24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumartesi 19 Ağustos 2017 6 Siyasi ayak mı DEMıŞTıNıZ? Erdoğan ve AKP, Kılıçdaroğlu’nu hedef alıyor ancak AKP’li Yazıcı’nın Rize Çayeli’ndeki ilişkiler ağı ‘İşte FETÖ’nün siyasi ayağı’ dedirtiyor Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu ‘hedefe koydu ğu’ dönemde, Erdoğan’a en ya kın isimlerden birisi olarak bili nen eski Gümrük ve Ticaret Ba kanı şimdi nin AKP’nin Erdoğan ve Başba kan Binali Yıldırım’dan sonra ge len üçün AKüyçküuktkaya cü ismi Siyasi ve Hukuki İşler Baş kanı Hayati Yazıcı’yla ilgili çok tartışma ya ratacak bir ayrıntı ortaya çık tı. İstanbul Ticaret Odası kayıt larına göre Yazıcı’nın oğlu Mus tafa Yazıcı, aralarında hemşe rilik bağı bulunan işadamı İl hami Yazıcı ile 2014’te ortak bir şirket kuruyor. Şirket, İlha mi Yazıcı’ya ait Yazıcı Grup’un Tanzanya’da açtığı fabrikanın açılışından sadece 5 gün sonra kuruluyor. Tanzanya’daki açı lışa hem Hayati Yazıcı hem de açılıştan sadece “13 gün önce” 23 Mayıs 2014’te cemaat bağ lantısı şüphesiyle görevden alı nan; 15 Temmuz sonrası tu tuklanan eski Rize Valisi Nu rullah Çakır da katılıyor. İlha mi Yazıcı’nın Rize’nin Çayeli il çesinde yaptırdığı kız yurdu 15 Temmuz’un ardından KHK ile kapatılıyor; Ağustos 2016’da da Kredi ve Yurtlar Kurumu’na devrediliyor. İşte ilişkiler ağı... Erdoğan’ın FETÖ’yle mücadelede milat olarak kabul ettiği “1725 Aralık’tan” sonra yaşanan ilişkiler ağı özetle şöyle: Tbaünyzüakndyeas’dteak l 5 Haziran 2014: Yazıcı Grup, Tanzanya’da büyük bir şirket kuruyor. Bu şirketin açılışını dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı gerçekleştiriyor. Tanzanya’nın başkenti Darüsselam’da, inşaat yapı malzemeleri fabrikasının açılış töreninde kurdeleyi Yazıcı kesiyor. “Afrika’nın İlhan Abisi (Karakıta’nın abisi)” diye bahsedi Yazıcı ne demişti? l 25 Ocak 2014’te Gümrük ve Ticaret Bakanı olan Hayati Yazıcı, “Bir paralel yapının olduğuna inanıyor musunuz” sorusuna, “Devletin yönetim şeması içerisinde belki bazı kişilerin paralel uygulamalar içerisine girdiklerini söyleyenler var, bunlar söylenebilir. Bunların bir paralel devlet şeklinde düşünülmesinin çok gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Devletin şeması içerisinde yaşananları dikkate aldığımız zaman paralel uygulamalara gidildiği yönünde iddialar var. Bunların kanıtlarıyla belgeler ile ortaya çıkması lazım’’ yanıtını veriyor. Erdoğan’ın söylemlerine karşılık verilen bu yanıt o dönem tartışma yaratıyor. İlişkiler ağına CHP yorumu CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Serdar Bayraktar, ‘ilişkiler ağıyla’ ilgili gazetemize şu değerlendirmeyi yaptı: “Hep beraber yürüdüler. Cumhuriyetimizi ve demokrasimizi birlikte yıkmaya çalıştılar. Onları birbirlerinden ayırt edebilecek hiçbir şey yok. Gücün kimde olduğuna baktılar, bazıları yanıldı. Aslında hepsi aynı niyetteler ve daha önceki suçları birlikte işlediler. Yıllardır işlenmiş bu suçların ve alınmış kul haklarının hesabını kim verecek.” len İlhami Yazıcı bu açılış için Türkiye’den 80 kişilik bir heyeti Tanzanya’ya götürüyor. Bu ekipte, Hayati Yazıcı’yla birlikte açılıştan sadece “13 gün önce” 23 Mayıs 2014’te cemaat bağlantısı şüphesiyle görevden alınan; 15 Temmuz sonrası gözaltına alınan ve tutuklanan eski Rize Valisi Nurullah Çakır da bulunuyor. 5 gün sonra şirket l 10 Haziran 2014: İşa damı İlhami Yazıcı, Hayati Yazıcı’nın oğlu Mustafa Yazıcı ile 10 Haziran 2014 tarihinde 600 bin TL sermaye ile ortak bir şir ket Hayati Yazıcı kuruyor. Şirketin sermayesi daha sonra 1 milyon 500 bin TL’ye yükseltiliyor. İstanbul Arnavutköy merkezli üç ortaklı şirket İstanbul Ticaret Odası’na “Dem Döviz Ticaret Anonim Şirketi” olarak kayıtlı. Uzun bir dönem Gümrük ve Ticaret Bakanlığı yapan Hayati Yazıcı’nın hemşerisi olan Yazıcı Grup Yönetim Kurulu Başkanı İlhami Yazıcı, Kapalıçarşı’da kuyumculara altın tedarikçiliği yapan isimler arasında. Son yıllarda Türkiye’nin büyük gruplarından birinin sahibi haline gelen İlhami Yazıcı, altınmücevher işinin yanı sıra inşaat ve gayrimenkul alanında da işler yapıyor. Çayeli’ne kız yurdu l AKP İstanbul İl Başkanı Selim Temurci’nin kardeşi Ömer Temurci’nin bir dönem yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Çayeli Danışmanlık ve İnsan Kaynakları Özel Eğitim Hizmetleri Gıda Turizm ve Ticaret A.Ş., Rize Çayeli’nde bir yurt yaptırıyor. Yurdun yapımında maddi desteği işadamı İlhami Yazıcı veriyor. Yurdun adı da Mustafa Yazıcı/İlhami Yazıcı Yükseköğretim Kız Öğrenci Yurdu oluyor. Bu yurdun açılışını da Hayati Yazıcı yapıyor. l Yurt, 15 Temmuz’un ardından 23 Temmuz 2016 tarihli 29779 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 667 sayılı KHK ile kapatılıyor. Ağustos 2016’da da Kredi Yurtlar Kurumu’na devrediliyor. İlişkiler deşifre oluyor l Yandaş basında da yer alan haberlere göre FETÖ’nün himmet planlaması Uşak’taki soruşturmada deşifre olmuştu. FETÖ’nün kurulması, işleyişi ve yönetim mekanizmalarının yanı sıra 15 Temmuz’daki darbe girişimiyle ilgili bilgilerinin de yer aldığı iddianamede, örgütün MİT ve bürokrasi imamı olan Hazım Sesli’nin işadamlarını gruplara ayırdığı ve her grup için ayrı bir günde sabah ve akşam toplantılar düzenlediği ortaya çıkmıştı. FETÖ imamı Sesli’den ele geçirilen belgelerdeki ünlü isimlerin himmet listesine göre, İşadamı İlhami Yazıcı’nın ismi İstanbul’da yapılan Çarşamba Himmet toplantılarının birinci ismi olarak kayda geçmişti. Şirket silindi! l AKP İstanbul İl Başkanı’nın kardeşi Ömer Temurci’nin 19 Mart 2014 tarihine kadar yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Çayeli Danışmanlık ve İnsan Kaynakları Özel Eğitim Hizmetleri Gıda Turizm ve Ticaret A.Ş.’nin, yine aynı KHK ile Selim ve Ömer Temurci’nin babalarının ismini taşıyan Özel Ali Osman Temurci Yükseköğretim Erkek Öğrenci Yurdu da kapatılıyor. Çayeli Ticaret ve Sanayi Odası, 11 Kasım 2016 tarihli toplantısında, Çayeli Danışmanlık ve İnsan Kaynakları Özel Eğitim Hizmetleri Gıda Turizm ve Ticaret Anonim Şirketi’nin oda kaydının resen silinmesine oybirliği ile karar verdi. Ömer Temurci 15 Temmuz sonrası FETÖ bağlantıları nedeniyle gözaltına alındı. O dönem yerel basında çıkan bilgilere göre Ömer Temurci gözaltına alındıktan hemen sonra iki üst düzey yetkilinin soruşturmaya müdahale ettiği iddia edildi. İddialar arasında Hayati Yazıcı’nın da ismi geçti. Temurci kısa bir süre sonra tahliye edildi. ‘Sakıncasını MIT’e sorun’ Akıncı davasında ‘Hava Kuvvetleri İstihbarat’a yazılım yapan şirketin güvenlik soruşturmasıyla ilgili bir soru üzerine sanık Taşçı, ‘Bu soruyu MİT’e sorun’ dedi 15Temmuz’da komuta merkezi olarak kullanıldığı iddiasıyla açılan Akıncı Hava Üssü davası dün devam etti. Duruşmada, darbe girişimi sırasında Hava Kuvvetleri Komutanlığı (HKK) İstihbarat Başkanlığı görevinde bulunan eski Tuğgeneral Aydemir Taşçı çapraz sorguya alındı. Başbakanlık avukatı İskender Minar başında bulunduğu HKK İstihbarat Başkanlığı’na yazılım işi yapan Milsoft isimli şirketin sahiplerinin, haklarında FETÖ/ PDY soruşturması bulunan kişiler olduğunu belirterek, bu firmanın ne tür hizmet sunduğunu sorması üzerine Taşçı, bu işlemlerin kendisinden önce usulüne uygun ihaleyle yapıldığını ileri sürdü. Taşçı, projelerin gizli olduğunu, içeriğini söylemeye yetkisinin bulunmadığını ifade etti. Müşteki avukatı Fatih Atalay da söz konusu şirketin FETÖ firarisi Adil Öksüz’e 234 bin lira yolladığını, şirketin sahibi Mehmet Sungur’un, dosyanın sivil sanığı Kemal Batmaz ile ortaklığı bulunduğunu belirterek, “FETÖ’nün de yurtdışı bağlantıları açık şekilde ortada. Bu kadar hain terör örgütüne bu bilgileri vermeye çekinmiyorsunuz. Bu firmayı hiç araştırdınız mı?” sorusunu yöneltti. ‘İhaleler MSB’nin işi’ Taşçı, “MİT’ten, Emniyet’ten, jandarmadan sorulur, sakıncası varsa ihaleye sokulmaz. Bu kurumlardan gelen cevaplara bakılsın, şirketin FETÖ ile bağlantısı var mı, yok mu bakılsın? Oralardan gelen temiz raporu olmadan bu şirket kuruma giremez. O bilgiyi haiz olup da vermeyene sorulsun bu soru” ifadelerini kullanması dikkat çekti. HKK ihaleleriyle ilgili beyanlarda adı geçtiği için söz alan sanık Akın Öztürk, ihalelerin kanun yönetmeliklere göre yapıldığını ve Milli Savunma Bakanlığı tarafından yönetildiğini anlatıp, “İhaleye girecek firmaların soruşturması mutlaka yapılmıştır” dedi. Eski Konya 3. Ana Jet Üs Komutanı Haluk Şahar ise savunmasında Korgeneral Mehmet Şanver’in kızının 15 Temmuz’da Moda Deniz Kulübü’ndeki düğününe katılmak üzere bir gün önce ailesiyle İstanbul’a geldiğini söyledi. Düğün sırasında saat 21.30 sıralarında, Hava Kuvvetleri Komutanı’nın tüm komutanları çağırdığına dikkati çeken Şahar, “Kendisi tuhaf bir şeyler olduğunu, havada uçağı olanların divanı harplik olacağını söyledi. Ben de vekâlet verdiğim Kurmay Albay Mustafa Ertürk’ü arayarak üssün kapatılmasını, tüm tedbirleri almasını ilettim” dedi. Söz konusu toplantı ile ilgili dikkat çeken bir ayrıntı paylaşan Şahar, Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ın bu sırada, Başbakan Binali Yıldırım’a ulaşmaya çalıştığını, ancak başarılı olamadığını belirtti. l ANKARA/Cumhuriyet Fotoğraflar için bilirkişi Sanık Taşçı, Akıncı Üssü’nde bulunduğuna dair fotoğraflardakinin kendisi olmadığını söyledi. Mahkeme Başkanı Selfet Giray, “Bunun sanığa ait olmadığını biz de düşünüyorduk. Gerçi sanıklara ait olduğunu düşündüklerimiz de kendileri kabul etmediği için birinin ‘bu fotoğraftaki benim’ demesi çok zor. Onun için fotoğraflarla ilgili bilirkişi incelemesi isteyeceğiz” dedi. Taşçı, başka bir sanıkta olduğu gibi, kimsenin uçuş iptalinden söz etmediğini, sıkıyönetim emrini gördükten sonra olanları anladığını belirtti. haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET Öğretmen öldürmek Bu konuda yazmamı isteyen ve bekleyen Sayın Necat Birinci Hocamıza. Yalçın Pekşen’in Hürriyet’teki köşesinde 24 Kasım 2012’de yayınlanan yazısındaki bir okur mektubundan, PKK’nin katlettiği ilk öğretmenin, 1979’da okul bahçesinde, öğrencilerin gözleri önünde öldürülen Mehmet Saygıgüder olduğunu öğreniyoruz. Başka kaynaklardan, Saygıgüder’in Gaziantep Şahinbey Aliye Ömer Battal İlkokulu müdür yardımcısı olduğunu öğrendim. Şehit edilme tarihi tam olarak 26.06.1979. Yine Pekşen’in yazısındaki okur mektubunda o tarihten 4 Eylül 2011’de Tunceli Görme Engelliler sınıf öğretmeni Dilay Kermen’in katledilişine kadar geçen 22 yılda 140 öğretmenin şehit edildiği yazılı. Öğretmenlere karşı PKK tarafından işlenen cinayetlerin yıllara göre kurban sayısı ise şöyle: 1980’de beş, 1981’de yine beş öğretmen öldürülmüş. 12 Eylül 1981’den 1987 sonuna değin öldürme olayı yaşanmamış. Ancak 1988’de sekiz, 1989’da dört, 1990’da üç, 1991’de iki öğretmen öldürülürken 1992 yılında 17, 1993’te 48, 1994’te de 30 öğretmenin katledilmesiyle sadece üç yıl içinde öldürülen öğretmen sayısı 95’i bulmuş…. 1995’te altı, 1996’da yine altı, 1997’de üç, 1998’de bir öğretmenin katledilmesiyle de o tarihe kadar şehit öğretmen sayısı 140’a ulaşmış oluyor… O tarihten bu güne öldürülen öğretmen sayısını gösteren bir veriye ulaşamadım. Zaten mesele sayıda değil… PKK sadece karşısındaki askeri güce değil sivillere de saldırıyor. Katliamlara bebeklerin de hedef olmaktan kurtulamadıklarını biliyoruz. Öğretmenlerin ise alçakça işlenen bu cinayetlerde kurbanlar arasında ağırlıklı oranda yer aldıkları görülüyor. Hepsinin değilse bile çoğunun ilkokul öğretmenleri olduğunu tahmin ediyorum… Alçakça cinayetler… Çünkü öğretmen, adı üstünde, silahsız kişi demektir. İşi öğretmek, bilgi vermektir. Silahsız kişiyi katletmek ise alçaklıktır. Fakat PKK’nin bu konuda bir sınır ve ölçü tanımadığı zaten biliniyor. Son olarak, kaçırılarak öl dürülen, Şanlıurfa’nın Siverek ilçesi Çiftçibaşı köyü öğretmeni 23 yaşındaki Necmettin Yılmaz’ın ve Batman’ın Kozluk ilçesindeki bir PKK saldırısında yaşamını yitiren müzik öğretmeni Şenay Aybüke Yalçın’ın ölümleriyle sarsıldık. PKK neden öğretmen öldürüyor? Sorunun yanıtı güç değil. Çünkü öğretmenler çocuklara Türkçe öğretiyor. Türkçe aracılığıyla da onlara insanı insan yapan bilgilerin temellerini kazandırıyor. Amaç göz korkutarak, yıldırarak yöredeki okulların kapatılmasını sağlamak. O dil kendi ana dilimiz olmasa da bir dile düşman olunabilir mi? Daha dolaysız bir soru sorayım: Söz konusu örgütün başında bulunan kişiler, edindikleri bilgileri Türkçe yoluyla kazanmadılar mı? Aldıkları eğitimi, temel bilgileri katlettikleri öğretmenlerin benzerlerinden almadılar mı? Öyleyse nedir bu kör, gözü dönmüş, ölçüsüz, sınırsız düşmanlık? Alçaklık, canilik değilse nedir? Burada tartıştığım (gerçekten varsa eğer) PKK savları değil. Bu konuda düşündüklerimi defalarca yazdım. Ben hunharlığı, canavarlığı tartışıyorum. Savaşın da bir ahlâkı, ölçüsü, kuralları vardır ve olmalıdır. Öldürülmüş bir insanın cesedinin bir polis panzeri arkasında sürüklenmesini; yer sofrasında kahvaltı yapılmaktayken bir TOMA ile duvarı yıkılan evde yoksul insanların ezilerek öldürülmesini, polis baskınında bir evde bir genç kızın vajinasına ateş edilerek katledilmesini nasıl lanetliyorsak; çocuklara insan olmanın en temel bilgilerini öğretmek için en güç koşullarda görev üstlenen silahsız insanların, çoğunluğu çok genç eğitim emekçilerinin acımasızca, kalleşçe katledilmeleri de aynı laneti hak etmektedir. Neredeyse çocuk narinliğinde bir genç kız olan müzik öğretmeni Şenay Aybüke Yalçın’ın, bir ud eşliğinde, kır çiçekleri tazeliğinde sesiyle söylediği türkünün videosunu izlemediyseniz mutlaka izleyin.. “Beni öldürende din yok iman yok” sözcükleri, acı yazgısını seziyormuşçasına yürek yakıcı bir dokunaklılıkla dökülüyordu dudaklarından… Seni öldürende vicdan da, insanlık da yok güzel kızım, canım öğretmenim… Marmaris’e giden MAK timi Tutuklu sanık Aslanbay: Ben ateş etmedim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1’i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu, 43’ü tutuklu 47 kişinin Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına devam edildi. Duruşmada FETÖ’nün ‘önemli kripto’ elemanlarından biri olduğu iddia edilen MAK timinde görevli Üsteğmen Hasan Aslanbay ifade verdi. Aslanbay, kendilerinden önce yaşanan çatışmanın 112 kayıtlarının silindiğini ileri sürdü. Toplam 3 bin 482 kaydın silindiğini söyleyen Aslanbay, “Biz yaklaşık 20 dakika olay yerinde kaldık. Ateş etmekle suçlanıyorum ama ben ateş etmedim, silahımı arızalı ha le getirdim. Göreve sözleşmeli subay olarak başladım. Muvazzaflık sınavını ilk önce kazanamadım. FETÖ üyesi olsaydım, herhalde bu örgüt bütün soruları çalıp üyelerine verdiği sırada bana da verirdi” dedi. Kripto kardeş iddiası FETÖ’nün Hasan Aslanbay ve 4 kardeşini ‘özel kripto eleman’ olarak yetiştirdiği öne sürüldü. Tespitlere göre FETÖ, Aslanbay ailesine mensup kardeşler Hasan, Hüseyin, Furkan, Rıdvan ve Enes Aslanbay’ı yetiştirip askeri sınav sorularını verdi. Hasan, Furkan ve Hüseyin Aslanbay darbe girişiminin ardından tutuklandı, diğer 2 kardeşleri de TSK’den ihraç edildi. l Haber Merkezi ‘Hero’ yazılı tişört giyen çocuğa ve annesine gözaltı Üzerinde, “Minnie Mouse” karakteri bulunan “Benim babam benim kahramanım” anlamına gelen “My Dad My Hero” yazılı tişört giymesi nedeniyle cezaevinde babasını ziyarete giden küçük bir çocuk annesiyle birlikte gözaltına alındı. T24’ün haberine göre, bir avukat Twitter üzerinden, söz konusu tişörtü giyen küçük çocuğun cezaevine girerken jandarma tarafından gözaltına alındığı bilgi sini paylaştı. “Suçu ve suçluyu övme” suçlamasıyla ifade veren çocuğun annesi, kızının tişörtü kendi kendine seçtiğini, yazıya dikkat etmediğini ifade etti. Sosyal medya üzerinden karakolda tutulan tutanağı paylaşan avukatın Twitter mesajı şöyle: “Telefonum çaldı, müvekkil ağlayan sesi ile kızımla beni gözaltına aldılar dedi. Ne oldu dedim, konuşamayacağım lütfen gelin dedi.” C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear