26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazartesi 17 Temmuz 2017 10 Bunun neresi İslam, neresi kapitalizm? Şükürler olsun, 15 Temmuz’un yıldönümünü az hasarla atlattık. Hasarın ağırlığı AKP’nin Reis’inden geldi. 15 Temmuz arifesinde ve sırasında bulduğu her fırsatta konuştu; inciler saçtı. Bence boş verin, boş verelim. Ondan duya duya alıştıklarımızı yeni soslara bulayarak yineledi. “Millet” derken sadece AKP seçmenini kastettiğini; CHP’nin başı ezilmesi gerekebilecek bir fesat yuvası olduğunu; FETÖ davalarında konunun ve sorunun özüne, dibine inilmesindense, davanın derinleştirilip AKP’nin üst kadrolarına uzanmasındansa elde olan tutuklulara Guantanamo giysileri verilmesini filan önerdi. Selahattin Demirtaş’ı hapse tıkarak, kendisini ifrit eden, dahası pek de güzel alt eden bir “hasım”dan kurtulmayı umduğunu; Kürt sorununu devletin zorba gücüyle çözmeyi yeğlediğini bir kez daha aşikâr etti. Dedim a, geçelim... Ona laf yetiştirmekle oyalanmayalım. Sorun daha derin ve çok ciddi, çok vahim. Üstelik sorun Tayyip Erdoğan’dan ibaret değil, AKP’nin başında kimi safdillerin umut bağladığı Abdullah Gül, Bülent Arınç gibi siyasetçiler olsaydı ya da olsa da kolay aşılabilecek, önemini yitirecek bir sorun değil. HHH Sorunun adını koyalım: AKP iktidarı, siyasal İslam ile küresel kapitalizmi buluşturup, bir bulamaç haline getirip ülkeyi küresel sermayeye teslim ediyor. Kamu sektörü çoktan uluslararası sermayeye, özellikle “Körfez”deki petrol zengini Arap sermayesine peşkeş çekildi, çekiliyor. Üreticilerin kooperatiflerde örgütlenmeleri bilinçli bir tercihle doğmadan boğulmakta. Samanı bile ithal eden bir ülkeye dönüşmekten en küçük bir utanç duyulmamakta. Sosyal devleti savunmak neredeyse suç sayılacak. Sorunun adını koyalım: Ülkenin çocuklarını “dindarkindar nesil” hedefi çerçevesinde “vur ağzına al lokmayı” diyebilecekleri bir eğitim sisteminin içine çekmekteler ve bu gitgide daha hızlı gerçekleştirilmekte. “Din âlimi” kisvesi altında öne çıkarılan birtakım madrabazların grevin, kıdem tazminatı istemenin, sendikal örgütlenmeyi savunmanın, memurların yasal güvencede ısrar etmelerinin günah, hem de büyük günah olduğuna ilişkin zırva fetvalarının gitgide sıklaştığını, AKP medyasında gitgide daha çok yer bulduğunu gözden kaçıramayız. Gün geçmiyor ki ilkokul, hatta ilkokul öncesi yaşta çocuklar dinsel törenlerde öne çıkarılmasın. Dindar değil, dinbaz bir nesil yetiştirmenin adımları çok erken yaşlardan atılmakta. Bu sinsi ama sistemli bir saldırıdır. HHH AKP ideolojisinin Avrupa Birliği’nin ekonomik anayasası sayılan Maastricht Kriterleri’ne en küçük bir itirazı yok. Henüz ve hâlâ “şirketler Avrupası” olan AB ile mal alıp mal satan bir Türkiye, AKP için adeta bir başarı öyküsü. Buna karşılık AB’nin demokrasi ve insan hakları ve siyasal anayasası sayılan Kopenhag Kriterleri ise AKP elebaşıları için gerçek bir karabasan. Henüz bu kadar açık dillendirilmese bile “Kopenhag Kriterleri’ni unutun, Maastricht Kriterleri’nde kucaklaşalım” AKP’nin AB politikasının temeli, özü. Kapitalizm, hele hele günümüzdeki küresel kapitalizm (dilerseniz “bir üst sarmalda vahşi kapitalizm” diye de okuyabilirsiniz) sadece ulusal sınırları silikleştirmedi, dinsel farklılıkların da olası engelleme gücünü çoktan kırdı, bitirdi.: Daha kestirme söyleyelim: Sermayenin dini imanı yoktur. Ama AKP kendini aynı zamanda İslami referanslarla tanımlıyor, o referansların egemen olduğu, olacağı bir Türkiye yaratmak için koşar adım yol alıyor. O zaman yazının başlığı durumu tanımlamakta cuk oturuyor: Bunun neresi İslam, bunun neresi kapitalizm? ‘Yerim destanınızı’ yazısı sonrası gözaltına alındı İzmit’te 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili olarak “Yerim destanınızı” başlıklı bir yazı ya zan gazeteci Yeliz Koray gözal tına alındı. Kocaeli Koz dergi si ve internet sitesinin yazı işle Koray ri müdürü olan Yeliz Koray’ın, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgi li köşe yazısı internet sitesinde yayımlanmış sosyal medyada hızla yayılmıştı. Koray dün savcılık ifadesinden sonra adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. l Haber Merkezi HDP’li Taşdemir’e gözaltı HDP Ağrı Milletvekili ve Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Di rayet Taşdemir, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda gözaltına alındı. Taşdemir, ifadesi alındıktan son ra serbest bırakıldı. Dilan Dira Taşdemir yet Taşdemir, geçen 20 Mart’ta da Diyarbakır’da gözaltına alınmış, 18 Nisan’da çıkarıldığı mahkemece serbest bı rakılmıştı. l İSTANBUL/Cumhuriyet haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: ZARİFE SELÇUK T urhan Ağabey, 32 yıl önce karlı bir şubat günü fazla da velveleye vermeden, kimi vazgeçilmez dostları kucaklayıp bir daha ne zaman döneceğimi bilmediğim memleketimden ayrıldım. Bu ayrılık hâlâ devam ediyor. Beni hayatımda en çok etkileyen ve hayatımın değişmesinde çok büyük bir rol oynayan ortak kuzenimiz Ezel İnanç, alışılmış perşembe ziyaretlerimden birinde, “Otur oturduğun yerde, hiçbir yere gitme” deseydi, büyük olasılıkla ona olan saygım ve sevgimden dediklerini dinler ve bana gelen daveti kabullenmezdim. Sizin teyzenizin, babamın dayısının oğlu Ezel İnanç. Ezel Abim; “abilerin gülü’’. “Her ölüm erken ölümdür” der ya şair; onunki çok, ama çok erken oldu. Seattle’a geldiğim 1985 Şubatı’ndan ölümüne kadar sürekli yazıştık, konuştuk, dertleştik. İlk açtığım Meze adlı restoranda menüdeki bazı isimleri Amerikalıların İngilizce daha kolay söyleyebilmeleri için yaptığım isim uyarlamaları nedeniyle yediğim fırçayı anlatamam. “Ne demek oğlum bu jajik? O nerden çıktı? Kırk bin yıllık cacık böyle mi yazılır?” Perulu yerlilerle flüt çalmayı, Amazon’da yağmur ormanlarında olmayı düşleyen, penguen sever bir insanın hayata bu kadar erken veda etmesine yürek dayanmıyor. Bilirsiniz küfür en çok onun ağzına Ortak kuzenimiz Ezel Abim... yakışırdı… Aramızda olsaydı küfürleri Silivri’yi deler geçer, buralardan duyulurdu. Pek değerli Turhan Ağabey, Adınızı ilk kez ondan duymuştum. Si zinle ilk kez onun cenaze töreninde tanıştık. Beni belki anımsamazsınız. Sizler Ezel Abimi toprağa verirken, ben yeniden Seattle’a dönmek için yola çıktım. Bir daha da karşılaşmamız kısmet olmadı. Cenaze töreninde çektiğim bir demet fotoğrafta siz de varsınız. 22 yıl aradan sonra bu fotoğrafları size böyle iletmek de varmış. Kusurumu bağışlayın. Ezel İnanç, yıllar önce bana da gönderdiği “Bundan başka Akdeniz yok” başlıklı denemesinde Anadolu’nun bir “puzzle” olduğundan söz eder ve şöyle devam eder: “Sorunun cevabı çok basittir. Anadolu, milyonlarca küçük parçalı, rengârenk, kocaman bir ‘puzzle’dır (yapboz da diyorlar.) Şu ya da bu şe kilde, şu ya da bu nedenle herkes ama herkes bu büyük ‘yapboz’un bir parça sıdır ve kendisine uyan ya da kendisi nin uyduğu bir parça mutlaka vardır. İş te bu küçük parçalar birleşince o renk li resim (bazıları mozaik de diyorlar) or taya çıkıyor. Değişik tatlar, değişik ses ler oluşuyor. …… Kendi kültürlerini ortak kültüre ka tamayanlar, bu büyük yapboz’un bir parçası olamayanlar, çocuklar gibi gü len, yaşamaktan tat alan bu insanların oyunlarını bozuyorlar; dışardan taş atı yorlar, yapboz’un parçala rını yırtıyorlar, kırıyorlar, insanları ağlatıyor, üzü yorlar. Ancak tuhaftır, Anadolu’nun büyüsü de hep bu noktada or taya çıkıyor. İnsanlar şa şırıyorlar. Çünkü sonunda nedendir bilinmez, hep bu harman lanmış kültür ga lip geliyor. Za manla yaralar sarılıyor, acı lar diniyor. Yapboz’un kırılan par Turhan Günay çaları yerine konuyor. YapBoz onarılıyor. Renkler yavaş yavaş tekrar belirginleşiyor. Kültür daha da çeşitleniyor. Yalan mı? Yahya Kemal sözlerini yazıyor… Lavtacı Hristo bestesini yapıyor… Acemaşiran şarkı ortaya çıkıyor… (Gidelim Göksu’ya bir âlemi ab eyleyelim)” ….. Sizi hapise attıkları haberi geldiğinde ilk “Ortak kuzenimiz Ezel Abi sağ olsa ne derdi acaba” diye düşündüm. Ne sunturlu küfürler ederdi kim bilir! Size ve yol arkadaşlarınıza, en kısa zamanda özgürlüğünüze kavuşmanızı diliyorum. Umudumuzu kesemeyecekler, yaşamaktan tat almamızı engelleyemeyecekler… Nerede olursak olalım “ağız dolusu güleceğiz” Yaralarımız sarılacak, acılarımız dinecek… Bahar geldi, gelecek… Güneş açtı, açacak… “Seattle nire, Silivri nire” de meyin! Yaşadığım şehir Silivri’ye çok uzak, ama kalbim, kalbimiz size çok yakın. Hapisteki diğer dostlara ayrı ayrı selamlar. Yalnız değilsiniz, siz içerde, biz dışarda kalp kalbe karşı… Dost selamlar. Sevgiyle kalın. ‘ÜLKENİN VE medyanın koşulları’ nedeniyle bu yıl İLK KEZ VERİLMEYECEK TGC BASIN Bu yıl ödül yokÖZGÜRLÜĞÜ Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), 1989 yılından bu yana verilen Basın Özgürlüğü ödüllerinin ülkenin ve medyanın bulunduğu koşullar nedeniyle bu yıl ilk kez verilmeyeceğini duyurdu. TGC, 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’nde 1989 yılından bu yana her yıl verdiği “Basın Özgürlüğü Ödülleri”nin bu yıl verilmeyeceğini açıkladı. TGC Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada “Ülkemizin ve medyanın içinde bulunduğu koşullar dikkate alınarak 1989 yılından bu yana verilen Basın Özgürlüğü Ödülleri ile Sürekli Basın Kartı alan cemiyet üyelerine anı plaketi verilmesinin dondurulmasına, olanaklar elverdiğinde bu ödüllerin yeniden konulması konusunda görüş birliğine varılmıştır” denildi. 21 Temmuz Cuma günü saat 11.00’de yapılacak Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü Toplantısı ise TGC Başkanı Turgay Olcayto’nun açılış konuşmasıyla başlayacak. Toplantının moderatörlüğünü TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş üstlenecek. İki oturum olarak yapılacak toplantıya gazeteciyazar Hıfzı Topuz, TGC Meslek İlkelerini İzleme Komisyonu Başkanı Altan Öymen, Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve TGC önceki Başkanı Orhan Erinç, Pen Türkiye Merkezi Başkanı Zeynep Oral, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Aysel Çelikel, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu, TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük ve Birgün Gazetesi Yayın Kurulu Üyesi Barış İnce konuşmacı olarak katılacak. l Haber Merkezi KHK ile ihraç edilen akademisyen ve öğretmenin direnişi sürüyor Açlık grevleri 130. gününde Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın KHK ile ihraç edilmelerinin ardından Yüksel Caddesi’nde “işimi geri istiyorum” diyerek başlattıkları direniş 250. gününe ulaştı. İnsan Hakları Anıtı önünde açlık grevine başlamalarının ardından tutuklanan Gülmen ve Özakça’nın cezaevindeki direnişleri 130. gününde. Yaşananları protesto etmek için polis ablukası altındaki İnsan Hakları Anıtı önünde eylem yapmak isteyen 5 kişi 250. günde de ‘rutin’ olarak gözaltına alındı. Ankara’da OHAL KHK’leri ile işlerinden ihraç edilen akademisyen ve öğretmenlerin direnişi 250. gününde. Akademiyen Gül men ve öğretmen Özakça’nın Yüksel Caddesi’nde eylemlerinin başlangıcından itibaren sürekli gözaltına alınmalarının ardından başlattıkları açlık grevi ise Sincan F Tipi Cezaevi’nde devam ediyor. Semih Özakça’nın tutuklanmasının ardından açlık grevine başlayan eşi Esra Özakça’nın açlığı ise 55. gününe ulaştı. KHK ile ihraçlara karşı “işimizi istiyoruz” eylemleri Gülmen ve Özakça tutuklansa da yakınları ve diğer işlerinden atılanlar tarafından tutuklama, ‘ev hapsi’ kararları ve gözaltılara rağmen Yüksel Caddesi’nde devam ediyor. İnsan Hakları Anıtı önünde başlayan ancak polisin 22 Mayıs’tan başlayarak 55 gündür abluka altında tuttuğu heykelin etrafında basın açık laması yapmak isteyenlere yönelik sert müdahaleler ise ‘rutin’e dönüştü. Dün öğle saatlerinde açlık grevindeki tutuklu eğitimciler için ve işlerine iade edilmeleri için yapılan eylemlerin 250. gününde çevik kuvvet ekipleri 5 kişiyi gözaltına aldı. Gülmen ve Özakça’ya destek vermek isteyenlerin “Açlık grevinin 130’uncu günü. Nuriye Gülmen ile Semih Özakça işe geri alınsın” pankartına sert şekilde müdahale eden polis, 5 eylemciyi gözaltına aldı. Gözaltına alınarak emniyete götürülen Alev Şahin, Ziya Tezcan, Serhat Aydın, Cemal Toksoy ve Levent Öncel’in hastaneye götürülmesinin ardından serbest bırakıldığı öğrenildi. l ANKARA (Cumhuriyet) OHAL bir kez daha uzatılıyor Milli Güvenlik Kurulu bugün toplanıyor. MGK’nin hükümete OHAL’in bir kez daha uzatılmasını tavsiye etmesi, ardından OHAL’in uzatılmasına ilişkin kararın Meclis’e gönderilmesi bekleniyor. MGK bugün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanıyor. Kurulun, OHAL’in bir 3 aylık dönem daha uzatılmasını görüşmesi bekleni yor. Erdoğan da Başbakan Yıldırım da önerilerinin uzatılması yönünde olacağını açıkladı. Kuruldan, hükümete OHAL’in uzatılması yönünde tavsiye kararının çıkması bekleniyor. Ardından Bakanlar Kurulu’nun toplanması ve kararın TBMM’ye gönderilmesi gerekiyor. 21 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL ile ilgili olarak hükümetten ya pılan ilk açıklamalarda, sürecin en kısa sürede tamamlanmasının hedeflendiği belirtilmiş, hatta 3 aylık sürenin tamamının kullanılmasına gerek kalmayabileceği ifade edilmişti. Ancak OHAL daha sonra 3 kez daha uzatıldı. Temmuz 2016’dan bu yana aralıksız süren OHAL’in bir kez daha, ekim ayı sonuna kadar uzatılması bekleniyor. l ANKARA (Cumhuriyet) SOSYALİST ENTERNASYONAL Darbe girişimine kınama New York’ta Birleşmiş Milletler binasında yapılan Sosyalist Enternasyonal (SE) Konsey toplantısı bitiminde yayımlanan bildiriye Türkiye Deklarasyonu da girdi. Bildiride, “Konseyimiz 9 Temmuz’da milyonlarca yurttaş adına açıklanan 10 maddelik ‘Adalet için Maltepe Çağrısı’nı istisnasız olarak desteklemektedir ve anılan taleplerin acilen yerine getirilmesi için çağrıda bulunmaktadır” denildi. Sosyalist Enternasyonal’in önceki Genel Başkanı olan ve yılbaşından bu yana Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği görevini yürüten Antonio Gueterres’in ev sahipliğinde New York BM binasında yapılan SE Konsey toplantısı tamamlandı. Tüm dünyadan 140 parti ve organizasyonun üyesi olduğu Sosyalist Enternasyonal’in en önemli komitelerinden birisi olan ve kimlerin üye olacağına ilişkin ilk kararı veren etik komite üyeliğine CHP’nin yeniden 4 yıllığına seçildiği toplantıda Türkiye, sonuç bildirgesinde de yer aldı. 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra 16 Temmuz 2016’da bir bildiri yayımlayarak “Sosyalist Enternasyonal, Türkiye’de yaşanan darbe girişimine karşı demokrasiden yanadır” açıklamasını yapan SE, darbe girişiminin yıldönümünde girişimi kınadığını bir kez daha duyurdu. Konsey Toplantısı sonrasında yayımlanan Türkiye Deklarasyonu’nda “Sosyalist Enternasyonal Konseyi, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a gerçekleştirdiği adalet yürüyüşünde yer alan yüz binlerin ve varış noktası olan Maltepe’deki mitinge katılan milyonların yanındadır. Bizim de kınadığımız, 15 Temmuz 2016 başarısız darbe girişiminden beri, Türk vatandaşlarının hak ve özgürlükleri azaltılmış, pek çok yurttaş binlerce kişinin işten atıldığı ya da tutuklandığı yaygın bir baskının masum kurbanları olarak kendilerini bulmuştur” denildi. “Hükümet tarafından muhalefet milletvekillerinin hapsedilmesi, bir düzine milletvekiline karşı devam eden yargı süreci gibi, herhangi bir demokrasiye tamamen yabancı bir durumdur” denilen bildiride, “Bizler, demokratik sisteme yönelik tüm bu saldırıları ve özel olarak da Sosyalist Enternasyonal üyesi CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun 25 yıl hapse mahkum edilmesini şiddetle kınıyoruz” ifadeleri kullanıldı. l Haber Merkezi C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear