24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cuma 9 Haziran 2017 2 Karneye ceza olmaz eğitim EDİTÖR: figen atalay TASARIM: ZARİFE SELÇUK 20162017 öğretim yılı bugün bitiyor, karneler alınıyor Okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise sıralarında eğitim gören 17 milyon 553 bin 661 öğrenci bugün karne alıyor. Uzmanlar, anne babaları, “kötü karne” getiren çocuklarına karşı cezalandırıcı tutum sergilememeleri konusunda uyardı. İzmir Ekonomi Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Programı öğretim görevlisi Ezgi Oral, karnenin çocuğun yıl içerisindeki performansını yansıttığını ancak bunun çocuğun kişiliğinin değil akademik gelişiminin çıktısı olduğunu, çocuğun kendisini hangi alanlarda geliştirmesi gerektiğini gösteren bir kaynak olduğunu söyledi. Ailelerin çocuklarının akademik kapasitesinin üstündeki beklentiden uzaklaşması gerektiğini aktaran Oral, “Çocukların ilgi ve yetenekleri birbirinden farklıdır. Her derste aynı başarıyı gösteremeyebilirler. Çocukların başarılı olduğu alanların velilerce takdir edilmesi gerekir. Bu durumun çocuğun kendisini değerli hissetmesini sağlayacaktır” dedi. 5 doğru yaklaşım Acıbadem Altunizade Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Betül Mazlum, karneye doğru yaklaşımları şöyle sıraladı: Kardeşi ya da yaşıtıyla kıyaslamayın. Davranış değerlendirmelerine de vurgu yapın. Üslubunuza dikkat edin! Kendinizi sorgulayın. Ödülde aşırıya kaçmayın. Eğitime OHAL damgası Bugün sona eren 20162017 öğretim yılında, KHK’lerle binlerce öğretmen ve akademisyen ihraç edildi, öğrenciler öğretmensiz kaldı 2016 17 öğretim yılında, eğitim alanında birçok olumsuzluk yaşandı. 15 Temmuz sonrasındaki OHAL sürecinde çıkarılan KHK’ler ile Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde çalışan 33 bin 128 öğretmen, 5 bin 318 akademisyen ve 1194 idari personel kamu görevinden ihraç edildi. Aynı dönemde 24 bin 490 öğretmen açığa alındı, bu öğretmenlerden 16 bin 759’u görevlerine iade edildi. Eğitim Sen’in hazırladığı “20162017 Öğretim Yılı Sonunda Eğitim Durumu’’ başlıklı raporu basın toplantısıyla açıklandı. Raporda, “Darbe ile mücadele adı altında başlatılan ihraç operasyonları kısa süre içinde yön değiştirerek geçmişten bugüne hükümetin uygulamalarına karşı çıkan, laik, bilimsel ve anadilinde eğitimi savunan ve örgütlü mücadele içinde yer alan eğitim ve bilim emekçilerine yönelmiştir” denildi. Okul öncesinde gerileme Rapordaki okul öncesi eğitimle ilgili bölüm şöyle: “MEB verilerine göre, 4+4+4 uygulanmadan önce, 20112012 eğitim öğretim yılında, 28 bin 625 okul öncesi eğitim kurumu varken, 20162017 eğitim öğretim yılında bu sayı 23 bin 751’e gerilemiştir. Aynı dönemde öğrenci sayısında belirgin bir değişim olmamış ve dört yıl önce 1 milyon 58 bin 904 olan öğrenci sayısı, aradan beş yıl geçmiş olmasına rağmen ancak 1 milyon 112 bin 443 olabilmiştir. 20162017 öğretim yılı itibariyle okul öncesi çağdaki 35 yaş grubu çocukların sadece %35.52’si, 45 yaş grubunun %45.70’i, 5 yaş grubunun ise % 58,79’u okul öncesi eğitim alma şansına sahip olmuştur.’’ TEGV’de yaz başlıyor Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın (TEGV), “Yaz Etkinlikleri” 12 Haziran’da başlıyor. Yaklaşık 10 hafta sürecek olan etkinlikler, 18 Ağustos’a kadar 9 Eğitim Parkı, 38 Öğrenim Birimi, 24 Ateşböceği Gezici Öğrenim Birimi’nde ilköğretim çağındaki tüm çocuklara açık olacak. Yaz Etkinlikleri kapsamında, ilköğretim çağındaki çocuklar için gönüllü ağabey ve ablaların eşliğinde “Yaz Kulübü” eğitim programı, kulüp etkinlikleri, eğlenceli bilim etkinlikleri, spor, sanat, kutu oyunları, geziler, seçmeli projeler ve serbest etkinlikler uygulanıyor. Atatürk’e yer yokSosyal Etkinlikler Yönetmeliği yayımlandı İmam hatipe iktidar desteği Raporda, 19961997 öğretim döneminde 400 binlerde olan imam hatip liselerindeki öğrenci sayısının 20022003 öğretim döneminde 71 bine kadar gerilediği hatırlatılarak, şu görüşlere yer verildi: “20162017 öğretim yılında İHL sayısı bin 408’e, bu okullarda okuyan öğrenci sayısı ise 634 bin 406’ya yükselmiştir. Açıköğretim imam hatip lisesinde okuyan 121 bin 335 öğrenciyi de eklediğimizde, Türkiye’de toplamda İHL’lerde okuyan öğrenci sayısı 751 bin 731’e ulaşmaktadır. İmam hatip okullarında okuyan toplam öğrenci sayısı Milli Eğitim Bakanlığı’nın üstün gayretleri ve devletin bütün imkânlarını seferber etmesi sonucunda 1 milyon 291 bin 20’ye çıkmış durumdadır. ‘’ LYS’de cevap kâğıtları çift taraflı ÖSYM Başkanı Ömer Demir, 10 Haziran’da başlayacak LYS maratonunda kısa cevaplı sorular için ayrı cevap kâğıdı verilmeyeceğini açıklayarak, “Kısa cevaplı sorular için LYS’de kullanılacak cevap kâğıtlarında bu amaçla tasarım değişikliğine gidildi. Matematik oturumu dışındaki diğer oturumların cevap kâğıtları, çift yönlü olacak ve ön ile arka yüzüne de kodlama yapılabilecek” dedi. Demir, bu yıl LYS’lerdeki tek yeniliğin öğrencilere açık uçlu ‘kısa cevaplı’ soruların yönetilmesi olduğunu belirterek kısa cevaplı soruların yanıtı bir sözcük, bir sayı ile adaylar tarafından cevap kâğıdına yazılan veya kodlanan sorulardan oluşacağı hatırlattı. Demir, “Her LYS oturumunda üçer kısa cevaplı açık uçlu soru sorulacak. Adaylara LYS1 oturumunda matematik alanından 3, LYS2 oturumunda fizik, kimya ve biyoloji alanlarından birer tane olmak üzere toplam 3, LYS3 oturumunda coğrafya alanından 1, Türk Dili ve Edebiyatı alanından 2, LYS4 oturumunda tarih alanından 1, coğrafya alanından 1 ve felsefe alanından 1 olmak üzere toplam 3, LYS5 oturumunda ilgili dilden 3 tane kısa cevaplı soru yöneltilecek” dedi. OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı ‘nın yürürlüğe giren yeni “Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği” ile sosyal etkinliklerin amaçları arasına “milli, manevi, ahlaki değerler kazandırma” eklenirken “Öğrencilerin Atatürk ilke ve inkılaplarına, Atatürk milliyetçiliğine bağlı yurttaşlar olarak yetişmeleri” ifadelerinin çıkarılması dikkati çekti. Atatürk’e ilişkin ifadeleri yönetmelik genelinde çıkartan MEB, sadece 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nu işaret etmekle yetindi. 15 Temmuz darbe girişimi, Kutlu Doğum Haftası, İstanbul’un Fethi, Kut’ül Amare Zaferi ile birlikte okullardaki ‘Belirli Gün ve Haftalar Çizelgesi’ne alındı. Çizelgeden Dünya AIDS Günü, Yunus Emre Haftası, Mevlana Haftası çıkarıldı. Yönetmelik ile öğrencilerin yıl içinde katılacağı bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda eğitim kurumu içi ve dışı etkinlikler, kurulacak öğrenci kulüpleri, yapılacak gezi programları ve yarışmalara ilişkin esaslar düzenlendi. Öğrencilere yönelik olarak en çok bütçeyi dini etkinliklere ayıran MEB’in eski yönetmeliğe karşın yeni yönetmelikte, yapılacak etkinliklerine ilişkin sınırları çizmemiş olması dikkat çekti. Yeni yönetmelikte en dikkat çeken unsurları hazırlanan Belirli Gün ve Haftalar Çizelgesi oluşturdu. Bu kapsamda 2015 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’nın “İş Takvimi”ne giren Kutlu Doğum etkinlikleri, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un haftanın Hicri Takvime bağlanacağı yönlendirmesine karşın Diyanet’in ısrarı sonrasında MEB takviminde de 1420 Nisan tarihleri arasında yer aldı. Darbe girişiminin ardından sene boyunca öğrencilere yaptırılan 15 Temmuz etkinliklerinin ardından anma etkinlikleri yaz tatiline gelse de “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” kapsamında ders yılının başladığı ikinci hafta içerisinde anma programlarının düzenlenmesi kararlaştırıldı. Tarihçiler arasında tartışma yaratan Kutül Amare Zaferi, MEB’in yeni müfredatının ardından yeni çizelgede de yer aldı. Yeni çizelge kapsamında ayrıca öğrencilerin 29 Mayıs’ta da İstanbul’un Fethi etkinliklerini düzenlemelerine de yönetlikte yer verildi. Yunus Emre yok MEB’in dini temelli uygulamalarına karşın 2010’da Belirli Gün ve Haftalar Çizelgesi’nde yer verilen tasavvufun önemli isimlerinden Yunus Emre ve Mevlana’nın yeni yönetmelikte yer almaması dikkat çekti. Bu kapsamda Mayıs’ın ilk haftasında öğrencilerin işlediği Yunus Emre Haftası ve 29 Aralık’taki Mevlana Haftası prog ramdan çıkartıldı. Öğrencilerin AIDS hakkında küçük yaştan itibaren bilinçlendirilmesini amaçlayan 1 Aralık Dünya AIDS etkinlikleri de programdan çıkartılan günler arasında yer aldı. Programda yeni olarak ayrıca 14 Kasım Dünya Diyabet Günü, 2127 Kasım Ağız ve Diş Sağlığı Haftası, 5 Aralık Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının Verilişi, 17 Nisan Kanser Haftası ve 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü yer aldı. Yandaş sendika EğitimBirSen’in sıklıkla eleştirdiği öğretmen ve öğrencilerin törendeki giyimlerine ilişkin kılık kıyafet yönetmeliği yeni düzenleme ile esnetildi. Eski yönetmelikte yer alan “Bayrak törenlerinde, tören sırasında okulda bulunan yönetici, öğretmen, öğrenciler ile diğer görevliler ‘Okuldaki Görevliler ve Öğrencilerin Kılık Kıyafet Yönetmelik’ hükümlerine uygun bir kıyafetle katılır” ifadeleri yeni yönetmelikte yer almadı. ‘Atatürk Köşesi’ yok Yeni yönetmelikte “Törenlerle İlgili Esaslar” başlığının yer almaması dikkat çekti. ‘’Törenlerde; Atatürk ve Türk büyükleri ile eğitim şehitleri için saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın söylenmesinden sonra günün anlam ve önemine uygun şekilde hazırlanan programa göre hareket edilir” ifadelerinin de bulunduğu hiçbir madde yer almadı. lANKARA Farklılıkları o’na borçluyuz Bahçeşehir Koleji tarafından İstanbul Deniz Müzesi ev sahipliğinde düzenlenen Çocuk Sanat Bienali’nde bu yıl “fark” teması ele alındı. Türkiye genelindeki tüm kampuslardan toplam 50 eserin yer aldığı bienal, farklılıkların çocuk penceresinden yansımalarını ele alıyor. Öğrencilerin “fark” temasıyla hayata geçirdikleri eserler arasında en dikkat çekenlerden biri, 6. sınıfta okuyan 11 öğrencinin 1 yıllık çalışmayla yaptıkları Atatürk portresi oldu. Atatürk’ün portresini piksellerine ayırıp büyüttükten sonra beşer santimlik karelere ayıran öğrenciler, bu kareleri parmak boyası ile boyadılar. Tüm farklılıkları Atatürk sayesinde fark ettikleri için böyle bir çalışma yapmak istediklerini belirten öğrencilerin sloganları ise “Bir ışıkla başlar her şey.” Darbeler diyalektiği: Diren demokrasi! İsmet Paşa, Atatürk’ün Cumhuriyet Devrimi’ni Demokrasiyle taçlandırmak için: Demokratik rejimi kuracak ve geliştirecek olan Sermaye ve İşçi Sınıfları oluşmadan... Çok Partili Düzen’e geçti. Toplumda çağdaş sınıflar oluşmamış olduğu için, Demokratik rejimi işletmesi beklenen muhalefet görevini, DinTarım toplumunun temsilcileri olan Toprak Ağalarının kurduğu Demokrat Parti yüklendi. Çok Partili Düzen bağlamında, muhalefetle yarışmak için CHP, daha iktidardayken, Cumhuriyet Devrimleri’nden ödünler vermeye başladı... (Köy Enstitüleri vs.) Böylece Cumhuriyet’i KentselEndüstriyel Demokrasi’ye taşıyarak güçlendirmek değil, DinTarım toplumunun Feodal yapısında tutarak egemenliklerini sürdürmek isteyenlerin ideolojisi, daha Demokrat Parti iktidara gelmeden Türkiye’yi etkisine aldı. HHH 1950’lerde Türkiye DinTarım toplumunun Feodal yapısından kurtulamamıştı; ne doğru dürüst bir sermaye sınıfı vardı, ne de bir işçi sınıfı. Bu Feodal toplumun önüne sandık koyunca, sandıktan da elbette DinTarım toplumunun egemen ilişkileri, yani toprak ağalığı ve onların ideolojisi, iktidar olarak çıktı. Bu iktidar, araç olarak kullandığı Demokratik Rejim’de seçmen desteğini kaybetmeye başlayınca, toplum tarafından henüz içselleştirilmemiş olan, başta ifade, basın ve muhalefet özgürlüğü olmak üzere, Temel Hak ve Özgürlükleri, seçim öncesinde ortadan kaldırmak istedi. Seçmen desteğini kaybetmekte olan Demokrat Parti Demokrasi’ye karşı ilk darbeyi, 1727 Nisan 1960 tarihlerinde, Meclis’te, Anayasa’ya aykırı olarak kurulan bir Tahkikat Encümeni aracılığıyla yaptı: Meclis’te 15 milletvekilinden kurulan ve Anayasa’ya aykırı olarak, her türlü mahkeme yetkileriyle donatılan bir “Encümen”, seçim öncesinde, tüm ifade, basın ve muhalefet özgürlüğünü yok etti. Demokrat Parti’nin Anayasa’ya aykırı olan 1727 Nisan 1960 Tahkikat Encümeni Sivil Darbesi, 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi’ni tetikledi. 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi, 1961 Anayasası ile Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti’ni kurdu. Fakat bu Anayasa, henüz DinTarım toplumunun Feodal ilişkilerinden kurtulamamış olan toplumda, emperyalizmin de desteğiyle varlıklarını sürdüren egemenleri rahatsız etti. Böylece 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi, 1961 Anayasası’na karşı olan 12 Mart 1971 Askeri Darbesi’ni tetikledi. “Toplumsal uyanış, ekonomik gelişmeyi aştı” gerekçesiyle, Temel Demokratik Hak ve Özgürlükleri sınırlayan ve kısıtlayan 12 Mart darbesi “Toplumsal uyanış” karşısında yetersiz kalınca: Emperyalizm ile DinTarım toplumunun egemen kalıntılarının ittifakı, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesini tezgâhladı ve bu kez 1961 Anayasası tamamen ortadan kaldırılarak, egemenlerin ideolojisine uygun biçimde, baskıcı bir dinci devlet anlayışıyla yeni bir Anayasa yürürlüğe kondu. 1980 Darbesi’nin, 1982 Anayasası aracılığıyla, Temel Demokratik Hak ve Özgürlükler üzerinde kurduğu Cemaatçi Din Devleti baskısı, bunu dengelemek için yapılan 28 Şubat 1997 Müdahalesini tetikledi. 28 Şubat 1977 müdahalesi, Antiemperyalist ve AntiAmerikan Refah Partisi’nden bir kopuşa ve NeoEmperyalizm ve NeoLiberalizm ile uyuşma halindeki Ilımlı (Amerikancı) İslam Partisi olan AKP’nin kurulmasına yol açtı. HHH Bütün bu darbeler ile zaten yeterince hırpalanmış ve 1982 Anayasası ile özgürlükçü akımları iyice baskı altına almış olan Parlamenter Demokrasi, yolsuzluk ve yeteneksizliklerle yıpranan Orta Sağ politikanın çökmesi üzerine, 2002 seçimlerinde AKP’yi iktidara taşıdı. AKP dışta, NeoEmperyalizm ve NeoLiberalizm ile kol kola girerek, içte de, DinTarım toplumu kalıntıları ve bunlarla ittifak halindeki (kendi deyimleriyle “kullanışlı aptal”) liberal ve eski solculardan destek alarak, Temel Hak ve Özgürlüklerin, Cumhuriyet kurumlarının, özellikle de yargı erkinin altını oydu ve: Hem meşruluğu her bakımdan tartışmalı olan, hem de yasalara karşı uygulamalar içeren 16 Nisan 2017 Halkoylamasıyla, Parlamenter Demokratik Rejimi sonlandırdı. DİREN DEMOKRASİ! C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear