26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Salı 20 Haziran 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: İLKNUR FİLİZ Karar muhaliflerin yolunu belirleyecek MHP’de yaklaşık iki yıldır süren hukuk mücadelesi bugün sona eriyor. Karara göre muhalifler ya ‘yeni parti’ diyecek ya da partiye dönecek MHP’de Meral Akşener, Sinan Oğan, Koray Aydın ve Ümit Özdağ’ın 19 Haziran 2016 tarihinde ger çekleştirdiği olağanüstü ku rultaya, üst kurul delegesi ve eski MHP Milletvekili Cemal Enginyurt’un iti razı üzerine açı lan davanın son duruşması bugün görülecek. Dava dan muhalifler SELDA GÜNEYSU lehine bir sonuç çıkmaması halin de muhaliflerin, ‘yeni parti’ kuracağı dile getiri lirken, ‘olumlu’ bir karar çık ması halinde ise yeniden ‘ola ğanüstü kongre’ gündeme ge lecek. Bu durumda muhalif ler, 19 Haziran 2016’daki de legelerle yeni kongrenin ola bileceğini savunurken, genel merkez ise değişen 46 ilin ye ni delegeleriyle ‘olağanüstü kongrenin yapılabileceğini’ dile getiriyorlar. MHP’de, olağanüstü kurultay tartışmalarıyla geçen yaklaşık AKŞENER SONUCU BEKLİYORDU MHP’den ihraç edilen Meral Akşener, dün, resmi Twitter hesabından, davaya ilişkin, “19 Haziran 2016, kurultayın yapıldığı gün. Bugün bir yıl oldu. AKP iki kongre yaptı. Yarın (bugün) mahkememiz var. Adalet nerede göreceğiz” açıklamasını yaparken, Akşener’in, ihraç edildikten sonra ‘yeni parti’ kuracağı iddiaları da pek çok kez dile getirilmişti. Ancak Ak şener kanadı, “20 Haziran’daki davanın sonucunu görmeden, yeni bir parti kurmayacağını” açıklamıştı. Akşener, son olarak da, bir gazetenin yöneticileriyle iftar yemeğinde bir araya gelmiş ve “Bire bir görüştüğüm ve fikirlerine çok önem verdiğim yaklaşık 2 bin kişi ile yaptığım istişarelerden çıkan sonuç yeni bir parti kurulmasıdır” açıklamasında bulunmuştu. 2 yıllık süreçte son dönemece gelindi. MHP’li muhaliflerin en son 19 Haziran 2016’da gerçekleştirdiği olağanüstü tüzük kurultayında, MHP tüzüğü değiştirilmiş ve seçimli olağanüstü kurultay kararı alınmıştı. Ancak genel merkez yönetimi yapılan kurultayın ‘hukuksuz olduğu’ gerekçesiyle itiraz etmişti. Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek bugünkü davada ise kurultaya ilişkin bir kararın çıkması bekleniyor. Mahkemeden, bugün, muha lifler lehine bir karar çıkması halinde, 19 Haziran’daki tüzük değişikliği kurultayında yapılan iş ve işlemlerin hepsi ‘geçerli’ sayılabilecek. Bu durumda, muhalifler, genel merkeze yeniden, 19 Haziran tarihinde alınan karar doğrulutusunda, ‘olağanüstü seçimli kurultay’ talebinde bulunacak. Olağanüstü seçimli kurultayın toplanması halinde ise oluşturula cak kurultay divanında, muhalifler, partiden ihraç edilen Oğan, Akşener ve Özdağ için ‘af kararı’ çıkarılmasını isteyecek. Muhalifler, böyle bir durumda olağanüstü kurultayın 19 Haziran’daki delege yapısıyla yapılabileceğini savunuyor. Genel merkez yönetimi ise her ne karar çıkarsa çıksın ‘olağanüstü kurultayın değişen delege yapısıyla yapılabileceğini’ belirtiyor. Yeni parti süreci başlar Davada, parti lehine bir karar çıkması halinde ise MHP’nin belirlenen seçimli kurultayı, MYK’de kabul edilen 18 Mart 2018’de yapılacak. MHP, bu süreçte, 46 ilde il ve ilçe kurultayları da gerçekleştirdiğinden, mevcut delege yapısı değişmişti. Parti, olağan kurultaya da bu il ve ilçelerde değişen delegelerle gidecek. Ayrıca muhalifler için ‘olumsuz’ bir kararın çıkması halinde ‘muhalifler açısından yeni bir yol haritası’ da belirlenmiş olacak. l ANKARA Açlığa ‘ses’ verdiler KHK ile kaybettikleri işlerini geri almak için 103 gündür açlık grevini sürdüren Gülmen ve Özakça için Ankara’da destek konseri düzenlendi Başkentte Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nu tutuklu akademisyen Nuriye Gülmen ile öğretmen Semih Özakça için ‘Açlığa Ses Veriyoruz’ başlıklı konser düzenlendi. Açlık grevinde 103. günü bitiren direnişçiler için düzenlenen konsere; aydın, sanatçı ve çok sayıda yurttaş katıldı. Dakikalar geçtikçe dolan salonda, “Nuriye Semih yalnız değildir”, “Emekçiyiz, haklıyız, kazanacağız” pankartları asılırken, Gülmen ile Özakça’nın maketi de seyircilerin karşısında yer aldı. ‘Direnişimiz anlatıyor’ Sunucu Mehmet Özer, şair Arkadaş Zekai Özger’in ‘Sevdadır’ isimli şiirini okumasının ardından Yüksel direnişçileri tek tek duygularını paylaştı. Semih Özakça’nın 27 gün önce süresiz açlık grevine başlayan eşi Esra Özakça açlığın verdiği yorgunlukla yavaş yavaş sahneye çıktı. Heyecan içinde konuşan Özakça, “Direnişimiz her şeyi anlatıyor. Sizinle hep bir bütünüz. Yarın Semih’in görüşü var, selamlarınızı götüreceğiz, burada olan her şeyi Nuriye ve Semih’e anlatacağız” dedi. Esra Özakça ile aynı gün açlık grevine başlayan Semih Özakça’nın annesi Sultan Özakça, gözleri dolu dolu çocuklarının işe geri dönmesi talebini yinelerken titreyen sesi salonu ayağa kaldırdı ve tüm destekçiler “Anaların öfkesi katilleri boğacak” sloganı attı. Gülmen ile Özakça ile birlikte 222. gündür Yüksel Caddesi’nde direnen Acun Karadağ, “KHK’leri paçavraya çevirdik. Onların iktidarını da paçavraya çevireceğiz. Andolsun buradan, bu karanlığı yaratan iktidarın OHAL’ini de bu halini de hiçbir halini de istemiyoruz. Direne direne kazanacağız, açlığımızla kazanacağız” diye konuştu. Yine ihraç edilen eğitimcilerden Alev Şahin mutlaka kazanacaklarını ifade ederek, “Şimdi kendi hikâyemizi yazma zamanı” dedi. Diğer OHAL mağduru Süreyya Karacabey de “Nuriye ve Semih kazanmıştır. Bu mücadele bizim için başarıya ulaşmış bir mücadeledir. Beklentim, Nuriye ve Semih’in kazandığı bu mücadeleden canları yanmadan aramıza geri Polis amirinden eylemcilere: Yüksel’e kimse girmeyecek! Kanun Hükmünde Kararnamelerle ihraç edilen kamu çalışanlarının Yüksel Caddesi’ndeki ‘işimi geri istiyorum’ eylemine polis müdahale etti. Eylemin 223’üncü gününde açıklamaya izin vermeyen polis Yüksel Caddesi girişini kapattı. Polisin caddeyi kapattığı sırada bir polis amiri ‘Yüksel’e kimse girmeyecek’ diyerek eylemcilerin İnsan Hakları Anıtı önündeki açıklamasına engel oldu. Polisin müdahalesi sırasında yoğun gaz, tazyikli su ve plastik mermi kullanıldı. Konur Sokak çevresindeki işyerlerindeki kişiler de gazdan etkilendi. Polisin “Dağılın müdahale edilecektir” anonsuna öğretmen Acun Karadağ “Müdahale değil saldırıyoruz de saldırıyoruz” diyerek tepki gösterdi. dönmeleri” diye konuştu. AYM’ye başvuru Kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı, direnişçilerin avukatı Selçuk Kozağaçlı, mahkemelerden beklentilerinin olmadığını söyledi. Kozağaçlı, “Nuriye ile Semih’in tutuklanması gayri meşru olduğu için önümüzdeki hafta Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağız” dedi. Papatyalar elden ele Konuşmaların ardından tutuklu eğitimcilerin “Siz de dört elle sarılın insanlığın en kadim kavgasına. Çünkü yaşam, onur, insanlık, zafer orada, o kavganın tam ortasındadır” ifadelerinin geçtiği 100. gün mesajları okundu. Sanatçılardan ilk sahneye çıkan Hüsnü Arkan oldu. Ellerin de büyük demetlerle papatya olan dört genç, Hüsnü Arkan’a eşlik eden salona papatyaları fırlattı ve tüm salon birbirine papatya atmaya başladı. Yüksel direnişiyle simgeleşen papatyalar, elden ele dolaştı. Hüsnü Arkan’ın ardından çıkan Grup Tersname ise salonda farklı bir hava estirdi. Grubun çıkmasıyla birlikte yaklaşık 200 kişilik bir halay oluşturuldu. Gazetemiz yazarı Ataol Behramoğlu da direnişçilere destek için salondaydı. “Kula kulluk etmeyenin, vicdanını satmayanların, haram lokma yemeyenlerin mekânı zindan olmuştur” diyen Behramoğlu’nun, bu direniş yaşamların yitirilmesiye sona erdirilecek olursa bunun sorumlusunun yönetim olduğunu söylemesi salonda büyük alkış aldı. l ANKARA (Cumhuriyet) CHOMSKY’DEN DESTEK Vahim bir insan hakları ihlali Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın grevlerine filozof Naom Chomsky’den destek geldi. Chomsky, Gülmen ve Özakça’nın demokratik ilkelere inanan herkesin desteklerini hak ettiğini söyledi. Chomsky’nin mesajı şöyle: “Türkiye’deki iki açlık grevcisi Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, demokratik ilkelere inanan herkesin desteğini hak ediyor. İçinde bulundukları durum vahim bir insan hakları ihlalidir. Grev 100. gününü aşmışken, hijyenik olmayan hapishane koşullarında sağlıkları hızla bozulmaktadır. Çok geç olmadan grevin sonlanması için adalet ve haysiyet mücadelelerine saygı gösterilmesi ve iadesini istedikleri iş talepleri bir an önce kabul edilmelidir.” Chomsky, Gülmen ve Özakça’nın tutuklanmasının ardından da tepkisini göstererek, kararı “Erdoğan hükümetinin hükümdarlığı sırasında gösterdiği sert ve baskıcı otoriter rejimde bir diğer acınası hamle, Türkiye’nin düşüşünün bir diğer işareti” olarak nitelendirmişti. Naom Chomsk haber 5 Dreyfus davası... “K ızabilirsiniz, eleştirebilirsiniz, takdir edersiniz, etmezsiniz, katılırsınız, katılmazsınız, ama olsun; “adalet” için yürüyor... Muhalefet, adalet ve gerçek yollarda! Gerçek yürüyor...” Avukat Fikret İlkiz, yazısının girişinde bunları yazmış. Başlığını da şöyle koymuş yazısının: “Gerçek Yürür... ” Gerçek yürür mü? Evet yürür... CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu elinde “Adalet” yazan pankartla yürüyor. İroni yaptığım falan yok! Tarihi günler yaşadığımız kesin. Pişkinlik, yüzsüzlük tarihi de dolup taşıyor ayrıca... Fikret İlkiz, herkesin bildiği geçmiş bir davadan tarihe kalan gerçekleri anımsatıyor. Diyor ki: “123 yıl önce... Eylül ayının sonu... Yarbay Sanhdheer yönetimindeki Fransız Haber Alma Servisi’nin istatistik bölümü, Alman askeri ataşesine bazı gizli belgelerin ve çizelgelerin gönderildiğini haber veren imzasız bir mektup ele geçirir. Binbaşı Patty de Clam askeri soruşturmayı yapmakla görevlendirilir. Görevlendirilen beş yazı uzmanı bilirkişiden üçü; biri topçu kuvveti, diğeri örtme birlikleriyle görevli ilgili ve bir de Madagaskar konusundaki nottan ibaret tek delil olan çizelgedeki el yazısının genelkurmayda stajyer Alfred Dreyfus’a ait olduğunu bildirir. ” HHH “Casusluk iddiasıyla suçlanan ve 16 Ekim’de tutuklanan Dreyfus, Paris Birinci Savaş Konseyi’nde yargılanır. Duruşmaların gizli yapılmasına karar verilir. Savaş bakanı General Mercier, İstatistik Bölümü tarafından Dreyfus’a karşı hazırlanan ‘gizli dosyayı’ savunma avukatının ve sanığın haberi olmadan askeri yargıçlara verir. Yargıçlar savunma hakkını çiğner, yasalara aykırı durumu görmezden gelir. Cumhurbaşkanı Casimir Perier’e bilgi vermek üzere mahkemede bulunan Binbaşı Picquart da oralı olmaz...” Avukat Fikret İlkiz devam ediyor: “22 Aralık 1894... Yedi yargıç oybirliğiyle Dreyfus’u suç lu ilan eder, Şeytan Adası’na gönderilir. Halk hükümlü aleyhine gösteriler yapar. Cumhurbaşkanı istifa eder, yerine Felix Faure seçilir... 13 Ocak 1898’de L’Aurore (Şafak) gazetesinde ‘Suçluyorum’ başlığı altında Emile Zola’nın Cumhurbaşkanı Felix Faure’a yazdığı açık mektup yayımlanır. O yıllarda Zola, o zamanlar yazdığı bu mektupla ilgili olarak bir gazetenin bağımsızlığı ve yürekliliği üzerine de değinir... Zola, cumhurbaşkanına yazdığı bu mektupta Dreyfus’un suçsuzluğunu anlatır. Savaş konseyinin kararını tüm gerçeğe ve adalete indirilmiş ağır bir tokat olarak nitelendirir ve Fransa’nın alnına çalınmış kara bir leke olarak görür.” Dünya tarihinde böyle olaylar vardır... Aydınlar, yazarlar, akademisyenler, sanatçılar, emekçiler... Onlar bir toplumun yüz akıdır... Yaşamı kucaklamak, hüzünler ormanında çıkıp sevgi bağlarını sağlamlaştırmak... Yağmurlu bir İstanbul... Düşlerimizi salıverdik kıyılara, evlerin pencerelerinde fesleğen yetiştirilen sokaklara. Bir ülkede hak arama özgürlüğü, adil yargılanma hakkı bütün unsurlarıyla gerçekleştirilmeden demokrasiyi ve özgürlükleri çoğaltmak zordur... Herkesin bildiği geçmiş bir dava ve davanın kahramanları... 22 Aralık 1894... Zola’nın cumhurbaşkanına yazdığı o uzun mektup... Basın özgürlüğü... Zola diyor ki: “Bir tek tutkum var: Bunca acıları çeken ve mutluluğa hakkı olan insanlık adına duyduğum aydınlık tutkusu. Coşkulu protestom, yüreğimden kopan çığlıktan başka bir şey değildir. Beni Ağır Ceza Mahkemesi önüne çıkarmayı göze alsınlar ve herkesin önünde soruşturma açılsın. Bekliyorum. Sayın başkan, derin saygılarımın kabulünü dilerim.” Zola’nın beklediği gerçekleşir. Bu yüzden yargılanır. Bu davada gerçekleri saklayanları suçlaması “orduya hakaret” sayılır. Bir yıl hapis ve 3 bin Frank’a mahkum olur... HDK: Adalet için yürümek meşrudur MAHMUT ORAL Halkların Demokratik Kongesi (HDK), CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlattığı ‘adalet yürüyüşü’ ile ilgili yaptığı açıklamada, ‘Herkes için adalet’ vurgusu yaparak, “Siyasetin ve hukukun işlevsizleştirildiği bu süreçte sokağa çıkmak her kesim bakımından haktır ve meşrudur. Tüm muhaliflerin mücadelesini kendi mücadelesi kabul eden Halkların Demokratik Kongresi bu mücadeleyi de desteklemekte, bileşenlerini ve tüm demokrasi güçlerini bu eylemi büyütmeye davet etmektedir” dedi. HDK Yürütme Kurulu, Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ‘adalet yürüyüşü’ ile ilgili yazılı açıklama yaptı. “Saray iktidarının 7 Haziran seçimi ile başlattığı süreci, 15 Temmuz sonrası tüm muhalif kesimlere yönelik bir karşı darbeye çevirdiği” belirtilen açıklamada, “Darbeden darbe çıkarıldı. Doğrudan Saray’a bağlı bir yargı mekanizması oluşturdu. Saray yargısı eliyle her türlü eleştiri, mizah, düşünceyi ifade hakkı yasaklandı. Gazeteciler ve basın hedef haline getirildi. İlerici basının kapısına kilit vuruldu. HDP eşbaşkanları, milletvekilleri, belediye eşbaşkanları tutuklanarak cezaevine konuldu. Binlerce HDP il, ilçe yöneticileri ve üyeleri hukuki dayanak olmaksızın tutuklandı, onlarca yıl hapse mahkum edildi. İnsanlar diri diri yakıldı, evleri yıkılarak talan edildi. OHAL ve KHK’ler ile on binlerce insan işlerinden, haklarından mahrum edildi. Halklarımızın adalet ve eşitlik talebi hiç bu kadar yakıcı hale gelmemişti” ifadeleri kullanıldı. Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü ile ilgili olarak, “Siyasi mekanizmaların ve hukukun bu denli deforme edildiği koşullarda hiçbir siyasi irade bunun olumsuz sonuçlarından azade olamazdı” denilen açıklamada, “Kılıçdaroğlu’nun Bahçeli’ye söylediği ‘Adalet bir gün sana da lazım olacak’ sözü bu anlamıyla ironiktir. Saray, CHP’nin sürdürdüğü yürüyüşün yasadışı olduğu gerekçesiyle güdümündeki yargı ile tehdit etmektedir. Adalet yürüyüşü meşrudur. Meşru olmayan sokağa çıkmak değil gayrimeşru olarak her türlü yetkiyi ve gücü ele geçirmiş olmaktır. Siyasetin ve hukukun işlevsizleştirildiği bu süreçte sokağa çıkmak her kesim bakımından haktır ve meşrudur” denildi. Bileşenlere çağrı Bileşenlerini “adalet yürüyüşü” eylemlerine destek vermeye çağıran HDK, “Tüm muhaliflerin mücadelesini kendi mücadelesi kabul eden HDK bu mücadeleyi de desteklemekte, bileşenlerini ve tüm demokrasi güçlerini bu eylemi büyütmeye davet etmektedir. Demokratik ilkelere bağlılık konusunda iyi bir sınav vermemiş olsa da, CHP’nin sokağa çıkması demokrasi güçleri bakımından hayırlı sonuçlara vesiledir. HDK, talebin ve eylemin toplumsal kesimlere yayılması, büyütülmesi tarzında olması gerektiğine inanmaktadır” ifadelerini kullandı. l DİYARBAKIR C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear