28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 2 Ağustos 2017 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY ortaTğüı krkepTeelnekkoinmdi’rudniSuOuzgdoeyirrapgşGaüızyrnauolrberınurda Türk Telekom için aldığı kredinin iki taksidini ödeyemeyen Oger Grubu, Suudi Arabistan’da 14 aydır maaş da veremedi. Şirketin mal varlığının kalmadığı iddia edildi Türk Telekom’un kredi taksitlerini ödeyemeyen Oger Grubu’nun Suudi piyasasında battığı iddia edildi. Suudi gazetesi Saudi Gazette/Okaz, Suudi piyasasında neredeyse 40 yıldır faaliyet gösteren Saudi Oger’in kepenkleri kapattığını yazdı. Suudi gazetesinin iddiasına göre son zamanlarda şirket finansal darlık içinde bulunuyordu. Gazetede şirketin çalışanlarının maaşlarını ve ikramiyelerini ödemeyemediği belirtildi. Elektrikler kesildi İddiaya göre, şirketin çalışanları ücret ve hakları ile ilgili dosyalar Çalışma ve Sosyal Kalkınma Bakanlığı’na intikal etti. Bakanlık çalışanların biriken maaşlarının ödemesinin kesin olmadığını, çünkü şirketin hiçbir varlığı bulunmadığını belirtti. Bununla birlikte 14 aylık biriken maaşların ödemesinin bir zaman gerçekleştirileceği fakat net tarihin belli olmadığı da iletildi. Şirkete yakın bir kaynağın verdiği bilgiye göre Suudi Arabistan Ulusal Elektrik Şirketi, şirketin genel müdürlük bina sı ve krallığın bazı bölgelerindeki tem TÜRK TELEKOM’UN YÜZDE 55’İ OGER’İN silcilik bina larının elekt riklerini kesti. Kay nağa gö re şirket fi nansal bas kıları ha fifletmek için 3 pro jesini baş ka şirket lere dev retti. Suu di gazetesi ne konuşan kaynak bu projeler arasında Mina şehrindeki inşa at projesinin ve Kral Abdullah Bilim ve Teknoloji Üniversite Oger Grubu’nda farklı sektörlerdeki çalışanların maaşlarının 14 aydır ödenmediği belirtildi. si’ndeki 15 yıllık bakım projesi nin yer aldığını belirtti. yor. Oger, Türk Telekom’un Türk bankaları da Türk Te tarihinin en büyük kredisi, İki taksidi ödeyemedi satın alınması için kullandığı kredinin her biri 290 mil lekom’daki yüzde 55’lik hissenin olası satışı için potan 29 bankanın katılımıyla verilmişti. İlk çeyrek finansal Hariri Ailesi’ne ait Saudi Oger yon dolar olan Eylül 2016 ve siyel alıcılarla resmi olma tablolara göre Akbank kre Limited, Türk Telekom’un yüzde Mart 2017 tarihli iki taksi yan görüşmelere başlamıştı. dide 1.5 milyar dolar ile en 55’lik pay ile büyük ortağı olan dini ödeyememişti. Bunun Oger’in 2013’te aldı yüksek paya sahip banka. Oger Telekomünikasyon AŞ’nin üzerine Hazine Müsteşarlı ğı 4.75 milyar dolarlık kre Onu yaklaşık 1 milyar do (OTAŞ) yüzde 99’una sahip ğı Oger’den eylüle kadar yü dinin Eylül 2017’de yeni larla Garanti, yaklaşık 500 Oger Telecom Limited’de yüz kümlülüklerini yerine getir taksit ödemesi bulunuyor. milyon dolarla İş Bankası de 26.67 doğrudan payı bulunu mesini istemiş, kredi veren OTAŞ’a verilen bu Türkiye izliyor. l Ekonomi Servisi GİDİŞAT BELİRSİZ TMB’ye göre Türkiye ekonomisinde kırılganlıklar devam ediyor. Katar krizi ve AB ile yaşananlar müteahhitlik sektörünü derinden etkileyecek Turist sayısı yüzde 43 arttı Türkiye’ye giriş yapan turist sayısı haziranda yıllık yüzde 43 arttı. Böylelikle 2004 Mayıs’tan bu yana en yüksek artış kaydedildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı haziranda 3.49 milyon kişi oldu. Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı yılın ilk yarısında yüzde 14 artışla 12.25 milyon kişi olarak gerçekleşti. Rusya’dan gelen yabancı ziyaretçi sayısı haziranda yüzde 1.573 artışla 763 bin 727 oldu. Rusya’dan gelen yabancı ziyaretçi sayısı yılın ilk yarısında yüzde 820 artışla 1.69 milyon oldu. 2017 yılı Ocak Haziran döneminde Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülke sıralamasında Rusya’dan sonra ikinciliği 1 milyon 246 bin 744 kişiyle Almanya ve üçüncülüğü 1 milyon 73 bin 271 kişiyle Gürcistan paylaştı. l Ekonomi Servisi TAV büyük alımlar peşinde İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki işletme gücünü 3. Havalimanı ile kaybedecek olan TAV yeni alımlar ile oluşacak boşluğu doldurmayı planlıyor. BloombergHT’ye konuşan TAV Havalimanları Holding Üst Yöneticisi (CEO) Sani Şener, Sabiha Gökçen Havalimanı’nın azınlık hisse satışının olacağını ve kendilerinin de ihaleye katılacağını belirterek, “Sabiha Gökçen’de ihale eylülde olabilir” dedi. Şener, “Atatürk Havalimanı’nı kompanse etmek için 23 büyük alım planlıyoruz” diye konuştu. Şener, Pakistan’da iki havalimanına teklif verdiklerini ve Afrika’da fırsat aramaya devam ettiklerini, Küba için imtiyaz sözleşmesinin bu sene imzalanacağını, Suudi Arabistan’da dört havalimanının birleştirileceğini ve yeni şirket kurabileceklerini açıkladı. l Ekonomi Servisi Yatırım iklimi iyileştirilmeli TMB’ye göre inşaat sektörü dışında genel anlamda özel sektör yatırımlarının büyümeye katkısının oldukça sınırlı olduğu mevcut ortamda, küresel piyasa akımlarından reel bir büyüme ivmesi yaratmanın tek yolunun, yeni bir reformist ekonomi programının hızla hayata geçirilmesi, yatırım ikliminin iyileştiril mesi olduğu dile getirilmektedir. Büyüme dinamiklerini desteklerken ekonomik kırılganlıkları kontrol altına alabilmek adına, kapsamlı bir orta vadeli perspektif oluşturulması önem taşıyor. TMB’ye göre kısa vadeli teşvik tedbirleri ile uzun mesafe almak mümkün değil. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Temmuz 2017 İnşaat Sektörü Analizi’nde, “Küresel gelişmeler paralelinde, Türkiye ekonomisinde bir yandan önemli iyileşmeler görülmekte, bir yandan kırılganlıklar devam etmektedir” tespiti yapıldı. Analizde, “Katar krizinin ardından Körfez ülkelerinde ortaya çıkabilecek istikrarsızlığın, Türk yurtdışı müteahhitlik sektörünü derinden etkileyeceği açıktır” denildi. En büyük ihracat pazarı Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin geleceğine yönelik soru işaretlerinin de, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile üyelik müzakerelerinin askıya alınması yönündeki raporu onaylamasının ve Almanya ile Türkiye arasında gelişen diplomatik krizin ardından arttığı vurgulandı. Kayıp olur Analizde şu tesbitlere yer verildi: 4 Körfez ülkeleri krizinden en fazla etkilenecek sektörlerin başında inşaat geliyor. Katar krizi kapsamında yakın gelecekte, Körfez ülkeleri tarafından firmalarımızı olumsuz yönde etkileyecek doğrudan bir karar alınmasa bile orta ve uzun vadede devam etmekte olan ve potansiyel işlerde kayıplarla karşılaşılabilecek. 4 Toplam pazar büyüklüğünün yüzde 15’ten fazlasını oluşturan Körfez bölgesinden kaynaklanacak potansiyel kayıplar, sektör açısından çok daha olumsuz bir etki yaratacak. l Ekonomi Servisi Tekfen’den Katar’a 200 milyonluk yol Tekfen İnşaat ve Tesisat AŞ, Katar’da yaklaşık 200 milyon dolarlık teklifle Doğu Endüstriyel Yolu İnşaatı’nın ihalesini kazandı. Projenin tamamlanma süresi 27 ay. İki ayrı viyadüğün de bulunduğu yaklaşık 2.5 kilometrelik yol yapımını kapsayan son projeyle, Tekfen İnşaat’ın Katar’da sürdüreceği proje sayısı 4’e çıktı. Tekfen İnşaat Genel Müdürü Levent Kafkaslı, “Tekfen olarak yaklaşık 12 yıldır Katar’da iş yapıyoruz. Üstlenilen son proje ile Tekfen İnşaat’ın Katar’da devam eden işlerinin toplam yaklaşık 2 milyar 440 milyon dolarlık iş hacmine ulaştı” dedi. l Ekonomi Servisi Alan Greenspan Balon hissede değil tahvilde Finans dünyasında hangi kanaat önderine bakılırsa bakılsın neredeyse hepsi aynı şeyi söylüyor; riskler gitgide artıyor. 19 yıl boyunca ABD para politikasına yön veren Fed’in eski başkanı Alan Greenspan, “Hisse senedi piysalarında aşırılık arayanlar tahvil fiyatlarından endişe etse daha iyi. Faizler yükseldiğinde bu oldukça hızlı olacak gibi. Hissede değil tahvilde balon var ve bu durum piyasada iskonto edilmedi” dedi. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 Asya krizinden rekabetçi otoriterliğe Asya Krizi bundan yirmi yıl önce, uluslararası finans spekülatörlerinin Tayland ulusal parası Baht üzerine yoğunlaştırdıkları amansız spekülatif saldırı üzerine Temmuz 1997’de patlak verdi. O günlere değin “ihracata yönelik sanayileşmenin” ve dinamik büyümenin öznesi olarak görülen Asya’nın Kaplanları birer birer döviz ve ardından reel ekonomik krize sürüklendi. Krizin etkileri akbaba kapitalizminin sürü içgüdüsü sayesinde de kısa sürede tüm küresel ekonomiye yayıldı. Kriz öncesi Asya ülkelerinin makro ekonomik temelleri son derece sağlıklı görünümdeydi. Kamunun bütçe açıkları düşük, ticaret dengeleri pozitif, enflasyon oranları düşük ve yatırım temposu da son derece yüksekti. Ancak bütün bu olumlu temel göstergelerin (piyasa yorumcularının sevdiği deyimle, makro fundamentallerin) ardında ciddi bir kırılganlık unsuru yatmaktaydı: sermaye akımlarının aşırı serbestleştirilmesi ve finansal kuralsızlaştırma (deregulation). Finansdışı reel şirketler kesimi, IMF ve Dünya Bankası ikizlerinin dogmatik inanç, telkin ve açık baskıları ardından uygulamaya konulan finansal kuralsızlaştırmayı fırsat bilerek, bankacılık kesimini bertaraf etmiş ve doğrudan dış borçlanma olanaklarını sonuna dek kullanmaya başlamışlardı. Özellikle kısa vadeli, spekülatif nitelikli dış borçlanma hızla artmış ve merkez bankaları rezervlerinin üstüne çıkmıştı. Ancak yüksek yatırım ve büyüme temposu söz konusu kırılganlıkların ve dış dengesizliklerin yarattığı tehditleri gizlemekteydi. Ta ki Temmuz 1997’de finansal derecelendirme kuruluşları “kralın çıplak olduğunu” fark edene dek... HHH Asya krizi ile birlikte küresel ekonomi, yepyeni gerçeklerle yüz yüze geldi: reel üretkenlik temposunda gerileme ve sanayisizleşme. Kapitalizmin gerek merkez, gerekse de çevre (peripheral) ekonomilerinde işçi başına reel üretim düzeyleri son yirmi yılda hızla gerilemekte; bir yandan da sanayi üretimi ve istihdamının toplam ekonomi içerisindeki payı, deyim yerindeyse, çökmekteydi. Söz konusu ülkelerde, finansal kuralsızlaştırmayla birlikte tasarruf fonları reel üretimi arttıracak sabit sermaye yatırımları yerine kapitalizmin kumarhane masalarında finansal rant oyunlarına yönelmiş, kısa dönemde yüksek faizlerin ve borsa kazançlarının tatlı coşkusu üretim, istihdam, yatırım gibi reel aktivitelerin önüne geçmiş idi. Reel üretkenlik kazanımlarındaki yavaşlamayla birlikte, küresel ekonomide sürdürülebilir büyüme potansiyeli geriledi, işsizlik oranları yükseldi. 2008 krizi bu gerçekleri daha da somutlaştırdı. HHH Ancak rekabetçi olmak gerekiyordu, özellikle gelişmekte olan ve adlarına yükselen piyasa ekonomileri denilen ülkeler grubu açısından. Uluslararası rekabetçilik, üretkenlik artışları yoluyla sağlanamayacaksa, özelleştirme, esnekleştirme ve örgütsüzleştirme baskısıyla ücret maliyetleri düşürülerek, kadın ve çocuk işçiliğine dayalı güvencesiz enformel istihdam biçimleri körüklenerek ve bir yandan da etnik, cinsiyet ve dini inançlara dayalı sosyal baskı yöntemleriyle emek pazarları parçalanarak sağlanabilirdi. Böylece söz konusu ülkeler küresel ekonominin uluslararası iş bölümünde birer ucuz işgücü deposu olarak taşeronlaştırılmış sanayi yapıları ile eklemlendirildiler. (Bu süreç bir yandan da küreselleşme adıyla anılageldi, ancak bu yazıda konumuz bu değil). Ancak bir yandan da sosyal dışlanmışlık ve hipersömürünün yarattığı baskıların toplumsal muhalefete ve sistemdışı arayışlara yönelmesinin engellenmesi gerekliydi. Otoriterlik, yenisağ popülizm altında ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve din temelli şiddet bu dönemin ürünleri olarak hızla yükseldi. Rekabetçi otoriterlik, siyaset bilimi yazınına Harvard Üniversitesi öğretim üyeleri Steven Levitsky ve Lucan Way’in çalışmaları (*) aracılığıyla girdi. Rekabetçi otoriter dönüşüm küresel kapitalizmin 21. yüzyıldaki gelişiminde taşeronlaştırılmış çevre ülkelerinin ortak özelliği olarak izlenmektedir. Ulusal ve uluslararası sermayeye güvence sağlamak için bir yandan “Rekabetçi”; bir yandan da artan gelir eşitsizliğinin, sosyal dışlanmanın ve ekonomik durgunluğun yaratacağı toplumsal muhalefeti sindirmek için “Otoriter” olmak zorunluluğu söz konusu dönüşümün ana dayanağıdır. Yerel (ulusal) burjuvazilerin bu süreçte burjuva demokrasisinin temel kurumlarına ve “hukukun üstünlüğü” ve “bağımsız adalet” gibi kavramlarına da artık tahammülü kalmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, ulusal burjuvazilerden “hukukun üstünlüğü” ve “bağımsız adalet” gibi değerlerin korunması mücadelesinde destek ummak boşunadır. (*) Steven Levitsky ve Lucan Way Competitive Authoritarianism: Hybrid Regimes after the Cold War, Cambridge U. Press. 2010. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear