “Sanatça, Datça” başlıklı resim sergisi, cumartesi günü 19.00’da Datça Belediyesi Liman Sanat Galerisi’nde gerçekleştirilecek. Yüz yılı aşkın bir süredir etkinliğini sürdüren Güzel Sanatlar Birliği Resim Derneği, 1909 yılında “Osmanlı Ressamlar Cemiyeti” ismiyle kurulmuştu. Ülkenin en köklü sanat kurumları arasında yer alan dernek, Türk resmine sahip çıkarken aynı zamanda plastik sanatlar alanındaki çağdaş yaklaşımları da destekliyor. “Sanatça, Datça” da Nazan Akpınar, Ayşegül Bayraktar, Özlem Kalkan Erenus, Nihal Güres, Salime Kaman, Öznur Kepçe, Verjin Şabcı ve Selçuk Uçku’nun farklı tekniklerdeki yapıtlarından oluşan resimlerinden oluşuyor. Urartu dönemi insanlarının sosyal yaşantıları, dini inanışları hakkında bilgi edinmek için başlatılan çalışmalarda iki farklı gömme geleneği tespit edildi. Urartu nekropolü gün ışığına çıktı Son yıllarda yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan Çavuştepe Kalesi’nde gerçekleştirilen kazılarda Urartuların ölü gömme âdetlerine ilişkin önemli verilere ulaşıldı. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Rafet Çavuşoğlu başkanlığında gerçekleştirilen kazılarda bir karıkocaya ait olduğu tahmin edilen insan iskeletleri bulundu. Bir hayli zengin buluntularla birlikte gün ışığına kavuşturulan mezarın yakınında aileye ait olduğu tahmin edilen bir de at iskeletine ulaşıldı. Urartu nekropollerinden çıkarılan ilk at mezarı olması ise bu buluntuyu kazıların en önemlisi yapıyor. Urartu dönemi insanlarının sosyal yaşantıları, dini inanışları ve ölü gömme âdetleri hakkında bilgi edinmek ve definecilerden nekropolü kurtarmak üzere başlatılan çalışmalarda iki farklı gömme geleneği tespit edildi. Bu geleneklerden ilki, ölülerin yakılarak (kremasyon) küllerinin bir çömleğin içine konuldukları urne tipi gömü, ikincisi ise ölülerin toprağa anne karnındaki duruş biçimi olan hoker tarzında yerleştirildiği toprak mezar (inhimasyon) tipi. Kazı alanının güneye bakan kısmında yüzeyin yaklaşık yarım metre altında ise büyük kısmı kırılmış olan 8 adet urne mezar ortaya çıkarıldı. Yaklaşık 2750 yıllık miras Urartu dönemine ait mezarların bulunduğu Çavuştepe Kalesi, Urartu Kralı II. Sarduri tarafından MÖ yaklaşık 750 yıllarında inşa edildi. Nekropol, Urartu Krallığı’nın yıkılışına kadar yaklaşık 200 yıl burada yaşayanlar tarafından mezarlık olarak kullanıldı. l İHA Pera Film’de adalet arayışı Pera Film’de yeni sezon “Suç ve Ceza: Arjantin Hikâyeleri” başlıklı program ile açılıyor. Arjantin Başkonsolosluğu’nun işbirliği ile düzenlenecek etkinlikte 15 Eylül 7 Ekim tarihleri arasında Arjantin sinemasından derlenen çoğu ödüllü 10 suç filmi gösterilecek. Güney Amerika ülkesinin sinemasından örnekler şöyle: “Akbaba” (Pablo Trapero, 2010), “Dokuz Kraliçe” (Fabián Bielinsky, 2000), “Aura” (Fabián Bielinsky, 2005), “Kóblic” (Sebastián Borensztein, 2016), “Komşu Adam” (Mariano Cohn, Gastón Duprat, 2009), “Gözlerindeki Sır” (Juan José Campanella, 2009), “Kayıp Çocukluk” (Benjamín Ávila, 2011), “Eva’ya Huzur Yok” (Pablo Agüero, 2015), “Asabiyim Ben” (Damián Szifrón, 2014), “Başsız Kadın” (Lucrecia Martel, 2008). Edebiyat dünyası İzmir’de buluşacak İzmir Büyükşe it Eşber) ve hir Belediyesi ta Özdemir rafından bu yıl İnce ola 2’ncisi düzen cak. Direk lenen “İzmir törlüğü Uluslarara Adonis nü Haydar sı Edebiyat Ergülen’in, Festivali”, editörlüğü 15 Eylül14 Ekim nü ise Mahmut Çınar’ın tarihleri arasın üstlendiği festival, 8 il da gerçekleş çedeki (Konak, Buca, tirilecek. “Ba Bornova, Torbalı, Selçuk, rış” temalı fes Aliağa, Bayındır ve Ber tivalin onur ko gama) etkinliklerle 11 ül nukları dünyaca ün keden önemli şair ve ya lü Suriyeli şair Ado zarı İzmirli edebiyatse nis (Ali Ahmet Sa verlerle buluşturacak. Azalea ilk kez İstanbul’da Hiphop müziğinin başarılı isimlerinden Iggy Azalea, 21 Ekim Cumartesi günü İstanbul’da konser verecek. “Fancy” ve Ariana Grande ile düeti “Problem” isimli parçalarını ardı ardına “Billboard Hot 100” listesine sokarak The Beatles’ın rekorunu kıran Azalea, Türkiye’de ilk kez Küçükçiftlik Park’ta hayranlarıyla buluşacak. Yönetmen Orhan Aksoy’a saygı Nizam Eren’in hazırladığı ve İlknur Bay Fırat ile sunduğu “Salon 7” adlı sinema programında Yeşilçam’ın en üretken yönetmenlerinden biri olan ve 2008 yılında aramızdan ayrılan Orhan Aksoy anılacak. Aralarında “Dila Hanım, “Vurun Kahpeye”, “Neşeli Günler” gibi unutulmaz filmlerin de bulunduğu kariyerinde 1973 yılında “Hayat mı Bu?” ile En İyi Film, 1970 yılında “Kınalı Yapıncak”, 1994 yılında ise “Yumuşak Ten” ile En İyi 2. Film dalında toplam 3 Altın Portakal ödülü kazanan ve kimi kayıtlara göre 87 kimine göre ise 93 filmin yönetmeni olan Orhan Aksoy’un anıldığı programa konuk olarak Korhan Bozkurt katılacak. “Salon 7” Cuma 19.00 ve Cumartesi 14.30 da SAT 7 TÜRK ekranlarında izlenebilir. Bu ülkeden Azra Erhat geçti Anadolu bir kır bahçesiyse, o bir yabani menekşeydi... Anadolu bir şenlikse, o, bu şenliğin geliniydi... Yüreği ve aklı Anadolu tutkusuyla, Anadolu kültürüyle yanıp tutuşan Azra Erhat, Anadolu’nun “Mavi” gelini, mavi yolculukların “Toprak Anası”ydı. Arkadaşımdı. Yaşamı boyunca Anadolu tutkusunu yaymaya çalıştı. Bu topraklardaki kültür mirasına sahip çıktı, onu hepimizin kıldı. Sorumluluğunun bilincinde bir aydındı. Onu 6 Eylül 1982’de, 67 yaşındayken yitirdik. Tam 35 yıl önceydi. Aramızdan ayrıldığında yazdığım yazıyı sizlerle paylaşıyorum: HHH Size teşekkür etmek istiyorum Azra’nım. Sadece Azra Erhat imzalı kitaplarınız, “Mavi Anadolu”, “Mavi Yolculuk”, “İşte İnsan Ecco Homo”, “Sevgi Yöntemi”, “Troya Masalları” adlı kitaplar için değil... Türkçedeki tek özgün “Mitoloji Sözlüğü” için değil... Çalışma arkadaşlarınızla birlikte Türk okurlarına kazandırdığınız “İliada” “Odyssea” için değil... Yaşamınızın son yıllarında gecenizi gündüzünüze katıp Sabahattin Eyüboğlu ve Halikarnas Balıkçısı’nın tüm yazdıklarını tek tek toparlayıp yayına hazırladığınız için de değil. Size teşekkür etmek istiyorum Azra’nım. Yaptığınız, gerçekleştirdiğiniz her işte, insanı “İnsan” yapan değerleri bulup çıkardığınız, bu değerleri yücelttiğiniz için. Ve bütün bunlardan sonra büyük bir alçakgönüllülükle, “Ben bir şey yapmadım ki, olsa olsa insan değeri öğelerini ortaya koymaya çabaladım, ancak bu kadarını” dediğiniz için. Size teşekkür etmek istiyorum Azra’nım. Birlikte çalışmanın, birlikte üretmenin, imecenin en güzel, en sağlıklı örneğini gözlerimizin önüne serdiğiniz için... Ve sonra da “Ben bir şey yapmadım ki, onlar bana yol gösterdiler, ben de o yolu izledim” diyebildiğiniz için. Size teşekkür etmek istiyorum Azra’nım. İşinize, çevrenize ve dünyaya sevgiyle, aşkla baktığınız için, aşkla baktıklarınıza yine aşkla, saygıyla, sevgiyle ve sevinçle sarılabildiğiniz için... Ve bütün bunları hiç mi hiç gizlemek, saklamak gereğini duymadığınız için. Size teşekkür etmek istiyorum Azra’nım. Hani “sonuna dek ölüme göğüs gerdi” derler ya... Siz ölümü yaşadınız ve nasıl yaşanabileceğini bize gösterdiniz. “Doğumun ve ölümün tek oluşu ne güzel... Doğumumu yaşayamadım. Şimdi ölümü yaşıyorum. Bir yandan da çalışıyorum. Benim için iyi anı, kötü anı yok. Yaşanan her şey çok güzel” dediniz ya... Biz Azra’nım, biz sizi klasik filoloji doçentliği yaptığınız fakülteden kovduk. “Gâvurla evlendin, daha ne suç işleyeceksin” diyerek. 1946’daydı. Hiç unutmadınız, ayın 25’inde kovmuşlardı ve o ayın maaşını geri almışlardı. Biz Azra’nım, sizi hapishanelere soktuk. Çok tehlikeliydiniz. Sizi demir parmaklıklar ardında, hücrelerde tuttuk. 1971’deydi. Biz Azra’nım, hapisten çıktıktan sonra sizi işinizden, Milletlerarası Çalışma Bürosu’ndaki işinizden kovduk. Zanlıydınız, içeri girip çıkmıştınız, neme lazım... Artık sizi hiçbir yerden kovamayız ya da hiçbir yere kapatamayız Azra’nım. Artık mavi yolculuklardaki kuşlar gibi, uçurtmalar gibi, rengârenk rüzgâr gülleri gibi özgürsünüz... Özür dilemek için geç kaldık. Teşekkür ediyoruz Azra’nım. Dil Bayramı 85. kez kutlanacak Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ülkesini, bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır” diyerek başlattığı Dil Bayramı bu yıl 85. kez kutlanacak. 85. Dil Bayramı için ilk tören 23 Eylül 2017 Cumartesi günü İstanbul’da Avcılar Belediyesi ile yapılacak. Tören Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel ile Avcılar Belediye Başkanı H. Handan Toprak Benli’nin konuşmalarıyla başlayacak. Oyuncu Ali Nihat Yavşan sunacağı törende Oya Adalı, Bedri Baykam, Feyza Hepçilingirler, Nazan Moroğlu, Fatih Portakal ve Kırmızı Kedi Yayınevi’ne “85. Dil Bayramı Onur Ödülü” sunulacak. Herkese açık tören saat 18.00’de başlayacak. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear