24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Perşembe 10 Ağustos 2017 4 haber EDİTÖR: ALPER İZBUL / BURAK YURTTAŞ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘Kumpas hazırlıyorlar’ Mustafa Kemal’e Samsun yasağı Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. Kurtuluş Savaşı’nın önderliği için Anadolu’ya atılan bu ilk adım tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biri. Daha sonra birçok kültür, sanat, spor tesisine 19 Mayıs adı kondu. Bunlardan biri de Samsun’daki stadyumdu. İki yıl önce yenilenmesine başlanan stadyumun tekrar açılışındaki ilk karşılaşma, 6 Ağustos 2017’de, lig şampiyonu Beşiktaş ile kupa şampiyonu Atiker Konyaspor arasında oynandı. 6 Mayıs 2017 akşamı insanlar Samsun 19 Mayıs Stadı’na aktı. Bunların çoğu Konya ve İstanbul’dan gelen taraftarlardı. O gece herkes, formasıyla, pankartıyla oradaydı. 6 Ağustos 2017’de Samsun 19 Mayıs Stadı’na sokulmayan bir tek yasaklı kişi vardı: Mustafa Kemal. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal’e 6 Ağutos 2017’de Samsun 19 Mayıs Stadı’na girme yasağı getirilmişti. 6 Ağustos 2017’de Beşiktaş taraftarının “Yaşa Mustafa Kemal Paşa, Yaşa!” pankartı stada sokulmamıştı. Ama yanıcı ve patlayıcı maddeler, akın akın sokulmuştu stada. 6 Ağustos 2017’de Samsun 19 Mayıs Stadı’nda her şey serbest bir tek Mustafa Kemal yasaktı. HHH Yetkililer bu yasaklamaya makul bir gerekçe de bulamıyor, herhangi bir neden öne süremiyorlardı. Slogan haline getirilmiş, İzmir Marşı’nın dizelerini politik bulduklarını, son dönemlerde yaşanan gerginlikler yüzünden, politik sloganlar içeren pankartların sokulmaması yönünde bir karar aldıklarını söyleseler, bunun tartışılacak bir yönü olduğu belki düşünülebilirdi, ama o zaman İstanbul’da Fatih Terim Stadı’nda yapılan Başakşehir Bruge maçındaki üzerinde kocaman bir Tayyip Erdoğan resmi bulunan “Başkomutan” pankartına ne denecekti? Tayyip Erdoğan başkomutandı da Mustafa Kemal neydi? Düşman mı? Tabii ki ortada böyle bir yasaklama kararı yoktu. Aslında var olan dağları bekleyen Mustafa Kemal korkusuydu. 6 Ağustos 2017’de Samsun 19 Mayıs Stadı’nda tam bir skandal yaşandı, sahaya yanıcı patlayıcı maddeler ve bıçaklar atıldı, Beşiktaşlı Quarezma’ya bıçak gösterildi, Konyaspor taraftarları sahaya girdi. Kan dökülmemiş, can kaybı yaşanmamış olması adeta mucizeydi. Yanıcı, patlayıcı maddeleri stada sokmamakla, olayların bu noktaya varmasının önüne geçmekle yükümlü olanlar, neredeydiler? HHH Aslında, Türkiye’yi tehdit eden büyük tehlikenin bir kez daha gözler önüne serildiği 6 Ağustos 2017 gecesi alarm zilleri bir kez daha çalmıştı. Türkiye’de gerginlik o kerteye varmıştı ki, bir futbol maçı bile nerelere kadar tırmanacağı kestirilmesi güç çatışmalara yol açabilirdi. Devlet yıkıcılarının egemenliği bir futbol maçının bile nerelere kadar tırmanacağı bilinemeyen ölçüde germişti ülkeyi. Bu gergin ortamın felakete dönüşmemesi için tabii ki, polisiye önlemler alınmalıydı. Ama durum aslında polisiye önlemleri çok aşmıştı. 6 Ağustos Samsun 19 Mayıs Stadı olayları, Türkiye’de gergin siyasal atmosferin yumuşatılması için acilen harekete geçilmesi zorunlu olduğunu gösteriyor. Bu cümleden olmak üzere, Cumhurbaşkanı’nın bütün muhalefet liderlerini davet ederek, yatıştırıcı bir çağrı metninin içeriği üzerinde anlaşmaya varmalarını sağlaması, daha sonra da ulusa bir birlik ve beraberlik çağrısını yapması gerekir. Tehlikenin büyüklüğü muhalefetin davete icabetini sağlayacaktır. Ancak görüşme ve çağrıdan beklenen biat değil, toplumsal yaşamı mümkün kılacak ortamı sağlayacak asgari koşullarda uzlaşma olmalıdır. Futbol Federasyonu da kulüp temsilcileriyle birlikte toplanıp, futbolun siyasetten uzak tutulması için gerekli uzlaşmanın gerçekleşmesini sağlamalı, kulüp yöneticeleri de Konyaspor Başkanı’nın yaptığı gibi, kışkırtıcı açıklamalardan kaçınmalıdırlar. Bütün bunlar olabilir mi? Bilmiyorum. Ama yine de mutlaka olmalı diyorum. Zira tehlike çok büyük! Bozdağ’ın hedefi Kılıçdaroğlu’ydu Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, MÜSİAD heyetini kabulünde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alman Forbes dergisine yaptığı açıklama için “Türk ekonomisine ve Türk turizmine büyük bir darbedir. Büyük bir dinamit koymuştur” değerlendirmesini yaptı. Bozdağ, CHP’li Mustafa Akaydın’a karşı parti disiplin hukukunun işletilmesi çağrısında bulundu. l ANKARA/Cumhuriyet Tezcan, Berberoğlu’nun yargılandığı MİT TIR’ları davası üzerinden “CHP’ye yeni kumpas kurulacağını ve Kılıçdaroğlu’nun da tehdit edildiğini” söyledi Tezcan, CHP MYK sürerken yaptığı basın toplantısında ciddi iddialarda bulundu. Yeni paralel devlet iddiası CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, bir kişi hakkında terörle ilişkisi olup olmadığına yönelik ‘Başkanlık Ulusal Güvenlik Birimi’ tarafından soruşturma yürütüldüğünü gösteren bir tutanağı göstererek, “Bu açık bir şekilde yasadışı istihbarat toplama faaliyetidir. Böyle bir örgüt yok. Böyle bir şey varsa bu bir özel örgüttür. Kanunen tarif edilmeyen fişleme yapan bu örgütler, hukuk karşısında suç örgütüdür. Özel istihbarat örgütü oluşturulmuştur” dedi. Konuşmasına mahkeme dosyasından alınan bir tutanağı göstererek başlayan Tezcan, “Türkiye hızlı bir şekilde istihbarat devleti olma yolunda ne yazık ki ilerliyor. Tek adam rejimi bütün ahtapot gibi kolları ile devlet düzenini altüst etmeye ve tek kişinin kontrolüne bağlamaya odaklanmış” dedi. ‘Böyle bir kurum yok’ Söz konusu belgenin, FETÖ soruşturmaları nedeni ile bilgi talep etmesi üzerine hazırlanan bir bilgi tutanağı olduğunu belirten Tezcan, şu bilgileri verdi: “Tutanakta diyor ki; bir kişi ile ilgili savcılık soruşturma yapıyor dava açılıyor. ‘Bu kişinin terör örgütü ile bağlantısı var mıdır yok mudur’ diye soru soruyor; emniyet birimlerinden soruyor. Emniyet birimlerinin hazır ladığı cevap tutanağı. Emniyet, hakkında soruşturma yapılan kişi ile ilgili çeşitli kaynaklardan soruşturma yapmış. Görüyoruz ki yargı organları soruşturma yaparken başka bir birimden daha emniyet bilgi alıyor. Resmi belge. Bu araştırma yaptığı kaynaklarından birisi de ‘Başkanlık Ulusal Güvenlik Kurumu’ imiş. Devletin böyle bir kurumu yoktur. Yasalarımızda düzenlenmiş böyle bir birim yok. Bu açık bir şekilde yasadışı istihbarat toplama faaliyetidir. Böyle bir örgüt yok. Kanunen yok. Böyle bir şey varsa bu bir özel örgüttür. Kanunen tarif edilmeyen fişleme yapan bu örgütler, hukuk karşısında suç örgütüdür. Başkanlık diye bir kurum yok Türkiye’de. Özel istihbarat örgütü oluşturulmuştur.” Tezcan, “Kanunen tarif edilmeyen ve özel bilgi toplayan bu örgütler, hukuk karşısında suç örgütüdür. Başkanlık diye bir kurum var mı Türkiye’de” diye sordu. Tezcan, başta AKP Genel Başkanı, Başbakan ve içişleri ile adalet bakanları olmak üzere hükümetin bu meseleyi açıklamak zorunda olduğunu vurguladı. “Kimler devlet içinde ‘başkanlık’ adı altında bu birim aracılığıyla fişleme yapıyor” diye soran Tezcan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu birime mahkemeler nasıl soruyor ve dosya oluşturuyor? Emniyet birimleri bunu veri havuzu kabul edip, nasıl mahke Emniyet’ten açıklama geldi Tezcan’ın açıklamalarının ardın dan Emniyet Genel Müdürlüğü yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı bünyesinde 12 Mayıs 2016’da İçişleri Bakanlığı’nın ‘olur’u ile Ulusal Güvenliğe Yönelik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün kurulduğu belirtildi. Tutanaktaki “Başkanlık Ulusal Güvenlik” ibaresinin Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı Ulusal Güvenliğe Yönelik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün kısaltması olduğunun belirtildiği açıklamada, “Başkanlık ibaresi ise KOM Daire Başkanlığı’nı ifade etmektedir. Kamuoyunu yanlış bilgilendirmemek adına bilgi istenmesi halinde sayın milletvekiline gerekli bilgiler verilebilirdi” ifadeleri kullandı. melere bildiriyor? Bu yeni bir paralel devlet yaratma sürecidir. Hukuken karşılığı olmayan, başkanlık rejimi hevesi içinde olanların yasal dayanağı olmayan, hukuka aykırı başkanlığın gizli örgütlerini kurduklarının göstergesidir. Hangi başkanlıktır? Belli ki ‘Türkiye’yi yeni bir sisteme taşıyoruz’ diyenler yeni bir paralel devlet oluşturma içindedir.” CHP MYK toplantısı sürerken açıklamalarda bulunan Bülent Tezcan, Tezcan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun yargılandığı MİT TIR’ları davası üzerinden “CHP’ye yeni kumpas kuracağını ve Kılıçdaroğlu’nu tehdit ettiğini” de belirtti. Tezcan, “bu tehditlerin hiçbirisinin ne CHP’yi ne de Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nu korkutacağını, Kılıçdaroğlu’na geri adım attıracağını” kaydetti. ‘Adalet Yürüyüşü’nde olduğu gibi ‘Adalet Kurultayı’nın da iktidarı aynı şekilde tedirgin edeceğini vurgulayan Tezcan, Erdoğan’ın, Kılıçdaroğlu’nun Alman dergisi Focus’a verdiği söyleşi nedeniyle Kılıçdaroğlu’na “Yazıklar olsun” dediğini de anımsatarak, “Yazıklar olsun denilecekse, adaleti yok edenlere olsun. Biz, yok ettikleri adaleti yeniden bulmanın kavgasını ve mücadelesini veriyoruz. Adalet Yürüyüşü ile ilgili AKP Genel Başkanı çıkmış, ‘Devletin güvenlik güçleri korudu’ diye, lütuf gibi anlatıyor. Yürüyenlerle ilgili güvenlik önlemi almak lütuf değildir” dedi. ‘Havuz medyası çalışıyor’ Tezcan, kendilerine yönelik “Hesap verecekler” denildiğini de anımsatarak, “Gerçek bir adaletin önünde hesap verilmesi söz konusu olduğunda adliye kapılarından eve gidecek yolu bulamazlar” diye konuştu. Erdoğan’ın bu konuşmalarının satır aralarında “CHP’ye kumpas hazırlığının yattığını” da belirten Tezcan, şunları söyledi: “Önce havuz medyasını çalıştırdılar, ondan sonra da sıfatlı trolleri var bunların, o troller vasıtasıyla sosyal medyada iftiralar atmaya başladılar. AKP Genel Başkanı dünkü (önceki günkü) konuşmasında Genel Başkanımızı tehdit ederek, CHP’ye dönük yeni bir kumpasın ikrarında bulunmuştur. Enis Berberoğlu ve ona yönelik baskı altında verilen mahkumiyet kararı üzerinden kendilerince CHP’ye dönük kumpasın peşindeler. Bizim çekinecek bir şeyimiz yok. Bizim sırtımızda kirli heybelerimiz yok. Cemaatlerle kirli ittifakımız yok. Devletin hiçbir kurumunu hiçbir yere ve kimseye teslim etmedik. Hesap vermekten kormuyoruz. Korkan sizsiniz. Bu yeni kumpas girişimi de ellerinde patlayacak.” Berberoğlu’nun itirazının görüşüleceği mahkemenin başkanının değiştirildiğine de vurgu yapan Tezcan, HSK’ye şöyle seslendi: “Berberoğlu’nun iktidar zorbalığıyla rehin alındığının delili anlaşıldı mı? Şimdi soruyorum, niye değiştirdiniz? Bu kumpas ile ilişkisinin, yeni kumpasın, neresindesiniz? Bunları tek tek ortaya çıkaracağız, peşini bırakmayacağız.” içselle‘Yşetniriilseimsteedmi’iArnaKcPpe’onlirenumrneeukfoehramaziınsrydlouandmıu 16 Nisan referandumu sonuçlarını değerlendirmek üzere kurulan AKP komisyonunun raporunda, parti içine yönelik ilginç saptamalar yer aldı EMİNE KAPLAN AKP’nin 16 Nisan referandum sonuçlarını analiz etmek için kurduğu komisyonun raporunda, ‘hayır’ oylarının beklenenden yüksek çıkmasında anayasa değişikliğiyle getirilen düzenlemelerin halka iyi anlatılamadığının etken olduğu vurgulanırken, bunun nedenleri arasında ‘parti yöneticileri ve hükümet üyelerinin yeni sistemi içselleştirememesi” sayıldı. AKP, referandumun ardından seçmenin ‘evet’ ve ‘hayır’ oyu vermesinin altındaki nedenlerini, bölge ve illere göre parti seçmeninin eğilimini belirlemek için bir komisyon kurmuştu. Raporunu büyük oranda tamamlayan komisyon, ‘evet’ oyu veren seçmenin tercihinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a duyulan sevgi ve güven, ekonomik refahın sürmesi, AKP’nin istikrarın adresi olarak gö Parti seçmeni kaydı Raporda, bölgelere göre AKP seçmenindeki kaymalar da değerlendirildi. Parti seçmeninin bölgelere göre yüzde 4 ile yüzde 12 arasında ‘hayır’ cephesine kaydığı saptanırken, en fazla kayma nın yüzde 1012 ile Marmara, Ege ve Akdeniz’de olduğu belirlendi. Karadeniz ve Orta Anadolu’da yüzde 4, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yüzde 6 oranında AKP seçmeni ‘hayır’ oyu verdi. rülmesi, terör ve FETÖ ile mücadele, krizlerin ve sıkıntıların yaşandığı koalisyon hükümeti dönemlerinin yeniden geri geleceği kaygısının etkili olduğu sonucuna vardı. ‘Hayır’ oylarının ‘evet’ oylarına yakın bir oranda çıkmasında ise anayasa değişikliğiyle getirilen düzenlemeler ve yeni sistemin halka çok iyi anlatılamaması birinci neden olarak sayıldı. Anayasa paketinin halka anlatılamamasında ise “bakanlar, parti yöneticileri ve milletvekilleri” başta olmak üzere parti kadrolarının yeni sistemi tam olarak içselleştirememesinin etkili olduğu kaydedildi. Referandum kampanyası sürecinde kullanılan ‘terör örgütleri hayır diyor’ söyleminin ‘hayır veren teröristtir’ algısına dönüştüğü belirtilen raporda, ‘evet çıkarsa eyalet sistemi gelecek’ gibi ifadelerin partinin söylemi gibi anlaşıldığı, bu algıyı kıracak politikaların üretilemediği, hayır cephesinin bu söylemleri kullanarak yürüttüğü kampanyanın etkili olduğuna dikkat çekildi. l ANKARA ‘Oğan’a baksınlar’ Tezcan, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı. CHP’li Mustafa Akaydın ile ilgili Başbakan’ın çağrısının sorulması üzerine Tezcan, “Başbakan, ‘Yeni devlet kuruyoruz’ diyen AKP’li ile ilgili kalksın, disiplin soruşturması yapsın. Hâlâ böyle bir hareket yok. Biz daha önce de ‘kontrollü darbe’ ile ilgili ne söylediğimizi ifade ettik. ‘Kontrollü darbe’ demek bir tiyatro demek değildir. Gerçekten bir darbe olmuştur. Bu darbe girişimi öngörülmüştür, istihbaratı alınmıştır, sonuçlarından yararlanılmıştır, 20 Temmuz darbesi yaratılmıştır” yanıtını verdi. ‘Geri adım atmayız’ Tezcan, “CHP’ye MİT TIR’ları davası üzerinden kumpas kurulup kurulmadığı” yönündeki soruya da “Kendisi söylüyor; ‘Sonucunun nereye uzanacağından rahatsızsın, hesap vereceksin’ diyor. Bununla ilgili havuz medyasında yürütülen kampanya var, en sonunda en sıfatlı parti yetkilisi bu açıklamayı yapıyor. Bu yeni bir kumpasın planlamasıdır. Bize dokunmaz, geri adım atacak bir durumumuz yoktur. Asıl mesele bunun üzerinden Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye iftira süreci başlatmaktır” yanıtını verdi. Tezcan, Gelibolu’da düzenleyecekleri Adalet Kurultayı ile ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan Gelibolu ile ilgili bir yanıtın kendilerine gelmediğini de vurguladı. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear