Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Pazar 16 Temmuz 2017 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber/yorum 13 Bir zamanlar Cumhuriyet’te (Okay, Sevgili Yazıişleri Müdürüm) Ozamanlar gazeteciliğin ruhu Cağaloğlu’nda atardı. Bizim binamız tarihi bir binanın yanında gecekondu gibi duran iki katlı bir binaydı. Üst katın da yazarlar, alt katındaysa herkesin birbirini gördüğü ge niş bir alan vardı, herkes oradaydı ve camla ayrılmış Ya zıişleri bölümünde o zamanlar Okay Gönensin ve şimdi her biri bir başka yerde işine devam eden ya da artık ele ğini duvara asmış pek çok dost vardı ya da yitirdiğimiz pek çok güzel insan çalışırdı. Binanın asıl sahipleri kedi lerdi. Kediler masaların üstünde ya da ayaklarımızın di binde uyuyup dururlardı. Bu kedilerden biri bir gün ağzın da kocaman bir fare, İlhan Ağabey’in odasına girip, İlhan Ağabey’in gözünün içine baka baka, karşısındaki koltuğa oturup, fareyi de serbest bırakınca İlhan Abi, “Bu kadar kedi sevgisi yeter, bir çare bulun” demek zorunda kalmış tı. Meraklıları için söylemeliyim, kediler mülklerini asla bı rakmadılar. Zamanlar, 80 darbesi zamanlarıydı ve Cumhuriyet ga zetesi her an bir komutanın emriyle yasaklanabilir ya da manşetinden ötürü ağır bir zılgıt yiyebilirdi. Sorumlu Ya zıişleri Müdürü olduğundan, Okay’ın gazete bağlanıp her şey bittikten sonra, komutanlarla ilgili mesaisi başlardı. Onun öfkesini nasıl bastırdığı, inek altında buzağı arayan sorulara nasıl uygun yanıtlar verdiği benim için her zaman bir sorudur. Hepimizi usul usul darbecilerin döşediği cehennem taşlarının üstünden zıplatarak geçirdi. Sağ olsun. O benim uzun zamanlar Yazı işleri Müdürümdü ve boş durma ma asla izin vermezdi. Sadece Ben seni böyle bilirim. benim değil bütün arkadaşların. Çünkü o kafasında her on beş günde bir yeni bir projeyle gazeteye gelir ve pek de kim senin fikrini sormadan hemen o projeyi hayata geçirecek leri yanına çağırır “Başlayın” derdi. Cumhuriyet’in unutul maz eklerinin fikir babasıydı ve ekler oluşup yayınlanma ya başladığında o elinde kalem kâğıt tirajın ne kadar art tığını günbegün takip ederdi. Ben o zamanlar tam sayfa röportajlar ve dizi yazılar hazırlardım. Önerdiğim dizi yazı lar için “Fazla açıklama yapma hemen başla” derdi. Onun zamanında her zaman onur duyduğum pek çok röportaj yaptım ama içlerinden biri göz bebeğimdir: “Güneydoğu Uzak ve Yalnız” Daha sonraları kitaplaşan bu dizi yazı için Okay’ın “Eh fena değil” demesini hiç unutmam. Hiçbir şeyi açıkça beğenmezdi ama biz bilirdik, hoşnut olmuşsa bıyık altından gülümserdi. Biz o zamanlar oldukça saf, naif çocuklardık. Dostluk, dayanışma ve etik bizim için tek yol göstericiydi. Okay’la sık sık küserdik. Hiç unutmuyorum, yeni bir muhabirin bi le kolaylıkla baş edebileceği bir olay için illa ki beni gön dermek istemişti. “Neden ben” diye sorduğumda “Ben senin yazmanı istiyorum, o kadar” deyip kesip atmıştı. Ta bii ben gittim ama tam üç gün Okay’la küs kaldık. Öy le ki, koridorda rastlaştığımızda o da kafasını çeviriyordu ben de, sırt sırta geçiyorduk. Hâlâ çocuktuk ama döne min en yaygın, en dirençli gazetesini ayakta tutmayı ba şaran çocuklardık. İran İslam Cumhuriyeti’nin 11. yıldönümü. Bana İran devletinden resmi davetiye gelmiş. Uluslararası bir film festivali var ve benim yazdığım, Ali Özgentürk’ün çekti ği “AT” filminin senaryosu nedeniyle festivale çağrılıyo rum. Okay’a bunu söylediğimde ilk defa aşırı bir sevinç gösteriyor. Çünkü o zamanlar İran bilinmeyen kapalı bir kutu. Hemen hazırlıklar başlıyor, Okay beni yanına çağı rıp “Bak” diyor “yanına ağrı kesici bile almayacaksın. Ay rıca bir çarşaf bul, bir de sokakta sigara içme.” Başım la “olur” diyorum. O zamanlar öyle her yerde çarşaf satıl mıyor, neyse ki Şehir Tiyatroları’ndan işi hallediyoruz. Ver elini İran! On beş gün sonra gazetede İran yazılarım başlıyor. Ne gördümse onu anlatıyorum. Brecht oynanan tiyatro lar, yüzlerce resim galerisi, her yerde kadınlar, en az on beş kadın film yönetmeni. Bu arada kitapçılarda fetvay la ölümü istenilen Salman Rüştü’nün kitapları. Bunla rı gördüğümde nasıl şaşırmışsam aynen öyle yazıyorum ve üçüncü gün hayatımın tek sansürünü yiyorum hem de Okay’dan. Beni yanına çağırıp şöyle diyor: “Kızım sen ne biçim yazıyorsun, taman senin abartmadığını ben biliyo rum ama gazeteye telefon yağıyor ve soruyorlar ‘Işıl Öz gentürk kaça satıldı?’ Anacığım üzülerek yazılarına son veriyorum.” Ben itiraz ediyorum. “Işıl darbecilerden bile bu kadar telefon almadım” diyor. “Sakla bunları sonra la zım olur.” Ve ardından “Bu gazete fazla cinsiyetsiz, hadi yepyeni bir diziye başlayalım, Cinsellik ve Türk halkı hak kında olsun. Bunu anca sen yapabilirsin” diye ekliyor. Ah Okay senin gibi insanı idare eden bir yönetici görmedim. Okay, Assos çocukları da sana sevgilerini gönderiyor. Ali, Gülçin, Can ve Dünya hâlâ Assos denizine dalıp çı kıyorlar. Sadece sevmediğin yaşlılık bitti. 16 TEMMUZ 2017 SAYI: 33520 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.44 03.36 04.08 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 05.39 13.17 17.13 20.43 05.26 13.02 16.56 20.24 05.53 13.25 17.16 20.43 Yatsı 22.28 22.05 22.20 Hıristiyanlık tarihinin en önemli tarikatlarından biri olan ve “Tapınağın Kılıçdarları” diye de anı ğu bedduanın üzerinden geçen 700 yılda; özelinde Avrupa, genelinde Hıristiyan âleminde her şey değişti, çünkü adalet lan Tapınak Şövalyeleri, 1128 yılında Fi kavramı değişti. listin’deki kutsal toprakları korumak için Papa dahil, artık hiçbir siyasi, hatta sade kurulmuş, bir din ordusuydu. yurttaşlar bile beddua etmiyor kimseye… Son derece fanatik ve örgütlü bu as Çünkü beddua, beşeri adaletin olmadığı keri güç; Katolik Avrupa’nın başta Kon yerde ulvi adalete sığınan insanın çaresiz tantinopolis, Anadolu ve Ortadoğu’da liği; başka bir deyişle geri kalmışlığın ifa Adalet bedduaya mı kaldı?çıktığı tüm Haçlı Seferleri’ne katıldı. Papalık tarafından “vergiden muaf” tutulan Tapınak Şövalyeleri tarikatı, fet desidir. İslam âleminde hâlâ geçerli olması da zenginlikte ileri gitmişliğin, beşeri adalet hettiği yöreleri yağmalayarak kısa zamanda büyük bir servet edindi. Ve kaderin cilvesine bakınız ki, Haçlı ordula Büyük Üstadı, Fransız baş kılıçdarı, Jacques de Molay’inki oldu. ve zihniyette geri kalmışlığı gidermediğiyle açıklanabilir. Yıl 2017. Türkiye’yi kemiren CIA güdümlü şantaj rı toplayıp finanse etmekten yoksul düşen Avru HHH mafyası, devleti işgal ve ilga çetesi, darbeci terör, pa krallıklarına faizle borç vererek başladığı tefeci 1304 Ekim ayından beri Paris’te hapsedilen lik mesleğinde, bugünkü ‘modern’ bankacılığın ve Jacques de Molay, 18 Mart 1314’te, Notre Da hatta cinayet örgütü FETÖ’nün baş imamı Fethullah Gülen, 2013’ten beri AKP iktidarına bed ‘kredi’ uygulamasının temelini attı! me Katedrali’nin önündeki meydana getirildi. dua yağdırıyor. Önemli değil, çünkü yenik ve bed HHH Mahkumiyet kararı yüzüne okundu. duaları, uğradığı hezimet karşısındaki çaresizliği 14. yüzyılın başında, Tapınak Şövalyeleri’ne en Ertesi gün, Seine Nehri’nin ortasındaki iki ada ni gösteriyor. borçlu ülke olan Fransa Kralı, “Yakışıklı Philippe” dan Ile Saint Louis’nin küçük meydanında yakıla HHH diye anılan 4. Philippe, Tapınak Şövalyeleri’ni bi rak idam edildi. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan da 15 Temmuz tirmeye ve örgütün servetine el koymaya karar Jacques de Molay, alevler vücudunu sararken: Milli İrade Zaferinin Analizi Kitabı’nın tanıtım top verdi. Tarikat, Fransa Krallığı baş savcısı tarafın “Ey Papa Clemente! Ey Kral Philippe! Sizleri bir yı lantısında yaptığı konuşmada, “Ülkemizi böyle bir dan hazırlanan “kumpas” iddianameyle, kutsal ha la kalmadan Tanrı’nın mahkemesine, hak ettiğiniz felaketin eşiğine getirenleri Rabbimin kahhar sı çı müstehcen amaçlarla kullanmak, kediye tap cezayı almaya çağırıyorum! On üçüncü soyunuza fatıyla kahretmesini niyaz ediyorum” bedduasıy mak ve makattan cinsel ilişkiye girmek gibi o çağda cezası ölüm olan tüm “günahlarla” suçlandı. Yakışıklı Philippe’in baskısıyla Papa 4. Clemente, ki adının anlamı “bağışlayıcı” idi, 3 Nisan 1312 tarihinde bir Ad Providam yayımlayarak hedefteki tarikatı afaroz etti. Tarikat üyeleri, Fransa’nın kurduğu komploya kadar lanetliyorum! Lanet olsun, lanet olsun!” diye haykırdı. Garip ama gerçektir, aynı yıl 20 Nisan’da Papa Clemente yemek yerken boğularak; 27 Kasım’da Kral Yakışıklı Philippe beyin kanamasından öldü. Fransa kralının üç oğlu vardı. Büyüğünden küçüğüne Molay’ın idamını izleyen 12 yıl içinde sıray la FETÖ’cüleri lanetledi ki; işte bu oldukça vahim sayılır. Çünkü Cumhurbaşkanı’nın bedduası, Türkiye’de beşeri adalete güvensizliğin, on binlercesi tutuklanan ve tutuklanmaya devam edilen kanlı darbe girişimcilerinin cezalandırılmaları için ulvi adalete ihtiyaç duyulduğunun itirafı gibi… sarılan tüm borçlu devletler tarafından tek tek ya la tahta çıktılar ve hiçbiri erkek vâris bırakmadan, Umarım F tipi baş imamın bedduası tutmaz, kalanıp, işlemedikleri suçları itiraf edene kadar iş peş peşe öldüler. Fransa’daki Kapesyen hanedan Cumhurbaşkanı’nın bedduası tutar. kence gördükten sonra yakılarak öldürüldüler. lığı böylece sona erdi. İkisi de tutmazsa, korkarım içimize Allah’ın suç Sonuncu infaz, tabii ki Fransa’da ve tabii ki tari HHH luyu suçsuzdan ayırmakta zorlandığı ya da her iki katın en önemli şahsiyeti, Tapınak Şövalyeleri’nin Jacques de Molay’ın dört dörtlük tutturdu tarafı da duymazdan geldiği fikri, doğabilir. Özgür Mumcu’nun dün bıraktığı yerden devam: DeTHrBnibeMeğMiy’naüenlikvbeearbiğldüwtıaştiwn.ç!aweh.mashiemt@etgtamn.aciol.mcom “İktidarın aktif desteği nin sahibi demektir. Bir nin hukuki ve siyasi fatura “müteahhit derneğinin sı çıkartılmadan, kimse 15 himmetine muhtaç ol Temmuz zihniyeti ile savaş ması” ne demektir? tığını iddia etmesin...” Muhalefet neden HHH se bunu hiç merak et Siyasi destek “Ne istedi miyor! ler de vermedik?” ise.. Meclis’in çevresi ay Hukuki destek de “Ben lardır o derneğin rekla bu davanın (Ergenekon) savcısıyım”dır. Şerden hayır üretenElbette en can alıcı des tek “parasal”dı! cumhurbaşkanı...Beraber oldular. Beraber yol aldılar. Beraber yoldular... mıyla dolu: “Milletin Meclisi’ni millet yapar!” Yani “Biz milletiz” demeye getiriyorlar. Bu nedense sa Sonrası malum? Soygun filmlerinde kavga soyarken değil, hep paylaşılırken çıkar. Partinin en öndeki 3 adamından biriydi. Sadece Ankara’yı itiraf etti: “Parsel parsel satıldı!..” Istanbul ise zaten sata sata bitsin diye yemin edilmiş gibi. Yine de biter korku veya soygun sürdürülebilir olsun diye epeydir sahilleri doldurulup doldurulup ranta açılıyor! Sırada, asrın en çılgın soygun projesi, Kanalistanbul.. Yani: Trakya kıtasını kuzeyden güneye kazmak. Çıkarılacak milyarlarca metreküp hafriyat sayesinde milyarlar vurmak. Metrekare üzerinden yapılan soygunu hesaplamak daha kolayca. Metreküp ile gerçekleştirilen soygunu ölçmek mümkün değil. Hafriyatın nakliyesi sayesinde seçilmiş müteahhitler, milletin anasına mükerrer defa teveccüh gösterecekler. Sıradaki yandaş müteahhit grupları avuç ovuşturup duruyor. Kanalistanbul hafriyatı ile Marmara ve Karadeniz sahillerini doldurmak ve ortaya çıkacak milyonlarca metrekare araziyi satışa hazır hale getirmek. Millete de tek söz düşecek: Allah topunuzun belasını versin! HHH FETÖ’ye sağlanan bir de imansız izansız “ilahi destek” vardı: “Gökten ne yağmış da yer kabul etmemiş!?”tir. Bu açıkça, Islamın “kul hakkı” ile birlikte en affedilmez günah saydığı “şirk” ve “Allah’a ortak koşma” idi! Kuranıkerim, herhangi bir şeye ve/ veya “herifi naşerif”e ilahi güç izafe etmeyi onlarca ayette lanetliyor. Bu söz inanç tarihimizin en münasebetsiz lafıydı. CIA ile Mossad’ın hatta Vatikan’ın başmüstahdemi olduğu iyice anlaşılan salya sümük bir vaizi arşı âlâya yükseltmek neden icap etmişti? Bu soru bir meydan konuşmasını hak etmiyor mu? Gökten ne yağmış.. Yer kabul etmemiş... Yukarıda Fethullah, aşağıda ben.. Ortada da sandık, pardon millet... Ister ezilsin, ister büzülsün, ister süzülsün... Hatta isterse ölsün! Nitekim istediler de. Havada uçuşan “ölüm güzellemeleri” ile bu hazin gerçek ortaya çıkmış durumda. Şehadet şerbetiyle cenneti garantileyen kahramanlarımızdan söz edilmesi, dinin siyasetin hizmetinde kullanılması demek. Hem demokrasi kazandı, hem de şehitlerimiz. Tövbe tövbe, bir başka “VinVin” yani! “Vin” deyince, yandaş müteahhitleri görmeden olmaz. Alçakça ve anlamsızca bombalanan Meclis’i onarma projesi “hibe” olarak Gayrimenkul Yatırımcıları yın vekillerin temsiliyet onuruna hiç dokunmuyor! Herhalde vekâlet beton gibi sağlam ellerde diye rahatlar. HHH Gökten ölüm yağdırıldı. Ama çok şükür, asrın lideri ve ümmet önderinin, dileği öngörüsü gerçekleşmedi. Halkımız gökten yağan yağdırılan darbeyi kabul etmedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun peşine binleri on binleri takıp yürümesi ve tarihin gördüğü en kalabalık meydan mitingini toplayabilmesi, kabul etmeyeceğinin de kanıtı. HHH Geçen yıl, henüz ortalık toz duman iken bu köşede çıkan yazının başlığı “Hayrı Görülesi Bir Darbe” idi. (17.07.2016) Elbette bu bir dilek değil, bir kaygı ve endişe idi. Ne yazık ki kaygı doğrulanıyor. Şaibeli referandumun kuyruğuna her gün bir yenisi takılan KHK’lerle sımsıkı bir parti iktidarı kuruluyor. Sayın Cumhurbaşkanı, partisine genel başkan olmakla yetinmedi. Valileri ve kaymakamları fiilen il ve ilçe başkanı haline getiriyor. Muhtarları ise manen ve zaten “Her biriniz birer cumhurbaşkanısınız!” diye bizzat ruhsatlandırmıştı! “Muhtar bile olamaz”ın intikamı acı oluyor. Gerçek paralel devlet şimdi kuruluyor. 259 gündür özgürlüğünden yoksun... IŞİD’LİLERİN İFADESİ: Katliamların ardından kutlama yaptık Hatay’da yakalanan terör örgütü IŞİD üyesi 5 canlı bomba, ifadelerinde örgüte nasıl katıldıkları, örgütün yapısı, aldıkları silahlı eğitimle kaldıkları bölgelere ilişkin itirafta bulundu. Habertürk’te yer alan ha KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr bere göre 2 yıl önce Kilis’ten geçerek IŞİD’e katıldığını ve örgüt içinde 1.5 yıl boyunca silahlı çatışmalara girdi ğini ifade eden terör örgütü IŞİD üye si Ümit A., Reina, Suruç, Ankara Garı ve Diyarbakır saldırılarının emrinin, canlı bomba eyleminde bulunacak lardan oluşan ‘İstişhad Ketibesi’ adlı yapının talimatıyla gerçekleştirildiği ni kaydetti. Ümit A., ifadesinde şun ları söyledi: “Reina ve diğer eylemlerin ardın dan İslam Devleti’nde şenlik ve kut lamalar yapıldı. Özellikle sağlık ve psikolojik sorunları olan gönüllü fe dailer bu ketibede toplanır, eyleme hazırlanırlar. Savaştığım bölgeler de vücuduma şarapneller girdi, sağ lık sorunları yaşayınca canlı bom ba olmaya ve kendimi Allah yolunda patlatmaya 3 ay önce karar verdim. Türkiye’ye girdikten sonra bana ey lem yapacağım yerin Rakka’dan bil dirileceğini söylediler. HDP binaları na saldırmak istediğimi söyledim an ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr cak Ebu Turab bana ‘Biz sana birkaç seçenek sunacağız, sen onlardan biri ne saldırırsın’ dedi. Polis bizi yakala dığında kemeri patlatabilirdim. İslam Devleti o kemeri başkasına vermemi emrettiği için patlatmadım.” SAYISAL LOTO 6711224142 6 BİLEN: 1 milyon 631 bin 61 TL (devir) 5 BİLEN: 5 bin 367’şer TL 4 BİLEN: 66’şar TL 3 BİLEN: 10’ar TL C MY B