24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 21 Temmuz 2017 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY / ELİF TOKBAY TASARIM: ZARİFE SELÇUK Parçalı Bulutlu Bursa 300/1 7 0 Atina 320/240 TARİHTE BUGÜN SICAK BAŞLIYOR Serin ve yağışlı hava hafta sonu etkisini yitiriyor. Sıcaklıkların mevsim normallerinin 3 ila 5 derece üzerine çıkması bekleniyor. İstanbul, hafta sonu 30 dereceleri aşacak. Açık Sağanak Bulutlu Karlı Yağmur Karla K. Yağmur Sisli İstanbul 29/22 Ankara 31/18 İzmir 34/23 Antalya 32/27 Mersin 34/28 Trabzon 28/25 Kars 32/13 Diyarbakır 42/22 Adana 360/2 5 0 Artvin 260/2 0 0 Çanakkale290/2 0 0 Balıkesir 280/2 0 0 Sivas 290/1 5 0 Erzurum 310/1 3 0 Eskişehir 290/1 5 0 Aydın 380/2 2 0 Gaziantep 380/2 2 0 Konya 320/2 0 0 Berlin 280/1 8 0 Girne 320/2 3 0 Londra 220/1 7 0 Moskova 230/1 3 0 Paris 250/1 9 0 Madrid 330/1 9 0 Amsterdam 240/1 6 0 Roma 310/2 0 0 New York 330/2 5 0 Tokyo 320/2 3 0 1951: ABD’li ünlü oyuncu Robin Williams’ın doğum günü. Sanatçı 11 Ağostos 2014’te, Kaliforniya’daki evinde yaşamına son vermişti. 1969: Uzay aracı Apollo 11’in mürettebatından Neil Armstrong ve Buzz Aldrin, Ay’a ayak bastılar. İstanbul’daki yağışın en çok vurduğu Evler çamurSilivri’deki Gümüşyaka’da akıllarda tek soru var: gözler yaşlıZararıkim karşılayacak dNkaoelldakıponlteuk Hatice Şanlıtürk, canını dişine takmış, tahliye ekibine yardım ediyor: “Güvercinlerimin yarısı öldü. Ne koltuk ne dolap hiçbir şeyimiz kalmadı. Daha önce de bu bölgede sel baskını yaşanmıştı ama burada yaşamıyorduk. Şimdi ne yapacağımızı şaşırdık. Çok mağduruz.” İstanbul’u etkisi altına alan şiddetli yağışın en fazla vurduğu yerlerden biri olan Siliv ri Gümüşyaka’da suların çekilme sinin ardından çamur deryası kal dı. 200’ü aşkın evin etkilendiği Gümüşyaka’da temizlik çalışmaları sürüyor. Sıra sıra dizilmiş ev lerin bahçeleri ve bi rinci katları tamamen su altında kalmış. Bel deye girer girmez, yol ZEHRA boyunca sıralanan iş ÖZDİLEK makineleri dikkat çe kiyor. Evini su basan yurttaşlar çaresiz. Çalışma ekibi bi rikmiş suları evlerin karşısındaki kanala tahliye etmeye çalışıyor. Ev sahipleri, gözleri yaşlı, çalışmaları izliyor. Bazıları da çalışmalara ka tılıyor. Çalışan çalışmayan herke sin üstü başı çamur içinde. Maddi kayıpları büyük. Can kaybının ol mamasına seviniyorlar ancak akıl larında tek soru var: “Zararımızı kim karşılayacak?” ‘Kula ıslah edilmeli’ Silivri Zabıta Müdürü Selçuk Efe, selin en fazla Gümüşyaka, Çanta, Değirmenköy beldelerinde yaşandığını belirtiyor. 250’ye yakın evin kötü durumda olduğunu söylüyor. Su tahliyesi ve çamur temizleme çalışmalarının 15 gün daha süreceğini ifade ederek “Bildiğim kadarıyla mağdur vatandaşlarla ilgili kaymakamlık bünyesinde kurulan bir ekip var. Bizim zabıtalar, mağdur vatandaşların yerlerini ekibe gösteriyor. Zarar tazminleriyle ilgili değerlen Tarçın, Leo ve Boncuk kurtuldu Yaz kış 10 yıldır eşiyle Gümüşyaka’da yaşayan 70 yaşındaki Murat Uzbay, yaşadıkları faciayı şöyle anlatıyor: “Sabah 07.45 gibi evden çıktım. Eşim de evde yoktu. 15 dakika sonra burayı sel götürmüş. Evimizi haber kanallarında gördüm. Evde 3 köpeğim olduğu için dönmek istedim izin verilmedi. İtfaiye ekipleri Tarçın ve Boncuk’u kurtarmış. En küçük olan Leo’yu da akşama doğru bulduk. Benim için önemli olan köpeklerimdi. Onlar benim can dostlarım...” LEO MURAT UZBAY dirme yapacaklar” diyor. Efe’nin anlattıklarına göre, en bü yük sıkıntı Kula deresi olarak bilinen dere yatağının temizlenmemesi nedeniyle yaşanmış. Yağmur sularının Kula’dan denize ulaşamaması, felakete neden olmuş. Efe, Kula dere yatağının ıslahının yapılması gerektiğini dile getiriyor. Yılanlar ortaya çıktı 43 yaşındaki Hatice Şanlıtürk, o gece dört çocuğunu ve hayvanlarını alıp, evlerinin ikinci katına çıkmış. “Ne yapacağımızı şaşırdık. Gelene gidene derdimizi anlatıyoruz. Ne yiyeceğimiz ne de içeceğimiz var. Ne verirlerse onu yiyoruz” diyor. Çamurlarla birlikte yılanlarla da boğuşuyorlar. “İki, üç tane de yılan gördük, korkuyoruz. Ne yıkandık, ne paklandık çamur içerisindeyiz. Zararımız büyük. Zararımızı kim karşılayacak” diye soruyor. ‘Neden önlem yok? 53 yaşındaki Ali Erdem, 5 çocuk babası, yaz aylarında Silivri’de ka lıyorlar. Sel felaketine karşı önlem alınmamasına tepkili. Olayın yaşandığı gece evde olmadıklarını söyleyerek “Evin içindeki bütün eşyalar gitmiş. ‘Zararı karşılayacağız’ diyorlar ama hiç sanmıyorum. Biz bunu 8, 9 yıl önce yine yaşadık, yine aynı şeyi söylediler ama zararı karşılamadılar. Bütün pisliğiyle bize kaldı. Masraflarımızı gidersinler” diyor. ‘Otelde kalıyoruz’ 47 yaşındaki Hanife Özdemir ve 51 yaşındaki Hayriye Eski iki gündür otelde kalıyor. 10 yıl içinde üçüncü sel baskınını yaşamışlar. Sel anında itfaiye tarafından çatıdan kurtarılmışlar: “Çok perişan durumdayız. Çok kaybımız var. Ev eşyaları, dükkân malzemeleri hepsi gitti. Duvar yıkıldı. Bir daha bu duruma düşmek istemiyoruz. Altyapı yok. Buradan denize su verilmesi lazım. Arka tarafta yoğun yağmurdan dolayı baraj kapakları açılıyor. Bütün olan su buraya doluyor. Allah’tan can kaybı yok.” ‘Hırsızlar kol geziyor’ Çocuklarıyla akrabalarında kalan Yıldız Albay (49), 25 yıldır Gümüşyaka’da yaşadıklarını söyleyerek, evden botlarla kurtarıldıklarını dile getiriyor. Birinci katlarının su altında kaldığını belirterek, “Evin ikinci katına kendimizi çocuklarla zor attık. Şu an ev hâlâ su altında” diyor. Sevgi Vızgelir (55) ise şunları söylüyor: “Evde her şey çamur içinde. Bir de hırsızlar kol geziyor.” l İSTANBUL YİNE HAFRİYAT KAMYONU TERÖRÜ İstanbul Kadıköy’de Yoğurtçu Parkı’nda hafriyat kamyonunun çarparak öldürdüğü Şule İdil Dere’nin doğum gününde, yine Kadıköy’de bir hafriyat kamyonunun çarptığı motosiklet sürücüsü yaşamını yitirdi. Dere’nin ailesi Twitter’da “Ah! İdil’in doğum gününde İdil’i kaybettikten sonraki 30. canı aldı #HafriyatKamyonu” mesajını paylaştı. Kadıköy Caddebostan mahallesinde dün Tekin Birgin yönetimindeki hafriyat kamyonu ile Volkan Aydemir (36) yönetimindeki motosiklet çarpıştı. Hafriyat kamyonunun altında kalan Aydemir 2 metre sürüklendi. Çevredekilerin uyarılarıyla durdurulan kamyon sürücüsü Birgin kontak anahtarını alarak kaçtı. Sağlık ekipleri lastiklerin altında sıkışan Aydemir’in hayatını kaybettiğini belirledi. Birgin’in olaydan 1 saat sonra teslim olduğu öğrenildi. Halat faciasında 3 işçi öldü Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’ndeki bir fabrikanın çatı kaplamasını yapmak için vinçle çıkartılan 6 işçi, sepet halatının kopması üzerine 10 metre yükseklikten düştü. İşçilerin 3’ü öldü, 3’ü ağır yaralandı. Olay öğle saatlerinde merkez Sarıçam ilçesindeki Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’ndeki bir gübre fabrikasında meydana geldi. İddiaya göre, fabrika binasının çatısında kaplama yapacak olan taşeron şirketin çalışanları, vinç sepeti ile çatıya çıkartılmak istendi. 2 kişilik sepete 6 işçi binince, ağırlığı taşıyamayan halat koptu. Yaklaşık 10 metre yükseklikten düşen işçilerden Murat Gümüş, Mustafa Gü 2 kişilik sepete 6 kişi müş ve Cengiz Kutlam hayatını kaybederken; ağır yaralanan Halil Aslan, Lütfi Kaya ve Fehmi Kaya götü rüldüğü hastanelerde tedaviye alındı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. l DHA haber 3 Yaşam, ölüm, din: Ne, nerede, nasıl? Din, yaşamla ölümün arabulucusudur. Bu itibarla dini önemsiz, anlamsız, değersiz bir şey saymak mümkün değildir. Din, yaşamayı seven ve sonsuza dek yaşamayı arzu eden insanın, ölümle noktalanması mukadder olan hayatın onun önüne açtığı çaresizlik karşısındaki dayanağı olarak elbette önemli bir şeydir. Ama din, “her şey” de değildir. Dini “her şey” yapmaya, hayatın her santimetrekaresine hâkim kılmaya kalkıştığınızda çok tehlikeli bir aksi istikamete, dini hiçleştirmeye doğru gidişin önünü de açtınız demektir. Her toplumda bir din ya da inanç sistemi vardır. Ama hayat, hiçbir toplumda dinden ibaret değildir. Dinden ibaret bir hayat önerisi, dini, yaşamla ölümün arabulucusu bir söylem, kurum, pratik olmaktan çıkarır ve yaşamla ölüm arasındaki mesafenin ortadan kalktığı, yaşamla ölümün iç içe geçtiği ve ölümün hayata galebe çaldığı bir dünya halini önümüze koyar. Ölüm ve ölümle ilgili temalar; cihat, şehit, şehadet, ahiret, cehennem, cennet; bunlar hayatın akışına, eğitimden medyaya, siyasetten spora, çocuk yetiştirme pratiğinden tıpsağlık hizmetlerine kadar her alana nüfuz ettirilir. Ölümle yaşar hale gelmektir bunun sonucu ve insanın buna dayanması mümkün değildir. Er ya da geç, hatta dini “hiçleştirme” pahasına bu “cendere”den çıkmanın yollarını arayacaktır. Bakın, büyük ihtimal modern Batı’nın yalnızlık, yabancılaşma, umursanmazlık, kimsesizlik, kaybolmuşluk gibi bir dolu “psikokültürel” sorunundan kaçıp “güçlü ve dindar bir erkekle yeni bir hayat kurmak” için IŞİD’e katıldığını belirten bir Fransız kadın, militan eşi öldürüldükten sonra şimdi geri dönme arzusuyla neler söylüyor: “Hayatı seviyorum. Çalışmayı seviyorum. Kot pantolonumu seviyorum. Makyajı seviyorum, anne, babamı seviyorum. İstediğim tek şey geri dönmek, arabamı almak, seyahat etmek!..” Ve şu hayalini de eklemiş: “Akdeniz’de bir plajda bikiniyle denize girmek!” (“DEAŞ’ın Gelinleri”, Hürriyet, 18 Temmuz 2017). Fransız kadın, belki modern hayatın tahribatından kaçtı ama o tahribatın çok daha fazlasını, “ölüm”ü hayatın hâkimi kılarak yaratan bir “cihat toplumu”nun acı tecrübesiyle şimdi neredeyse çığlık çığlığa “Yaşasın hayat” diyor!.. Din, yaşamla ölümün arabulucusu. Dini, hayata hâkim kılmaya çalışmak ise hayatı ölüme sığdırmaya uğraşmaktan öte bir anlam ifade etmiyor. Hayat, ölümle biter. Fakat hayat, ölüme sığmaz. O yüzden, dindarlar da dâhil olmak üzere hayatı doya doya yaşamak isteyen herkes, hayatı ölüme sığdırmaya yahut ölümü hayata giydirmeye çalışan “dinbaz mühendislikler” karşısında dinden soğuyup, uzaklaşıyor. Bizim de bu memlekette hanidir maruz kaldığımız bir durum bu. Ve işte ne yaparlarsa yapsınlar, ne imamhatiplere rağbet istenildiği gibi oluyor, ne de Kuran kurslarına katılım artıyor. Aksine azalıyor. Geçenlerde Cumhuriyet’te Ozan Çepni’nin haberinden öğrendik, Diyanet, yaz Kuran kurslarına katılım azlığından yakınmaktaymış. Tabii bunu da “15 Temmuz”a bağlamışlar, iyi mi! Darbe girişiminden sonra aileler çocuklarını Kuran kursuna göndermekte tereddüt ediyormuş!.. Öte yandan, daha önce yaz Kuran kurslarına katılmamış öğrencilerin tespiti yapılarak katılmalarının “sağlanması” (yani “zorlanması”!) yolunda çalışılmalı denilerek bir tür “fişleme” teklifinde de bulunulmuş. Bu şekilde dini sevdirmez, dinden uzaklaştırırsınız. “15 Temmuz” da bu bağlamda hikâyeniz, yani gerçek sebeplerden kaçışınız olur, o kadar. Yaz sıcağında, tatil zamanında bile çocukları hâlâ dinî eğitime zorluyorsunuz. Hayatı dine sığdırmaya, ölümle terbiye etmeye çalışıyorsunuz. O yüzden dine IŞİD ne kadar zarar verdiyse, istemeden belki ama siz de öyle zarar veriyorsunuz. Dini “her şey” kılmak isterken hiçleştirecek bir gidişin önünü açıyorsunuz. Tekrar ederek bitirelim: Din yaşamla ölümün arabulucusudur. Onu “arabozucu” yapmayın!.. 12 yıl sonra izmaritteki DNA’sından yakalandı Bursa’da 12 yıl önce öldürülen kişinin katil zanlısı olay yerinde bıraktığı iddia edilen sigara izmaritinden alınan DNA örneklerinden yakalandı. Ekipler, 2005’te öldürülen Kamil Çal’ın (40) dosyasını tekrar açtı. Cinayet Büro Amirliği ekipleri, 8 aylık çalışmalar sonucu, öldürülen Kamil Çal ve 54 yaşındaki eşi Fatma Çal’ın 80 yakınıyla görüştü. Fatma Çal’ın kardeşi Ramazan K.’nin (50) aldatma iddiasıyla ablasının ilk eşini de bıçakladığını belirleyen ekipler, Ramazan K.’nin cinayeti işlemiş olabileceği üzerinde yoğunlaştı. Ramazan K’den alınan kan örnekleri ile olay günü cesedin yanında bulunan izmaritteki DNA karşılaştırıldı. DNA’nın Ramazan K’yew ait olduğu tespit edildi. l İHA C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear