26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Pazar 18 Haziran 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: İLKNUR FİLİZ İHD: Yargısız infaz! haber 5 Kadıköy’de polisin yaptığı ev baskınında öldürülen TAYAD’lı Özkeskin için yapılan açıklamada, evde çatışma izine rastlanmadığı belirtildi Kadıköy’de, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin yaptığı ev baskınında hayatını kaybe den Tutuklu ve Hükümlü Aile leri ile Dayanışma Derneği (TA YAD) üyesi İnanç Özkeskin’in evine ilk defa basın ve avukat larla girildi. Ağır bir kan koku sunun olduğu ev de Özkeskin’in vurulduğu oda nın kanlar içinde olduğu görüldü. Halkın Hukuk ZEHRA ÖZDİLEK Bürosu avukatlarından Günay Dağ, Özgür Yıl maz ve kapatılan Çağdaş Hu kukçular Derneği İstanbul Şu be Başkanı Gökmen Yeşil, ev de yaptıkları incelemede her hangi bir çatışma izine rastla madıklarını söyledi. Özel harekat polisleri tarafın dan evine yapılan baskınla öldü rülen İnanç Özkeskin’in ailesi nin avukatları, olayın yaşandı ğı Acıbadem’deki eve gelerek in cemelerde bulundu. Özkeskin’in babası 91 yaşındaki Alzhemier hastası Nevzat Özkeskin ve 80 yaşındaki anne Güneş Ayşe Öz keskin avukatlar aracılığıyla eve girmek istemediklerini ileterek gelmedi. Evin çelik kapısının kı ‘peşini bırakmayacağız’ İnsan Hakları Derneği (İHD) Özkeskin ile ilgili açıklama yaptı. Yargısız infazın devam ettiğinin belirtildiği açıklamada, “Polis teşkilatı, herhangi bir mahkeme kararı olmadan, kişiler hakkında hüküm veriyor ve adeta ölüm cezası uygularcasına infaz gerçekleştiriyor. 14 Haziran günü İstanbul Acıbadem’de İnanç Özkeskin’de bir yargısız infazın kurbanı oldu. Bugün, her türlü hak arama talebi Olağanüstü Hal engeline takılmakta. Ancak bizler insan hakları savunucuları olarak İnanç Özkeskin’in katledilmesi olayının peşini bırakmayacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz” ifadeleri kullanıldı. rıldığı ve evin dağıtıldığı görüldü. Evin polislerce basıldığı sırada evde İnanç Özkeskin (53)’in annesi Güneş Ayşe Özkeskin ve babası Nevzat Özkeskin’in de bulunduğunu belirten Günay Dağ, evin kapısının koçbaşı ile kırıldığı sırada annenin “Durun kapıyı açıyorum” dediğini, buna rağmen kapının kırıldığını ak tardı. Dağ, kapının kırılmasıyla özel harekat polislerinin ellerinde bulunan silahlar ile anneyi ittiği ardından Alzhemier hastası babası Nevzat Özkeskin’i silah dipçiği ile darp ettiğini aktardı. Olayın tek görgü tanıklarından olan annenin anlatımlarına dayandırdığı konuşmasında Dağ, “Polislerin ellerinde olası bir ça tışmada kendilerini korumak için taşıdıkları kalkanları bırakarak ellerindeki uzun namlulu silahlar ile İnanç Özkeskin’in bulunduğu odaya gittiklerini ardından ise üç el ateş ettiklerini bize aktardı” dedi. Dağ, dosyada gizlilik kararı olduğunu ve her hangi bir bilgiye ulaşamadıklarını kaydederek, “O gün nöbetçi savcı ile görüştük, operasyondan bilgisi olmadığını bize söyledi. Eğer iddia ettikleri gibi çatışma olmuş olsaydı, ellerinde var olduğunu iddia ettikleri görüntüleri iddialarını güçlendirmek için gösterirlerdi. Evde herhangi bir çatışmaya ilişkin kanıt yok. Annenin anlatımına göre bir silah da yok” diye konuştu. ‘Hüküm verilmiş’ KHK ile kapatılan ÇHD İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil de İnanç Özkeskin’in annesinin anlatımlarına göre silahlı çatışmanın yalan olduğunu belirterek “Elinde silah olsa bile polisin görevi öldürmek değildir. Ama en başından beri hüküm verilmiş ve katliama gelinmiş. Bunu Dilek Doğan’da gördük, Dilan Kortak’da gördük, Kürt illerinde gördük. ÇHD olarak davanın takipçisi olacağız” dedi. Ezilen kardeşinin uzuvlarını toplattılar! Diyarbakır Lice’de askeri aracın çarptığı yaşlı kadının kardeşine polisin bir poşet vererek, kadının ceset parçalarını toplamasını istediği öne sürüldü Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 3 gün önce askeri zırhlı aracın çarptığı belirtilen 85 yaşındaki Pakize Hazar yaşamını yitirdi. Diyarbakır’ın Lice ilçesinde askeri zırhlı aracın sokakta yürüyen Pakize Hazar adlı yaşlı kadına çarptığı öne sürüldü. Kaza sonucunda Hazar, olay yerinde yaşamını yitirdi. Ardından olay yerine gelen polis ekipleri, incelemelerde bulundu. Uzun süre sokak ortasında bekletilen Hazar’ın cenazesi, otopsi işlemleri için Halis Toprak Vakfı Lice Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Pakize Hazar’ın ailesine yaptığı taziye ziyaretinin ardından Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, Lice Kaymakamlığı ve Lice Cumhuriyet Başsavcılığı ile olay hakkında görüşmek üzere randevu talep etti, ancak yetkililerin makamları dışında bulunmaları nedeniyle görüşmelerin yapılamadığı belirtildi. Özmen ve beraberinde bulunan heyet, olayın gerçekleştiği Postane Caddesinde incelemelerde bulundu. Olayla ilgili Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen imzalı yapılan yazılı açıklamada, sorumluların derhal yargılanması gerektiği belirtildi. Açıklamada, “Diyarbakır Barosu olarak başta İçişleri Bakanlığı ile Adli ve idari makamları bir an önce, tarafsız, etkili ve hızlı bir soruşturma yürütmeye davet ediyoruz. Bu suçun sorumluları derhal açığa alınmalı ve yargı önüne çıkartılmalıdır” denildi. ‘Polis torba verdi’ Eşi ile birlikte Abalı Köyünde yaşayan Pakize Hazar’ın yaşamını yitirmesine tesadüfen şahit olan kardeşi Hasret Yaşarer (80), Hazar’ın yaşlılık maaşını almak için Lice’deki PTT’ye gittiğini, kendisinin de orada maaş almak için bulunduğunu ve ablasının ezildiğini gördüğünde polisin eline siyah bir poşet verip 1 metrelik alana dağılan uzuvlar için “Git kardeşinin parçalarını topla” dediğini söyledi. DİHABER’de yer alan habere göre, Yaşarer, “Vücudunun yarısı param 100 balonNSeumriihyeÖGzüalkmçeanİçvien Bodrum’da EğitimSen Bodrum Temsilciliği öncülüğündeki bir grup, Ankara’da, görevlerinden ihraç edilmelerinin ardından açlık grevine başlayan, ardından tutuklanan araştırma görevlisi Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın eylemlerinin 100’üncü günü olan dün gökyüzüne 100 balon bıraktı. Bodrum Belediye Meydanı’nda bir araya gelen grup, ‘Yaşasın iş ekmek özgürlük mücadelemiz’, ‘Nuriye, Semih yalnız değildir’, ‘Zafer direnen emekçinin olacak’, ‘Karanlığa teslim olmayacağız’ sloganları attı. Basın açıklaması nı yapan EğitimSen Bodrum Temsilcisi Ahmet Paksoy, Gülmen ve Özakça’nın taleplerinin karşılanmasını isteyerek, “Sağlıklı biçimde devam edebilmelerini istiyoruz. Ayrıca KESK’e bağlı sendikalardan, sendikal faaliyetleri nedeniyle hukuksuzca tutuklanmış olan yaklaşık 70 kamu emekçisinin de serbest bırakılmasını ve haksız, hukuksuz biçimde ihraç edilen tüm kamu emekçilerinin görevlerine iade edilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı. Açıklamanın ardından eyleme katılanlar, üzerinde Semih ve Nuriye yazılı 100 beyaz balonu, açlık grevinin 100’üncü günü nedeniyle gökyüzüne bıraktı. l Haber Merkezi parça olmuştu. İlkin tam emin olamadım ama kadının giydiği ayakkabı ve elbiselerden ablam olduğuna emin oldum” dedi. Ablasının Lice’de olduğundan dahi haberi olmadığını anlatan Yaşarer, “Polis daha sonra elime siyah bir poşet verdi ve ‘Git ablanın parçalarını topla’ dedi. Ben de etrafa dağılan vücudunun parçalarını torba ya doldurup polise verdim. Bu an boyunca sadece beni izlediler. Zaten daha sonra bayılmışım. Gözümü hastanede açtım” dedi. ‘Olay kaza değil’ Olayın ardından çalıştığı İstanbul’dan Lice’ye gelen Hazar’ın oğlu Mehmet Hazar, olayın kaza olmadığını öne sü rerek, “Tek isteğimiz hukukun yerde kalmaması, varsa eğer adaletin yerini bulmasını istiyoruz. Suçsuz fakir fukara annemizi bizden sebepsiz aldılar” dedi. Hazar’ın diğer oğlu Veysi Hazar ise, “Bu dünyada benim için en değerli insandı annem ve en değerlimi hiç yere sokak ortasında katlettiler” diye konuştu. l Yurt Haberleri Enis Berberoğlu... Sabah erken uyandım... Gazetelerin sayfalarında gezinmeye başladım. CHP lideri Kemal Kılıçdaoğlu’nun “Adalet Yürüyüşü” haberi birkaç gazetenin dışında yoktu. İktidar gazeteleri görmezden gelmişti... Enis Berberoğlu tutukluluğunun üçüncü günündeydi. Köşe yazılarına baktım... Deniz Zeyrek’in Hürriyet’te “Sır ve casusluk açısından Berberoğlu kararı” başlıklı yazısı dikkatimi çekti. Deniz Zeyrek “sır ve gizlilik” açısından durum değerlendirmesi yaparken şöyle diyordu: “Davaya konu olan gelişmeler, 1 Ocak’ta Hatay Kırıkhan’da, 19 Ocak’ta Adana Seyhan’da yaşandı. Savcının talimatıyla hareket eden kolluk kuvvetleri, Suriye’ye giden TIR’lara operasyon yaptı. TIR’larda görevli yetkililer darp edildi. TIR’lara el konuldu.” Meslektaşım Zeyrek sonrasında gelişmelerin neler olduğunu yazmış: 24 Ocak 2014: Olayın fotoğrafları ve detayları bazı gazetelerde yayımlandı. 24 Haziran 2014: Görüntüler, YouTube gibi video kanallarında yayımlandı. 5 Nisan 2015: TIR’ları durduran muvazzaf 34 asker için gözaltı kararı verildi. 8 Mayıs 2015: Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Adana Cumhuriyet Başsavcısı, eski İl Jandarma Komutanı’yla üç savcıyı tutukladı. 12 Mayıs 2015: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya dönüşü Türk rul Türkeş “Vallahi de billahi de BayırBucak Türkmenlerine gitmiyordu” ifadesini kullandı. Cumhuriyet bu haberi olaydan 18 ay sonra vermişti... Haberin içindeki bilgilerin, belgelerin çoğu görsel medyada yayımlanmıştı... Ortada sır ve casusluk açısından bir şey yoktu... Bilinen bir olaydı... Enis Berberoğlu bu yüzden tutuklanmıştı... Delilsiz ve belgesiz casusluk olayı olabilir mi? Oluyor işte... Kılıçdaroğlu bu yüzden Ankara’dan İstanbul’a yürüyor elinde “Adalet” yazılı pankartla. Enis Berberoğlu’nun tutuklanması mahkemenin verdiği bir karar. Elbet yorumu hukukçular yapacak. Yorumu ne olursa olsun bu karar Türkiye’nin başını çok ağrıtacağa benziyor. Umarım Yargıtay bu kararı bozar... Türk dilinin, özgür düşüncenin simgesi Nâzım Hikmet “devleti yıkmak, yerine komünist devleti kurmayı istemekle” suçlanıp vatan haini ilan edilmemiş miydi? Necip Fazıl Kısakürek, dünün iktidarları tarafından laik rejimi yıkmak istemek suçuyla zindana atılmamış mıydı? Onlar bugün kahraman... HHH 27 Şubat 2007’de İlhan Selçuk soruyor köşesinde: “Faşizm nedir? Dinci devlet nedir? Bu ikisi arasındaki zamanlamayı saptamakta yarar var: Dinci devlet Ortaçağ’dır... menlere insani yardım götürüldüğünü açıkladı. 18 Mayıs 2015: AK Parti Siirt Milletvekili Yasin Aktay “O silahlar Özgür Suriye Ordusu’na gidiyordu” dedi. Faşist devlet ise komünizmi yeğleyen devlet modeli gibi 20. yüzyılın ürünüdür. İnsanlık dinci devlet modelini aşmak için sanayileşmeyi beklemek zorunda kal HHH Cumhuriyet gazetesi 29 Mayıs 2015’te “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” başlıklı haberini yayımladı. 5 Haziran 2015: Ahmet Davutoğlu, Kahramanmaraş’ta “Allah şahit, vallahi diyerek söylüyorum. O TIR’lar BayırBucak Türkmenlerine gidiyordu, engellediler” dedi. Aynı gün o dönem MHP’de olan daha sonra AK Parti’ye katılarak Başbakan Yardımcılığı’na getirilen Tuğ mıştır. İki toplumsal sınıf (sanayi burjuvası ve proletarya) ortaya çıkmış, ‘Aydınlanma Devrimi’yle ışıyan kafalarda laikliğe ve demokrasiye dayalı yeni devlet modeli türemiştir. Faşizm İtalya’da 1922’de gündeme girdi, sermaye diktasıdır, tek parti egemenliğidir. Almanya’da, İspanya’da emekçi sınıfın siyaset özgürlüğünü yok eden benzeri rejimler kuruldu. Aydınlanma Devrimi’ni yaşamış kıtada faşizm gelgeç bir düzenin adıdır.” Tanrıkulu’na cezaevi yasağı CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun, tutuklularla görüşmek üzere Adalet Bakanlığı’na yaptığı başvuruların yanıtsız kaldığı öğrenildi. Tanrıkulu’nun 20 gündür her gün yineleyerek ilettiği taleplere karşılık verilmedi. CHP’li Tanrukulu, yaklaşık 2 hafta önce hapishanelerdeki tutuklular ile görüşmek üzere Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Tanrıkulu başta Sincan ve Silivri cezaevleri olmak üzere tüm siyasi tutuklularla görüşmek istedi. Tanrıkulu’nun bu kapsamda Die Welt Gazetesi Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel’den, tutuklu Cumhuriyetçilere, Sözcü gazetesi tutuklularına, akademisyenler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’dan, en son tutuklanan CHP İstanbul Milletvkili Enis Berberoğlu ile görüşmek için başvurduğu belirtildi. Tanrıkulu yaklaşık 20 gündür, tüm görüşme taleplerini her gün yineledi. Ancak Tanrukulu’nun arka arkaya ilettiği taleplere Adalet Bakanlığı’ndan bir yanıt gelmediği ifade edildi. Yanıt gelmediği için de diğer vekillerin tutuklularla görüşme taleplerine olumlu yanıt verilmesine karşın Tanrıkulu’nun neden reddedildiği öğrenilemedi. Silivri cezaevinde tutuklu bulunan gazetecilerle son olarak CHP’li Atilla Sertel, Maltepe Cezaevi’nde tutulan Enis Berberoğlu ile de Gürsel Tekin görüşmüştü. l ANKARA /Cumhuriyet Aydınlanma Çınarları bugün törenle anılıyor Aydınlanmanın iki çınarı, gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk ile gazetemiz çizeri Turhan Selçuk ölümlerinin 7. yılında Hacı Bektaş’ta törenle anılacak. İlk tören bugün saat 11.30’da Hacıbektaş’ta Çilehane Tepesi’ndeki Selçuk kardeşlerin mezarları başında yapılacak. Burada yapılacak konuşmaların ardından çiçek bırakma ve saygı geçişi düzenle necek. “Karanlıktan Aydınlığa Müzesi”ndeki Turhan Selçuk karikatür sergisinin gezilmesinin ardından 13.30’da Hacıbektaş Veli Kültür Merkezi’ne geçilecek. Turhan ve İlhan Selçuk Belgeseli izlenecek. Belgeselden sonra ise Prof. Dr. Yakup Kepenek ile eski Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık’ın konuşmacı olarak katılacağı “Anılarda İlhan ve Turhan Selçuk” konulu söyleşi gerçekleştirilecek. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear