26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 26 Eylül 2017 2 Çoğul sibelbahcetepe@gmail.com gebeliklerde sağlık EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: EMİNE BİLGET risk daha da artıyor Serebral palsi (beyin felci), doğum öncesinde, doğum sırasında veya doğumdan sonra değişik nedenlerden kaynaklanan, beyinde oluşan kalıcı hasara bağlı olarak gelişen bir hastalık tablosu. Ülkemizde, her 8 saatte bir sereb ral palsili bebeğin dünyaya geldiği belirtiliyor. Uzmanlar, özellikle ço ğul ve erken doğan bebeklerde ris kin arttığını belirterek “Riskin artmasında en büyük sebep ikiz ve üçüz bebeklerin do ğum tartılarının dü SİBEL BAHÇETEPE şük olmasıdır. Yeterli olgunluğa ulaşmadan doğan bu bebek ler travmalara daha açıktır ve ku vöz ihtiyacı daha sık görülür. İkiz ler ve üçüzlere yakın gelişimsel iz lem mutlaka yapılmalıdır” dediler. Kullanılan ilaçlara dikkat Toplumda, hastalık en çok görülen tipi olan spastik ismiyle de biliniyor. Tüm dünyada 17 milyonu aşkın bireyi etkilediği biliniyor. Serebral palsi, birçok nedenden oluşmuş olabiliyor. Örneğin hamilelik sürecinde yaşanan stres, travmalar, kullanılan ilaçlar, zor doğuma bağlı oksijensiz kalma, erken doğuma bağlı kanama, uzamış sarılıklar veya menenjit gibi ateşli mikrobik hastalıklar beyin hasarına yol açabiliyor. Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı Genel Direktörü Nigar Evgin, serebral palsinin dünya üzerinde çocukluk döneminde en yaygın görülen fiziksel engellilik durumu olduğunu belirterek “Hastalık, duruşu ve hareketleri etkileyen doğum öncesi, esnası ve sonrasında oluşabilmektedir. Erken doğum (prematüre doğum) ve yoğun bakımda (kuvöz) kalış riski arttıran etkenlerdir” Uzmanlar uyarıyor: Serebral palsi (beyin felci) riskinin artmasında en büyük sebep ikiz ve üçüz bebeklerin doğum tartılarının düşük olmasıdır. Yeterli olgunluğa ulaşmadan doğan bu bebekler travmalara daha açıktır. İkizler ve üçüzlere yakın gelişimsel izlem mutlaka yapılmalıdır. ÜÇÜZLERDEN EBRAR’IN HİKÂYESİ Ebrar, Uzman Zihinsel Engelliler Öğretmeni Rıdvan Altundağ ile birlikte dedi. Kan uyuşmazlığı gibi anneye bağlı özelliklerin de riski artırdığını anlatan Evgin “Takipsiz gebelikler, annenin kronik hastalıkları ve kullandığı ilaçlar, hamilelikte geçirilen enfeksiyonlarla birlikte gebelikte sigara alkol kullanımının önemli ölçülerde bebeğin gelişiminde risk yaratabilir. Bu tip durumlar ‘riskli bebek’ kavramında beraberinde getiriyor” diye konuştu. Çoğul gebeliklerde de riskin yüksek olduğunu vurgulayan Evgin, şöyle devam etti: “Serebral palsi riskinin artmasında en büyük sebep ikiz ve üçüz bebeklerin doğum tartılarının düşük olmasıdır. Dolayısıyla çoğul gebeliklerden dünyaya gelen bebeklerin tümü riskli bebek olarak değerlendirilir. Risk taşıyan bebeklerin hangisinde kalıcı hasar olacağını bil mek mümkün değildir. ” ‘Erken müdahale önemli’ Erken müdahalenin önemine dikkat çeken Evgin “Riskli olarak tanımlanan bebeklerin, kaba ve ince motor hareketleri, psikososyal gelişimleri değerlendirilir. Bu değerlendirmeler; gelişimdeki gerilikleri tanımlamak, bebeğe özgü terapi uygulamalarını belirlemek ve ilerlemelerini gözlemlemek için önemlidir. Erken müdahale programına karar verirken klinik tecrübelerden faydalanılır. Nörolojik olarak gelişim basamaklarında yaşıtlarına göre gelişim geriliği saptanan bebekler hiç vakit kaybedilmeden fizyoterapi ve erken müdahale programına başlatılmalıdır” değerlendirmesini yaptı. 8yaşındaki Ebrar’da serebral palsili çocuklardan biri. Ebrar’a 8 ay kadar önce parmak ucu yürüyüşü olduğu için baldır kasına gevşetme operasyonu yapılmış. Topuğu artık yere değiyor, daha dik durabiliyor, daha hızlı ve dengeli yürüyebiliyor. Ebrar’ın babası Muzaffer Karaman, Ebrar’ın üçüz çocuklarından biri olduğunu belirterek “30 haftalıkken dünyaya geldikleri için 45 gün kuvözde kaldılar. 10 aylıkken kayınvalidem Ebrar’ın hareketlerinde bir farklılık olduğunu fark etti. Çocuk nöroloğuna götürdük ve serebral palsi teşhisi kondu. Başta kabullenmekte zorlandım. Hep ‘iyi olacak, düzelecek’ diye düşündüm. Eşim ‘kabul etmeliyiz’ dedikçe bir süre sonra kabullenmeye başladım. Sonra ‘çocuğumuz için ne yapabiliriz’ diye araştırmaya başladık. 1 yaşından itibaren özel eğitim ve fizyoterapi hizmetleri alıyoruz. Yürümesinde çok ciddi ilerleme kaydettik” dedi. Anne Nuray Karaman ise şunları söyledi: “Ebrar, şu an kardeşleri ile beraber 2. sınıfa devam ediyor. Bu çocuklar özel çocuklar. Normal gelişim gösteren bir çocuğa göre daha fazla ilgiye ihtiyaçları var. Bizlerin onlara vereceği destek çok önemli. Bir diğer önemli konu ise erken dönemde fizyoterapi ve özel eğitime başlamak.” Başkentin göbeğinde sağlık skandalı TÜRK DERMATOLOJİ DERNEĞİ ŞİKâYETÇİ OLDU Hekim olmayan kişilerin uygun olmayan koşullarda tıbbi uygulama yapması olaylarına bir yenisi de Ankara’da eklendi. Kızılay’da kimyager olduğu iddia edilen bir kişinin, hastane ortamında uzman doktorlar tarafından yapılması gereken tedavileri hekim olmamasına rağmen yapmak istediği, bez afiş hazırlattığı ve reklam amacıyla güzellik salonunun önüne astığı belirtildi. Uzman hekimlerin yapması gereken bu tür uygulamaların, hekim olmayan kişilerce yapılmasının, hem tıbbi, hem de yasal anlamda suç olduğunu kamuoyuna duyurmak isteyen Türk Dermatoloji Derneği yetkilileri, Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’ne şikâyet dilekçesi verdi. Bakanlığa çağrı Türk Dermatoloji Derneği yetkilileri, hekim olmayan kişilerin tıbbi bilgileri olmadan yapmaya kalktıkları girişimler sonucunda deride geriye dönmeyecek şekilde lekelenmeler, derin izler, skar dokuları oluşabilmekte ve bunların çoğunun tedavilerinin de mümkün olmadığını söylediler. Açıklamada “Bazı durumlarda benlerin üzerine tedavi amacıyla uygulanan asitli sıvılar deri kanseri için risk gösteren bazı benlerde tehlikeli dönüşümlere yol açabilmekte. Halk sağlığı açısından ciddi riskler taşıyan böyle mekânların ivedi kapatılmaları ve sahiplerinin cezalandırılması kamu sağlığı açısından zorunlu görülmektedir” denildi. Dernek yetkilileri, Sağlık Bakanlığı yetkililerinin harekete geçmesi çağrısında bulundu. 2 günlük minik bebeğe ameliyat Eskişehir’de ince bağırsak, mide, karaciğer gibi iç organların bir kese içerisinde karın boşluğunun dışında yerleştiği ve nadir görülen bir doğumsal anomali olarak kabul edilen ‘Omfalosel’ görülen 2 günlük erkek bebek, Eskişehir Devlet Hastanesi’nde ameliyat edildi. Bebek, ameliyattan 11 gün sonra taburcu edildi. Ameliyatı yapan Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Çiftçi, bebeğin 2 günlük iken ‘Primer omfalosel onarımı’ ameliyatı yaptıklarını söyledi. l DHA Bir tarihçi sosyolojiye soyununca İzmir’de çok geniş kapsamlı bir araştırma için ABD’den fon bulan Şerif Mardin bana, “Bu fon için başvurduğumda ‘Bu tarihçi toplumsal araştırma mı yapacak’ diye kuşkuyla baktılar” demişti. Gerçekten de Şerif Mardin’in başarısı ve ünü, son dönem Osmanlı üzerindeki tarihçiliğinden kaynaklanıyordu. Genç Osmanlılar, Jön Türkler, İttihat Terakki, onun Türkiye’nin siyasal tarihine önemli katkılar yaptığı konulardır. HHH Amerikan Üniversiteleri, Ortadoğu’yu genellikle disiplinler arası, özgün bir bölge olarak ele alırlar. Özellikle Ortadoğu bölgesinden giden akademisyenler de genellikle bu “Ortadoğu Merkezlerinde” çalıştıklarından, belli bir disiplinin yeterli birikimini almadan “Ortadoğu Uzmanı” olurlar. Şerif Mardin böyle genel bir bölge vurgusuyla değil, Tarih disiplini içinde yetişmiş bir bilimciydi ama Sosyolog değildi, formel sosyoloji eğitimi yoktu. Dolayısıyla Sosyoloji ile olan ilişkisi ancak bir “Ortadoğu uzmanı” seviyesinde, genel düzeydeydi. Topluma bir Toplumbilimci yaklaşımı, birikimi ve gözüyle değil, bir tarihçi gözüyle ve bilgisiyle bakardı. HHH Amerikan Toplumsal Bilimlerinin son dönem yani 20/21. yüzyıl katkıları, genellikle Kıta Avrupası Toplumsal Bilimlerinin 19 ve 20/21 yüzyıl kuram ve araştırmalarının yeni kavramlaştırmalar ve dolayısıyla yeni terminoloji ile ifadesi ve saha araştırmaları ile irdelenerek geliştirilmesi üzerine dayalıdır. Aslında bu yeniden yapılan kavramlaştırmalar ve terminoloji icatları, özellikle saha araştırmaları ile de desteklendiğinde, akademisyenlerin önünde hiç de azımsanmayacak yeni ufuklar da açmıştır ama... İnsanlığın tutum ve davranışlarında, yeni teknolojinin getirdiği yeni tutum ve davranış biçimleri dışında, pek de temel bir değişme olmadığı düşünülürse, bunların bir bölümü zaten bildiğimiz gerçeklerin yeniden başka terimlerle ifadesi biçiminde ortaya çıkar: HHH Şerif Mardin’in Said Nursi çalışması işte yukarıda belirttiğim bu iki genel eğilimi de yansıttığı için: 1) Sosyolojinin temel kavramlarından yoksun, yüzeysel ve bu nedenle de yanlış bir gözlem ve varsayım üzerine oturtulmuştur. 2) Kullandığı kuramsal çerçeve, yani Turner’ın paradigması, zaten Sosyoloji’nin artık alfabesi haline gelmiş olan “Toplumsal Değerler” ve “Toplumsal Değerlerimizin Kaynağı olarak din ve gelenekler” konularının, Durkheim’den beri “Toplumsal bilinç/ vicdan” denilen, Parsons’un “Toplumsal Kurum” diye adlandırdığı olgu ve mekanizmaların yeniden farklı bir terminolojiyle dile getirilmesinden başka bir şey değildir. 3) Sonuç olarak Şerif Mardin’in Said Nursi kitabı: a) Osmanlı’dan Cumhuriyete geçişte, din konusunda yanlış kabul/varsayım ve gözlemlere dayalı olduğu için... b) Sosyolojinin “Birincil İlişki” “İkincil İlişki” kavramlarını ve toplumsal karşılıklarını bilmediği için... Turner’in kavram ve terimlerini kullandığından dolayı yeni bir şey söylüyormuş izlenimi vermesine karşın, hem söylediğinde hiçbir yenilik yoktur, hem de vardığı sonuçlar yanlıştır! Ayrıntılar gelecek yazıya. Shoasntbaalıhğaarddiakkat Sıcaklıklıklardaki ani değişimler bağışıklık sistemini olumsuz etkileyerek, çeşitli hastalıklara zemin hazırlayabilir. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. İncilay Üstündağ, sonbaharda çocukların sağlığını korumanın etkili yollarını şöyle özetliyor. 4 Yumuşak bir geçiş dönemi sağlayın. Bağışıklığı zayıflatan en önemli faktörlerden biri strestir. Bu nedenle çocukların, arkadaş gruplarıyla özellikle açık alanlarda değişik aktivitelere katılımı sağlanabilir. 4 Abur cuburdan uzak sağlıklı bir beslenme planı oluşturun. Öğünleri meyvelerle, cevizfındıkbadem gibi kuruyemişlerle destekleyin. 4 Uyku kalitesi ve düzeni çok önemli. Vücudun zinde olması için kaliteli ve düzenli bir uyku şarttır. 4 Hijyen kurallarını yeniden hatırlatın. El yıkama, kâğıt mendil kullanma, öksürüp hapşırırken ağzını kapatma gibi temel kuralları öğretin. 4 Terletmeyen ince katlar halinde giydirin 4 Kapalı ve kalabalık ortamlarda dikkatli olun. Kapalı ve kalabalık ortamlar çocukların birbirine enfeksiyon bulaştırmalarına neden olur. Ev ve sınıflar iyi havalandırılmalıdır. 4 Vitamin alsın derken hasta etmeyin. Bitkisel olarak sunulan ürünler bile doktor tavsiyesi ile kullanılmadığında zararlı olabilmektedir. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear