26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Çarşamba 21 Haziran 2017 TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ haber/yorum 13 Köşemen Şiir gerçekten okunmuyor mu? “Şiir en çok okunan tür olmasına rağmen şiir kitapları ya çok az satıyor ya da hiç satmıyor” diye yazmıştım (07.06.17). Sosyal medya çağında yazılar nasıl bir hızla okunuyorsa “şiir okunmuyor” diye anlaşılmış. Şiir okunuyor ama okunduğu medya kitaplar değil. Daha önce de yazdım, internette en çok okunan, paylaşılan tür şiir. İş öyle bir noktaya vardı ki mevcut şiirler yetmediği için olsa gerek Can Yücel, Attilâ İlhan, Turgut Uyar gibi sevilen şairlerin adı kullanılarak şiirler uydurulduğunu da görüyoruz. İnternete ilk giren ve en çok web sitesi yapılan sanat da açık ara ile şiir. Şiir okurunun internetin icadı ile birlikte, yani 90’lı yıllardan başlayarak şiir kitaplarından vazgeçtiğini, şiiri dijital ortamdan okumayı tercih ettiğini söyleyebiliriz. En çok festivali yapılan ve böylece doğrudan okura ulaşan tür de şiir. Hafta sonu, 16 Haziran’da 18. Berlin Şiir Festivali başladı. Festivalin teması “Europe Fata Morgana”. Avrupa’nın değerleri olan düşünce özgürlüğü, sanatsal özgürlük, çokkültürlülük ve demokrasi konuları işlenecek. Festivale 42 ülkeden 170 şair, yazar ve sanatçı katılıyor. 24 Haziran’a dek sürecek olan festivalde Türkiye’yi üç kadın şair, Müesser Yeniay, Fatma Savcı ve Yıldız Çakar temsil ediyor. 18. Berlin Şiir Festivali’ni düzenleyen “Haus für Poesie” (Berlin Şiir Evi) festival kapsamında iki uluslararası toplantıya da ev sahipliği yapıyor. Bunlardan birincisi 23 ülkeden 32 festival yöneticisinin katıldığı “Festival Yöneticileri Toplantısı”, diğeri de 22 ülkeden 25 şiir ediötürünün katıldığı “Lyrikline Uluslararası Paydaşlar Toplantısı”. Diyarbakır Kültür Merkezi’nden Övgü Gökçe ve İstanbul Şiir Festivali’ni temsilen benim katıldığımız “Festival Yöneticileri Toplantısı”nda dünyada gelişen sağ popülist, milliyetçi ve ırkçı hareketlerin ve partilerin, festivaller üzerindeki etkisi konuşuldu. 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yaşananlar da toplantının ana konularındandı. Almanya’nın gündeminde de Enis Berberoğlu’nun tutuklanması ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülük ettiği Adalet Yürüyüşü vardı. Lyrikline, dünyanın en büyük şiir portalı. 77 dilde yazan 1194 şairin 10673 şiiri ve çeşitli dillere çevirileri yer alıyor. Şiirleri şairlerinin kendi seslerinden dinlemek olanağı da var. Türkiye’den şairlerin de şiirleri, çevirileri, ses kayıtları “lyrikline.org”da yer alıyor. Lyrikline Uluslararası Paydaşlar Toplantısı’nda o yılın istatistikleri de açıklanıyor. Lyrikline’a bir yılda, Haziran 2016 Haziran 2017 döneminde 225 ülkeden erişim olmuş. Lyrikline’nın tıklanma oranları geçen yıla göre yüzde 11.08 artmış. Türkiye 7. sırada. Türkiye’den erişim geçen yıl yüzde 36.02 oranında artmış. Bunu dijital ortamda şiir okuma oranlarının dünyada ve Türkiye’de arttığı şeklinde yorumlayabiliriz. Lyrikline’nın ilk onu şöyle; 1. Almanya, 2. Avusturya, 3. ABD, 4. İsviçre, 5. Sırbistan, 6. Avustralya, 7. Türkiye, 8. Büyük Britanya, 9. Hindistan, 10. İspanya. Lyrikline Uluslararası Paydaşlar Toplantısı’nın gündeminde şiirin daha çok okura ulaştırılması için neler yapılması gerektiği vardı. Dünyanın hemen her yerinde bizdekine benzer bir durum var, şiir kitapları satın alınmıyor ama dijital ortamda şiir çok okunuyor, çok paylaşılıyor. 1999’da Türkiye PEN’in önerisi ile UNESCO’nun “21 Mart Dünya Şiir Günü”nü ilan etmesinin çok olumlu bir etki yaptığından söz edildi. Dijital ortamı kullanarak bugünün daha da etkin kutlanması kararlaştırıldı. Dijital ortamdaki video paylaşımlarının, canlı yayın olanaklarının şiirin okunmasındaki artışı olumlu yönde etkilediği belirtildi. Geleceğin şiir festivallerinin belki birçok ülkede aynı anda yapılacağı ve internet üzerinden canlı yayımlanacağı öngörülüyor. 21 HAZİRAN 2017 SAYI: 33495 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü ‘Sorumlu’ Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Danışmanı Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.23 03.16 03.50 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam 05.25 13.13 17.11 20.48 05.13 12.57 16.53 20.29 05.41 13.20 17.13 20.47 Yatsı 22.39 22.16 22.29 Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN posta@cumhuriyet.com.tr Demokrasi ve özgürlüğe adanmış bir yaşam NEVZAT HELVACI Hukukçu İlhan Selçuk, Türkiye’de Aydınlanma devrimine önemli katkılar yapmış gerçek bir aydın ve yetkin bir düşün insanıydı. Zengin bir bilgi birikimi vardı ve bu sayede ülke sorunlarını doğru değerlendiriyor ve tutarlı çözüm önerileri üretiyordu. Geçen yıl İlhan Selçuk’u anmak için yazdığım yazıda şöyle demiştim: “İlhan Selçuk’u, Cumhuriyet’te açtığı ‘Pencere’den tanıdım. O Pencere aydınlığa açılıyordu. Oradan bakınca ulusal bağımsızlığın önemini, laik Cumhuriyetin toplumumuza kattığı değerleri, ulaşılması gereken hedeflerden birinin demokrasi olduğunu öğrendik. Bilimsel yaklaşımın ve düşünsel tutarlılığın ne olduğunu anlamak, yurtseverliğin erdemini görmek için o Pencere’den bakmak yol göstericiydi. O Pencere bir açıköğretim üniversitesi gibiydi. Emeğin değerini, sosyal dayanışmayı, örgütlü savaşımın önemini en yalın biçimde anlatan ve topluma bilinç taşıyan bir halk kürsüsüydü o Pencere.” Nasıl bir Türkiye? Şimdi düşünüyorum: İlhan Selçuk bugün yaşasa ve o pencereden baksa nasıl bir Türkiye görecekti? Sonra günümüzde yaşananlara bakarak aklıma şu geliyor: Yaşasaydı acaba ülkeye ve dünyaya Cumhuriyet’teki Pencere’sinden mi yoksa Silivri Cezaevi’nin penceresinden mi bakıyor olurdu? Salt gazetecilik etkinliklerinden ötürü 12 Cumhuriyet çalışanı içeride olunca, ister istemez insanın aklına böyle sorular geliyor. Gerçi o cezaevinde tutukluların dışarıya doğrudan bakabileceği bir pencere var mı, onu da bilemiyorum. Ama şunu biliyorum: İlhan Selçuk’un “düşünce penceresini” kapatmaları olanaksızdır. Geçmişte tüm baskılara, işkencelere, soruşturma ve davalara karşın bunu başaramadılar. O, her koşulda devrimci tutumunu ve ilkeli tavrını koruyabildi. Hatta Ziverbey Köşkü’nde, ağır işkence altında olmasına karşın el yazısıyla yazdığı savunmasında, akrostiş yoluyla işkence altında olduğunu kayda geçirmeyi başardı. Ama biz yaşı nedeniyle tutuklanmaktan kurtulduğunu varsayalım ve Cumhuriyet’teki Pencere’si açık olsun. O Pencere’den iyi şeyler görmesi olası mı? Sıfır demokrasi İlk göreceği şey, yıllarca savaşımını verdiği demokrasiden hiçbir izin kalmadığı olacaktır. Sonucu tartışmalı bir halkoylamasıyla kurulan, tüm denge ve denetleme düzeneklerinden yoksun totaliter bir tek adam rejiminin demokrasi diye adlandırılması elbette olanaklı değil. Demokrasinin olmazsa olmaz unsurlarından birisi erkler ayrılığıdır. Yeni düzenlemeyle yetkileri daraltılmış, kanun hükmünde kararnamelerle yasama etkinliği sınırlandırılmış bir Meclis, yine bu düzenleme ve uygulamalarla siyasal iktidarın güdümüne sokulmuş bir yargı organıyla İlhan Selçuk’u, Cumhuriyet’te açtığı ‘Pencere’den tanıdım. O Pencere aydınlığa açılıyordu. Emeğin değerini, sosyal dayanışmayı, örgütlü savaşımın önemini anlatan ve topluma bilinç taşıyan bir halk kürsüsüydü o Pencere. 21 Haziran 2010’da aramızdan ayrılan İlhan Selçuk’u özlem ve saygıyla anıyoruz. erkler ayrılığı yaşama geçirilebilir mi? Ufukta ışık yok Ülke OHAL kararnameleriyle yönetiliyor. Yargı organı bu yönetimin işlemlerini denetlemekten kaçınıyor. “Milli irade” sözünü ağızlarından düşürmeyenler, o iradenin bir parçası olan milletvekillerinin tutuklanmasında sakınca görmüyor, yolunu açıyorlar. Dünyada en çok gazeteci tutuklayan ülkeyiz. Açığa alınan, işinden atılan akademisyen, öğretmen, yargıç ve öbür kamu görevlilerinin sayıları on binlerle ifade ediliyor. Bunların büyük bölümü açlık ve sefalete terk edilmiş durumda. Açlık grevinde olanlara çözüm olarak tutuklama öngörülüyor. Cezaevleri zindancılık anlayışıyla yönetiliyor. İnsan hakları ihlalleri ve işkence olaylarında artışlar gözlemleniyor. Dış politika çıkmazda, Avrupa Birliği ve komşularımızla ilişkiler çekişmeye dönüştü. Burada dile getiremediğimiz çok sayıda sorunla birlikte yaşıyoruz. Kimi deneyimli politikacılar ufukta ışık görünmediğinden yakınıyor. İnsanın devrimi İlhan Selçuk, konuşmacı olarak katıldığı kimi toplantılarda, ilkel insanın iki ayağı üstüne doğrulmuş olmasını “devrim” olarak nitelendiriyordu. Buna yazılarında da değindi. İki ayağı üstüne kalkan insanın elleri, yürüme işlevine katılmaktan kurtuluyor, başka amaçlarla kullanılmasına olanak sağlıyordu. O ellerle “alet” üretilebiliyor, üretilenler kullanılabiliyordu. Alet kullanma, uygarlaşmanın başlangıcıdır. O ilkel insan bu sayede birçok sorununa çözüm buldu. İlkellikten kurtulmuş insan da, yukarıda sözünü ettiğimiz sorunlara bir çözüm bulacaktır. Bu noktada İlhan Selçuk gibi bilge insanlara gereksinim vardır. Saygıyla anıyoruz Bir noktaya daha değinmekte yarar var. Demokrasi savaşımı verenler arasında bir umut kırıklığı yaşandığı görülüyor. Umudu yitirmek, yenilgiyi kabul etmek ve giderek teslim olmak gibi bir sonuca yol açar. Bu toplum, eski deyimle çok büyük badirelerle karşılaştı ve sonunda bir biçimde onu aşmayı başardı. Bugünün sorunları da er geç çözüme kavuşacak, demokrasi egemen olacaktır. Bundan hiç kuşkum yok. Yaşamını, demokrasi ve özgürlük savaşımına adamış büyük yazar İlhan Selçuk’u saygı ile anıyorum. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI behicak@yahoo.com.tr kamilmasaraci@gmail.com.tr Turgay Olcayto: Aydınlanmanın öncüsü olarak iz bıraktı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, gazetemizin ön ceki imtiyaz sahi bi ve başyazarı ga zeteciyazar İlhan Selçuk’un yedinci ölüm yıldönümünde bir açıklama yap tı. Başkan Olcayto açıklamasında şun ları söyledi: “Bası nımızın usta kalem lerinden Cumhuri yet Gazetesi Genel Yayın Yönetmen lerinden ve Türki ye Gazeteciler Ce miyeti Üyesi İlhan Selçuk’u ölümünün Olcayto yedinci yılında öz lemle anıyoruz. Kendine özgün köşe yazısı üslubuyla okurların beğenisini toplayan İl han Selçuk, karikatür ve mizah dergilerin de yaptığı çalışmalarla da belleklerde yaşı yor. Gazete yazılarıyla aydınlanmanın ön cüsü olarak iz bırakan İlhan Selçuk, Tür kiye Gazeteciler Cemiyeti ile dayanışması ve verdiği katkıyla da ayrıca hatırlanacak tır. Çağdaş bir demokrasiye ulaşılması için hiç korkmadan ağır bedeller ödeyen İlhan Selçuk’a minnetlerimizi sunuyoruz.” C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear