28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 23 Temmuz 2017 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber 13 Bizimki kasaba faşizmi!ünyada hiçbir şey aynıyla yeniden yaşanmaz. Coğrafyalar ve toplumların kültür seviyesi Dyaşanılanı belirler. Adını artık koyalım, biz “kasaba faşizmini” yaşıyoruz. Bu nedenle her şey çok alaturka! İspanya, Almanya, Şili, Arjantin gibi faşizmi yaşamış ülkelerle kendimizi kıyaslamayalım. Çok basit bir örnek vereceğim: Binlerce kişinin öldüğü Franco rejiminde Franco’nun yaptığı tek bir hayırlı iş vardır; o da ülkesinin kültürel varlıklarını inanılmaz bir inatla korumak! Aynı şeyi Hitler rejimi için de söyleyebiliriz, Hitler’in en büyük ideali dünyanın bütün tablolarını Almanya’da toplamaktı. Fransız direnişçilerinin ülkelerindeki tabloları nasıl koruduğuna dair pek çok destansı film ve kitap vardır. Bizdeki faşizm hiçbir şeye benzemiyor. Tutarlı bir ideolojinin uzantısı olmadığı için tam bir çorba. Ve biz neye karşı mücadele edeceğimizi şaşırmış durumdayız. Tam bir şoktayız! Şairlerimiz, Nuriye ve Semih ölmesin diye cumhurbaşkanına mektup yazıp, merhamet dileniyorlar. İyi niyetle yazılmış bu merhamet mektubu, sadece içinde bulunduğumuz çaresizliği göstermekten başka ne işe yarar? Cumhurbaşkanı “OHAL’i işçiler grev yapmasın!” diye uzattığını söylüyor, işçi sınıfından tek bir ses yok! Sınıf mücadelesi diye bir şey kalmamış. Sol partiler işçi sınıfı diyerek neyi kastediyorlar, anlamak mümkün değil. Bunları artık açık açık konuşmamız gerek! Şehit sözcüğünü bile kendimize benzettik. Bir ülkede, bir baba çatışmada ölmüş şehit oğlu için, “Utanmasam tabutun başında oynayacaktım” diyebiliyorsa, şehitler arasında devlet ayrım yapıyorsa, birine çok, birine az para ödüyorsa, kasaba faşizmi tam 12’den vurmuş demektir. Dünyanın hiçbir yerinde kurucu kahramanlar için saygısız tek bir kelime söylenmez. Bizde ne yaptığını bilmeyenlerin en çok saldırdıkları kurucu önder Atatürk. “Atatürk kızların bekâretini bozdu” cümlesini söyleyen bir Türk yurttaşına herhangi bir cezai yaptırım uygulanmıyorsa durum sandığımızdan daha da vahimdir. Açıkça ülkeyi İslam sosuyla pişirilmiş vahşi bir kapitalizm yönetmektedir. Bu durumda hâlâ seçim yapılabileceğini düşünmek, yasalardan medet ummak olanaksızdır. Görülen odur ki, tarımı, eğitimi, kurumları tümüyle yok edilmiş bir ülkede ayakta durmaya, yaşamaya çalışıyoruz. Oysa ülke bir mafya örgütü gibi çalışan bir iktidar tarafından sözüm ona yönetilmektedir. Bu örgütün merhameti yoktur. Bu örgüt sadece zenginlerin işlerine yarayan bir taşeron örgüttür. Gerçekten muhalif olanların umutsuzluğa düşmesi için her şey mevcuttur. Yurttaşlarının yurtdışına gitmek için sıraya girdiği bir ülkeden söz ediyoruz. Geçenlerde sevdiğim bir arkadaşım şöyle dedi: “Gençler için tek bir dileğim var, bizim mazide yaşadığımız güzellikleri on yıl yaşayabilsinler.” Bu söz bana çok fena koydu. Gerçekten sanki ülkemin ve dünyanın güzel günleri bitmiş gibi. Hiçbir bilgi artık yaşadıklarımızı açıklayamıyor. Bir sonraki sabah neyle, hangi şokla uyanacağımızı bilmiyoruz. Ve hayatımız karanlık kuytular ve tuzaklarla dolu bir kötü kasaba hayatı oldu. Kasaba ne köylüdür ne de kentli. Ahalisi her yere kolaylıkla savrulur. Geçmişe ve milli değerlere sıkı sıkı sarılır ama onları korumaz. Tam tersi işine geldiğinde hemen satar. Günü kurtarmanın peşinde koştuğundan kurduğu lokantadan, yaptığı apartmandan hayır gelmez. Tarihi mekânlar onun için sünnet düğünü yerleridir. Daracık blucinler giyip, başlarını örttüklerinde Tanrı’yı kandırdıklarını sanıp içten içe sevinirler. Mülkiyete çok düşkündürler. Sürekli ev alırlar ve ev borcunu ödemek için de bir köle gibi çalışırlar. Evet, hayatımızın geldiği nokta budur. Bu noktada ideolojik ayrımların, eski hesapların hiçbir anlamı kalmamıştır. Yeni ve yaratıcı eylemlerden başka bizi düze çıkaracak hiçbir şey yok. Şimdi aynaya bakma zamanı, elimden ne geliyor diye işe koyulmanın zamanı. Bu arada Bodrum’da epey sarsıcı bir deprem oldu. Her şeyi Allah’ın bir lütfu olarak kabul eden dini bütünler çok sevindiler: “Allah fuhuş yatağı Bodrum’u cezalandırıyor” dediler onlara söylenecek tek bir söz var, bundan anlarlar: Düzce’de 1999 depremini nasıl unuttunuz? Düzce malum, Adalet Yürüyüşü’nde yürüyüşçülerin yollarına bok dökülen bir kenttir. 23 TEMMUZ 2017 SAYI: 33527 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.54 03.45 04.16 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 05.45 13.18 17.12 20.38 05.32 13.02 16.55 20.19 05.59 13.25 17.15 20.38 Yatsı 22.19 21.58 22.12 Anıtkabir’i yerle bir etmek isteyen, hatta üstünde tepinmek arzusuyla yanıp tutuşanların Bir CemaatAKP ortak projesi olan Ergenekon, Balyoz ve Casusluk davaları ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyaset üzerindeki vesayeti yıkılır elbette bir planı var. Anıtı önce sıra ken, hukuksuz, ahlaksız ve vicdansızca hareket danlaştırmak, ardından görünmez edildiği için ortaya çıkan bir sonuç da ordunun kılarak halkı yokluğuna alıştırmak, yıkımı oldu. Kurumun kendi kimliğine ve gö sonunda da yıkmayı amaçlıyorlar. revine saygısı da felaket seviyesinde tahribata Sıradanlaştırmak aşaması Genel uğradı. kurmay eliyle kurulan ve kamuoyu Bu davaları izleyen tasfiyeler sayesinde hem nun tepkisi üzerine kaldırılan oyun Cemaat 15 Temmuz darbesine kalkışacak Bir tutuklunun Anıtkabir güncesiparkıydı. Başaramadılar, ama ikinci aşamaya geçmekten de geri durmadılar: Savunma Bakanlığı ile Ankara kadar güçlendi, hem de 2011’den itibaren üst kademeye eyyamcılık, adamsendecilik ve korku hâkim oldu. Öncesinde, 1 Mart 2003 Belediyesi’nin ortak hazırladığı iğrenç komplo, Anıtkabir sit alanını yapılaşmaya açmak “gizli” planı, hafta başında ortaya çıktı! Aşağıdaki satırlar, kadim dostum, 20 yıllık meslektaşım, 266 gündür tutuklu değerli gazeteci Kadri Gürsel’in Anıtkabir’i yok etme planının birinci aşaması, Genelkurmay eliyle kurulan oyun parkı olduğu gibi durur. Dünyanın kendisine saygısını koruyan bütün büyük halklarının köklü devletlerinde hafıza mekânları böyle anlaşılır ve bu anlayışa göre hareket edilir. Siz, Washington DC’deki Lin tezkeresinin reddine giden süreçteki komuta kademesinin elini taşın altına koymak ve tarihi sorumluluğu üstlenmek yerine idarei maslahatçılığa meyletmesi vardır. 2003’teki liderlik açığının bedeli çok ağır ödenmiş, ABD faturayı TSK’ye çıkarmıştır. Çuval olayı sadece bir başlangıçtı. Devamı 2007’deki emuhtıra gaf hakkında geçen yıl yayımlanan köşe yazısından coln Anıtı’nda minyatür bir “roller letinin ardından başlayan “iç savaş”ta TSK’ye alıntıdır: coaster” kurulabileceğini hayal karşı İslamcılara verilen tayin edici dış destek HHH edebilir misiniz? İmkânsızdır. Kadri Gürsel le geldi. KveayadcıırtaakrliıhAi nıtkabir’in kısa Kremlin Duvarı’nın Kızıl Meydan’a bakan tarafında Lenin’in mozolesi vardır. Duvarın hizasında da Josef Stalin başta olmak üzere Anıtkabir’e oyun parkı 23 Nisan’da kurulmuş. Darbe teşebbüsünden 3 ay önce... 15 Temmuz’da ise milli sandığımız ordunun Genelkurmay ve Anıtkabir Komutanlığı bilmeyebi Bolşevik Devrimi’nin diğer önderlerinin mezarları... aslında milli olmadığını kan ve acıyla öğrendik. lir, unutmuş ve hatta önem de vermiyor olabilir ama Onların kurduğu Sovyetler Birliği tarihe karışmıştır Bir yandan Balyoz ve Ergenekon hiyerarşiyi te Anıtkabir bu ülkenin çağdaş hafızasının en önemli belki ama Kremlin Duvarı Mezarlığı ve Kızıl Meydan, rörize ederken diğer yandan da Cemaat’in iç ve eşsiz mekânıdır. Bir ülkenin en büyük, en önemli Rusya’nın hâlâ en önemli hafıza mekânıdır. Orada işgali 2012’den itibaren üst kademelere doğru “hafıza mekânı” en derin saygıyı hak eder, orada dönme dolap kuramazsınız. hızlanarak tırmanmış ve bütün bu faktörlerin ciddiyetsizliğe ve laubaliliğe tahammül edilmez. Paris’te Pantheon da böyledir. Fransız neticesi orduda şuur kaybı olmuştur. Türkiye “Hafıza mekânı”, bir ülkenin ve halkının, coğrafi Devrimi’nin ve cumhuriyetler tarihinin büyük figür Cumhuriyeti’nin en önemli hafıza mekânına aske konum bakımından en merkezi, anlam açısından lerinin mezarları oradadır. Pantheon’da atlıkarınca rin kurduğu salıncağın kısa tarihi budur. en kavramsal ve kapsayıcı, entelektüel bakımdan olmaz. Böyle bir maymunluğa kalkışanları en avant Kadri Gürsel en muhkem ve nihayet yapısı ve çevresiyle en so garde, en züppe, en bohem, en vatansız Parisliler 27 Eylül 2016 mut ve görkemli varlığıdır. İşte Anıtkabir böyle bir bile kovalar. HHH mekândır. Ne yazık ki Anıtkabir’e tahterevalli, kaydırak ve Gördüğünüz gibi, Türkiye’de içerde olması ge Bu bir saptamadır. İster İslamcı olunsun, ister ko salıncak kurulabildi... Bu nasıl mümkün oldu? So rekenler dışarda, dışarda olması gerekenler içer münist ya da Kürt milliyetçisi, hatta liberal demok runun kısa cevabı için AKP ve TSK’nin çatışmalı de, sevgili okurlar. Çünkü aslında hukuk tutuklu, rat, bu gerçeklik hiçbir açıdan değişmez. Orada, tarihine bakmak lazımdır. adalet mahpus. Hem de yıllardır. Yazıya “Bylockmylock faso fiso..” diye girmek tehli sgeu“çlTaenenadecbkaitrik”r.,e(nnMeidsy:ta1iwtsaz0wnnıaw0kah.)mankheimit@etgtamn.aciol.mcom keli olabilir mi? artık, “cezanın kendisi” Devir gizli mesaj devri. haline getirildi! “Hero” yazılı tişört örtülü “O öyle kalmaya mesaj sayılıyor. cak!” denilince kaçınıl Giyenler, hoop içeri! maz sonuç bu oluyor Allah’tan tişörtçüler demek ki. harfleri çift basıp “Herro” Kendi ayağıyla yurtdı “merro” yazmıyorlar. şından gelip teslim olan Eskilerin ünlü lafıdır: İcra Kurul Başkanı Av. “Bir nokta, gözü kör eder!” Tekerrür ayı temmuz... Akın Atalay’a uygulanan “adaletten kaçmayı 266 gündür Osmanlıcada bir nokta düşürülmesiyle “z” harfi arkadaşlarımıza, Külliye’den “Ba önleme tedbiri”nin serancamını da... özgürlüğünden “r” ye dönüşür. Ve “göz” sözcüğü “kör” haline gelir. sın Bayramınız Kutlu Olsun!” diye 12 yazar ve yöneticimize bir mesaj da bekleyelim mi? uygulanan “tedbirin” yani en yoksun... Maazallah! HHH önemli suç delili diye gösterilen HHH İlk duruşmayı 24 Temmuz’a “basılmış bir gazeteye” nasıl bir “Hero”, FETÖ’nün İngilizce rast getirmek neyin sinyali ola ki? “delil karartma” yöntemi uygula yazdığı bir makalenin başlığı imiş. Hiçbir şeyin olsa keşke. nacağının ayrıntılarını da öğrene Uluslararası melanet ve Ama bu iktidar döneminde ne ceğiz. İnşallah yani! hizmetkârlık Arapça ile mümkün yazık ki, her şey bir şey için! HHH değil! Ergenekon, Balyoz, Odatv Bu arada geçmiş 24 Tem “Herro”yu ise duyan duymuş kumpasları subliminal bir alışkan muz’lara bir göz atmak şart. tur: PKK katilleri, “Ya Herro ya lık yaratmış durumda. Bu tarih tercihi, 1908 tarihli l 24 Temmuz 1908; Basında Sansürün Kalkması. ‘Adalet aramaktan Merro!”yu, kendi aralarında “Ya bağımsızlık ya ölüm!” sloganı yerine kullanıyorlarmış! “Böyle diyenin de yazanın da, yetmiş yedi bayram anası ağladı anayasamızdaki ifade ile “Matbubatın kanun dairesinde serbest!” olduğunu göstermek için olabilir mi? O “daire” Sultan Abdülhamit l 24 Temmuz 1923; Lozan Antlaşması’nın imzalanması. l 24 Temmuz 1960; gazete sahipleri ve yazıişleri müdürlerinin basının kendi kendini denet vazgeçmeyeceğiz’ Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini soran ve faillerin yargılanması ve ağlasın!” diyelim! Han zamanında “ferman” ile çizi lemesini öngören Basın Ahlak nı isteyen Cumartesi Anneleri dün 643’üncü HHH liyordu, şimdi ise KHK ile.. Yasası’nın imzalanması. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya gel Aylardır sorgusuz sualsiz, yar “Daire” dışına çıkan, hoop l 24 Temmuz 1978; Yargıtay, di. Bu haftaki eylemde 1995 yılında gözaltın gısız hapiste tutulan yönetici ve içeri!.. “Yasaların faşistçe hazırlandığını da kaybedilen Cemil Çelik’in akıbeti sorulur yazarlarımız Allah’ın 364 günü Duruşma tarihi ile mesaj, tişört ve bunların kaldırılması için mü ken, açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Se dururken nedense, tam da 24 Temmuz günü mahkemeye çıkartılıyorlar. 2. Abdülhamit Anayasası’nın yürürlüğe girdiği gün. Daha komiği, basında sansürün kaldırılmasının 109. yıldönümü! Devamı ise komikten de gülünç: ile mesaj türü, gıllıgışlı bir eylem olabilir mi? Yarın göreceğiz! Mesele, basın özgürlüğünü veya yargının bağımsız ve tarafsızlığını anayasaya, yasaya yazmak değil, uygulamaktır! Örneğin, “Ceza Muhakemesi Kanunu” uygulanırken, delil, kanıt, belge, şahit vs’den önce cadele vermek gerektiğini söylemenin suç olmadığına” karar verdi. HHH En güvenli tedbir belki, son sözü M. Akif Ersoy’a bırakmak : “Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? mih Özakça’nın bir an önce serbest bırakılması ve taleplerinin kabul edilmesi istendi. Eyleme CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve çok sayıda yurttaş katıldı. “Failler belli, kayıplar nerede” pankartının açıldığı eylemde pankart üzerine karanfillerle birlikte “Nuriye ve Semih yaşasın” yazılı bir kâğıt bırakıldı. Basın metnini ise Avukat Gülseren Yoleri okudu. l İSTANBUL/Cumhuriyet Gazeteciler Cemiyetimizin mantık ve izanı da gerektirir. ‘Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif edi bugünü Basın Bayramı ilan ettiği l “Tutuklama tedbiri”, sanığın gün. adaletten kaçmasını veya delil yorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü İHD’den Adalet Tutuklu tutuksuz yargılanan karatmasını önlemek üzere uy ederdi?” Bakanlığı’na tepki KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu üyeleri hapishanelerdeki hak ihlallerine, hasta mahpusların sağlık durumuna ve F tipi hapishanelerdeki tecrit koşullarına dikkat çekmek amacıyla dün 278’inci kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Bu haftaki eylemde verem hastası olan Resul Özbey’in serbest bırakılması istendi. Özbey’in derhal, koşulsuz serbest bırakılması, tedavi hakkına yönelik keyfi engellemelerin kaldırılması ve Adalet Bakanlığının hasta mahpuslara yönelik duyarsızlığının son bulması istendi. l İSTANBUL/Cumhuriyet ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr Aleviler TV 10 için 42. kez buluştu KHK ile kapatılan TV 10’nun çalışanları, televizyonlarının yeniden açılması talebiyle 42’nci kez Galatasaray Meydanı’nda dün bir araya geldi. TV10 Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin, basın ve medya üzerindeki baskıların kalkması gerektiğini söyleyerek, “160’ı aşkın gazeteci hâlâ tutuklu. 100’ü aşkın medya kuruluşu kapatıldı. 10 bine yakın basın medya kuruluşu çalışanı işsiz ve gözaltılar devam ediyor” dedi. Cumartesi Anneleri, insan hakları savunucuları ve Alevi örgütlerinin de destek verdiği eylemde “Alevilerin sesi TV 10 susturulamaz” pankartı açıldı. l İSTANBUL/Cumhuriyet SAYISAL LOTO 11314192930 6 BİLEN: 3 milyon 436 bin 423 TL (1 kişi) 5 BİLEN: 5 bin 354’er TL 4 BİLEN: 79’ar TL 3 BİLEN: 11’er TL C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear